19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 HAZİRAN 2004 PAZARTE: HABERLER Abdullalı Gül: Olgunlaşmışlap • ANKARA (ANKA)- Biı televızyon programına katılan Dışışlen Bakanı Abdullah Gül, hapıs ha\atının herkes gıbi eski DEP milletvekillerini de olgunlaştırdığını söyledi. Gül, halicın mutluluğu ıçin herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini kaydetti. Gül, "Uzun hapıs hayatının verdiği olgunluk oluyor herkeste. Bunlarda da betı iyi niyeti gördüm. Umanm herkes sorumluluklannı taşır. Öyie gördüm. Herhangi bir talepleri söz konusu değıl" dedı. 'Türkiye kabul etmeir • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, 4 eski DEP milletvekilinın bırakılmasını, " Türkiye'nin geç de olsa bir yarasını daha sarması" olarak nıtelendırdi. Karayalçın, "Türkiye, Kürt gerçekliğini kabul etmeli. Kürt gerçekliği de, Türkiye devletınin bölünmez bütünlüğünü içine sindirmelidir" dedi. Karayalçın, Parti Meclisi toplantısı öncesinde yaptığı açıklamada, seçim ve sıyası partilerle ılgilı düzenlemelenn 12 Eylül'den bu yana değiştinlmediğini vurguladı. Yüksel SHP Genel Sekreteri • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - SHP Genel Sekreterliği'ne Cafer Yüksel seçildı. Yüksel, SHP'nin dün yapılan Parti Meclisi (PM) toplantısına katılan 44 PM üyesınden 42'sininoyunualdı. Merkez Yürütme Kurulu üyeliklenne ise Cihan Altınöz, Ümran Göcen, Fatma Çığdem Aydın seçildi. Nazmi Bilgin yeniden başkan • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gazetecıler Cemiyeti Genel Kurulu dün toplandı. Genel kurulun açılış konuşmasını yapan Cemiyet Başkanı Nazmi Bilgin, Türkiye'de hükümete ılıştirilmiş birçok köşe yazan, başyazar ve gazeteci bulunduğunu belirterek "Bu çirkinlikten sektörün bir an önce kurtulması gerekıyor. Sektör olarak kimliğimızı, aidiyetimizi yitirdik" diye konuştu Yapılan seçimler sonucunda 217 üyenin tamamının oyunu alan Bilgin yeniden başkanlığa seçildi. Tunceli'de belediye başkanlan tarafindan hazırlanan ortak bildiride sağduyu çağnsı yapıldı 2000'Lİ YDJLARDA Çabşmalar kaygıyı artbrch ERDAL ATABEK TUNCELİ (Cumhuriyet) - Tunceli de merkez, Nazimiye. Pertek, Mazgirt, Ho- zat belediye başkanlan ortak bir bildiri yayımlarak son dönemde bölgede yo- ğunlaşan çatışmalardan dolayı kaygılan- dıklannı vurguladılar. SHP'li Tunceli Belediye Başkanı Son- gûl Erol Abdil'le bırlikte CHP'Ii Nazi- miye Belediye Başkanı Bertal Ateş, CHP'li Pertek Belediye Başkanı Kenan Çetin, AKP'li Maz- ' girt Belediye Başka- nı Musa Sonmez ıle Bağımsız Hozat Be- lediye Başkanı Cev- det Konak ın ortak imzayla yayımladık- lan bildiride, bölge- de yoğunlaşan çatış- — ^ - ^ — — ^ — malann banş ortamuıı tehlikeye düşür- düğüne dikkat çektiler. Son yıllarda sağ- lanan banş ortamının bölge halkını kıs- men olağan bir yaşama ve aynlmak zo- runda kaldıklan memleketlenne dönme firsatı sağladığını belirten belediye baş- kanlan, bildirilennde "Kısnü banş orta- mnun dahi kısa zamanda ohımlu etki ve beklentüer yararöğı gerçegi karşısında kaJıcı banşın sağlanması yönünde aula- • SHP, CHPve AKP'li belediye başkanlan tarafindan hazırlanan bildiride, bölgede yoğunlaşan çatışmalann banş ortamını tehlikeye düşürdüğüne dikkat çekildi. cak hiçbir adunın küçümsenmemesi ge- rektiği ve aoJacak adımlann taviz kaygı- sından uzak ülkemiz ve halklann özgür ve eşit birlikteliği. refah ve huzurun ge- reği için zorunlu olduğu tarbşmasızdır'' dediler. Banş konusunda sağduyulu olun- masını isteyen belediye başkanlan, şöy- le devam ettıler: *Bu bağiamda AB uyum yasalaruım çıkanbnası ve lasmen deolsa uygulanma- SLDEPmiDefvtkiDe- rininbırakıinıasLvi- ne 6 yıüık tek tarafh ateşkes ortamı kü- çümsenmeyeeek adrnılanİL Son gün- lerde yoğunlaşan operasyonlar ve tek ~ ~ ^ ~ ~ " ^ " " ^ ~ taraflıateskesBisona ernıesi gibi endişe verici genşmeler de ol- sa banş ve diyalog ortamının genştirilme- siyönünde taraflann atacağıadımlarbiz- ler ve halkımız tarafindan desteklene- cektir." Beş belediye başkanınm ortak imza- sıyla yayımlanan bıldıriye, çatışmalann en çok yoğunlaştığı Pülümür, Ovacık ve Çemişgezek'ın belediye başkanlannın destek vermemesi dikkat çekti. Şehiterleriçin Elauğ'da tören Ş ği saldmda şehitolan Uzman Jandarma Çavuş ABCemal Ünlü ileJandarma Koman- do Er Mehmet Zeki Erden için Elazığ ll Jandarma Alay Kormrtanhğı'nda tören dü- zenfcndL Törende konuşan Tunceii İl Jandarma Alay Komutanı Albay Yusuf Kaya. "Ozeffikle hak. hukuk, insan haklan ve AB gibi önemli değeıierin arkasına saklanan bu caniler ve taraftarfan, bir (araftan bu değerleri bir silah gibi kullanıriarken diğer taraftan da aynı değerleri insafsızca çiğnemekten büyük muttuluk duynıaktaduiar" dedL L'nlü'nün cenazesi Çorum'a, Erden'in cenazesi de Tekirdağ'a gönderüdi (AA) Leyla Zana, Diyarbakır'da yaptığı konuşmada ABD ve Avrupa Birliği'ni eleştirdi 'Halklanbirbirineboğazlatmayın' MAHMITORAL DtYARBAKIR - Eski DEP Milletvekili Leyla Zana, Diyar- bakır'da Kongra-Gel'e seslene- rek "Ateşkesi 6 ay daha uzaün" çağnsmda bulundu. Zana, Kürt- çe ve Türkçe yaptığı konuşma- sında, ABD ve Avrupa Bırli- ği 'ne (AB) "Halklan birbirieri- ne boğazlatmayur diye sesle- nince ılk kez Diyarbakır'da DE- HAP'lılar AB'yı yuhaladılar. Yargıtaykaranyla tahliye edı- len eski DEP mılletvekılleri Leyla Zana, Hatip Dicle,Orhan DoğanveSeMmSadakdünDE- HAP Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ile birlikte Güneydo- ğu turunu Diyarbakır'dan baş- lattılar. Büyük coşkuyla kar- şılanan DEP'lıler havaalanın- dan Istasyon Meydanfna ıkı • Güneydoğu turunu Diyarbakır'daki mitingle başlatan eski DEP milletvekilleri büyük bir kitie tarafindan karşılandı. DEHAP Genel Başkanı Bakırhan'ın ateşkes çağnsını yinelediği konuşmasının ardmdan kürsüye çıkan Leyla Zana, '"Başta Amerika olmak üzere Avrupalılara seslenmek istiyorum. Halklan birbirlerine boğazlatmasınlar. Birine el uzatırken diğerinin elini kırmasmlar" dedi. saatte güçlükle ulaştılar. Meydanda ise sabah erken sa- atlerden ıtıbaren hareketlilik ya- şandı. Alana gırenler tek tek gü- venlik kameralanna kaydedilır- lerken 35 dereceyi bulan sıcak- lık nedeniyle zaman zaman bay- gınlık geçırenler oldu. Abdullah Ocalan'ın kardeşlen Mehmet, Havva ve FatmaOcalan onur ko- nuğu olarak platforma oturtu- lurlarken Zana ve arkadaşlan meydanda "Leyla dışarda, sıra Apo'da" sloganlanyla karşılan- dı. "Adilyargılanma hakkı kut- saldır", "Gecikmiş adalet, ada- let değüdir", "Dili silah olanlar sussun.banşditikonuşsun" dö- vizlerinin yer aldığı alanda top- lanan on binlerce kişi sık sık "Getiyor geüvor, Apocular geB- >w",'"Biz biz biz, PKK'Kyiz", "Dişe diş, kana kan, seninleyiz Öcalan","PKK halkör, halk bu- rada" sloganlan attı. Kırmm-beyaz karanffller Banş güvercınlennın uçurul- duğu mitingde DEP'lıler alan- da toplanan kitleye, Türk bay- rağının renkleri olan kırmızı ve beyaz karanfiller attılar. Ilk ko- nuşmayı yapan DEHAP Genel Başkanı Bakırhan, önceki gün basın aracılığıyla Kongra-Gel'e yaptığı ateşkes çağnsını yine- ledı. Daha sonra söz alan Ley- la Zana, konuşmasının birbölü- münü Kürtçe, kalanını Türkçe yaptı. Banş sürecıne kol kanat gerenlenn kazanacaklannı, an- lamayanlann ise şan ve şöhret pe- şınde koştuklannı ve bunlann aşılacağını belirten Zana şöyle konuştu: "Bu ülkenûı gençleri- nin artık ölmemesi gerektiğine inanan biri\im. Çocuklannuzın yok oluşu, onlann ölümü yiire- ğûni inciriyor. Banş bü\ük bir emekvefedakâriık gerektirrvor. DEHAP'ldardan I üteşksçağnsı DEHAP İstanbul fl Başkanhğı'nın Çağlay^an Mevdanı'nda düzenlediği "Savaşa Tecrit, Banş İçin Diyalog" mitingine katüanJar, Kongra-Gel örgütünün tekrar ateşkes ilan ermesini istedikr. \'aklaşık 5 bin kişinin kaüJdığı mitingde, "Katil Bush defol", "NATO'va geçit yok", «Banş ve özgürlüğe hasret kaldık", "Eşit, özgür, demokratik cumhuriycri yaratacağız" yazıh pankartiar açıldı. Mitingde sık sık "Katil ABD, işbirükçi AKP", "Biji Serok Apo", "Sa^'aşta, banşta seninleyiz Öcalan". "İmralı kapaölsın" şeknnde sloganlar aüldı. Emeğin Partisi. Sosyalist Demokrasi Partisi, İHD, Ezilenlerin Sosyahst Platformu, Emekçi Hareket Partisi ve Ozgiir Parti'nin destek verdiği miting çeşhü muzik gruplanmn seslendirdiği şarküar eşliğinde çekilen halayiaıia sona erdL (Fotoğraf: ÛĞUR DEMİR) Ter döknıek gerekhw, kan de- ğiL" Dünya ülkelenne de mesaj gönderen Zana, "Bu coğrafya- mız, bir FıHstin, Lübnan. Mıgos- la\Aa olmamalı. Başta .Amerika olmak üzere Avrupalılara ses- lenmek istiyorum. Halklan bir- birlerine boğazlatmasınlar. Bi- rine el uzatırken diğerinin elini kırmasmlar. Eğer bunlan göz önünde bulundurmaziarsa ken- dileri de büyük zaraıiar göre- ceklerdir" diye konuştu. Za- na'nın bu sözlerinin ardından Dıyarbakır'da ilk kez DEHAP'lı- larAB'yiyuhaladı. '6 ay vurgusu Konuşmasında hükümete ve Kongra-Gel'e seslenen Zana, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Can pahasma da olsa benden istenen herşe>i vapmava haztrım. Halkımın, ülkemin ve demok- ratik kamuo\unun beklentileri- ne yamt olmak benim insanlık, namus ve onur borcumdur. Hü- kümete çağnm. umutlann bir daha kmJmamak üzere adım- lann atılmasıdır. Bu çağnm Kongra-GeJ'edir. Fedakârkk,öz- v«i büyük insanlarmv» tophım- lann işidir. Bu anlamda en azın- dan bir 6 ay kadar daha bu ateş- kes bozulmamabdır. Bu halk kardeşTürkhalkıyta, Çerkezij- le Arap'nia, Lazryta bütün dost vekardeşlik bağrvia bağh bulun- duğu herkeslebanşçabasmı pa>- laşmalıdır." Daha sonra konuşan Hatip Dicle ise ilk kez "Türkiyelüik Kinıliği"nden söz etti: "Bugün- lerde hepimizin yüreğini par- çalayan, güvenlik görevüsi ol- sun, bizinı dağdaki gençlerimiz olsun, toprağa düşmeleri bizim yüreğimizi parçahyx)r. Bu top- raldardaKürderv«Türkier bin yıidır birlikte yaşıyoriar. Hiç kardeş kardeşi tammamazhk edebilir nü? Biz Türkiyenlik üst kimliği ile bu ülkede demok- rasiyi, banşı ve kardeşüği tesis edebfliriz divoruz." NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] 1989 yılıydı sanınm. Bizler o zaman Aydınlık grubundan kopmuş, Sosyalist Birlik dergisini çıkanyorduk. Yalçın Kû- çük telefon etti, benimle görüşmek is- tediğini söyledi. 0 günlerde Abdullah Öcalan la görüşmeden yeni dönmüş, yaptığı söyleşiyi yüklü bir para karşılığı Sokak dergisine satmıştı. Kendisine Sosyalist Birlik dergisinin bürosunda randevu verdim. Ankara'dan geldi. Yanında çantalı bir de genç vardı. Buyur ettim. 0 dönem- de derginin yazı kurulunda yer alan ve sonra ODP Genel Başkan Yardımcısı seçilen Atilla Aytemur, Pencereyayın- ları sahibı Muzaffer Erdoğdu ve Nec- mi Demir'le birlikte onu karşıladık. Oda- daki topluluktan pek hoşnut kalmadı. Baş başa görüşmek istediğini söyledi. Ben de kendisine "Bu arkadaşlanmdan giz- leyecek bir şeyim yok birlikte konuşa- lım" cevabını verdim. Çaresiz kabul etti ve bana şunlan söy- ledi: "Biliyorsun Suriye'den yeni gel- dim. Başkanla (Abdullah öcalan'ı kastediyordu) uzun konuşmalar yap- tım. Sana çok selamı var. Bir günlük Yalçın Küçük'ü Referans Kabul Etmek... gazete çıkanlmasından yana, senin de bu gazetenin başına geçmeni istiyor." Söyledikleri özetle böyleydi. Kendisine şu cevabı verdim: "Teşekkür ederim. Türkiye'de birgünlükgazete çıkanlacak- sa buna burada kararverilir. Şimdilikböy- le bir gazetenin koşullan yok. Kendisi böyle biryayın çıkarmak istiyorsa, ona kolay gelsin." Yalçın Küçük'le bir daha hiç karşıla- şıp konuştuğumuzu hatıriamıyorum. Aradan yıliar geçti, benim hakkımda çe- şitli suçlayıcı yazılar yazdı. Hiç aldırma- dım ve ciddiye almadım. Bana getirdi- ği tekliften yıliar sonra kitabının birinde, şöyle bir iddiada bulunuyordu: "Oral Çalışlar a gazetecilikmesleğinden gel- memesine ve bir deneyimi olmaması- na karşınyazarlık imkânı verildi; demek basına bağımlı olarak giriyordu." Yıne bir başka yerde de Ipek Çalışlar ve be- nim bu mesleğin içine sonradan sokul- duğumuzu öne sürüyordu. Bu tezlenyle Sebatayist olduğumuzu kanıtlamaya çalışıyordu. Benim adımı, soyadımı ve ilk adım olan Danyal'ı da id- diasının kanıtlanndan biri olarak göste- riyordu. Islama yazar MehmetŞevki Ey- gi'nin KanaJ 7'de Abdi Ipekçi'nin kızı Nükhet İpekçi'ye "Sabetaycı" diyerek hücum ettiği programı eleştiren yazım onu harekete geçirmişti. Islamcı cephe- de çok yaygın olan diğer dinlere düş- manlık ve her türiü kötülüğün Yahudi- lerden geldiğini varsayan ilkel anlayış bu programda Eygi'nin ağzından dile getiriliyordu. Ben de bu geri ve ırkçı üs- luba tepki gösteren bir yazı kaleme al- mıştım. Yalçın Küçük, bu yazıdan yola çıkarak benim "Sebatayist" olduğumu öne sürmüştü. Yazdığı kitaba da, dergilerde yazdık- lanna da cevap vermeyi düşünmedim. Kitle önünde onunla tartışmak, bu deli saçması uydurmalara önem vermek an- lamına gelecekti. Aradan yıliar geçti, derken Soner Yalçın "Efendi" kitabın- da Yalçın Küçük'ün bu tür tezlerini(!) önemli bir referans gibi kullandı. Zaman içinde, Metin Üstündağ, Enis Batur ve Ayşe Arman onunla uzun söyleşiler yaptılar. Bir anlamda bu tezlere önem ve- renlerçıktı. ••• Şimdi ben ne yapmalıyım, Sabeta- yist olmadığını kanıtlamak için geçmi- şimi mi anlatmalıyım. Bu gülünç olmaz mı? Benim kökenimin ne olduğu kim- seyi ilgilendirmez. Böyle kökenlere da- yalı tahlillere girişmek ırkçılıktır, kafatas- çılıktır. Ama şunu yapabilirim, Yalçın Kü- çük'ün kendini tarif eden (Cemal A. Kalyoncu, Saklı Hayatlar, Zaman Ki- tap) sözlerinden yola çıkarak, onun tarzıyla bir portre ortaya çıkarabilirim: Yalçın Küçük MİT Başkanlığı'na Sön- mez Köksal'dan önce aday gösteri- len ve Dışişleri Bakanlığf nda Istihba- rat Genel Müdürü olan Cenk Duate- pe'nin bacanağıdır. Yalçın Küçük, as- kerlik görevini Genelkurmay'da yap- mış ve Kıbrıs müdahalesine Genel- kurmay'ın özel emriyle katılmıştır. Kıb- ns Gazisi kimliğini orta/ıkta göstererek dolaşmaktan hoşlanan bir kimsedir. Yalçın Küçük Devlet Planlama Teşki- latı'nda çalıştıktan sonra eğitim için ABD'nin ünlü Yale Üniversitesi'ne git- miştir. Ocalan'a "Başkanım" diyerek uzun görüşmeler yapmıştır ve daha sonra bu görüşmeleri şöyle izah etmiştir: "Türk devleti benim Öcalan üzerinde fazla nüfuzum olduğunu düşünüyor- du." Türkiye'yi bir daha dönmemek üzere terk etmiş, daha sonra Türkiye'ye gelmiş ve bir süre cezaevinde kaldık- tan sonra "Sabetaycılık" uzmanı ke- silip. büyük basının ilgisini çekmiş, tezleri çok satan kitaplara kayrâklık et- miştir. Babasının da Fransız işgali dö- neminde Antakya'da Fransız işbiriik- çisi olduğunu kendisi söylemektedir. Bunları birleştirip Yalçın Küçük tar- zıyla isterseniz bir sentez de siz yapın. Bakalım ortaya ne çıkacak? Sorun Yalçtn Küçük değil, onu önem- li bir referans haline getirenler... Aileler ve Sınavlar... Aileler için de çocuklarının sınavları çok önem lidir ve önemli sorunların dönemidir. Çocuklann; daha iyi bir gelecek sağlamak için aileler ekono mik olarak da, duygusal olarak da çeşitli yükler al tına girerler. Bu yüklerle birlikte de büyük beklen tiler geliştiririer. Bu uzun süreçteanne babalann du rumu zortanır, çocuklanna destek vermeleri de zor laşır. Sorunlan, tutumları ve değertendirmeleri birlik- te görmemiz gerekiyor. 1. Aşın beklenti yüklemek: Anne babalann çocuklannı en iyi meslek olarak düşündüklenne yöneltmesi, bunu başarması için de aşırı beklenti yüklemeleri çok karşılaşılan birtu- tumdur. Bu tutum, iyi nıyetten doğan bir yanlıştır. Beklentüer, çocuklanmızın ıstek ve yetenekleriyle uyumlu olmalı, onlann yapabilirlik güçlerine (kapa- sitelerine) göre düzenlenmelidir. Bunlan dikkate almayan beklentüer, aile için de, çocuk için de aşı- n yüktür ve çoğu kez taşınamaz. Buna dikkat et- meliyiz. 2. Başkalanyla kıyaslarnak: Bunu, çocuklara örnek vermek, onlan yüreklen- dirmek amacıyla yaparız ama yakın çevre örnek- leri (kardeşler, akrabalar, aile büyüklen gibi) çocuk için kıncı, değer azaltıcı, özgüven azaltıcı etki ya- par. Herkesin ilgi alanı değişiktir, yetenekleri fark- iıdır, yapabilirlik gücü değişiktir. Her çocuk kendi- si için özgün, çevresı ıçin değerli bir varlıktır. Dik- katli anne babalar çocuklannı kıyaslamak yerıne onu fark ederler, özelliklerini anlarlar ve o doğrul- tuda desteklerler. Doğru olan da budur. 3. Çocuğu onun için yapılanlarla yükümlemek: "Senin için şunlan yaptık, şu kadar para harca- dık, yemedikyedırdık..." türü yükümlemeler yan- lıştır. Doğrusu, bunlardan söz etmeden çocuğu kendi geleceğine karşı sorumluluk almaya yönelt- mektir. "Biz senin için görevlerimizi yapmaya ça- lışıyoruz, sen de kendi geleceğin için sana düşe- ni yapmaya çalışmalısın" demek onun için doğru bir uyan olacaktır. 4. Ödül ve ceza sistemi uygulamak: "Sınavı kazanırsan şunu alınz'ya da 'kazanamaz- san şunlaryok' sistemi bütünüyle yanlıştır. Anne babanın ödül ve cezaları değil, çocuğun kendine vereceği ödül ve cezalar önemlidir. En doğru ödül 'başanlı olmak'tır. 'Başansızlık' kendi başına bir ce- zadır. Çocuk bunlan kendi uygulama sistemi için- de algılamalıdır. 'Başansızlık' da bir ceza olarak al- gılanmamalı, aşılması gereken birengel olarak ka- bul edilmelidir. 5. Süreklı kontrol altında tutmak: Sınav sürecinde çocukları sürekli kontrol altın- da tutmak özellıkle annelerin görevi sayılmaktadır. Çocukla ilgilenmek başka birşeydir, onu sürekli kont- rol etmek başka birşey. Doğru olan, çocuğun ken- dini kontrol edebilmesinı öğretmektir. Bu da çok küçük yaşlardan başlaması gereken bir eğitim. Sürekli kontrol altında olmak hem sıkıcı hem de öz- güven azaltıcı birtutumdur. Bunun yerine çocuğu düşünmeye yönelten bir ilgi doğrudur. 6. Çocuğa güvenmemek: Her koşulda doğru olan, çocuğa güvenmektir. Çocuklanmızla konuşalım, onlara güvenelim, bu- nu da onlara söyleyelim. Çocuklarımıza güven- mek en doğru tutumdur. Onlar da kendilerine gü- venmeyi böyle öğrenirier. 7. Sadece dersleriyle ilgilenmek: Sık yapılan yanlış bir tutum da budur. Çocukla- nmızla ilgilenmek, onlann düşüncelerini, duygula- nnı paylaşmak demektir. Sadece dersleriyle ilgilen- mek, onlarla ilgilenmemek, sadece kendi beklen- tilerimizle uğraşmak anlamına gelir. Çocuklanmı- zın yaşamıyla ilgilenmeliyiz. 8. Anne babanın aşırı stres içinde olması: Unutmayalım ki, anne babanın stresi çocuk için daha ağır bir yük oluşturur. Anne baba rahat ol- mayı başanrsa, çocuk da sadece kendi yüküyle uğ- raşır, işi de kolaylaşır. Özdenetim anne babalar için de çok gerekli. 9. Çocuklarımızı dinleyelim: Çoğu kez unutulan bir şeydir bu, 'onu dinle- mek'. Anne baba o kadar çok şey söylemek ister ki dinlemeyi unuturlar, böylece de büyük bir yan- lış yaparlar. Onu dinleyelim, ne dediğine kulak ve- relim ve onu anlamaya çalışalım. En iyi destek bu- dur. 10. Başkalan ne der kaygısına düşmeyelım: Yaşamımızayön veren büyük biretkendir, "Baş- kalan ne der?" diye kaygılanmak. Bu kaygıya ne anne babalar düşmeli ne de çocuklarını düşürme- li. Hepsindenönemlisi, "Bennediyorum?" olma- lıdır. Yaşamımıza kendi irademizle yön vermeyi hem öğrenmeli hem de öğretmeliyiz. Herkese kendi yolunda başanlar diliyorum. e-mail: [email protected] Faks:0212-5139096 irak'ta 10 gündür rehin tutuluyordu Türk TIRşoförü serbestbımkıldı Haber Merkezi - Irak'ta önceki gün 7 Türk ışçısınin serbest bı- rakılmasından sonra 10 gündür rehin olan TIR şoförü Bülent Yanık ve Mısır uyruklu Vıktor TevfikJerges de dün ser- best bırakıldı. Rehinelerin bırakıl- ması ıçin arabulucuk ya- pan bir kişi, dün rehine- lerin salıverildiğini söy- ledi. Adının açıklanma- sını istemeyen arabulu- cu, rehinelenn, kaçıran- lara yakın kişılerle yapı- lan görüşmeler sonun- da serbest bırakıldığını belirtti. Türk ve Mısırlı rehinelerin görüntüleri, 2 Haziran'da El Arabiye ve El Cezire televızyon- lannda yayımlanmıştı. Kaçınlan kişiler, kendi- lerini, 1969 doğumlu Bülent Yanık ve 1959 Mısır doğumlu Viktor Tevfik Jerges olarak ta- nıtmışh. Bülent Yanık'ın ser- best bırakıldığı yolun- daki haberler, ailesine bayram sevinci yaşattı. Hatay'ın Reyhanlı Ilçe- si'ne bağh Sıçanlı Kö- yü'nde yaşayan Bülent Yanık'ın eşi Süreyya Ya- nık, kayım'alidesi Döne ve 3 çocuğuyla meraklı bekleyişlerinin artık son bulduğunu söyledi. Ha- beri köye gelen gazete- cilerden alan Süreyya Yanık, "Serbestbırakıl- dığını öğrenince rahat- ladını. Bir de eşünin se- sini duyabilirsem dün- yalar benim olacak" di- ye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle