Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 HAZİRAN 2004 PAZARTE:
HABERLER
Abdullalı Gül:
Olgunlaşmışlap
• ANKARA (ANKA)-
Biı televızyon programına
katılan Dışışlen Bakanı
Abdullah Gül, hapıs
ha\atının herkes gıbi eski
DEP milletvekillerini de
olgunlaştırdığını söyledi.
Gül, halicın mutluluğu ıçin
herkesin üzerine düşeni
yapması gerektiğini
kaydetti. Gül, "Uzun
hapıs hayatının verdiği
olgunluk oluyor herkeste.
Bunlarda da betı iyi niyeti
gördüm. Umanm herkes
sorumluluklannı taşır.
Öyie gördüm. Herhangi
bir talepleri söz konusu
değıl" dedı.
'Türkiye
kabul etmeir
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
SHP Genel Başkanı
Murat Karayalçın, 4 eski
DEP milletvekilinın
bırakılmasını,
" Türkiye'nin geç de olsa
bir yarasını daha sarması"
olarak nıtelendırdi.
Karayalçın, "Türkiye,
Kürt gerçekliğini kabul
etmeli. Kürt gerçekliği de,
Türkiye devletınin
bölünmez bütünlüğünü
içine sindirmelidir" dedi.
Karayalçın, Parti Meclisi
toplantısı öncesinde
yaptığı açıklamada, seçim
ve sıyası partilerle ılgilı
düzenlemelenn 12
Eylül'den bu yana
değiştinlmediğini
vurguladı.
Yüksel SHP
Genel Sekreteri
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
SHP Genel
Sekreterliği'ne Cafer
Yüksel seçildı. Yüksel,
SHP'nin dün yapılan Parti
Meclisi (PM) toplantısına
katılan 44 PM üyesınden
42'sininoyunualdı.
Merkez Yürütme Kurulu
üyeliklenne ise Cihan
Altınöz, Ümran Göcen,
Fatma Çığdem Aydın
seçildi.
Nazmi Bilgin
yeniden başkan
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Gazetecıler Cemiyeti
Genel Kurulu dün
toplandı. Genel kurulun
açılış konuşmasını yapan
Cemiyet Başkanı Nazmi
Bilgin, Türkiye'de
hükümete ılıştirilmiş
birçok köşe yazan,
başyazar ve gazeteci
bulunduğunu belirterek
"Bu çirkinlikten sektörün
bir an önce kurtulması
gerekıyor. Sektör olarak
kimliğimızı, aidiyetimizi
yitirdik" diye konuştu
Yapılan seçimler
sonucunda 217 üyenin
tamamının oyunu alan
Bilgin yeniden
başkanlığa seçildi.
Tunceli'de belediye başkanlan tarafindan hazırlanan ortak bildiride sağduyu çağnsı yapıldı 2000'Lİ YDJLARDA
Çabşmalar kaygıyı artbrch
ERDAL ATABEK
TUNCELİ (Cumhuriyet) - Tunceli de
merkez, Nazimiye. Pertek, Mazgirt, Ho-
zat belediye başkanlan ortak bir bildiri
yayımlarak son dönemde bölgede yo-
ğunlaşan çatışmalardan dolayı kaygılan-
dıklannı vurguladılar.
SHP'li Tunceli Belediye Başkanı Son-
gûl Erol Abdil'le bırlikte CHP'Ii Nazi-
miye Belediye Başkanı Bertal Ateş,
CHP'li Pertek Belediye Başkanı Kenan
Çetin, AKP'li Maz- '
girt Belediye Başka-
nı Musa Sonmez ıle
Bağımsız Hozat Be-
lediye Başkanı Cev-
det Konak ın ortak
imzayla yayımladık-
lan bildiride, bölge-
de yoğunlaşan çatış- — ^ - ^ — — ^ —
malann banş ortamuıı tehlikeye düşür-
düğüne dikkat çektiler. Son yıllarda sağ-
lanan banş ortamının bölge halkını kıs-
men olağan bir yaşama ve aynlmak zo-
runda kaldıklan memleketlenne dönme
firsatı sağladığını belirten belediye baş-
kanlan, bildirilennde "Kısnü banş orta-
mnun dahi kısa zamanda ohımlu etki ve
beklentüer yararöğı gerçegi karşısında
kaJıcı banşın sağlanması yönünde aula-
• SHP, CHPve AKP'li
belediye başkanlan tarafindan
hazırlanan bildiride, bölgede
yoğunlaşan çatışmalann banş
ortamını tehlikeye
düşürdüğüne dikkat çekildi.
cak hiçbir adunın küçümsenmemesi ge-
rektiği ve aoJacak adımlann taviz kaygı-
sından uzak ülkemiz ve halklann özgür
ve eşit birlikteliği. refah ve huzurun ge-
reği için zorunlu olduğu tarbşmasızdır''
dediler. Banş konusunda sağduyulu olun-
masını isteyen belediye başkanlan, şöy-
le devam ettıler:
*Bu bağiamda AB uyum yasalaruım
çıkanbnası ve lasmen deolsa uygulanma-
SLDEPmiDefvtkiDe-
rininbırakıinıasLvi-
ne 6 yıüık tek tarafh
ateşkes ortamı kü-
çümsenmeyeeek
adrnılanİL Son gün-
lerde yoğunlaşan
operasyonlar ve tek
~ ~ ^ ~ ~ " ^ " " ^ ~ taraflıateskesBisona
ernıesi gibi endişe verici genşmeler de ol-
sa banş ve diyalog ortamının genştirilme-
siyönünde taraflann atacağıadımlarbiz-
ler ve halkımız tarafindan desteklene-
cektir."
Beş belediye başkanınm ortak imza-
sıyla yayımlanan bıldıriye, çatışmalann
en çok yoğunlaştığı Pülümür, Ovacık ve
Çemişgezek'ın belediye başkanlannın
destek vermemesi dikkat çekti.
Şehiterleriçin Elauğ'da tören Ş
ği saldmda şehitolan Uzman Jandarma Çavuş ABCemal Ünlü ileJandarma Koman-
do Er Mehmet Zeki Erden için Elazığ ll Jandarma Alay Kormrtanhğı'nda tören dü-
zenfcndL Törende konuşan Tunceii İl Jandarma Alay Komutanı Albay Yusuf Kaya.
"Ozeffikle hak. hukuk, insan haklan ve AB gibi önemli değeıierin arkasına saklanan
bu caniler ve taraftarfan, bir (araftan bu değerleri bir silah gibi kullanıriarken diğer
taraftan da aynı değerleri insafsızca çiğnemekten büyük muttuluk duynıaktaduiar"
dedL L'nlü'nün cenazesi Çorum'a, Erden'in cenazesi de Tekirdağ'a gönderüdi (AA)
Leyla Zana, Diyarbakır'da yaptığı konuşmada ABD ve Avrupa Birliği'ni eleştirdi
'Halklanbirbirineboğazlatmayın'
MAHMITORAL
DtYARBAKIR - Eski DEP
Milletvekili Leyla Zana, Diyar-
bakır'da Kongra-Gel'e seslene-
rek "Ateşkesi 6 ay daha uzaün"
çağnsmda bulundu. Zana, Kürt-
çe ve Türkçe yaptığı konuşma-
sında, ABD ve Avrupa Bırli-
ği 'ne (AB) "Halklan birbirieri-
ne boğazlatmayur diye sesle-
nince ılk kez Diyarbakır'da DE-
HAP'lılar AB'yı yuhaladılar.
Yargıtaykaranyla tahliye edı-
len eski DEP mılletvekılleri
Leyla Zana, Hatip Dicle,Orhan
DoğanveSeMmSadakdünDE-
HAP Genel Başkanı Tuncer
Bakırhan ile birlikte Güneydo-
ğu turunu Diyarbakır'dan baş-
lattılar. Büyük coşkuyla kar-
şılanan DEP'lıler havaalanın-
dan Istasyon Meydanfna ıkı
• Güneydoğu turunu Diyarbakır'daki mitingle başlatan eski DEP milletvekilleri
büyük bir kitie tarafindan karşılandı. DEHAP Genel Başkanı Bakırhan'ın ateşkes
çağnsını yinelediği konuşmasının ardmdan kürsüye çıkan Leyla Zana, '"Başta
Amerika olmak üzere Avrupalılara seslenmek istiyorum. Halklan birbirlerine
boğazlatmasınlar. Birine el uzatırken diğerinin elini kırmasmlar" dedi.
saatte güçlükle ulaştılar.
Meydanda ise sabah erken sa-
atlerden ıtıbaren hareketlilik ya-
şandı. Alana gırenler tek tek gü-
venlik kameralanna kaydedilır-
lerken 35 dereceyi bulan sıcak-
lık nedeniyle zaman zaman bay-
gınlık geçırenler oldu. Abdullah
Ocalan'ın kardeşlen Mehmet,
Havva ve FatmaOcalan onur ko-
nuğu olarak platforma oturtu-
lurlarken Zana ve arkadaşlan
meydanda "Leyla dışarda, sıra
Apo'da" sloganlanyla karşılan-
dı. "Adilyargılanma hakkı kut-
saldır", "Gecikmiş adalet, ada-
let değüdir", "Dili silah olanlar
sussun.banşditikonuşsun" dö-
vizlerinin yer aldığı alanda top-
lanan on binlerce kişi sık sık
"Getiyor geüvor, Apocular geB-
>w",'"Biz biz biz, PKK'Kyiz",
"Dişe diş, kana kan, seninleyiz
Öcalan","PKK halkör, halk bu-
rada" sloganlan attı.
Kırmm-beyaz karanffller
Banş güvercınlennın uçurul-
duğu mitingde DEP'lıler alan-
da toplanan kitleye, Türk bay-
rağının renkleri olan kırmızı ve
beyaz karanfiller attılar. Ilk ko-
nuşmayı yapan DEHAP Genel
Başkanı Bakırhan, önceki gün
basın aracılığıyla Kongra-Gel'e
yaptığı ateşkes çağnsını yine-
ledı. Daha sonra söz alan Ley-
la Zana, konuşmasının birbölü-
münü Kürtçe, kalanını Türkçe
yaptı. Banş sürecıne kol kanat
gerenlenn kazanacaklannı, an-
lamayanlann ise şan ve şöhret pe-
şınde koştuklannı ve bunlann
aşılacağını belirten Zana şöyle
konuştu: "Bu ülkenûı gençleri-
nin artık ölmemesi gerektiğine
inanan biri\im. Çocuklannuzın
yok oluşu, onlann ölümü yiire-
ğûni inciriyor. Banş bü\ük bir
emekvefedakâriık gerektirrvor.
DEHAP'ldardan I
üteşksçağnsı
DEHAP İstanbul fl Başkanhğı'nın
Çağlay^an Mevdanı'nda düzenlediği
"Savaşa Tecrit, Banş İçin Diyalog"
mitingine katüanJar, Kongra-Gel
örgütünün tekrar ateşkes ilan
ermesini istedikr. \'aklaşık 5 bin
kişinin kaüJdığı mitingde, "Katil Bush
defol", "NATO'va geçit yok", «Banş
ve özgürlüğe hasret kaldık", "Eşit,
özgür, demokratik cumhuriycri
yaratacağız" yazıh pankartiar açıldı.
Mitingde sık sık "Katil ABD,
işbirükçi AKP", "Biji Serok Apo",
"Sa^'aşta, banşta seninleyiz Öcalan".
"İmralı kapaölsın" şeknnde sloganlar
aüldı. Emeğin Partisi. Sosyalist
Demokrasi Partisi, İHD, Ezilenlerin
Sosyahst Platformu, Emekçi Hareket
Partisi ve Ozgiir Parti'nin destek
verdiği miting çeşhü muzik
gruplanmn seslendirdiği şarküar
eşliğinde çekilen halayiaıia sona erdL
(Fotoğraf: ÛĞUR DEMİR)
Ter döknıek gerekhw, kan de-
ğiL" Dünya ülkelenne de mesaj
gönderen Zana, "Bu coğrafya-
mız, bir FıHstin, Lübnan. Mıgos-
la\Aa olmamalı. Başta .Amerika
olmak üzere Avrupalılara ses-
lenmek istiyorum. Halklan bir-
birlerine boğazlatmasınlar. Bi-
rine el uzatırken diğerinin elini
kırmasmlar. Eğer bunlan göz
önünde bulundurmaziarsa ken-
dileri de büyük zaraıiar göre-
ceklerdir" diye konuştu. Za-
na'nın bu sözlerinin ardından
Dıyarbakır'da ilk kez DEHAP'lı-
larAB'yiyuhaladı.
'6 ay vurgusu
Konuşmasında hükümete ve
Kongra-Gel'e seslenen Zana,
konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Can pahasma da olsa benden
istenen herşe>i vapmava haztrım.
Halkımın, ülkemin ve demok-
ratik kamuo\unun beklentileri-
ne yamt olmak benim insanlık,
namus ve onur borcumdur. Hü-
kümete çağnm. umutlann bir
daha kmJmamak üzere adım-
lann atılmasıdır. Bu çağnm
Kongra-GeJ'edir. Fedakârkk,öz-
v«i büyük insanlarmv» tophım-
lann işidir. Bu anlamda en azın-
dan bir 6 ay kadar daha bu ateş-
kes bozulmamabdır. Bu halk
kardeşTürkhalkıyta, Çerkezij-
le Arap'nia, Lazryta bütün dost
vekardeşlik bağrvia bağh bulun-
duğu herkeslebanşçabasmı pa>-
laşmalıdır."
Daha sonra konuşan Hatip
Dicle ise ilk kez "Türkiyelüik
Kinıliği"nden söz etti: "Bugün-
lerde hepimizin yüreğini par-
çalayan, güvenlik görevüsi ol-
sun, bizinı dağdaki gençlerimiz
olsun, toprağa düşmeleri bizim
yüreğimizi parçahyx)r. Bu top-
raldardaKürderv«Türkier bin
yıidır birlikte yaşıyoriar. Hiç
kardeş kardeşi tammamazhk
edebilir nü? Biz Türkiyenlik üst
kimliği ile bu ülkede demok-
rasiyi, banşı ve kardeşüği tesis
edebfliriz divoruz."
NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalisfar@cumhuriyet.com.tr
1989 yılıydı sanınm. Bizler o zaman
Aydınlık grubundan kopmuş, Sosyalist
Birlik dergisini çıkanyorduk. Yalçın Kû-
çük telefon etti, benimle görüşmek is-
tediğini söyledi. 0 günlerde Abdullah
Öcalan la görüşmeden yeni dönmüş,
yaptığı söyleşiyi yüklü bir para karşılığı
Sokak dergisine satmıştı. Kendisine
Sosyalist Birlik dergisinin bürosunda
randevu verdim.
Ankara'dan geldi. Yanında çantalı bir
de genç vardı. Buyur ettim. 0 dönem-
de derginin yazı kurulunda yer alan ve
sonra ODP Genel Başkan Yardımcısı
seçilen Atilla Aytemur, Pencereyayın-
ları sahibı Muzaffer Erdoğdu ve Nec-
mi Demir'le birlikte onu karşıladık. Oda-
daki topluluktan pek hoşnut kalmadı. Baş
başa görüşmek istediğini söyledi. Ben
de kendisine "Bu arkadaşlanmdan giz-
leyecek bir şeyim yok birlikte konuşa-
lım" cevabını verdim.
Çaresiz kabul etti ve bana şunlan söy-
ledi: "Biliyorsun Suriye'den yeni gel-
dim. Başkanla (Abdullah öcalan'ı
kastediyordu) uzun konuşmalar yap-
tım. Sana çok selamı var. Bir günlük
Yalçın Küçük'ü Referans Kabul Etmek...
gazete çıkanlmasından yana, senin de
bu gazetenin başına geçmeni istiyor."
Söyledikleri özetle böyleydi. Kendisine
şu cevabı verdim: "Teşekkür ederim.
Türkiye'de birgünlükgazete çıkanlacak-
sa buna burada kararverilir. Şimdilikböy-
le bir gazetenin koşullan yok. Kendisi
böyle biryayın çıkarmak istiyorsa, ona
kolay gelsin."
Yalçın Küçük'le bir daha hiç karşıla-
şıp konuştuğumuzu hatıriamıyorum.
Aradan yıliar geçti, benim hakkımda çe-
şitli suçlayıcı yazılar yazdı. Hiç aldırma-
dım ve ciddiye almadım. Bana getirdi-
ği tekliften yıliar sonra kitabının birinde,
şöyle bir iddiada bulunuyordu: "Oral
Çalışlar a gazetecilikmesleğinden gel-
memesine ve bir deneyimi olmaması-
na karşınyazarlık imkânı verildi; demek
basına bağımlı olarak giriyordu." Yıne
bir başka yerde de Ipek Çalışlar ve be-
nim bu mesleğin içine sonradan sokul-
duğumuzu öne sürüyordu.
Bu tezlenyle Sebatayist olduğumuzu
kanıtlamaya çalışıyordu. Benim adımı,
soyadımı ve ilk adım olan Danyal'ı da id-
diasının kanıtlanndan biri olarak göste-
riyordu. Islama yazar MehmetŞevki Ey-
gi'nin KanaJ 7'de Abdi Ipekçi'nin kızı
Nükhet İpekçi'ye "Sabetaycı" diyerek
hücum ettiği programı eleştiren yazım
onu harekete geçirmişti. Islamcı cephe-
de çok yaygın olan diğer dinlere düş-
manlık ve her türiü kötülüğün Yahudi-
lerden geldiğini varsayan ilkel anlayış
bu programda Eygi'nin ağzından dile
getiriliyordu. Ben de bu geri ve ırkçı üs-
luba tepki gösteren bir yazı kaleme al-
mıştım. Yalçın Küçük, bu yazıdan yola
çıkarak benim "Sebatayist" olduğumu
öne sürmüştü.
Yazdığı kitaba da, dergilerde yazdık-
lanna da cevap vermeyi düşünmedim.
Kitle önünde onunla tartışmak, bu deli
saçması uydurmalara önem vermek an-
lamına gelecekti. Aradan yıliar geçti,
derken Soner Yalçın "Efendi" kitabın-
da Yalçın Küçük'ün bu tür tezlerini(!)
önemli bir referans gibi kullandı. Zaman
içinde, Metin Üstündağ, Enis Batur ve
Ayşe Arman onunla uzun söyleşiler
yaptılar. Bir anlamda bu tezlere önem ve-
renlerçıktı.
•••
Şimdi ben ne yapmalıyım, Sabeta-
yist olmadığını kanıtlamak için geçmi-
şimi mi anlatmalıyım. Bu gülünç olmaz
mı? Benim kökenimin ne olduğu kim-
seyi ilgilendirmez. Böyle kökenlere da-
yalı tahlillere girişmek ırkçılıktır, kafatas-
çılıktır.
Ama şunu yapabilirim, Yalçın Kü-
çük'ün kendini tarif eden (Cemal A.
Kalyoncu, Saklı Hayatlar, Zaman Ki-
tap) sözlerinden yola çıkarak, onun
tarzıyla bir portre ortaya çıkarabilirim:
Yalçın Küçük MİT Başkanlığı'na Sön-
mez Köksal'dan önce aday gösteri-
len ve Dışişleri Bakanlığf nda Istihba-
rat Genel Müdürü olan Cenk Duate-
pe'nin bacanağıdır. Yalçın Küçük, as-
kerlik görevini Genelkurmay'da yap-
mış ve Kıbrıs müdahalesine Genel-
kurmay'ın özel emriyle katılmıştır. Kıb-
ns Gazisi kimliğini orta/ıkta göstererek
dolaşmaktan hoşlanan bir kimsedir.
Yalçın Küçük Devlet Planlama Teşki-
latı'nda çalıştıktan sonra eğitim için
ABD'nin ünlü Yale Üniversitesi'ne git-
miştir.
Ocalan'a "Başkanım" diyerek uzun
görüşmeler yapmıştır ve daha sonra
bu görüşmeleri şöyle izah etmiştir:
"Türk devleti benim Öcalan üzerinde
fazla nüfuzum olduğunu düşünüyor-
du." Türkiye'yi bir daha dönmemek
üzere terk etmiş, daha sonra Türkiye'ye
gelmiş ve bir süre cezaevinde kaldık-
tan sonra "Sabetaycılık" uzmanı ke-
silip. büyük basının ilgisini çekmiş,
tezleri çok satan kitaplara kayrâklık et-
miştir. Babasının da Fransız işgali dö-
neminde Antakya'da Fransız işbiriik-
çisi olduğunu kendisi söylemektedir.
Bunları birleştirip Yalçın Küçük tar-
zıyla isterseniz bir sentez de siz yapın.
Bakalım ortaya ne çıkacak?
Sorun Yalçtn Küçük değil, onu önem-
li bir referans haline getirenler...
Aileler ve Sınavlar...
Aileler için de çocuklarının sınavları çok önem
lidir ve önemli sorunların dönemidir. Çocuklann;
daha iyi bir gelecek sağlamak için aileler ekono
mik olarak da, duygusal olarak da çeşitli yükler al
tına girerler. Bu yüklerle birlikte de büyük beklen
tiler geliştiririer. Bu uzun süreçteanne babalann du
rumu zortanır, çocuklanna destek vermeleri de zor
laşır.
Sorunlan, tutumları ve değertendirmeleri birlik-
te görmemiz gerekiyor.
1. Aşın beklenti yüklemek:
Anne babalann çocuklannı en iyi meslek olarak
düşündüklenne yöneltmesi, bunu başarması için
de aşırı beklenti yüklemeleri çok karşılaşılan birtu-
tumdur. Bu tutum, iyi nıyetten doğan bir yanlıştır.
Beklentüer, çocuklanmızın ıstek ve yetenekleriyle
uyumlu olmalı, onlann yapabilirlik güçlerine (kapa-
sitelerine) göre düzenlenmelidir. Bunlan dikkate
almayan beklentüer, aile için de, çocuk için de aşı-
n yüktür ve çoğu kez taşınamaz. Buna dikkat et-
meliyiz.
2. Başkalanyla kıyaslarnak:
Bunu, çocuklara örnek vermek, onlan yüreklen-
dirmek amacıyla yaparız ama yakın çevre örnek-
leri (kardeşler, akrabalar, aile büyüklen gibi) çocuk
için kıncı, değer azaltıcı, özgüven azaltıcı etki ya-
par. Herkesin ilgi alanı değişiktir, yetenekleri fark-
iıdır, yapabilirlik gücü değişiktir. Her çocuk kendi-
si için özgün, çevresı ıçin değerli bir varlıktır. Dik-
katli anne babalar çocuklannı kıyaslamak yerıne
onu fark ederler, özelliklerini anlarlar ve o doğrul-
tuda desteklerler. Doğru olan da budur.
3. Çocuğu onun için yapılanlarla yükümlemek:
"Senin için şunlan yaptık, şu kadar para harca-
dık, yemedikyedırdık..." türü yükümlemeler yan-
lıştır. Doğrusu, bunlardan söz etmeden çocuğu
kendi geleceğine karşı sorumluluk almaya yönelt-
mektir. "Biz senin için görevlerimizi yapmaya ça-
lışıyoruz, sen de kendi geleceğin için sana düşe-
ni yapmaya çalışmalısın" demek onun için doğru
bir uyan olacaktır.
4. Ödül ve ceza sistemi uygulamak:
"Sınavı kazanırsan şunu alınz'ya da 'kazanamaz-
san şunlaryok' sistemi bütünüyle yanlıştır. Anne
babanın ödül ve cezaları değil, çocuğun kendine
vereceği ödül ve cezalar önemlidir. En doğru ödül
'başanlı olmak'tır. 'Başansızlık' kendi başına bir ce-
zadır. Çocuk bunlan kendi uygulama sistemi için-
de algılamalıdır. 'Başansızlık' da bir ceza olarak al-
gılanmamalı, aşılması gereken birengel olarak ka-
bul edilmelidir.
5. Süreklı kontrol altında tutmak:
Sınav sürecinde çocukları sürekli kontrol altın-
da tutmak özellıkle annelerin görevi sayılmaktadır.
Çocukla ilgilenmek başka birşeydir, onu sürekli kont-
rol etmek başka birşey. Doğru olan, çocuğun ken-
dini kontrol edebilmesinı öğretmektir. Bu da çok
küçük yaşlardan başlaması gereken bir eğitim.
Sürekli kontrol altında olmak hem sıkıcı hem de öz-
güven azaltıcı birtutumdur. Bunun yerine çocuğu
düşünmeye yönelten bir ilgi doğrudur.
6. Çocuğa güvenmemek:
Her koşulda doğru olan, çocuğa güvenmektir.
Çocuklanmızla konuşalım, onlara güvenelim, bu-
nu da onlara söyleyelim. Çocuklarımıza güven-
mek en doğru tutumdur. Onlar da kendilerine gü-
venmeyi böyle öğrenirier.
7. Sadece dersleriyle ilgilenmek:
Sık yapılan yanlış bir tutum da budur. Çocukla-
nmızla ilgilenmek, onlann düşüncelerini, duygula-
nnı paylaşmak demektir. Sadece dersleriyle ilgilen-
mek, onlarla ilgilenmemek, sadece kendi beklen-
tilerimizle uğraşmak anlamına gelir. Çocuklanmı-
zın yaşamıyla ilgilenmeliyiz.
8. Anne babanın aşırı stres içinde olması:
Unutmayalım ki, anne babanın stresi çocuk için
daha ağır bir yük oluşturur. Anne baba rahat ol-
mayı başanrsa, çocuk da sadece kendi yüküyle uğ-
raşır, işi de kolaylaşır. Özdenetim anne babalar için
de çok gerekli.
9. Çocuklarımızı dinleyelim:
Çoğu kez unutulan bir şeydir bu, 'onu dinle-
mek'. Anne baba o kadar çok şey söylemek ister
ki dinlemeyi unuturlar, böylece de büyük bir yan-
lış yaparlar. Onu dinleyelim, ne dediğine kulak ve-
relim ve onu anlamaya çalışalım. En iyi destek bu-
dur.
10. Başkalan ne der kaygısına düşmeyelım:
Yaşamımızayön veren büyük biretkendir, "Baş-
kalan ne der?" diye kaygılanmak. Bu kaygıya ne
anne babalar düşmeli ne de çocuklarını düşürme-
li. Hepsindenönemlisi, "Bennediyorum?" olma-
lıdır. Yaşamımıza kendi irademizle yön vermeyi
hem öğrenmeli hem de öğretmeliyiz.
Herkese kendi yolunda başanlar diliyorum.
e-mail: erdalatak@superonline.com
Faks:0212-5139096
irak'ta 10 gündür rehin tutuluyordu
Türk TIRşoförü
serbestbımkıldı
Haber Merkezi -
Irak'ta önceki gün 7
Türk ışçısınin serbest bı-
rakılmasından sonra 10
gündür rehin olan TIR
şoförü Bülent Yanık ve
Mısır uyruklu Vıktor
TevfikJerges de dün ser-
best bırakıldı.
Rehinelerin bırakıl-
ması ıçin arabulucuk ya-
pan bir kişi, dün rehine-
lerin salıverildiğini söy-
ledi. Adının açıklanma-
sını istemeyen arabulu-
cu, rehinelenn, kaçıran-
lara yakın kişılerle yapı-
lan görüşmeler sonun-
da serbest bırakıldığını
belirtti. Türk ve Mısırlı
rehinelerin görüntüleri,
2 Haziran'da El Arabiye
ve El Cezire televızyon-
lannda yayımlanmıştı.
Kaçınlan kişiler, kendi-
lerini, 1969 doğumlu
Bülent Yanık ve 1959
Mısır doğumlu Viktor
Tevfik Jerges olarak ta-
nıtmışh.
Bülent Yanık'ın ser-
best bırakıldığı yolun-
daki haberler, ailesine
bayram sevinci yaşattı.
Hatay'ın Reyhanlı Ilçe-
si'ne bağh Sıçanlı Kö-
yü'nde yaşayan Bülent
Yanık'ın eşi Süreyya Ya-
nık, kayım'alidesi Döne
ve 3 çocuğuyla meraklı
bekleyişlerinin artık son
bulduğunu söyledi. Ha-
beri köye gelen gazete-
cilerden alan Süreyya
Yanık, "Serbestbırakıl-
dığını öğrenince rahat-
ladını. Bir de eşünin se-
sini duyabilirsem dün-
yalar benim olacak" di-
ye konuştu.