Katalog

Cumhuriyet Imtiyaz Sahibi: CUMHURİYET \AKFI adma İLHAN SELÇUK Genel Yayın Yönetmenı: İbrahim Yüdız # Yazıışlen Müdürü: SaBm A^aslanGSorumlu Müdür Mehmet Sucu # Haber Merkezi Müdürü: HakanKara îstihbaraf Cengiz Yıldırım 0 Ekonomı Öziem Yüzak • Kültür Egemen Berköz • Spor Ab- dülkadir Yücelman # Makaleler' Sami Ka- raören • Duzeltme Abdullah Vazıcı • Bil- gı-Be]ge. EdibeBuğra • YurtHaberlen Meh- met Faraç A Avrupa Temsılcısı Güray Öz Yayın Kurulu tlhan Selçuk (Başkan), Emre Kongar (Da- mşman).Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, tb- rahim VıJdız. Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara. -\nkara Temsılcısı Mustafa Balba) Ataturk Bul\an No 125.Kaf4, Bakanlıklar Tel 4195020(7hat). Fâks 4195027•İzmırTemsılcısı SerdarKıak,H Zı>aBK 1352 S 2 3Tel 4411220. Faks 4418745 • Adana Temsılcısı Çetin Yiğenoğlu. tnonu Cd 119 S No 1 1. Tel 363 12 1 l.Faks 363 12 15AnfalyaTemsılcısı AhmetOruçoglu Cumhun\et Cad 80 5 Tel 0242 2480057 Fax 2430509 • Muessese Mu- 0 Cumhnrijet Reklam: dürû ErolErkut • GenelMüdurÖzlem \>den • Bılgı tşlem 0 Genel Miıdur Yardımcısı Ahmet Korulsan Scmra \ aacı Tel (0212)512 • Satış. Fazilet 41 19-512 48 30-512 47 78 Kuza Fax (02121513 8463 \avunla>«n:YenıGunHaho-'\jan-,ıBajıneYa>incılıkAŞ Turkocagıtad 39 41 Cagaloâu^'M kanbul PK 246 - Suieo Wîs lg Tel m:i2ı5i:(J5 05 ı2utaıı Fafc, ıOİ!2)5nS595 B»skı: MeAezGazeteDogıBasımVaymcılıkSaa veTK *$BaıbârosBulvanNo 125 Bajiktaş-tst Dığmnı:MeriezDağıtım PazariamaSan \eTii. 11 HAZtRAN 2004 Imsak-3 23 Güneş. 5 24 Ögle: 13.11 lkındı 17 09 AJqam20 45 Yatsı 2235 Cassim uydusu yörüngede • WASHINGTON (AA) - Cassini-Huygens uzay aracı, Satürn gezegeninin yörüngesine girmeye hazırlamyor. ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) yetkilileri, Avrupalılarla ortaklaşa yürütülen proje kapsamında 1997'de firlahlan uydunun, Satürn'ün Phöbe uydusuna bu gece iyice yaklaşacağını, 30 Haziran'da da Satürn'ün yörüngesine gireceğini açıkladı. Uydu, yann gece Phöbe'ye 2 bin km kadar yaklaşacak. 16 Haziran'da yörünge duzeltme işlemi yapacak olan uydu, ay sonunda GünSş sisteminin ikinci büyük gezegeninin yörüngesine girecek. l Ramöo' meşale taşıyacak • ANKARA (AA) - Oümpiyat meşalesini taşıyacak ünlüler kervanına Tom Cruise, Sylvester Stallone ve Ellen DeGeneres de katıldı. Internetteki "holrywoodreporter" sitesinin haberine göre, oümpiyat meşalesine üişkin düzenleme yapan sponsorlardan Amerika Samsung Elektronik'in başkanı Dong-Jin Oh, üç ünlünün meşaleyi taşıyacağını açıkladı. Tom Cruise, Ellen DeGeneres ve Sylvester Stallone'nin meşaleyi geçtiği şehirlerde taşımak üzere seçildiğini belirten Dong-Jin Oh, "Meşaleyi taşıyacak ünlüler, tarihi bir ana tanıkhk ederken bir yandan da olaya heyecan katacak" dedi. Panda sayısı artü • PEKİN (AA) - Çin'de alınan koruma önlemleri sonucunda vahşi doğada yaşayan Pandalann nüfusunun yüzde 40'tan fazla arttığı bildirildi. Çin Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin açıkladığı bir rapora göre, 1990'lann başından itibaren alınan koruma önlemleri sonucunda, 1988'de 1100 olan Panda sayısı 1590'açıktı. 1 litanik eşyası müzayedede • NEW YORK (AA) - Titanik gemısinden günümüze kadar ulaşmayı başaran bazı eşyalar New York'ta düzenlenecek açık arttırmayla satılacak. Koleksiyoncular, açık arttırmada Titanik gemisine ait yemek mönüleri, porselenler ve sanat eserlerinin yam sıra can yeleği, S.S Titanik yazan bir cankurtaran sandalı yazısı ve ceset torbası %_ gibi parçalar bulabilecekler. Titanik fılmındeki güverte şezlonglanna model olan parçanın 50 ila 60 bin dolara alıcı bulması bekleniyor. Steve Lacy yaşaımnı yitinl • Kültür Servisi - Caz müzığin efsane isimlerinden Steve Lacy, Boston'da 69 yaşında öldü. Soprano saksofon sanatçısı Steve Lacy, Don Cherry, Mal Waldron ve Ean Parker gibi unutlumaz isimlerle birlikte müzik yaptı. Asıl adı Steven Lackritz olan sanatçı, 23 Temmuz 1934'te Nevv York'ta doğdu. Lacy, 'soprano saksofonu' tek enstrümanı olarak seçen çok az çağdaş cazcıdan biriydi. Cecil Taylor, Gil Evans, Jimmy Giuffre ve Sonny Rollins sanatçının çalıştığı başanlı müzisyenlerden bazılan. Doğa ve Dağ ŞenJiği • ADANA (Cmntauriyet Bürosu) - Adana Valiliği, Seyhan Beledıyesi ve Orman Bölge Müdürlüğü'nün birlikte düzenlediği " 1. Doğa Yürüyüşü ve Dağ Şenliği" yann yapılacak. Bu yıl ilk kez düzenlenen etkinlıkte Adana'nın Karaisalı ilçesindeki en güzel ormanhk alam ve mesire yeri olan Dançukuru bölgesine gidileceğini belirten Orman Bölge Müdürü Seyfettin Yılmaz, "Gezimiz sadece yürüyüş ve dağ şenliği ile bitmeyecek. Isteyen katılımcılar geceyi kamp yerinde geçirerek tüm etldnlik ve eğlencelere katılabilecek" dedi. Rize'de 'şarbon' karantinası • RtZE Cumhuriyet - Rize'nin Fındıklı ilçesi Sümer Köyü, bir hayvanda şarbon hastalığı görülmesi üzerine karantinaya alındı. Hastalığın yeniden ortaya çıkması, 150 nüfuslu köyde paniğe yol açtı. Tanm îl Müdürlüğü Hayvan Sağlıgı Şube Müdürü Kubilay Tamer, Sümer Köyü'nde bir büyükbaş hayvanın öldüğü haberi üzerine inceleme başlattıklamu belirtti. Itıılıı Sıı S;ııı,-»t G«;C«.\SI'IM? çok sayıdii s.ın.ıtscvcr k.ıtılılı (FATİH CHDOGDU) 'Merhaba' Ruhi Su Türk halk müziğinin ustayorumcusu türkülerle anıldı TARKAN TEMUR Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfı, Türk halk müziğinin usta yorumcusu Ruhi Su'yu kendi türküleriyle andı. Vakıf tarafindan, Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde düzenlenen "Ruhi Su Sanat Gecesi"ne genç yaşlı çok sayıda sanatsever katıldı. Gecede konuşan Ruhi Su Dostlar Korosu üyesı Gülsün Gökalp, "Vakıf olarak amacımız onun sanat anlayışını ve dünyayı yorumlama biçimini ayakta rutmakür. Bunun yam sıra Ruhi Su Konservatuvarı projesini hayata geçirebilmektir" dedi. Gökalp'ın sunumu ve Ruhi Su'nun kendi sesinden "Merhaba" türküsüyle başlayan gece, büyük ustanın birçok fotoğrafının yer aldığı "Saydamlarla Ruhi Su türkfileri" ile devam etti. Uskan Çelebi ve Emre Bozer'in Ruhi Su anısına seslendirdikleri türküler ile hüzünlü anlar yaşanan gecede, dinleyiciler de hep beraber türkülere eşlik etti. Ruhi Su'ya ait Merhaba türküsünü seslendiren opera sanatçısı Ufiık Karakoç, "Türkülerimiz NATO'ya hayır çığhğıdır" dedi. Yöneticilerin sırtını döndüğü denizlere gönül verenler 'Denizde Yaşamayı Seçenler Derneği' kurdu Mavinin kucağında yaşam BEYAZPERDENİN İKİ SAVAŞÇISI Çeviri Servisi - Biri, Yunan Kralı Menelaus'un eşi Heten'i kaçıran Troyalılara karşı yürütülen savaşta Yunanlılann adına savaşan Aşil'ı canlandınyor. Dığen, Helen'i kaçıran Troya Kralı Priam'ın oğlu Paris'in neden olduğu 10 yıllık Troya -Yunan savaşında Aşil'ın karşısında duran savaşçıyı.. Paris'in erkek kardeşi *Hektor"u. Biri, kendini yıllar önce kanıtlamış, son birkaç yıldır aklına yatan proje olmadığı ıçin beyazperdeden uzak duran bir yıldız. Diğeri anavatanı Avustralya'da birkaç yıl öncesine kadar ülkesınde bıle fazla tanınmayan bir stand-up ustası. Biri 40 yaşında, yakışıklılığıyla olduğu kadar oyunculuğuyla da sinemaseverlerin kalbinde tahtkuran deneyimli bir Hoilywood yıldızı. Diğeri ise belkı de bu filmle yıldızı parlayan, Hollywood'dan Hector rolü sayesinde \ıze alan 35 yaşında bir aktör. Evet, Brad Pht ve EricBanadan bahsediyoruz. Yönetmen VVolfgang Petersen Homeros'un yapıtı "tiyada"dan esinlenerek çektiği a Troya"da ikiliyi karşı • karşıya getirdi. Empıre dergisinde yayımlanan iki röportaja göre her ikisi de savaşçı rolünü en iyi şekilde canlandırabilmek için kilo aldı. Daha doğrusu "kaslarmı güçlendirdT. Pitt, Aşil'e dogmalara bağlı kalmadığı, deneyimli bir savaşçı olduğu için hayran olduğunu soylüyor. Çekim sürecini "Havaûmda geçntÛğim en güzel zamandı n diye nitelendiren Bana ise kendisinınde Aşil'ı dızegetırmeye çalışan Hektor gibi savaşçı bir kışıliği olduğunu anlatryor. Ilk kez böyle önemli bir rol üstlenmesine rağmen işin altından kalkacağı konusunda kendine güvendiğini ve başanlı olduğunu soylüyor. Bana, Empire dergisinin Beyazperdeddd en iyi savaşçı" olarak nitelendirdiği Pitt karşısında rol icabı yeniliyor. Başka deyişle, eleştirmenler ve sinemaseverlere göre başanlı bir performans sergileyip deneyimli aktörün karşısında mesleki anlamda dize gelmese de rol icabı Aşil Hektor'u dize getiriyor. SERDARKIZIK İZMİR - "Heeey!/ Ne dunı>t)rsun be, at kendini denize;/ Geride beldeyenin varmış, aldırma;/ Görmüyor musun, her yanda hürrrv-etı' Yelken oi, kürek ol, dümen oL bahk oL, su ol^ Git gidebUdiğin yere." Orhan Veh'nın "Hürriyete Doğru" derken sıraladığı bu dızelennden yola çıkıp onlara ulaşalım. Ülkenın dört bir yanında, şımdilik 150 kışıler. Derneklerini de kurdular. Dayanışacaklar, yaşamı paylaşmak ıçın. YILDIZLARA DAHA YAKIN Tekneleri var, küçük büyük. Öyle sağa sola hava atma, hafta sonlan yelken açma derdi degil bu. Deniz sevdası... Kimıleri, yıllardır biriktirdikleriyle almış küçük teknelerini, kimıleri daha iyi koşullarda, güçlük çekmeden edınmışler. Denizın bir değil, bin ma\isiyle, kucak kucağa, küçük dalgalarla salınan evlerınde, yıldızlara daha yakın yaşıyorlar... Denizde Yaşayanlar Derneği'ni, eşi Aydan'ın verdiği destekle, Murat Sezmiş kurmuş. Isım babası Hasan Kaçmaz. web sitelennin miman AH Gündüz Altı aylık bir geçmişleri var. Istanbul ve Marmaris buluşmalannda bir araya gelmışler. Yılın altı ayını mavi sularda geçirmek koşuluyla denizlerde yaşayanlan buluşturmuşlar. Genel amaçlan, insanlanmızın büyük çoğunluğunun sırtını döndüğü denizleri halkımıza sevdırmek. • Denizin binbir mavisinde, dalgaların kucağında yaşayan derneğe üyeliğin tek şartı, yılın yansında Orhan Veli'nin "Balık ol, su ol" çağrısına kulak vermek. YALNIZIZ... Ortak sorunlan çok. Önce, "denizde yaşama" dıyen, bin bir güçlük çıkaran bürokrası. Ardından bannma \e bakım sorunlan. Marinalarm özelleştirilmesıyle katlanan, Akdenız'de hıçbir ülkede olmadığı kadar yüksek ücretlerden yakınıyorlar. Dertlıler. Dertleri, Murat Sezmiş'ın penceresınden şu sözlerle yansıyor: "Çünkü yabuzız, çünkü anlaşümıyor. keyifçi olarak görülüyoruz." Sırtımızı döndüğümüz bir ülkede, denizi salt keyıf değil, farklı bir yaşama biçimi gibi düşleyenlere yardım etmeye, yol göstermeye, muratse/mis.^ e-kiola>.net adresınde hazır Sezmiş. Bu durumda, öyle ertelemeden, korkmadan denizde yaşamayı göze alıyorsanız yalnız değilsıniz. Sorghy gibi, ~~Ve düşmesin di>e en deniz düşIerVBenim eUerimden düş(en)ler gübu" demeyıp. Orhan Velf ye kulak verelım bitirirken: "Açsam rüzgâra yelkenimi/ dolaşsam ben de deniz deniz/ ve bir sabah vakti kimsesiz / bir Bmanda bulsam kendimi". Içişleri Bakanlığı 81 ile genelge gönderdi Zabıta korsana karşıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Içişleri Bakanlığı, fikri mülkiyet haklannın korunması ve korsan yayıncılığın önlenmesi için bu konuda çıkartılan yasa hükümlerinin valilik ve belediyelerce yerine getirilmesini istedi. Içişleri Bakanlığı Müsteşan Şahabettin Harput "Fikri Mülkiyet Haklannın Korunması ve Korsan Yayıncıiığuı Önlenmesi'' amacıyla 81 il valiliğine bir genelge gönderdi. Genelgede korsan yayıncılığın önlenmesi amacıyla çeşitli kanunlarda değişiklik yapıldığı belirtildi. Bakanlık ile mülki idare amirlerinin bandrollenmesi zorunlu olan nüshalar ve süreli olmayan yayınlann, bandrollü olup olmadıklannı her zaman denetleyebileceği belirtilen genelgede, gerekli görüldüğünde, mülki idare amirlerinin resen veya bakanlığın istemi ile bu denetimi gerçekleştirmek üzere illerde denetim komisyonu oluşturabileceği vurgulanarak ihtiyaç halinde bu komisyonlarda bakanlık ve ilgili alan meslek birlikleri temsilcilerinin de görev alabilecekleri kaydedildi. Genelgede, yasa uyannca, bandrolsüz kitap, kaset, CD ve benzeri yayınlann bandrolsüz satıhnası halinde, genel kolluk ve zabıtanın; resen veya ihbar üzerine harekete geçerek, satışı yapılan her türlü aracı, diğer delilleri ve sanıgı cumhuriyet savcılıgına sevk edeceği belirtildi. çevreciler, roman havasıyla eğlendi Istanbul Haber Servisi - Eminönü Be- lediyesi'nin Çevre Haftası etkinlikleri kapsamında düzenlediği Boğaz Tu- ru'na katılan Ahırkapı Roman Or- kestrası, bu kez şarkılannı daha te- miz bir deniz için söyledi. Boğaz Tu- ru'na katılan Eminönülü çevreciler ve öğrenciler, Eminönü Beledrye Başka- nı Nevzat Er'le halay çektiler. Tekne- nin dümenine geçerek bir süre çev- recileri kendtsi gezdiren Er, tarihi ya- nmadanın artık Istanbul'un en temiz bölgesi olacağı sözünü verdi. Ahırka- pı Roman Orkestrası'nın şarkılanyla neşe içinde geçen gezi, başladığı yerde, Eminönü'nde sona erdi. SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN "...'Kutu' Bir Kere Açıldı' mı?•• Uç dört yıl oluyor, Belgin (Sarmaşık) elindeki kalın klasörü gösterip, sormuştu: "-...o dağınık yaşantı- nız içinde, bütün bunlan nasıl muhafaza edebilmiştiniz?". Klasörler, benimle handiyse yanm yüzyıldır yapılmış mülâkatları içeriyordu; sorunun cevabı ise, önceden belli; hani Paris'de, benimle birsüre dostluk eden o Fran- sız kızı, yeri gelince ne demişti: "- evet siz, serüven- cinin tekisiniz ama; doğrusu, çok 'örgütlü' bir se- rüvenci.'.."Gerçekteonca 'evrak' yanımda değil, 'ba- ba evi'nde muhafaza edilmekte ıdi; "Belgin'in (Sarma- şık), emek emek uğraşıp, onca göz nuru dökerek or- taya çıkardığ krtap (Attilâ llhan: 'Açtrma Kutuyu' Rö- portajlar 1946-1983), bu klasörlerin ıçindekıler tara- narak düzenlenmiştır. Sözünü sakınmaz toplumcu bir aydının, XX. yy. serüveni mi demeli; yoksaTanzimat'a dönmüş, anti/emperyalist bir devrim sonrasının, ib- ret-i âlem 'manzarası' mı?! Klmler konuşmamıs kl?... Onunla kimler konuşmamıs ki? Doğan Hizlan'dan, ya da Hilmi Yavuz'dan, Hasan Bülent Kahra- man'a, Enis Batur'a, ya da Selim lleri'ye uzanan ıl- ginç bir zincir; -hatta Can Dündar'ın Yankı'da imzasız yayınlanmış (1981) o röportajı -her biri başka bir açı- dan; yazarı sorgulamış, üstelik çoğunun sordukları, o gün için de, bugün için de önemli ve geçerli; yazarın çevaplanna gelince, gelişmelerin doğruladığı ölçüde, câ- lib-ı dikkat! ikısını unutamam; zamanı ve yeriyle, hatta atmosfenyle, bugünmüş gibi hatırlamaktayım: ilkı Şük- rân'ın (Kurdakul), uçüncü Paris yolculuğumun arife- sinde, Yelken dergisi için yaptığı 'etraflı' konuşma; ikin- cisi, Uğur'un (Mumcu) 12Martertesinin karanlıkdağ- dağası içinde evımin salonunda bana (Tunalı Hilmi/An- kara, Buğday Sokağı, BuğdayApartmanı) 'Cumhu- riyet' için sorup, cevap istediği sorular -ki hem onun şayan-ı dikkat uzak görüşünü kanrtlıyor, hem sorulara cevap verenin, 'erken öten horoz' niteliğini! Konuya romandan glrlyor, çünlcü... Meraklıları hatırlamaz mı? 'Cumhuriyet', Uğur'un (Mumcu) o 'istısna!röportajını' ıki gündeyayınla- mıştı; görünüşte edebıyat, hatta roman söz konusudur; oysa hakıkatte, rayından çıkmış inkılâp ve neticeteri sor- gulanıyor. Uğur'un sorduğu şu soruya bakar mısınız? "-...Roman diye başlıyorum söze, bu yıl sanki ro- man yılı, hep roman tartışmaşı yaptk: roman Tür- kiye'nin gündeminde midir? Öyleyse, neden?" Pekı, ya cevap? Onu merak etmez misınız? "...konuşuyor Attilâ llhan: Roman Türkiye'nin gündemindedir. Biri dar, öbürii geniş, iki nedeni var. a) Adına 'siyaset' dediğimiz rezillik askıya alın- dı mı; her ülkede olduğu gibi, ülkemizde de, sanat konulan ağıriık kazanıyor. Seviyesizliği akla dur- gunluk veren parti çekişmeleri aralanınca, çeşitli fi- kir ve sanat sorunlan yüzeye çıktı; yalnız, bu tartş- malann da öncekilerden daha seviyeli cereyan et- tiğini söyleyebilmek, bir hayli zor..." u ...b) Türkiye hanidir romanı doğuran koşullan ya- şryon edebiyatta bu tür, çağdaş manasryla, bireyin toplumsal olarak belirmesi, kişilik kazanmasıyla gelişmiştir derebeylikte birey, ya serftir, ya da kul; şövalye ya da sultan da olsa, kaderini kendisi ya- ratamaz, 'takdir-i ilahiye' bağlıdır. Ancak Cartesi- en Düşünce (Descartes Rasyonelliği), Positivizm, onun çocuklan olan iki düşman kardeşler, Liberal- lik ve Sosyalistlik ortaya çıktktan sonradır ki, bi- rey toplumda önem kazanmış, bireysel/sınıfsal çı- kan doğruitusunda, leşebbüs-ü şahsi' sahibi olmuş- tur. Sosyoloji düzeyinde bu dönem, 'şehirieşme' yani burjuvalaşma/işçileşme dönemidir ki, Türki- ye'nin 60'lardan bu yana bu süreci yaşadığını sağır sultan bile duydu..." "...romanın gündemde olmasından daha tabii ne olabilir?..." ÇAçtırma Kutuyu...', s. 233/234. Bılgı Ya- yınevi) • Arkası 8. Sayfada e-mail:ti!aharv« isnet.net.tr http://www.bilgiyayinevi.com.tr/ailhan Faks:0-2127 26019 88