18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3O riS 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA J\_ U l_j J. U M\ kultur(§cumhuriyet.com.tr 15 KULE CANBAZI SLNAY AKIN Tayftın olsun; dahaiyi...Bertolt Brechfin ilk kez 1923 yılında sahnelenen 'Kentlerin Fundalığında' adlı oyununda şöy- le bir bölüm yer alır: "Bir geminin içine, gemiyi patlatırcasına insan doldurursanız, ortaya öyle bir yalnızlık çıkar ki, hepsi donar." Brecht' in oyunlannda pek rastla- madığımız gemı yolculuğu. şiirle- rinde daha çok çıkar karşımıza. Bunlar arasında 'Oskawa' adlı şi- lebin kendi tayfalan tarafından hur- daya çıkanlışını anlattığı şiır en ıl- ginç olanıdır. Şampanya ve likörden oluşan yü- künü alarak Hamburg'dan Rio de Janeiro'ya gıtmek üzere yola koyu- lan geminin çalışanlan ücretlerinin azhğından yakınırlar. Kafası bozu- lan bir denizcinin kazana gereğin- den fazla mazot koymasıyla üst kat- lara yayılır alevler. Yangın söndü- rülür ama, kurtarma sandallan, kaptan köşkü ve harita odası yan- maktan kurtulamaz. Cemlyl emekçiler yüzdürür Birkaç gün sonra bakımstzlıktan dinamolan anzalanır, Atlas Okya- nusu'nda seyreden Oskaua'nın. Gece başka gemilere çarpmamak için kullanılan gaz lambalarını. mutsuz yaşlılığjnı düşüne düşüne efkârlanan bir tayfa denize atar. Dinamolar çalışmadığından, so- ğuk depodaki etler çürümeye baş- ladığı gibi 'dalgin bir denizci' de tüm ıçme suyunu sintine suyu sana- rak dışanya boşaltır. Şu aksiliğe ba- kın ki. kazanlarda deniz suyunun lcullanımı sonucunda da tuz, boru- lan tıkayıverir!.. Emeklennin karşıhğını alamayan denizciler yolculuk sona ermeden başanlannın doruğuna vanrlar: Os- kawa'nın yakıtı bitmiş, Hollanda açıklannda hareketsiz kalmıştır. Büyük bir bedel karşılığında Ham- burg"a çekilen gemi hurdaya çıka- nlır sonunda. Gemiyi yüzdürenin emekçıler olduğunu ustaca anlatan Brecht, Oskawa"nın başına gelenle- ri bir denizcinin ağzından anlattığı şiiri şu dizelerle bitinr: "Eh, bir çocuk bile anlayabilir artık Ücretlerimizin gerçekten dü- şiik olduğunu". Alman şaırın ya- şantısında 'Annie Johnson' adlı küçük yük gemisinin apayn bir önemı vardır. Ikinci Dünya Sava- şı'nın başlannda, Nazı gemilerinin Atlantik Okyanusu'ndaki deniz tra- fiğini tehdit etmeleri üzerine, Isveç bandıralı bırgemı olan Annie John- son, Pasifik Okyanusu'na gönderi- lır. Japonlar. tarafsız bir ülkenin bay- rağını taşıyan geminin Sovyetler Birliğı ile Amerika arasında mekık dokumasına izin verirler. Küçük gemi her yolculuğunda 51 mülteci- yi Amerika'ya taşır. 1941 yılınm 13 Haziran gunü, Vladivostok'tan hareket eden ge- minin yolcu listesınde aılesiyle bir- likte Bertolt Brecht'in ve arkadaşı Ruth Berlau'nun da adı yazılıdır. Danimarkalı bir tiyatro oyuncusu, yazar ve gazetecı olan Ruth Berlau, gemide yaşadığı bir olayı anılann- da şöyle anlatır: "Boş kamara olmadığından hepimiz için sadece bir kamara bulabilmiştik. Korkunç! Ya yer- lerimiz geç aynlmıştı ya da gemi- ye daha fazla insan almak için bu yöntemi uyguluyorlardı. Telsiz- ciyle hemen arkadaş oldum. Ken- di kamarası olmasına rağmen, telsiz anonslarını duyabilmesi için çalıştığı yerde kalması gere- kiyordu. 'Kamaramı alabihrsiniz' demiş- ti. Hemen kabul ettim. Bazı bek- lentileri olduğu açıktı; fakat kısa süre sonra, istediğimin kendisi değil, kamarası olduğunu anla- mak zorunda kaldı. Hayatımda böyle bir düşman daha edinme- dinı sanırım." Anılarını 1959 yılında, Brecht'in ölümünden sonra şairin arşivini yö- neten Hans Budge'ye anlatan Ber- lau, rahat salonlan ve yüzme havu- zuyla güzel bir gemı olarak anım- sar Annie Johnson"u. Brecht'in, yolculuğun başlama- sından birkaç gün sonra Nazilerin Sovyetler Birliğı'ne saldırdığını öğ- renince üzüldüğünü, ama sonradan her zamanki neşesıne kavuşarak kahverengi mayosuyla yüzdüğünü anlatır. Ama, kabakulağa yakalan- dığı yolculuğun süresini tam ola- rak bilemez: " Yanlış anımsamıyorsam iki ay sfirmüştü". Kurutulmuş hindis- tancevizi yüklemek için beş gün Manila'da kalan gemi. Califor- nia'da bulunan San Pedro'ya 21 Temmuz'da vanr. Yolculuk 48 gün sürer. Almantar olacağına... Bertolt Brecht 'Sürgiinlük Man- zarası' adlı şiirinde. Amenkan De- niz Kuvvetleri'nin önemli limanla- nndan bın olan Pearl Harbor'ın Ja- ponlar tarafından 7 Aralık 1941 'de bombalanmasından önce Pasifik'i en son geçen gemiye bindiğıni id- dia eder. Brecht, kılpayı kaçıp kurtulma- sını sağlayan yolculuğunu 'Talih- sizlik Habercisi' adlı şiirinde de ele alır. Bu şurde yunuslar ve 'mah- kûm edilmiş Manila'nın at araba- larından söz edilir. Ama Annie Johnson ile yapılan yolculuk sıra- sında karşılaşılan batma tehlikesi- ne 'Tayfun' adlı şiirinde tanık olu- ruz: Hitler'den, o Badanacf dan kurtulmak için kaçarken Ame- rika'ya, küçük teknemiz birden duru- verdi. Yatıp kaldı bir gün bir gece Luzen açıklannda, Çin Deni- zi'nde Kimisi, kuzeyden esen rüzgâr- dan, dedi. Kimisi korktu Alman korsan gemilerinden Ama herkes, Almanlar olaca- ğına Tayfun olsun, dedi, daha iyi. Ruth Berlau, San Pedro'nun son- daj kulelerini görünce oldukça se- vinir. Yolculuk sırasında Brecht'in 'Gerçeği Yazmanın Beş Zorluğu' adlı makalesini daktiloda temize çekmek zorundaydı. Yazmayı ez- berlemekten daha zor olarak değer- lendiren sanatçı. Amerika'ya ulaş- malanyla bu sıkıntıdan kurtulur. Annie Johnson'a ne mi olur?.. Bu sorunun yanıtını Berlau'nun anıla- nndanöğrenebiliriz: "Annie John- son ne yazık ki torpillenmiş ve bütün mürettebatıyla; kaptan ve bütün o neşeli insanlarla birlikte batmıştır." Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin bu yıl 6.'sını düzenlediği Kısa Film Yanşması sonuçlandı Sinema duygusu, inandıncılıkönplandaKültür Servisi - Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi 6. Kısa Film Yanşması sonuçlandı. Marmara Üniversitesi iletişim Fakültesi'nde üç gün önce düzenlenen törende. kazanan filmlere ödülleri verildi. Yanşmanın Seçici Kurulu. senarist ve Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Feride Çiçekoğlu, müzisyen ve YTÜ öğretim üyesi AJper Maral, MÜ tletişim Fakültesi Sinema Anabilim Dalı öğretim üyeleri Prof. Dr. Şükran Esen, Esra Biryıldız ve Serpil Kırel'den oluşuyordu. Yanşmada Prof. Dr. Alim Şerif Onaran anısına verilen en iyi film ödülünü; sinema duygusu, inandıncılık ve samimi anlatımı nedenivle Deniz Buga'nın 'Kardeşler' adlı filmi aldı. Yanşmada en iyi görüntü ödülünü; atmosfer yaratmadaki başanlan ve görsel dıle hâkimiyetleri nedenivle 'K'nın Dosyası' adlı filmdeki Gülengül Altıntaş, Güven Çatak. Cihan Kahraman alırken; Kemal Sunal adına verilen en iyi ovuncu ödülünü; 'Yaz Tatili' adlı filmdeki rolleriyle Serkan Polat ve Deniz Kayahan kazandı. En iyi senaryo ödülünü; teması, kurgusu ve diyaloglanndaki akıcıhk nedeniyle 'Kısa Devre' ile Yelda Yanat aldı. Yanşmada, özgün kısa film müziği dalındaysa dramatik ve estetik bütünlük açısından ödüle değer çalışma bulunamadı. KADIN VVOMEN Sumru Ağıryürüyen«Yasemin Göksu»YeninurAda KÜLTÜH • SüHAT (Oİ12) 393 •» 78 YENİBAŞLAVANLAR İÇİ.N rrALVAKiCAumyİHKtme«inden ALICE mntlu bir aile istivor. H ARBOIR yaşamak istivor. ÖLMEK İSTİYOR Bitirmek istediği yaşam başlamak üzereydi... 2 Haziran - 21.30 Babylon (Blletier: Biletix ve Babylon gişeterinde) D D R İKS^™ jSV***"* 5 ™* 51 Cumhuriyet Grttıter1 Geçemedıler1 Geçemeyecekler BEYpĞLU MAJESTIK (0212. 244 97 07 12 00-14 15-16 30-18 45-21 15 'KADIKÖY BROOWAY /Q216 346 14 81 11 30-13 30-15 30 17 30-19 30-21 30 'ANKARA KIZILIRMAK (0312 425 53 93ı 12 0O-14 15-16 30-18 45-21 00 Beyjglu ATUS 2 K 8 5 1 120C T415 -"630 19M-213O Ntşantaş. UÛV1EPI.EX 213D960 11-15-1345-1615-1845-2115-C.Cies 2315 Kao köy KADIKOY 3377400 '115-1345 1630 1900 2130 Alt_ra*jeCAP(TCX.Sf>ECTFIUM14 651333C J 4X-'655-1915-21 40 Bulunmaz Tiyatro - Istanbul ı MEMLEKETİMDEN İNSAN MANZARALARI Nazım'ın anısına 3 Haziran - 20:30 wwnv.bulunmaz.com/tiyatro 0212 513 EStNTİLER ZEYNEP ORAL 40 Yıl Sonra... 1964-2004... Tam 40 yıl geçmiş aradan... Bızim sı- nıf. bizim okulu bitireli tam 40 yıl olmuş... (Yazmaya baş- lamadan önce acaba çok mu özel diye düşünmedim değil... Ama sonra... Buluşmalan, kucaklaşmalan, sa- nlmalan sakın ertelemeyin demek için yazmalıyım de- dim... Her okurun bir "okulu", nasılsa vardır...) Bızim okul dediğim, o zamanki adıyla Izmir Amerian Kız Kolejı... Bizim sınıf ıse 64 mezunlan... Geçen hafta sonu, mezuniyetimizin 40. yıldönümünü kutlamak için bir araya geldik. Içimizden biri "Arkadaşlar, liseyi değil, ilkokulu bitiri- şimizin 40. yıldönümünü kutluyonjz diyelim bah..." di- yecek oldu, hemen susturduk. Çünkü yaşadıklanmızın izlerini silmeye değil, yaşadıklanmızın hakkını verme- ye yöneliktik. Yinni küsur kadındık! Yüzdeki çizgiler, omuzdakı yükler, sorumluluklar, kılolar, saçlardaki be- yazlar artmış olabilir, ama çocuklar gibi şendik. Elbet tüm okul anılan döküldü ortaya. Yine hocalan ve arkadaşlan çekiştirdik. 40 yıllık arayı kapamaya ça- lıştık. Meraklanmızı giderdik, yaralan sardık, acılan ka- buk bağlamaya bıraktık, ama en çok sevinçleri, keyif- leri, kahkahaları çoğalttık... Birbirimizden ne kadar farklı olsak da; dünyaya fark- lı açılardan baksak da; farklı düşünce ve yaşam biçim- leri benımsemiş olsak da, çocukluğu ve ilkgençliği pay- laşmanın, bırbirimizı olduğu gibi kabullenmenin verdi- ği güvenle açtık kollanmızı. (zmır Amerikan Kız Kolejı... Bızlere, bir yere ait olma duygusunu veren bir kurum... Tekrartekraraynı "fotoğ- raflar" gelecekti gözümüzün önüne: Incecik ve upuzun boylu müdürümüz Mrs. Blake... Her teneffüste Mrs. Blake, uçsuz bucaksız bahçede, yere atılmış kâğıtlan toplayıp çöp tenekesine atar. Bir gün olsun siz de toplayın demez. Ama her teneffüs bu işi sürdürür... Onu gördükçe biz deçöpleri toplanz. (Ve o gün bugün yere minicık bir kâğıt parçası bıle atamaz oldum...) "Biz" yani, aklı beş kanş havada, içinde çocukluk ve gençlik rüzgârlan esen, delidolu kızlar... Okulda. benim en ılgimi çeken şey derslerden çok, tiyatro kulübü, mü- zik kulübü, edebıyat/kütüphanecilik kulübü, gazetecı- lik kulübü, modern dans kulübü, törenler, merasimler, temsiller gibi yan etkınliklerdı... Bir de sınıf gezıleri... O yan etkınliklerde olsun, gezılerde olsun, zengın- leştiğimi, çogaldığımı, çok eğlendığimi ama aynı za- manda çok şey öğrendiğimı hısseder, görürdüm. Ay- nca bunlarda dostluklar daha da güçlenirdi. Hele ge- zilerde... On, on beş arkadaş bir araya gelıp başımıza bir öğ- retmen alıp Türkıye'nin uzak yakın çeşitli yörelerini gör- meye gıdenz... Bu ülke benim ülkemse, her köşesini görmeliyim, bilmeJiyim,tanımalıyımtutkusu,beJkideo günlerden yerleşti içime... Tamam bızler, ailelenmizın olanaklanndan, koruyu- cu kanatlanndan sıynlıp kendımızı bu "ayncalıklı"okul- da bulduk... Ama yaötekiler? Farklı seslere, farklı renk- lere kulaklan tıkamamayı orada mı öğrendik? Hafta sonlan "Izmir Ozürlüler Okulu'na" gider, ora- da ışitme, konuşma engellı çocuklara "resim ve cım- nastik dersi" verinz. Daha doğrusu, hayatlannda bir değişiklik yaratmaya çalışınz... Kimı hafta sonu gece- kondu bölgelerinde, kimin neye ıhtıyacı olduğunu, ne- len temin edebileceğimızı araştınnz. Bunlan hep okul örgütler... Bir şeyler yapmam gerek duygusu ve düşüncesi bel- ki de o günlerden yerleşti içımize... Use sondaydık: Bir gün sınıfta, okul yüzüğü yaptı- ralım diyoruz... Sınıf hocamız Mıss Foster. Neden ıs- tiyorsunuz bunu diye soruyor. Aklımıza gelen her ne- deni sıralıyoruz... Içimizden bın "Bütün ötekiokullann var, bizim niye olmasın?" deyiverdı. Yeryüzünde hıçbir şeyin sırf başkasında olduğu için istenmeyeceğıni bıze öyle bir anlattı ki hiç unutma- dım... Sonra başka hocalar... Hep "Neden?" sorusu- na yanıt aramaya yönelttiler bizlen... (Bunu neden ya- pacağım, neden yapmayacağım, şunu neden ıstiyo- rum, neden istemiyorum... Seçim yapmak... Yaptığım seçımlerin sorumluluğunu almak... Ben neden, neler- den sorumluyum? Kendımden? Içındeyaşadığımtop- lumdan, ülkemden, dünyadan?) Her cuma, son ders saatı; yüzlerce kız, bütün okul, toplantı salonuna gireriz... Mrs. Blake, dünyada, Tür- kiye'de, Izmir'de ya da okulda o hafta yaşanmış bir o- lay üzerine konuşur. Ve biz o toplantı salonundan ya- şama dair bir şeyler öğrenerek çıkmış oluruz... (Dün- ya. ülkem, kentım, okulum, hepsı bir bütündü. Binn- dekı mutsuzlukyadabirhaksızlık, hepsinı etkileyecek- ti. öyleyse, yaşamdakı her haksızlığa karşı çıkmak ge- rekecektı... En çok bunu öğreniyordum...) Işte geçen hafta sonu, kırk yıl aradan sonra bütün bunlan andık... En çok buluşmaya gelemeyenler için üzüldük... Buluşmalan, kucaklaşmaian, sanlmalan sakın erte- lemeyin demek için yazdım bunlan. Dostluklar uzun olabilir ama hayat çok kısa... [email protected] Faks:0 21225716 50 Ünlüler basrolde Da Vinci Şifresi film oluyor ANKARA (AA)-Dün- yanın dört bir yanında sa- tış rekorlan kıran gerilim romanı "Da Vinci Şifresi- The Da Vinci Code" be- yazperdeye aktanlıyor. Filmde, dört ünlü aktör George Clooney, Russell Crowe, Tom Hanks ve Hugh Jackman rol ala- cak. Filmin kadın başrol oyuncusu için ise en bü- yük aday Kate Beckinsa- le. "A takımı"m buluş- turmaya hazırlanan ekip ise en az oyuncular kadar iddialı isimlerden oluşu- yor. "Akıl Oyunları-A Beautiful Mind" füminin Oscarlı yönetmeni Ron Howard. yapımcı Brian Grazer ve senaryo yazan Akiva Goldsman bu film için el ele verdi. Ron Ho- vvard'ın Russell Crowe ile birlikte çalıştığı "Cinde- rella Man" filminin çe- kimlerinin sona ermesin- den sonra "Da Vinci Şif- resi" için kamera arkasına geçeceği ifade edildi. Orijinal adı "The Da Vinci Code" olan kitap, satışa çıktığı ilk haftanın sonunda büyük başan ka- zanarak New York Ti- mes' ın "en çok satanlar" listesine bir numaradan girdi. Kitap. Wall Street Journal, Publishers We- ekly ve San Francısco Chronicle'ın en çok satan- lar listesindeki yerini uzun süre korudu. ÇİĞDEM BATU ile HAKAN DİRİK evlendiler. 29.05.2004 - Izmir Mutluluklar dileriz. Cumhuriyet Çalısanları
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle