Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30 MAYIS 2004 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Makarios 'un özel doktoru, sosyalistlider Dr. VassosLissarides, Kıbns trajedisini Cumhuriyet 'e değerlendirdi
S Ö Y L E S İ : LEYLA TAVŞAIMOĞLU
leyla.tavsanoglu@ cumhuriyetcom.tr
Dr. Vassos Lissarides gazeteciliğe başladığım yıllardan buyana sıkhkla
işütığimbir isim. Sıkı bir sosyalist. Zamanında Üçüncii Dünyacı...
Başpiskopos Makarios 'un özel doktoru ve yakın dostu. Kıbns 'm Rum
tarafında bulunduğum bir gün evine îelefon ediyorum. Önce yardımcısı,
sonra da kendisi telefona çıkıyor. Evin yerini tarif ediyor. Lefkoşa 'nın
Rum kesiminde kıdemli devlet adamlanna kira karşılığı îahsis edilen
devlet konutlarından birisinde oturuyor. Bu evlerin bulunduğu arazi
cumhurbaşkanlığı sarayına çokyakın, bolyeşili ve çiçekleri olan bir
kompleks. lyi de korunuyor. Tek katlı mütevazı evden içeri giriyorum. Dr.
Lissarides, ablasımn Londra dayaşayan oğlu Dr. Niko 'yla salonda
oturuyor. îkisinin de ağzmda kalın Havana puroları. Biraz sonra odaya
Lissarides 'in eşi Barbara Cormvall Lissarides giriyor. Amerikah bir
gazeteci-yazar. Yaşamının büyük bölümünü Ortadoğu ve özeüikle de
Kıbns 'ta geçirmiş. Epeyce bir hoşbeşten sonra Dr. Lissarides le geçmişe
bir yolculukyapıyoruz. Ben de ö'zel/ikle, Makarios veyıllann
eskitemediği KKTC Cumhurbaşkam RaufDenktaş la ilgili neler neler
öğreniyorum. Bu arada zaman içinde insanlann nasıl değişime
uğradıklan da beni şaşırtıyor. Çünkü Lissarides uzun bir dönem Kıbns 'ta
uzlaşmazlığın baş mimarlanndan birisi olarak tammyordu. Öyle ki,
Makarios 'a Kıbns Cumhuriyeti 'nin temelini oluşturan iki anlaşmadan
Zürih Anlaşması 'nı imzalamaması için baskı yaptığı da çok iyi biliniyor.
Hatta bir aralık Lissarides 'le ilgili Rum Yönetinü 'nde tutulan dosyaların
kaybolduğu, bu dosyalar ortaya çıkarsa pek çok Rum ve Yunan
politikacınm başlarınınfena halde derde gireceği de internet arama
motorlarında bilgi olarak bulunuyor. Ben, bu söyleşide Dr. Lissarides 'i
sıkıştırma amacını gütmedim. Bilinen bilgileri temcitpilavı gibi
tekrarlamayı da hedeflemedim. Bu söyleşide yapmak istediğim, insanlann
zaman içinde nasıl değişime uğradıklarmı ya da değişime uğramış gibi
kendilerini göstermeye çalıştıklannı ortaya koymak ve Dr. Lissarides 'in
eteğindeki taşlan bir şekilde dökmesini sağlamaktı.
Bizi dış güçler yaktı
- Başpiskopos Makarios bir dirt adamtydu Böy-
le olmasma karşm nasıl olup da Kıbns Cumhur-
başkam olabildi?
LİSSARİDES - Başpıskopos Makarios birden
fazla nedenden dolayı olağanüstü bir varlıktı. Bili-
yorsunuz, yaşama papaz olarak başlamıştı. Osman-
lı döneminde Başpiskopos Kjbns'ta aynı zamanda
ulusun da lideriydi. Kıbns başpiskoposuna hem
vergı toplama yetkisı verilmişti, hem de başpısko-
posun Babıâlı'yle özel ılişkileri vardı. Dolayısıyla
Makarios sadece dıni değil, aynı zamanda da siya-
si bir kışıliktı. Aynca Kıbns, piskoposlar ve başpis-
koposun halk taraftndan seçildiği tek ülkeydi. Çün-
kü bu dın adamJan Kıbns halkını Osmanlı Sarayı
nezdinde temsil edıyorlardı. Dolayısıyla, Ingiliz sö-
mürge yönetimine karşı başkaldın başlayınca Ma-
karios otomatik olarak Kıbns kurruluş devnrrunin
lıden oldu.
- Zaten Makarios 1960'ta Kıbns 'ın bağımsız-
lığını kazanmasıyla biHikte ilk cumhurbaşkam se-
çilmedi mi?
LİSSARİDES - Evet. Bu arada bütün geçmişte
yaşananlardan sonra Makarios hıçbir şekilde inanç-
lanndan ödün vermeyen antiemperyalist bir iider
oldu. Bugün bu deyim kimilerine çok garip gele-
bılır. Ama o dönem içın çok tutarlı bir tavırdı. Bağ-
lantısızlarya da Üçüncü Dünya Hareketi'nin lıder-
lerinden birisi oldu.
- Peki, 1974'te Türkiye'nin, garantör devlet-
lerden birisi olarak Kıbns 'a müdahalesine yol
açan Slkos Sampson darbesinin, sıcak denizle-
re inmek isteyen SovyetlerBirliği 'nin adayı kont-
rol etmesitehlikesine karşı Soğuk Savaş 'ın gerek-
lerinin yerine getirildiği bir hareket olduğu savı
sizce doğru mu?
LİSSARİDES - Büyük olasılıkla, evet. Makan-
os giderek sosyalist eğilimlı olmaya başlamıştı. Bü-
tün yaşamı boyunca da ilericı hareketlere prim ver-
mışti. Sağhğı boyunca ekonomikpolitıkalan da bu-
na bağlı olarak ilericiydi.
Bildiğınız gibi ben onun özel doktoruydum. Onu
çok iyi tanırdım. Makarios hakkında anlatılanlann
çoğunun da deyim yerindeyse "hikâye" olduğunu
söyleyebilinm. Makarios'u DeGauflee benzeten-
ler var. Ama bu yanlış.
Sonuçta bir papazdı
- tyi de, Makarios De Gaulle 'ün "Fransa ben-
dirT (La France Est Moi) sözünden esinlenerek
"Kıbns bendir " dedimi? Demediyse de öyle dav-
ranmadı mı?
LİSSARİDES - Ha>ır. Kesınlıkle öyle davranma-
dı. Zaten Ulusal Konsey'i Kıbns 'ta ilk kez kuran
da Makarios'tur. Muhalefettekilerdahil bütün siya-
si parnlerin temsilcileri Ulusal Konsey toplantısı-
na düzenli olarak çağnlır ve orada halkın sorunla-
n açıkça konuşulur, tartışdırdı.
Tabii b yaşamı çok dar kalıplar içinde sırurlan-
dınlmıştı. Sonuçta bir papazdı. Ne eşi. ne çocuğu
vardı. Hep de papaz giysilenyle dolaşmak zorun-
daydı. Bizlergibi rahat hareket edemezdi.
- Peki, ya Türk toplumu? 0 dönem Cumhur-
başkam Yardımcısı ve Kıbns Türk Cemaati Lide-
n'Dr. FazılKüçük'tü. Onunla ilişkiler ne dunım-
daydı?
LİSSARİDES - Kendisine büyük saygı duyardjm.
0 da benim gibi tıp doktoruydu. Bakın, bunu bü-
fün dürüstlüğüm \'e içtenliğimle söylüyorum. Sa-
kın bunlan bugün söyledim diye propaganda yapı-
yorum sanılmasın. Geçmişte de benzer sözler söy-
lemiştim çünkü. Merak edenler de arşh'lere baka-
bilir. Gızlı saklı hıçbir şey yok. Bakın, Kıbnslı Rum-
lar ve Kıbnslı TürkJer arasında ciddı bir sorun yok-
ru. Sorunlan yaratanlar dış güçlerdi; dıştan yapılan
müdahalelerdi. Hiçbir zaman ıki halkın bir arada
normal bır yaşam sürmelerine izin vermediler. So-
nunda îngılızler adadan gıtmek zonında kaldıkla-
nnda arkalannda ha>'ata geçinlmesi kesmlikJe ola-
naksız bir anayasa bıraktılar. Bu anayasa iki toplu-
mu da keskın hatJarla birbırinden ayınyordu.
- \asıl keskin hatlarla ayınyordu? Yani bütün
yaşananlann sorumlusu o anayasa mtydı?
LİSSARİDES - Bakın, bu anayasaya göre bir
Türk mutlaka bir Türk'e, bir Rum da mutlaka bir
Rum'a oy vermek zorundaydı. Benim için Rum ya
da Türk fark etmez. Ben bir sosyalistim. Dolayısıy-
la da sosyaliste o>' veririm. Ama o anayasa istedı-
ğime oy verme hakkımı elimden alıyordu.
- tngiliz 'in politikası tarih boyunca hep "böl ve
Dr. VASSOS LtSSARtDES
1920, Lefkara köyü doğumlu. Yükseköğrenimini
Atina C'niversitesi Tıp Fakültesi'nde tamamladu
tç hastalıkları uz/nanlığı tezini verirken
Yunanistan 'da çok ciddi sol hareketlere katıldu
tkinci Dünya Savaşı 'nda Yunanistan 'ın Nazi
ordulan tarafmdan işgal edilmesine bir
başkaldın hareketi olarak kurulan Ulusal
Kurtutuş Cephesi'nin (EAM), savaşın sonunda
üyesi oldu. 1960'ta bağımsız Kıbns
Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla biriikte Yurtsever
Cephe 'den parlamento üyeliğine seçildL Beş yıl
süreyle Kıbns Cumhuriyeti Meclis Başkanlığı
yaptı. Daha sonra sosyalist EDEK Partisi'ni
kurarak yıllarca genel başkanhğım yaptı.
Üçüncü Dünya 'nın (Bağlantısızlar Hareketi) en
güçlü taraftarlarından oldu. Kıbns
Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkam
Başpiskopos Makarios 'un yakın dostu ve özel
doktoru. Genel başkanı değil, ama hâlâ
EDEK'ten Kıbns Rum Meclisi üyesi.
yönet" olmadı mı?
LİSSARİDES - Aynen öyle. Kıbns'ta da bu po-
lıtikayı izledıler. Kıbns gibi küçük bir adayı keskin
hatlarla bölemeyeceklenne göre pratık hayatta onu
böldüler. İngüizlenn adayı terk ederken iki toplu-
mun bölünmesıne yol açan o anayasayı arkalann-
da bırakmalannın esas nedeni de İngıliz üslerinın
varlıgını konımaktı. Derken, hepımizin çok iyi bil-
dığı toplumlararası çaftşmalar patlak verdi.
'Başkalarının parmağı var'
- Peki, Rumlann hiç mi suçu yoktu?
LİSSARİDES - Bakın, o dönem BM Genel Sek-
reteri olan U-Thant'ın raporu var Raporda. "Bu,
topJumJararası çaüşma değiL Başkalarunn parma-
ğı var" denıyor. Merak eden okuyabılir.
Aynca Türkıye'nin ilk Kıbns Büyükelçisı Emin
Dirvana da "Ben buraya ild halkı bölmeye değil,
bhieştirmeye gekünT diyerek görevınden istifa et-
miştı.
- Bugün hâlâ büyük güçler Kıbns 'ta istedikle-
ri oyunu oynamıyorlar mı?
LİSSARİDES - Tabii ki oynuyorlar. Bizi bir ra-
hat bıraksalar bir hafta içinde çözümü buluruz. Ama
hıçbir zaman da rahat bırakmayacaldar.
Benim amacun burasının Andreas'la Ömer ara-
sında bir fark gözetilmeyen, herkesin üzermde öz-
gürce yaşadığı, ırklan ya da dinlen değil, ıdeolojik
inançlan doğrultusunda oy verdikleri bır ada olma-
sı. Tabii bu, bugünden yanna ulaşılabilecek bir he-
def değil. Ama zaman içinde gerçekleşebılir.
- İyi de, Annan Plam iki toplumun bir arada
yaşamasına izin veriyor mu?
LİSSARİDES - Kesinlikle izin vermiyor. Adayı
böylesine mükemmel biçımde böiebilecek başka bir
plan düşünülemezdı. Tabii kı adada yaşayan Türk.
Rum. Ermeni, Marunı toplumlan kendi kültürleri-
ni koruyacaklar. Kendi şairleri, yazarlan. kendi dil-
lerinde yazacaklar. Çokkültürlüİük kadar büyük bır
güzellık ve toplumsaJ zenginük düşünülemez. Öbür
türlü GeorgeOrvrelTın anlattığı, tek sesli. tek tıp in-
sanlı topluma döneriz. Bence Kofî Annan BM Ge-
nel Sekreteri gibi değil de ABD'nin baskısı altın-
da o planı hazırladı. Oysa, tam anlamıyla bir BM
Genel Sekreten gibi davranmış olsaydı çok olum-
lu ve önemli bir rol oynayacaktı.
Kıbns sorunu AB'ye mal olmugtur
- Peki, Annan 'ın o şekilde davranmasmda
AB 'nin hiç mi etkisiyok? Plan, sadece ABD 'nin
isteği doğrultusunda mı hazırlandı, sizce?
LİSSARİDES - Sanmıyorum. Çünkü 1 Mayıs
ıtibanyla Kıbns sorunu artık AB'ye mal olmuşrur.
AB. "Aflemizde bölünmüş bir ülke istemijoruz" dı-
yor. Ama bu bölünmüşlükle de her gün başlan ağ-
nyacak.
•ABD o zaman neden Türkiye'nin AB üyesi ol-
masını istediğinibaş hedefhaline getirdiğini söy-
lüyor?
LİSSARÎDES - Günün birinde AB'ylekendisi ara-
sında ekonomik bir çatışma çıkacağını biliyor. Böy-
lece de AB içinde Ingiltere. Türkiye ve daha adını
vermek istemediğim bazı kendine dost ülkeleri bu-
lundurarak savunma ve dışişleri alanlannda AB 'nin
bir bırlık kurmasıru engellemevı amaçlıyor. Aksı hal-
de ABD'nin birkaç yıl içinde nüfusu 100 mirvonu
bulacak Türkiye gibi bir ülkeyı uluslararası alanda
kendi rakibi olan AB ıçine almak iste>
r
ecek kadar
deli olduğunu sanmıyorum. Ama tabii ki bu benim
teonm.
- Peki, ABD 'nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)
göz önüne alınırsa, Türkiye ve Kıbns Ortado-
ğu 'nun zengin petrol yatakJannın tamyolunun
üzerinde değiller mi?
LİSSARİDES - Işte bu nedenle Türkiye ve Kıb-
ns coğrafı konumlanrun bedelıni ödüyorlar.
zeytlnyafltyla slrke
- Kıbns 'ta çözüm ve Annan Planı için yapılan
referandumda Türk tarafında "evet", sizin taraf-
ta da "hayır"oyu çıktu İ'stelikbuna karşm sizin
taraf AB'ye resmen tam üye oldu. Bundan son-
ra Kıbns 'ta neler olur?
LİSSARİDES - Benim Annan Planı'na en önem-
h muhalefetım dış güçlenn garantörlüğünü koru-
masıydı (Türkiye. Yunanistan ve Ingiltere'nin Kıb-
ns'ta garantör ülke olmalan hakkı). Ne yanı
9
AB'nın
garantörlüğü \etmiyor muydu da plan hâlâ bu dış
güçlerin garantörlüğünü koruyordu? Kıbns hâlâ bir
domınyon mu
9
Bırilennın koruması altında olma-
sı gereken bir ülke mi° Bızı rahat bıraksalar 15 yıl
içinde ortak sendikalanmız, ortak Kıbns siyasi par-
tilerimiz olur. Hatta ideolojisi benimkine uyarsa
günün birinde bir Türk Cumhurbaşkanı adayına da
oy verebilirim. Bu benim hayalim. Ama Annan bu
hayalımi öldürdü. Annan Planı kabul edilseydi bu
adada iki toplum zeytinyağıyla sirke gibi olur. Ya-
ni hıçbir şekilde birİeşemezler. Sürekli olarak ayn
yaşamaya mahkûm olurlar. "Bana göre Kıbnsh
Türkkr ve Rumlar bundan sonra çok \akın inşki-
de olurlarsa başka nrsaüar da doğacakjbr."
- Yine, 1950'liyıllara dönersek... Ünlü tngiliz
yazar ve DışişlerigörevlisiLawrenceDurrefl'm tn-
giliz sömürge yönetiminin son yıllarında Kıb-
ns'ta geçirdiği bir yaşam var. Durrell'la ilgili iz-
lenimleriniz nedir?
LİSSARİDES - Bilıyorsunuz, Durrefl, 1950'le-
rin ortalannda Kıbns Enibrmasyon Dairesi (PIO)
Başkanlığı yapmıştı. Hatta, "Bitter Lemons of
Cyprus" (Kıbns'ın Acı Limonlan), dörtlü olan
*Aİexandria" (Iskenderiye) gibi bu bölgeyle ilgili
yazdığı harika kitaplar var. Durrell berum arkada-
şımdı. Ama ne yaaJc ki fena halde Ingıltere'nın dar
ve sığ çıkarlannın etkisi altında kahruştı. Ben bir
yazarın ufkunun daha gemş olmasını beklerdim, özel-
likle de Durrell gibi bir yazann...
İngıliz sömürgecüiğine karşılık EOKA ya da iyi
EOKA örgürü kurulduğu zaman Durrell buna çok
karşı çıkmıştı. Ben de ona. "Niye karşı çüayorsun?*
diye sormuştum.
Tek kötülük
dinin çok güçlü
olmasıydı1
- Durrellbir tngilizdi, Bir İngiliz Dışişlerime-
muru nasıl Rum başkaldmstnayardımcı olabi-
lir?
LİSSARİDES - Evet. doğru. Birilen de başlan-
gıçta Enosis ısriyordu. O da bir cuntajdı. Biz ile-
rici güçler buna karşı savaşım verdik. tlerici bir in-
san kendi milliyetıyle demokrasi gibi ilkelere bağ-
lılığı arasında aynm yapabilmelıdir. Durrell'a ge-
ri dönersek... Lavvrence Girne'de bir evde oturu-
yordu. Erkek kardeşi, çe%Teci filmler yapımcısı
G^rald Durrell da zaman zaman onu ziyarete ge-
lırdi. Hepafit hastasıydı. Ben o dönem ışleri başrn-
dan aşkın bir doktordum. Bazen tıraş olmaya bile
zaman bulamıyordum. Bir gün beni ona bakmam
içın çağırdılar. 48 saattir uyku uvumamıştım.
Başucuna gitrim. Afrika'da bir çekimden yenı dön-
müştü. Sıhirbazlar ona bırtakım ilaçlar verip teda-
vi etmeye çalışmışlar Bakışlanndan bana pek de
güvenmediğini anladım. Ona. "Görü\"orum ki ba-
na karşı bir güvensiziiğiniz var. Ama hasta öncelik-
k doktonma güvenmelidjr. Bu tedavinin başansı-
nın bir gereğidir. O nedenle başka bir doktor bu-
hın. Burada Ingjtiz doktorlar \ar," deyince gülüm-
sedı. "Size şimdi güvenmeye başiadım."
Ondan sonra sıkı dost olduk Zaten birkaç haf-
ta kalıp geri dönüyordu. Bir keresinde Afrika'ya
gitti. Birkaç ay Afrikalı gerillalarla yaşadı. Ben de
zaten Afrika'daki bağımsızlık hareketlerine kanl-
mış, onlara destek vermıştim.
- Kıbns 'a dönelim isterseniz. Durum şimdi bir
çıkmaza girmiş gibigörünüyor...
LİSSARİDES- Cumhurbaşkanı (Rum liderTas-
sos Papadopulos). "Kıbnsh Türklerin de bi/im gi-
bi AvTupa içinde a\ıu avncalıklara sahip olmalan-
nı istiyoruz," sözleri beni çok memnun etti.
- Ben bunun samimiyetine inanmıyorum.
LİSSARİDES - Inanın. Bu sadece cömertlik,
alicenaplık değil. Bu. doğru davraruştır. Biz Kıb-
nslı Türklerin bu ülkede kalmalannı istiyoruz. Şu
anda artık Kıbns pasaportu aldıklan takdirde Av-
rupa vatandaşı olacaklardır. Yaşam standartlan dü-
şük olduğu için ya Güney'e ya da dünyantn başka
ülkelerine göç edecekler. Kıbnslı Türklerin dün-
yanın dört bir tarafına dağılmalannı mı istiyoruz,
yoksa ortak bir ülkede hep biriikte mi yaşamak is-
tiyoruz'' Başlangıçta. Denktaş rejimiyle biriikte
"BmkmonlaıV demişhm. Anlıyorsunuz. değil mi?
Ama şimdi durum çok değişti. Bugün bulunduk-
lan yerde kalmalılar. Onlann ülkelenni terk edip
yerlerine başkalannın yerleşmelerine firsat veril-
memeli. Günün binnde ülke Kıbnslı Türklerden
yoksun kalırsa ne yapanz? Onlann yerine gelen-
lerin ikinci kuşağı anlayrş olarak farklılaşabilir.
Ama yine de Kıbnslı Türk olmayacaklardır.
- YaniKıbnslı Türklerin nesli tükenmekte olan
örneğin kelaynaklar gibi korunması mı gereki-
yor sizce?
LİSSARİDES - Hayır, onu demek istemedim.
Kıbnslı Türkler başlı başına önemli bir varlıktır.
Kıbnslılar Rum ya da Türk olsun Kıbnslıdır.
Yemek yeme, içme, kahveye gitme ahşkanlıklan
ve da\Tanışlan hep aynı. Tek kötülük o dönemler-
de dinin çok güçlü olmasıydı. En körii etki de bu
oldu. zaten. Din yüzünden toplumlararası evlilik-
ler cesaretlendinlemedi.
-Pekibu, Rum Ortodoks Kilisesi'nin mi, yok-
sa İslam dininin baskısı yüzünden mivdi?
LİSSARİDES - Her ikısı de etkılı oldu.
- Sizin Denktaş Bey 'le hiç tamşıklığtnız olmuş
muydu?
LİSSARİDES - Olmuştu. Onunla ilgili şöyle bir
anım var: Kıbns'ta 1963 yılının gelmesıyle biriik-
te toplumlararası çatışmalar patlak vermişti. Lef-
koşa ve öteki bölgelerde Rumlar ve Türklerin ma-
halleleri arasında gıdip gelmek iyice zorlaşmış,
tehlikeli hale gelmişti. Bir gün ben muayenehanem-
de çahşırken bir baktım karşıdan bır kalabalık
gelryor Kalabalık biraz daha yaklaşınca RaufDenk-
taş"ın bizim bazı Rumlarla biriikte muayenehaneme
doğru gelmekte olduğunu gördüm. Kucağında da
daha sonra çocuk yaşta ölen özürlü oğlu vardı.
Meğer benim iyi bır tıp adamı olduğumu duy-
muş ve oğlunu bana göstermek istemiş. ,\ma bizim
barikata gelince bazılan onu tanrmışlar Bunun
üzerine oğlunu bana getirmek istediğini söylemiş.
Bizimkiler de sakat bir iş olmasın diye onlara
muayenehaneme kadar eşliketmişler. Ben çocuğu
muayene ettikten sonra Denktaş bana döndiL "Dok-
tor, sizJerin bu dosthık ve yanhm küMrünüze say-
gı duyuyornm," dedi.
ZARA K4DASTRO MAHKEMESt'NDEN
Esas No: 2000'20 Karar No: 2003'60
Davacı Orman Genel Müdürlüfü tarafından davalılar Cavıt Çakmak ve Amil Yıldınrn mirasçılan aleyhıne mahkememize açılan kadastro tespıtinin iptali
ve tescil davasının yapılan açık dııruşması sonunda; mahkememızce davanın kabulüne. kadastro tespitı sırasında Sıvas ilı Zara ılçesı Kevenli köyü Pınarar-
kası me\kiınde kaın, 3981.60 m2 miktannda 118 ada, 109 parsel olarak tespıt gören taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar
verilmış. ancak dahıli davalılar: Öfti davalı Cavit Çakmak mirasçılan 1- Lütfiye Çakmak, (Avcı), Cavit kızı, 1928 d.lu, Emek Mah. Sı\as, 2- Hüseyin Çak-
mak, Cavit oğlu. 1929 d.lu. Kevenli köyü Zara, 3- Sebahattın Çakmak, Cavıt oğlu, 1935 d.lu, Kevenli köyü Zara, 4- Kemal Kurt. H. Hali! oglu. 1930 d.lu.
Yenıcami Mah. Zara, 5- Hikmet Kurt. Kemal oğlu, 1948 d. lu, Yenicami Mah. Kartal, 6- Belgin Avcı. Kemal kızı. 1955 d.lu, Kevenli köyü. Zara, 7- Ismet
Kurt. Kemal oğlu. 1952 d.lu.Yenicami Mah. Zara. 8- Ahmet Kurt. Kemal oğlu. 1956 d.lu. Yenicami Mah. Zara, 9- Muammer Kurt. Kemal oğlu. 1962 d.lu,
Yenıcami Mah. Zara, 10- Fazlı Kurt, Kemal oğlu, 1965 d.lu, Yenicami Mah. Zara, 11- Kamile Şenol, Kemal kızı, 1966 d.lu, Yenicami Mah. Zara. 12- Şükri-
ye Topçuoğlu, Kemal kızı. 1970 d.lu. Ctük köyü Zara, 13- Sebiha Çakmak, Cavıt kızı, 1936 d.lu. Kevenli köyü Zara, 14- Necati Çakmak. Cavit oğlu. 1943
d.lu, Kevenli köyü Zara. 15- Bedirhan Çakmak. Cavit oğlu. 1949 d.lu. Kevenli köyü Zara, 16- Sehel Çakmak. (Kaymak) Cavit kızı, 1950 d.lu. Yenicami
Mah. Ölö davab Amil Yıkünın mirasçılan 1- Mehpare Yıldınm, Ebubekir kızı, 1337 d.iu. Kevenli köyü Zara. 2- Emine Yıldırım, -Amil kızı, 1937 d.lu,
Adamfakı köyü Zara, 3- Abdulkadır Yıldırım, Amil oğlu, 1941 d.lu. Kevenli köyü Zara. 4- Hasan Yıldınm, Amil oğlu, 1945 d.lu, Kevenli köyü Zara. 5- Ra-
bıa Yıldınm (Eser), .Amil kızı, 1945 d.lu, Söğıitlüağıi köyü Zara. 6- Sultan Yıldırım (Eser), Amil kızı, 1949 d.lu, Söğütlüağıl köyü, 7- Sudiye Yıldırım
(Eser), Amil kızı, 1959 d.lu, Güney Mah. Yalova tüm aramalara rağmen bulunamamış. verılen karar kendılerine teblığ edılememiştır. 7201 sa>Tİı Tebiigat
Kanunu"nun 29. maddesi gereğince yukanda ismı belirtilen dahilı davahlara ılanen tebiigat yapılmasına karar verildiğinden, hüküm özetinın yayımı tarihin-
den itibaren (15) gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı ilan olunur. Basın: 18208
UŞAK 2. ASLtYE HUKÜK MAHKEMESÎ'NDEN
Sayı: 2004 12 Esas
Davacı Osman Altmdağ ve Emine Yörük vekıli Av. Âbdurrahman Yılmaz tarafından mahkememize açılan gaiplik da\^sı-
nın yapılan yargılaması sırasında: Uşak merkez Işık Mahallesı cilt no: 7, hane 85'de nüfusa kayıtlı Ismail ve Alime'den olma
1926 d.lu Ibrahım Altıntığ'ın bulunamadığından MK.nun 33. maddesi gereğince gaıp tbrahim Altıniığ hakkında bilgileri
olan kimselerin ilan tarihinden itibaren bir yıl içersinde gaip hakkındafa bilgilenni mahkememız dosyasına sunmalan husu-
su ilan olunur. Bastn: 24290
tSTANBUL 2. ASLÎYE CEZA MAHKEMESt
Esas No: 2001'616
KAR.AR NO: 2002'975 DAVACI: K. H. MÜDAHtL: PROF. DR. HlKMET SAMİ TÜRK.
SANIK: HATİCE RUKEN KILIÇ, Azız ile Aslı'dan olma. 1978 d.lu, Elazığ. Karakoçan Akbulak köyü. nüf. kayıtlı olup,
Arabayolu Cad., no: 41,'A, TARABYAÜSTÜ'SARIYER. SUÇ: Sıfat ve hizmetlerinden dolayı göre\!i Âdalet Bakânına neş-
ren hakaret. Istanbul C. Savcılığt'nm 4.7.2001 tarih, 2001 318 sayılı ıddianamesi ile sanık Hatice Ruken Kılıç hakkında
mahkememızde açılan kamu davasuıda: Sanık Hatice Ruken Kılıç'ın müdahil Prof. Dr. Hikmet Sami Türk'e yayın yoluyla
hakaret ettığınden dolayı 5680 SY. 16'1 md. TCK 482 M md. 19 mad. 273 md.. 647 SY 4 1 md. TCK 72 mad. uyannca
664.317.000.- lira ağır para cezası ile cezalandınlmasına, 5680 SY. 18. md. Hüküm özetinin gazetede yayınlanmasına karar
verilmiştir. Iş bu ılam yayınlandıktan 15 gün sonra kesinleşmış sayılacağı tebliğ olunur. 3.7.2003 Basın: 25001