Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 MAYIS 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
u
3
«e
a
Bush bisiklelten
diişmüş.
Tannıun sopast
yok ki!
Bektromk posta: denizsomecumhunyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- AKP, Iraktaki ABD
işkencelerini kınamamış...
"Partide demokrasi vart"
068Zraat Bankası, Boğaziçi
Köprüsü'nün gişe çıkışına
bir minibüs park etrniş,
Otomatik Geçiş Sistemi
(0GS) cihazı satıyor ve
bunun işlemlerini yapıyor.
Minibüsün üstüne de bir
çanak anten
yerteştirilmiş; işlemler A
bilgisayar ortamında m
merkezte bağlantı ^
kurularak anında *•
tamamlanıyor. Fakat bir
küçük aynntı var.
Başvuru için taşrtın
ruhsatını göstermek ve
ücret ödemek yetmiyor; 6
milyon liralık damga pulu
da istenryor. Damga pulu
nerede satılıyorsa gidip
oradan alacaksınız!
I urtuluş Savaşı sırasında ve cumhuriyetin ilk
yıllannda Mustafa Kemal'in Meclis konuş-
malarına bakarsanız; sözüne "Efendiler"
' diye başladığını göreceksiniz... Gazeteci
Soner Yalçın da son kitabının adını "Efendi" koy-
muş; kitabında Sabatayist denilen ve güya Müslü-
man kimliğine bürünmüş Yahudilerin izini sürüyor...
Gazeteci dostum Uluç Gürkan ise kitap için şöyle
diyor:
"Sabatayist modasını ilk Yalçın Küçük yarattı.
Küçük önce adlanmıza, olmadı soyadlarımıza bak-
tı, sonra da kızdıklannı Sabatayist ilan etti. Soner Yal-
çın da, Efendi' adlı bir kitapla bu konuya bodosla-
ma daldı. Yalçın, 'Osmanlı'da Sabatayistlere bey
değil efendi denirdi' diyor ve her kimin soyağacın-
da bir 'efendi' varsaonu Sabatayist ilan ediyor; 'Bu,
Beyaz Türklerin büyük sım' diyor. Anadolu'da yaşa-
yıp da kendinize Kürt, Arap, Arnavut, Boşnak, Gür-
cü, Çerkez kimliği bulamadınız mı yandınız. Siz, yüz-
Efendiler
yıllardır Türk ve Müslüman maskesiyle kendini giz-
leyen bir Yahudi'siniz."
Bu iddialara gülüp geçebilirsiniz ama konu hiç de
o kadar önemsiz değil. Uluç Gürkan:
"Bu saldırıda nihai hedef, hiç kuşkusuz Atatürk
olacak. Hele bir 'efendi eşittir Sabatayist' anlayışı
yerleşsin, malum ihanet korosu hemen yaygarayı
koparacak. Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi'ydi
diye. Nitekim şimdiden Türk Devrimi denen aşama-
nın baş aktörleri Sabatayistlerdi' biçiminde yazma-
ya başladılar."
Internet sitesi "tanyeri"nin yorumuna gelince:
"Bu, son 20 yılın psiko-savaş yöntemlerinden bi-
ridir. Amaç, bir ulusu bir arada tutan ortak kültürü
yıkmaktır. Ama daha da önemlisi bireyler arasında
kuşku uyandırmak. Birdüşünün ulusal kurumlarda-
ki insanlarkim 'efendi', kim 'beyefendi' derdinedüş-
müş. Bu kurumun ulusal ordu olduğunu da düşü-
nün. Ne ilginç değil mi? 'Efendi'ler şu ırktan ya da
bu dinden ise yandık demektir. Çünkü Osmanlı or-
dusunda, on binlerce subay vardı ve tüm asteğ-
menler, teğmenler, üsteğmenler, yüzbaşılar, önyüz-
başılar, kıdemli yüzbaşılar 'efendi' idiler. Kasabalar-
da yüz binlerce 'efendi' vardı; Ahmet Efendi, Veli
Efendi... Efendi oğlum!
Bu etnik işleri bir kaşımaya göri
Neler çıkar neler!
Emperyalizmin babası Ingiltere ve Ingilizlerden tü-
reme ABD devleti, DNA araştırmalannda aşağılaya-
caklan toplumlann aklını kanştırmak için neler bu-
luyor neler! Bir de bakmışsınız atalannız yamyam!"
Lakin, bu işleri kotaranları da kutlamak gerek...
Kendilerine verilen görevi yerine getirirken aldık-
lan parayı son kuruşuna kadar hak ediyorlari
Müze
Gülhan Elmas:
"İhanet müzeleri
kurulsun; hainterin
heykelleri, iftiralannın,
katiiamlannın,
işkencelerinin anrtlan
dikilsin ve karanlık
sonlan anlatılstn ki
çocuklanmız karşılanna
dost postunda çıkan
düşmanlannı daha kolay
tanryabilsin."
Töre #
Akif Kökçe: "Dedikodular
doğruysa, Prenses Diana
da töre cinayeti'ne
kurban grtmiş."
SESSÎZ SEDASIZ (!) İlk insanın 'biyolojik' yapısı nedir?
Milli Eğitim Bakanlığı'nın
Açıköğretim Lisesi ikinci
dönem sınavındaki Din
Kültürü ve Ahlak Bilgisi
dersinden bir soru:
"Aşağtdakilerden hangisinin, Islami
ahlakın toplum hayatına aktarılması
bütünleştirilmesi alanında hizmeti
daha az olmuştur? A) Mevlana
Celalettin-i Rumi B) Hacı Bektaş
Veli C) Yunus Emre D) Şevket
Süreyya Aydemir."
Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni Ali
Türkseven'in bir saptaması ve
sorusu: "Tümcedeki 'aktarılması'
sözcüğünden sonra virgül
konmadığı için soruda anlatım
bozukluğu var.
Sorunun ardındaki 'zihniyet',
Şevket Süreyya Aydemir'i ya da
onun yerine konacak başka bir adı
önemsizleştirmek, küçültmek değil
midir?"
Aynı sınavdan başka bir soru:
"İlk insanın biyolojik yapısı
aşağıdaki karışımlann
hangilerinden meydana
getirilmiştir?
A) Su-Toprak B) Kan-Ateş C)
Toprak-Ateş. D) Çamur-Hava."
öğretmen Ali Türkseven'in sorusu:
"Sorunun ne denli 'biyolojik'
olduğu tartışma konusu değil mi"
C A I M I I # O Emekli öğretmen
tŞIUlK f Rıza Tan:
* "Anayasa, herkesin
haklar yönünden eşit olduğunu,
hiçbir sınrfa ayncalık
tanınamayacağını yazıyor;
Bakanlar Kurulu kararıyla
sadece yargıç ve
savcıların maaşlarına zam
yapılıyor."
Yaşasın 27 Mayıs Devrimi!
BEDRİ BAYKAM
Bugün demokrasimize, cum-
huriyetimize, kullandığımız tüm
özgüriüklere 20. yüzyılın ortasın-
da sonsuz bir güç katmış olan
27 Mayıs Devrimi'nin 44. yılı. Yı-
ne aynı coşku, sevinç ve içten-
likle kutluyorum. kutluyoruz...
Tabii bu sözlerim Türkiye'de
üç medya grubunda köşe baş-
lannı tutup kilitlenmiş çeşitli zat-
lar için tam bir alay ya da saldın
konusu olabilir ancak. Onlar 27
Mayıs kültüründen gelmedikleri
ve demokratik tartışmaya kapa-
lı olduklan için kolay yolu seç-
mişlerdir hep. "/4n/aşma//" tele-
vizyon, gazete köşelerinde hep
kendileri ile benzer görüşleri
paylaştıklanndan emin oldukla-
n kalemşorlannı yerleştirdiklerin-
den, onlann "açık" (?) oturum-
lannda sorun fılan çıkmaz.
27 Mayıs hakkında yaşanan
akıl almaz tarihi tahrifat süreci
1980'lerdebaşladı.TurgutÖzal
Türk Silahlı Kuvvetleri'ni hep
kendi "tek adarn diktatöriüğü",
karısının "Papatyalar" dünyası
ve topluma damardan şınngay-
la verdiği Türk-islam sentezi ide-
olojisine karşı bir potansiyel teh-
like olarak gördü. Orduyu nötra-
lize edip, elini kolunu bağlama-
nın yolu ise "Bütün darbelerkö-
tüdür, en kötüsü de birinci dar-
be olan 27 Mayıs'îır" dayatma-
sıydı. Özal, bilinçaltı kendi kim-
liğini ve gidişatını Menderes ile
özdeşleştirdiğinden, gerek bu
taktiği, gerek medyaya serpiş-
tirdiği "dönek tosuncuklar" ara-
cılığıyla durumu kontrol altında
tuttu.
27 Mayıs hakkında o günler-
de 1987-1988'de başlatılan ka-
ralama kampanyasına özal'ın
"solun birböleni" olarak kullan-
dığı Bülent Ecevit de iştirak et-
ti. 1960'larda en coşkulu ve içe-
rikli övgüleri döşediği 27 Mayıs'ı
şimdi "soladına çökertme" mis-
yonu verilmişti bir zamanların
Karaoğlan'ına. O da Allah için
özal'ın verdiği tüm paslan de-
ğerlendirmek için elinden geleni
yaptı.
Bu akıl almaz "tarihin çivileh-
ni sökme" operasyonlarında ne
yazık ki o günlerde SHP hiçbir
karşı koyuş gerçekleştirmedi.
Çünkü moda 12 Eylül'le hesap-
laşmak, bu darbenin izlerini sil-
mek ve "demokratikleşmek"t\.
Yani, SHP her ne kadar CHP'nin
devamı "gibi" olsa da, 27 Ma-
yıs'a sahip çıkmadı, aleyhine ko-
nuşmadı ama kaderine terk etti.
Bu yoz ortama müdahale ede-
rek 1990 yılında "555 K" isimli
27 Mayıs sergimi, 1990 5 Ma-
yıs'ındaaçmıştım.Ogünyayım-
lanan ve sonra Ümit Yayıncılık'ta
kitaplaşan "27 Mayıs İlk Aşkı-
m/zd/" başlıklıyayınınadı, Uğur
Mumcu'nun benimle yaptığı
söyleşide kullandığı o tılsımlı ke-
Irnelerdi.
27 Mayıs'ın ne içinde ne de
dtşındaydı CHP, Ismet Inö-
nü'nün dediği gibi. Partinin Or-
han Birgft, Suphi Baykam gibi
çenç milletvekilleri, Istanbul ve
Aıkara'da bütün gençlik olayla-
rnı düzenleyen ve örgütleyen
orupla çok yakın temastaydılar...
ömeğin rahmetli Raif Ertem gi-
b... ismet Inönü, o ileri yaşına
rağmen vekilleri ile beraber tüm
Anadolu'yu sarsmış, DP'lileri çi-
leden çıkarmıştı.
27 Mayıs işleyen bir demok-
rasiye karşı yapılan bir darbe de-
ğil, çökmüş bir diktatörlüğün
son tehlikeli çırpınışlanna karşı
ordunun gençlik ve halkla el ele
vererek yaptığı muhteşem bir
"devrim"ö\.
Demokrasi sayesınde iktidarı
Inönü'den almış olan Menderes,
"Ben kendime sabık başbakan
dedirtmem" diyen inadıyla kol-
tuğa yapışmıştı. DP kendini
eleştiren basına karşı büyük bir
kin besliyor, haberieri sansürie-
yip gazetecileri hapse atıyordu.
Üniversite rektörleri aşağılanıp
yerlerde sürükleniyor, Mende-
res onlara "kara cûppeliler" di-
yerek alaya alıyordu. DP'ye "/'/-
hak eden" vatandaşlar "vatan
cephe"s\ne geçmiş sayılıyordu
ve karşılanndaki herkes doğal
olarak "şer cephesi"yd\. Ismet
Inönü'ye karşı Uşak ve Topka-
pı'da linç saldınlan düzenlenmiş,
Paşa bunlardan tesadüfen ce-
sur bazı partilileri ve bir binbaşı-
nın müdahalesi ile kurtulabilmiş-
ti. Bunlar DP'ye yetmemiş ola-
cak ki, Menderes hükümeti
"Tahkikat Encümeni"ri\ 1960
bahannda kurdurarak CHP'yi
kapatmak için o küstah girişimi-
ni başlattı. Hedefleri, gösterme-
lik bir-iki küçük parti ile seçime
"tekparti" gibi girmekti. Kuvvet-
ler aynhğını, hukuku ve demok-
rasiyi hiçe sayan bu deli saçma-
sı komisyon, Menderes'in de so-
nunu hazırladı. 27 Mayıs'ın ilk
saatlerinde tanklar harekete
geçtikten sonra, ertesi gün halk
yasak masak dinlemedi ve as-
kerlerle beraber marşlar söyle-
yerek, ağlayarak özgürlük yürü-
yüşlerini jipler ve tanklar üstün-
de yaprtılar. Daha 24 saat önce,
Ankara'da üç kişi yan yana bile
yürüyemiyordu, telgraf ve mek-
tuplar bile sansüre tabiydi. Ka-
ranlık bir utanç dönemi sona er-
mişti.
Uç idam büyük bir hataydı.
Inönü onları ikaz etmişti. "Sizi
ben bile kurtaramam" diye. Son
ana kadar da denedi kurtarma-
yı, başaramadı. 1961 Anayasa'sı
ise bu ülkenin yüzakı oldu. Siya-
set, düşünce, sanat ve sosyal
alanlarda Cumhuriyeti fersah
fersah ileri taşıdı, demokrasiyi
yerleştirdi.
Aklı başında hiç kimse milita-
rist bir rejimle yönetilmeyi sev-
mez. Demokrasi tartışılmaz en
iyi rejimdir. Ama aklı başında hiç
kimse, köktendinci-faşist gidi-
şatı göımezden gelip aklını te-
orik darbelerle bozup, ordusuna
kin kusmaz. Ayrıca siz hiç "Ben
dabelere karşıyım, o yüzden
1789 Fransız Ihtilali'ne karşıyım,
keşke hiç yapılmasaydı" diyen
bir aklı evvel Fransız "ayd;n"ına
rastladınız mı? 27 Mayıs, Türki-
ye'nin bir açıdan kendi
1789'udur. 1923 büyük devrimi-
nin çağdaş tamamlayıcısıdır.
Ben oportünist demokratlar-
dan değilim ve tarihi herkesin
kafasına göre uydurup yeniden
yazmasına da seyirci kalamam.
Yaşasın 27 Mayıs Devrimi ve
onu gerçekleştiren Türk Silahlı
Kuvvetleri! Yaşasın demokrasi
ve özgürlük!
KÎM KİME DUM DUMA BEHIÇ AK behicak : turk.net
ÇİZGÎLtK KÂMİL MASARACl kamilmasaraci : mynet.com
HARBİ SEMİH POROY semihporoy o yahoo.com
HAYAT EPlK TÎYATROSU MUSTAFA B/LG/A
, INCIRLİIC ÜSSÜNÜ
5TMEK
ORMUŞ.,
"OCAG1NA ÎNCÎR AGACl ,
DÎKILECEK" AİLE SAVZSl]
AKTTL
DEMEK !..
ı r r
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKA.\ 27 Mayıs icuw.mumtaz-arikan.com
'JNv
//aNaADAMİ
HİMTTJ Lİpee. JAWAHASLAL NEÜIÜI, ?S yA^INPA ÖLPÜ- İNGILTERE'MİM D0_
MiNYOUU OLAN HiKJpiSVIM'tM, BAĞIMSlZLIĞtfJI KAZAH-
MASI /ÇiN VARILAN MüCAPECSDE, BüYÜfC LİPER.
GANOİ'YE PESTEH VEPeM NEH2U, BU HBPEN-
LE BiRÇOIÇ KEZ TVn/t^AAJM/fTf. ANCAfC,
GAklPi 'NİN DiM AĞtRLtKLi r
PA£iF DİR.E-
A//f
1>
»W/W VAKII SIISA/ SAĞlMS/2^ PEMOK-
fZATiıc, LAÎK VE s.osyAüsr BÎE. DBVLET
OU/ŞTV&MAK I£İM ÇALfŞMtŞTt._ i9<f-?'DEt
liİKJOİSTAN BAGIMSIZLİĞIMI /&4<z
SlMDA, 8AŞBAKAMLIĞA GELBM
ULUSAL Bf'RÜGİM SAĞLANMASI
L USfSA Ç/U/ŞTL S/eHZU, IU
l \ DA g"A£BAt£AAJ OLASJ İNDEA
\ R*\ GAUPİ 'AIİM BABASIY0/..
DÜZ ÇÎZGİ
ÜMİT ZİLELİ
Türkiye'de de
Yargıçlar Var!
O gün, çok uzun bir aradan sonra ilk kez mutlu-
luklagülümsedim!..
O gün, yüreğimi acımasızca sıkıştıran mengene-
nin biraz olsun gevşediğini hissettim... Topraklannı
elinden alan Kral 2. Ferdinand'a dava açmaya ka-
rar veren, "Yapma kazanamazsın"diyen arkadaş-
larına, "Kazarimm, Beriin'de yargıçlar var" diyen
ve davayı kazanan değirmenciye yürekten bir selam
gönderip seslendim:
- Ankara'da da yargıçlar var!
Petrol IşSendikası'nın bir özelleştirme skandalı ola-
rak tarihe geçen TÜPRAŞ'ın özelleştirilmesi (siz bu-
nu peşkeş olarak da okuyabilirsiniz) karanna karşı aç-
tığı davada, Başkan Sebnem Öztürk, üyeler Berrin
Kannca ve Abdullah Aytunç'tan oluşan Ankara 10.
Idare Mahkemesi oybirliği ile yürütmeyi durdurma ka-
ran verdi. Mahkemenin gerekçesi ise son derece net:
- Bu özelleştirme hukuka ve kamu yaranna
aykındır!
Karalar bağlayanlar!
Bu karardan hiç de mutluluk duymayan bazı gü-
zide kalemler de oldu tabii!
Sabah gazetesi, manşetinin üstüne "Özelleştir-
me ihalelerinin yeni kâbusu" başlığıyla Avukat
Gökhan Candoğan'ı kamuoyuna tanıttı! Üstelik
"yeni Mümtaz Soysal" lakabıyla! Ne yapmıştı Can-
doğan? örneğin yıllar yılı halka adeta kan kusturan
Aktaş'ın elektrikdağıtım hakkını iptal ettirmişti. özel-
leştirme Idaresi'nin POAŞ ile ilgili verdiği börç erte-
leme karannı da iptal ettirmişti. Kamu yaranna bir-
çok davada hep o vardı. Şimdi de TÜPRAŞ'ta onun
imzası vardı...
- Şu kabank suç dosyasına bakın!
Aynı gazetede Mehmet Barlas'ın yazısının başlı-
ğı şöyleydi: "Tarihi değerier korunmahdır... TUP-
RAŞ Türk'tür, Türk kalacaktır!" Bartas fena sinir-
lenmişti; yürütmeyi durdurma kararı sonucu Borsa
düşmüş, döviz kurtarı oynamıştı, kepazeliğe bakın!
Ardından da "Kökten-Devletçi" yargıçlarla alay
edip "Hazine'ye 1.3 milyar dolar gelecekti. Yar-
gı bunun yerine, Hazine'nin borçlanma ile bu
parayı bulması karannı da verebilmeli. Aslında
KlT'lerin 'Görev Zararian' da milli mefahirimizin
öğeleri değil mi" diye soruyordu...
Posta gazetesinde Mehmet Ali Birand'ın durumu
da farklı değildi. Bu değerti kalem de "Bürokrasi-
nin kahramanca direnişi" başhklı yazısında ken-
dilerini yasa yapıcılardan bile üstün gören memurla-
nn "Bu vatan benden sorulur" diyerek her şeyi en-
gellediklerinden yakınıyor, ömek de veriyordu: "özel-
leştirmeyi devlet malının peşkeş çekilmesi olarak
gören memuru, savcısı ve yargıcı bu süreci durdur-
mak için elinden geleniyapıyorlar..."
- Vay örümcek kafalılar vay!
TÜPRAŞ nedir?
Bazılannın 1.3 milyar dolara satılmadı diye öfke-
lendiği TÜPRAŞ'a bir bakalım...
Türkiye'nin en büyük şirketi. Ülkemizdeki ham pet-
rol işleme kapasitesinin yüzde 86'sına sahip. Yıllık ci-
rosu 13 milyar dolar. Geçen yıl kân net 300 milyon
dolar. Hazine'ye bugüne dek 8 milyar dolar aktardı.
Sigorta değeri 4.4 milyar dolar. Zarar etme gibi bir
sorunu yok. Yani devlet bütçesine yük olmak bir ya-
na müthiş bir gelirkaynağı. Bugün yeni bir TÜPRAŞ
kumnanın bedeli ise en az 6 milyar dolar!
Gelelim altın yumurtlayan tavuğu 1.3 milyar dolar
gibi komik bir paraya Zorlu Grubu ile ortak olarak alan
Rus Efremov şirketine... öncelikle bu sattş açık art-
tınmayla ya da pazartıkla yapılmadı! Peki, nasıl yapıl-
dı sorusunun en net yanıtı şu olabilir:
- Hediye edildi!
Efremov diye bir şirket var, tabelada! Almanya'da-
kı adresinde bir ev çıkıyor! Kayıtlı olduğu yer vergi ka-
çakçılannın ve kara paracılann cenneti Vırgin ve Cay-
man adaları!..
Işte Türkiye'nin en büyük şirketini alacak Rus or-
tağın durumu bu. Hangi sermayesiyle 1.3 milyar do-
lann yansını ödeyecek, kimse bilmiyor. Bilinen bir
şey var tabii:
- Rus mafyasında para çok!
Bizim kalemler, TÜPRAŞ, bu şirkete satılmadı di-
ye hâkimlerimizi suçluyor, bürokrasiye "örümce/cbe-
yinli" yaftasını asıyor...
- İyi ki Türkiye'de yargıçlar var...
E-posta: umrtzileli" ttnetnettr
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2
1
SOLDANSAĞA:
1/Tandırda su-
suz olarak pi-
şirilen bir tür 2
kebap... Kuzu
sesı. 2/ A\Tiç
ıçı... Ağı. 3/
Mürekkq)ba-
lığından elde
edilenkoyusi-
yah boya ve
boyayla yapı-
lan resme ve-
nlen ad... Te-
lefon sözü. 4/ Uzun
tüylü bir köpek cinsi.
5/ Halka biçiminde
mercan adacığı... Er-
genlik çağına ulaşa-
mamış erkek çocuk.
6/ Gözleme işinde
kullanılan küçük ve 6
hızlı savaş gemisi... 7
Futbolda bir mevki. 8
II Eskiden arkeoloji- 9
ye venlen ad. 8/Boru
sesi... Doğal ayıklanma sonucu genetik olarak belli
bir ortama uyarlanmış bir bitki ya da hayvan toplu-
luğu. 9/ Evcil bir geyik cinsi... Peru"nun başkenti.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Mardın yöresine özgü, "iktebet" de denilen ve
haşlanarak hazu"lanan içli köfte. 2/ Bir topluluğu
oluşturan bireylerden her biri... Cevizin yeşil kabu-
ğu ve yaprağı. 3/ Ulusal ya da yöresel konulardan
esınlenerek oluşturulmuş müzik yapıtı. 4/ Yüksek
ve çevresi açık yer. 5/ Serbest bırakma... tstem dışı
yapılan hareket. 6/Bir soru sözü... Notada durak işa-
reti... "Eğil bir — öpeyim Ay karanlık görmezler"
(Türkü). II Maddi şeylere değer vermediği için üs-
tüne başına özenmeyen, derbeder kimse. 8/ tnce ve
uzun metal çubuk... Tasvir. 9/Cinsel zevkleri çağ-
nştıran, cinsel istek uyandıran... Eski dilde ayak.