23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 MAYIS 2004 ÇARŞAMBA 14 LJ.K. kultur(S cumhuriyet.com.tr James M. Barrie'nin ölümsüz klasiği 'Peter Pan' R G. Hogan tarafından tekrar sinemaya uyarlandı Düşleri besleyengerçeiderASLISELÇUK Kim büyümekten, dünyanın yüz yü- ze geleceğimiz gerçeklerinden korkrna- nuştır ki? Ölümsüz bır klasik olan "Pe- ter Pan"ın yaratıcısı James M. Barrie, 1860 "ta îskoçya'nın Kirriemuir kasa- basmda doğdu. Gençken yazar olarak ünlenmek isteğiyle Londra'ya taşındı. tlk öyküleri. doğduğu kasabanın kur- gusal vapısını konu alan gazete yazı- lanydı. Genç yazar. Thomas Hardv, Rud- yard Kipling. H. G. \Vells, \V. B. Yeats gibi ünlü çağdaşlanyla bırlıkte çalış- tı. Çok sayıda başanlı oyun, romanlar yazan J. M. Bame, "Peter Pan"ı ya- ratmasındakı esin kaynağı olan Lle- wdyn Davies ailesı ve 5 erkek çocuğuy- la tanıştı. Çocuklann ailesi ölünce, Barne 5 kardeşin hepsini evlat edindi. "Peter Pan" karaktennın erken ızlen yazann 1902 tanhli "Küçük Beyaz Kuş" adlı yapıtındagöriıldü. Anlatıcı. kitabin kahramanı olarak bır erkek ço- cuktan söz ediyordu. Sımrsız düş kurma gücü... "PeterPan", ılk kez 27 Aralık 1904'te sahnelendığınde Barrie. çoktan ünlü bir romancı ve oyun yazanydı. Oyunun ilk göstenrrune çoeuİdar değil. Londra'nın seçkin sanatçı kesimı katılmıştı. Ne yazann maddi destekçılen ne de tema açısından atılgan, teknık açıdan zor olan bu yapıtla ılgılı fıkir yürütenler "Pe- terPan"ın iletisini çözebildiler. Oyunun yapımcısının, Barrie'nin benzersiz vizyonuna duyduğu tam gü- ven ve inanç "Peter Pan"ın kısa süre- de klasiğe dönüşmesıni sağladı. Bar- rie oyununu birçok kez elden geçırdi. geliştirdi. Roman, 1911 *de "Feter ve VVendy" adıyla yayımlandı Tıyatro oyunu "Peter Pan" ancak 1928'de, sahneye konulmasından tam 24 yıl sonra yazar AndrevvBirkin'ın sa- yesinde Barne'nin notlan ve taslakla- n sonucu kapsamlı bir büyük kitap du- .omantik bir nostaljiden, basit bir uyku öncesi masalından daha fazlasını içeren, evTensel bir iletisi olan "Peter Pan" romanı. en ilkel umutlanmızı, en temel korkulanmızı başanyla simgeliyor. Öykü. güçlü duygusallığını, etkili yanını uçma fantezisinden. serüvenden, sımrsız düş kurma gücünden alıyor. rumuna getırildi. Ölümünden bırkaç yıl önce Sir James Barrie, "Peter Pan"ın tüm kullanım hakJannı Londra Great Osmond Street Hastanesi'ne bağışla- dı. Hiç büyümeyen bu düşsel çocuk, sayısız hasta çocuğu iyıleştirdi, ya- şamlannı kurtardı. Dr. CharlesYVest'in 1852'de 10 ya- takla kurduğu bu hastane de Lond- ra'nın böylece ilk çocuk hastanesi ol- du. Hastane yakınlannda yaşayan ün- lü yazar, Endüstri Devrimi Ingiltere- sı'nın çocuklara getirdiğı acımasız ko- şullara hep önem vermiş olan Charles Dickens,hastane merdivenlerinin önün- de "A Christmas Carol"dan dizeler okuyarak çocuklar için çevreden para topladı. Dickens'ın bu ılgınç katkısıy- la hastane yandakı bınayı da satın ala- rak genişleyip yatak kapasitesini 20'ye çıkardı. Günümüzde bu hastane artık 350 yatağa sahip. Romantık bir nostaljiden, basit bır uyku öncesi masalından daha fazlası- nı içeren, evrensel bir iletisi olan "Pe- ter Pan" romaru, en ilkel umutlanmı- zı, en temel korkulanmızı başanyla simgeliyor. Öykü, güçlü duygusallı- ğını, etkili yanını uçma fantezisinden, serüvenden, sımrsız düş kurma gücün- den alıyor. Peter Pan. çok kez sinemaya uyar- landı. Sessiz dönemde onu bır kadın oyuncucanlandırdı. 1953'te\ValtDis- ney Srüdyolan. konuyu 3 yönetmenlı (Hamilton Luske. Clyde Geronimi, VVUfred Jackson) bır çızgi film yaptı. 1991 'de Steven Spidberg. romandan serbest bir uyarlamayla karşımıza 40 yaşında bır Peter Pan (Robin VVflliams) çıkardı. 2002 de Robin Budd'la Dono- von Cook'un ortaklaşa yönettikleri çiz- gi fılm "Varoünayan Ülkeye Dönüş"te peri masallanna ınanmayan VVendy, Kaptan Kanca tarafından kaçınldı. Bugüne dek sessiz sinemada. sahne- de kadın oyuncular tarafından canlan- dınlan, çızgı filmleştınlen, 40 yaşıy- la perdeye gelen Peter Pan'ı, bu kez Avustralyalı yazar- yönetmen P. G. Ho- gan (Muriel'in Düğünü), J. M. Bar- rie'nin romanına tümüyle bağlı kala- rak gerçekJeştirdi. "Beni bu filmi yapmaya iten şey da- ha önce hiç yapılmanuş olmasıydL Bu- günedek sinemaya romanm tamanuhiç aktanlmadı. Beninı Peter Pan'unda perdeyeşimdiye degin yansımamışola- ğanüstü düşsel bölümler var" diyor Hogan. Yapımcı Lucy Fisher da şöyle düşünüyor çalışma konusunda: tt Öy- kü, salt çocuklann serüven yaşadığL, perilerleoynadığı bir öykü kesinliklede- ğil. Barrie'nin yapın çocuklara seslen- se bile başka derinlikleri. gizemi olan bir öykü; böylesine kalıcı olmasının ne- denidebuaçikça.Kancıolan bütün mk- ler insanlann korkularryla yüzleştik- leri ve bunlan aşfıklan mitlerdir." Büyüleylcl bir dönem... 12 yaşında bır Errol Flynn arayan Hogan, Peter Pan rolü ıçın Amenkah Jeremy Sumpter ı bulmuş. Wendy'yı ılk kez kamera karşısına geçen tngılız Rac- helHurd-NVoodcanlandınyor J. P. Ho- gan esenn büvüleyıcı bır dönemde ya- zılmış olduğunu \Tjrguluyor: "F!m,ro- mantik bir görünfü taşıyor,yani her şey yaşamdan daha büyük. her şe\ çok da- ha zengin, renkler daha parlak ve sıcak. Teknolojinin olanaklanndan öykünün özüne hiç zarar vermeksizin yararlan- dık. Fantastik öğderiyse bir çocuğun düş gücünün ürünleri gibi yansıtük" J. M. Barrie'nin bu klasığıne en özenle yaklaşan Peter Pan, ızleyıcıyı büyüme- nın, yaşlanmanın olmadığı bır düş ev- renıne, sıhırlı, doyumsuz bırgörselliğe, sımrsız bir serüvene taşıyor. Festivalin açılış töreninde Şener Şen ve Yavuz Turgul'a Onur Ödülü verildi. ŞenveTurgul'a EskişehirUen ödül CANHACIOĞLU ESKİŞEHtR-Anadolu Ünıversitesı Îletışim Bilimleri Fakültesi'nce gerçekleştırilen '6. Uluslararası Eskişehir Sinema Günleri' önceki gün başladı. 2 Hazıran gününe kadar sürecek olan etkinlikte. fılm gösterilennın yanı sıra çeşitli paneller ve söyleşiler yapılıyor. Anadolu Üniversitesı Yunus Emre Yerleşkesi sınema salonunda yapılan açılış töreninde, festivalin bu yılki konuklan olan Şener Şen ile Yavuz Turgul'a Onur Ödülü verildi. Törende bir konuşma yapan Anadolu Üniversitesi İletışim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. AJi Atıf Bir, Anadolu Cniversitesı Iletişim Bilimleri Fakültesi'nin Türkiye'nin konusunda en iyi fakültesi olduğunu belirterek "Eskişehir'i hiç kimse bir taşra kenti olarak değeriendirmesin. Eskişehir son vıllarda gerçekleştirdikleriyle bir dünya kentidir. Liuslararası Sinema Günleri de bunun kamtıdır" dıye konuştu. Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Engin Ataç ise yaptığı konuşmada, Anadolu Üniversitesi "nin Eskişehir halkıyla bütünleştiğini belirterek "Anadolu Üniversitesi'nde her yıl ulusal ve uluslararası düzeyde 800 etkinlik düzenlenmektedir. Sanat demek yaraücılık demektir. Bu da akılla, bilimle ve özgûr düşünceyle olur. Anadolu Üniversitesi bunu gerçekleştirmektedir. Bu etkinligimizle sinemase^er bir kitle oluşturmayı hedefliyonız. Dünya insanlan yetiştirmenin eabası jçindeyiz" dedi. Yavuz Turgul'un Onur Ödülü'nü Anadolu Üniversitesi Iletişim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Atıf Bir; Şener Şen'in Onur Ödülü'nü ise Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Engin Ataç verdı. Ikı sanatçı da yaptıklan konuşmalarda, Anadolu Ünıversitesi 'nin çalışmalarını yakından izlediklerini ve üniversite öğrencileriyle bir araya gelmekten mutlu olduklannı söyledıler. Törenin ardından etkinlıkler 'Erveda Lenin" fılmiyle başladı. • 'Kâğıt üzerine fetişler' adlı sergısindeki çahşmalan Bedri Baykam'ın daha içsel, öznel dünyasının dışavurumu olarak nitelenebilir. Dolayısıyla söz konusu ikonografilerin sanatçıda gönderme yaptığı içsel dünyanın Baykam'ın deyimiyle 'bas düğmeleriyle' izleyicininkilerin arasında ciddi kaymalar içerebilmesi çok olası. Bedri Baykam'ın son sergisi 5 Haziran'a dek Contemporary Art Marketing'de İçsel bir dünyaya çağnGAMZE AKDEMtR 'Kâğıtüzerinefetişter*.. BedriBaykam'ınAs- malımescit'teki C.A.M Contemporary Art Marketing'de 5 Haziran'a kadar görülebile- cek olan son sergisinin adı. Zamansız, boyut- suz, bir o kadar yaşanmış figürleri net, kişi- den kişiye yorumlan olan... Bedn Baykam'ın yıllardır kâğıt üzerine uyguladığı kanşık tek- nikler ve kolajlann farklı bir anlayış ve este- tilde. saklı bır erotizmın koridorlannda en oz- nel bır dışavurumun yansıması... Kâğıt üzertne yertegtlrmeler 'Kâğıt üzerine fetisjer'deki kadın iç çama- şırlan, fotoğraflar. dokular, kumaşlar, kimi za- man kadın saçı veya kemerlerin girdiği çalış- malanm 'kâğıt üzerine yerleştirmeler' olarak nıtehyor Baykam. Zaman olarak içerdikleri fotoğraf. kolaı.de- ğişik malzemeler, dev boyutlarla oldukça nes- nel bır çağdaş estetiğin ürünleri olarak nitele- nebılecek olan 'Dişi Entrikalar'dan sonra ya- pılan ve ilk kez küçük boyutlu çalışmalannın da yer aldığı 'kâğıt üzerine fetişler'de daha iç- sel. öznel dünyasından kınntılar söz konusu. Dolayısıylame\cut ikonografilerin sanatçıda gönderme yaptığı içsel dünyanın Baykam'ın deyimiyle 'bas düğmeleriyle' izleyicininkile- rin arasmda cıddı kaymalar içerebilmesi çok olası. Sergi buna kaçınılmaz şekilde çok açık; buna bağlı olarak izleyicı de belli bir farkın- dalıkla içsel ve öznel bır dünyaya aldığı bir çağ- nyı izliyor. 'Kâğıt üzerine fetişler'de içsellık içermele- riyle ilişkih olarak Baykam "ın yapıtlannda görmeye alışık olduğumuz pop göndermeler yok; tümüyle bir sanatçının kendi korkulan- ru, şehvet duygulannın. rüyalannın, paranoya- lannın bir özel yansıması çünkü. Sergıdeki çahşmalan estetik olarak yıllardıryaptığı ken- dıliğinden dışavurumcu teknılder çerçevesin- de geçmış dönemlenmn yeni bir sentezi, ken- dinı yınelemeyi sevmese de yaptığı tüm işle- Baykam'ın bu sergisinde yapıtlannda görmeye alışık olduğumuz pop göndermeler yok. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) rin birbiriyle organik bir bağı olduğunun altı- nı çizen Bedn Baykam'ın: "Her yeni işim Bu bır Bedri Baykam çalış- ması' dedirtebilirse de labirentteyeni bir soka- ğa girilnüştir ve benim en baştan beri iddiam da budur. Farklı şeyler> apmama karşın sonuç- ta srili de serüveni de öyküsü de takip edilebi- lir öznel bir dili olan bir sanatçı olduğumu dü- şünürüm çünkü. Kimizaman vurgum siyas oiur, izle\ene bir dehşet tokatı patlatır: kimi zaman soyut bir ürperti>le ölümü duyumsatmak iste- >ebilirim ama genel olarak işlerime bakıldıgın- da sanatçının öznel, kendi övküsündekiyeni bir aşama ve onun içinde yeni bir estetik dil ara\> şı söz konusudur. Mesela bu resimlerdeki dokulann, iç çama- şuiaruun yaratoğı saydamlıkJarla kimi zaman bovajia ulaşılan sa\dam karmanlar bile ilişki- de, burada daha bir nesnelerin iç içe geçmesiy- le yapümış durumda. Sanatçının bir sürü pa- ralel çaüşma stili ve sentezi içerisinde erotik sa- natı ^r. siyasi sanarı \ar. bunlan birtikte har- manladığı doku araAişIan \ an Sojut resim tadnia>apılmışfigüratifvç\anon- figüranT so>ııt resim doku arayışryla vapümış işler parareİiznıi var ve bunlann her birinin bir- biriyle arada asansörie inip çıkar gibi kanşıp buluştuğu \an ürünlervar. Dişi Entrikalar'dan sonra gelen bu dLdnin de öncekilerde olduğu gibi beni başka ycrlere, bu hat üzerinde başka yeriere götüreceğini de biüyorum." Sonraki sergisi atlar üzerlne Bedri Baykam'ın Yunanlı bir sanatçı dostuy- la bırlıkte kışa doğru Arina'da ve Türkiye'de sunulacak olan \e kendi içinde genel tuval iliş- kilen ve doku ilışkilenyle tüm sanatının \aro- luş hattıyla çocukluğunu \e dışavurumculuk- lannı vb. hepsiyle yine yeni bir sentez oluşru- racağını tahmın ettığını söylediği sonraki ser- gisi atlar üzerine olacak. lContemporary Art Marketing: Şehbender Sok. No: 4 Kat: 1 - Asmalımescit-Tünel/ 0 212 245 79 75) i DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇt Acı Bir Sevda Masalı Neden aşk değil de sevda? Neden öykü değil de masal? Adnan Binyazar, yeni yayımlanan 'ölümün Gölgesi Yok' (Can Yayınlan) adlı özyaşam öykü- sü kaynakfı romanında masallardan çıkıp gelmiş bir sevdayı anlatıyor. Yazann çocukluğundan kesıtler anlattığı, ön- ceki anı-romanı 'Masalını Yitiren Dev'de oldu- ğu gibi bu kitabında da yaşamının çarpıcı bir bölümü anlatılıyor. Kitap boyunca olaylar iki ağtriık noktasında toplanıyor: Yazann öğretmen olarak Çorum'a atandığı ilk yıl, öğrencisi olarak tanıştığı Filiz'le evlenmelerine dek geçen çalkantılı yıllar ile Fi- liz'in hastalanıp ölüme doğru yol aldığı acı dö- nem. Yazar, ilkgençlikyıllarından başlayarak kadın- lara karşı büyük bir sevgi gizilgücüyle doludur. Fuzuli nin 'Aşk derdıyle hoşem el çek ilacım- dan tabib " demesi gibi, sürekli bir aşk duygusu içinde yaşamaktadır. Kimi zaman bir köy çeşme- sinin başında ak bileğini gördüğü, bir bakışıyla içinin geçtiği güzellere düşer gönlü, kimi zaman bir sınıf arkadaşının nar çiçeği renginde bir bluz giymesi, bir konser salonunda karşılaşma çeler gönlünü. Kadınlar karşısında Karacaoğlan duyariığı ta- şımaktadır yazar. Sevgi duyduklanna hep yü- celten bir bakışla yaklaşır. Bir masal motifi gibi- dır kadınlar hayatında. Onlan tanımlar ya da an- latırken de başvurduğu kaynaklan hep halk hi- kâyeleri, 'BinbirGece Masallan', Shakespeare şiirleri gibi klasik metinlerdir. Filiz'de sevgisine bulduğu karşılıklayaşamın- da hep istediği mutlu bir dönem başlamıştır ya- zann. Geçen yıllar sevgiyi azaltmaz, çoğaltır. Bir mutluluk ülkesidir yaşamı. Ama mutluluğa do- yulduğu nerede görülmüş? Hastalıkla birfikte artık yaşamlannda yeni bir dönem başlamıştır. Bitmez tükenmez ameliyat- lar, tetkikler, hastane odalan, hekimler, ilaçlar... Doyulamayan bir sevdanın, masallardaki gibi kara toprakta biten sonu. Sayfalar dolusu anla- tılan acı, acı... 'ölümün Gölgesi Yok'ta anlatılan, sonunda elbette kişisel bir serüven. Herkesi ilgilendirme- yeceği düşünülebilır. Ancak anlatılanlar. kişisel bir sevda masalı olarak da, tükenmez bir acının yansıtılışı olarak da okunsa, sonunda okuru et- kileyen, dahası sarsan bir metin var karşımızda. Bu kişisel serüvenin içinde kitabın kimi bö- lümlerinde, dönemin toplumsal olaylanna da ta- nık oluyoruz: 27 Mayıs ve 12 Eylül günlerinden aktanlan kimi tanıklıklaria ülkenin içinde bulun- duğu koşullarla da bağlar kuruluyor. Bu acı sevda masalı, Dağlarca'nın dizeleriy- le de kim bilir daha kaç kuşağa aktanlacak: Gömüldü ya Çorum topraklan hep açar Nice çiçekleriyle onu Ben gece gündüz sevgisini açanm Yadsınm ölüm denen sonu. Hitit karanlıklarında Sesin gecemizi aydınlık ederdi Sanki güzelliğın; 'Sen beni benden çokyaşa- yacaksın' derdi. tfisekci"' superonline.com Emir Kusturica Venue Maslak'ta • Külrür Servisi - 'ÇıngenelerZamam', 'Underground', 'Arizona Dream' filmlerinin yönetmeni Emir Kusturica 4-5 Haziran tarihleri arasında Venue Maslak'ta düzenlenecek. dünyanın önde gelen film müziği ustalannın katılacağı, 'Doritos Dıppas Uluslararası Film Müzikleri Festıvali" kapsamında sanatseverlerle buluşacak. Kusturica. sahneye No Smokıng Orchestra'yla çıkacak. Emir Kusturica & Xo Smoking Orchestranın AvTupa turneleri, yönetmenin belgesel derleme niteliğindeki bır filmine de konu oldu. "Super & Stories' isimli bu yapım ülkemizde de geçen yıllarda tstanbul Film Festivali'nde izleyicilerle buluşmuştu. K Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle