Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 NİSAN 2004 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Osmanlı ve Cumhuriyet Tarihi Uzmanı Prof. FerozAhmad'la ılımlı Islam 'ı konuştuk
S 0 Y L E $ t : LEYLA TAVŞAIMOĞLU
leyla.tavsanoglu(5 cumhuriyetcom.tr
Onlarca yıldır bölgemizde "ılımlı îslam " lafımn temciî
pilavı haline getihldiğini biliyoruz. Bir de buna son
yıllarda "Hırisîiyan demokrat "tan türetme "Müslüman
demokrat" deyimi eklenince birileri buralarda neyi
dayatmaya çalışıyor sorusu hemen akıllara çengelleniyor.
Türkiye 'nin hali belli. îkiz kulelerin îslam teröriine
uğramasından da, anlaşılan kimileri hâlâ doğru dürüst
dersler almamışlar. Hafta içinde Osmanlı ve Cumhuriyet
tarihi uzmanı Prof. Feroz Ahmad 'la bir araya geldik.
Bölgede dönen oyunları en iyi bilen kişilerden birisi Prof.
Feroz Ahmad. Onunla olupbitenleri komışurken bana,
bölgedeki milligüçlere karşı 1950'liyülardan itibaren hep
îslam kartımn oynandığını söyledi: "Bu îslami güçleri
yetiştirenler de Uğur Mumcu 'nun üzerinde çok çalıştığı,
hakkında yazılar, kitaplaryazdığı Rabıta örgütüdür " dedi.
'Taliban'ıbizyarattık'- Sizce, ABD 'nin kullandığı îslam kartı-
mn geri tepmesi "yeşil kuşak "projesinin so-
nunu mu getirir, yoksa bunu daha dantı güç-
lendirir?
AHMAD - 11 Eylül saldınlanndan sonra
herkes tslam hareketiyle ılgilenmeye başladı.
Ben ve benim gibı ögretim üyesi arkadaşlanm
bu konuda Boston Universitesi, Boston Col-
lege, Suffolk ve Harvardüniversitelerinde ders-
ler verdık. Hatta ben 11 Eylül'ün tarihi bağ-
lanrılanyla ilgilı bir de yazı yazdım.
Bunlarla ilgili araştırmalar yaparken bir şey
buldum. Bu yayımlandı da, ama o hercümerç
arasında kaynadı gitti.
- Neydi bulduğunuz?
- 1956'daki Süveyş olaylanndan sonra dev-
rin ABD Başkanı Eisenhoner, Eisenhovver
Doktnnı'ni açıklarken "Komünizm Ortadoğu
için büvük tehdiftir" demışti. Bir yıl sonra
ABD Ulusal Güvenlik Konseyi bir belge ya-
yımladı. Bu belgede şu çarpıcı ifade kullanı-
lıyordu:
"Ortadoğu'da ABD çıkarianna en büyük
tetıdit komünizm değil milliyetçiliktir. Bu mü-
hyetçilik tehdidine karşı mücadele etmenin tek
yolu da İslanu güçlendirmektir."
Derken birkaç yıl sonra Uğur Mumcu'nun,
hakkında uzun uzun kitaplar, yazılar yazdığı
"Rabrta" örgütünü kurdular. Ya da açık adıy-
la "Rabıta-ül Âlem-i tslam"
cüç blrllğl
- Başlangıçta bu örgütün kurulmasında-
ki amaç onlara göre ılımlı olan İslamı bir-
leştirmek değil miydi?
- Evet, öyleydi. Lider, çok parası olduğu için
Suudi Arabistan, üyeler de Türkiye, Şah dö-
nemı İran, Crdün gibi ülkeler olacaktı. Amaç
da Nasır ve Nasırizm ya da Arap milliyetçili-
ği tehlikesine karşı güç bırligi kurmaktı.
- Yani Mısır, ihtilal sonrası Baas Irak 'ı ve
Mısır ve Suriye'nin kurduğu Birleşik Arap
Cumhuriyeti'ne karşı mt?
- Evet. I962'den sonra ise sadece îslam ve
Arap değil, bütün milliyetçi hareketlere karşı
cephe aldılar.
1962-67 arası dünya tarihine baktığınız za-
man ne kadar çok milliyetçi rejimin devrildi-
ğinı görürsünüz. Hatırlarsanız, Türkiye'de de
benzer şeyler olmuş, aniden Komünizmle Mü-
cadele Derneği kurulmuştu.
- Sanıyorum o dönemde daha siyasi İslam
deyimi Türkiye 'de telaffuz edilmiyordu...
- Erbakan türü siyasi îslam 1960'ın sonla-
nnda ortaya çıktı. Ama bu arada laik sağ Isla-
mı sola karşı kullanmayabaşlamıştıbile... Sa-
dece komünizme karşı değil, CHP'ye karşı bi-
le... Çünkü 1965'ten sonra CHP'de "ortanın
sohı" siyaseti başlatılmıştı. Buna karşı da "Or-
tanm solu Moskova yolu" sloganı üretilmişti.
Oysa CHP'nın uzaktan yakından komünizm-
le ilgisi olmamıştı. Üstelik de baktığınız za-
man temelde milliyetçi birpartiydi.
Böylece îslam yine bu milliyetçiliğe karşı kul-
lanıldı.
Hindistan'a baktığınız zaman, ölümünden
sonra Nehru'nun hareketinin gittikçe aşağıla-
ra indiğini görürsünüz. Kızı (Indira Gandhi)
bir süre hareketi ayakta tutma mücadelesi ver-
di. Ama sonuçta o da egemen güçlere boyun
egmek zorunda kaldı.
Minı ekip
- Türkiye ye dönersek...
- Türkıye fiknni yaratanlar bunu Misak-ı
Milli temeline oturtan milli ekiptir. Onlar için
1922'de kesin zafer kazanıldıktan sonra Tür-
kiye fikn artık oluşmaya başlamıştır.
-Ama bu nasıl bir Türkiye olacaktı?
- Benim için bu zaten en ilginç sorudur. Bir
tarafta Mustafa Kemal önderliğindeki milli
ekip Türkiye'nin laik bir ülke olması gerekti-
ği düşüncesindeydiler. Mustafa Kemal ve eki-
bi ülkenin aynı zamanda modernleşmesinden
de yanaydılar. Modernizasyonu benimsemek-
ten değil... Şöyle izah edeyün: Bana göre mo-
dernleşme toplumu tümden değiştirip çağdaş-
laştırma, modernizasyon ise çağdaşlık olarak
kabul edilen akımlardan istenileni alıp benim-
semektir.
Burada Taliban'dan örnek vereyim. Taliban
modernizasyona kaydı diyebiliriz. Çünkü tank-
ları, toplan, tüfekleri, otomobilleri, bilgisa-
yarlan kullandılar, ama toplumu ve düşünce-
lerinı değiştirip çağdaşlaştırmak için kıllannı
kıpırdatmadılar.
ABD'de bile 15-20 yıl öncesine kadar kimi-
leri Danvin'ın e\Tİm teorisiru tartışıyordu. "în-
cil ne diyorsa çocuklara onu öğretefim" diyor-
lardı. Bunun üzerine Amerikalı bilim insanla-
n. "Eğer evrim teorisi bir tarafa itiürse ABD
büimi 25 yıl geri gider" diye ayaklandılar. îş-
te. bu korkuyla evrim teorisınin tartışılmasın-
dan vazgeçildı. Ama ABD'de bu oldu...
- BelkiABD türü gelişkin bir ülkede bu tür
gerici akımlar tehlike oluşturntayabilir, ama
Türkiye ve benzeri ülkelerde aynı şey mi?
- Doğru söylüyorsunuz. Bakın, Hindistan'da
Prof. FEROZ AHMAD
1938, Yeni Delhi doğumlu. Orta ve
yükseköğrenimini Hindistan 'da
tamamladu tlk lisansüstü çalışmasını
Hindistan tarihi üzerine yaptu Londra
Universitesi 'nde ünlii Osmanlı tarihi
uzmanı Prof. Bernard Lewis 'in
öğrencisi oldu. 1966'ya kadar
Londra'da çalıştt. Daha sonra ikiyıl
Türkiye'de, Türkiye tarihi üzerine bir
çalışmayaptL 1967'den 2000yılına
kadar ABD 'de Massachusetts
Universitesi'nde ders verdL "jttihat ve
Terakki", "Ittihatçıhktan Kemalizme",
"Jön Türkler", "Modern Türkiye'nin
Yapılanması", "Demokrasi Sürecinde
Türkiye"adlıyapıtları var. Birinci
Dünya Savaşı'nın 1914-18 dönemiyle
ilgili de bir kitapyazdu Emekli
olduktan sonra pek çok üniversitede
konferanslar veriyor.
bilgisayar teknolojisi, yazıhm teknolojisi ala-
nındaki inanılmaz gelişmeleri biliyoruz. Ama
ülkede bununla paralel giden akıl almaz bir ge-
ri düşünce akımı var.
Eğer bu gericiler Hindistan'da güçlenirse
Hint bilimi büyük ölçüde geri gider.
-Peki, Hindistan 'dakı bu gericigüçlerbu-
nu başarabilecek kadar etkililer mi?
- Etkililer, hem de çok... Siyasi partiler için-
de de varlar. Ama neyse ki bilim kurumlann-
daki bilim insanlan bu tehlikeyle baş edecek
kadar güçlüdürler. Hindistan'da gerici güçler
ve ilenci güçler arasında bir paralellik var de-
nilebilir.
Vakıf ünlversltelerl
-Türkiye 'de de öyle değil mi? TÜBİTAK'ı,
YÖK'ü, yükseköğrenim kurumlarını elege-
çirmeye çalışmıyorlar mı?
- Evet, Türkiye'de de benzer gelişmelerolu-
yor. Işte, zaten tehlike burada. Türkiye gibi bir
ülkenin, deyim yerindeyse Birinci Dünya'yı ya-
kalaması için daha çok çahşması gerekirken
bu şekilde onu geriye götürecek darbeler ye-
mesi süreci akıl almaz biçimde zayıflatacak-
tır.
Bu tehlike Hindistan gibi, hatta ABD gibi
bir ülke için de geçerlidir. Öte yandan ABD'de
çok değişik firsatlar var.
Orada gayet iyi yükseköğrenim şansı bulu-
nuyor. Ama Türkiye'de de, özellikle vakıf üni-
versiteleriyle çok iyi düzeyde yükseköğrenim
olanağı artık var. Onlardan bazıları hatta
ABD'deki Ivy League (Doğu kıyısında bulu-
nan ve kendi uzmanlık alanlannda en iyi öğ-
renim veren bazı üniversiteler) benzeri olabi-
lirler.
ABD'de bir de dine dayalı üniversiteler var.
Başkan Bush onlardan birisine gitmişti. Bu
üniversitelerde kızlar ve erkeklerin arkadaşlık
bile etmelerine izin verilmez. Ben böyle bir du-
rumu hiç ABD'nin doğu kıyısı bölgesindeki
üniversitelerde görmedim.
Dine dayalı o üniversiteler daha çok orta ba-
tı ve güney eyaletlerinde. Bu eyaletlenn bu-
lunduğu hata da "İncilKuşağr (Bible Belt) de-
niyor. ABD gibi bir ülkede bu tür yaşamlar top-
lumun genelini etkilemez ama, Türkiye gibi ül-
kelere çok ciddi zararlar verebilir.
18. yüzyıla dayanan bir mezhep
- Bir de Türkiye 'de dikkati çeken bir ger-
çek, Anadolu Müslümanlığıyla Arap Müs-
lümanhğı ya da Vahhabilik arasında geçen
güç mücadelesi. Sizce bu mücadelenin so-
nucu nasıl olur?
- Vahhabilik esas olarak 1958 sürecinden
sonra yeşerip filiz vermiş ve büyümüştür. Ta-
bii ki Vahhabilik 18. yüzyıla dayanan bir mez-
hep. Ama Vahhabiliğin başı Mısır'da ezılmiş-
ti. Birinci Dünya Savaşı'nda Ingilızler onu Ha-
şimi hanedanına karşı güçlendirdiler.
Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Haşimıler
tek bir Arap kralhğı kurulmasını istiyorlardı.
tngiltere ve Fransa buna karşı çıkıyordu. Böy-
lece Hicaz'da tbn Suud'u desteklediler.
Suudilere de şimdi ne kadar Vahhabi diye-
biliriz, bu tartışılabilir. Ama ideoloji olarak
çekirdek Vahhabıliğe "thvan" (kardeşlik) de-
nilmiştir.
Bunlar tamamıyla Müslüman bir devlet kur-
mak istemişlerdi. Ama "thvan"ın hedefi Su-
udilerin krallık emellerine tamamıyla ters dü-
şüyordu.
Böylece Suudiler "thvan"ın başını ezdiler.
1958'e kadar da bir daha sesleri çıkmadı. Ama
1958 "de dünya çapında bir hareket olarak can-
landılar. Müslümanlar onlara "Tebfiğ" dedi.
- Yani bu yine Batı 'nin, daha doğrusu
ABD 'nin dünyamn başına sardığı bir dert de-
ğil mi?
- 1997-98 yıllanydı. ABD Taliban'ı îran'a
karşı destekliyordu. ABD'de insan haklan ör-
gütlerindeki kadınlarkamuoyunun dikkatmi şu
noktalara çekmeye başladılar:
"Bu medreseleri Pakistan'da biz varatük. Bu
insanlar oralarda MüsJümanhgı ögrenrvoriar.
Bu insanlar tamamrv la cahil hocalar tarafin-
dan sözüm ona eğitilhoriar. Bu insanlar Afga-
nistan'da, Sovyet ku\>etleri>'le çarpışan halkm
anasız babasız kalmış çocuklan. Hiçbir kadın-
la, aileyle ilişkikri olmanuş. Deyim yerindeyse
bunlar kadın düşmanı olarakyetiştiribnişler. Ve
bu TaBbanlan biz yarattık.*'
Türkiye'de de kimi güçler milliyetçilik ve sos-
yalizme karşı benzer endoktrinasyon çalışma-
lan yaptılar. Ama bunlann fazla köklü olduk-
larını sanmıyorum.
Örneğin, birkaç yıl önce Hizbullah'ın başı
ezildi. Belki bu derin devletin yarattığı birgüç-
tü. Bilmiyorum. Ama yıllar önce ABD'de Türk
öğrencilerim bana. "Hocam, siz derin devletin
ne olduğunu bilmezsiniz" demışlerdı. Doğru,
bir tarih hocası olarak onlara nasıl ulaşabili-
rim9
Belki bir zamanlar devlet katında kımi kişi-
ler tslamın Kürt milliyetçiliğine ya da başka
milliyetçi akımlara karşı kullanılabileceğini
düşünmüş olabilirler. Ama sonunda, muhteme-
len zarar vermeye başladığı görülünce de ezil-
di.
Allah blzl zengln ettl. çok şükür1
- Peki, Türkiye 'deki 28 Martyerel seçim-
lerinin sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsu-
nuz? Sizce, dinciparti olarak bilinen AKP'nin
ülke genelinde oyların yüzde 42 'sini alması
ne anlama geliyor?
- Bence onlar artık taban olarak şenatçı de-
ğiller. Milli Nizam, Milli Selamet, Refah ve
Saadet partileri sürecini yaşadık. Bana kalır-
sa AKP daha çok Batfdaki Hıristiyan sağı an-
dınyor.
Bakın, dini bütünlerin yoksullara baktıkla-
n gibi bir inanç vardır. Bugünkü Hıristiyanlar
zengınlıklerini şöyle izah ediyorlar:
"ADah bizi zengin efd, çok şükür."
Başbakanınız Erdoğan yoksulluk karşısın-
da diyor ki:
"Sizyeterinceçahşmadığınız. tembelolduğu-
nuz için yoksuisunuz."
Bu da ABD'nin felsefesidir. Bu insanlar Su-
udi Arabistan'in değil ABD'nin felsefesini
kendilerine örnek alıyorlar.
Türkiye daha da çağdaşlaştıkça her şey de-
ğişecek.
Özellikle de AB üyesi olduktan sonra... Av-
rupa'da da öyle olmadı mı?
- Siz AB 'nin gerçekten Türkiye'yi bünye-
sine içtenlikle almak istediğine, bu kez mü-
zakere tarihi vereceğine inanıyor musunuz?
- tnanıyorum. Ama hâlâ yapılması gereken
şeyler var.
Ekonomiyi AB standartlanna uydurmak ya
da yasalan hakkıyla uygulamak gibi. Hâlâ za-
man zaman bürokrasi tarafından kanunlann ye-
terince uygulanmadığını hepimiz biliyoruz.
Uzun vadede bence Türkiye için AB'yle de
ilişkilerinin olması sadece ABD'nin yanında
bulunmasından çok daha ıyıdir. Zaten Türki-
ye ilişkilerini 196O'lı yıllann başında ünlü
Johnson mektubundan sonra çeşitlendiıme yo-
luna gitmişti.
Bunda da çok haklıydı. Şimdi AB'ye katı-
larak bunu daha da etkili hale getirebılir. Çün-
kü AB tek bir güç tarafından yönlendırilmi-
yor. Bir çeşit ülkeler ailesi...
Suudi türü
islam görevini
yaptı
- Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ne
olacak? Bunda Türkiye 'nin yeri ne
olabilir? *
- BOP, ABD'deki yeni muhafazakârlann
(neo-cons, ya da neo-conservatives) bir
fikri. ABD'de kasımda yapılacak
başkanhk seçımlerinde Bush kazansa da
kaybetse de BOP'un pek öyle ömrünün
olduğunu düşünmüyorum.
Seçimlerden sonra isteseler de
istemeseler de ABD yönetıminde ciddi
değışiklıkler olacak ve yeni
muhafazakârlar gidecek. Böylece onlann
polıtıkalan da silinecek. Afganistan'da,
Irak'ta sorunlar sürüyor. Hiçbiri
çözülebilmiş değil.
Yeni muhafazakârlann isteğinin aksine
Irak'a demokrasi gelmedi. Yakında da
gelecek gibi gözükmüyor. Daha çok uzun
zaman alacak.
Bir kere demokrasi isteğinin ve değişimin
tabandan gelmesi lazım. Aynca ne olursa
olsun Saddam Hüseyin'in Baas Partisi
laikti. Şimdi ise beğenin ya da
beğenmeyin Irak'ta karşınızda bir Şii
gerçeği duruyor. Irak'ta bugün bir
mücadele sürüyor. Fakat şimdi bir de
"üunlı tslam" söylemı yayıldı.
Bu "ılımlı tslam" deyrmi de ABD'deki
düşünce üretim merkezlerince üretildi.
Ilımlı tslam deyimi Islamdaki Suudiler
gibi aşın uçlara karşı ortaya atıldı. Çünkü
artık Suudi türü tslam görevini yapmış,
devrini kapatmıştı.
Böylece ABD'deki bu düşünce üretim
kuruluşları ılımlı islam gıysısini
Türkiye'ye biçtiler. 1990'larda Erbakan
hükümetteyken ABD'de bir semıner
düzenlenmiş ve bu ılımlı islam tezini
yaratanlardan bir bilim insanı
konuşmuştu. O ve onun gibi düşünenler
Türkiye'de ılımlı islam tutarsa bunun
Ortadoğu için çok etkili olabileceğine
inanıyorlardı. Hâlâ bu umudu
beslediklerini düşünüyorum.
Ama Erdoğan son olarak bunlara karşı
çıktı ve "Ihmlı tslam diye bir şey yoktur",
dedi.
- İyi de zaten bu aşın ve şiddetyanlısı
tslam, Afganistan 'da Sovyetler'e karşı
savaş sırasında, yani artık Soğuk
Savaş 'm son demlerinde ortaya çıkmadı
mı?
- Evet, öyle oldu. Derken bu insanlar,
"Sövyeder'i biz Müslümanlar yenilgiye
uğratük" mitosuna ınanmaya başladılar.
Şöyle söyleyelım, Sovyetler Birliği
Amerikan silahı kullanan Müslümanlar
tarafından yenilgiye uğratıldı. Bu insanlar
bu en gelişmiş silahlan kullanmak için
özel olarak eğitilmişlerdi. Ama gel
gelelim daha sonra, "Madenıki biz bir
süper gücü yenilgiye uğratük, ikincisini de
yeneriz" ınancma kapıldılar. Ve bunu
tabii ki yapamayacaklardı.
Usame bln Ladin ve yandaşları
- İkiz kuleleri vurmaları sizce ABD 'nin
gücünü zayıflattı mı, yoksa daha da mı
arttırdı?
- Arttırdı, tabii. ABD'nin askeri bütçesi
11 Eylül saldınsı sonucu çok ciddi
biçimde arttı. Belki bu bir komplo teorisi
gibi gelecek. ama 11 Eylül ABD'nin
güçlenmesini hızlandırmış ve onu
dünyanın egemeni yapmıştır.
Artık ABD, *Ben dünyada istediğimi
yapanm" diye açıkça ilan etmektedir. Bu
Usame bin Ladin ve yandaşlan çok sınırlı
zekâlı kışiler olmalılar ki ABD'yi
karşılanna alma cüretini gösteriyorlar.
Ama davranışlannın sonuçlannı
hesaplayamayacak kadar da kısa
görüşlüler.
- Bunlar bir zamanlar ABD 'nin kendisi
tarafından yetiştirilmediler mi?
- Tabii, bunu hepimiz biliyoruz. Bunlar
Rabıta hareketinin ürünleri. Bu insanlar
ortaçağda yaşıyorlar hâlâ. Tam anlamıyla
geriler. Dolayısıyla da ben BOP'un
yaşama şansı olduğunu hiç
düşünmüyorum.
Öte yandan demokrasinin Ortadoğu'ya
umulandan çok daha erken gelmesini
diliyorum. Soğuk Savaş olmasaydı
Ortadoğu çok daha önce demokrat
düzene kavuşabilirdi. Bu arada
Türkiye'nin 1923-38 arası Çumhuriyeti
oturtma başansmı göstermesinin büyük
bir şans olduğunu da düşünüyorum.
Çünkü o sırada büyük devletlerin
birbirleriyle uğraşmaktan Türkiye'ye
müdahale edecek halleri yoktu. Bu tarihi
bir konjonktürdü.