Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 ŞUBAT 2004 PAZAR
8 HABERLERIN DEVAMI
TURKİYE
stanbul
=:ırne
<ocaeli
^anakkale
zmir
Vanisa
A^dır
Denızli
S
S
S
S
Y
PB
PB
PB
14
14
15
15
18
16
16
15
Sinop B 13 Adana S 18
Samsun B 18 Mersin S 19
Trabzon Y 16 Dıyarbakır S 12
Giresun B 15 Şanlıurfa S 15
S 11Ankara
Eskişehir
_S 15 Mardin
S 16 Siirt
Konya PB 12 Hakkâri PB 2
Sıvas 9 Van PB 3
Zonguldak S 14 Antalya S 20 Kars S -1
Yurdun guney ve ba-
t> kesımlerı parçalı yery-
er çok bulutlu Guney
Ege kıyılan. Batı Akdenız
•uyılan. Doğu Akdenız ıle
Guneydoğu Anadolu
Dolgesı yağmur ve sa-
ğanakyağışlı, dığeryer-
ler az bulutlu geçecek
Hava sıcakhğı Maımara.
Ege ve Batı Akdenız'de
bıraz azalacak dığer
yerterde artmaya devam
edecek.
DIŞ MERKEZLER
Oslo
Helsinki
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Bonn
K
K
K
Y
Y
Y
Y
Y
-4
-6
1
7
6
5
9
6
Münih PB 5 Zünh
Berlın
Budapeşte
Madrid
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atına
Y
B
B
B
B
Y
Y
B
6
11
14
9
9
11
15
17
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflıs
Kahire
Sam
K
Y
K
Y
Y
PB
Y
B
R
-3
10
1
14
18
6
1
21
18
Parçalı bulutlu Bulutlu \, Çok bulutlu > Yagmurtu Kart Gokgünıltulü
GÜNCEL CUN'EYT ARCAYLREK
• Baştarafı 1. Sayfada
dim " diyor.
Doğal sonuç: Türkiye'nin birkaç başlık altında topla-
nan olmazsaolmazlarına; iki kesimliliğin güçlendirilme-
si, garantörlüğün sürmesi, haritalann yeniden düzenlen-
mesi gibi temel koşullara mektupta uzaktan yakından
değinilmiyor.
Oysa, verkurtul tuzağına yakalanan RTE'nin Davos'ta
Annan'a, Beyaz Saray'da Başkan Bush'a, artık ilkokul
öğrencilerinin bile ezbertediği Türkiye'nin vazgeçilmez-
lerini sıraladığı biliniyor.
Hükümet Sözcüsü Çiçek Cemil açıklamalannda, çö-
zümde -tabii medet umduklan başta Bush'a, hatta An-
nan'a- "netere önem verdığimizi, hangi konulann önce-
lıkle ele alınıp bir mutabakata vanlması halinde referan-
duma götürülebileceğini söylediklerini", ama ne çare:
Annan mektubunun hükümetin "beklentileıini gider-
mediğini", bir bakıma koşullanmızın dikkate alınmadı-
ğını itiraf ediyor. Kiminin "hayalkınklığı", kiminin "mek-
tuba Ankara'da tepki" diye nıtelediği trajikomik durum;
hükümet politikalannın şapa oturduğunu, ver kurtul po-
litikasının ver kurtul dayatmasına dönüştüğünü resme-
diyor.
Hükümetin başandan başanya koştuğunu günlerdır
ballandıra ballandıra yazıp çizen medya; Denktaş'ın çö-
zürne engel olduğundan söz eder. New York'a gitme-
nin Annan'ın tüm koşullannı kabul etmek anlamına gel-
diğinı, bunun "dayatmanın daniskası" olduğunu söyle-
mesini daha başlangıçta çözüme taş koydu diye yorum-
lar. Şu Denktaş'tan da bir türiü kurtulamadik, hah şim-
di sırasıdır, ha gayret hükümet, azlet diye davul çalar-
ken...
Çağn mektubuyla ortaya çıktı ki; meğer anlaşmazlık
Kofi Annan ile RTE arasındaymış!
Çıplak gerçek; Annan, RTE'nin irdelemelerini, istek-
lerini takmamış!
• • *
Şu hallerine bakınız: Daha iki gün önce, Denktaş'la
konuşan RTE'nin istediğimizdeğişikliklerin masaya ge-
leceğinden en ufak kuşkusu yok. Rum tarafı bu deği-
şimlere karşı çıkarsa... Bush nezdindeki derin etkisine
güvenilmesini ve Rumların itirazlarının ABD aracılığıyla
çözümlenecegini söylüyor. TRT1 'de oldu da bıttı hava-
sında değişim isteklerimizi sıralayan RTE, gerçekle kar-
şılaşınca: Can havliyle haydaaaa Bush'a, "uzlaştıncı"
Powell'a telefon.
Ünlü ikilimiz Bush'a -hatta eski faşistlerden yazann
ekranda sattığı bilgilere göre Davos'ta RTE'nin Genel
Sekreter'e söylediği- plandaki "ûç düze/fme"yi Kofi
mektuba almadığı gibı, anayasamıza aykın dayatmalar
öne sürüyor diyesilermiş de bu girişimden ne bekliyor-
larmış? Yanıtını böyyük gazete temsilcisi şöyle veriyor:
"Bush-Powell'la görüşmelehnden sonra yaratılan hava,
müzakere açıldıktan sonra iyileştirme taleplerinin Annan
Planı'na konulabi/eceği yolunda."
Tek başına ver kurtul ordusuna karşı direnen Denk-
taş, New York'a gitmek için Ankara'dan olumlu işaret
bekledi. Ankara ise Annan dayatmalanndan ABD saye-
sınde kurtuimayı ve Genel Sekreter'den anlaşma olma-
yan noktalarda yetkisini kullanarak -herhalde Türk istek-
leri doğrultusunda- değişiklik yapabileceğini gösteren
olumlu işaretler bekliyor.
• • •
Kıbrıs sorununu açmaza sürükleyen politikalardan
sorumlu kim veya kimler; araştırmanın, tartışmanın za-
manı gelmiyor mu? Sözcü Çiçek Cemil, "Böylesine
önemli bir konuda sürdürülen politikalan esas itibanyla
'devlet politikası' olarak" gösteriyor. RTE, MGK bildiri-
sindeyer alan "Adantn gerçekleri göz önünde bulundu-
rvlarak, Annan Planı referans gösterilerek çözüme" gi-
dilmesini içeren devlet politıkasını tamamen devre dışı
bıraktı. Hükümet politikalan uyguladı. Bir kez daha altı-
nı çizelim: -Annan mektubunda da yazılı, RTE'nin Da-
vos ve Beyaz Saray'da devlet politikasına aykın- kabul
ettiği koşullar MGK'de ne söylendi ne de görüşüldü.
"Devlet politıkasını hükümet tayin etmez, MGK'de
saptanır" kuralını bu kadro kendine göre yorumluyor.
Dışardan durmadan siz iktidarsınız, ne derse desin as-
kerler, ne yazar Cumhurbaşkanı, muhalefete kulak as-
mayın muhalefettir söyler ve istişari organdır MGK. son
karar hükümetin, bildiğiniz gibi davranın, diyenlerin ve
-mütareke basınının desteğiyle-; bu iktidar, "devlet po-
litikası ile hükümet pol'ıtikasınt"... Türkçesi elmalarla ar-
mutlan kanştırdı!
Birilerinin bu iktidara gereken dersi verme zamanı gel-
medi mi?
Yoksulluk yozlaştırdıI Baştarafı 1. Sayfada
ğini ifade ederek "Şimdi \
tam bir çöziilme, dağılma '
ve değişim adına kimlik-
sizleşme dönemi yaşıyo-
ruz" dedi.
CHP'nın Kültür Bakanlı-
ğı, il kültür müdürlükleri,
Emniyet Genel Müdürlüğü,
Türkiye Kahveciler, Kıraat-
haneler, Büfecıler Federas-
yonu'ndan edindiğı bilgilere
göre, Türkiye'de 123 bin 659
kahvehane bulunmasına
karşın 1430 kütüphane, 789
sınema, 128 tiyatro bulunu-
yor. tllerin tamamında kah-
vehane, meyhane ve kütüp-
hane bulunmasına karşın 13
ilde sinema, 60 ılde tiyatro bu-
lunmuyor. Konya'da 21, Ankara
ve Nevşehir'de 6"şar kütüphane
kadro yetersizliği nedeniyle ka-
palı bulunuyor. Tiyatroların yüz-
de 70'i Istanbul, Ankara ve Iz-
mir'de bulunurken 8 ilde sadece
1,11 ilde sadece 2 sinema bulu-
nuyor. tstanbul'da 30 bin 325
! Meyhane Sayısı
I Kütüphane Sayısı
I Sinema Sayısı
Antatya31 •
Bursa39
lzmir40 -
Adana 22
kahvehane ve 3 bin 265 meyha-
ne olmasına karşılık 49 kütüpha-
ne, 356 sinema, 33 tiyatro gös-
terimlerini sürdürüyor.
Tanla, toplam 42 bin 268 ilk ve
ortaöğretim kurumuna karşın
Türkiye'de Irlanda'nın 4 milyon-
luk nüfusunu banndıracak ka-
dar, 123 bini aşkın kahvehane sa-
yısına dikkat çekti. Tanla, şöyle
devam etti: "Bugünkü ekono-
mik şartlarda işsiz, dar gelirli
ve parasız insanlann gidebile-
ceği tek yer kahvehanelerdir.
Kahvehanelerin çokluğu işsiz-
liğin tipik bir göstergesidir.
Evine eknıek götüremeyen in-
sanlann kütüphane, sinema ve
tiyatro ilgi alanlannın dı-
şındadır." Kahvehane, mey-
hane, kütüphane, sinema ve
tiyatro gibi toplu bulunulan,
vakit geçirilen. kültürel et-
kinlikler yapılan yerlerin sa-
yılannın illere göre dağılı-
mının gelir dağılımındaki
çarpıklığı, işsizlik, yoksul-
luk. umutsuzluk ve karam-
sarlığın hâkim olduğu bir
toplum tablosu gösterdiğini
anlatan Tanla, şunlan kay-
dettı: "Türk toplumu asıl
büyük gücünü oluşturan
kimliğini ve değerlerini yi-
tirme, direnme, umut et-
me, heyecan duyma yete-
neklerinden uzaklaşma
tehlikesi içindedir. Halkın gün-
demi ile medya gündeminin
koptuğu bu dönemde kahve-
hane, meyhane, kütüphane, si-
nema ve tiyatro sayılan Türk
insanının toplum dışına itildi-
ğinin, çağdaş ve sosyal yaşam-
dan dışlandığının açık bir gös-
tergesidir."
Hükümetten geri adun
• Baştarafı 1. Sayfada
BM Genel Sekreten Kofi
Annan'ın Kjbns müzakereleri
için taraflan 10 Şubafta New
York'a davet etmesinin ardın-
dan Ankara'daki siyasi ve dip-
lomatik trafik de arttı. Önceki
gün Kıbrıs ana gündemiyle
toplanan Bakanlar Kurulu'nun
ardından Genelkurmay Başka-
nı Orgeneral Hilmi Özkök dün
Başbakanlık'a geldi. Özkök ile
Erdoğan. 1 saat 50 dakika sü-
ren bir görüşme yaptı. Erdoğan
ile en uzun görüşmelerinden
birıni gerçekleştiren Özkök,
Kıbns sürecine ilişkin uyanlar-
da bulundu.
Özkök, "adadaki Türk as-
keri varlığı, iki halkın eşitli-
ğine dayanan iki kesimlilik ve
Türkiye'nin garantörlüğü"
konulannın Türkiye'nin vazge-
çilmez hassasiyetleri olduğunu
vurguladı. Bu üç noktadan ge-
n adım atılmaması gerektiği
uyarısında bulunan Özkök, ak-
si halde Türkiye'nin müzakere
sürecinde istediğini alamaya-
cağmı ortaya koydu.
Erdoğan, kendisinin bu has-
sasiyetleri ABD Başkanı Ge-
orge W. Bush'a ilettiğini, 10
Şubat'ta New York'ta Annan'a
da Dışişleri Bakanlığı Müste-
GeneUcurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Bakanlar Kurulu
toplantısının ardından Başbakanlık'a geldi. (Fotoğraf: AA)
şan Büyükelçi Uğur Ziyal ara-
cılığıyla yineleyeceklerini ak-
taran Erdoğan, Türkiye'nin çe-
kincelerini her platformda orta-
ya koyacaklannı ifade etti.
Bush ile yaptığı görüşme hak-
kmda Orgeneral Özkök'e bilgi
veren Erdoğan, Bush'tan Tür-
kiye'nin çekincelerinin An-
nan'a aktanlması talebinde bu-
lunduğunu aktardı.
Edinilen bilgiye göre Erdo-
ğan, Özkök'e Türk tarafının
müzakere masasından kaçan
taraf olarak görünmemesi ge-
rektiğini, aksi halde GKRY'nin
bu durumdan kazançlı çıkaca-
ğını belirtti. Erdoğan, Özkök
ile görüşmesinin ardından Dı-
şişleri Bakanı Abdullah Gül.
Dışişleri Bakanlığı Müsteşan
Büyükelçi Uğur Ziyal, Gül'ün
danışmanı Gürcan Türkoğlu,
Büyükelçi Deniz Bölükbaşı,
Dışişleri Bakanlığı Müsteşar
Yardımcısı Baki llkin ile bir
araya geldi. Bu toplantıda da
Annan'ın mektubu ve Türki-
ye'nin Kıbns sürecinde bundan
sonra nasıl bir yol haritası izle-
yeceği ele alındı. 10 Şubat'ta
New York'ta Türkiye'yi Dışiş-
leri Müsteşan Ziyal'in temsil
etmesi öngörüldü.
Bu toplantıda yapılan değer-
lendirmede, Türkiye'nin çekin-
celerinin 10 Şubat'ta New
York'taki ilk görüşmede de ak-
tanlması benimsenirken
GKRY'nin atacağı adımlann
dikkatle izlenmesi kararlaştınl-
dı. GKRY nasıl bir tutum izle-
yecekse aynı yöntemın Türkiye
tarafından da izlenmesi öngö-
rülen toplantıda, "GKRY, bu
görüşme öncesinde çekince-
lerini bir mektupla ya da ya-
zıyla Annan'a aktaracaksa
aynı yöntemin Türkiye tara-
fında da gerçekleştirilmesi"
uygun bulundu. KKTC Başba-
kanı Mehmet AliTalat. yakla-
şık 5 saat süren bakanlar kuru-
lu toplantısının ardından yaptı-
ğı açıklamada, BM Genel Sek-
reteri Kofi Annan'ın davetine
katılım konusundaki değerlen-
dirmelerin geniş kapsamlı de-
vam ettiğini belirtti. Talat, "So-
nuçta Kıbrı$Türk'ünün,böl-
genin, belki Türkiye'nin de
kaderiyle ilgili bir karar aşa-
masındayız" dedı.
AL GOZUM SEYRETLE /IŞIL OZGENTÜRK
Hadi bir aynaya bak
• Baştarafı Arka Sayfada
kusu yok mu?" Hoca babasından söz acı-
yor ve şöyle diyor, "Rahmetli babam id-
dia ederdi, hendese bilmeyen bir mille-
tin hiçbir işi doğru gitmez." Hoca sözü
nereye getırecek. pür dikkat izliyorum.
Tam üstüne basıyor.
"Şimdi" diyor, "sadece bu binayı ya-
pan kişm tek başına suçlamak olmaz;
buna izin veren yetkilivi de tek başına
suçlamak olmaz. Bu binanın nesi doğru
nesi eğri incelemeden, binanın İtalyan
seramiklerine viırulup, milyarlar öde-
\ip. bu binadan daire alanlan da suçla-
mak olmaz. Burada bir durum var çok
bize özgü. Biz köyden ansızın kentte ge-
çen bir toplumuz. Kövde sorunlarımız
köyün coğrafyası kadardı ama kentlere
geûnce bu coğrafya genişledi, biz kafa
yapısı olarak köylerde kaldık ve bu yeni
coğrafyada köylüce yöntemler geliştir-
dik. Sorunlanmızı biraz da Allaha hava-
le ederek, günübirlik çözmeye çalıştık.A-
ma Allahın bu aralar çok işi var, Irak'ta
savaş, bir başka yerde sel, bir başka yer-
de deprem, ne yapsın bizi biraz boşver-
di. Biz de kendi sorunlanmızla baş ba-
şa kaldık."
Sohbet devam ediyor. ben ıçimden "ho-
cam" dıyorum, "sövie artık, hep birlik-
te aynaya bakma vaktimiz geldi. Ayna-
lar hiç yalan söylemez."
Ah bakar mısınız, hocam devam ediyor.
"Doğulu bir ülke olduğumuzdan. bizde
her türlii bilinç çok yavaş yerleşiyor. Ör-
neğin Bursa'da İodos olduğunda kömür
zehirlenmesinden pekçok kişi ölüyorya
da hastanelik oluyor. OysaTahtakale'de
baca başlıklan satılıyor. bunlar bacala-
ra takılsa, rüzgâra göre biçim aldıkJarın-
dan zehirlenmeler azalır. Maliyeri en
fazla on milyon liradır. Ama bunu yap-
mıyoruz. Vollardaki mazgallara bir ba-
kın, bunlann üstü ve içi her zaman pis-
likle doludur. Hiçbir belediyenin aklına
hava günlük güneşlikken bunlan temiz-
lenıek gelmez. Sonra ne olur, haydi bir
yağmur yağar, bütün mazgallar rıkalı ol-
duğundan gelsin su basmalan... Ayrıca
ev almak için yola çıktığımızda kaçımız
hendese bilgilerine başvurur? Çok basit,
bir metre alıp koridorlan ölçelim; iilke-
mizde çok az miktarda başı ve sonu ay-
nı Ölçüde olan koridor buluruz, bu fark-
lı ölçü durumunu binanın rümüne taşı-
yın bakın ne çıkacak?"
tlgiyle ızliyorum, bakalım hoca aynayı
ne zaman kendisıne tutacak. Gecikmiyor.
"Bakın" diyor, "ben okumuş yazmış,
kendini uygar sanan bir yurttaşım. Pa-
zar günleri ne yapıyorum, baktını trafik
az, polis filan ortada yok, hop kemerini
açıp başlıyorum araba kullanmaya. Bir-
den kendimin efendisi oluyorum yani.
bir kural çiğniyomm. Kendimden pek
bir memnunum ama ne oluyor, birden
bir polis arabası beni durduruyor, 'Ba-
yım neden kemer takmıyorsunuz0
' Ben ne
yapıyorum, hoca olduğumu söylemeye
kalkıyorum. İşte bu daha da beter, ho-
caysan kemeri hiç açmaman gerek, So-
nunda cezamı verip bu işkenceden kur-
tuluyonım. Ben mi sadece, hepimiz böy-
le şeyler yapıyoruz, o nedenle Zümrüt
Apartmanı hepimizin apartmanı olabi-
lir."
Yaşa hocam, topluca a>Tiaya bakmamız
gerektiğini çok güzel anlattınız, benim de
işimi kolaylaştırdınız. sağ olun.
seyreyle2Ö02^ yahoo.com
ABD Başkanı Bush'tan darbeANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- BM Genel Sekreten Kofi Annan'ın
müzakerelerin yeniden başlaması için
öne sürdügü koşullan yumuşatmak a-
macıyla diplomatik girişime kalfaşan
AKP hükümetine, bir darbe de Was-
hington yönetiminden geldi. Was-
hington, Türk hükümetinin müzake-
reler için Annan'ın koşullannı kabul
ettiğini daha önce ilettiğini anımsata-
rak 10 Şubat'taki New York rande-
vusuna katıknası ve Annan'ın öne
sürdügü takvimı kabul etmesi gerek-
tiğini iletti. ABD Dışişleri Bakanı Co-
lin Powell"ın sadece Genel Sekre-
ter'in 9 Nisan'da garantör ülkelerin
Annan Planı'nı meclıslerinde onayla-
ma koşuluna ilişkin bir girişimde bu-
lunabileceği öğrenildi. AKP hüküme-
ti, "açık çek" verdiği Annan'ın ağır
koşullarla dolu mektubunu yumuşat-
maya dönük çabalardan da sonuç ala-
madı. Önceki gün önce Dışişleri Ba-
kanı Abdullah Gül, ABD'li muhata-
bı Powell, sonra da Başbakan Erdo-
ğan, ABD Başkanı George Bush ile
telefonla görüşmüşlerdi.
Söz konusu görüşmelerde Türkiye,
Annan'uı koşullannın yumuşatıhna-
sı ve müzakerelerde gündeme gelme-
si istenen konulara ilişkin bazı istem-
lerinı ABD'ye iletti. Türkiye'nin mü-
zakereler kapsamında ele alınmasını
istediği konulann mektupta yer alma-
ması ve garantör ülkelenn referan-
dumdan önce anlaşmayı onaylama
koşullannnı kabul edilemeyeceğini
anlatan Türkiye, ABD'den bu yönde
devTeye girmesini istemişti. Poweü"ın
garantör ülkelere sunulan koşula iliş-
kin bir girişim yapabileceğini ilettiği,
ancak diğer koşullar konusunda bir
tutum almayacağı mesajını verdiği
öğrenildi. Erdoğan'ın da Bush'a Da-
vos'ta Annan ile yaptığı görüşmede-
ki unsurlann mektuba yansımadığını,
adada anlaşma sağlanana kadar da
Türk askerinin kahnasını istediğini
bildırdığı öğrenildi. Erdoğan'ın AB-
D'nin çabalannın sürmesi istemine
olumlu yanıt veren Bush'un Türk ta-
rafından Annan'uı koşullannı kabul
ederek Nevv York'taki toplantıya ka-
tılmalannı istediği kaydedildi.
Kritik süreçte Ankara boşahyor
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Kıbns konusunda yaşanan kn-
tik süreç, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ab-
dullah Gül'ün yurtdışı programla-
nnı engellemedi. Erdoğan Guney
Kore 'de, Gül de Polonya'da 8-10 Şu-
bat günlen arasında temaslarda bu-
lunacaklar.
Başbakan Erdoğan, dün gece geç
saatlerde Güney Kore'ye gitmek
için Türkiye'den aynldı. Erdoğan
bugün Seul'de Ankara Parkı turu
yaptıktan sonra Türkiye-Kore Dost-
luk Derneği üyelen, Daevvoo Şirke-
ti Başkanı ve LG firması yetkilile-
rini ayn avn kabul edecek ve Türk
işadamlan ile akşam yemeği yiye-
cek. Başbakan Erdoğan 9 Şubat Pa-
zartesi günü ulusal mezarlığa çelenk
koyacak. Resmi karşılama töreninin
ardından Cumhurbaşkanı Roh
Moo-Hyun tarafından kabul edile-
cek olan Erdoğan, Seul Belediye
Başkanı ile görüşecek. Erdoğan,
Kore iş çevreleri ile öğle yemeğin-
de bir araya geldıkten sonra Türk-
Kore tş Konseyi toplantısının açış
konuşmasını yapacak. Başbakan, 10
Şubat Salı günü SeuPden Busan'a
geçecek.
Burada BM Anıtsal Mezarlı-
ğı'ndaki Türk şehitliğini ziyaret
tdecek olan Erdoğan, daha sonra
Ulsan'daki Hyundaı fabrikasını ge-
zecek. Dışişleri Bakanı Gül de bu-
gün Polonya'ya hareket edecek. 1
Mayıs'taAB'ye tam üye olacak olan
Polonya'da Cumhurbaşkanı Alexan
Oder Kwasniewski, Başbakan Les-
zek Miller ve Meclis Başkanvekili
Tomas Nalecz tarafuıdan kabul edi-
lecek olan Gül, Dışişleri Bakanı
Wlodzimierz Cimoszewics ıle he-
yetler arası görüşmeler gerçekleşti-
recek. Erdoğan ve Gül'ün aynı gün-
lerde yurtdışında olmalan, 10 Şu-
bat'ta gerçekleştınlecek kntık Nevv
York görüşmeleri sırasında An-
kara'da siyasi karar alma mekaniz-
malannda bir boşluk yaratabılecek.
GUNDEM MLSTAFA BALBAY
I Baştarafı 1. Sayfada
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bu metodu
kendince değiştirdi:
Deneme-yanılmama!
Erdoğan, çözüm bekleyen bir konuyu alıyor, bir
yöntem deniyor. Yanılsa da yanılmasa da, bir tek o-
nun yöntemi masada!
Kıbrıs'ta geldiğimiz nokta bu... Deneyim iyi bir
okuldur ama, çok pahalıdır!
Erdoğan'a göre deneyim:
Vayyy bee ben de neyim!
Erdoğan ve siyaset arkadaşlarının çok beğendiği
bir tanımlama var:
Şu kadar yılda çözülemeyeni biz çözdük, şu ka-
dar yılda yapılamayanı biz yaptık!
Kıbns'ta da böyle davrandılar. Erdoğan o kadar
hızlı gitti ki, ağzından çıkanın nereye varacağını bil-
meden, "Kıbns'ta toprak da verebiliriz" dedi. Görüş-
meler sağlıklı bir zeminde başlarsa toprak paylaşımı
da konuşulacak konulardan biri. Erdoğan, siyaseti ve
diplomasiyi ticaretle, tüccarlıkla anlatmayı seviyor.
Siz daha işin başında ne alacağınızı değil de ne ve-
receğinizi konuşursanız, değil siyasetçi- devlet ada-
mı, tüccar dahi olamazsınız demektir!
Atalanmız, Erdoğan'ın bu tür önü arkası belirsiz ko-
nuşmaları için şöyle der:
Insan dünyayı zapt eder, ağzını zapt edemez!
Annan ayrıntıda gizlidir!
Annan Planı'nın tartışılmaya başladığı günden
beri en kritik nokta, referandumdu. Uluslararası iliş-
kiler alanında uzman kişilerin görüşü de o ki, An-
nan'ın önerdiği yöntemin hukuksal bir temeli yok.
Plana göre, tarafların anlaşamadıkları yerleri Annan
dolduracak, sonra da bu metin referanduma sunu-
lacak.
Bunun kabul edilip edilmeyeceği tartışılırken, An-
nan'ın 7 sayfalık mektubundan bir tavşan daha çık-
tı:
Ey Türkiye, referandum öncesinde garantör ülke
olarak bu planı Meclis'inden geçir ve uluslararası an-
laşma haline getir!
Bu durum anayasamıza aykın ama, olsun. Annan
açısından bir sakıncası yok. Ankara'nın sıkıştığı en
kritik nokta bu... Dün Başbakan'la Genelkurmay Baş-
kanı iki saat görüştü, sonuna doğru Dışişleri Bakanı
katıldı. Bush'la, Powell'la yapılan görüşmelerden
çıkmayan sonuçlar masaya yatırıldı... Referandum
şimdilik masada yatıyor!
"Annan aynntıda gizlidir" diye tanımlanacak bir un-
sura daha dikkat çekelim. Referandum, "Annan Pla-
nı'na evet mi hayır mı" diye yapılmayacak. "Yeni bir
düzenlemeyle AB 'ye girişe evet mi hayır mı" diye ya-
pılacak. Yöneltilecek sorunun ruhu böyle...
Bir başka açıdan bakıldığında Annan, Türkiye'nin
Kıbrıs sorununu çözmüyor, AB'nin Kıbrıs sorununu
çözüyor. Zira AB anayasasına göre, komşularıyla so-
runlu, sınırları tartışmalı bir ülke tam üye olamaz!
Biz yeniden Ankara'ya dönelim... Dönelim de; ki-
mi bulacağız? Başbakan Güney Kore'de, Dışişleri
Bakanı da Polonya'da. Her iki ülkeyle ilişkilerin ge-
liştirilmesine elbette diyeceğimiz yok ama, böylesi-
ne kritik bir anda hükümet telefonlarının yalancı meş-
gul çalması kabul edilebilir mi?
Hükümet dedik de, Kıbns'a ilişkin politika üretir-
ken de Erdoğan hükümetiyle Gül hükümetinin ayn
çalıştığı dikkati çekiyor. Erdoğan'ın, Ömer Çelik,
Egemen Bağış, Cüneyd Zapsu ve Ahmet Davu-
toğlu'ndan oluşan mini kabinesiyle Gül'ün Dışişle-
ri'ndeki dar bir kadrodan oluşan kabinesi olağanüs-
tü çalışarak işleri bu noktaya getirmeyi başardılar. Bir
de Bakanlar Kurulu var, o da 'iki kanada bakanlar ku-
rulu' olarak icraatını sürdürüyor!
Sözümüz bu yazıdan dışarı, geçen gün Tarih Ba-
ba'yla sohbet ediyorduk. Ciltlerin neden bu kadar
kalm, diye sordum, tereddütsüz yanıtladı:
- Çoğunu hainlerin katkısıyla yazdım!
ankcum ' cumhuriyet.com.tr
Kıbns gidiyorANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Muhale-
fet partileri, Kıbns ko-
nusunda BM Genel Sek-
reteri Kofi Annan'ın
sert koşullar öne sürme-
si ve AKP hükümetinin
tavnna yönelik tepkile-
rini sürdürüyor. DSP Ge-
nel Başkanı Bülent Ece-
vit, "Kıbns elden gitti
gidiyor. Vatandaş bu-
nun telaşı içinde" dedi.
Ecevit, Polatlfda par-
tı örgütü tarafından dü-
zenlenen toplantıda ko-
nuşru. DSP iktıdarday-
ken hiç kimsenin Kıbns
Türkleri için bir kaygısı-
nın olmadığını anlatan
Ecevit, "Ama, şimdi
bugünkü iktidar döne-
minde Kıbns elden git-
ti gidiyor... Vatandaş
bunun telaşı içinde.
Bugün Türkiye kendi
politikasını kendi be-
lirleyemiyor. Avrupa
Birliği (AB) ve AB-
D'nin güdümünde bir
politika yürütmeye
kallaşıyor" dedi.
CHP Grup Başkanve-
kili Haluk Koç, Rumla-
ra "kuzeye dönüş firsa-
tı" verildiğini kaydetti.
Koç. şu görüşleri dile ge-
tirdi: "Kıbns'ta tarihi
yanılgı ve teslimiyetçi
tavır sergileyenlere Ue-
ride pişmanlık yasası
çıkmayacağı hatırlatıl-
malıdır. Türkive'de
Hizbullah ve PKK'ye
Eve Dönüş Yasası çıka-
ranlar, şimdi de Kıb-
ns'ta Rumlara kuzeye
dönüş fırsatı vererek
Kıbns Türklerini ken-
di topraklarında ku-
şatmayı çözüm diye ko-
şulsuz kabul edebili-
yorlar."
ANAP Genel Başkanı
ISesrin Nas, Annan'ın
mektubunun, hükümetin
yanhş politikalannın do-
ğal bir sonucu olduğunu
belirterek şöyle dedi:
"Başbakan'ın, Annan
Planı ile masaya otura-
caklannı Bush'a iletip
tüm dünyaya Rum ke-
siminin bir adım önünde
olacağız' açıklamasını
yaptıktan sonra, hükü-
metin, 'Bu mektup bizi
şaşırttı' demesi son de-
rece anlamsızdır."
DYP Genel Başkanı
Mehmet Ağar,
AKP'nin, Kıbns konu-
sunda daha müzakere
masasına oturmadan
toprak vermekten söz et-
mesini, Türk milletinin
affetmeyeceğini belirtti.
MHP^ Genel Başkanı
Devlet Bahçeli ise
AKP'nin Kıbns konu-
sundaki politikasının
Meclis kararlanyla çeliş-
tiğini, bu nedenle hal-
koylamasına götürülme-
si gerektiğini söyledi.