22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 ŞUBAT 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA MUZIK Yılların eskimeyen sesi Erol Evgin yeni albümü ibadetim'de, 'Hâlâ ayakta ve pırıl pırılım' diyor Olgunluk müzik doluHÂTtCETl'NCER Türk pop müzığinin uzun soluklu seslerinden Erol Evgin'in ilk 45'lık plağından bu yana 35 yıl geçti. Yabancı şarkılara Türkçe sözlerin yazıl- dığı dönemlerden yerli bestelerle pop müziğin parladığı dönemlere, Türkiye'de pop müziğin her evresıne tanıklık ettı. Dıllerden düşmeyen şar- kılann sesi, kimi zaman köşesıne çekıldı, başka işlerle uğraştı ama müzikten hiçbir zaman kop- madı. "SenUnutulacakKadınmısuT' albümün- den 6 yıl sonra "İbadetim"le olgunJuk yıllannı yeniden müzikle dolduruyor. Mimarlık bürosundaki işlerini tamamladık- tan sonra akşam evınde görüştüğümüz Erol Ev- gin'le, eşi Emel Hanım'ın hazırladığı sıcak çö- rekler eşliğmde 60lardan bu yanapop müziğinı konuştuk. Istanbul Erkek Lisesi'nde ve bugün Mimar Si- nan Üniversitesi olan Devlet Güzel Sanatlar Akademisı Mimarlık Bölümü'nde okuyan Ev- gin, ilk gençlik yıllannda pop miizığe gönül ver- di. 1969"da ilk yabancı şarkılara kendısinin yaz- dığı sözlerle "Sen-Eski Günler" 45'lık plağını doldurdu: "Tûrkhe 60'h yülarda kentieşirken onun mü- ziği de pop müzik olarak önce Türkçe sözlü Ba- ü şarkılan, daha sonra özgün eserler derken pop müzik yeşermeye başladı. Ben de bu müziğin ku- ruluş \e yükseliş \ ıllannda içinde oldum ve bir- likte büyüdük diyebilirim." Unutulmaz şarkılar Erol Ev gin'in 1976 yılında söz yazan Çiğdem Talu ve bestecı Melih Kibar la birlikte bir ekıp olarak çalışmaya başlamasıyla Türk pop müzi- ğinın unutulmaz şarkılan ortaya çıktı. Aradan geçen yıllara karşın "tşteÖyleBirŞey'\"Sevdan Olmasa" 1 * şarkılan hâlâ dıllerde dolaşıyor: "Çiğ- dem'in çokalçakgönülhl, yumuşak, cleştiriye çok açık yönünü fark ettim. Söz yazmasını rka edip romancı Orhan Pamuk'un babası Gündüz Pa- muk'un bestesini verdim. Aygaz Genel Müdü- rii'ydü ama müzikle de ilgüeniyordu. Çiğdem, GündüzBey'inbestesine'ŞoförMehmet' diyehem sosyal hem de sevdasını işleyen sözler yazdı. Dü- zeniemesini Timur Selçuk'un yapbğı çok hoş bir şarkj oldu." Bu müzikşu ülkenin... çigdem Talu'nun "Genç arkadaş var, çokgüzelbes- teleri var" dediğı Melıh Kıbar'la ekıp tamam- lanmıştı: "MeHh'le biz yıllar önce tstanbul Yel- ken Kulübü'nde çalıp söylemiştik. Çok uyum içerisinde bir ekipti. aynı şeyleri düşünüyorduk. Türk pop müziğinin o ülkenin geleneksel müzik- lerinden ha\ at bulması gerektiğine inanrvorduk. Müziğinin dinlendiği zaman "îşte bu müzik şu ülkenin' denikbilmeiiydi. Melih,Türk müziğinin makamlannı. aksak ritimlerini kullanıyordu. Çiğdem de iki üç nesil edebiyatçı bir aiknin to- runuydu, çok değerfi sö/ier vaayordu. Ben de Türk müziği yorumlar gibi yorumlamaya gayret edi- yordum.Uyum içerisinde 7 yıl çalıştık. taa ki Çiğ- dem'in aranuzdan aynlışına kadar. Ondan son- ra da bu büyü bo/uldu. Melih'le bir şeyler yap- maya çanşbk ama bazen bir birikim oluyor, bir rüzgâr ahyorsunuz arkadan. Büyüyü her zaman yakalamak mümkün olmuyor." Hisseli Harikalar Kumpanyası Evgin 1980-1984 yıllan arasında, Haldun Dormen'ın yazıp yönettiğı, Egemen Bostan- cı'nın yapımcılığında iki müzikalin başrolünde oynadı. "Hisseti Harikalar Kumpanyası" ve "Şen Sazuı Bülbülleri r 'nde sahneye çıkan Evgin, 1986 yılında sahnelerden çekılerek eşi yüksek mimar Emel Evgin ıle birlikte mimarlık bürosu açtı: "Bana göre ekonomik ve sosyal çalkalanma- larla küMrel bir çözülme oldu. Bizim bir çizgi- miz \ardı \e o çizginin alüna düşme\e başladık. Ya bizden taJep edilen şeye uyup kalitemizi dü- şürecektik ya da bir kenara çekilip bekleyecek- tir. Ben bir kenara çekilmeyi tercih ettim. Eşim- le beraber bir ofis açtun. 80'li yıDaruı ortasında sahnelerde korkunç düzey kaybı oldu. Artık ben sahneye çıkamaz oldum. Biz o düzenin içinde kendimize yerbulamaz olduk. Eşcinselliği öne çı- karan bir akım oldu, insanlar ondan hoşlanır hale geldi. Çarpık kentleşme. göç. ekonomik sos- yal çalkannlar, bunlann hepsi çözülme\ di Biz o taleplere cevap veremez hale geldik. Yani yapa- bilirdik ama o zaman kendimizden ödün verme- miz gerekecekti. Ben istediğim her şeyi yapacak kadar\arhkh değilim ama Lstemediğim şeyleriyap- mayacak kadar varhklryım." Onlarda avantaj... Evgin, 9oiar- da sahnelerden uzak olmasına karşm te- levizyon programlan aracılığıyla seyircinin kar- şısındaydı. 1992-93 yıUaruıda Show TVde "Sü- per Aile" adlı yanşma programını, 1995-1996 yıllannda da "Erol Evgin Show"un yönetmen- liğinı ve sunuculuğunu yaptı. 2000-2001 yılla- nnda Kanal D'de "Bir Sevda Masah* adlı prog- ramı hazırlayıp sundu. B atı dünyasında yaşını başını almtş adamlar görüyorum. Yaşı bir avantaj olarak kullanıyorlar. Hâlâ sağlıklı, dinç ve moralleri iyi; toplum hâlâ onlan ayakta alkışlıyor. Bizde tam tersine yeniler çıkar eskileri bir köşeye iterler. Eskiler de gündelik yaşam kaygısındadır; küsme, matlaşma olur. Ben bunu aşan sanatçılardan biri olmak istiyorum,. •**> POPSTAR BİR TELEVİZYON OYUNU Erol Evgin'le sohbetimizde konu pop müzik olunca söz ister istemez "Popstar"a geldi. Evgin, bu yanşmanın medyada böylesine büyütülmesinden oldukça rahatsız, sitemlerini art arda sıraladı: "Bu yanşma dediklerine ben 'televizyon oyunu' diyorum. Ulkemizde ciddi müzik yanşmalan olmadığı için halkımız bunu müzik yanşması zannetti, hep birlikte oyuna geldik. Bu başarılı bir oyun, insanlar merakla izliyor. Çünkü, realrty show denilen gerçek yaşamlara benzer şeyler sergileniyor, jüri arasında tartışmalar oluyor. Oysa bir müzik yanşmasında kriterler ve şartname belli olduğu için jüri arasında kriter tartışması olmaz. Ben Popüler Müzik Sanatı Vakfı'nın (POPSAV) yıltarca başkanlığını yaptım. Kuşadası'nda yanşmalar yaptık. Şartnamemiz vardı, kimse orada krrterieri tartışamazdı. Ama Türk halkı da oyuna geldi, bu kadar da ayıp yani. Biz, 'Halkımız bilir, seçer1 deriz ama ben de 35 yıldır bir aileyim onlarla. Biraz sitem etme hakkına sahibim. Bu kadar kolay beğenmesinler, tavır koysunlar. Ben bunlan söylüyorum, ondan sonra 'Peki kim birinci olacak' diyorfar. Deli olmak içten değil. İki ayda böyle bir oyun tezgâhlanabiliyorsa belki polrtik arenalarda da bize böyle oyunlar tezgâhlanıyor diye düşünüyorum. Demek ki bir seçim arifesinde, 3-4 ay içinde ekonomide birçok ^ ^ alanda oyunlar tezgâhlanabilir." w •••t. : - • * • - ' , . /./-*J f. • . > - s'•' Sahnelerden yıllarca uzak kalan Evgin, oğlu Murat Evgin'le dönüp "baba-oğul" konserleri- ne çıktı: "Böytece 2000'lere geldik. Şimdi bun- dan sonra olgunluk dönemini yaşamak istiyo- rum. Bab dünyasında yaşuu başını almış adam- lar görüyorum. Yaşı bir avantaj olarak kullanı- vorlar. Hâlâ sağlıkh. dinç ve moralleri hi; toplum hâlâ onlan ayakta alkışhyor. Bizde tam tersineye- niler çıkar eskileri bir köşeye iterler. Eskiler de gündelik yaşam kaygısındadır: küsme, matlaş- ma olur. Ben bunu aşan sanatçılardan biri ol- mak istiyorum. Hâlâ ayakta olan pırıl pınlbenim jenerasyonumdan arkadaşlar var. Onlarla da bir ekip olmayı hayal ediyorum." I' nsanlar gider şarkılar kalır Sohbet, 35 yıl pop müzik dünyasında nasıl ayakta kalındığına gelince Erol Evgin, AzizNe- sin'in sözlerini anımsıyor: "Büyükusta 'insanlar gider şarkılar kalır. Şar- kılar var yüzyıllara dolanır, şarkılar var söylen- diği yerde kalır' demiş. Bizim şarkılanmız da >üz- \illara dolamr mı bikmiyorum ama 25-30 yıl ön- ce yaptjğımız şarkılann hâlâ yaşaması bizim bir şansunız olsa gerek. Ünlenip çok zengin olmak gjbibir hedefımizvehav^limiz>t)ktu.iyişarkı söy- lemek istiyordum. Şimdi sabun köpüğü dediği- niz günübirlik işlerde ünlenmek ve para kazan- mak hedef. Ün ve para, zaten işinizı hi yaptığV nız zaman arkamzdan gehy or." Ka b a S i m a t t l k Evgin'in yeni albü- mü "lbadetim"de şarblanna "olgunluk" dönemine ilişkin yaşam felsefesi gırmış: "Bir gün Şener Şen'e 'Nasıl gidiyor hayat' di- ye sordum da' Kabasını attık' demişti. Çok hoşu- ma gitrruşti o söz. Bir köşeye yazdım ve öyle bir şarkıyapom. Şimdirüıier de birbirineo kadarya- kmlaştı ki artık pop müzik demiyomm. Türkiye insanının dinlediği müzik bu. Türk müziğinin farkh renkleriyle şarkılar yapıyoruz, tbadetimbir halk hikâyesinden esinleniyor. Güle,'Nıye kokar- sın' dhe sormuşlar. îbadetimdir' demiş. Benim ibadetim de şarkı söylemek. Birtikte şarkı söyle- mek. yani paylaşmak güzeldir. 7 " Bedri Rahmi'nin 'Yaşadnn / şarkılar türküler şahidimdir" sözlerin- den örnek \enp de\am ediyor Evgın: "Şarkılar yaşama a\na tutuyorlar, tanıklık ediyorlar. Yaşa- mımızda bu kadar önemtiyken şarkılan özenli seçmek gerek. Yoksa şarkısız kalırsınız. Şarkılar bizim duygulanmızı ifade eden en gerçek şeyler. SEVCİLİLERE ÖZEL PARTİLER LAİLA ORIENT LİSTE BAŞI 14 ŞUBAT 22.00 - 04.00 14 Şubat Sevgililer Günü nedeniyle müzıkli mekânlar özel geceler düzenledi. Candan Erçetin 14 Şubat Cumartesı akşamı saat 21.00'de Bostancı Kültür Merkezinde "SevgUiler Günü Özel KonserT verecek. Maslak'takı Parkorman'da 14 Şubat Sevgililer Günü nedeniyle partı düzenlenecek. Organizasyonundan dekoruna, bar çalışanlanndan sanatçılanna kadar kadınlar taranndan yürütülecek olan partide Şebnem Ferah, Pamela Spence, Ash ve Göksei konser verecekler. Feridun Düzağaç 14 Şubat akşamı saat 22.00"den itibaren Beyoğlu Terkos Çıkmazrndaki Bronx'da sahneye çıkacak. Radyo programcısı ve televizyon sunucusu Ekin Olcayto'nun DJ'lik yapacağı partide, ateş dansı gösterisi de yer alacak. Yeşilyurt'taki Polat Otel Champions Bar'daki Sevgililer Günü kutlamasında ise İndigo, Göknil Gökmen ve Emre .\ltuğ sahneye çıkacaklar. DMC'nin 2003 yaz aylannda çıkardığı Laila Orient, Birleşik Arap Emırlikleri'nde müzik hstelermde ikincı sırada yer aldı. Tüm dünyada şubelen bulunan müzik marketi zinciri Virgin Music Store'lann davetlisi olarak Dubai'ye giden DMC Yönetim Kurulu Başkanı Ercan Saatçi, "Tüm Ortadoğu'daki Virgin'lerden imza günleri teklifleri gehŞor. Bu, ülkemiz için de son derece önemli ve gurur verici bir müzik olayı" dedı. Saatçi, Laila Orient'in ABD \e Fransa'da da yayımlanacağını kaydetti. GÖRÜŞ ŞAHNAZ ÇAKIRALP Aşksız Kadınlar Kıbrıs, Irak, AB, ABD, IMF, Beyaz Afet, yaklaşan yerel seçimler, Başbakanlık Müsteşan... Gündem hep yüklü. Gündem ne kadar yüklü de olsa bir ko- nu var ki o hep gündemdeki yerini koruyor. Politi- ka yazarları dahi haftada en az bir kez olsun o ko- nuyu ele alıyoriar. Hele pazar günleri. O gün gaze- telerin Pazar ekleri de hep onunla ilgili. O konu tah- min etmişsinizdir ki aşk. Yahut kadın-erkek ilişki- leri. Veya gönül işleri, sevgi işleri... Eskiden pek böyle değildi gibi geliyor bana. Aşk, gazetelerimizde, TV'lerimizde bu derece yoğun il- gi görmüyordu. Hele internet! Tüm siteler sadece aşk ile kadın ve erkek ilişkileriyle ilgili. Geçen pazar bu "Pazar Ekleri"ne şöyle bir göz attım; bir kaçı ör- neğin; Mehmet Y. Yılmazyazmış: "Karşılıksızaşk- lar için birkaç satır"; Ahmet Tulgar'ın Güler Kaz- macı ile röportajı; "Anzalı Erkekler", Ayşe Arman'ın yazısı; "Kar, elâ gözlü adam ve aşk."... Aynca ka- dın güzelliği, erkek estetiği ile ilgili yazılar... Yıneaşk romanları da, erkek yazarlann kadın romanlan da best seller hep. Bir furyadır gidiyor işte. Elbette aşk, insan yaşamının tadı tuzu. Her in- san için önemli. Ama insanlar bunu hep özelınde yaşıyorlardı. Ulu orta konuşulmuyordu. Şimdi öy- le mi ya? Her yerde aşk var. En çok konuşulan şey, en çok yazılıp çizilen de. Dünyada ve özellikle de ulkemizde her alanda ya- şanan hızlı değişim, aşkı da bu denli gündemdetu- tuyor gibi. Teknolojik, özellikle de iletişimdekı ge- lişmelerle, ekonomik değişim ve politik olaylann et- kisiyle hızlı bir sosyal değişimi yaşıyoruz. Bu sos- yal değişim kadın- erkek ilişkilerini de, insanlann bu ilişkilere bakışını, değer yargılannı, yaşam fel- sefesini, dünya görüşünü de etkiliyor. Özellikle büyük kentlerimizde kadınlanmızın eko- nomik özgürlüklerini bireysel özgürlükle tamamla- malan, meslek, kariyer sahip olmaları, yaşama da- ha bir sıkı sanlmalan onlan genç yaşlarda olgun- laştınrken toplumun kadın-erkek ilişkilerindeki de- ğer yargılannı da hızla değiştiriyor. • • • öte yandan erkeklerin gelecek planlan ve kay- gıları, yaşam savaşları, iş bulma ve elde etme ola- naklan, ekonomik krizler onlann kadınlara göre da- ha geç yaşlarda olgunlaşmalanna neden oluyor.. Erkeklerin bu dönemlerinde, kadının yaşamların- daki önemi ve değeri de birinci sırayı almıyor.. ya- hut alamıyor. Ama kadın, yaşamındaki erkeğin hep birinci sı- rasında olmak istemez mi? Kadın, erkeğinin ilgisi- nin sürekli ve yoğun biçımde üzerinde olmasını ar- zulamaz mı? Elbette ister, elbette arzular. Bir yan- da genç yaşta yaşamına yön vermış ve yaşamı tam anlamıyla algılamış kadınlar, diğer yanda ileri yaşlarda yaşamlanna ancak şekil verebilen ve geç olgunlaşan erkekler! • • • Bir yanda erkeğin gözünde birinci sırada önem- li ve değerli olmayı isteyen kadınlar, diğer yanda ka- dınları bu dönemdeki yaşamlarında ikınci, üçüncü önem ve ilgi sırasına koyup kadına salt cinsellikle yaklaşan erkekler... Bu arada kadın-erkek ilişkilerinde hızla değişen toplum yargıları. Kadının bağımsız birey haline gel- mesi, kendisi ile ilgili hertürlü kararı kendisinin ve- rebilmesi, cinselliği dahil her şeyi özgürce yaşaya- bilmesi... Tüm bu gelişim süreci; kadını birnoktadayalnız- lığa da iten, yaşamında derin bir boşluğun oluşma- sına da neden olan değil mi? Yaşanılan arkadaş- lıklarda, kısasüreli ilişkilerde, bunlann çokluğu da kadının yalnızlığını gideremiyor. Çünkü bu tür iliş- kilerde "aş/c"olmuyor sevgi de gelişemiyor. Aşk ve sevgi olmayınca kadının yalnızlığı da son bulmu- yor. Bir umutsuzluk başlıyor. • • • Çoğu üniversitediplomalı, hem iş hem kariyer sa- hibi, bakımlı yığınla genç kadın internetin arkadaş bulma sitelerinde "elini verdiğinde kendisini güne- se götürecek erkeği", ama "adam gibi adam "\ arı- yor. (Bu deyim de ne kadar tuttu böyle?) Anyor ama yok. Nerede adam gibi adam? Bulabilene aşk ol- sun! Bir de yaş ilerledikçe bulabileceği adam gibi adamlann da yaş çıtası yükseliyor. O yaştaki erke- ğe rağbet edecek kadınlann sayısı 20'li yaşlardan itibaren tüm yaş kategorilerinde neredeyse sınır- sız çoklukta iken, kadının bu şansı da hem sınıriı yaş grubunda hem de sınıriı sayıda kalıyor ve üs- telik de rekabetin bunaltıcı etkisini derinden yaşı- yor ve hissediyor. Bu arada depresyon da kapıyı çalıyor. Aşkı bulamayan da aşkı konuşmakla oku- makla mı teselli buluyor acaba? Bence öyle. Aşkı yazmak, aşkı konuşmak avunma ikramiyesi gibi olu- yor. Çünkü aşk bir umut olarak hep var. Aşk sattı- nyor. Reytingi arttınyor. O zaman gazetelerde, TV'lerde aşktan geçilmi- yor. Geçilmiyor; ama gerçeğe dönüp baktığınızda da ortalıklarda aşk da maşk da yok! Bir üniü şairimiz ne demiş?: Aşk her kalbe gıdadır Ne yer.ır ne içilir Aşk bir demir leblebidir Çiğneyene aşk olsun! Ve kadınlanmız aşksız yaşıyor. fcVŞAAT MÜHENDİSLERİNE ÇAĞRI DAHA ETKtN - ÜRETKEN - DEMOKRATÎK BtR ODA YAPILANMASI ÎÇİN~ 14-15 ŞUBAT 2004 tarihlerinde yapılacak TMMOB Inşaat Mühendisleri Odası Istanbul Şubesi 39. Dönem Genel Kurulu ve Seçimlerine tüm meslelctaşlanmızı çağınyoruz. ÇAĞDAŞİNŞAAT MÜHENDİSLERİ GENEL KURUL 14 Şubat 2004 Cumartesi Saat: 09.00 - 10.00 Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryumu, Beşiktaş.iSTANBUL SEÇÎMLER 15 Şubat 2004 Pazar Saat: 17.00 Şışlı Karagöz)'an îlköğretim Okulu Abıde-ı Hürriyet Cad. (Şişli Osmanoğlu Kliniği Yani - Şışli Adliyesi Karşısı), Şişli ISTANBUL YÖNETtM KURULL ADA\TARTMIZ ASCL 1. Cemal GÖKÇE IRezanBLTLT 3.NusretSLTNA 4.\LCevatARZIK 5. Cemal İNAN 6.1smaaUZL*NOĞLU 7.Nergiz\ASnOĞLU YTDEK 1. Recep ÇALI 2. M.Cem KAFADAR 3.TemelPİRLİ 4. Çetin BİÇER 5. H. tbrahim AKPINAR 6. Reşat KARACA 7. E. Füsun SÜMER
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle