Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SA'FA CUMHURİYET 8 ŞUBAT2004 PA2AR
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Haldun, Abdi, Örsan...
l-er ocak ayında beklerdim. Yurdun dört bir ya-
nınian kopup gelirdi öyküler!.. Her biri ayn bir
çiçîk sanki, kokusu, rengi, güzelliği, tadı deği-
şikdünyalar, insanlar, serüvenler...
Cört yüz, beş yüz dünya, bambaşka yaşam-
lars açılan pencereler... Alışmıştım, on beşyıldır,
beki daha uzun zamandır. Masamı, odamın her
yemi dolduran öyküler öyküler...
Bekledim yine, geien yok, arayan soran yok!
Şubat, işte.. Bekliyorum. Haberyok! Dostlarda
beHiyor; Tahsin Yücel, Emre Kongar, Selçuk
Erez, Selim lleri, Ahmet Oktay, Orhah Duru,
Deırıet Taner de bekliyor, benim gibi... Nerde o
. öyküler, nerde?
' Güzel bir gelenekti. Benim ta 1950'lerde sa-
vüRduğum bir uygulama.. ödüller kurulmalıydı,
sanata, kültüre, edebîyata açık ödüller. Tartışılı-
yordu; örneğin Ataç karşı çıkıyordu. ödüller ge-
reksizdi. ödül kazanmanın bir değeri yoktur. öy-
le yapıtlar vardır ki ödül almasa da önemlidir,
"daha üstündür, kalıcıdır. Ama ben hep savundum.
So.nunda gündeme girdi ödüller; Sait Faik Ar-
mağanı, Türk Dil Kurumu, Cumhuriyet gazete-
si, Milliyet'inkiler, derken daha başkaları...
Tam on beş yıl adını andığım arkadaşlarla 'Mil-
//yef'in Haldun Taner ödülü'nün seçici kuruluy-
duk. Nisan ayının belli bir gününde toplanır, tar-
tışırdık. Saatler sonra bir öykü, derken bir baş-
kast öne çıkardı. Birbirinden değerli öykücülerye-
tişti bu çabalarla...
"M////yet"in önemli bir ödülü daha vardı, gaze-
tenin unutulmazyöneticisi, nerdeyse yaratıcısı Ab-
di Ipekçi ödülü.. Sonra, genç yaştayitirdiğimiz
usta gazeteci Örsan Öymen ödülü... Akla ge-
lir miydi bir gün gelecek, A±>di Ipekçi unutulacak,
unutturulacak! Hem de yakınlannca, hem de kur-
duğu, yücelttiği bir kurumun şimdiki yetkililerin-
ce!.. Ya örsan!..
Haldun Taner "Milliyet "teyıllarcayazdı.. Birsim-
geydi. Okurtarın, ilgiyle yazdıklarını beklediği, bir
büyük yazardı. Anısını yaşatmak için miydi bu
ödül? Taner gibiler zaten unutulmaz, öyküleri,
oyunları, yazıları hep yaşar gider... Ama bir de-
ğerbilirlik örneğiydi Haldun Taner ödülü'nü kur-
mak, yaşatmak... Seçici kurulu da o seçmişti
yaşarken... Bu arkadaşlar adımı taşıyan bir ödül
olursa orada yer alsınlar, demişti. Bizler de on beş
yıldır sevdiğimiz dostu anıyorduk. Yılda iki kez
bir araya gelip yeni öykücülerin yetişmesi, ede-
biyatımızın zenginleşmesi için yüzlerce öykünün
dünyasında yaşıyorduk.
Şubat geldi, geçiyor! öyküler gelmedi, gelme-
yecek! Ipekçi için de, örsan için de öyle... öyle
mi gerçekten? Aydın Doğan gibi sanatsever ki-
şiliğiyle tanınan bir insan bilmem ne der bu ko-
nuda? Artıkyeter mi? Artık gerekmiyor mu? San-
mam, ama gerçek bu; Haldun, Abdi, örsan ödül-
leri artık yok!..
Sırası mı, diyecek kimi okuriar? Bak, yüzlerce
insan hac kurbanı oldu. Yüzden çok insan da
Irak'ta öldürüldü. Ya Konya'daki, yalnız acı de-
ğil, hepimize utanç veren olay!.. Her gün ordabur-
da, özellikle işgal altındaki topraklarda, Filis-
tin'de, Irak'ta bir kavga var, bir başkaldırı var,
ölümler var, acımasızlık, insanlık dışı kanlı olay-
lar var. Sen kalk, Haldun anısına verilen bir ödü-
lün özlemini çek! Abdi Ipekçi'ye uygulanan say-
gısıziığı sergüe..
ödülleri kaldırsalar da Haldun da, Abdi de,
gencecik örsan da değerini yitirmez. Anılan, ad-
larına ödül olmasa da sevenlerinin gönüllerinde
yaşar. Ama beni, benim gibileri üzen sanata, kül-
türe, insana, değerlere aldırışsızlık, hepsi bu!..
Vakıf ve Derneklerle İlgili Yeni Bir Yasa
Yasa kapsamına göre vakıf ve dernekler, genel olarak.
bir kamu kuruluşunun görevlileri tarafından kurulan özel
hukuk tüzelkişileri. Bunlann yöneticisi de genellikle,
ilgili kamu kurumunun yönetici ya da görevlileri oluyor.
Aydm AYBAY
U
zun bir süredenbe-
ri hazırlanmakta
olduğunu duydu-
ğumuz yasa, niha-
yetçıktı:"Dernek
ve \ akıflann Kamu Kurunı ve
Kunıluşlan ile Dişkilerine Dair
Kanun" (Resmi Gazete, sayı
25361, tarih 29.01.2004; Kanun
nu. 5072). Yasanın "Amaç ve
KapsanT başlıkh bırinci raad-
desine göre bu düzenleme bütün
vakıf ve derneklerin değil, sade-
ce "kamu kurunı ve kuruluşlan
içinde ya da nezdinde" kurulmuş
olan vakıfve dernekleri kapsıyor.
Bunlardan "kanunla kurulmuş
olanlar" ıse çalışmalan ile ilgili
esaslar ayn bir yönetmelikle dü-
zenlenmek üzere kapsam dışı bı-
rakıhyor.
Yasa kapsamına göre vakıf ve
dernekler, genelolarak. bir kamu
kunıluşunun görevlileri tarafin-
dan kurulan özel hukuk tüzelki-
şileri. Bunlann yöneticisi de ge-
nellikle. ilgili kamu kurumunun
yönetici ya da görevlileri oluyor.
Devlet hastaneleri, üniversiteler,
çeşitli devlet dairelen, kamu ik-
tisadi kuruluşlan, belediyeler. ca-
miler vb. resmi kurumlar nez-
dinde kurulmuş bu tür yüzlerce
vakıf ya da dernek var. Bunlar-
dan, özellikle bağh olduklan res-
mi kuruluşlann verdiği veya sağ-
ladığı hizmetler karşılığında, ya-
sal olarak ahnan harçlar dışında,
bağış ya da benzer adlar altında
aldıklan paralar nedeniyle pek
çok şikâyet ediliyordu. Söz ko-
nusu paralar hizmetten yararla-
nacak kişiden adeta bir resmi zo-
runlulukmuşçasına talep edili-
yor; ödeme yapılmazsa, genel-
likle hizmet de verilmiyordu.
Tepkiyasası
Yeni yasanın, uzun zamandan
ben medyaya da yansıyan bu tür
yakınmalar sonucunda oluşan
resmi tepkinin iirünü olarak ha-
zırlandığı söylenebilir. Bununbir
tepkiyasası olduğu. hem getirdi-
ği yasaklardan, hem de yasakla-
ra uyulmaması halinde uygulana-
cak cezalardan anlaşılıyor. Ya-
saklan topluca şöyle özetleyebı-
liriz: Yasa kapsamına gıren der-
nek ve vakıflar, nezdinde kurul-
duklan resmi kurumun adını ta-
şıyamayacaklar. Böyle bir vakfın,
o ünıversitenin hizmet binalan
ve müştemilatında çalışması da
yasaktır. Ünıversiteye aıt araç ve
gereçleri de kullanamaz. Kamu
kurumu tarafından venlen hiz-
met dolayısıyla, yasa kapsamın-
dakı vakıf veya derneğin, ücret,
katkı payı, bağış ve benzen ad-
larla bir ödün alması da yasaklan-
mıştır. Aynca, yurttaş, o hizmet
için kullanılacak form, dosya ve
benzen kırtasiyeyi de vakıf ve-
ya dernekten tedarike zorlana-
maz. Bu tür vakıf ve dernekler-
de, ilgili resmi kurumun görev-
lileri, görev unvanlan ile yönetim
görevi alamazlar. Kamu kurum
ve kuruluşlannın bütçelerinden
söz konusu dernek ve vakıflara,
ödenek, yardım veya herhangi
bir ad altında kaynak aktanla-
maz. Bir kamu kuruluşunca acı-
lacak ihalelerde, bu kurum bün-
yesinde kurulmuş olan vakıf ve
dernekler ile aynı kurumla ilgili
heT ne amaçlakurulmuş olursa ol-
sun dernek ve vakıflar ve bunla-
nn paydaş olduğu ortaklıklar iha-
leye katılamazlar.
Yasanın 2. maddestnde aynn-
tılı ve kapsamlı olarak yazılmış
olan bu yasaklar, ilgili bakanlık-
ça uzunca bir süredir toplanmış
olan bilgilere dayanmaktadır.
Madde dikkatlice incelenirse,
yurttaşlarca yoğun şekilde ya-
kınma konusu olan uygulama-
run önlenmesi için hiçbir açık
kapı bırakılmamaya çalışıldığı
anlaşılmaktadır.
Görevden alma işlemi
Bu radikal yasaklama düzeni-
ni tamamlayan hüküm ıse yasa-
nın 3. maddestnde yer almakta-
dır. Bu hükme göre. bir önceki
maddede (2. madde) öngörülen
yasaklara uymayan "kamu gö-
revlileri ile dernek ve vakıfyöne-
ticileri", eylemleri başka bir suç
oluşhırmuyorsa, "üç aydan bir
yıia kadar hapis cezası ile cezalan-
dınlır." Aynca vakıf ve dernek
yöneticıleri için "görevdenalma
işlemi" uygulanır.
Bu yasa yürürlüğe girdıkten
sonra yeni kurulacak olan der-
nek ve vakıflann tüzük ve senet-
lerinde bu yasaya aykın hüküm-
ler varsa. bu \akıf ya da dernek
genel hükümlere göre kapatılır ve
mallan da Hazine'ye (dernekler-
de) ve Vakıflar Genel Müdürlü-
ğü'ne (vakıflarda) "intikaleder."
Bunun anlanıı kapatıhna anında,
vakıf veya dernek malvarlığının
kendiliğinden Hazine'ye ya da
genel müdürlüğe geçmiş sayıl-
masıdır.
Öte yandan evvelce kurulmuş
olan ve bu yasa kapsamına gıren
vakıfve dernekler de, (kı yasanın
asü amacı bunlarla ilgili düzen-
lemedir) alü ay içinde yeni yasal
düzene uygun hale getirilecekler-
dir. Bu yapıbnazsa, dernek veya
vakıf kapanlacak; mallan Hazı-
ne ve Vakıflar Genel Müdürlü-
ğü'ne intikal edecektir. Aynca
tüzük veya senedı yeni yasaya
uydurmayan yöneticilere de üç
aydan bir yıla kadar hapis ceza-
sı verilecektir.
Döner sermaye
Bu konuda bugünden kesin ve
aynntılı bir değerlendirme yap-
mak için vaktin erken olduğu
söylenebilir. Ne var ki, yıllardan
beri yakından izlediğımiz bu ko-
nu hakkında oldukça yüklü bir bi-
rikimimiz var.
Buna dayanarak, aynntılı de-
ğerlendirmelerimizi ayn bir ya-
zı ya da yazı dizısi ile sunmak is-
tiyoruz. Yalnız şimdıden bir iki
temel noktaya değinmek gere-
kir: Birincisi, bu yasal düzenin
oluşumuna yol açan ilk uygula-
ma, kamu kuruluşlannda resmi
yoldan kurulup işletilmesı yasal
olan "döner sermaye" düzenıni
resmi denetim nedeniyle "sıkıcr
bulup hastalardan. kendi kurdu-
ğu vakıfyoluyla serbestçe "baç"
alan ünlü bir üst görevHnin kişi-
sel manfetidır. Bu yoldan topla-
dığı paralarla, başı olduğu kuru-
luşta, "zarf usulü" ödemelerle,
kendine körü körüne bağh bir te-
baa oluşturmuştur. Bu modeli
pek beğenen bırçok kurum yöne-
ticisi de hemen ardından. aynı
yöntemle. kuruma bağh vakıf ya
da derneklen kunnakta gecik-
memışlerdır.
Şımdi, yeni yasa ile bütün bu
"duzen" çökecektir! Sayılan bel-
kı onbinlen geçen "vakıfve der-
nek" çahşanı ışsiz kalacak; özel-
likle hastanelerde \enlen sağlık
hızmetleri ciddi şekilde aksaya-
caktır. Bu açıdan bakılırsa, yeni
yasanın getirdiği "tepkisel dü-
zen"i onaylamak zordur. Kanı-
mızca, bu konudaki sakathklan
ortadan kaldırmak için daha es-
nek bir düzenlemeye olanak var-
dı. Bu yola gidilmemesi yanlış ol-
muştur.
Sağım Solum Seçim...
tsmet Kemal KABADAYI Hukukçu
2
8 Mart Yerel Yöne- mi gazetecıler ve Cumhu-
tim Seçimleri'ne
doğru gidiyoruz...
Gidiyoruz da, sayın Ühan
Selçuk'un sık sık vurgula-
dığı gibi, "seçmen sayıa-
nın yüzde yinni beş oyuy-
la Medis'inyüzdealtnûşal-
tısını ele geçiren takıyye
partisi, tek başına iktidar-
da olmayacak işler yapn
yor~"
Ammsadıklanmız: or-
du, üniversite, yargı, işçi
kuruluşlan, öğrenciler,
özelleştirmeler, emekliler,
çağdaş sivil kuruluşlar, ki-
riyet, Aydınlık, Star olay-
lan... Birkaç ay önce Ulu-
sal Kanal'ın haklan gasp
ettirildi, şimdi de Star TV
uygulamasma geçildi...
"Ayaguna yer ede>im"le-
rin "gör ki"leri mi bun-
lar?..
1950'lerden bu yana ne-
ler görmedik? Nice baş-
bakan'lar, bakanlar, hatta
cumhurbaşkanlan, "Sizis-
terseniz hilafeti de getire-
bflirsüiii_ Bana kimse. sag-
cılar adam öldürüyor de-
dirtemezL Kuran aveüeri
diyorki-Tarikattarikatta-
rikat_ Kanlı mı olur, kan-
SE mı?. Silah atanla tespih
tutan eL son sosyalist dev-
leti yıkbk» Şeriata karşı
\iirunmez_. Camiler kış-
lam. minarekrsüngüm_"
vb. dediler.
Sözü göze alan şimdiki
müşteşarlar da kurs ağala-
nnın, imam ağabeylerinin
yüzlerini
a
ak" edecek bi-
çimde ve "ben hizbulla-
hnn" dercesine şunlan söy-
lediler: "Benmflliyetçide-
ğUim, ümmetçhim.-" Ya
da "İslanı asıl yaşam tar-
Buyükşehır
Çaltşıyor...
İSTAN8UL BÛYÛKŞEHİR BELEOİYESİ
İ S K İİSTANBUL SU VE KANALİZASYONİDARESİ
Umraniye, Sangazi, Samandıra, Sultanbeyli,
Taşdelen, Alemdağ, Paşaköyve Yenidoğan;
daha temiz bir çevreye kavuşuyor...
Paşakoy Atıksu Tüneli'ni
HİZMETE ALIYORUZ!
8 Şubat 2004,
Pazar • Saat: 13.30
Yer: Yenidoğan Bld. önü
Müteahhıt Fırmalar.
Garantı Koza !nş & Bıat Inş.
Ali Müfit GÜRTUNA
Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
adır. Ben inançtan ve sis-
temli demokrasiden. din
devktinden \ana\im. bun-
lan bir cemaatiniçindeön-
görmekistivıorunı'' filan...
Anlaşılmayan, daha
doğrusu usa (akla) vurdu-
ğumuzda anladığımız şu:
"Orta"lan,
u
merkez"leri
bir yanda rutalım.
Onceki dört aynı parti-
den sonra şimdiki "tam
sağ" partinin amacı belli
oldu: Şeriat-tarikatvedin
devleti!.. Pekı, ya Türkiye
Cumhuriyeti'nin d^Tİm-
ci, tam bağımsız kurulu-
şundan Gazi Mustafa Ke-
mal Atatürkdilek ve ilke-
lerinden, çağdaşlıktan ya-
na olduğuna inanarak söy-
lediklerine inandığımız
gerçek sol, Türkiye solu,
"tam sol", hani, tüm "ka-
le"leriyle nerde"
7
Sağ, "değişinvdeğişmez
kuraldu-"ı soldan almış,
kötüye kullanıyor. Orada
"değiştim" demek, asıl
amaç için akıllı bir araç
sözüdür.
Anayasanın "demokra-
tik, laik. sosyal de\1et" dü-
zenlenmesine karşı.
u
şe-
riat temelli din devleti" sis-
temini getumeye yönelik
kunıazlaşmadır, halk ge-
reksınmelerine hizmeti
içermemektedir...
Sonuç: Bence de aynı
ulusal gemide, sakıncah
yoldayız. Aymaz ve du-
raksamalı bir rotadayız.
Yeni bir "kuruluş ve kur-
tuhışsavaşı" gerekiyor. Bu
nedenle, SayınOktoyAk-
bal'ın hep yinelediği gibi,
ülkenin tüm sosyal demok-
ratlan, demokratık solcu-
lan, sosyahstleri, halkçıla-
n, cumhuriyetçileri, ger-
çek yurtseverleri, us birli-
ğinde, el birliğinde, oy bir-
liğinde bulunmalı; birbiri-
ne kenetlenmişlerden ders
almalı, birbirinin adayını
seçimlerde boşa harcama-
mahlar.
Güdülmemiş olmak ko-
şuluyla "kaûhmcı yöne-
tim", gelişkin ve ileride
ise "çoğufcuhık", demok-
rasiye uygundur. Yanlış
olan, onu "şal" ya da "tûr-
ban" olarak kullanmak,
yüzyıllann tutuculuğunu
(muhafazakârhğını) gü-
nümüze taşımaktır...
Tabandaki halkımız,
kandınldığı ya da yanıl-
tıldığı zamanlarda ne ya-
pacağını biliyor. O aslın-
da. geçim kaygılan içinde
bile, "haricivedahiKbed-
hablar"a( *) karşı, çağdaş
"nimet"leri, ulusal ilerle-
meyi sağlayacak olan ay-
dınlanmalara, kurtancı uy-
gulamalara açık ve hazır-
dır...
(*) Bedhah: Kötü vürekli.
_ M U R İ T E I E U I l ' E I E P İ I E i l l l l l
KIHALIK
0DAGeîeceğini
tek tolu,
öldnrmek.
n ı l;ıl i-
( j ) İ S T A N B U L B Ü Y Ü K Ş E H İ R B E L E D İ Y E S
w w w. s an aiyo l c u l a r i . c o m
12-15-22-29 Şubat
Bahçelıevler Beladiye Tıyalrosu
Gışe Tel 0212 441 36 81-82
18 Şubat Profllo Alışveri; Merkezı
Mecıdıyeköy Gi«e Tel 0212 216 40 70
PENCERE
Dağlarca'nın Doruklarından
Esen Rüzgâr...
Bizim gazetenin üst katındaydık; Nadir Nadi'nin
odasında söyleşiyorduk; Emre Kongar, Süleyman
Çelebi, Ertuğrul Kazancı, Alev Coşkun, ben...
ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) kapsamlı bir
eyleme hazırlanıyor...
Alev birden ayağa kalktı, elindeki 'Güzel Yazılar'
dergisinden okumaya başladı...
Şiirin adı:
"CUMHURİYET Doğumdan Bugûne"
"Köylü efendimizdir dediğimiz birisi vardı
Köylü efendimizdir dediğimiz birisi yoktur
Bütün ulusu eğitecek kuruluşlar vardı
Bütün ulusu eğitecek kuruluşlar yoktur
Yurdu demir ağlarla ören ülkümüz vardı
Yurdu demir ağlarla ören birisi yoktur
Yerii ürünlerle yetinelim istedik
Yerli ürünlerle geçinmeyi amaçlayan birisi yoktur
Dil devrimini gerçekleştirmek sevinci vardı
Dil devrimini gerçekleştirmek sevinci yoktur
Türkiye Türklerindir'e inanan yazarianmız vardı
Türkiye Türklerindir'e inanan birisi yoktur
Türkiye 'yi yüzdeyüz özgün kılan yöneticiler vardı
Türkiye'yi yüzdeyüz özgün kılmak isteyen birisi
yoktur
Toplumculuk anayasasıydı ülkenin
Toplumculuğu gerçek anlamıyla anlayan
uygulayan birisi yoktur
Ey Türk Gençliği Atatürk diye andığımız yaşama
gücümüz vardı
Atatürk diye andığımız yaşama gücümüz vardır
vardır."
•
Susmuştuk.,
Heyecanlanmıştık..
Yoklann yok olduklan yerde, şairin variann paha
biçilmez varlığında 'yaşama gücümüzü' vurgula-
ması, şiirden öteye bir yaşam pusulası oluşturuyor-
du.
Dağlarca doksan yaşında gençliğini yaşıyor..
Şiirini çerçeveletip Ankara'da ADD'nin duvanna
çakmalı!..
•
Birden anımsadım:
- Son 10 Kasım'da çıkan Cumhuriyet'in birinci say-
fasında Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın şiiri yayımlan-
mıştı; arşive söyleyelim, getirsinler.
Şiir geldi.
Adı:
"Büyük Gün"
Alev okumaya başladı:
"Burası Türkiye'dir
Bütün ovalar başakta
• • •
Savaşlar başkaldırmalar zindanlar
Gözyaşlan uzakta
• • •
10 milyondan daha çok öğrenci
Okumakta yazmakta
• • •
Oğullanmız kızlanmız gözleri parlarken
özgüriük bayrağını taşımakta
• • •
Yurdun toprağını kırmızı kılmış
şehitlerimiz adına kocaman
Anıtkabir ayakta."
•
Büyükler büyüğü Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın dize-
lerindeki ermişlik, geleceğe doğru yürüyüşümüzün
yolunu pınl pınl çiziyor...
Peki, daha ne duruyoruz?..
^AL
YARCI DUNYASI
SATIŞ TEMSİLCILERİ
Hukuk alanında ciddi bir yeri
olan dergi ve kitaplarımızın or-
ganize bir şekilde pazarlanması için İstanbtıl, Ankara,
İzmir, Bursa ve Adana'da ikâmet eden deneyimli sa-
tış temsilcilerine ihtiyaç vardır.
Tel.: 0212.511 06 52 • Tel.: 0216.418 39 16
TMMOB
Mimariar Odası İstanbul Bihükkent Şubesi
38. Donem Olağan Genel Kurul Çağnsı
Şubemızın 38. Dönem Olağan Genel Kurulu ve
"Teknık Kongre" aşağıda belirtılen gün ve yerde. ılan
edılen gündemle yapılacaktır
"Odamızın yıllardır sürdürdüğü kamu yaranna mesle-
ki davTanış gösterme sorumluluğu" ile yönetıme gelen
37 Dönem Yönetim Kurulu olarak, tüm üyelenmızı.
UlA'nın "Yaşasın Kentler" teması çerçevesınde
düzenledığimız "'Yaşanılır Kentler. Yaşanılır tstanbul"
başlıklı Teknik Kongre'ye ve 37. Dönem Yönetim
Kurulu çahşmalannı değerlendırmek üzere Genel
Kurulumuza katılmaya çağın\oruz
TMMOB Mimariar Odası
tstanbul Büyükkent Şubesi
3 7 Dönem Yönetim Kurulu
PROGRAM
TEKNİK KONGRE
"Yaşanılır Kentler. Yaşanılır İstanbul"
Tarih: 13 Şubat 2004 Cuma. Saaf 09 30-19 00
Yer: İTÜ Taşkışla 109 Numaralı Salon
1. Gün: GENEL KURUL
Tanh: 14 Şubat 2004 Cumartesı. Saat: 09 00- V .00
Yer: İTÜ Taşkışla 109 Numaralı Salon.
Gündem:
1. Açılış
2. Başkanlüc Di\anı seçımı \e saygı duruşu,
3 Gündemin kesınleştınlmesi,
4. Açılış konuşmalan.
5. Konuklann konuşmalan.
6. Çalışma raporunun okunması. üzerınde görüşme
yapılması ve hakkında karar alınması.
7 Merkez Genel Kurulu na götüriilecek Şube
Genel Kurul önenlen.
8. Yönetim Kurulu. Şube Denetleme Kurulu. Şube
Soruşturma ve Uzlaştırma Kurulu ve Oda Genel
Kurulu delege, asıl ve yedek adaylarının
belirlenmesı \s tutanağa bağlanarak ılanı.
9 Yeni çalışma dönemıne yönehk önenler, dilekler
2. Gün: SEÇTMLER
Seçimkr:
Tanh- 15 Şubat 2004 Pazar. Saat: 09 00-17.00
Yer: Yıldız Sarayı Dış Karakol Bınası Barbaros
Bulvan-Beşıktaş.