25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İSYFA CUMHURİYET 8 ŞUBAT 2004 PA2AR DİZİ stanbul Ünrversitesi Rektör Yardımcısı Nur Serter AKP'yi 'samimiyetsizlikle' suçladı Siyaset,bilimdenuzakdurmalı / " stanbul Cniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. ÎNur Serter. TÜBÎTAK gıbi bılımsel araştırma kurumunun siyasete alet edilmesınin Türkiye'nin geleceğı ile ilgılı cıddi endişeleri de beraberinde getirdiğini söyledi. Bilimin saygınlığını oluşturan en önemli özelliğin, her türlü ideolojiden ve siyasetten bağunsız olarak gerçeklerin objektif bulgulara dayalı olarak ortaya konulması olduğunu vurgulayan Serter, şunlan kaydetti: "Bilim, diinva tarihi boyunca en büyük mücadeleyi bu alanda sergilemiş, Batı uygaruğı, ortaçağ karanlığından. aydınlanma çağına bilimin her türlü dogma ve kısıtlamayı aşabilecek güce kavuşması ile çıkmıştır. Bilim adamlannı toplumun güven duyulan öncüleri konumuna getiren de sryaset üstü, objektif bir yakJaşınıla gerçekleri toplumun hizmetine sunacak özveriB yaklaşımlan olmuştur. Bilim kurumJannın siyasi iktidarlann arka bahçeleri konumuna indirgendiği ülkelerde, bilimsel gelişmeden söz edikmez. ÖzeUikle siyasi kadrolaşmanın bilimsel kummlara egemen olnıasının bir ülkede bilimden tümüyle kopuş anlamına geleceği çok açıktır. TÜBİTAK başkanının çağdaş, demokratik hukuk devleti anlayışı ile bağdaşmayacak bir biçimde, hukuk zorlanarak AKP hükümetince atannıa girişimi, iktidann demokrasiye, hukuk de\1etine ve bib'me verdiği önem konusundald söylemlerindeki samimhetini ortaya koymaktadır. Bir bilimsel araşürma kurumu ü}elerini, kendi başkanlaruu beürlemekten aciz gören bir zihniyetin bu turumu, üıüversitelerle ilgili niyetinin de en açık ve somut göstergesi sayılmalıdır. Ancak çok iyi bilinmelidir ki bilim kurumlannı siyasete alet edenler ve kadrolaşma amacı ile kullananlar hiçbir zaman anıaçlanna ulaşamamışlardır." ROF. DR. DERlN ORHON TÜBÎTAK'a yönelik çirkin imalar infial yarattı J T Ü tnşaat Fakültesı Dekanı ve TÜBITAK Bilim / Kurulu üyesi Prof. Dr. Derin Orhon, geçen yıllarda J. AB'nin fürkıye'yi bırliğın tüm dığer üyeleri ile eş koşullan paylaşmâk üzere bilirn ve teknolojı alanında orUklığa kabul ettiğini anımsaıttı. Bu önemli olayın mirnannın TÜBÎTAK olduğunu belirten Orhon, şunlan söyiedi: "Bu kuruhışumuzun yakm geçmişinde bffim hayannıı/da iz bırakan benzer başanlar mevcuttur. Sadece Marmara Araştırma MerkezTnin son yıllarda, başta TSK olmak üzere, sanayi kuruluşlan ile birtikte gerçekleştirdiği önemli anhm bunun en bariz örnegidir. TÜBİTAK'ın faalrveti. bir deviet kuruhışu olarak, şüphesiz incelemeye ve degerlendirmeye açıkür. Türkiye'deki bilim ve teknoloji düzeyi ve bu düzeyin gerçek büun ve sanayi ortamında yarattığı kaygılar, bu kuruluştan daha fazlasuu isteme hakkını bize verebüir. Ortağı olduğumuz AB bir refah toplumu yaratmanın tek >ÎTLT İnşaat Fakültesi Dekanı ve TÜBİTAKBilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Orhon: "Hükiimet TÜBİTAK'tan memmın değildir. Ama bu görüş, TÜBÎTAK'm faaliyetini ciddi bir incelemenin getirdiği bilimsel tespitlere dmvndırdığına dair en ufak bir belirti ortaya koymarmştır!' yolununGSMH'den bitim ve teknolojiye ayrüan payın hı/Ja artTjnlması ve .\BD/ Japonya düzeyinin yakalanması olduğuna inanmaktadır. Bu bağkmda, Türkiye'nin en önemli kaygtsı, haien Avrupa'nuı dörtte biri dolayında gezüıen araşnrma-geliştinne desteğinin nasıl artacağu yani TÜBÎTAK ve gerçek anlamda araşürma yapabilen üniversitelerimiz ve benzer kurumlaronıza sunulacak olan mali desteğin nasıJ yükseltilebileceği olnıalıdır." Hükümetın TÜBİTAK'tan memnun olmadıgıru, ancak bu görüşün, TÜBfTAK'ın çalışmasını cıddı bır incelemenin getırdığı bilimsel tespitlere dayandırdığına dair en ufak bır belırtı ortaya koymadığını belirten Orhon, sözlennı şöyle sürdürdü: "Aksine TÜBİTAK yönetimini hedef alân çirkin imalar tercih edilmiştir. TÜBİTAK yönen'cilerini yakından tamyanlar için bu rtir imalar düşünülmesi biie infial yaratan bir yakiaşım biçimi olmuştur. TÜBİTAK. tüm yapabildiklerini. yasası ile ka/andığı ve günümüze dek muhafaza edebildiği. siyasetten uzak, özerk yapısına borçhıdur. Bilim kunıüannın oluşumunda sadece bilimsel liyakat esas abnmışür. Bu husus günümüz bilişim teknolojisinde. istendiği takdirtk çok kolayhkla tahkik edilebilir. Me\ cut hukuk düzeyine saygdı, bilimsel düzeyi uhıslararası ölçekte kanıtianmış, büun ahlakı ve etiğine sahip her bilim insanmuı sadece bu vasıflan ile ûlkesi için TÜBİTAK ve benzeri kurumlarda çahşma hakkı olnıalıdır. Gerçek bilim insanının. sonu çoğu kez hüsranla biten beklentisi hep bu olmuştur. Hükümederin becerisi ve görevi de bu insanlardan, başka koşuüar yaratmaksızın. azami ölçüde yararlanmakûr. Bu büun insanlanndan yararianmanın yolu, şüphesiz günlük yövTniyeterini 9 rnÜyon TL'ye düşürmek değildir. Yasalara saygılı olmak hepimizin asli görevidir. Önümüzdeki günlerde TÜBİTAK Büun Kurulu üyelerini, tüm bilim camiası önünde verecekleri önemli suıaviar beklemektediıf V Işık KANSU - Mustafa ÇAKIR T ÜBİTAK gibi bilimsel bir araştırma kurumunun siyasete alet edilmesinden kaygı duyduklannı belirten öğretim görevlileri, AKP hükümetinin atama inadını ideolojik ve aynı zamanda bir hukuksuzluk durumu olarak niteledi. YÖKüyesi ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof Dr. Türkan Saylan 'Bilim insanlannı küstürmek kimsenin yaranna değildir' 7 ÖK üyesi ve ÇYDD Baş- kanı Prof. Dr. Türkan Say- lan, TÜBÎTAK'ın akade- mik dünyada saygm bir kuruluş olarak bilindiğini, üniversitelerin dışında ve hatta üstünde olduğu- nu söyledi. Kurumda yüksek dü- zeyde ve özgün araştırmalann yapıldığına. uluslararası tanın- mışlığı olan bilim insanlanmn çahştığına dikkat çeken Saylan, şunlan kaydetti: "Beüi alanlarda araştırmalar yaptığı için de sıradan her çahşa- nın kolayca ilinti kuramadıgu bir- çoklannca ulaşılamaz gibi algıla- nan, kendi içinde bağunsız bir bi- rim olarak araşürmalan, yayınla- nyla kendini kanıdanuş bilinı in- sanlanmn oluşturduğu TÜBİ- TAK, son dönemde, çok da iyi an- laşıiamayan nedenJerle, siyasal ik- tidann hedeflerinden biri olmuş- tur. Gelişmiş ükelerde, TÜBİ- TAK benzeri özerk kuruluşlar, bi- lim dünyasının. devletferin, ülke- nin yüz akı, gözbebeği oluşumlar- dır. özenle korunur desteklenirler. Kuşkusuz kendi iç ve dış denerim- leri, raporlama sistemleriyle, ya- yınlanyla, çahşmalaruun ve har- ^ Saylan: "Çağdaşlasmayı, AB 'ye girmeyi de\'let, hükiimet ve toplum olarak hedeflediğimt şu dönemde, TÜBÎTAK ve benzeri ender kurumlanmm yıpratmanın, siyasal iktidann baslası altına almanın çok ama çokyanlış ve aslayapûmaması gereken bir tutum olduğunu düşünüyorum." camalannın bUinmesi gibi genel kurallar her kurum için geçeıü- dir. Buna karşın. çahşanlannm niteliklerivie kendini kanıtlamış, saygınlığını kazanmış birkaç bi- limsel kunımumuzdan biri olan TÜBfrAK'ı ahşılagelmiş vıprat- ma yöntemleri\1e parçalamak, iş- leyişine siyasal amaçlaıia müda- hale ermek. bilim \e teknoloji üretmek için yıllarca özverryie ça- lışan duyarü bilim insanlannı bezdirip küstürmek ve uzaklaş- malannı sağlamak kimsenin ya- ranna bir tutum değildir. Ne ya- ak ki bu tür çekişmeler, uluslara- rası yansımalanyla. ülkemiz için son derece olumsuz bir görüntü- >ii sergUemektedir" Haksızhklar ve kryımlar Saylan, birçok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de kişısel beklen- tiler, hırslar ve kıskançlıklar ne- deniyle her siyasal ikridar değişi- minden sonra, üniversitelerde, TÜBÎTAK gibi bilimsel kuruluş- larda büyük çalkantılar yaşandı- ğmı söyledi. Saylan şöyle dedi."147'ler, 1402'likler gibi utanç verici ve as- la unutulma\acak haksızlıklar ve benzeri kıyımlar olmaktadır. Bü- tün bunlar, ne yazık ki değişen ve gücü efa'ne alan iktidariara. yine kendi içimizden yapüan gammaz- lamalarla gerçekkştirümiştir. TÜTBİTAK'ta >aşananlar, bana geçmişteki bu knımlan çağnşün- yor nedense! Bütün bunlan anun- sayınca, TL'BİTAK'ta ve benzeri egitim kurumlannda yaşanan tüm olumsuzluklaruı da aynı me- kanizmayta gerçekleşmekte olabi- leceğini düşünüyorum. Çağdaş- laşmavı. AB'ye girmeyi, Kopen- hag kriterlerine uyumu vb. geüş- meleri, deviet, hükümet ve top- lum olarak hedeflediğimiz şu dö- nemde, TLTBİTAK ve benzeri en- der kurumlanmızı yıpratmanın, siyasal iktidann baskısı altına al- manın çok ama çok yanlış ve asla yapıhnaması gereken bir tutum olduğunu düşünüyorum. Ünher- siteler ve bilim dünyası olarak. Tl'BİT.AK ve benzeri özerk ol- ması gereken kurumlanmızı el üstünde rutmamız, kişiselleştir- meden korumamız, dayanışma içinde olmamız gerekriği kanısın- da>im." BİTTİ P.ha ğlığını bilinmez sürüklüyor' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hacettepe Cniversitesi Halk Sağlı- ğı Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Halk Sağlığı Uzmanlan Derneği (HASUDER) Genel Başkanı Prof. Dr. Ayşe Akm. halk sağlığmın. sağ- lıktaki kısır çekişmelerle, "benyap- üm oldu" mantığıyla, bilim dışı uy- gulamalarla güvence altına almama- yacağmı belirterek "Türk halkmnı sağhğı her şeyden önemli ve öncelik- lidir" dedi. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Mer- kez Konseyi Başkanı Dr. Füsun Sa- yek de hekimlerüı sorunlanna ve hak- lı taleplerine duyarsız kalan AKP ik- tidannın Türkiye'yi sağlık alanında bir bilinmeze sürüklediğini bildirdi. 'Sağhk meta değildir' Prof. Dr. Ayşe Akın, sağlık hizme- ti almanın anayasa ile güvence altı- na alınmış bir "insanhk hakkı" ol- duğunu vurgulayarak devletin sağ- lık alanında hizmet sorumlulugunu üzerinden atamayacağını bildirdi. Sağlığın alınıp satılan bir "meta" olmadığmı ifade eden Akuı, sağlık hizmetlerinde, koruyucu sağlık hiz- metleri olan erken tanı ve tedavi, sevk zincirinin çok önemli olduğu- nu ifade etti. Prof. Dr. Ayşe Alan, "Sağlık ala- nında önceüği doğru tespit etmelhiz. Sağjhk Bakanhgı'nm merkez \e taş- ra teşkttatlannda halk sağhğı uzman sayısı çokaz. Sağhk hizmetJerinin'ye- relleşmesi" ve 'yerele de\Tİ' bu bağ- lamda da sıkmtı yaratacaktır. Sağhk hizmetini sadece polikb'nik düzeyine indirgeyen bir hizmet anlayışı ola- maz. Türk halkuıuı sağhğı her şeyden çok önemBdir" diye konuştu. TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Füsun Sayek de yaptığı açıklama- da. sağlıkta çözüm bekleyen birçok sorun olduğunu işaret ederek hekim- lerin yaşadığı sorunlara ve taleple- rine duyarsız kalan AKP iktidarinın sağhktaki yanlışlaruıı sürdürdüğünü bildirdi. Hekimlerin haklı taleplerinin aci- len hayata geçirilmesi gerektiğini di- le getiren Dr. Füsun Sayek. hekim- lerin "niteHkli sağhk hizmeti" ve "in- sanca yaşam" istediklerini bildirdi. PAZAR ORHAN BURSALI Neden 0 Koltuk! TÜBİTAK Başkanlığı'na getırilmek istenen, an- cak yeni hukuki süreçler nedeniyle Cumhurbaş- kanlığı'nca kararnamesi iade edilen Prof. Nüket Yetiş'in, Hürriyet'teki açıklamalannı okudum. Ora- da, bilimle halk arasında eksik ilişkiyi tamarnlama- ya büyük önem verdiğini ve bu alanda yeni proje- leri olduğunu belirtiyordu. Nüket Hanım'ın bu saptaması, bilimdeki eksik- liklerimizden biridir şüphesiz. Sayın Yetiş'in baş- ka hangi düşünce ve projeleri var, doğrusu bu top- lumda kimse bilmiyor. Benim en çok merak ettiğim nokta, Yetiş'in TÜ- BİTAK Başkanlığı önerisini neden kabul ettiğidir! Tabii buna bağlı olarak, daha önemli soru, bu hü- kümetin Sayın Yetiş'i neden TÜBİTAK Başkanlığı'na getirmek istediğidir. Bu iki sorunun yanıtını bilmiyorum, toplumda da merak eden ve öğrenmek isteyen kimse yok ne yazık ki! Orneğin ben, Ömer Kaymakçalan'ın da vak- tiyle neden MAM (Marmara Araştırma Merkezi) Başkanlığı'nı kabul ettiğini veya oraya önerildiği- ni de merak ediyorum! Tabii aynı şekilde, daha sonra yerine geien Prof. Naci Görür'ün de neden MAM Başkanlığı'na öne- rildiğini ve Görür'ün de bunu kabul ettiğini de bil- miyorum! Yerbilimci Görür'ün neden en yakınını yi- ne yerbilimciier arasından seçtiğini de! Aslında, bu sorulan giderek her önemli "koltuk" için yöneltebiliriz. örneğin, hiçbir önemli akademik çalışması bu- lunmayan, yazdığı kitaplann da bilimsel kajitesi- nin son derece düşük olduğunu gördüğüm Ömer Dinçer'in nasıl ve neden ülkenin bir numaralı bü- rokrat koltuğunu "hak ettiği" sorusu da çok önem- lidir. O koltuğu hak edecek ne yapmıştır hayatında? Tabii bu tür sorulan, aslında bütün uzmanlık, yetkinlik, liyakat, yöneticilik başarısı isteyen "kol- tuk" ve "koltuk sahipleri" için yöneltmek müm- kün. Ama konumuz "bilim"\e sınıriı! • • • Böyle sorulan biraz "acayip" mi karşılıyorsunuz? Hayır, sormaya alışmalıyız. 0 övgülerdüzdüğümüz "demokrasi", hele he- le çağımızda bürünmeye çalıştığı ve isteyenin işi- ne geldiği zaman öne sürdüğü "katılımcı demok- rasi", bu soruyu sorma hakkını herkese veriyor. Başbakan veya bakan, atama yaparken kimi, ne- den ve nıçin oraya veya nereye atadığının kendi- sine sorulabileceğini bilmelı, öğrenmelidir. Neden ömer Dınçer o koltukta?.. Bunun açık bir yanıtı yoksa ve yanıt da hiç tat- min edici değilse eğer, kamuoyunda Sayın Dinçer'i sorgulamak, ıcığını cıcığını çıkarmak, gerektiğin- de fikirlerini bir bir alıp lime lime etmek ve yerden yere vurmak doğal bir haktır. Çünkü alacağı bütün kararlar beni, bizi, çocuk- larımızı, hepimizi ve ülkemizin geleceğini derin- den etkileyecektic Ben, beş yılda bir sadece oy kullanarak iktidarı "değiştirmeyi" demokrasi belleyen ve sanan biri değilim, olmak da istemıyorum. Bu demokrasi değil, olsa olsa demokrasicilik oyunudur. Ülkemizde de oynanan tam da budur. Bizde böyle birsorgulama geleneğı yok; önem- li pozisyonlara kimin ne amaçla atandığının, bu top- lumda zerre kadar önemi yoktur! Ne atayanlar ne atananlar ne de bu halk için! • • • Başa gelelım: Yetiş neden atanmıştır o koltuğa ve kendisi de neden kabul etmiştir bu görevi! önce Nüket Yetiş'ten başlayalım: Yetiş'in "TÜ- BİTAK, bilim ve teknoloji" için büyük projeleri ol- duğuna ilişkin toplumda açıklanmış hiçbir bilgi yoktur! O koltuk için hedeflerı mi vardı? O hedefler ne- rede, nasıl açıklanmıştı? Türkiye ve bilim için ne düşlüyordu? O koltuğu kabul ederken topluma belirli sürede ulaşmak istediğı bır "hedef-amaç" sözü mü ver- di ve kişiliğini ortaya koyarak bir sözleşmeye mi girişti? Eğerbaşaramazsam.. birikiyıl içinde giderim " mi dedi? Hükümete gelince: Yetiş'i neden atadınız? Siz- ler iktidara gelince, acil eylem planınızda bilimde herhangi bir hedef mi koydunuz? Ve bu hedefleri yerine getirebilmesi için, top- lumda, bilim çevrelerinde hakkında "bunu ger- çekten yapabilir" diye bir uzlaşma olduğu için mi Yetiş'i oraya atadınız? Yoksa TÜBİTAK Başkanlığı'na güvendiğiniz bir memur mu atadınız! Marmara Araştırma Merkezi Başkanlığı'na da Görür neden ve niçin atanmıştı! Görür'ün MAM için büyük bir plan program hazırtığı ve hedefleri mi var- dı? Bu sorulan ne Yetiş'in ne Görür'ün ne de diğer- lerinin kişiliklerini hedef almak için yazmıyorum. Bir ilkeyi tartışıyorum! Bir de tabii, Bilim'i, ülkemiz geleceği için en te- mel bir konu gördüğüm için, bugüne kadar alışıl- mış memur atamalarıyla, ülkemizin zerre kadar bir yere varamayacağına inandığım için, bu konuda bir tartışma yaratmak istiyorum. Konuyu salı günü bir başka açıdan sürdürece- ğim. obursalifo cumhuriyet.com.tr. 4 ^Sevgili Meslektaşımız MUSTAFA BAŞKAN'I kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Kendisine Tanrı'dan rahmet, kederli ailesine ve tüm ODA camiamıza başsağlığı dileriz. Merhum, bugün öğlen Kocatepe Camisi'nde kılınacak cenaze namazından sonra Karşıyaka Mezarlığı'nda defnedilecektir. TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle