Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İSYFA CUMHURİYET 8 ŞUBAT 2004 PA2AR
DİZİ
stanbul Ünrversitesi Rektör Yardımcısı Nur Serter AKP'yi 'samimiyetsizlikle' suçladı
Siyaset,bilimdenuzakdurmalı
/
" stanbul Cniversitesi Rektör
Yardımcısı Prof. Dr. ÎNur Serter.
TÜBÎTAK gıbi bılımsel
araştırma kurumunun siyasete alet
edilmesınin Türkiye'nin geleceğı ile
ilgılı cıddi endişeleri de beraberinde
getirdiğini söyledi. Bilimin
saygınlığını oluşturan en önemli
özelliğin, her türlü ideolojiden ve
siyasetten bağunsız olarak
gerçeklerin objektif bulgulara dayalı
olarak ortaya konulması olduğunu
vurgulayan Serter, şunlan kaydetti:
"Bilim, diinva tarihi boyunca en
büyük mücadeleyi bu alanda
sergilemiş, Batı uygaruğı, ortaçağ
karanlığından. aydınlanma çağına
bilimin her türlü dogma ve
kısıtlamayı aşabilecek güce
kavuşması ile çıkmıştır. Bilim
adamlannı toplumun güven duyulan
öncüleri konumuna getiren de sryaset
üstü, objektif bir yakJaşınıla
gerçekleri toplumun hizmetine
sunacak özveriB yaklaşımlan
olmuştur. Bilim kurumJannın siyasi
iktidarlann arka bahçeleri
konumuna indirgendiği ülkelerde,
bilimsel gelişmeden söz edikmez.
ÖzeUikle siyasi kadrolaşmanın
bilimsel kummlara egemen
olnıasının bir ülkede bilimden
tümüyle kopuş anlamına geleceği çok
açıktır. TÜBİTAK başkanının
çağdaş, demokratik hukuk devleti
anlayışı ile bağdaşmayacak bir
biçimde, hukuk zorlanarak AKP
hükümetince atannıa girişimi,
iktidann demokrasiye, hukuk
de\1etine ve bib'me verdiği önem
konusundald söylemlerindeki
samimhetini ortaya koymaktadır. Bir
bilimsel araşürma kurumu ü}elerini,
kendi başkanlaruu beürlemekten
aciz gören bir zihniyetin bu turumu,
üıüversitelerle ilgili niyetinin de en
açık ve somut göstergesi sayılmalıdır.
Ancak çok iyi bilinmelidir ki bilim
kurumlannı siyasete alet edenler ve
kadrolaşma amacı ile kullananlar
hiçbir zaman anıaçlanna
ulaşamamışlardır."
ROF. DR. DERlN ORHON
TÜBÎTAK'a
yönelik çirkin
imalar
infial yarattı
J T Ü tnşaat Fakültesı Dekanı ve TÜBITAK Bilim
/ Kurulu üyesi Prof. Dr. Derin Orhon, geçen yıllarda
J. AB'nin fürkıye'yi bırliğın tüm dığer üyeleri ile eş
koşullan paylaşmâk üzere bilirn ve teknolojı alanında
orUklığa kabul ettiğini anımsaıttı. Bu önemli olayın
mirnannın TÜBÎTAK olduğunu belirten Orhon, şunlan
söyiedi: "Bu kuruhışumuzun yakm geçmişinde bffim
hayannıı/da iz bırakan benzer başanlar mevcuttur.
Sadece Marmara Araştırma MerkezTnin son yıllarda,
başta TSK olmak üzere, sanayi kuruluşlan ile birtikte
gerçekleştirdiği önemli anhm bunun en bariz örnegidir.
TÜBİTAK'ın faalrveti. bir deviet kuruhışu olarak,
şüphesiz incelemeye ve
degerlendirmeye açıkür.
Türkiye'deki bilim ve
teknoloji düzeyi ve bu
düzeyin gerçek büun ve
sanayi ortamında
yarattığı kaygılar, bu
kuruluştan daha
fazlasuu isteme hakkını
bize verebüir. Ortağı
olduğumuz AB bir refah
toplumu yaratmanın tek
>ÎTLT
İnşaat
Fakültesi Dekanı ve
TÜBİTAKBilim
Kurulu üyesi Prof.
Dr. Orhon:
"Hükiimet
TÜBİTAK'tan
memmın değildir.
Ama bu görüş,
TÜBÎTAK'm
faaliyetini ciddi bir
incelemenin
getirdiği bilimsel
tespitlere
dmvndırdığına dair
en ufak bir belirti
ortaya koymarmştır!'
yolununGSMH'den
bitim ve teknolojiye
ayrüan payın hı/Ja
artTjnlması ve .\BD/
Japonya düzeyinin
yakalanması olduğuna
inanmaktadır. Bu
bağkmda, Türkiye'nin
en önemli kaygtsı, haien
Avrupa'nuı dörtte biri
dolayında gezüıen
araşnrma-geliştinne
desteğinin nasıl artacağu
yani TÜBÎTAK ve
gerçek anlamda
araşürma yapabilen
üniversitelerimiz ve
benzer kurumlaronıza
sunulacak olan mali
desteğin nasıJ
yükseltilebileceği
olnıalıdır." Hükümetın
TÜBİTAK'tan memnun
olmadıgıru, ancak bu
görüşün, TÜBfTAK'ın çalışmasını cıddı bır
incelemenin getırdığı bilimsel tespitlere dayandırdığına
dair en ufak bır belırtı ortaya koymadığını belirten
Orhon, sözlennı şöyle sürdürdü: "Aksine TÜBİTAK
yönetimini hedef alân çirkin imalar tercih edilmiştir.
TÜBİTAK yönen'cilerini yakından tamyanlar için bu
rtir imalar düşünülmesi biie infial yaratan bir yakiaşım
biçimi olmuştur. TÜBİTAK. tüm yapabildiklerini.
yasası ile ka/andığı ve günümüze dek muhafaza
edebildiği. siyasetten uzak, özerk yapısına borçhıdur.
Bilim kunıüannın oluşumunda sadece bilimsel liyakat
esas abnmışür. Bu husus günümüz bilişim
teknolojisinde. istendiği takdirtk çok kolayhkla tahkik
edilebilir. Me\ cut hukuk düzeyine saygdı, bilimsel
düzeyi uhıslararası ölçekte kanıtianmış, büun ahlakı ve
etiğine sahip her bilim insanmuı sadece bu vasıflan ile
ûlkesi için TÜBİTAK ve benzeri kurumlarda çahşma
hakkı olnıalıdır. Gerçek bilim insanının. sonu çoğu kez
hüsranla biten beklentisi hep bu olmuştur.
Hükümederin becerisi ve görevi de bu insanlardan,
başka koşuüar yaratmaksızın. azami ölçüde
yararlanmakûr. Bu büun insanlanndan yararianmanın
yolu, şüphesiz günlük yövTniyeterini 9 rnÜyon TL'ye
düşürmek değildir. Yasalara saygılı olmak hepimizin asli
görevidir. Önümüzdeki günlerde TÜBİTAK Büun
Kurulu üyelerini, tüm bilim camiası önünde verecekleri
önemli suıaviar beklemektediıf
V
Işık KANSU - Mustafa ÇAKIR
T
ÜBİTAK gibi
bilimsel
bir araştırma
kurumunun siyasete
alet edilmesinden
kaygı duyduklannı
belirten öğretim
görevlileri,
AKP hükümetinin
atama inadını
ideolojik ve aynı
zamanda bir
hukuksuzluk
durumu olarak
niteledi.
YÖKüyesi ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof Dr. Türkan Saylan
'Bilim insanlannı küstürmek
kimsenin yaranna değildir'
7
ÖK üyesi ve ÇYDD Baş-
kanı Prof. Dr. Türkan Say-
lan, TÜBÎTAK'ın akade-
mik dünyada saygm bir kuruluş
olarak bilindiğini, üniversitelerin
dışında ve hatta üstünde olduğu-
nu söyledi. Kurumda yüksek dü-
zeyde ve özgün araştırmalann
yapıldığına. uluslararası tanın-
mışlığı olan bilim insanlanmn
çahştığına dikkat çeken Saylan,
şunlan kaydetti:
"Beüi alanlarda araştırmalar
yaptığı için de sıradan her çahşa-
nın kolayca ilinti kuramadıgu bir-
çoklannca ulaşılamaz gibi algıla-
nan, kendi içinde bağunsız bir bi-
rim olarak araşürmalan, yayınla-
nyla kendini kanıdanuş bilinı in-
sanlanmn oluşturduğu TÜBİ-
TAK, son dönemde, çok da iyi an-
laşıiamayan nedenJerle, siyasal ik-
tidann hedeflerinden biri olmuş-
tur. Gelişmiş ükelerde, TÜBİ-
TAK benzeri özerk kuruluşlar, bi-
lim dünyasının. devletferin, ülke-
nin yüz akı, gözbebeği oluşumlar-
dır. özenle korunur desteklenirler.
Kuşkusuz kendi iç ve dış denerim-
leri, raporlama sistemleriyle, ya-
yınlanyla, çahşmalaruun ve har-
^ Saylan: "Çağdaşlasmayı,
AB 'ye girmeyi de\'let, hükiimet
ve toplum olarak hedeflediğimt
şu dönemde, TÜBÎTAK ve
benzeri ender kurumlanmm
yıpratmanın, siyasal iktidann
baslası altına almanın çok ama
çokyanlış ve aslayapûmaması
gereken bir tutum olduğunu
düşünüyorum."
camalannın bUinmesi gibi genel
kurallar her kurum için geçeıü-
dir. Buna karşın. çahşanlannm
niteliklerivie kendini kanıtlamış,
saygınlığını kazanmış birkaç bi-
limsel kunımumuzdan biri olan
TÜBfrAK'ı ahşılagelmiş vıprat-
ma yöntemleri\1e parçalamak, iş-
leyişine siyasal amaçlaıia müda-
hale ermek. bilim \e teknoloji
üretmek için yıllarca özverryie ça-
lışan duyarü bilim insanlannı
bezdirip küstürmek ve uzaklaş-
malannı sağlamak kimsenin ya-
ranna bir tutum değildir. Ne ya-
ak ki bu tür çekişmeler, uluslara-
rası yansımalanyla. ülkemiz için
son derece olumsuz bir görüntü-
>ii sergUemektedir"
Haksızhklar ve kryımlar
Saylan, birçok ülkede olduğu
gibi Türkiye'de de kişısel beklen-
tiler, hırslar ve kıskançlıklar ne-
deniyle her siyasal ikridar değişi-
minden sonra, üniversitelerde,
TÜBÎTAK gibi bilimsel kuruluş-
larda büyük çalkantılar yaşandı-
ğmı söyledi.
Saylan şöyle dedi."147'ler,
1402'likler gibi utanç verici ve as-
la unutulma\acak haksızlıklar ve
benzeri kıyımlar olmaktadır. Bü-
tün bunlar, ne yazık ki değişen ve
gücü efa'ne alan iktidariara. yine
kendi içimizden yapüan gammaz-
lamalarla gerçekkştirümiştir.
TÜTBİTAK'ta >aşananlar, bana
geçmişteki bu knımlan çağnşün-
yor nedense! Bütün bunlan anun-
sayınca, TL'BİTAK'ta ve benzeri
egitim kurumlannda yaşanan
tüm olumsuzluklaruı da aynı me-
kanizmayta gerçekleşmekte olabi-
leceğini düşünüyorum. Çağdaş-
laşmavı. AB'ye girmeyi, Kopen-
hag kriterlerine uyumu vb. geüş-
meleri, deviet, hükümet ve top-
lum olarak hedeflediğimiz şu dö-
nemde, TLTBİTAK ve benzeri en-
der kurumlanmızı yıpratmanın,
siyasal iktidann baskısı altına al-
manın çok ama çok yanlış ve asla
yapıhnaması gereken bir tutum
olduğunu düşünüyorum. Ünher-
siteler ve bilim dünyası olarak.
Tl'BİT.AK ve benzeri özerk ol-
ması gereken kurumlanmızı el
üstünde rutmamız, kişiselleştir-
meden korumamız, dayanışma
içinde olmamız gerekriği kanısın-
da>im."
BİTTİ
P.ha
ğlığını
bilinmez
sürüklüyor'
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Hacettepe Cniversitesi Halk Sağlı-
ğı Anabilim Dalı öğretim üyesi ve
Halk Sağlığı Uzmanlan Derneği
(HASUDER) Genel Başkanı Prof.
Dr. Ayşe Akm. halk sağlığmın. sağ-
lıktaki kısır çekişmelerle, "benyap-
üm oldu" mantığıyla, bilim dışı uy-
gulamalarla güvence altına almama-
yacağmı belirterek "Türk halkmnı
sağhğı her şeyden önemli ve öncelik-
lidir" dedi.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Mer-
kez Konseyi Başkanı Dr. Füsun Sa-
yek de hekimlerüı sorunlanna ve hak-
lı taleplerine duyarsız kalan AKP ik-
tidannın Türkiye'yi sağlık alanında
bir bilinmeze sürüklediğini bildirdi.
'Sağhk meta değildir'
Prof. Dr. Ayşe Akın, sağlık hizme-
ti almanın anayasa ile güvence altı-
na alınmış bir "insanhk hakkı" ol-
duğunu vurgulayarak devletin sağ-
lık alanında hizmet sorumlulugunu
üzerinden atamayacağını bildirdi.
Sağlığın alınıp satılan bir "meta"
olmadığmı ifade eden Akuı, sağlık
hizmetlerinde, koruyucu sağlık hiz-
metleri olan erken tanı ve tedavi,
sevk zincirinin çok önemli olduğu-
nu ifade etti.
Prof. Dr. Ayşe Alan, "Sağlık ala-
nında önceüği doğru tespit etmelhiz.
Sağjhk Bakanhgı'nm merkez \e taş-
ra teşkttatlannda halk sağhğı uzman
sayısı çokaz. Sağhk hizmetJerinin'ye-
relleşmesi" ve 'yerele de\Tİ' bu bağ-
lamda da sıkmtı yaratacaktır. Sağhk
hizmetini sadece polikb'nik düzeyine
indirgeyen bir hizmet anlayışı ola-
maz. Türk halkuıuı sağhğı her şeyden
çok önemBdir" diye konuştu.
TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr.
Füsun Sayek de yaptığı açıklama-
da. sağlıkta çözüm bekleyen birçok
sorun olduğunu işaret ederek hekim-
lerin yaşadığı sorunlara ve taleple-
rine duyarsız kalan AKP iktidarinın
sağhktaki yanlışlaruıı sürdürdüğünü
bildirdi.
Hekimlerin haklı taleplerinin aci-
len hayata geçirilmesi gerektiğini di-
le getiren Dr. Füsun Sayek. hekim-
lerin "niteHkli sağhk hizmeti" ve "in-
sanca yaşam" istediklerini bildirdi.
PAZAR
ORHAN BURSALI
Neden 0 Koltuk!
TÜBİTAK Başkanlığı'na getırilmek istenen, an-
cak yeni hukuki süreçler nedeniyle Cumhurbaş-
kanlığı'nca kararnamesi iade edilen Prof. Nüket
Yetiş'in, Hürriyet'teki açıklamalannı okudum. Ora-
da, bilimle halk arasında eksik ilişkiyi tamarnlama-
ya büyük önem verdiğini ve bu alanda yeni proje-
leri olduğunu belirtiyordu.
Nüket Hanım'ın bu saptaması, bilimdeki eksik-
liklerimizden biridir şüphesiz. Sayın Yetiş'in baş-
ka hangi düşünce ve projeleri var, doğrusu bu top-
lumda kimse bilmiyor.
Benim en çok merak ettiğim nokta, Yetiş'in TÜ-
BİTAK Başkanlığı önerisini neden kabul ettiğidir!
Tabii buna bağlı olarak, daha önemli soru, bu hü-
kümetin Sayın Yetiş'i neden TÜBİTAK Başkanlığı'na
getirmek istediğidir.
Bu iki sorunun yanıtını bilmiyorum, toplumda
da merak eden ve öğrenmek isteyen kimse yok
ne yazık ki!
Orneğin ben, Ömer Kaymakçalan'ın da vak-
tiyle neden MAM (Marmara Araştırma Merkezi)
Başkanlığı'nı kabul ettiğini veya oraya önerildiği-
ni de merak ediyorum!
Tabii aynı şekilde, daha sonra yerine geien Prof.
Naci Görür'ün de neden MAM Başkanlığı'na öne-
rildiğini ve Görür'ün de bunu kabul ettiğini de bil-
miyorum! Yerbilimci Görür'ün neden en yakınını yi-
ne yerbilimciier arasından seçtiğini de!
Aslında, bu sorulan giderek her önemli "koltuk"
için yöneltebiliriz.
örneğin, hiçbir önemli akademik çalışması bu-
lunmayan, yazdığı kitaplann da bilimsel kajitesi-
nin son derece düşük olduğunu gördüğüm Ömer
Dinçer'in nasıl ve neden ülkenin bir numaralı bü-
rokrat koltuğunu "hak ettiği" sorusu da çok önem-
lidir.
O koltuğu hak edecek ne yapmıştır hayatında?
Tabii bu tür sorulan, aslında bütün uzmanlık,
yetkinlik, liyakat, yöneticilik başarısı isteyen "kol-
tuk" ve "koltuk sahipleri" için yöneltmek müm-
kün.
Ama konumuz "bilim"\e sınıriı!
• • •
Böyle sorulan biraz "acayip" mi karşılıyorsunuz?
Hayır, sormaya alışmalıyız.
0 övgülerdüzdüğümüz "demokrasi", hele he-
le çağımızda bürünmeye çalıştığı ve isteyenin işi-
ne geldiği zaman öne sürdüğü "katılımcı demok-
rasi", bu soruyu sorma hakkını herkese veriyor.
Başbakan veya bakan, atama yaparken kimi, ne-
den ve nıçin oraya veya nereye atadığının kendi-
sine sorulabileceğini bilmelı, öğrenmelidir.
Neden ömer Dınçer o koltukta?..
Bunun açık bir yanıtı yoksa ve yanıt da hiç tat-
min edici değilse eğer, kamuoyunda Sayın Dinçer'i
sorgulamak, ıcığını cıcığını çıkarmak, gerektiğin-
de fikirlerini bir bir alıp lime lime etmek ve yerden
yere vurmak doğal bir haktır.
Çünkü alacağı bütün kararlar beni, bizi, çocuk-
larımızı, hepimizi ve ülkemizin geleceğini derin-
den etkileyecektic
Ben, beş yılda bir sadece oy kullanarak iktidarı
"değiştirmeyi" demokrasi belleyen ve sanan biri
değilim, olmak da istemıyorum.
Bu demokrasi değil, olsa olsa demokrasicilik
oyunudur.
Ülkemizde de oynanan tam da budur.
Bizde böyle birsorgulama geleneğı yok; önem-
li pozisyonlara kimin ne amaçla atandığının, bu top-
lumda zerre kadar önemi yoktur!
Ne atayanlar ne atananlar ne de bu halk için!
• • •
Başa gelelım: Yetiş neden atanmıştır o koltuğa
ve kendisi de neden kabul etmiştir bu görevi!
önce Nüket Yetiş'ten başlayalım: Yetiş'in "TÜ-
BİTAK, bilim ve teknoloji" için büyük projeleri ol-
duğuna ilişkin toplumda açıklanmış hiçbir bilgi
yoktur!
O koltuk için hedeflerı mi vardı? O hedefler ne-
rede, nasıl açıklanmıştı? Türkiye ve bilim için ne
düşlüyordu?
O koltuğu kabul ederken topluma belirli sürede
ulaşmak istediğı bır "hedef-amaç" sözü mü ver-
di ve kişiliğini ortaya koyarak bir sözleşmeye mi
girişti?
Eğerbaşaramazsam.. birikiyıl içinde giderim "
mi dedi?
Hükümete gelince: Yetiş'i neden atadınız? Siz-
ler iktidara gelince, acil eylem planınızda bilimde
herhangi bir hedef mi koydunuz?
Ve bu hedefleri yerine getirebilmesi için, top-
lumda, bilim çevrelerinde hakkında "bunu ger-
çekten yapabilir" diye bir uzlaşma olduğu için mi
Yetiş'i oraya atadınız?
Yoksa TÜBİTAK Başkanlığı'na güvendiğiniz bir
memur mu atadınız!
Marmara Araştırma Merkezi Başkanlığı'na da
Görür neden ve niçin atanmıştı! Görür'ün MAM için
büyük bir plan program hazırtığı ve hedefleri mi var-
dı?
Bu sorulan ne Yetiş'in ne Görür'ün ne de diğer-
lerinin kişiliklerini hedef almak için yazmıyorum.
Bir ilkeyi tartışıyorum!
Bir de tabii, Bilim'i, ülkemiz geleceği için en te-
mel bir konu gördüğüm için, bugüne kadar alışıl-
mış memur atamalarıyla, ülkemizin zerre kadar bir
yere varamayacağına inandığım için, bu konuda
bir tartışma yaratmak istiyorum.
Konuyu salı günü bir başka açıdan sürdürece-
ğim.
obursalifo cumhuriyet.com.tr.
4 ^Sevgili Meslektaşımız
MUSTAFA BAŞKAN'I
kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz.
Kendisine Tanrı'dan rahmet, kederli ailesine
ve tüm ODA camiamıza başsağlığı dileriz.
Merhum, bugün öğlen Kocatepe Camisi'nde
kılınacak cenaze namazından sonra Karşıyaka
Mezarlığı'nda defnedilecektir.
TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI