Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SA/FA CUMHURİYET 8 ŞUBAT 2004 PA2AR
12 PAZAR KOMJGU
Eski Kıbrıs Rum hükümet sözcüsü Mihalis Papapetru ve Dr. Niyazi Kızılyürek ile Kıbrıs 'ı konuştuk
S 6 Y L E Ş I : LEYLA TAVŞANOĞLU
leyla.tavsanoglu@ cumhuriyetcom.tr
BV Genel Sekreteri Kofi Annan 'ın Kıbrıs 'ta müzakerelere yeniden
başlanması çağrısı, adayı yeniden dikkatlerin odağı haline getirdi.
Kuzey'de kurulan CTP-DP koalisyon hükümeti bir an önce çözüm
yar.lısı olduğıı mesajım verirken aynı mesaj Rum tarafından pek
alınamıyor. Yeni Rum lider Tassos Papadopulos 'un bu doğrultuda
nasıl davranacağını kestirmek güç. Ancak son anda bir sürpriz po-
litika değişikliği yapmazsa, göründüğü kadanyla, şahin çizgisinde
ısrarh olacak. Ankara, Kıbrıs 'ta bir çözüm istediğini beyan ediyor.
Ancak Annan Plam'na temkinli yaklaşıyor. Öteyandan Yunanis-
tan Ua 7 Mart 'ta yapılacak genel seçimlerde şansı bir hayli yüksek
görünen Yorgo Papandreu önderliğindeki PASOK'un da, merkez-
sağ Yeni Demokrasi Partisi 'nin de çözüm yanhsı olduğu biliniyor.
Garantör ülkelerden Ingiltere ve dünyanın bugünkü egemeni ABD
de çözümde ısrarh. Bütün bu unsurlan akılda tutup yine de denk-
lem kurmaya kalkışmadım. Geçen hafta Türkiye Ekonomik ve Sos-
yal Etütler Vakfı 'nın (TESEV), Alman Friedrich-Ebert Vakfı 'yla or-
taklaşa îstanbul da düzenlediği "Tutarlı Bir Çözüme Çerçeve Ola-
rak Annan Planı 'nın Değerlendirilmesi" konulu çalışma grubunda
konuşmacı olan eski Kıbrıs Rum hükümet sözcüsü Mihalis Papapet-
ru ve yıllardır Kıbrıs 'ın Rum tarafında yaşayan ve Lefkoşa Üniver-
sitesi 'nde öğretim üyesi olan Kıbrıslı Türk sosyolog Dr. Niyazi
Kızılyürek 'le bir araya geldim. Ikisiyle de bundan sonra Kıbrıs 'ta
neler olabileceğini konuştum.
Geçmişin hordaklan gömüldü- Siz Başkan Glafkos Klerides 'in hükümetinin
sözcüsüydünüz. Bugün Kıbrıs sorununa çözüm
bulunması olasılıklarını nasıl görüyorsunuz?
Kıbrıs 'ta sizce hangi noktaya gelindi?
PAPAPETRU - Bana göre sona yaklaşıyoruz. Konu
iyice olgunlaşmıştır. Türkiyenin ve Kıbns Türk
tarafının yaklaşımı degişmiştir. Uluslararası camianın,
sorunun çözümü konusundaki kararlılığı bellidir. Bütün
unsurlar yerli yerine oturmuştur.
Bundan da kastım şudur:
Kıbns'ın pek yakında AB'ye tam üye olacak olması
Türkiye'yı ve Kıbns Türk kesiminı Avrupa"ya daha da
yaklaştırmıştır; Yunanistan" ın
olumlu yaklaşımı çok önemli bir
etkı yapmaktadır. Demin de
söylediğım gibi uluslararası
camianın kararlı tutumu burada
çok önemlidir. Şimdi bir çözüm
için en doğru zamandır. Hiç
zaman geçirmeden konuyu ele
almamız ve bir çözüme
vaımamız çok önemlidir.
- Kıbrıs 'ta bir çözüme
vanlamadığı takdirde sonucun
felaket olacağı söyleniyor.
Neden? Ne olabilir? Kıbrıs bir
çözüme hazır mı, yoksa
çözümsüzlük çözümdür
mantığını sürdürmek mi
istiyor?
- Ben bu söyledığinızı
düşünmek bile istemiyorum.
Eger 1 Mayıs'akadarbir
çözüme vanlamaz ve dediğiniz
gibı, çözümsüzlük çözümdür
durumu sürerse sadece Kıbns
değil, bütün bölge sarsılır. Çok
olumsuz bir döneme gıreriz.
Adeta yeni bir Soğuk Savaş
çağını yaşanz.
Türkiyenin AB hedefı
temelinden sarsılır ve engellenir.
Son derece iyi bir yöne doğru
ilerleyen Türk-Yunan ilişkileri
çöker. Kıbns'ta iki toplum
arasındaki bölünme derinleşir.
Dolayısıyla, gördüğünüz gibi bu
oyunun aktörleri. daha doğrusu,
konunun oluşturduğu üçgen için
başka çıkış yolu yok. Sadece bir
yol var. O da Kıbrıs sorununa
bir an önce çözüm
bulunmasıdır.
- Ama Kıbrıs 'ta her iki tarafta
da aşırı milliyetçi unsurlar
etkilL Bildiğim kadanyla Rum
tarafında aşırı milliyetçi
unsurlar Kıbrıs kilisesinin
kontrolü altında. Bu aşırı
milliyetçi unsurların ipinin
ucu elden kaçarsa ne olacak?
- Kıbns'ta böyle bir tehlikenin bulunduğunu hiç
düşünmüyorum. Evet biliyorum, geçmişte başta
başpiskopos olmak üzere son derece olumsuz bir rol
oynadı. Bu, çok aşın milliyetçi bir roldü. Cstelik bazı
aşın milliyetçi unsurlan da kendi çevresinde toplamayı
başarmıştı.
Bugün ise Başpiskopos Hrisostomos çok hasta.
Çevresındeki hiç kimseyle teması yok. Sonuç olarak da
Kıbns kilisesi artık bugün siyasette hiçbir aktif rol
oynamıyor. Kilisenin üstelik kendi iç sorunlan o kadar
çokki... Bugün Kıbns'ta bir çözüme varmayı
başanrsak çok minik bir azınlık haline gelen aşın
milliyetçi unsurlar izole edilirler. Artık bunlara hiçbir
şekilde tehlike ya da tehdit kaynağı gözüyle bakıhnıyor.
Ama ülkelerimizde aşın milliyetçilik her zaman
olacaktır. Yunanistan'da da, Türkiye'de de bunlar
varlıklannı sürdüreceklerdir.
Ama öteki ülkelere de bakın. Örneğin bir Fransa'ya. bir
Almanya'ya bakın. Orada da aşın milliyetçiler var ve
MİHALİS PAPAPETRU
Türkiye'yle Yunanistan arasındaki yakınlaşma onlan
fena halde rahatsız ediyor. Bir de şunu söylemek
istiyorum ki AB'nin en yeni üyesi olacak olan Kıbns,
aşın milliyetçiliğı aklının ucundan bile geçiremez.
Artık yeni bir çağda yaşıyoruz. Dünya, çevTemiz, her
şey değişiyor. Bu değişimi yakalamalıyız. Bunun
gerisine düşemeyiz.
- Yani sizce geçmişin hortiakları bir daha ortaya
çıkmamak üzere gömüldüler mi?
- Kesinlikle geçmişin hortlakJannın bir daha çıkmamak
üzere gömüldüklerine inanıyorum. Her iki taraf da daha
akıllı ve daha bilge artık... Bunun kanıtı da geçen nisan
ayından beri (23 Nisan 2003'te
kapılann açılması) iki toplum
arasında gelişen
yakınlaşmadır. Bu inanılmaz
bir gelişme oldu. Bu da şu
anlama gelıyor: tki toplum
arasında bir yakınlaşma süreci
cinayetler. kan dökmeler.
facialarla sonuçlanacak
efsanesinin aslının olmadığı
ortaya çıktı. Bizleri sürekli bu
hurafelerle doldurdular. Şimdi,
bunlann tam tersine iki
toplumda karşılıkh gerçek
dostluk ve işbirliği duygulan
olduğunu görüyoruz.
- Kuzey Kıbns'ta 14 Aralık'ta
yaptlan genel seçimlerin
sonuçlanna göre CTP-DP
koalisyon hükümeti
kurulmasını nasıl
karşıladınız? Bu hükümetin
kurulması sizce iki taraf
arasında başlaması beklenen
görüşmelerin geleceğini nasıl
etkiler?
- Siyasette kesinlikle gerçekçi
olmak ve durumun ya da
seçim sonuçlannın dayattığı
gerekli dengeleri tutturmak
lazımdır. Kıbns Türk
toplumunda böyle olmuştur.
Kamuoyunda yaşamın
gerçekleri ön plana çıkmıştır.
Dışandan müdahalelere karşın
Kıbns Türk halkının
çoğunluğu statükoya karşı
olan güçleri desteklemiştir.
Bence bu, Kuzey Kıbns'ta
meydana gelen çok önemli bir
gelişmedir. Kararlann ağırlıkla
Ankara da alınmasına karşın
ben bu yeni Kvbns Türk
liderliğinin ortamı ve
gelişmeleri çok olumlu yönde
etkileyeceğini, görüşmeler
üzerinde de olumlu etkisi
olacağını diliyorum; bundan
umutluyum.
- Yunanistan 'da PASOK Partisi bu kez Yorgo
Papandreu'nun önderliğindeyeniden iktidaragelirse
bu gelişme Kıbns 'taki durumu nasıl etkiler?
- Yorgo Papandreu'nun hiç kuşkusuz benim
referansıma hiç ihtiyacı yok. Türkiye'yle Yunanistan
arasındaki yakınlaşma, dostluk ve işbirliğinın
mimandır. Papandreu'nun, bu siyasetıne sıkı sıkıya
bağlı olduğunu düşünüyorum. Papandreu şimdi, tam
seçim zamanı PASOK'un başına geçti. Türkiye'ye de
tek taraflı olarak silahlan azaltma çağnsında bulunuşu,
başını koyduğu davada ne kadar cıddi olduğunun da
önemli bir belirtisidir. Işin ılginç yanı, şu anda
Yunanistan'da ana muhalefet partisi olan Yeni
Demokrasi de PASOKTa aynı yolda, aynı hedefe doğru
yürümektedir. Yunanistan'da her iki parti de
Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğini, Kıbns'ta Annan
Planı'nı temel alan bir çözümü destekliyor. Cstelik de
her iki parti seçim kampanyalanna Kıbns konusunu
kesinlikle almadılar.
1947, Lefkoşa doğumlu.
Yükseköğrenimini Atina Üniversitesi
Hukuk Fakültesi'nde tamamladıktan
sonra Londra Üniversitesi'ndeyüksek
lisans yaptu 1985'te Kıbns Rum
Komünist Partisi AKEL'den
milletvekili seçildL 1990'da sol eğilimli
ADtSOK Partisi'nin kuruluşunda yer
aldu Bu partiden de milletvekili
seçildL Daha sonra ADÎSOK'un genel
başkanhğına da getirildL 1996'da
KED ve .4DİS0Kpartilerinin birleşip
EDİ'nin kurulmasıyla bu partinin
genel başkan yardımcısı oldu. 1999'da
hükümet sözcülüğü görevine atandu
Ancak son Rum başkanlık
seçimlerinin ardtndan hükümet
sözcülüğünü bıraktu
- Siz Kıbns sorunuyla ilgili çok ayrıntılı araştırmalar
yaptınız. Bunlann içinde benim en çok ilgimi çeken
"Milliyetçilik Kıskacında Kıbns " adlı kitabınız oldu. Bu
çalışmada Kıbns'taki bütün taraflara acımasızca, eleştirel
baktyorsunuz. Bir Kıbrıslı Türk olarak soruna nasıl bu
kadar objektif bakabîldiniz?
NÎYAZİ KIZILYÜREK- Burada bir imparatorluğun
çözülmesi sürecinde birbırlerine karşı yürüttükleri savaşlarla
ulusal kimliklerini kurgulamış iki ulustan söz ediyoruz. Bu iki
ulusun hiç bitmeyen savaşı Kıbns'ta sürüyor.
Yani ben bir açıdan Kıbns'ı 1922'de sona eren, 1923 'te Lozan
Antlaşmasf yla tamamen biten Türk-Yunan Savaşf nın bir
devamı olarak görürüm. Böyle olunca
da "biz" ve "onlar" aynmı, kendini
hep haklı çıkarma, karşı tarafı da hep
kötüleme anlayışı milliyetçi
söylemlerin aynlmaz parçalan haline
gelıyor.
"Dolayısıyla burada bütün aktörleri
kendi tarihseUikleri içinde ele alıp
karşılaştırma yapmamız lazım.
Bakalını altından ne çıkacak?"
kaygısıyla yapılmış bir çalışmadır. Tek
yanlı ulusal söylemler üzerinden
yapılan tarih, siyaset ve diplomasi,
bırakın halklann birbirilerini
anlamalanna yardımcı olmadığını,
uluslann kendi kendilerini tam olarak
anlayamamalanna yol açıyor.
Bırilerini hep suçlayarak kendi
kendilerini haklı çıkarma kaygısı içinde
siyaset üreten ve bir biçimde de
çatışmayı sürekli kılan dört aktör
bunlar...
- Kimler bu aktörler?
- Yunanistan, Türkiye, Kıbnslı Rumlar,
Kıbnslı Türkler. Böyle bir kitapta bu
dört aktörü buluşturmayı, bu aktörlerin
tanhsel girişimleri içinde onlan hem
anlamaya çahşmak hem de tarihsel
serüverilerini ortaya koymayı
amaçladım. Yani bu kitabı oluşturmak
için yola çıkarken amacım eleştın
yazmak değildi.
- Yani bütün taraflan doğru yerlerine
mi koymayı hedefliyordunuz?
- Evet. Ancak olaylan belli bir disıplın
içinde ve nesnellik kaygısı güderek
yazmaya başladığınız andan ıtıbaren
aynca bir eleştiri yazmanıza gerek
kalmıyor. Çünkü aktörlerin halleri
zaten onada.
"Bu aktörler neler yapmışlar?" diye
baktığınız zaman zaten kitap kendi
başına eleştiriye dönüşüyor. Bu bir ilk.
Çünkü Türkçede, Yunancada çıkan
yayınlan izleme şansım olduğu için
çalışmalann ne kadar tek taraflı
yapılmış olduklannı görme olanağım
oldu. Bir ülke hakkında bir şey
yazarken o ülkenin kaynaklanna
bakmadan. o ülkenin ya da o tarafın dilini öğrenmeden çok
rahatlıkla çok şeyler söyleniyor, yazılıyor. Bir de medyada
taraflann ne kadar eksik bilgilerle siyaset yaprıklannı, ne gibi
iddialarda bulunduklannı görüyorsunuz. Benim yıllar önce bu
dört ayn milliyetçiliği, onlann yakın tarih içindeki
söylemlerini anlatmak gibi bir kaygım olmuştu.
Sonuçta bunu kıtaba döktüm.
- Kitabı bir yana bırakırsak... Siz bir bilim adamı ve Kıbns
sorununun içinde birebir yaşayan bir Kıbrıslı olarak bütün
taraflar birbirlerini suçlama ve haksız gösterme çabası
içinde olmalanmn yanı sıra somut gerçekleri, bir anlamda
da tarihi de tahrif etmiyorlar mı?
- Zaten, somut gerçekleri ve tarihi tahrif etmeyen bir
milliyetçilik yok.
-1999 depremlerinden sonra Türkler ve Yunanlılar birden
birbirlerinin dost olduklannı fark edip birbirlerinin
boynuna atladılar. Deprem diplomasisinin çok ciddi
propagandası yapıldı. Geçen nisan ayında Kıbns 'ta
kapılann açılmasıyla birlikte Rumlar ve Türkler de
birbirlerinin boynuna atladılar. Bu da benzer bir
propaganda malzemesi miydi?
- Ben öyle olduğunu sanmıyorum. Kıbns'takinin daha dipten
gelen bir dalga olduğunu düşünüyorum. Şu gerçek var;
düşmanlıklar, siyasette hiçbir şey kalıcı olamayacağı gibi
sonsuza kadar da süremez. Ezelden beri var olan düşmanlıklar
da yoktur aslında. Düşmanlıklar tarihin belli bir anında,
momentinde ortaya çıkarlar. Ve tarihin başka bir anında da
göçüp giderler. Almanya'yla Fransa arasındaki düşmanlığa
baktığınız zaman 200 yıl kadar süren ne kanlı savaşlar
verildiğini görürsünüz. Tarihin o bölümünde bu savaşlar
verilmiştir, ama başka bir aşamada da bu düşmanlık yerini
dostluğa ve işbirliğine bırakmıştır.
Burada Türkiye, Yunanistan ve
Kıbns açısından asıl sorulması
gereken soru şudur:
Düşmanlık üreten o tarihsel
koşullar ortadan kalktı mı,
kalkmadı mı? Yeni bir tarihsel
döneme geçrik mi, geçiyor muyuz,
geçmek üzere miyiz? Yoksa 19.
yüzyılın mırası olan milliyetçi
yanşmacıhğı sürdürmek gibi bir
zamansallık içinde miyiz? Yani,
Türk-Yunan-Kıbns üçgeni olarak
bizim zamansallığımız,
tarihselliğimiz nedir?
Bakın, ben Türk-Yunan
dostluğunun depremlerle
başladığına inananlardan degilim.
Orada bir dostluğun ne kadar
başladığı da tartışılır, ama değişen
başka şeyler vardır. Çünkü tarih
içinden gelen birtakım koşullann
ortadan kalktığını görüyorsunuz.
Yani aktörleri tek tek ele aldığınız
zaman bu değişimi belki daha iyi
görebiliyorsunuz.
- Bu aktörleri tek tek ele
aldığımız zaman ne görüyoruz
peki?
- Yunanistan, 1821
ayaklanmasıyla 183O'da kurulan
bir devlet. 1922'ye kadar devlet
doktrinı olarak "megali idea"
çerçevesinde milliyetçi bir
romantizm geçıriyor. 1922'de
büyük yenilgiye uğrayınca
Yunanistan kendi iç sınırlanna
dönüyor. Ondan sonraki bütün
tanhi demokrasi ve diktatörlük
arasında sürüklenerek gelen bir
Yunanistan var. Bunun altında
yatan da hep bir demokrasi savaşı.
Bunu anlamak gerekiyor.
Sonuçta dört aktörden binsi olan
Yunanistan, kendisini AB üyesi
olarak bulan, artık romantik
milliyetçi projeler üretmeye hali
olmayan bir ülke olarak karşımıza
çıkıyor. tkinci aktör Kıbnslı
Rumlar. 1922'de Yunanistan" ın megali idea'sı yenilmiş ve
Enosis'i düşünecek hali kalmamasına karşın 1922'den sonra
Enosis Kıbns'tan şahlanmış. 1930'dan 1960'a kadar, Kıbnslı
Rumlann bütün çabalanna karşın Enosis gerçekleşemedi.
1974'le birlikte megali idea'nın Kıbns'taki son parçası da
tamamıyla sona ermiş oldu. Bu tarihten sonra Kıbnslı
Rumlara baktığımızda, ilk kez siyaset üretilirken Enosis
referans olarak alınmadı. Ve iki toplumlu, iki bölgeli
federasyon diyen bir aktör olarak karşımıza çıktı. Tarihsel
açıdan baktığımız zaman bu da büyük bir dönüşüm ve
değişimdir.
- Peki, kitap Türk tarafı aktörleri için neler diyor?
- Türkiye Batılılaşmayı, çağdaşlaşmayı devlet doktrini haline
getirmiş bir devlet. Kendıne has sorunlar yaşayarak bu
amacına ulaşmaya çalışıyor. Şu anda gelinen noktada da AB
üyeliğine aday, bünyesindeki bütün aktörlerin AB üyeliğini
esas strateji yaptığı bir ülke. Buna baktığınız zaman Türk-
Yunan düşmanlığının artık neden tarihe ait olduğunu hemen
görebilirsiniz.
Dr. NİYAZİ KIZELYÜREK
1959, Kıbns doğumlu. Almanya'da
uluslararası ilişkiler, siyasal bilgiler ve
sosyoloji eğitimi gördü. Doktorasım
uluslararası ilişkiler ve Kıbns sorunu
üzerine yaptu Londra 'da yaşayan
Kıbnslılar üzerine sosyolojik bir
araştırma yaptu Rum arkadaşı
Panikos Hrisantos'la birlikte yaptığı
"Duvanmız" adlı belgeselfılmle Abdi
tpekçi Barış ve Dostluk Ödülü 'nü
kazandu tki dilde, Türkçe ve Rumca
olarak "Ulus ÖtesiKıbns"kitabı
büyük ilgi gördü. Son olarak tletişim
Yayınlan'ndan "Milliyetçilik
Kıskacında Kıbns" adlı kitabı çıktu
1995'te Lefkoşa'nın Rum kesimine
yerieşti Lefkoşa Üniversitesi'nde
dersler veriyor.
Özürlüler Vakfı
yararına özel gösteri MİAİYİA
MAYA SAHNESI
IshklalCad Halep Pasa|i 2 kat (212)252 74 52
www mayasonat com mayasanat@mayasanat com
Cumhurtyei
lOŞubat I 13 Şubat
Salı I Cuma
18:30 19:00
19:30 20:00
Bilsak
Tıyatro Atölyesı
'ses-oyun'
"mut..."
20:30
14 Şubat
Cumartesi
18:00
sanatın yomnda
16 Şubat
Pazartesi
20:30
Tiyatro Ti
"adamın
biri..."
Müşfik Kenter
"Orhan Veli"
Açık Tiyatro
"Muhittin'le
Geçen Şen
Günlerim"
KAHRAMANMARAŞ AILE
MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 2003 292
Davacı Hatıce Kekeç tarafından davalı tlyas Kekeç
aleyhine açılan boşanma davası ıle aralartndakı şid-
detlı geçımsızlık nedeniyle davalı ıle boşanmalanna
karar verilmesi talep edıİmış olup. adresı tespıt edile-
meyen davalıya ılanen teblığ yapılmasına karar venl-
miş bulunulduğundan. Davalı Celıl oğlu 1970 d.lu, ll-
yas Kekeç'ın 2003 292 Esas sayılı bu davanın 17.
03.2004 günü saat 09.15'teki duruşmasında bızzat ha-
zır bulunması veya bir vekılle temsıl olunması, aksı
halde yokluğunda yargılamaya devam edıleceğı ve
karar verileceğı, dava dılekçesı ve duruşma gününü
bildinr davetıye yenne kaım olmak üzere ilan olunur.
Basın:4980
Mydonose Shovvlandde
Coıttri tanhi. ) İ Şufchtt 2SMM S*ıl: 21.00
B>k?t Fty«tUn: 49 SOO 000 Tl 27 SSM 0O0 11 22 000 000 U
İSPİR ASLİYE HUKUK HÂKİMLtĞİ'NDEN
Esas No 2002 49 Karar no 2003 44
Da\acı SSK Genel Müdurluğu tarafından davalılar Er-lş Elektnk \e Hüseyın tşçı alevhıne
mahkememızde açılan tazmınat da\asında şapılan açık \argılama sonucu Da\anın kabulü ıle
da\alıların kusur oranlanna tekabul eden 3 3""0 018 488 -TL nın gelır bağlama karannın onay
tarihi olan 06.05 1997 tanhınden ıtıbaren ışle>ecek \asal faızı ıle birlikte davalılar Er-lş Elekt-
nk lnşaat Taahhut Ltd Ştı \e Hüsevın tşçfden 506 sa\ılı kanunun 26 maddesı geregınce
muşterek \e muteielsıl olarak tahsıl edılerek davacı kuruma \erılmesine. da\acının fazlava
ılişkın haklarının saklı tutulmasına karar \enlmış olup. karar davalı Er-lş Elektnk Ltd Şırketı-
ne teblığ edılemedığınden. ışbu ılanın Er-İş Elektnk lnşaat Taahhüt Ltd. Şırketıne ilan tarıhın-
den ıtıbaren 15 szun sonra teblıâ edılmış savılacağı karar teblığı \enne kaım olmak uzere ılanen
teblıS olunur 29 1 20O4 Basın^4918
ZEYTİNBURNU SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2004 17 Karar No. 2004 36
Hâkim: Kemal Güzel 20998
Kâtıp: Zarif Nalbantoğlu
Mahkememize ait 2004 17 Esas, 2004 36 karar sa-
yılı 23.1.2004 tarihli ilam ıle Özcanlı Makıne Sanayı
ve Ticaret Anonım Şırketı"ne TTK 435 uyannca ser-
best muhasebecı Süleyman oğlu 1962 d.lu Hasan Par-
lak kayyum tayın edılmıştır. 23.1.2004
Basın: 54243
T1VIMOB MtVIARLAR ODASI
İSTANBUL BÜ\tJKKENT ŞUBESİ
38. OLAĞAN GENEL KURULU VE SEÇİNILERİNE
DA\TT
yeni bir döneme girerken mesk-ktaşlanmıya...
Mimarhk, topluma ve çevreye karşı sorumludur.
Mimarlar Odası mimarlara %e mimarlığa karşı
sorumludur
Mimarlar Odası bütün mimarlann demokratik
vapısıdır.
Üyesiyle bütünleşen Mimarlar Odası kamu yaran
mücadelesinın merkezı, mimarlık hizmetınin
nitelığınin arttınlmasının çalışma alanı, mimarın
dayanışma orgütüdür.
50 yıllık Mimarlar Odası birikimlerini ileriye taşımak.
farklılıklanmızı zenginlik olarak görerek
sorunlanmızı beraberce çözmek, mimarlığı
ülkemızde saygın ve etkili kılmak. birlikte yönetim
oluşturmak için adayız.
Îstanbul Büyükkent Şubesi örgütlenmesine bağlı
bütün mimarlardan kendi varlıksal sebeplerıne sahip
çıkmalannı diliyor, bu bilinçle oluşrurulmuş
mimarlıkta DEMOKRATÎK AÇIUM PLATFORMU
adaylarını desteklemeye çağınyoruz.
Teknik Kongre 13 02.2004 ITÜ Taşkışla 109
Genel Kurul 14.02 2004 İTÜ Taşkışla 109
Seçimler 15.02.2004 Mimarlar Odası
Yıldız Dış Karakol Bınası