Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 ŞUBAT 2004 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Garaz
ŞİMDİ nasıl söylüyorlar, bilinmez. Belki artık hiç
böyle bir söz söylemeye gerek kalmamış da olabi-
lir. öyle ya, son yılların okullannda bütünlemeye kal-
mak, sınıfta bırakılmak gibi şeyler olmadığına göre.
Ama eskiden, karnelerden önce, özellikle de söz-
lü sınavların ertesinde, eğer beklenen not kötüyse
oğlan ya da kız eve gelir, "aile kamuoyunu hazır-
lamak" amacıyia "Anne, hoca bana garaz" derdi.
Bunun anlamı, öğretmenin ona "taktığı", "çaktır-
maya zaten niyetli" olduğu, ağzıyla kuştutsa ya da
kâğıdına harikalar döktürse iyi not vermemekte ka-
rarlı olduğu demekti.
Aslına bakarsanız, Arapça kökenli "garaz" söz-
cüğünün özde o kadar da kötü bir anlamı yok; "ni-
yet, amaç, maksat" demek. Kötü olan, esRilerfn "ga-
raz-ı asli" dedikleridir; yani, saklanan kötü niyet, giz-
li düşmanlık.
Tabıı, evladına düşkün anayla baba, bir hoca-
nın çocuğa nıçin düşman olabifeceğini düşün-
mek bile istemez; geçmişte terbiyesizlik mi edilmiş-
tir, affedilmeyecek birhata, utanç verici birolay mı
vardır, orası pek sorulmaz.
Sorulsa da kolay kolay anlatılmaz.
Öteyandan, "Koskoca hoca garaz olurmuymuş?"
da denmez; çünkü kültürümüzde 7?oca"nın özel
biryerı vardır. Daha doğrusu, öyle olması istenir.
Yoksa, toplumun verdiği değere layık olmayan,
gençlere kin bağlayacak kadar basit duygulann
tutsağı oiabilen bir hocanın öğrenciyi sınıfta bırak-
ması işten değildır. Bir soruyu bilse ıkincisini, ikin-
cisini bilse üçüncüsünü sorarak karşısındaki küçü-
cük insanı bilemeyeceği noktaya kadar sürükleme-
si kolaydır. Onun için "garaz" sözünü duyan aile-
lerin zıhinlerinden bazen "Acaba mı" sorusu geç-
se bile, hocalığa olan saygımız bunu düşünmemi-
ze engel olur.
Uzun süre, "Avrupa Birliği bizi içine almak is-
temez; çünkü Müslümanız" diyenlere karşı
"Kendi eksiklerimiz, hatalanmız, zayıflıklarımızyok
mu? Adamlar büsbütün haksız mı?" diyerek ken-
di kendimızi eleştirdiğimiz, kusuru önce kendimiz-
de aradığımız çok oldu. Hâlâ da oluyor.
Çünkü kültürümüzde, tıpkı "hoca"nın olduğu gi-
bi, "Avrupalı "nın da özel biryeri olagelmiştir. Yıllar
boyu, çoğu zaman Batılılık ve hatta çağdaşlık tim-
sali saydığımız Avrupalılık, bizim gözümüzde doğ-
ruluğun, güzelliğin, dolayısıyla hakseveriiğin, huku-
kun kendisi sayıldı.
Başka türlüsünü ona yakıştıramadık. Yine de ya-
kıştırmak istemiyoruz.
Onun ıçindir kı "Din dolayısıyla olmasa da çok
daha somut başka nedenlerte Avrupa bizi içine al-
maz; alacak olsa da süngümüz düşünceye, dişle-
rimiz dökülünceye, tırnakJarımız sökülünceye ka-
dar sürüm sürüm süründürür" diyenlere inanmak
çoğumuzun içinden gelmiyor.
Ama sonra "Yasa değiştirmek yetmez, uygula-
mayı görelim" sözlerinı duyunca "Hoca bana ga-
raz" hikâyesini ve öğrenci çaktırmanın kolaylığı ko-
nusundakı söylenenleri anımsayıp "Acaba mı?"
demeden edemiyoruz.
VEFAT
Baromuz üyelerinden
AVLJKAT w
AYHAJM HALMZOGLU
31 Ocak 2004 günü geçirdiği bir trafik kazası
sonucu vefat etmış olup, cenazesi
1 Şubat 2004 Pazar günü defnedilmiştir.
Aitesine ve meslektaşlarımıza başsağlığı dilerız.
MRBARO«IBA|MNUâ
K t ı r t ı • SAHJCT |Hll|M3Mn
LARS VON TRIER'DEN
39N3 S38
NOA strvı
Beyoğtu Alkazv293 2466 12.00-14.00-16.30-19.15-21.30
*° 50 \
K i * i d i r
SİNEMASEMİNERLERİ
24. Dönem / 07 Şubat - 24 Misan 2004
CumartMİ Oünleri Saal: 11.0O-15.3O
Dünya ve Türk Sinema Tarihıne Genel Bakış
Film Yapım Süreci - Film Eleştirmenliği
Ses Kaytt Teknıkteri ve Seslendırme Yontemten
Sinemada Oyunculuk - Animasyon Teknıkteri
Sinema ve Vnteoda Kurgu Tekniği - SanatYönetimi
Sinema ve Video Kameralan - Senaryo Yazım
Asamalan ve Teknikleri - Senaryo Tasaranı ve
Teınel Oğeleri - Avdıntatma Tekniği ve Işık Bilgia
Sinema Kuramları ve Film Çözümlemesi
24 Ocak, 51. Dünya Cüzam Günü'ydü...
Çok sakat durumdaki bir cüzamlı hastaya en doğru katkının onun
çocuklannı okutmak suretiyle hekim, hemşire. öğretmen, mühendis olarak
ailelerine sahip çıkmalannı sağlamak olduğunu. uygulayarak öğrendik.
Prof. Dr. Türkan SAYLAN
2
1. yüzyıla ginniş olan dünyanın in-
sanlan, bilim ve teknolojinin ola-
bıldiğince ilerlemesıne karşın, has-
talıklar karşısında çoğunlukla ça-
resiz kahyor. Açlık, sefalet. AIDS,
kanser, kalp hastalıklan, salgın gripler,
SARS derken. çoluk çocuk her yıl milyon-
larca insan yok oluyor. Bunun yanında sa-
vaşlar, terorizmle yapılan toplu katliamlar,
katlıam benzeri trafik kazalan, doğum son-
rası bebek ölümleri ve benzerleri nedenler-
le de on binlerce insan önlenebilir olaylar
sonucu yitip gidiyor.
Bilim dünyası hekimler, ilaç ürericileri. yö-
netim sorumlulan, gönüllü kuruluşlar ve
benzeri tüm çaba ve yatınmlara karşın önü-
nü alamıyor bu yok oluşlann.
însanlar ise başlanna gelen felaketleri ço-
ğunlukla "kader" olarak algılayıp sorgula-
mazlar. Böyle gelmiş böyle gider dersek, ne-
denleri, niçinleri araştıramazsak ölen ölür,
yaşam sürer kuşkusuz; ama bizler bize dü-
şen görevleri yapmamış, kendimizi akıntı-
ya bırakmış, böylece sorumluluktan da ka-
çınmış, kurtulmuş oluruz.
1976'da Cüzamla Savaş Derneğimizi ku-
rar ve Bakırköy'de, Akıl Hastanesı'ne bağ-
lı 3 harap barakadan oluşan 28. Pavyon'u
yani cüzamlılann banndığı yerleri sahiple-
nirken 1965'lerde dünyada ve ülkemizde
cüzam çalışmalanna katılan, değerli bilim
insanı Doç. Dr. Etem Utku'nun Ankara'da
başlattığı çalışma ve girişimlerden güç al-
mıştık. Tstenince, amaç edinince, el ele ve-
rilince pek çok şeyin üstesinden gelinece-
ğine inanıyoruz.
O tarihlerde, bir avuç insanla başlatılan ça-
lışmalarla atılan maya tuttu. Ülkemizde,
Cumhuriyet ile birlikte tutulan kayıtlara gö-
re var olan 10 bin hastanın. rahmetli mes-
lektaşımız Prof. Dr. AüfTaşpınar'ın ilkkez
oluşturduğu bilgisayar programma dökiU-
müş Bstelerinden hareketle köy köy gezerek
güncellestirme onuru ve başansı bizlere düş-
tü. 28 yılı bulan bu çalışma içinde, Bakır-
köy cüzam pavyonlanndan bir Özel Dal
Hastanesi oluşturulup 1981 'de Sağlık Ba-
kanlığı Istanbul Tıp Fakültesi ve Cüzamla
Savaş Derneği arasında yapılan, Türkiyemiz-
de belki de tek örnek olan bir protokolle yok-
tan bir İstanbul Lepra Hastanesi'nin kurul-
ması çok önemli bir aşamaydı.
Ilk doktorunu gazete ilanı ile bulan bu
birimin daha sonra her biri ayn dalda yur-
tiçi ve yurtdışı eğitimlerle uzmanlaşan hem-
şire ve hekim kadrolannı oluşturması; be-
cerikli eski hastalanyla el ele vererek göz,
diş, ayakkabı, fizik tedavi, ameliyathane.
eczane, cildiye. laboratuvar, pansuman ve
dahiliye binmlerini kurması; yüzlerce he-
kim, uzman hekim ve hemşire adayına sü-
rekli eğitim veren bir gelişme göstermesı,
bu yolda alınan büyük mesafenin somut ka-
nıtıydı.
Elde mevcut verileri, alanda, yerinde. kö-
yünde, ekinliğinde (mezrasında) incelemek,
hastalarla o yörelerdeki sağlık merkezleri ça-
lışanlan arasında iyi ve içten iletişımi sağ-
lamak, hastanın evinde muayenesiru yapmak,
çevresindeki temaslılan taramak. ölenlen
yanlış ve çift tanılan kayıttan çıkarmak ve
alınan sonuçlan bilgisayar ortamına aktar-
mak ve kontrolleri gerçekleştirmek gibi ça-
lışmalarsa 1998 yılına kadar, dikey bir hiz-
met şeklinde sürdü.
En çağdaş lepra tedavilerini, rehabilitas-
yonlannı gören mevcut hastalanmızın, ıler-
lemiş sakatlıklanna karşın, sosyal yaşam-
da ayakta kalabilmeleri, onurlu, saygın bi-
reyler olarak yaşamalan için oluşturulan
Sosyal Hizmet Birimi ise hastalann ış sa-
hibi olması. sosyal güvenceye kavuşması ve
çocuklannın eğitim desteği ile okutularak
meslek edinmelen ve hasta ana babalanna
sahip çıkmalan ise grubumuzun en değer-
li projesi oldu.
Çok sakat durumdaki bir cüzamlı hasta-
ya en doğru katkının onun çocuklannın
okutmak suretiyle hekim. hemşire. öğretmen.
mühendis olarak ailelerine sahip çıkmala-
nnı sağlamak olduğunu, uygulayarak öğren-
dik.
2004 yıhna geldiğimizde Türkiye'de cüzam
hastalığının, DSÖ normlanna göre, kontrol
altında olduğunu söylemenin mutluluğunu
yaşıyoruz.
Elimizdeki son verilere göre, Türkiyemiz-
de925'ikadın. 1672'sierkekobnaküzeretop-
lam 2597 cüzamlı hastamız var. Bunlann
tünıüne yakını spesifik tedavilerini tamam-
lamış durumda. Ancak sakathklan ve yaş-
lıüklan ile ilgili sorunlan nedeniyle yine has-
tanemizden yararlanmak durumundalar.
Mevcut 2597 hastamızdan kadınlann %
35.62'si, erkekkrinse % 6438'i cüzama bağ-
b sakatnkian taşıyorlar.
2003 yılında 7 yeni hasta saptanarak te-
daviye alındı. Türkiye'de 2003 yılında öz-
gül (spesifik) cüzam tedavisi gören toplam
22 hasta mevcut. Yeni tanılarda çocuk has-
ta bulunmuyor. hepsi 14 yaş üstü.
Mutluluğum...
Akıl Hastanesi'nin 28. cüzam pavyonla-
nndan, 1981 "de İstanbul Lepra Hastanesi
oluştu, gelişti. Yurtdışından hasta ve stajyer
kabul eden, uluslararası kongreler, semi-
nerler, araştırmalar yapan bu Özel Dal Has-
tanesi, içinde çalışan hekim ve hemşırele-
rinın bilgi birikimi. laboratuvar olanaklan
nedeniyle, 2003 yılında Sağlık Bakanlığı
Lepra Deri ve Zührevı Hastalıklar Hastane-
si haline dönüşrü; iç hastalıklan, deri ve
zührevi hastalıklan uzmanlanyla, yoğun
pohklınıği ve 50 yatağıyla, cüzamlı hasta-
lann yanında çevre halkına da hizmet ve-
ren. toplam 21.697 (lepra 391, cildiye 14.373,
dahiliye4732,psıkıyatn 749, dış 1448)po-
liklinik ve 175 yatırarak tedavi yapmış bir
hastane konumuna geldi.
1981 -2002 yıllan arasında, üniversitede-
ki görevlerim yanında, tam 21 yıl bu hasta-
nenin oluşumu. kuruluşu ve yönetiminde yer
alan, cüzam hastalığı ile ilgili toplumdaki
korkunç önyargının yok edilmesınde, genç
hemşire, hekim ve tıp öğrencileriyle çalışan,
hastalann tedavisi yanında medikal ve sos-
yal rehabilitasyonunun da sağlanmasını ör-
gütleyen ve sonunda, konunun tüm yön-
leriyle istenen ölçütlerde denetime alın-
dığını görerek görevı gençlere devreden,
hizmetın aynı mantık ve bakış açısıyla sür-
düğünü gören bir insan olmanın mutluluğunu
yaşadığımı belırtmek isterim.
Bir ölümlü için, başladığının sonuçlan-
dığını görmek ve başlanan bir işin, ülkemizın
değişken ortamında sonuçlanması ve
yaşamak gerçekten çok önemli değil mi? Bu
uzun soluklu çabamızda. binlerce gönüllü
insan. sağlık muhabirlerimiz ve öbürleri
olaya hep olumlu yaklaşarak bizleri des-
tekledıler. Birlikte çalıştığımız sağlıkçılar,
yıllarca bıkmadan aynı şeyleri yapmayı, ay-
nı bılgilen vermeyi sürdürdüler.
Cüzam çalışmalan, ülkemizi daha iyi
tanımamıza, gerçekleri birinci elden an-
lamamıza yol açtı. Dünya Cüzam Günü, 51.
yılında. Biz ise 1976'dan ben yaptığımız
çalışmalann 28. yılındayız. Ve, göçen ya
da yaşayan tüm sevgili hastalanmızı, son-
suza giden cüzam çalışmacılanmızı. tüm
destekçilerimizi saygı ve minnetle anıyoruz.
CHP'liler Montaigne Okumalı
CHP seçmene güven verecek hiçbir ciddi ekonomik ve
sosyal program üretemediği için seçmen AKP'ye oy
vermiştir. Bir anlamda CHP bu iktidan AKP'ye kendi
elleri ile teslim etmiş ve AKP zaferinin miman olmuştur.
Engin ÜNSAL Eski CHP
1
533 yılında doğan ve
1592 yılında ölen Mon-
taigne (Monteyn), ünlü
bir Fransız düşünürü-
dür. Yazdıklan ile insan
bilincinin insanı ve doğayı öz-
gürce tanımasını savunarak Av-
rupa'nın büyük uyanış sürecine
öncülük etmiştir. Sabahattin
Eyuboğlu'nun nefis Türkçesi ile
dilimize kazandırdığı Deneme-
ler adlı yapıtında Montaigne, in-
sanlığa iki ders vermeye çalış-
mıştır: Doğanın istediği gibi dü-
şün ve yaşa; hiçbir kitabın. hiç-
bir dogmanın kölesi olma. Bah
kültürü. özellikle siyasal alanda,
bu ikı dersten yeteri kadar bes-
lenmiş ve temel insan haklan-
nın, demokrasi anlayışının çatı-
sını bu düşüncelerin ışığında bi-
çimlemiştir.
Sabahattin Eyuboğlu, çeviri-
sini yaphğı yapıta yazdığı önsöz-
de; "Batı kültürünün Montaig-
ne'den bugiine kadarki gelişnıe-
si genel olarak bu iki derse sadık
kalmıştır. Ancak aşın ideoloji-
ler az çok bağnazbğa muhtaç ol-
duklan için Montaigne pek işle-
rine gelmez. Tek taraflılığı kü-
çümseyen bu adamın, halkta ken-
di doktrinlerine karşı kuşku
u>*andırmasmdan çekinirler. O>-
sa Montaigne'den ders almanuş,
yani doğa ötesinden ve taassup-
tan kurrulamanıış bir düşünce,
körii körüne bir parti>e ancak
kul olarak hizmetcdebilir; yara-
ÜCL, geliştirici güç olarak değü"
belirlemesıni yaparak günümüz
Türkiyesinde demokrasinin içi-
ne düştüğü açmazın eksenini
çok açık olarak ortaya koymuş-
tur (Montaigne, Denemeler. Cem
İstanbul Milletvekili
Yayınevi, 1999, s. 7-8).
Montaigne'nin düşünceleri ki-
şinin düşünme özgürlüğüne çe-
kilen duvarlan yıkmasına, kişi-
nin özeleştiri yolu ile kendini
aşmasına katkıda bulunacak ni-
teliktedir. Kendini eleştiren, dü-
şünceye sınır tanımayan kişi,
sorgulamasını öğrenecek ve gi-
derek doğruya ulaşacaktır.
Bir toplumun insan haklanna
saygılı, özgür düşünebildiği bir
evreye ulaşabilmesinde siyasal
yapının önemi açıktır. Siyasal
yapıyı biçimlendirecek olan bi-
reylerin konumu çok önemlidir.
Eğer bireyler kendi varlığının
bilincine vannış, kendini tanı-
mışsa ve sorgulayan insan ol-
muşsa oluşturduğu siyasal yapı-
nın aydınlanmanın yolunu aç-
ması, yeni düşüncelerin filiz-
lenmesine katkıda bulunması
kaçınılmazdır. Kendini yenile-
meyen, geldiği yer ile yetinip
kendini aşma çabası gösterme-
yen, sorgulamayı öğrenmeyen
ya da buna yüreği elvermeyen
kişilerin ağırlıklı olduğu top-
lumlarda ise yozlaşma kaçınıl-
mazdır.
Türkiye çok zor bir dönemden
geçiyor. Ekonomide. siyasette,
toplumsal değerlerde çözülme
çok açık bir biçimde yaşanma-
ya ve toplumun geleceğe yöne-
İik umutlannı karartmaya baş-
lamıştır. Siyasal yaşamda göz-
lenen olumsuz değişimler tüm
Cumhuriyet döneminin kaza-
nımlannı perdeleyecek kerteye
gelmek üzeredir.
AKP iktidan kendi deneyim-
sizliklerinin. bağnazlıklarının
ve köktenci inançlannın bede-
lini topluma çok pahah bir bi-
çimde ödetmek sürecini başlat-
mıştır. Özerk ve özgür düşünce-
nin simgesi üniversiteleryerine
Atatürk düşmanı yobaz düşün-
cenin tutsağı kimselerin yöneti-
minde üniversiteler düşlenmek-
tedir.
Siyasal tslamın simgesi türban
üniversite alanlanna sokulmak
istenmekte ve tarikatlann el koy-
duğu ve yönettiği genç kızlar
türbanlannı her şeye karşın çı-
kannasınlar diye, saçlan ustura
ile kazınmaktadır. Son elli yıl-
dır yaşanmamış bir kadrolaşma
olayı cesaretle yapılabilmekte-
dir. Yetkin ve üretken insanlar
acımasızca yerlerinden alınmak-
ta. ideolojiye bağlılıktan başka
hiçbir niteliği ohnayanlar işba-
şına getirilmektedir.
Kamu bankalannı yeşil ser-
mayenin ve Islam bankacılığının
ne olduğu bilinmeyen faizsiz
bankacılık kurallanna göre yö-
netmek üzere insanlar göreve
çağınlmıştır. Ekonomi iflasın
eşiğinde, dış siyaset çözümsüz-
lük noktasında kilitlenmiştir.
Muhalefet nerede...
Bütün bunlar yaşanırken
TBMM'de CHP vardır. Muha-
lefet partisidir ama hiçbir şeye
muhalefet edememektedir. Mu-
halefet edememe sayısal azlı-
ğından değil, yönetim anzasın-
dan ka>ııaklanmaktadır. Aslın-
da CHP'nin Meclıs'te güçlü mu-
halefet edecek kadar sayısı var-
dır. Geçmişte, 1950'li yıllarda İs-
met Paşa çok daha az sayıda mil-
letvekili ile Menderes'e kök sök-
tünnüş, halk ile bütunleşerek,
sokağa egemen olarak hızla yoz-
laşan demokrasiyi ayakta tut-
mak için çok önemli çabalar
göstermiştir ama bugünün CHP
yöneticileri geçmişten ders alma-
yı unutmuşlardır. Gazete haber-
lerini, muhalefet etme adına.
Meclis'te yinelemenin bu kötü
gidişi durduramayacağının ayır-
dına acaba ne zaman v^racaklar?
CHP seçmene güven verecek
hiçbir ciddi ekonomik ve sosyal
program üretemediği için seç-
men AKP'ye oy vermiştir. Bir
anlamda CHP bu ıktıdarı
AKP'ye kendi elleri ile teslim et-
miş ve AKP zafennin mıman ol-
muştur. Seçim sonrasında yaşa-
nacak olaylan önceden sezinle-
yerek hiçbir çalışma yapmamış-
tır. Bu nedenle bugün CHP ge-
rek dış politika, gerek ıç politı-
ka ve gerekse ekonomide yaşa-
nan sorunlar karşısında çaresiz
kalmaktadır. CHP ekonomik ve
sosyal konularda program \e
proje çalışmalan oluştursa, hal-
ka teslimiyetçı politikalann dı-
şuıda da politikalar olduğunu
anlatabilse, sivil toplum örgüt-
leri ile yakın ve sıcak ilişkiler ku-
rabilse, sokağa egemen olabil-
se, istediği anda meydanlara yüz
binleri getirebilecek güçte ol-
duğunu kanıtlasa acaba Türki-
ye AKP'nin getirdiği noktada
olur muydu? İktidar olacakken
muhalefet olmayı içine sindire-
bihniş ve alternatif politikalar
üretme gücünden yoksun CHP
çok acele silkinmeli, özeleştiri
yapmahdır, halkla bütünleşme-
lidir. Bunuyöneticileryapmaya-
caksa CHP üyeleri yapmalı. öz-
gür düşüncenin dallanna sanl-
malı, yöneticileri korkmadan
sorgulama yeteneğini eyleme
dönüştürmelidir. Sorgulamak-
tan korkan örgüt bireyleri sus-
rukça yönetenler doğru yaptık-
lannı sanacaklar ve yanlışlar
zinciri uzamaya devam edecek-
tır.
CHP'lıler Montaigne'ı oku-
malı, kendilerini tanımalı ve aş-
malıdır. Yöneticilerini sorgula-
maktan korkanlar hem CHP"ye
ve hem de bu ülkeye yazık et-
tiklerini anladıklannda geriye
dönüş yollan çoktan kapanmış
olacaktır.
Adres: Gazeteci Erot Dernek Sk. No:11/2 Beyoğiu/İstanbul
Tel: (0212) 244 52 51 - 251 »7 70
CUMHUtİYET Gaıetesi'nin tfeierli katkılvı >• yjnnljnmıslır.
YUNAK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
EsasKo: 1968 37
Hâkım: Murat Ertemli 38091 Kâtip: Alı Ihsan Eıgün 790
Da\acı Hazıne vekjlı Av Emine Bılge Ünsal tarafından davalı Abdil Uğur ve arkadaşlan aleyhıne açılan "Tapu lptal ve Tescıl" davasında venlen
ara karan gereğınce:
Da\acı dava dılekçesınde: Dahılı da\alılann tapu kayıtlan üzerlenne tedbır konularak bılmuhakeme meralık sahasının kayıtlannın ıptalıne. davalı
tarafın tapu mıktan dahıl ve hancen de kalan hazıne arazısıne \
r
akı el atmanın önlenmesıne ılışkın Tapu tptal ve Tescılını talep ve dava etmiştir.
Tüm araştırmalara rağmen adresı tespıt edilemeyen dahılı davahlar Konya ılı, Yunak ılçesi. Altınöz köyü nüf. kayıtlı Ömer ve Fıknye kızı 1964
d.lu Hafıfe Uğur. Fettah ve Ayşedudu oglu Saray 1963 d.lu Mehmet Uğur. Fettah ve Ayşedudu oğlu 1964 doğumlu tbrahım Uğur, Fettah ve Ayşedu-
du oğlu Saray, 1951 d.lu Fehmı Uğur ve Fettah ve Ayşedudu oğlu Saray, 1961 doğumlu Mevlüt Uğur duruşma ıçın tayın edilen 25.02.2004 günü sa-
at: 09.10'da mahkememızde hazır bulunmanız. ya da kendınizı, bir vekil ile temsil ettırmemz. aksi halde dunışmalara yokluğunuzda devam edilerek
hüküm kurulacağı hususu dava dılekçesı ve duruşma günü teblığı yenne geçerlı olmak üzere ılanen teblığ olunur 2101 2004 Basın. 4338
PENCERE
EvdekiHesap
Çarşıya Uyacak mı?••
Adına 'fünban'denen 'tesettür' aracının kavga-
sı Avrupa'yı sardı.
Cumhuriyet'in dünkü sayısında haberi vardı; Bel-
çikalı Senatör Marie Lizin demış ki:
"Tüm Müslüman ülkelerde kadınlar türbandan
kurtulmaya çalışırlarken Belçika'nın kimi bölgele-
rinde Cezayir sokaklarından daha çok örtülü ka-
dın dolaşıyor."
Çarpıcı biçimde ortaya çıkan gerçek şu:
Türban kavgası siyasal!..
Laikliğe karşı savaşımın flaması gibi dalgalanı-
yor türban...
Türkiye'de AKP iktidan iç politikada türbanı kul-
lanıyor; ama, bu stratejinin bir noktada çıkmaza sap-
lanması da kaçınılmaz gibi görünüyor...
AB (Avrupa Birliği) iki büyük patronun ortaklığın-
dagelişiyor; Fransa'dan sonra Almanya'dada tür-
ban hukuku laiklik ilkelerine göre düzenlenir de ya-
sal kurallar belirlenirse AKP'nin evdeki hesabı çar-
şıya uymayabilir...
islamcılık, Afganistan'dan Iran'a, Türkiye'den
Avrupa'ya dek yaygın bir siyaset olarak her ülke-
nin kendine özgü koşullarında gündemdedir; kav-
gasını yürütüyor...
•
Recep Tayyip'in türbanlı hanımı Beyaz Saray'a
konuk edilınce, bizim dinci basınla dönek gazete-
ci takımı sevinç çığlıkları attılar:
- Türban meşruiyet kazandı!..
Neden?..
Çünkü türban 'Patron Bush'un icazetini almış,
resmi ziyarette kabul görmüştü...
Ülkemizin bu vaktınde uşaklık mantığı medya-
da öylesıne geçerli ki inanılamaz...
•
Avrupa Birliği'nın hukuku geleceğin federal dev-
leti kapsamında oluşacak...
Ne var ki bu hukukun ılkeleri, yasaları şimdiden
tohumlanıyor...
Uygariık dünyasındaki insan, kızların çocuk yaş-
ta tesettüre bağlanmasına nasıl bakabilir?..
Belki de diyecek ki:
- Bana ne!.. Müslüman kız başını örtecekmiş, çar-
şafa girecekmiş, ne üstüme vazife!..
Ancak, böyle düşünmek demokrasinin temel öz-
gürlük ilkelerine ters düşmektedir...
Kadınlan köleleştiren dinci mantığı hiçbir uygar
insan benimseyemez...
Avrupa Birliği'nin şimdiden tohumianan hukuku
yavaş yavaş biçimleniyor.
•
AKP'nin hesabı şudur:
- Seçmenin yüzde 25'inin desteğiyle Meclis'in
yüzde 66'sını ele geçirdim; bu fırsat bir daha ele
geçmez, yabancı büyük güçler ne istiyorlarsa 'evef
diyerek dış desteklerimi güçlendirir, içerde yapa-
cağımı yaparım.
Doğru bir hesap mı bu?..
Göreceğiz.
ANMA
Prot.
Ali MUZAFFER YASAR
Makına Muhendısı
1906-1984
Aramızdan aynhşının20. yılında
seni sevgi ve özlemle anıyoruz.
Eşin
M. EDİBE
Oğlun
tZZET YASAR
CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ
ŞUBAÎ AYIETKİNÜKLERİ (1)
Cumartesi Söyleşileri
"Terör ve Ruhbilimsel
Çözümlemesi"
Prof. Dr. EMRE KONGAR
(7 Şubat 2004 Cumartesi Saat: 15.00)
Kitap lmzası: Prof. Dr. Emre KONGAR
Yer : Cumhuriyet Kitap Kulübü
(Fransız Konsolosluğu'nun Yani)
İstiklal Cad. Zambak Sok. >o: 4 D: 1-2
Beyoğiu/İstanbul
Etkinlikler Koop-C tarafından düzenlenmektedir.
İcretsiz ve herkese açıktır.
Kafetenamız Pazar dahıl her gun >aat lıı U0 - 21 00 arası açıktır
PIYANO ÖĞRETMENI
LEYLA
PAMİR
Başvuru için:
0.216 336 54 64
ırFffiıririırırmTpppı