17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
S ŞUBAT 2004 CUMA SAYFA 17 Konya'da çöken binanın sorumkdan yargdanaeaknuş. Delü çokhığundan beraat ederier! Bektrortflc posta: aerizs01nQctsnhuriyetGom.tr www.denizsom.cofn Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Tüketiciyi aldatmak cezasız kaltyormuş... "Secroen/ aldatmak da övle!" Diz fAhmet Mete Apak: p "Başbakan'Ben değiştim' dediği zaman inanmamıştım. ABD Başkanı George W. Bush'un karşısında ayak ayak üstüne atınca değiştiğini anladım. Çünkü daha önceleri Hikmetyar'ın önünde diz çöküp oturuyordu!" Gazete Şehirlerarası yolculuk yapan Ali Gürsoy, sabah saatlerinde Bursa Otogan'na geldiği zaman inip Cumhuriyet anyor. Bulamıyor. Otobüse döndüğünde bütün yolcuların elinde Islamcılann Zaman gazetesini görüyor. Yanındakine soruyor, birinin gelip yolculara bedava Zaman gazetesi dağrttığını öğreniyor. Ali Gürsoy, "Yanımızdaki otobüslere de dağrtım yapılıyordu. Cumhuriyet'in işinin ne kadar zor olduğunu bir kez daha anladım" diyor. J eofizik Mühendisleri Odası istanbul Şube Başkanı Doç. Dr. Yıldınm Güngör, Kon- ya'da durduğu yerde çöken 11 katlı apart- 1 man için Selçuklu Belediye Başkanı'nın, "Binanın tüm evrakları tamamdı" dediğini anımsatı- yor ve "Allah'ın hikmeti işte. Eğer tüm evraklar ta- mamsa başka nedenler aramamız gerekmiyor" diyor. Doç. Dr. Güngör, haklı... Şeytan taşlarken ölenler için de Suudi Arabis- tan'daki yetkililer aynı görüşte değil miydi? Kader! Fakat Doç. Dr. Yıldınm Güngör, "kader"in önüne geçecek bir "sır" veriyor: "Biliyorsunuz 17 Ağustos depreminden sonra 'İstanbul yıkılacak' diye çırpınıp duruyoruz. Istan- bul'da yapılan binalann da artık evraklan tamam. Hele son birkaç aydır bu evraklar o kadar hızlı ta- mamlanıyor ki şaşarsınız. Belediyeye baöışı yaptın mı binayı dikiyorsun. Konya'yı görünce istanbul'u Optaklık düşünmek bile istemiyorum. Umarım Istanbul'da her evrakı tamam binanın sonu Konya'dakine ben- zemez." Konya'da bir tek apartman çöktü, Konya'daki yet- kili ve etkili kişiler, bir kanş kann altında kalan istan- bul'daki yetkili ve etkili kişiler gibi çoktüler; en büyük başanları, inşaatın müteahhidini yakalamak oldu! Bayındıriık ve Iskân Müdürlüğü'nün "oturulamaz" raporuna karşın binaya "oturma izni" verenlerle bir- likte demeç vermekten başka bir iş yapmadılar... Konya'daki bir apartman için bütün Türkiye sefer- ber oldu. Çevre illerden resmi kurtaıma ekipleri, as- keri ekipler, sivil toplum gönüllüleri Konya'ya aktı. Her ne kadar karayolu ile Ankara-Konya arası iki saat sü- rüyor ve Ankara'dan kurtarma ekipleri ancak altı sa- atte gelebildiyse de sonuçta "herkes" geldi. Yetkililerin yaptığı ıse enkazın üstüne iş makinele- rini çıkartmak oldu! Bir tek apartmanın enkazını bü- tün Türkiye kaldıramadı. Bir de istanbul'u düşünün... Biraz kar yağdığı za- man felç olan Istanbul'da bırakın depremi üç-beş apartman aynı anda çökse ne olacak? Ne olacağı şimdiden belli. Enkaz alanlarından televizyonlar canlı yayın yapa- cak. Canlı yayınlara katılan vali beyle belediye baş- kanları, arkalarında enkazın görüntüsü olduğu hal- de sorumlular hakkında gerekenin yapılacağını bil- direcek. Müteahhitler yakalanacak. Binaların evrak- lannın tamam olduğu açıklanacak. Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başka- nı Güngör, "Umanm istanbuPda her evrakı tamam binanın sonu Konya'dakine benzemez" diyor. O hal- de, bundan sonrası artık "kader" ya da müteahhit su- çu değil, yetkililerin suça ortaklığı olmalıdır! Kurtuluş Anıl Öçal: "Recep Tayyip, 'Kıbns'ta ver kurtul demiyoruz 1 demiş. Haklı; bir tek Kıbns'ı vermekle kurtulamayacak!" \ SESSÎZSEDASIZ(I) Sağlıkreformuya da SSK'yitüketmek Tıp_Kurumu Genel Sekreteri Dr. Ali Rıza Üçer anlatıyor: "SSK hastaneleri ve dispanserle- rinde milyonlarca yurttaşımız her geçen gün daha derinleşen bir kuy- ruk çilesi çekiyor. AKP'nin mucize- vi 'sağltkta dönüşüm' programı da bir işe yaramıyor. Zira IMF ve Dünya Bankası gibi küresel güç odaklannın ANAP'ın tek başına iktidar olduğu 1980'li yıllardan beri dayattığı 'Sağlık Reformu Projesi'nin yıllar içinde yıp- ranması ve inandıncılığını yitirmesi ne- deniyle AKP hükümetince adının de- ğiştirilerek 'Sağlıkta Dönüşüm Proje- si'olarak yeniden vizyona sokulduğu bir sürecin sancılannı yaşıyoruz hep birlikte... Sosyal güvenlik kurumlarının sağlık harcamalan hızlı bir artış gösteriyor. Bu artış içinde ilaç ve tıbbi sarf malzeme- si harcamalan başat bir rol oynuyor. Bu kurumlann 1996 yılında 147 trilyon lira olan toplam sağlık harcaması 2002 yılında 7.7 katrilyon liraya çıkıyor. Ya- ni ABD Dolan bazında 3 kat artıyor. 2002 yılında SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur'un 3 katı bir nüfusu kap- sıyor ama Emekli Sandığı ve Bağ- Kur'un toplam sağlık harcamasından daha azını gerçekleştiriyor. Bu denklemde SSK'yi Emekli San- dığı ve Bağ-Kur gibi yalnızca hizmetfi- nanse eden ve dışandan satın aldığı mal ve hizmetlerdetoplu ilaç alımlann- da sağladığı avantajlar gibi toplu alım gücünü kullanamayan bir kuruma dö- nüştürdüğünüzde ortaya çıkacak za- rar 'Sağlık Reformu' denkleminin so- nucunu açık seçik ortaya koyuyor. Bu denklem ulusal sağlık harcama- larımızın katlandığı, ulus ötesi şirketle- rin kârlarına kâr kattığı küresel bir denklemdir." Her Şey Demokrasi Aduıa!.. AHMET ARPAD Girişimleri toplumdan uzak, toplumdan kopuk. Bilinçsizyı- ğınları besleyen parlak sözle- rinin içi boş, yavan. Her şey bir laf ebeliği. Demokrasi adı- nayuttuımaca... 1950'de başlattıkları politık yozlaşmayı doruk noktasına getirdiler. Çöküntü karabasa- nı büyüdü, hızlandı. Son biryıl içinde de freni kopmuş, Bar- baros Bulvan'ndan inen halk otobüsü ömeği kaptırmış gidi- yor! Günümüzde politikanın dini, imanı kalmadı! Mende- res'in demokrasi adına baş- lattıklannı 'torunlan' başarıyla devam ettirdi. Devlet eliyle ku- rulmuş, gelişmiş, ülke ekono- misini yaşatmış olan fabrika- lar, sinsi uygulamalaria para babalarına, dış sermayeye teslim edildi. Avrupa Birtiği al- datmacası ile gümrük kapılan ardına kadar açıldı. Içleri sız- lamayan politikacılar, parlak sözlerle, laf ebelikleri ile, çoğu kez çıkarcı medyanın da yar- dımıyla, yaptıklannı başan ola- rak yutturdular topluma. Ata- türk'ün on yılda gerçekleştir- diği yerleşik ve üretici toplum yapısı yıkılırken çok çıkarcı sus pus kaldı. Hele 12 Eylül'den bu yana sermaye çevrelerince satın alınan, gözü AB'den başka bir şey görmeyen lotar- yacı basın! Toplumu yöneten- leri eleştirenlere artık televiz- yonlarında program yaptırmı- yorlar, gazetelerdeki köşeleri- ni ellerinden alıyor, kapı önü- ne koyuyorlar. Sürekli bir iç gerilim Son bir yılda ardı ardına ya- şadıklarımız ürkütücü. Seçi- lenler, toplumun altında ezil- diği sorunlann üzerine gide- ceğine, sorun üstüne sorun , yaratacak konulara el atıyoriar. Gözünü budaktan sakınma- î yanlar tehlikeli bir oyun oynu- i yor! Girişimleri toplumu sürek- \ li bir iç gerilimin eşiğine getir- . mek üzere. Dokuz Eylül Üni- • versitesi'nin kasım ayında . yaptığı bir ankete göre, yurt- ' taşlar en çok Cumhurbaşkanı . ile orduya güvenmekte. Bildi- ğini okuyanların ise hiç kim- seyi umursadığı yok. Ortada fol yok, yumurta yokken Kamu Yönetimi Te- mel YasaTasansı'nı dayatma- ları, pervasızca TÜBlTAK'a el atmaları, Iktidara gelince Müslümanlık kavgası devam eder", diyen birini Başbakan- lık Müsteşarlığı gibi Türkiye Cumhuriyeti'nin en Önemli makamlarından birine getir- meleri, tüy üzerine tüy dikmek değil de nedir! Bir zamanlar islami hareke- tin devlet yönetimini ele geçir- mesi gerektiğini söylemiş olan bu kişi şimdi, Türkiye Cumhu- riyeti'nin kaderiyie oynayacak konularda yetkı sahibi! Başba- kanlık Müsteşarı sadece Ka- mu Yönetimi Tasansı'nın ha- zırlanmasını veTÜBİTAK'ın tır- panlanmasını perde arkasın- dan yürütmemiş, kamuoyu- nun ve devletin çeşitli birimle- rinin tepkisıni çeken birçok dü- zenlemeye de imza atmış. Laik Cumhuriyet ile kavgalı Kamu Yönetimi Temel Yasa Tasansı'nın anayasamıza ay- kın çok sayıda ilke ve kural içerdiğini söyleyen Danıştay Başkanı Nuri Alan, "Bu yasa federatif yapının itk basama- ğı" diyor. Danıştay Başkanı, bu yasanın kamu yönetiminde oluşturacağı yıkımın gideril- mesinin mümkün olamayaca- ğını da belirtiyor. "Eğitiminye- relleşmesine federal yapılar- da rastlanır" diyen eski Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğ- bay da merkezi denetim orta- dan kalkacağı için eğitimin ka- litesinin düşeceğine dikkati çekiyor. Eyaletlerle yönetilen Almanya, eğitim farklılığının acısını kuruluşundan elli küsur yıl sonra hâlâ çekmekte. Bu güçlü endüstri ülkesinin eği- timde otuz Avrupa ülkesi ara- sında son sıralarda yer aldığı, bundan iki yıl önce açıklanan ünlü "Pisa" araştınmasıyla ka- nıtlanmıştı. Avrupa Biriiği'nin bölgesel ve yerel yönetimler politikası- nın özünü kültürel-etnik ve dinsel haklar oluşturur. Türki- ye gibi "kültürter mozaiği" bir ülkeyi eyaletlere bölerek yö- netmenin "uius devlet"\n ve laikliğin temellerine dinamit koymak anlamına geleceğini düşünen her insan kavrar. En çok da ülkeye başkanlık sistemini getirmek isteyen, "idealim başkanlık" demekten kaçınmayan Başbakan Erdo- ğan. Ancak tarikat vakıflan ile iç içe, laik Cumhuriyet ile kav- galı, iç gerilimi sürekli arttıran, bildiğini okuyan bir iktidann ömrü daha nereye kadar gi- der? Başbakanının "Türkiye mo- dern bir Islam devletidir" de- diği hükümet, din devletine gi- den 'arnavutkaldırımı' yolda yürüyor. Dünya kapitalizminin ön- deriiğini elinde tutan Amerikan büyük sermayesi, işbaşına getirdiği politikacının ülke yı- ğınlarında sevimsizleşmesini hiç bağışlamaz. Ortadoğu, Af- rika, Latin Amerika ülkeleri bu gerçeğin sayısız örneği ile do- ludur. Son elli yıldaTürkiye de! KtM KİME DUM DLMA BEHÎÇAK behicsk <ı turk.net ÇtZGİLİK KÂMİL MASARAU kamilmasaraci << mynet.com BULLT BEBEK MRAYÇİFTÇÎ bulutbebek " hotmail.com i, tarih der<.inâehahç<&S.e. kurbanhk loi hâkkmd'a insa-nîap •ianrM?3T>. Hırbanlar ' HAYAT EPtK TÎYATROSU MLSTAFA BÎLGÎN BALIIC. OCA< AYININ ZAM ŞAAM>ÎYONU OLMUŞ' / "KÜME t>Ü5EN"DE YİNE BIZ ANASIN1I S I I I I I 1 [ I I TARİHTE BUGÜ1V MLMTAZARIKAN 6Şubat wwu.nuunta3-ftrikan.com DÜZELTME İLANI 09.01.2004 tanhinde \enlen Genel Kurul ılanı seh\en \azıldığmdan aşağı- dakı şekilde düzeltilmıştır. Boğazıçı Çevre Kültür Da>anışma Deme&'nın ılk Genel Kurul Toplantısı 15.02 2004 günü saat 1 ? OO'te Emırgan Posta Yolu Cad. 59 1 adresınde. çoğunluk sağianamadıgı takdırde 22 02.2004 günü a\Tiı yer ve saatte yapılacaktır. GLNDEM. 1. Açılış, 2. Divan teşekkülü, 3. Faaliyet raporu okunması. 4. Kesın bütçe- nın okunması. 5. Tahmini bütçenin okunması \e oylanması. 6. Yönetım Ku- ıulu'nunıbrası. "" Seçımler. 8. Kapanış. İÇ VE DIŞ SORUNLAR ARTARKEN.. 163S'TE 8UGÜN,OSMAULt A4P/fAH/2t.AHMET öiMÜf-nJ. üç Suçufc y/u SULAN 8te süRE Ta/f7774 /CAlj^AJ ST./ff/Mer, DEISLETİN ı'Ç. l/£ DIŞ SOtZUUlAf'IAJIN ASIfi£A$rTĞt DEI/REPE YOMETİM- DEYOİ. 4-3 YILLIK K&FES YAÇAMlMOA(&ĞZETlM ALTiNOA} İYİ S/e EĞİT'M v£ ÖĞ/SENİM SÖ££- /ifEM'f OL&UĞUNDAM, KÖ7ÜYE GtDEU PURUM SAORA2AM DeĞİSTİRMEKrSH BAÇfiA ŞEY'yA- RİKfi 'OAKI EyAL£TZ££DE ÇEÇlTZl Ş LAK BAÇ6ÖS7EHMİŞTİ. TÜA4 /KT/DA8 YlL.LAR.tNt EPtRNE SAOAYI'NDA Ğ£Çt££M E.AÜMET, İŞTAN- 8UL'OA KANUhl'l TtiRBESıNE GÖttaiMÜŞTÜ ANKARA...ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU Eyercinin Öyküsü Dağanmda yer alan öyküler arasında eyercinin öyküsü çok etkiler beni. Arada bir düşünür, gülüm- serim. Ne güzel insanlar var diye iyimsertik duya- nm. Eyercinin gülüşü de o öykülerden biri. Kısa ama özlü, tüm yaşamı özetler gibi. Bu öyküyü ilk kez rahmetli Ahmet Adnan Saygun'dan diniedim. O dönem operada bir atılım beklentisi var. Ünlü ope- racılanmız, Ankara'da bir toplantıda buluştu. Ba- şı çekenlerden biri Leyla Gencer, operamızın gü- zel yıldızı. Gözümüzü de parlatan bir yıldız opera- da. Dünyaya açtığı pencerede güzel tırmanışlan var. Ankara'da buluşan opera sanatçıları Türk ope- rasında olumlu bir katkı beklentisiyle düzenliyor toplantıları. Adnan Saygun da yer alıyor toplantı- da. thsan Doğramacı özel bir ilgiyle Saygun'un Ankara'ya yerleşmesini istiyor. Doğramacı'yı tanı- yanlar bilir, isteğini gerçekleştirmeden rahat ede- mez. Ancak Saygun'un kişiliği başkalanna rahat- ça davranmak olanağı vermiyor. Ost üste toplan- tılardaTürk operasının gereksinim duyduğu konu- lar yer alıyor. Eksiter saptanıyor, artılan daha çok değeriendirmek yolu aranıyor. O günlerin coşkusunu unutamam. Yıldızlar yağ- murunda yaşar gibi coşkulu bir dönem. Güzel söy- leşiler, öyküler, beklentilerle geçen günlerde çok il- ginç konuşmalara tanık oldum. Güzel öyküler din- iedim. Eyerci öyküsü de bir armağan bu toplantı- lara: Olay at yarışlarında geçiyor. Yanşlar sürerken bir kişi çevredekilerin ilgisıni çekiyor. Hiçbir özelliği yok ama, yanşı izlemesi göze çarpıyor. Kimseyle konuşmuyor, sessizce ama çok derinden izliyor yanşlan. Ozellikle bir atla ilgileniyor. Güzel bir at, ancak özelliği yok. Herkes bu ilginin nedenini me- rak ediyor. Yanşlar bitiyor, bu adamın ilgisi bitmi- yor. Merak uyandıracak düzeye geliyor gıderek. Son gün geliyor, yanşlar sonuçlanacak, herkes çok gergın. Yarış bitiyor, çevrenin ilgısini çeken adam şapkasını havaya fıriatıyor, bir de çığlık atı- yor. Çevredekiler büsbütün merak ediyor, biri so- ruyor sonunda: - Sevinciniz nerden kaynaklanıyor, atın sahibi misiniz, para mt yatırdınız, yoksa ne var? Adam önce şaşınyor, bu yorumlara akıl erdire- miyor. - Ben hiçbir şey yapmadım, bir özelliğim yok a- ma, yanşı kazanan atın eyerini ben yapmıştım. İşte böyle, kimi eyer yapıyor, mutluluğa bir pen- cere açıyor, dünyalar onun oluyor. Kimi de başka- larının sırtından başanlar kutluyor. Adnan Saygun çok tadına vararak anlattı bu öy- küyü. Elbetdinleyenlerdeçokhoşlandı. Olayıngi- zemi burada galiba. Emeğiyle, bilgisiyle, coşku- suyla bir olaya katkıda bulunmak çok güzel. An- cak herkes tadına varamıyor. Sanat dallannda ör- neğini çok görüyoruz. Kimi kişiler yalnız eyeri gös- termekten hoşlanıyor, oysa eyer aynntı ancak. Ola- yın gerçeğini görmek, hissetmek, paylaşmak ge- rekiyor. Ülkemizde de yaşanıyor bunlar. Kimi olaydatek yaratıcı yok, olaya özünü, coşkusunu yansıtan ki- şiler var. Ama onların adı da yok, sanı da. Ancak, esintisi var. Bilenler kaçırmıyor! B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 SOLMNSAĞA: 1/Argoda*ji- golo" anla- mırıda kulla- nılan sözcük. 2/ Dinsel ko- nuşma... Üst yanı açık bo- ru. 3/ Bir işi yaptırabilme gücü... Os- manlılarda kapıkulu as- kerlerine ve kimi devlet görevli- lenne üç ayda bir ve- rilen ücret. 4/ Burun iltihabı... Birgöster- me sıfatı. 5/Uzun bir şeyin baş ya da son 5 noktası... Akdeniz 6 yöresine özgü bitki topluluğu. 6/.\hbap- 8 hk, arkadaşhk. 7/ 9 Radyum elementinin simgesi... Demiryolu... "SaçlanmaakdüştüSana — bulamadım" (Şar- kı). 8/ Küçük tekne kaptanı... Tunceli yöresine özgü, "sac sınmı" da denilen bir rür hamur ye- meği. 9/Ayakkabırun üst yüzünün ön tarafında di- kişle aynlan burun bölümü. YLTCARTOAN AŞAĞIYA: 1/Pokerde oyunu açabilmek için gerekli ele veri- lenad. 2/ Hintli kaduılann ulusal giysisi... Sarhoş ya da külhanbeyi bağırması. 3/ Gagasındaki 360 delikten güzel sesler çıkardığuıa ınanılan efsane kuşu... Notada durak işareti. 4/îyi, güzel... Yatak doldurmaya yarayan yün, pamuk, kıtık gibi şey- ler. 5/Telli bir çalgı... Kanun. 6/Yapmacıklı dav- ranış... "Bâki yine — içmeğe and içti demiş- lerTJivâne midir bâde dururken içe andı" (Bâki). 7/Marmara Bölgesi'nde bir göl... Suudi Arabis- tan'm plaka işareti. 8/Gökle yerin birleşir gibi gö- ründüğü çizgi... îlişkin, değgin. 9/Kurnaz, açık- göz... En büyük Hint tannsı. İSTANBUL VEYA MARMARA BÖLGESİ'Nİ KAPSAYAN RADYO SATIN AUNACAKTIR. Bilgi için. NURSEL ATMACALI 0 532 302 99 22 0 216 368 34 28 [email protected] SATILJK 2OOO Model OPEL CORS/% 1.4GLS, Klimali, 15.000.000.000TL O 532 281 52 16
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle