17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 ŞUBAT 2004CUMA 14 JVLJl-iJ. LJ M\ [email protected] Sinan Çetin ile Harun Özakıncı'mn kurduklan Non-Acting Studio'da 'oyunculuk' yasak Lütfen rolyapmayrnız!.. 1AZI0DASI GAMZEAKDEMtR Rol yapmak ya da yapmamak... Işte bütün me- sele bu! Çünkü ünlü yönetmen Sinan Çetin ve Hanın Ozalancı'ya göre bu günlerde herkes biraz fazlaca 'oynuyor'. Kamera önünde oyun- culuğun tiyatro oyunculuğundan çok farklı ol- ması gerektiğini vurgulayan ve çekim sırasın- da oyunculanna 'Rol yapmayın! Oynamadan cynayın' diyen Sinan Çetin ve Harun Özakın- cı bunun kurallannı artık kendi oyunculuk kur- slannda öğretecekJer. Non-Acting Studio (NAS) adı altında yaşama geçirilen proje ile Plato Film kendi oyuncusu- nu kendisi yetiştirecek ve sektöre de bu anJam- da kadro hizmeti verecek. Daha önce Akademi Istanbul, Akademi Ha- yat ve Pera Güzel Sanatlar Sanat Merkezi'nde oyunculuk atölyesi yöneten Harun Özakıncı ile bir araya gelen Çetin yurtdışındaki 'actingsru- dSo'ların metodolojisini kuramsal ve perfor- mans dersleriyle bir araya getirecek. Oyuncu- luk yönetmenliği, oyunculuk ve senaryo ya- zım, belgesel film tekniklerınin alışıldık meto- dolojisi dışında farklı bir kuramsal zeminde oluşturulacak dersler pratik etütlerle destekle- necek. Üç ay temel eğitimin ardından beş aylık per- formans süresini tamamlayanlar profesyonel oyunculuk alanına adım atacaklar. Eğitim on be- şer kişilik sınıflarda olacak. Adaylar görüşme yoluyla belirlenecek. Başvurular 10 Şubat'tan itibaren 'naspiato.com' adresi üzerinden yapı- labilecek. Ekran önü oyuncu eflitlml yotc Peki neden Non-Acting Studio?.. Günümüz- de sinema oyunculuğu eğıtimi için sektörün ye- terli olmaması, verilen sinema eğitiminın, sine- manın diğer kollannı kapsaması, Türkiye'deki oyunculuk eğiriminin ise sadece tiyatro köken- li olması dolayısıyla oyuncu ihtiyacı çeken rek- lam, dizi, sinema yönetmenlerinin karşısına da çoğunlukla tiyatro eğitimli oyuncularçılayor çün- kü. Sektörel krizlerin çözümünün yapımcı ve yönetmenleri fazlaca meşgul etmesi de sonuç olarak oyuncu eğitimi ya da uygun oyuncuyu bulmak için yeterli zaman aynlamamasını ge- tiriyor. Yani Türkiye'de ekran önü oyuncu eğitimi yok. Stüdyonun kurulmasındaki tek amaç da bu, ekran önünde gerekJı olan oyunculuğu öğret- mek. Ifadelerin ekranda nasıl gösterilmesi ge- rektiğini anlatacak olan eğitim; ekran önünde karakter yaratmak, yaratılan karakterin devam- lılığı. tavır ve da\xanış bıçımlerinın kurgulan- masını gösterecek. Dersler oyuncu adaylanna tamamı pratik olan atölye sistemi ile anlatılacak ve bu atölyede eği- tilen oyunculardan oluşan kadrolar sektöre hiz- met verebilecek. HARUN ÖZAKINa -' Yaşamdaki oyuncu- luk nereden çıkıyor, yaşamdaki sinemayı nasıl yapanm?' çıkış noktamız Yerleşik oyunculuk formundan dertliyiz. Türkıye'de yönetmenlerin en büyük sıkıntısıdır oyuncu yönerimi. Oyun- cular ya manken ya da tiyatro kökenli. Abartı- lı ifadelerle oynanması sıkıntı yaratıyor. Fizık veya abarh ya da aşın profesyonellik, amacı göl- geiiyor. Aynca bir sorun da şu: Tip var, karak- ter yok. Prodüksiyon sizi bir tabela, James Bond çan- ta ve takım elbiseyle ekranda bir avukat olarak gösterebilir. Tipleme tamamdır, ofisine girdiğı andan avukat olduğu bellidir. Karakterse rüş- vet veren, çapkın ya da vejetaryen avukattır. O noktada oyunculuk çok eksik. Senaryoyu al, git çalış gel ile olmuyor bu iş. O karakter nasıl yükselecek?.. Doğduğu günden beri geçirdiği hastalıklan, huylan, disiplini nedir? Sinmiyor ki karaktere. Eşyanın tabiatına aykın durumlar- dan sakınamıyor oyuncu. Arabaya biniyor, sa- hibi olmadığı o kadar belli ki. Eğreti duruyor, ne torpido gözünü açıyor, ne koltuğuna tam an- lamıyla kuruluyor. Oysa yaşamın içinde böyle değil. Derslerde beş ana metodu ('ekran önü oyunculuğu, karakter yaratma, karakter devam- lılığı, tavır. davranış') yan metotlarla besliyo- ruz. Atölyenin amacı yaşamın içindeki sine- mayı oyuncuya hatırlatmak. Karikatürize ol- madan, keskin köşeli olmadan, oynamadan oy- namasını sağlamak. Öte yandan 'kimi' ustala- nn böyle bir eğitimi almadığı halde mesleğe ver- diği 40-50 yıldaki tecrübesiyle ekran önünde mahcup olmamasıysa sadece bir istisnadır. Oyuncu havuzu oiusturulacak StNANÇETİN- Sinema, reklam, dizı film- lerimizin setleri öğrencilerin uygulama alan- lan olacak, çok iyi oyuncularla, ustalarla ça- lışabilecekJer. Düşüncemiz belli bir oyuncu- 1 inan Çetin ve Harun Özakıncı'nın Non-Acting Studio (NAS) adı altında yaşama geçirdikleri proje ile Plato Film kendi oyuncusunu kendisi yetiştirecek ve sektöre de bu anlamda kadro hizmeti verecek. luk tarzı empoze etmemek. Devlet Tiyatrosu'nun şemsiyesi altında bel- li bir yöntemle oyuncu yönetiliyor, yetiştirili- yor. Bu yöntemle oynayan oyuncular belki ti- yatro sahnelerinin estetiğinde, işte son koltuğa kadar duyurmak, anlatmak adına kendi seyir- cisinin karşısında iyı duruyorlar, buna itirazım yok. Ama o ritim ekranda inandıncı durmuyor. Mesela sinemada bir insanın diksiyonunun il- le de düzgün olması gerekmez, o nedenle biz "Devlet Tiyatrosu'ndaki gibi oynama" denz hep. Cem Yıbnaz'lı rekJamda yanındaki genci oyuncu saymıyorlar muhteşem oysa, çünkü do- ğal. Çektiğım 700'e yakın reklamda çok az ti- yatrocu kullandım bu nedenle. Su içen biri oy- nananacaksa gerçekten içecek o suyu. Ama ti- yatrocu o suyu içer gibi yapıyor, oynuyor. 'Oy- nayan" insan istemiyoruz, çaktırmasın istiyoruz. Onlarsa bunu görmüyorlar çok tuhaftır, kavga çıkarmak gibi bir rüyetim yok ama böyle bir ger- çekvar. Non-Acting Studio'da 'oyunculuk'ya- sak. Bu anlayış doğrultusunda Harun Özakın- cı'nın liderliğinde bir oyuncu ha\-uzu oluşturup başka şirketlere de oyuncu sağlayabileceğiz. îstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın düzenlediği festivallerin bu yılki programlan yine dopdolu Sanatın tüm renkleri IstanbuFdaKültür Servisi - îstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (ÎKSV), 2004'tekı etkin- likleriyle Istanbul'u yine bir sanat şehrine dönüştürecek. Uluslararası alanda düzenlenen 'film,tiyatro,müzik, caz festivalleri' ve 'bienal'iyle ülkenin kültür-sanat yaşamına yoğun bir hareketlilik ge- tiren vakfın bu yılki etkinlikleri ana hatlanyla şöyle: 23. istanbul Film Festivall (10-25 Nlsan) 23. Uluslararası İstanbul Film Fes- tivali bu yıl da sunacağı yaklaşık 180 filmlik seçkıyle sinemaseverieri nisan- da ild hafta sürecek bir film marato- nu için Beyoğlu'na davet ediyor. Prog- ramın en heyecanlı bölümlerinden bi- ri Martin Scorsese Sunar: Bhıes ola- cak. Yapımcıhğını yönetmen Martin Scorsese'ninüstlendiği bluesprojesi, aralarında VVTrn Wenders, Clint East- wood ve Scorsese'nın de bulunduğu yedi usta yönetmenin blues müziğiy- le ilgili olarak çektikleri yedi uzun metrajdan oluşuyor. Bluesun Afrika'dan Chicago'daki müzık stüdyolanna uzanan yolculu- ğunu ele alan ve ünlü blues sanatçı- lannın da yer aldığı fılmler şöyle: 'Fe- el Like Going Home' (Martin Scor- sese), 'Soul of a Man' (Wim Wen- ders), 'The Road to Memphis' (Ric- hardPearce), '\Varmingbythe Devfl's Fire' (CharlesBurnett). 'Godfarhers and Sons' (Marc Levin), Red, Wlıi- te&Bhıes' (MikeFiggis), 'PianoBlu- es' (CHntEastwood). Bu yılki diğer bölümler arasında Latin Amerikan Sineması ve John Cassavetes'in 8 filminin sunulacağı Unırtulmayan Yönetmenler de yer alı- yor. Geleneksel Ustalara Saygı bölü- mündeyse Alman yönetmen VVerner Herzog'un Klaus Kinskf yle çektiği beş filmin yanı sıra Herzog'un Kins- ki'yi anlattığı 'Sevgfli Düşmanım" ad- lı belgesel gösterilecek. Özel gösterim bölümünde, bu yıl CRR Konser Salonu'nda Alman eksp- resyonist yönetmen Murnau'nun baş- yapıtı 'NosferatıT (1921) Alman pi- yanist Eunke Martins'in müziğiyle su- stanbul Kültür ve Sanat Vakfı (ÎKSV), 2004'te düzenleyeceği 23. İstanbul Film Festivali, 14. İstanbul Tiyatro Festivali, 32. İstanbul Müzik Festivali, 11. İstanbul Caz Festivali'nin yanı sıra Phonem by Miller / Elektronik Müzik Platosu, Çocuk Şenliği / minifest ve Filmekimi'yle Istanbul'u kültür sanat kentine çevirecek. nulacak. Festivalin kesin programı martta açıkJanacak. 14. İstanbul Tiyatro Festivali (18 Mayıs - 4 Haziran) Vakfın iki yılda bir düzenlediği Uluslararası İstanbul Tiyatro Festiva- li'nde yer alacak çarpıcı gösteriler- den biri Belçıkalı dans tiyatrosu top- luluğu Ultiına Vez. Topluluğun dans, tiyatro, film ve müziğin iç içe geçti- ği, dansçılann ve aktörlerin birlikte rol aldıklan 'Blush' adlı gösterilerinin ko- reografi VûnYVanderkeybus Müzik- lerse besteci şarkıcısı David Eugene Edwards'a aıt. * İlk kez ülkemize gelecek olan Ja- pon topluluk Dumb Type da prog- ramda. Performans sanatının gerek sahne dılı, gerekse görsellik \ e tek- nolojı anlamında özgün örnekJerini sergileyen topluluk, 'Voyage/Yolcu- luk' adlı son yapıtında; tiyatro, ens- talasyon, ışık, hareket, video-art, fo- toğraf gibi teknikleri iç içe geçirecek. Festivalin kesin programı nisanda açıkJanacak. 32. İstanbul Müzik Festivall (4 Haziran -1 Temmuz) Bu yılki programı 'Barok Müzik' teması çerçevesinde hazırlanan 32. Uluslararası İstanbul Müzik Festiva- H'nin programındaki en ilgi çekecek konserlerin başında 100 genç virtü- öz müzisyenden oluşan Arturo Tos- canini Fflarmoni Orkestrası'nın şef Lorin Maazel yönetiminde 22 Hazi- ran'da Aya Irini'de vereceğı konser geliyor kuşkusuz. Konserin solistle- riGüherveSüherPekinel. Program- da dikkat çeken bir başka isim ıse Musorgski'nin 'Bir Sergiden TabJolar' adlı yapıtıyla müzikseverlerle buluşa- cak olan tanınmış piyanist Mikhail Pletnev. Nederlands Dans Theater da ilk kez lstanbul'a gelecek. I959'da geleneksel çizgıdekı eski HoIIanda Balesi'nin Î8 üyesince yeni dans bi- çimleri ve tekniklerini keşfetmek ama- cıyla kurulan, 30 kişilik ana dansçı gru- bundan oluşan topluluk, AKM'de iki gösteri yapacak. Topluluk, tanmmış koreograflar Jiri Kylian ve Johan In- ger'ın yorumladığı 'Sinfonietta', *V\al- kingMad' \e 'WingsofWax' adlı ya- pıtlan sunacak. Festivalin kesin prog- ramı mayısta açıkJanacak. 11. İstanbul Caz Festivall (8 -18 Temmuz) Tanınmış progresif rock topluluk- lanndan Yes, 11. UluslararasıİstanbH Caz Festivali kapsamında tstarmü'a gelecek. Yes, JonAnderson,SteveHo- we, Rick Wakeman, Chris Squire'ın da bulunduğu kadrosuyla 14 Tem- muz'da Cemil Topuzlu Açıkhava Sah- nesi'nde hayranlanyla buluşacak. Programda dikkat çeken başka bir proje de HerbieHancock,\Va\neShor- ter, Da>e Holland \e Brian Blade ın buluştuğu bir 'aD-star' projesi olacak. Cazın dört ustasını buluşturan ve 'Jazz Superband' olarak adlandınlan bu proje. etkinJik kapsamında 9 Tem- muz'da Cemıl Topuzlu Açıkhava Sah- nesi'nde bir konser verecek. Festiva- lin kesin programı haziranda açıkla- nacak. Uluslararası İstanbul Blenall (2005) 2005 sonbahannda yine dünyanın dört bir yanından çağdaş sanatın ile- ri gelenlerini Istanbul'da buluştura- cak olan Ulusiararası İstanbul Biena- K'nin küratörü ve kavTamsal çerçeve- si 2004 yılı içinde açıklanacak. Ayn- ca, IKSV ve Kod Müzik işbirliğiyle ve Miller sponsorluğunda 2003 'te ilk kez düzenlenen Phonem by Miller / ElektronikMüzik Platosu, bu yıl 8-15 Mayıs tarihlerinde yapılacak. Geçen yıl minik sanatseverlerin büyük ilgi gösterdiği Çocuk Şenliği / minifest'in ikincisi 24, 25, 26 Eylül tarihJerinde gerçekleşecek. 2004 Ekim'inin ikin- ci haftasında gerçekleşecek olan Fil- mekimi de seçkın 20 film ile İstanbul- lu sinemaseverlerin karşısına çıkacak. (tstanbul festivalleri ile ilgili bilgi için: 'vtMM.istfest.org') SELÎM İLERİ Kenan Hulusi ve 'Osmanoflar' Türk yazartannı tanımak, bilmek; okumak tut- kusuyla dolup taştığım yıllarda, benim için din- dirilemez bir ihtiyaçtı. Belli başlı üç kaynak: Behçet Necatigil'in eşsiz sözlüğü, Cevdet Kudret'le Tahir Alangu'nun emek işi antolo- jileri. Bu antolojiler, yazarianmızı hem seçme par- çalarla okura sunuyor, hem de enine boyuna eleştiriyor, yorumluyordu. Bugünün derme çat- ma seçkilerinden elbette çok farklı... Kenan Hulusi Koray ismiyle önce Necati- gil'in sözlüğünde, sonra Alangu'nun antoloji- sinde karşılaştım. O güne kadar habersiz kal- dığım bir edebiyat adamı. Oysa Kenan Hulusi, edebiyatımızda kısa bir dönem büyük ilgi devşirmiş Yedi Meşale top- luluğunun tek hikâyecisiymiş. Düzyazı şiirler de yazmış. Necatigil, hepi topu on beş yıl sü- ren yazariığında Kenan Hulusi'nin olgunluğa eriştiğini de vurgular. 1906 doğumlu yazar, 1943 tarihinde, genç yaş- ta, tifüsten ölüyor. Birkaç hikâye kitabı, dergi- lerde, gazetelerde kalmış başka hikâyeler. Son- ra git git unutulacak Kenan Hulusi. Alangu'nun antolojisinde, daha geniş, daha eleştirel biryorum yeralır. Alangu, Koray'ın ma- gazin hikâyeciliğine çeşitli sebepler dolayısıy- la yatkınlığı üzerinde durur. Bu hikâyelerde, sonradan renklendirilmiş bir kartpostalın bey- lik güzelliklerini saptar. Antolojideki Kenan Hulusi hikâyelerinden bi- ri "Sazlık" adını taşıyordu. Bu hikâyeye, hikâ- yedeki karşılıksız tutkuya adeta vurulmuştum. Eseri, gençlik yıllanmda, Metin Erksan birte- levizyon filmi yaptı. Olağanüstü güzellikte birte- levizyon filmi... Sahaflardan Kenan Hulusi'nin bir iki kitabını bulmuştum. özellikle Bir Otelde Yedi Kişi çok etkileyiciydi. Inkılap Kitabevi'nin yayını Son öpüş bir romanstı. Kenan Hulusi'nin yitik bir değer olduğunu düşünmeye başlamıştım. Ikide bir, Necatigil'in sözlüğündeki şu satır- ları okuyor, hayıflanıyordum: "Osmanoflar adında birde romanı Vakit'te tefrika edilmişti. (1938)" Nasıl bir romandı? Neden okuyamıyordum? Aynca, Necatigil'in sözlüğünde birçok yazarı- mız için böylesi notlar düşülmüştür: Kitaplaş- mamış nice eser. İç yakıcı. 1973'te Inci Enginün, herzamanki kadirbi- lirliğiyle, Koray'ın 37 hikâyesini bir kitaptatop- ladı. Meraklısı için bir hazineydi. öyle sanıyorum ki, Kenan Hulusi, Sait Faik'i de etkilemiş. Zaten bazı hikâyelerinde, Sait Fa- ik'in harikulade son hikâyelerine yol açabilecek bir hava esiyor. Sait Faik'in taslak halinde kalan yazılanndan ikisi, Kenan Hulusi'nin edebî mirası için kale- me alınmış. Osmanoflar için "kusursuz bir ro- man " diyor. Böylece Osmanoflar'ı okuma iste- ğim, bir ülkü olup çıktı. Osmanoflar, tefrika edilişinden yaklaşık yet- miş yıl sonra, nihayet kitaba dönüştü. Yine In- ci Hanım'ın çabası, emeği ve özeniyle. Doğan Kitap'ın yitik degerlerimize kucak açışıyla. Günlerdir bu romanı okuyorum. Bulanık, pus- lu, bambaşka bir anlatım. Doğrudan doğruya bir rüyayla başlıyor ama, eserin gerisinde de rü- ya.. rüyalarsürüpgidiyor. Balkanlar'daOsman- lı - Türk hayatın sönüp gidişi, gerçekten bir 'ro- man' olarak yansıtılıyor. Günümüzün medya şamatalı yayın dünyasın- da Kenan Hulusi Koray'ın tek romanı Osma- noflar, inci Enginün'ün emeği, Doğan Kitap'ın bu eseri okurla buluşturma isteği kaç kişinin il- gisini çeker, bilemem. Ben, kendi mutluluğu- mu söylemek istedim... Öneriler: Kitap / Sultan II. Abdülhamid'in Sürgün Gün- leri (Hususi Doktoru Atıf Hüseyin Bey'in Hatı- ratı), M. Metin Hülagü, Pan Yayıncılık, 2003. (Pa- lavradan tarihi romanların yanı başında bir ro- man kadar sürükleyici!) K Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle