Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 ŞUBAT 2004 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Arenaya Iniş
BAŞKANLIK seçimleri Amerikan siyasal ya-
şamının ilginç oyunlanndan biridir. Dört yılda bir
oynanan, ana senaryosu aynı kalmakla biriikte,
sahneye konuşu, başlayış tarzı ve oynanışı seyir-
cilerin havasına göre değiştirilen bir oyun. Aday
adaylarının ve daha sonra kesinleşen isimlerin
çevresinde oluşan danışmanlar ordusu bu oyu-
nu canlı tutmak için seferber edilir.
Başkanlar en fazla dörder yıllık iki dönem işba-
şında kalabildiklerine göre, ana senaryoyu belir-
leyen en önemli etken, görevdeki başkanın ikti-
darda kalmak isteyip istemeyişidir. Daha doğru-
su, kalmak istese bile yeniden seçilme şansının
olup olmayışı. Şans azsa, iktidar partisi içinde de
adaylık kıpırdanmalan başlar.
George W. Bush açısından şimdilik öyle bir du-
rum yok.
Kendisinin ve partisinin karan açık: Devam.
Böyle durumlarda, yeniden aday olacak baş-
kanın arenaya inişi genellikle geciktirilir. Kar-
şı tarafta adaylar birbirini yerken, onun bir kenar-
da duaıp devlet işlerine ağırlık vererek seçmen
gözündeki imgesini pekiştirmesi esastır.
Ama, bu yıl böyle olmuyor. Amerika'nın pek ge-
niş olmayan siyasa) yelpazesinde "sol" ya da on-
lann şaşırtıcı deyimiyle, "liberal" sayılan Demok-
rat Parti içindeki adaylık yanşında John Kerry,
hayli erken bir aşamada öne çıktı ve fınali oyna-
yabileceğe benziyor.
Kampanyası da şimdiden, Bush'u yıpratmaya
yönelik.
Başkan'ın "menacer"\en, bu gelişmeye karşı,
kendisini arenaya erken inmeye zorladılar.
Böylece, Cumhuriyetçilerin de kampanyası baş-
ladı.
Açılış, VVashington'da, davetryesi adam başı-
na bin dolara satılan 48 kişilik bir "bağış yeme-
ği"y\e oldu ve tabii, Amerikan bayraklanyla do-
natılmış bir yemek salonunda söylediği uzun nu-
tukla.
Adaylığını ilk kez o gece açıklayan Bush, hedef
olarak, kendisiyle yanşacağı artık az çok belli olan
Kerry'yi seçmişti. Adını anmadan, ama yaptığı
tanımlama ve işlediği temalaria kimi kastettiğini
açıkça belli ederek.
"Seçmenimiz, gücü ve verdiği güven sayesin-
de dünyaya lidertik eden bir Amerika ile tehlike
karşısında kararsız kalan bir Amerika arasında
tercihiniyapacak" diyordu. Reagan'ları, Thatc-
her'leri ve Ozal'lan anımsatırcasına, o da "vizyon"
sözü etmekteydi: "Cebinizden paranızı alıp sizin
adınıza karar veren bir iktidar anlayışına karşılık,
mülkiyeti, fırsat yarışını ve kişisel sorumluluğu
gözeten bir iktidar vizyonu "nu öne çıkarmaktay-
dı.
Arenaya inmek için daha fazla bekleyemezdi Baş-
kan. Bir yandan Vietnam'da madalya alıp sonra
savaş karşıtlığına soyunmuş bir Kerry'nin Irak'a
ilişkin imaları, bir yandan da San Francisco'dan
gelen eşcinsel evlilik haberieri, Amerika'nın mu-
hafazakârdünyasını ayağakaldırmıştı. Bush, sa-
haya çıkıp bütün bu "maskaralıklar"a son verme-
liydi.
Texas'lı, kendisinden bekleneni yapmakta ge-
cikebilir miydi?..
BAŞSAĞUĞI
Sevgili dostum,
çalışma arkadaşım
EYÜP BlRGÜN'ün babası
HAÜL (BRAMM
BİRGÜN
amcamızı kaybettik.
Acımız sonsuz. Merhuma
Allah'tan rahmet ailesi ve
dostlarına başsağlığı
ve sabır dilerim.
MUSTAFA SARIGÜL
Şişli Beledive Başkanı
YÖK Yasa Taslaklan Üzerine...
Yükseköğretimde ülkemizde ne yazık ki Önemli sorunlar yaşanagelmektedir.
Toplumda bu soruniann çözüm yollannın bulunması ve uygulanması beklentisi
ciddi olarak ortaya çıkmıştır. AKP iktidara geldikten sonra toplumdaki bu
beklentiyi görmüş ve kendi siyasal görüşleri doğrultusunda yükseköğretimi
yeniden yapılandırma çabası içine girmiştir.
D o ç . Dr. Alper DEMİRBAŞ Akdeniz Üniv. Öğretim Üyeleri Derneği Bşk.
Y
ÖK Yasası, 12 Eylül rejiminin, ve Üniversitelerarası Kurul'a ve YÖK'e yeni
tüm öğrenci ve öğretim üyeleri- taslaklar hazırlamalan için süreler verilmiş,
nı "potansyd suçlu" olarak gö- bu sürelere uyulmazsa hükümet taslaklannın
ren ve üniversiteyi kesinlikle kont- yasalaşacağı, siyasal iktidar tarafindan adeta
rol altında bulundurulması gere- bir tehdit unsuru olarak gündeme getirilmış-
tüm öğrenci ve öğretim üyeleri-
nı "potansyd suçlu" olarak gö-
ren ve üniversiteyi kesinlikle kont-
rol altında bulundurulması gere-
ken bir kurum olarak değerlendiren, baskıcı
anlayışla hazırlanmış ve yürürlüğe konmuş bir
yasadır. Yasanın ilk uygulamalan, belki de ül-
kedeki siyasal iklim nedeniyle bilim çevrelerin-
den yeterli tepkiyi görmemiş, tepki gösteren
kısıtlı çevreler ise üniversiteden uzaklaştınl-
mıştır. Ancak zaman geçtikçe gerek akademik
çevrelerin, gerekse toplumun baskılan sonu-
cunda yasa defalarca değişiklıklere uğramıştır.
22 yıl içinde gerek global ölçekte, gerek ül-
kemizde yükseköğretim anlayışında çok bü-
yük değişiklikler oldu. Birçok çağdaş ülke, yük-
seköğretim sistemlerini hızla gelişen ve dönü-
şen dünyanın gerektirdiği koşullara göre değiş-
tirmek amacıyla reforrn çalışmalanna başladı.
Buna koşut olarak, Ulu Önder'in *en hakiki mür-
şit" olarak ifade ettiği bilimin üretildiği, genc-
lerin eğıtildiği Türk üniversitelerine üzerlerin-
deki gömlek dar gelmeye başladı ve yükseköğ-
retim kurumlannın yapılan ve üretimleri sık-
ça eleştirilmeye, tartışümaya başlandı.
Genelde eğitim, özelde yükseköğretim bir
toplumun geleceğinı belirleyen en önemli un-
surlardır. Gençleri çağdaş eğitimden yoksun bı-
rakmak, yani bilinçleri bilimsel düşünce yön-
temleri dışında yönlendirerek eğitmek, ülke-
nin geleceğini; dogmalan yücelten, çağdaş bi-
limi reddeden, kısaca Tnuasır medeniyet" he-
defıni bırakın aşmayı, temelden yadsıyan bir
nesle teslim etmek anlamına gelir. Bu Cum-
huriyet devriminın ve Anadolu aydınlanma
felsefesinin tamamen terk edilmesi demektir.
Yükseköğretimde ülkemizde ne yazık ki
önemli sorunlar yaşanagelmektedir. Toplum-
da bu soruniann çözüm yollannın bulunması
ve uygulanması beklentisi ciddi olarak ortaya
çıkmışur. AKP iktidara geldikten sonra toplum-
daki bu beklentiyi görmüş ve kendi siyasal
görüşleri doğrultusunda yükseköğretimi ye-
nıden yapılandırma çabası içine girmiştir. An-
cak gerek akademik çevreler gerekse toplumun
reform beklentileri karşısında siyasal iktida-
nn önerileri oldukça yetersiz kalmış, bu neden-
le son derece sığ ve kısır bir gündem oluşmuş-
tur. Öncelikler türban, imam hatip liseleri gi-
bi çok kısıtlı çevrelerin beklentilerine yönelik
noktalarda odaklanmıştır.
Bu bağlamda 58. ve 59. hükümet dönemin-
de değişik yasa taslaklan hazırlanmış, oluşan
tepkiler sonucunda bu taslaklar geri çekilmiş
tir. Kısacası zaman kısıtlamalanyla, güç gös-
terileriyle uzayıp giden verimsiz bir süreç için-
de, bir taslak enflasyonu yaşanmaya başlanmış-
tır. Bu da bilim kurumlannın sorunlannın, bi-
limsel olmayan yöntemlerle çözülmeye çalı-
şılması gibi trajikomik bir çelişkiyi ortaya çı-
karmışhr.
Bu taslaklann içeriklerine bakıldığında yük-
seköğretim üst kurullannın nasıl oluşturulaca-
ğı, rektörlerin nasıl seçileceği vb. dışında çok
önemli farklar olmadığı açıktır. Oysa dünya-
da yaşanan yükseköğretim reform süreçleri
incelendiğinde, bu konulann temel sorunlar ol-
madığı görülecektir.
Acaba ülkemizde yüksekögretimin temel
sorunu, yöneticilerin nasıl seçileceği midir? Biz-
ce bu konular yüksekögretimin önemli ve ön-
celikli sorunlan arasında en sonlarda yer al-
malıdn". Yüksekögretimin ülkemizdeki belki
de en temel sorunu fınansmandır. Ne yazık kı
taslaklann havada uçuştuğu son bir buçuk yıl-
dır bu konuda herhangi bir öneri hükümet ta-
rafindan getirilmemiş, aksine üniversitelerin dö-
ner sermaye fonlanndan, araştırma için ayn-
lan paylara el konmuş ve üniversitelerin büt-
çeleri daraltılmıştır.
Bilim üretmesi, çağdaş Batı üniversiteleri-
nin üretimleriyle rekabet etmesi, kısaca ulusu
"muasu-medenıyet" düzeyine yükseltmesi is-
tenen ve beklenen bilim insanlannın çok bü-
yük çogunlugu. yoksulluk sınınnın altında bir
gelirle yaşamak zorunda bırakılmış ve bu ko-
nuda herhangi bir çözüm önerisi gündeme da-
hi gelmemiştir.
Yükseköğretim nasıl finanse edılecektır
0
Kaynak sadece devlet mi olacaktır, yoksa di-
ğer ekonomik kaynaklar bu amaçla harekete
geçirilebilecek midir? Eğer bu gerçekleştıri-
lirse eğitimde firsat eşitliğinin sağlanması, en
azından daha fazla bozulmaması için nasıl bir
yöntem önenlmektedir? Araştırma-gelıştırme
için gereken ekonomik kaynak nasıl yaratıla-
caktır? Ülke kalkınmasına koşut olarak hangi
projeler ön plana alınacaktır?
Yine, yükseköğretimde kalite değerlendir-
mesinin; yöntemleri, hangi kunomlar tarafin-
dan yapılabileceği, bu konuda objektifliğin
nasıl sağlanacagı gibi ciddi konular yeterince
irdelenmiş midir?
Bu konular ne yazık ki siyasal iktidann gün-
deminde öncelikli sıralarda yer almamakta-
dır. Aym şekilde temel eğitim sorunu için ge-
nelde nasü bir reform gerektiği tartışılmamak-
tadır. Oysa temel eğitim göz önünde bulundu-
rulmadan hazırlanacak bir yükseköğretim ya-
sası hiçbir anlam ifade etmeyecektir. Yükse-
köğretim kurumlannın kapısına gelen öğren-
ciler nasıl bir eğitim ve bilinç düzeyinde ola-
caktır? Milyonlarca üniversite mezunu işsizin
yaşadığı ülkemizde, mesleki eğitimin yeniden
düzenlenmesinin ne şekilde gerçekleştirilece-
ği ve bu insanlara hangi iş sahalannın açılabı-
leceği yeterince tartışılmadan, yükseköğretim
kurumlannın nasıl ve kimler tarafindan yöne-
tileceğinin sürekli olarak gündemde tutulma-
sı iyi niyetli bir yaklaşım mıdır gerçekten?
Temel eğitimin sorunlannı din eğitiminin
sorunlanna indirgeyen, özel temel eğitim ku-
rumlannın yaygınlaştınlarak geneldeki ora-
nın yüzde 2'den yüzde 40'lara getirilmesini
teşvik etmek istediğini ifade eden bir anlayış-
la toplumun beklediği, gereksınim duyduğu eği-
tim reformunu gerçekleştirmek mümkün ola-
cak mıdır? Bilim tarihı şüphe ve merak teme-
linde gelişmiştir. Bilim adamlannın temel iş-
levi doğayı ve toplumu sorgulamaktır. Bu hem
fen bilimlerinde hem de toplum bilimlerinde
böyledir. Bilim adamlan ellerindeki verilerle
uğraştıklan bilim alanındaki olaylann geli-
şimlerini bilimsel yöntemlerle analiz ederler ve
ortaya çıkabilecek olumsuz sonuçlan (belli ya-
nılgı paylan içinde) öngörürler ve olası olum-
suz sonuçlan önlemek için yöntemler ararlar.
YÖK tartışmalannda elımızdeki somut veriler;
"türban yasağT, YÖK'ün yapısında siyasal
iktidann etkinlığinin artunlması, imam hatip
lisesi mezunlannın üniversitelere girişinin ko-
laylaştınlması, üniversite ekonomik kaynak-
lanmn daraltılması vb. söylem ve eylemlerdir.
Bu veriler ışığında ortaya çıkan sonuç; siyasal
iktidann amacının, yükseköğretimde bir re-
form sürecı başlatmak değil, mevcut yasadaki
bazı değişikliklerle üniversiteleri yönlendirme
ve yönetme oldugudur. Kuşkusuz bu kabul edi-
lemez. Bilim, insanlık tanhinin hiçbir dönemın-
de sıyasetin güdümüne girmemiştir.
Üniversiteler toplumlann deniz fenerleridir.
Yukanda söz edılen birkaç ana sorun, buzda-
ğının yalnızca suyun üzerinde kalan kısmıdır.
Bu sorunlar yahuzca akademisyenlerin değil
tüm toplumun sorunlandır ve Cumhuriyet ay-
dınlanmasının temel felsefesi kapsamında top-
lumun tüm kesimlerinın katılımıyla tartışma
platformlan oluşturulmadan çözümlenemez.
Karanlık denizlerde ışıklan zayıflatılmış de-
niz fenerlerinı arayarak yönünü bulmaya ça-
lışan teknelerin gideceği yer neresiyse, bilim-
sel duyarhlık ve yöntemlerle tartışılmadan 50
sayfalıkmetinlerle yükseköğretimi düzenleme-
ye çalışacak olan ülkemizin gideceği yer de ora-
sı olabilir. Bu nedenle toplumun tüm kesim-
lerinin konuya göstereceği ilgi ve duyarhlık,
ülkemizin geleceği açısından yaşamsal önem-
dedir.
Umut Sizde...
Nusret ERTURK
B
üyük usta Rrfat D-
gazbirşiirindebi-
ze şöyle sesleni-
yor: "Benden geçti mi di-
yorsun?/Aç icoOanm kor-
İodukoL"
Sırasmda, korkuluk ol-
manm bile bir yaran görü-
lür. Yaşam yolunda "ben-
den geçti" demeye hakkı-
mız var mı? Gücümüze
göre yapılacak bir iş, bir
görev kesinlikle bulunur.
Her durumda, umutsuz-
luğa kapılan kapaöyormu-
sunuz? Herkoşulda, başı-
nızı dik tutuyor musunuz?
Her yaşta, korkuyu dalı-
nıza kondurmuyor musu-
nuz? Bilimin aydınlığın-
da yol alırken yolunuza
engellerkonulursa; "Odu-
var / O duvannız / VH ge-
BrbizeVE!_" dizelerini ses-
lice söyleyebiliyor musu-
nuz? Oyleyse, umut siz-
de.
Son günlerde sıkça çalı-
nan "NeFarkEder" naka-
ratlı şarkı, bizim şarkımız
olamaz. Umudu kalmamış
insanlar, kunımuş ağaçla-
ra benzermiş. Ne acı!
Bilirsiniz, Bahçesaray
Van'ın bir ilçesi. Yolu, kar-
dan altı ay kapalı kalır. Ge-
çen yıl, kış ortasmda, bir
televizyonda gazeteci, her
nasılsa Bahçesaray Bele-
diye Başkam'm telefonla
bulmuş, ona soruyordu:
"fiçenizm yolu yıbn yansı
kapalı kaJryor. Hayaümz
felç olmuyor mu?" Baş-
kan, bütün bu ağır koşul-
lar bize \TZ gelir dercesi-
ne, şunlan söyledi: "Bura-
da zaten hayat olmadığı
için, fdç olan bir şeydeyok-
tur. Sûrüyor hayat" Düşü-
nebiliyor musunuz, o ağır
sorunlar altında bile yaşa-
mabağlılık...
Güçlüklere, gülümse-
meyle bakabilmek... Işte
umut bu.
Karşıdaki. hasmını çö-
kertmek, yenmek için mo-
ral değerleri, umudu he-
def seçer. Çünkü umudu-
nu yitirmiş olan, her şeyi-
m yitirmiş demektir. Kar-
şı saldnılarsürüyor. Umu-
dun önemi de böylece öne
geçiyor. Büyük ozan Nâ-
zrnı Hikmet"ten okumanın
tam zamanı "Onlarümi-
din düşmanıdır sev'güim /
_/Sanadüşman,banadüş-
man /Düşünen insana düş-
man / Vatan ki bu insanla-
rm evidir/ Sevgüün, onJar
vatana düşman_"
Umut sizde...
yeni bölum
PENCERE
Bitecek Samldığı
Yerde Başlayan...
Ataol Behramoğlu'yla upuzun bir geçmişimiz
var..
Devrimci bir geçmiş..
Behramoğlu ile arada sırada gazetenin üst ka-
tında buluşuruz; ya bir yerden geliyor, ya bir yere
gidiyordur; ama, köşe yazılarını hiç eksik etmez..
Geçenlerde coşkuyla anlatıyordu:
- llhanAb/, toplumda bir rüzgârlanma var;ADD
(Atatürkçü Düşünce Derneği) çağırmıştı, Soma'ya
gittim, koca salon ağzına dek dolmuştu; yüzler
aydınlık, bakışlar karahı, çok sevindim.
Neler oluyor bize?..
Behramoğlu'nun "Türkiye, Üzgün Yurdum, Gü-
zel Yurdum" adlı şiirinden kimi dizeleri okumanın
ve de düşünmenin tam vaktidir:
Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Yazgısı kara yazılmış gelin
Kurumuş sütü memelerinin
Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Harlı bir ateş gibi derinde yanan
Haramilerin elinde bunalan
Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Güngörmüş bilge toprağım
Yunus, Pir Sultan ve Nâzım
Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Asmalann üstünde gün ışığı
En güzel günlerin yakışığı
•
Neler oluyor bize?..
Yerel seçimler dağdağasında bu yurdun en bi-
linçli sandığın evlatlan birbirine giriyor; o koltuk se-
nin, bu koltuk benim kavgası...
Iflah olmaz birilerinin bir elinde ayna..
Bir elinde cımbız..
Neler oluyor bize?..
Sıkıntımı def etmek için ADD Genel Başkanı Er-
tuğrul Kazancı'yı aradım:
- Ertuğrul neler oluyor bize?..
- An, dedi, iyi şeyler oluyor, bir 'hareket' başla-
dı; '3 Mart'fa geniş katılımlı bir toplantı Ankara 'da
gerçekleşecek, "Hilafetin ilgası veTevhidi Tedrisat
Kanunu'nun Kabulü" üzerine Atatürkçüler bir ara-
ya gelecek, toplantı açılışında müjdeyi verece-
ğiz...
•
Peki, 28 Mart yerel seçimlerinde neler de neler
olacak?..
AKP malı götürecek mi?..
Sol kesimde halkla tam anlamında bütünleşen
yerel liderler yetişti..
Bu gelişmenin üzerine mim koyun!..
Çünkü bu atılımcı liderler benimsedikleri ve uy-
guladıklan yöntemlerle toplumun istencini siyaset-
te çağdaş gerçekliğin yörüngesine oturtabiliyoriar;
partiler bölünmüşlüğünün üstüne çıkıp adlarını
seçmenin bilincine doğrudan yazdıranlar, yannla-
ra yatırım yapıyorlar...
AKP 28 Mart yerel seçimlerinde kazansa bile
malı götüremeyecek...
Neden?..
•
Sorunun yanıtı Ataol Behramoğlu'nun şiirindeki
son üç dizede yazılı:
"Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Zinciri altında kımıldayan
Bitecek samldığı yerde başlayan"
Evet, başlıyoruz.
Sayın Belediye Başkanlarımız, Başkan Adaylanmız,
MEYDAN SİZİN!
Hangi partıden aday olursanız olun, sesinızı seçmenınıze
Ulusal Kanal'dan özgürce duyurun.
Ulusal Kanal'ın Belediye Meydani programında projelennizı.
yönetım polıtılcalannızı, şehircılık anlayışınızı. eleştın ve
çözümlerinizi dile getirin.
Seçmen kitlenizle Ulusal Kanal ekranında butvsun.
yerel seçimlerde bajfcan seçllmenin yolunu açın.
;s'ı>.:al Ccd. Oeva Çvz: No.
Tel: O2!2 25i 50 ?O|p
www.ijlusalkanal.com.tr
/ .' ~ B e ^ ^ j : ^ S0070 iilo
x) Fax: 0212 251 50 47
olusalaulusalkanal.co'
BELEDİYE
MEYDANİ
Cença Bağöan Kıtlore* B& Boj*. («HPJ - Ouran Evren
Turfta B& Başk. IUH?) - Anmet Maç estoşehr Tepebay
Sef 8osk (DÎP) - GürOûl Çopon Esenyort SeJ Başk ISHP,
- Mefime' Uz. Çertetköy Bet 8as* ffrr] Fikrel 5ah«ı.
Sangan d& flajfc fSHP) - H famhırr GuJcan.raraTTan Bel
Bafk. IMHPj - Antnet Tu*e*p A^va*k Bel Saşk IDYPI - Haâ
ToKbof. Beyo&u Bel 8a{*. jAKP} - rusuf Natnoğtu BejiJtfo?
Bel Sas*- tANAPJ - rusu* Zıyo Gunayam. Bporta Bel Baslc
fMHPI - royfur Çiçefc Tre Bel Başk (ANAPJ - Fmur Kcç
Çoytfova Bet floşk. {CHPİ - H*/r*eî Erenkaya hmti
Bûyükseftr Bel BajJt ICHP) - Hamrt Nışanct Sefeahtsar Bel
ö a j t [ANAPj . Ouran Dermr Beyağoç 8ef öajfc (CHP) •
AVM öztür*. sonaz Bel 8cs* !MW) - 5 e v « f Ourmuj.
Dalan 3e* &aşk fANAPj - Durrun Poyrai. Sıvosk 8 * B05*
(CHPİ - Tuıncoy <*ç. cdremrf 8e' 8aît (MHPj - Ozguf
Özdefnr. T"a5ova Bei BCJK >MHP} - Ergülu Göfcçefin
YörMu Bel Boşt (MHPj
S«**dly* Mcydon Progrannna ta^vuıular tçin:
Tel: (0212) 2S1 SO M Fax: (0212) 2İ1 $0 47
ufcjsalSutusa4kanal.com.lr
- utnal Konal Yml l'onsftntef ltoort»noKW
ULUSAL
"Tüıkiyanln Milll Kanalı"
IUSAI KANAL
IURK5AI2A
Hayat Bilgisi
Seçimlerin yaklaşmasıyla Amil Bey'i siyaset
heyecanı sarar. Fahiş fiyatla okulda bilgisayar
kursu açılması, Afet Öğretmen'i kızdırır ve
alternatff bir çözümle herkesi şaşırtır...
Türkiye'nin dizisi Hayat Bilgisi'ni kaçırmayın!
Bu akşam 20:30 Esas Shovv bu Show!