23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 ŞUBAT 2004 CUMA 14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr Yeni Tiyatro, Nâzım Hikmet'in romanından uyarlanan oyunu bugün Kadıköy'de sahneliyor Çok yaşa bekardeşim... Yayıncılardan açıklama 'Belediyeler korsana göz yummasın' Kültür Servia - Türkiye Yayıncdar Birliği (Çetin Tüzüner), Eğitim Yayıncılan Derneği (Erol Ünal Karabıyık). Kitapçılar Derneği (Arman Fikri), Toptan Kitap Dağıtıcılan Derneği (Nihat Emeksiz), Edebiyat ve îlim Eserleri Sahipleri Meslek Birliği (EDÎSAM- M. Cetal Zeyiüoğhı) yönetim kurulu başkanlan korsana ilişkin bir değerlendirme yayımladılar. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun çok ağır cezalar öngörmesine karşın korsan kitap satışlannm büyük oranda arttığı belirtilen büdiride, korsan yayıncı ve satıcılann, yaptıklan suç değilmiş gibi rahat olduklannın alh çiziliyor. Korsan kitap satışuıda tstanbul, Ankara, Izmir, Adana, Mersin, Bursa, Balıkesir, Denizli, Kayseri, Konya, Sıvas, Van, Eskişehir, tzmit, Muğla ve Antalya iUerinin başta geldiği belirtilen bildiride, Türkiye'de bir yılda basılan yaklaşık 13 bin kitaptan çok satanlann, en çok satan dergilerin, tüm ithal kıtaplann ve ——~^—— m ^—^— özeüikle ders kıtaplannın korsan baskısının yapüdığı vurgulanıyor. Korsan yayının payının 450-500 trilyon TL'lik sektörde yüzde 60'a ulaşrığının, bununda yayınevi ve kitabevlerinin 300 trilyonluk kaybının dışında, yazarlann teliften 50-60 trilyon, devletin ise gelir vergisi, KDV ve diğer vergilerden ortalama 100 trilyon kaybetmesine neden olduğunun; korsan yayınlar belediyelerin sorumluluk alanmda satıldığı ve yasaya göre korsan satış ağır ceza gerektiren suç olduğu halde, birçok belediyenin işgaliye ücreti karşılığında ve 'külrür hizmeti yapryoruz' bahanesiyle korsana ızın verdiğinin, ele geçirilen korsan yayınlan ve satıcılan savcdıklara bildirmekten kaçuıdığının üeri sürüldüğü bildiri şu sözlerle bitiyor: "Korsan yayın saüşını desteldeyen belediyelerin başkanlannın, ülke kiUtüriinün yok ohnasına, devletin gelir kaybma uğramasma ve suç olan fiüe göz yummalan nedeniyle; biz yazarlar, vayıncüar, kitapçılar, çevirmenler, editörier, düzettmenler, grafikerler, yaymevi çahşanlan, matbaacılar, kâğrtçdar, cütçiler, ofset hazırhk şirkeüeri, ekmek paramızı çalan korsanlara destek veren belediye başkanlannın, yapdacak yerel seçimlerde tekrar aday gösterUmemeleri konusunda siyasi partilerimizin sağduyulu hareket etmelerini bekhyor ve istivoruz." .orsanlara destek veren belediye başkanlannın yerel seçimlerde aday gösterilmemeleri konusunda siyasi partilerimizin sağduyulu hareket etmelerini istiyoruz.' GAMZE AKDEMİR Yeni Tiyatro, Nâzım Hikmet'in 'Yaşamak Güzel Şey Be Karde- şim' adh romanından uyarlanan oyunuyla ti- yatroseverleri, Nâ- zım'ın öznelinden ge- nele/genelimize yan- sıttığı, banşa ve insan- lığa adanmış uzun erimli ömrünün topla- mında vardığı tüm ya- şanmışlıklar/yaşanmış- lıklanmız ışığında bir devrin 'gepegerçeksu- reti'ne tanüdığa davet ediyor. Bir sosyalist devrim yaşamakta olan Sov- yetler Birliği ve cum- huriyet coşkusuyla çal- kalanan Türkiye'de ge- çen kimi acıklı, kimi gülünç olaylarla zen- ginleşen oyunda o ka- dar belgesel, o kadar otobiyografik, o kadar gerçek göreceklerimiz. Yıll925.Taknr-iSü- kûn Kanunu sonrası ko- münist avı dönemleri. Bundan kaçan Ah- met'rn Izmir'deki yol- daşı tsmail'in yanına gitmesiyle başlar tüm olup bitenler. Ahmet'in kuduz şüphelisi bir kö- pek tarafindan ısınlma- sıyla devreye giren ya- man bır ikilemle de ge- lişir. Ahmet tedavi için Isuklal Mahkemesi'nde yargılaruna tehlıkesi pahasına Istanbul'a git- mek zorundadır. zaman. mekân ve klşiler Iç Içe Pek çok sahnenin dia ve fo- toğraflarlai Mustafa Suphi ve arkadaşlan, Lenin ve Lenin'ın cenaze töreni gibi) görselleş- tirilerek desteklendiği 'Yaşa- mak Güzel ŞeyBeKardeşim'in yönetmenı Şakir Gürzümar. Işık tasanmı Yüksel Aymaz'a ait olan oyunda romanı oyun- laştıran Metin Coşkun'un yanı sı- ra Orhan Aydın ve Zeyno Üstü- nışık da rol alıyorlar. 1962'de yazılan, Rusça (Nâ- zım romanın adını Rusça 'Ro- mantika' koymuş), Fransızca ve Bulgaristan'da da Türkçe basılan roman Türkiye'de ancak 1967'de yayımlanabilmiş ve toplatılmış. Gün Yayınlan 'nın sahibi Mehmet AB Ermiş. romam yayımladığı için mahkemede ifade vermiş. Tümü gerçek olaylann bir ti- yatro oyununun sırurh yapısına sığmayacak kadar hacimli oldu- ğu yapıtı oyunlaştınrken roma- nuıda zaman, mekân ve kişileri iç içe geçirerek edebiyat dünya- sma bir yenilik getirmek isteyen Nâzım'ın bu yaklaşrmına sadık kalan Metin Coşkun, yetkin dra- *yA. a: aşamak Güzel Şey Be Kardeşim'i sahneleyen Metin Coşkun izleyicinin dikkatini zorlayacak, merak duygusunu ayakta tutacak bir yapı oluşturmaya gayret ettiğini söylerken; oyunculardan Orhan Aydın "2004'te Nâzım oynamak, her şeyin bilerek kirletilmeye çalışıldığı ülkemizde farklı bir duruşun da adı olduğu için, kendi adıma mutlu olduğumu söyleyebilirim" diyor. matik yapıyı koruyarak Nâzım'ın 'geri dönüş' ve 'üeri gkliş'leriy- le daha da zengjnleştirecek bir ya- pı oluşturmaya özen göstermiş. Aynca, "Olaylardakikimika- rakteıierin kimlikleri beüi ama bazı karakteıier sanki ustalıkla gizfcnmiş n diyen Coşkun, bır sü- re merak ettikten sonra, karak- terlerin gerçek kimliğinin her- kes tarafindan bilinmesini iste- seydi, diğerleri gibi onlan da ger- çek adlanyla yazardı usta diye dü- şünmüş. Attilâ Ühan'ın deyişiy- le 'merakhsı için roman rafİar- da'dır ne de olsa. şimdl ne olacak?' "Hyatrooyunu,okunmasıiçin değiL, seyredilmesi için yazüır. Ben izle\icinin dikkatini zorla- yacak, merak duygusunu ayak- ta tutacak bir yapı oluşturmaya gayret ettim oyunda. Her sahne sonunda se>ircinin' Şımdı ne ola- cak?" diyen yüreğinin tıpırüsını duyabinyorum adeta. Böylesine birduygu, yönetmenveoyuncu- laruı mükemmel uyumuyla sağ- lanabinr ancak. Yayımlandığıgünden beri bir- çoktiyatrocununhayallerini süs- leyen bu romanı "oyunlaştırma' cüretini gösterdim. Oyuna iüş- kin tüm ohımlu şeyler Nâzım'ın, tüm ohunsuzlar da hiç tartışma- sız benim hesabıma geçmendir." Nâzım'ın anlatımındakı şıir- sellik, ekiptekı tiyatro tutkusunu yenidenalevlendırmış. Şımdiye dek pohtik tiyatro adına ürettüc- lerine yeni bır halkanın Nâzım'la ekleniyor olmasıyla bütünlen- mışler dersek yanlış ol- maz aslında. Daha okuma çalışma- lan aşamasında aslın- da zor ama güzel bir metınle karşı karşıya ol- duklannı anlamış ve Şa- kır Gürzümar' ın yönet- menliğinin büyüsüne güvenmişler her şeyden önce. Provalar sırasın- da Nâzım'ın yaşamın- dan kesitlerin belirgin- leşmeye başladığı an- lar ıse çalışmanın en ya- rahcı, en unutulmaz da- kikalan olmuş. 'Evet, usta ellmlz sanata diiser!' Bu noktada Orhan Aydm'ın şu sözleriyle Nâzım'ın öngörüsüne, kaygısına, hasretine, Nâzım oynamanın fark- lı duruşuna 'değiyor', 'değiniyoruz'. "Ankara T^tro Fes- tivalTnde, seyirciyle bu- luşmamızı anımsıyo- nıriLBJrayununfinaMn- de tüm salonun ayağa kalkıp alkışa durması az rastlann- bir durum- dur. tşte o zaman' Evet, usta elımız sanata dü- şer!' dedim. Burada oyunlaştır- madaki matematiğin, Şakir Gürzümar'ın us- taüklı yönetiminin ve ışık tasannunda Yük- sel Aymaz'ın tiyatro- muzda az görülür bir başan yakaladığını söy- lemek isterinı. Hem Avrupa turnesinde, hem de ülkemiz- de seyircilerimizin oyuna gös- terdiği ilgi bu düşüncelerimi doğruluyor. Hani neredeyse politik tiyat- ronun hiç yapılmadığı bu sü- reçte, oyunumuzun sahneleri- miz için bir soluk olduğunu düşünüyorum. 2004'te, Nâznn oynamak, her şeyin bilerek kir- letibneye çalışıldığı ülkemizde farklı bir duruşun da adı oldu- ğu için, ben kendi adınıa mutlu olduğumu söyleyebilirim. Bfldik medyanın agız buüğh- le insan ha>atiannı işgal etnıe ça- balanna karşı, Nâzımın halen ve inatla Hayır!' diye haykm- yor ofanası güç veriyor." (Oyun bugün saat 20.30 da Kadıköy Halk Eğitim Merke- zi'ndeizlenebilir. 'Yaşamak Gü- zel Şev Be Kardeşim 'i yurtdı- şında 30 kez sahneleyen Yeni Ti- yatro, oyunu Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Eskişehir ve Anka- ra da da sergileyecek. 2 7 Mart Dünya Tıyatrolar Gü- nü 'nde îzmir de festivale katı- lacak olan Yeni Tiyatro, oyunu mart ve nisan aylannda ise Mu- ammer Karaca Tivatrosu nda sahneleyecek. Tel. 021633612 00/337 84 88) Belediye Başkanı Mustafa Sangül'ün önderliğinde kurulan topluluğun ilk konseri yann akşam AKM'de ŞişlTnin artık bir senfoni orkestrası var NENAÇALİDİS Atatürk Külrür Merkezi'nin Kü- çük Salonu'nda gençlerden oluşan bir OTkestra prova yapıyor, şef pod- yumunda bu kez bir bayan. Melodi- leryükseliyor... Şişlı Belediye Başkanı Mustafa Sangül önderliğinde kurulan Şişli Senfoni Orkestrası'nın yann akşam saat 20.30'da Atatürk Kültür Merke- zi'nde vereceği konser öncesı orkest- ra üyeleri arasında büyük heyecan yaşanıyor. Şimdilik 50 kişiden oluşan \e kon- ser\atuvar öğrencisi, eski mezun hat- ta bazı profesyonel orkestra üyeleri- nin katıhmıyla kurulan Şişli Senfo- ni Orkestrasrnın daimı şefi ıse Sera Tokay. Fransa'da yaşamını sürdüren Tokay, Limoges Ulusal Konservatu- van Senfoni Orkestrası Şefı Alain Voirpy'nin asistanlığrnı yapmakta. Tokay, ilk kez bir belediyenin or- kestra kurduğunu ve Şişlı Belediye Başkanı Mustafa SangüFün böyle bır atılım ıçınde bulunmasının en bü- yük nedenınin sanatı laiklikle bağdaş- tınp e\Tensel bir kapsama oturtmak fıknnden kaynaklandığını belırtiyor. B Sera Tokay, orkestranın repertuva- nnı özelhkle 19. ve 20. yüzyıl par- çalanndan oluşturduklanru, yann ak- şam verecekleri konserde Franz Schu- bert'in 'siminörVlIL senfoni (Bitme- miş)' ve Antonin Dvorak'ın 'Slav Danslan: Op. 46 no 2, op. 72 no. 1 ve no 2' adh yapıtlannı seslendirecek- lerini söyledi. Sık sık konserler ver- meyi düşündüklennı belirten Tokay, her katmanda yaşayan insanlara mü- zik yoluyla ulaşmak istediklennı ifa- de ediyor, özellikle de gençlere. Orkestranın vereceği konserleri ki- mi zaman Tokay'ın yurtdışındaki ho- caları da yönetecek. Orkestra şefliğının yanı sıra Paris Sorbonne IV Ünıversitesı'nde ta- mamladığı felsefe eğitiminı doktora düzeyinde sürdürmekte. Sera Tokay, şef \ e orkestra arasın- daki ılişkının, müzığin felsefi boyu- tunun göz ardı edilerek salt tekniğe ındırgenmesıne karşı çıkıyor. Türkiye'de olduğu gıbı dünyada da kadın şeflerin az olduğunu söyleyen Sera Tokay, bu alanda bayan olarak bazı zorluklarla karşılaştığıru da be- lirtiyor. Şef olmanın fızıkı açıdan da zor- luklan olduğunun altını çizen Tokay, bu ış için bır sporcu gibi efor harca- manın gerektiğını söylüyor. ' ayan şef Sera Tokay yönetimindeki 50 kişilik Şişli Senfoni Orkestrası, 35 dakikalık konserde Franz Schubert ve Antonin Dvorak'ın yapıtlannı seslendirecek. Orkestranın şefm aynası olduğunu ifade eden şef Tokay, şefin orkestra- yı hıssetmek zorunda olduğunu ve ıletişımın güçlü ohnası gerektiğini belirtiyor. Geneve ve Lausanne üniversite sen- foni orkestralannı birçok kez yöne- ten şef Tokay, Türkiye'de ilk kez bır orkestra yönetecek. Konser yann akşam ücretsiz ola- rak ızlenebilecek. YAZIODASI SELtM tLERt Konak Sofraları Yakup Kadri son bır roman yazar: Hep O Şarkı. O romanı çok severim, içlidir, içtiliğine gözyaşı ka- tıştırmaz. Hep O Şarkı'da koskoca bir Nafi Molla Konağı var- dır. Konağın hanımefendısi, öyle şarkılarla, aşklarla oyalanmaktansa, yiyip ıçmeyi tercih eder. Sultan Aziz dönemınin bu konağında, zaten, yı- yip ıçmekten, yan gelip yatmaktan başka bir iş yok- tur. Hele hanımefendı için. Harem kısmında günün her saati bir şeyler atıştırılmaktadır. Yakup Kadri, ağzı bir kanş açık, bakakalır. Nafi Molla'nın hanımı yerinden hiç kalkmaz, hep aynı mindere köşe yastığı gibi kurulur. Bidüziye ha- layık var elının altında, hanımefendi neden yerinden kalksın. Sofrası elbette dünya nımetleriyle donanmış. Şım- di de bir kalfa hanımla üç hizmetçi kız, dört yanın- dan tutarak ancak taşıyabildiklen tepsiyi getiriyor- lar. Tepsi som gümüşten, gümüş sahanlarladolup ta- şıyor. Kapakları kaldınrsanız, hanımefendinin ne ka- dar iştahiı olduğunu gorürsünüz. Artık iştah mı, obur- luk mu, gözü doymazlık mı... Hanımefendı, aşçıbaşının yüzünü bir kere bile görmemesine rağmen mutfakla ılintilı herşeyden ha- beıiı. Sese, söze gerek duyulmayan bir haberleş- me yöntemı. Mevsimlik reçellerın, turşuların, salamuraların ha- zırianmasına, kurulmasına nezaret etmek üzere ha- nımefendi mınderinden kalkmayı göze alır. Hatta taze zeytinleri bizzat yağlayıp sırkeleyip kavanozla- ra istıf eder. Reçeller çeşit çeşit. Turuncun yanında ayva re- çelı, az bensınde koyu ağdasıyla vişne, billur kâse- sınde şeftalı reçelı. Reçeller meyvelerin mevsımle- rine göre kotarılıyor ama, sofrada bu mevsimlerin dördü de bir araya gelıyor. Nafi Molla'nın haremı öylesıne can besledi ki, adeta baygınlığı andırır vakıtsiz bir uykuya daldı. Kendisi bu uykuya "şekerieme" diyor. O tıkınıp duracak da, Sermet Muhtar'ın Kıvırcık Paşa'sı aç mı kalacak? Saçlan kıvır kıvır olduğu için bu iakabı almış paşamız, "gürkaşlı, hürmetli burun- lu, /op /op etli, koca göbekli, kalıplı kıyafetli" adam. Işte, eskı bendelennden Şehri Efendi'yle bu yaz akşamı kamerıye altında demlenecekler. Şehrı Efendi, çılıngir sofrasındaki rakı şişelerini burnuna yaklaştırıp yaklaştırıp kokluyor. Mezelerin yerinı değiştınyor. Tabağı bozmadan ağzına bir ka- lamata zeytini atıyor, bır ançuez çımleniyor. Yaz akşamı göz kamaştıncı. Keyfı yerınde olan- lar için, iştahlar sunup duruyor. Kadersizleri kimse- nin umursadığı yok şu an. Kıvırcık Paşamız sarmısağı bol cacık istiyor, üs- tüne beş on damla altın renkli zeytinyağı gezdirile- cek, dereotlan dızilecek. Biberli, közlenmiş patlıcan salatasının da üstüne -Selanik usulü- sarmısaklı yo- ğurt dökülecek. Ramazan geldı mı, rakılar, mezeler sofradan kaJ- kıyor elbette. Kıvırcık Paşa oruç tutar. Ne var ki iftar tepsisı pek haşmetlidir: önce birkaç türlü çerez. Çerez kalkınca, baş su- yuna çorba. Hemen ardından pastırmalı yumurta, soğanı iyice kavrulmuş. Pideli kebap, turfanda en- ginar, Nemse böreğı... Bitmedi! Tırtıl baklava, kaymaklısı, fıstıklısı. Bak- lavayla biriikte Amberbu pirincınden mamul pilav. Hafifletir diye kayısı kompostosu, renk renk mey- veler, gülsuyu kokulu güllaç. Hepsi hapur hupur mi- deye indirilir. Siz bittı sanın: Bütün bunlann üstüne, bastırır id- diasıyla, Şemsipaşa'nın hıyar turşusundan, Balık- pazan'nın pastırmasından tadılır. Afiyet olsun! Birde, bazı okurlar, Solmaz Hanım.. romanımda- kı sofraları biraz abartık bulmuşlardı... Öneriler: Kitap/ Dosttan Gelen Selamsın, Fikret Otyam, Gü- nizi Yayıncılık. (Bambaşka bir mektuplar kıtabı.) Uffiti Müzesi yenileniyop • KüMr Servia - Italya'nın en büyük resim müzesi Uffızı, sergi salonlarının sayısını artırarak yüzlerce yeni yapıtı sergilemeye başlayacak. Uffizi koleksiyonu, yıllar boyunca artan yapıt sayısıyla bugün dünyanın en önemli koleksiyonu olarak biliniyor. Italya Kültür Bakanı Giuhano Urbanı açıklamasında, tasannın Italya için bir tarih yaratma çahşması olduğunu söyledi. Tasan tamarnlandığında, yeterli alan olmadığı için depolarda tutulan 800 yeni yapıt, 2006'dan başlayarak ziyaretçilerin beğenisine sunulacak. K Ü L T Ü R » Ç t Z t K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle