19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 ARALIK 2004 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI Sıkıştırma ve Kükreyiş ÖYLE anlaşılıyor ki, artık kükremeyı unutan Türkiye önümüzdeki aylar boyunca her yandan yağacak olan sıkıştırmalar ve şantajlarta iyice sindirilecek.. AB, yalnız Rum Kıbrıs'ın tanınmasını istemekle kalmadı, Yunanistan'la sınır anlaşmazlıklannın "banşçı yollardan çözülmes/"nden dem vurarak Ege'de Uluslararası Adalet Divanı'na gidilmesıni yeniden gündeme getirdi. Şimdiki ıktidann AB tutkusu yüzünden takındığı boyun eğici tavıriar başkalannı da cesaretlendirmişe benziyor. Rum Patriği, ekümeniklik ve Papaz Okulu konulannda ölçüyü kaçınp Ankara'yı Atina'ya şikâyete başladı bile. Amerika, bir yandan PKK için "eve dönüş" yasası isterken bir yandan da Felluce katliamına tepki artarsa "Ermeni soykınmı"n\ kurcalayacağını duyurdu. Rusya Federasyonu, Boğaz geçişlerindeki gecıkmeleri Uluslararası Denızcilık Örgütü'ne tam şu sırada tekrar şikâyet etmeye kalkıştı. Sürekli alttan alışlann Türkiye'yi getirdiği nokta, tam paranoya yaratmaya elverişli bir noktadır: Bu topraklann halkına rahat yüzü göstermemeye kararlı bir hava estiriliyor; uzağımızda ve yakınımızda. Belki de bu ülkeyi büsbütün şaşkına çevirmek ıçın. elsinki zırvesınden beri "Ege anlaşmazlığı için Lahey'e gıdin" dıyenler, Ankara'nın uluslararası hukuka güvenini yitirdiğini, oradaki Divan'ın ters bir karanyla Atina'ın istedikleri olursa Yunanistan'ın karasulanyla Ege'nin yuzde 72'sini sahiplenerek Türkiye'nin Akdeniz'e çıkışını tıkayacağını bilmezler mi? Patrikhane'nin, gunü gelince, Mutareke dönemınde olduğu gibi Batı'yı arkasına alıp neler yapmaya kalkıştığı tanh kitaplannda yazılı değil mıdir? Amerika, asıl kendisinin Irak'ta soykınm suçu işlediğini, Türkiye'nin ise o konudaki 1948 tarihli Uluslararası Sözleşme'yi ilk imzalayıp onaylayanlardan biri olduğunu bilmeden mi böyle bir şantaja kalkışmıştır? Rusya, Montreux Sözleşmesi'ni Sovyetler'le birlikte gerçekleştirdiğimizi ve Türk Boğazlan'nın Karadeniz'e "sahildar" devletlerce en son teknolojik olanaklaria güvenli biçımde kullanılması için elimizden geleni yaptığımızın farkında değil midir? epsi bütün bunlan bildiği halde, şu sırada bu çullanış niçin? Çünkü Türkiye, beş paralık bir "tanh" uğruna cumhuriyet tarihinde hiç rastlanmayan bir yığın "zayıflık" işareti vermiştir son iki yıl boyunca. Üstelik, bu tutumun Kemalist cumhuriyeti zayıflatmak amacıyla sürdürülduğu dıştan da acıkça görülmektedir. Paranoya dolayısıyla şaşkına dönmeye yönelmiş toplumlann derienip topartanması bir tek kükreyişe, birilerinin çıkıp 17 Aralık gününü beklemeden de ulus adına "Böyle olmaz" diye kükremesine bağhdır. Halk bağınyorama, medya suskun, asıl kükremesı gerekenler de suskun. Oysa, ış işten geçtikten sonra kükremenin hiç yararı olmayacaktır. MUMTAZ SOYSAL AB Anayasası ve Laiklik AB'deki 'Katolık Dinci' cephe, anayasanın başlangıç bölümüne 'Hıristiyan' ve 'Katolik Kilisesi' sözcüklerini koyduramadı ama, anayasanın 51. maddesine, "Kilisenin AB ile açık, şeffaf ve düzenli bir diyalog içinde bulunacağı" hükmünü sokmayı başardı. Yasama, Yürütme ve Yargı organlanna sahip AB, tüm karar aşamalannda, kilise ile düzenli diyalog içinde bulunacak, yani kilisenin görüşlerinden etkilenecekti. PENCERE bağlı kalınacaktır? Türk Silahlı Kuvvetleri, uzun bir süreden beridir irticayı, yani laiklik karşıü olan gericfleri, en büyük tehlike olarak ilan etmektedir. Oysa Genelkurmay Başkanı da TSK'nin temsilcisi olarak Avrupa Birliği'nden yanadır. Şimdi Genelkurmay Baskanı'na da soruyonız: îçınde laikHk ilkesi bulunmayan anayasa ile yönetilecek Avrupa Birliği'nde, Türk Silahlı Kuvvetlen laik Türkiye Cumhuriyeti'ni nasıl korujıacaktır? Ampul Hükümeti, yandaşlan, medyadaki yalakalan, tüm şeriat özlemcileri büyük bir heyecanla 17 Aralık 2004 gününü beklemektedirler. O gün, AB'den 'Müzakerelerin Başlaması' için bir tarıh aldıklannda, ki şöyle veya böyle bir tarih verilecektır, tüm laiklik karşıtlan Türkiye'de bayram yapacaklar ve o tarihten itibaren de adım adım ve açık açık, laiklik ilkesini çiğneyeceklerdir. Sonunda, TC Anayasası'nın 2. maddesinde yer alan laiklik ilkesini de kaldıracaklardır; bunu yapmaya hem Meclis'tekı çoğunluklan yetecektir ve hem de artık ellerinde kapı gibi AB Anavasaa bulunacaktır. 17 Aralık 2004 tarihinden sonra yaşanacak olan şeriatçılann hızlı adımlarla ilerleyişine karşı çıkmaya çalışacak olan laikler, her aşamada karşılannda yasal bir duvar, yani AB Anayasasf nı bulacaklardır. İçinde laiklik ilkesi bulunmayan AB Anayasası, laiklik ilkesini saMinanlann tüm girişimlerini boşa çıkartacaknr. Vakit henüz tamamen geçmiş değildir. Ampul Hükümeti'nin 'Başfnın 29 Ekim günü, AB Anayasası'nın imza töreninde attığı imza, Türkiye'yi yasal olarak bağlamamaktadır. Bu nedenle, 17 Aralık 2004 tarihinden önce: Cumhurbaşkanı'nuı, Genelkurmay Başkanf nm, tüm Atarürkçü kurum ve kuruluşlann, laikCumhurh eti saMuıan shasi partiler, nıeslek odalan ve demokratik kitk örgüderiyle işçi sendikalaruun; AB Ana>asası'nı tanunadıkiannı, içinde laiklik ilkesi bulunmayan bir anayasa Ue yönetilecek Avrupa Birliği'ne asla kanlmayacaklanıu, tüm dünyamn işitebileceği bir biçimde havkırmalan gerekmektedir! Adlarını saydığrmız bu kişi ve kuruluşlar, ya seslerini 17 Aralık 2004 tarihinden önce çıkarsınlar ya da sonsuza dek sessiz kalsınlar! Yılmaz DİKBAŞ vrupa Birliği'ne üye 25 ülkenin devlet ya da hükümet başkanlan Roma'da 29 Ekım 2004 günü AB'nin anayasasını tarihsel bir törenle imzaladılar. Törene katılan aday ülkelerden Türkiye ve Bulgaristan' ın yetkilileriyse adına Ingilizce "Fınal Act" denilen ve uluslararası hukuka göre yasal bağlayıcı bir yanı olmayan "Nihai Senefe imza koydular. 25 AB üyesi tarafindan imzalanan bu anayasada, laiklik ilkesi yer almamaktadır! Birlik anayasasmın hazırlanması sürecinde, birbirine karşı iki cephe oluşmuş, bu iki karşıt kamp, anayasanın "Başlangıç" bölümünü kendi görüş ve inançlanna göre yapılandırmak amacıyla çok yoğun bir kampanya ve lobi faaliyetleri sürdürmüştür. Bu iki cepheden birini Almanya, İtalya, PoJorrya, İrlanda, Malta. Portekiz, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya'dan oluşan "Katotik Dinciler" meydana getiriyordu. Katolik Dinci Cephe, anayasanın başlangıç bölümünde. 'Tann', 'Hıristiyan Dini' ve 'Katolik Kilisesi' sözcüklerinin yer Y. Müh. almasını ısrar ve inatla talep ediyor. Vatikan'dan büyük destek alıyorlardı. Bunlann karşılanndaysa Fransa, Bdçika ve Hollanda'dan oluşan, 'üımlı Katolik' ve 'laikler' yer almaktaydı. Bu grup, anayasada dinsel terimlerin yer almasına karşı koyuyorlardı. tki cephe arasındakı sözlü çatışma çok çetın geçıyordu. A\Tupa Komısyonu Başkanı Romano ProdL görüşlerini şöyle sa\unuyordu: Din,bizimkimliğimizin bir parçasıdır. Dinin etkisini kabul etmeden, Avrupa tarihini anlayamazsınız. Hıristiyan dini, Avrupa kimliginin oluşmasında çok büyük bir katkıda bulunmuştur." Itarya Başbakan Yardımcısı Ğianfranco Fini'nin önensiyse şuydu: "Avrupa Birliği demek, YahudiHıristiyan mirasını temel değerler olarak paylaşan bir topluluk demektir. A\rupa küntiğinin köklerini çok açık bir biçimde ortaya koymahyız; ki. biz o kökleri. Hıristiyanlığın değerlerinin bir parçası olarak görmekteyiz." Italyan parlamenter Rocco Butriglione. AB Adalet Başkanlığı'na seçilmek üzereyken eşcinselliğin 'günah' ve evlenmemiş annelerin 'kötü kadın' olduğunu söyleyince karşı cephenin saldınsına hedef oluyor ve adaylıktan alınıyordu. 1968yıhndaltalya'da asınmuhafazakâr bir grup kurarak İtarya'nın ve Avrupa toplumunun laikleşmesine karşı kampanya yürüten Buttiglione, AB adalet başkanlığı adaylığından alınmasından sonra bile, geri adım atmayacağıru vurgulayarak şu duyuruda buîunuyordu: "Hıristiyanlann özgürlüğü için savaşı sürdüreceğun." AB'deki 'KatolikDinci' cephe, anayasanın başlangıç bölümüne 'Hıristiyan' ve 'Katolik Kilisesi' "sözcüklerini koyduramadı ama, anayasanın 51. maddesine, Kilisenin AB ile açık, şeffaf ve düzenli bir diyalog içinde bulunacağı" hükmünü sokmayı başardı. Yasama, Yürütme ve Yargı organlarına sahip AB, tüm karar aşamalannda, kilise ile düzenli diyalog içinde bulunacak, yani kilisenin görüşlerinden etkilenecekti. AB'nin ılımlı Katolikleri ve laıkleri, kilisenin bu maddeye day anarak AB 'de yasalann yapılmasında büyük rol oynayacağından korkmakta, "Yeni Haçh SeferFnden söz etmektedirler. A H H de laiklik ilkesi bulunmayan AB Anayasası'nı kabullenmiş olarak işe başlayacaktır. Peki, Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, bu çelişkiyi nasıl açıkJayacaktır? AB'ye üye olma yolunda müzakerelere başlayan Türkiye, "Bizim kendi anayasamız \ ar ve o anayasada laiklik ilkesi mevcut" diyemeyecektir. Cünkü, AB Anayasasf nda madde 16 şöyle demektedir: "Bu Anayasa ve kendilerine \erilmiş yetkileri kullanan birük kurumlannın kabul ettiği yasalar, üye devletlerin yasalarunn üstünde olacaktır." Bu demeknr ki AB Anayasası, TC Anayasası'nın üstünde olacaktır. 29 Ekim 2004'te imzalanan AB Anayasası 'nı, Ampul Hükümeti'nın başı ve diğer yetkıliler daha okumaya fırsat bulamadan, büyük bir coşkuyla kabul ettiklenni açıkladılar. Ampul Hükümeti'nin yalakalığım yapan medya da olayı Türkiye adına bir zafer olarak halkımıza yutrurmaya çalıştı. •^mpul Hükümeti'nin başı, bakanlan, millehekıllen ve yandaşlan acaba AB Anayasag'nı okumadan, daha okumaya bile fırsat bulamadan nıçin kabullendiler; bu anayasayı kabullenmekle büyük bir zafer kazandıklannı ılan ettiler? Çünkü, AB Anayasasf nda laiklik ilkesinin bulunmadığuu daha baştan beri biliyoriardı! Ampul Hükümeti ve yanlılannın ve şeriat özlemcılennin AB Anayasası'nı büyük bir sevinçle kucaklayıp kabullenmesini anlayabıliyoruz. Peki, nasıl oluyor da Atatürkçüler, Kemalistler, laiklik savunuculan da içinde laiklik ilkesi bulunmayan bu anayasayı kabuBenebüryorlar ve bu anayasayla yönetilecek olan A\rupa BirUği'negirmekiçincanatrvDrlar? TC Anayasası madde 103e göre, Ahmet Necdet Sezer, Cumhurbaşkanı olurken ettiği yeminde şöyle demiştir: "™laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağuna^. Büyük Türk milleti ve tarih huzurunda, namusum \e şerefun üzerine yenün ederim." Bu yemini eden Ahmet Necdet Sezer, bir yandan da Avrupa Birliğf nden yana olduğunu ilan edip durmaktadır. Şimdi, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e soruyoruz içinde laikfik ilkesi bulunmayan AB Anayasası' yla yönetılecek Avrupa Birliği'nde, laik Cumhurivet ilkesine nasıl Raşi Olmadan Münteşi OIUP mu?.. İki sözcük: 'Mürteşi..' 'Raşi..' Bu sözcükler nereden kaynaklanıyor?.. 'Rüşvet'ten.. Ikisi de 'Ceza Kanunu'nun rüşvet maddelerinde yazılıydı; Türkçe karşılıkları tek sözcük değildir... Mürteşi: Rüşvet alan!. Raşi: Rüşvet veren.. Veren de alan da.. ikisi de suçludur; rüşvet tek yanlı bir suç değildir... Mürteşi ne kadar suçluysa.. Raşi de o kadar suçlu... Hukuk Fakültesi'nde rahmetli hocamız Ebülula Mardin, arada bir dersini kesip hepimize sorardı: Çocuklar, meselenin hukuki zevkine varabiliyor musunuz?. Bilmem ki raşi ile mürteşiden kaynaklanan hukuki ve de siyasal sorunun zevkine varabildiniz mi?.. CHP bu zevkin henüz farkında değil... • CHP yönetimi son günlerde Şişli Belediye Başkanı Mustafa SangüTü rüşvet almakla suçladı.. Parti kodamanlan ne diyorlar: " Sarıgül mürteşi!.." Peki, CHP'nin iddiasına göre raşi kim?. Iş Bankası.. Eczacıbaşı.. Doğuş.. Mürteşi on yıla kadar hapis yatar, raşi ise aklımda kaldığına göre on iki yıla kadar hapıs yatar.. Başta Baykal olmak üzere, CHP yönetimi, nasıl bir iddianın altına girdiğinin farkında mı?.. Sangül'e "sen rüşvet aldın" demekle bitmiyor bu iş, CHP üç gruba da 'sen rüşvet verdin' diyor... Bu gruplardan Iş Bankası'na CHP 'bizzat' ortaktır. • Bir parti düşünün ki meydanlara adam toplayamaz, miting yapamaz; ama, meydanlarda 30 bin kişilik toplantıyı gerçekleştiren ilçe belediye başkanını tasfiye etmek için elinden geleni yapmaya çalışır... Neden?.. CHP aklını peynir ekmekle mi yedi ki AKP hükümetindeki bakanların rüşvet ve yolsuzluk dosyalanyla uğraşacağına Şişli Belediye Başkanı'yla uğraşıyor?.. Ve kendi kendisini köşeye sıkıştırıyor... CHP yönetiminin bugün vardığı nokta şudur: Iş Bankası raşi.. Eczacıbaşı raşi.. Doğuş raşi.. Sarıgül mürteşi.. CHP yönetimi ya bu iddiasını kanıtlayacak.. Ya çekilmek zorunda kalacak... Ne var ki bir rüşvet suçu iddiasının kanıtlanması bir parti yönetiminin kendisine rakip gördüğü kişiye yönelik karanyla olmuyor... Ancak mahkeme karanyla geçerlilik kazanıyor... Baykal ve arkadaşları ne yaptıklannı ne ettiklenni biliyortar mı?.. hatemoglü 19 2 4 4 r Hınstiyan Tanrısfnın AvTupa kimhğini güçlendireceğıni ılen süren Alman parlamenter Elmar Brok şöyle diyordu: "Avnıpa bir bütün olarak, Hıristiyan nıirası üzerine kurulmuştur." AB Anayasası'nın IngiSonunda. 'Katolik din lizce yazılımı 341 sayfadan ci Cephe'nin talepleri red olusmaktadır. AB Anayasasf nda 448 dedilmiş ve AB Anayasası' nın başlangıç bölümü madde bulunmaktadır. Bu ne, "Hıristiyan" ve uKa maddelerin hiçbirinde latolik Kilisesi" sözcüklen ikKk ilkesi yer almamaktakonulamamıştı. Buna kı dır. zan Polonyalı parlamenAB Anayasası'nda; inter Vrtold Tomczak. elin san onuruna saygj, özgürde iki tane büyük boy haç lük, demokrasi, eşitlik. huile Avrupa Parlamento kukun üstünlüğü, azınlık su'na gidiyor ve haçlann haklanna sa\gL, hoşgörü, parlamento duvanna asıl adalet, dayanısma, kadnvmasını talep ediyordu. Ger erkek eşitİigi, kültür ve dil çi bu istek yerine getirilmi farkubklanna sa> gı ve sosyordu ama, parlamentoda yal adalet ilkeleri sık sık digergin dakikalann yaşan İe getirOiyor ama laiklik ilmasına neden oluyordu. kesinden söz edilmiyor! Ispanya'nın Muhafazakâr TC Anayasası'nın 2. Halk Partisi milletvekili maddesinde şöyle denılJaime Mayor Oreja, AB mektedir: Anayasası 'nda Hıristiyan "Türkiye Cumhurijedininin, AB'nin temel dini ti demokratik, laik ve sosoiduğundan söz edilmemiş yal hukuk de\1etidir." olmasından dolayi memEğer, 17 Aralık 2004 'te nuniyetsizliğini ifade ediAB tarafindan 'Müzakeyordu. relere Başlama Tarihi' vePapa'nın yakın dostu rilecek olursa Türkiye, için İSTANBUL CUMOK ÇAĞRISI 4 Aralık 2004 Cumartesi Saat: 17.00 (Kerahat Vakti) Bir araya gelişimizin yıldönümünde bütün CUMOK'lan gazeteleri ile birlikte ilk buluşma yerimiz Romantika'ya bekliyoruz. ^ Gazetemiz yazarları ve çalışanları da davetlidir. Yer: Romantika 0 216 336 9745 Fenerbahçe Parkı Fenerbahçe Türkan Erkin: 0 537 672 55 00 / 0 216 337 57 97 Saniye D. Yalçın: 0 532 275 21 42 / 0 216 326 49 21 İsa'nm On Bir Öğrencisi Ç OSMANBEY (MERKRZ TOPrAN) Samanyolu 18 Osmanbey Tel: (0212) 225 62 00 Foks: (0212) 233 30 50 Bağdat Coddesi Tel: (0216) 369 00 49 reNniKounhr İKİTEU.İ ODRFT DumankayaOutletCenterTel:(0216)473 52 55 Turgut Özal Cad. No: 153 Tel: (0212) 549 40 56 i/IMİf OIJll t f c;: Mu ;i KOMYA M I ilipt U?M. Tel: (0262) 335 57 35 Tel: (02621 335 57 35 KOMYA MAtttfA Tel: (0332) 241 61 15 Gazipaşa Cad. No: 77 Tel: (0372) 252 17 98 HAIMAM Balıkçılor Cad. Yıldızkaya İşhanı No: 7 Tel: (0488) 213 38 07 ıîU:n\ Attıpatmak Cad. No: 44 Tel: (0224) 223 41 40 No: 45/46 Tel: (0332) 265 19 80 ÇORLU O8IOM Tel: (0282) 673 26 64 Güres Cad. No: 21 Tel: (0484) 224 00 43 ELAZIĞ Gazi Cad. No: 31 A Tel: (0424) 238 99 00 10 hat EfMUKU.M Yakutiye Alışveriş Merkea No:l Tel: (0442) 233 22 23 bireysel masum inançlara dayanıyormuş gibi görülen bu çatışmalaarmıhtan indirildikten sonra lam 50 öğretmen atanırken son iki yıl nn, iktidan ele geçirme ve sürdürgöğe yükselen Isa'nın başına da 1300 din dersi öğretmeni atandn me aracı olarak kullanıldıklannda, toplanan melekler ona, "Dün ğmı" okuyunca, Isa için anlatılan bu ortaya çıkan kanlı kıyımlar, insanyadaneferyapoır diye sormuşlar. O söylence aklıma geldi. lık tarihinin en utanç verici sahneda "Onbir öğrenci yetiştirdim'' deToplumlann yaşam biçimlerini, leri olarak, ortada durup durmaktamiş. Bunu pek yeterlı bulmayan me dürrya görüşlerini oİuşturmada, oluş dır. lekler "Başka neler yaptm" deyince muş olanı değiştirip dönüştürmede, Şu anda köktendinciliğe karşı, çen de "Bu kadan yeteriiydi demiş. eğitimin ne denli güçlü bir araç, gi şitli Batüı ülkeleri saran telaş, korBılmdiği gibi, Isa on iki havari ye derek de siyasi amaçlara yönelik bir ku ve önlem arayışlan, biraz geç oltiştirmiş, ama bunlardan Yahuda İs silah olduğu düşünülürse, bu atama makla birlikte hiç de yersiz değildir. kariyotihanet ederek Isa'yı oruz gü lan yapan zihniyetin. ülkemizde \ıl Bizim Kurtuluş Savaşı gibi ağır bir müşe satıp yerini ihbar etmiş ve bir lardır neden özellikle imam hatipli "kan bedeü" karşılığı yerleştirdiği"öpücükle" de öteki havariler için ve türbanh öğrenciler konusunda bu miz demokratiklaıkçağdaş Cumhudeta kimliğini açığa çıkararak yaka kadar direndikleri de daha iyi anla riyetimizi "ıhmh tslam" modeliyle lanmasını sağlamıştır. Geriye kalan şılacaktır. Görüldüğü gibi bu diren değiştirmeye kalkan ve bu halleriyon bir havari, ihanet eden sonra da me kör bir inat, bilinçsiz bir direnç le, kendi keselerine dokunmadan, pişman olarak kendisini asan Yahu değildir. Tam tersine isa'nm, bu uzun başkalannm mirası üstünden bol keda'nrn yerine, Matiya'yı alarak yi vadeli, toplumlan eğitimöğretimle seden ulufe dağıtan mirasyedilere ne on iki kişi olmuşlar ve isa'nm değiştirme taktiğini temel alan, son benzeyenler, işin ucu kendilerine doöğretilerini yeryüzüne yaymak için, derece bilinçli bir ısrar ve yer yer or kununca, nasıİ da canhıraş feryatlarcanla başla çalışmışlar, sonuca ba tamına göre de dayatmaya dönüşen, la önlem almaya başlamaktadular. kılırsa çok da başanlı ohnuşlardır. kararlı bir uygulamadu". Masum bir Tüm bu olanlardan sonra bizim BaYaklaşık 2000 yıldır bu uğraşlarm demokratik istek gibi gösterilen bu tı hayranı, onlar neylerse güzel eyda öylesine başanlı olmuşlardır ki, uygulamalann bir adım ötesinin. ler deyip, her dediklerine "Lebbeyk hâlâ iskele meydanlannda, Istiklal kanlı bir dayatmaya dönüşeceğini sultanrnı" diyerek şapka çıkaran, onCaddesi gibi kalabalık yerlerde, ki görmek için de öyle çok fazla öngö lann yerli iş birlikçiîerinin "türban tap fuarlannda sempatik bir gülü rülü olmaya filan gerek yoktur. Or savaşrnı ve imam hatip diretmesicükle ellerimize tutuşturulan Türk tadoğu'dan kaynaklanan ve giderek ni demokratik bir hak gibi gören tatçeye çevrümiş "müjde"ler. bu uğra neredeyse tüm dünyaya yayılan tek lı su aydmlanmız ise bu aymazlıktannlı dinlerin, insanlığı sürükledi lanru daha ne kadar sürdüreceklerşm en somut kanıtlandır. ği kanlı sa\aşlan görmek için, uzak dir. Çeşitü gazetelerde yer alan, bizim yakm tarihe ve günümüz gerçekleMilli Eğitim Bakanlığf nın öğretEvet unutmayalım, Isa da bu dünrine bakmak yeterli olacaktır. men atamalan ile ilgili haberlerde, yada yalnızca 11 öğrenci yetiştir"Fiak, kimya, biyoloji daHarmda topYüzeysel bır bakış açısıyla sanki, mişti... t Muhsine HELÎMOĞLU YAVUZ 5 Aralık 2004 Gösteri 2O.OO • 23.OO Soto» Kıtıga VKdi Saylr • Aıla ır Sunıy Akın • Goibel krium M M CHUfı Sınenada 'Isianbul Solaa" NeMI özs»«iitlı ve 'Bk Iradsaı hsM' BdM GKvft Katılâı &nut(ilw •• \ flulutsuzlffRPzlemi • Erol E v g i ı r r ^ îaİRlîn Çarkö • Sema • Surtay Âkm Timur Selçıık» Ör^Kadın (SumruYasemînYeninur) Vedat Sakman • Yeni Tiirkü "?eynep Tanbay • Zuhal Olcay 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle