22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 ARALIK 2004 CUMA HABERLER DUNYADABUGUN ALİ SİRMEN CHP Genel Sekreteri Sav, Şişli Belediye Başkanı'nın meydanlan taşıma insanlarla doldurduğunu savundu 17 Aralık tarihini beklerken, basına sızdınlan tavsiye raporunda, AB'nin, Türkiye'den karşılanması imkânsız istemlerde bulunacağı anlaşılıyor. Konunun bu yanınaönümüzdeki günlerdedeğineceğim. Bugün üzerinde durmak istediğim nokta, bizim kendi yarattığımız, gereksiz sorunlardır. Bunlardan birincisi, ABD Büyükelçisi'nin Patrik şerefıne verdiği davette, onun ekümenik (evrensel) niteliğini vurgulamasıdır. Başbakanlık birgenelgeyayımlayarakresmi personelden kimsenin davete katılmamasını istemiş bulunmaktadır. Burada üzerinde durmak istediğim nokta, TürkiyeCumhuriyeti'nin neye dayanarak, Patrikhane'nin ekümenik vasfına karşı çıktığıdır. Bilindiği üzere Türkiye, Lozan Konferansı'na giderken, Patrikhane'nin, topraklarımızdan çıkarılması eğilimindeydi. Ama sonra gelen baskılar ve yapılan görüşmeler sonunda Patrikhane'nin Türkiye topraklannda kalması kabul edilmiştir. Ismet Paşa'nın ilk kez 9 Ocak 1922 günü Curzon ve ABD Temsilcisi Grew ile resmi toplantıdan önce yaptığı konuşmanın sonunda dile getirdiği, kabulün herhangi bir sınıriaması da metinde yer almamaktadır. Yalnızca, Curzon, yardımcısı Dr. Nicolson aracılığıyla, Rıza Nur'a ilettiği talebinin, (ki Rıza Nur'un bu konuda oynadığı rol daha sonra inönü tarafından eleştirilmiştir) kabulü üzerine, Patrikhane'nin her türlü idari ve siyasi imtiyazından, işlevinden anndınldığını söylemiş, bu Lozan'ın nihai metnine geçmese bile, müzakere zabıtlannda yer almıştır. Bunun dışında Patrikhane ile ilgili herhangi bir hüküm yoktur. Patrik'in ekümenik niteliği, idari ve siyasi bir nitelik olmayıp yalnızca ruhani olduğuna göre bu konuda çıkışlanmızın herhangi bir yasal veya anlaşmadan doğan dayanağı olup olmadığını takdirlerinize bırakırken, bu tür gereksiz sorunlan yaratmada herhangi bir yarar olmadığı görüşünü de yinelemek isterim. • •• Ikinci konu, Heybeliada Ruhban Okulu'dur. 1844 yılında kurulmuş olan Heybeliada Ruhban Okulu 126 yıl faaliyet gösterdikten sonra, Anayasa Mahkemesi'nin 1971 tarihli bir karanna dayanılarak, yetkililerin müdahalesi ile faaliyetini tatil durumunda bırakılmıştır. Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karar üniversite ve yüksekokullarla ilgilidir. Oysa Heybeliada Ruhban Okulu, bir yüksekokul olmayıp, din adamı yetiştiren bir ortaöğretim kurumudur. Son zamanlarda Türk Hükümet yetkililerinin de Ruhban Okulu'nun açılmasının önünde bir engel kalmadığını bildirmelerine karşın, sorun bir türlü çözülememektedir. Sorunun çözülememesinin gerçek gerekçesini ise Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nde aramak gerekir. Ne var ki, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi, MGK ile birlikte yeniden düzenlenmektedir. Nitekim Dışişleri Bakanhğı artık hem Heybeliada Ruhban Okulu'nun hem de bugünkü şekliyle Patrikhane'nin varlıklannın tehdit olarak görülmesine son verilmesi görüşünü oluşturmuştur. Heybeliada Ruhban Okulu sorununu yeniden bu görüş ışığında ele almakta yarar vardır. ••• Balıklı Rum Hastanesi ve vakfı 1753 yılında, Padişah fenmanı ile kurulmuş bir vakıf hastanedir. Istanbul'da Rum nüfusun yoğun olarak bulunduğu yıllarda bu hastane, Rum kökenli Osmanlı, sonra da T.C. vatandaşlanna hizmet vermiştir. Son yıllarda ona yakın tanıdığım bu gelişmiş hastanede tedavi görmüşlerdir. Tam teşekküllü bu hastanenin özellikle madde bağımlılığı konusunda uzmanlaştığını da belirtirken, 200 yataklı bir de huzurevine sahip olduğunu, kimi Rum kökenli olmayan Müslüman vatandaşlanmızın da burada misafir edildiklerini vurgulamak isterim. Sözü edilen kuruluş, son yıllarda, tümTürkiye'deki Rum kökenli vatandaş sayısının 3 binin altına düşmesinden sonra, artık Rum kökenlilere öncelikte hizmet veren niteliğini yitirmiş, tüm vatandaşlara hizmet eden bir vakıf hastane niteliğine kavuşmuştur. Ne var ki son günlerde, Zeytinbumu Vergi Dairesi Müdüriüğü, vakıflar yalnızca gelir stopaj vergisine tabi olduğu halde, bir kararia Kurumlar Vergisi, Gelir Vergisi ve Katma Değer Vergisi ödemesine karar vermiştir. Bu mükellefıyetin kaldırılmaması ve geriye dönerek tahakkuk etttirilmesi halinde, Balıklı Vakıf Rum Hastanesi faaliyetini tatil etmek zorunda kalacaktır. Söyler misiniz, ödeyecek gücü olmayan vatandaştan ücret almayıp bunu kendi vakıf gelirieriyle karşılayan bu hastanenin kapatılmasından kim, ne kazanacaktır?.. Kendi yarattığımız gereksiz sorunlarta uğraşmaktan asıl konulara vakit ayıramıyoruz Beyler! Kendi Yaratbğımız Gereksiz Sorunlar Sangül'e Hitler benzetmesi • Önder Sav, Şişli Belediye Başkanı'nı eleştirirken "O kalabalıklardır ki Hitler'i, Mussolini'yi iktidara getirmiş, Sıvas'ta tekbir sesleriyie insanlan yakmıştır" diye konuştu. Sangül ise kendisine 'şarlatan' benzetmesi yapan CHP lideri Deniz Baykal'a 100 milyar liralık tazminat davası açılması için avukatlanna talimat verdi. li ifadeleri olduğunu kaydetti. Sav, "Yolsuzluk iddialan olmasa bile, ' Genel başkan adayıyım' diye izinsiz miting düzenlemesi ve bütün örgütieri tedirgin etrnesi nedeniyle y> ne disiplin isteminde bulunurduk" diye konuştu. Içişleri Bakanlığı müfettişlerinin ulaşamadığı bina ruhsatrnı kendilerinin bulduğunu anlatan Sav, "Bu derece yaşamsal bir bdgeyi bulamamalan zihinlerde tortu yaraüyor. Bu degirmenin suyu nereden geüyor sorusunu sormalanm beklerdik'' dedi. Sangül'ün, meydanlan "taşıma insanlarla" doldurduğunu anlatan Sav, "O kalabahklardır ki Hitler'i, Mussoüni'yi iktidara getirmiş, Srvas'ta tekbir sesleriyie insanlan yakmışnrw diye konuştu. Sav, Sangül'ün mitingine giden bazı milletvekillerinin "partinin genelgesine karşı davranmayı demokrasi kahramarüığı gibi algıladıklannı" söyledi. ANKARA (Cumhurijet Bürosu) CHP Genel Sekreteri Önder Sav, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sangul'ün meydanlan taşıma insanlarla doldurduğunu belirtirken "O kalabakkiardır ki Hitler' i, Mussolini'yi iktidara getirmiş, Srvas'ta tekbir sesleriyle insanlan yakmışür'* dedi. Sangül ise kendisine "şarlatan" benzetmesi yapan CHP lideri Deniz Baykal'a 100 milyar liralık tazminat davası açılması için avukatlanna talimat verdi. Sav, bir televizyon kanalında yaptığı konuşmada, ihraç istemiyle disipline sevk edilen Sangül'ün, hakkrndaki iddialar konusunda çelişki Tazmlnatla okul yaptıracak Şişli Belediye Başkam Mustafa Sangül ise geçen parti meclisi toplanhsında kendisine "şarlatan" benzetmesi yapan CHP lideri Deniz Baykal'a 100 milyar liralık tazminat davası açılması için avukatlan na talimat verdi. Sangül'ün, Baykal ve parti yönetimi hakkında açtığı tazminat davalanndan alacağı parayla Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde bir okul yaptırmak istediği öğrenildi. Sangül'ün, yüksek disiplin kurulunda (YDK) da sözlü savunma yapması bekleniyor. Öte yandan Şişli Savcılığf mn CHP'den istediği Sangül belgelerini, konuyla ilgili raporu hazırlayan Istanbul milletvekilleri Mehmet Ali Özpolat, tsmet Atalay ve Sım Özbek'in bizzat götürerek teslim edecekleri öğrenildi. Milletvekillerinin aynca bilgi istenirse bu bilgiyi de verecekleri kaydedildi. 6 CHP'li üyeler 'İktidar ideolojik yaklaşımını yansıttı' diyerek CMUK Tasansı'na karşı oy yazısı verdi AKP, kadma çarrak bakıyor' AKPCHP görüşmesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Adalet Komisyonu'nun CHP'li üyeleri, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanun (CMUK) Tasansı'na karşı oy yazısı verdiler. Kadına ve hekime çarpık bakış açısırun anayasaya aykın olarak soruşturma hukuku içerisine yerleştirildiği kaydedilen yazıda, AKP hükümetinın kendi yandaşlannı soruşturma ve kovuşturmadan bağışık tutmak için "ince ayarlar" yapmaya çalıştığı vurgulandı. CHP'li Adalet Komisyonu üyeleri, CMUK Tasansı'na karşı oy yazısı verdiler. Karşı oy yazısında şu görüşlere yer verildi: i/ Tasannın olgunlaştınlması çerçevesinde ne akademik dünyada ne de hukuk çevrelennde bir tartışma açılmıştır. Tasan, toplumun değişik kesimleriyle paylaşılmamıştır. Tasan esas itibanyla bir "panik tasansı" olduğundan panik tasanlannda görülen olumsuzluklan da içinde taşımaktadrr. \/ CMUK, bir ülkedeki rejimin en temel indikatörlerinden bir tanesidir. Yani rejimin turnusol kâğıdıdır. Konunun önemiyle ters orantılı bir görüşme usulü benimsenmiş olması, belki de kanunun en zayıf tarafını oluşrurmaktadır. "Aman yasa 17 Arabk'a yetişsin" mantığıyla yasalaştırma çalışmalan, • CHP'nin hukuk dünyamıza karşı oy yarardan çok zarar yazısında AKP vermektedir. hükümetinin • TBMM'yesevk kendi ettiği tasan üzerinden Adalet Bakanlığı yandaşlannı hiçbir düzeyde elini soruşturma ve çekmemiş, yürütmenin kovuşturmadan yasama üzerinde ağır bağışık tutmak baskısı komisyon için "ince görüşmeleri sonuna kadar devam etmiştir. ayarlar" • Hukuk devletlerinde yapmaya vazgeçilmez sayılan adli çalıştığı da kolluk, yasaya girme vurgulandı. şansını bulamamıştır. ^ ^ ^ Yine DGM tarzında özel yargılama kurallan bir genel kural haline getirilmiş ve doğal yargıç ilkesi zedelenmiştir. îktidar partisi kendi bakışı çerçevesinde yasada birtakım düzenlemeler yapmaya çalışmış, kendi yandaşlannı soruşturma ve kovuşturma ve tedbirlerden bağışık tutmak için ince ayarlar yapmaya çalışmıştır. ^ Yasa ülkenin temel kodlanndan biri olmasına rağmen buraya iktidar partisinin ideolojik yaklaşımı ve dünya görüşü de yansıtılmaya çalışılmıştrr. Kadına ve hekime çarpık bakış soruşturma hukuku içerisinde yer almaması gereken bir biçimde, üstelik de anayasaya aykın olarak ve aynmcılık yapılarak yasada yer almıştır. Hükümet tarafindan, demokratik hukuk devletlerinde olmaması gereken kimi müesseseler yasaya taşınmaya çalışılmıştır. Kimi müesseseler ya sistemle uyumsuzluk içindedir ya da çatışma ve karmaşa çıkabilecek niteliktedir. Yasalar 17 Aralıkfa yetişeceh ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanı CemüÇiçek, CHP lideri Deniz BaykaTdan, Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası (CMUK) ve Ceza Infaz Yasası (CtK) tasanlannın Meclis'ten çıkanlması için destek istedi. Çiçek, AB konusunda Türkiye 'nin üzerine düşeni yaptığını belirterek "Bundan sonra top AB'de" dedi. CHP lideri Baykal da devletin AB politikasının bir an önce netleştirilmesi gerektiğini söyledi. Adalet Bakanı Cemil Çiçek, TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Köksal Toptan, AKP Grup Başkanvekili Sanh Kapusuz ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fffat ile birlikte dün CHP Genel Merkezi'nde Baykal'ı ziyaret etti. DİSKüj«teri,SSKSağ}ıklşleriİstanbdÜMüdüriuğu'ndeevfemyq»ti.(Fotoğraf: GÖKÇE UYGUN) Emekçiler direniyor Hükümetin SSKtasanstnıprotesto eden DtSK üyeleri Istanbul, Izmir, Ankara ve Adana'da eşzamanlı eylemler gerçekleştirdi Haber Merkezi AKP hükümetinin SSK hastanelerini Sağlık Bakanlığı'na devrine yönelik girişimlerine emekçilerin tepkisi sürüyor. Istanbul, Izmir, Ankara ve Adana'da DISK üyesi emekçiler SSK il müdürlüklerinde eylem yaptı. Hükümetin SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devrini öngören tasanyı askıya alması üzerine emekçiler eylemlerini sona erdirdi. olduğunu belirtti. AKP hükümetinin Dünya Bankasrnın talimatlannı yaşama geçirmekte ısrarlı olduğuna değinen Serdaroğlu, tasannın Meclis Genel Kurulu'nda görüşülmeye devam edilmesi dunımunda, iş çıkışlannda işçileri toplayarak eylemleri büyüteceklerini Emek Platformu'nun genel grev karan almasıyla da meydanlara çıkacaklannı söyledi. îzmir'de eşzamanlı gerçekleştirilen eylemde SSK Bölge Müdürlügü'ne gelen bir grup DÎSK üyesi oturma eylemi gerçekleştirdi. DÎSK Ege Bölge Temsilcisi Azat Fazia, protesto ettikleri yasa tasansınm TBMM Genel Kurulu'na gelmeden komisyonda geri çekildiğini bildirmesi üzerine eyleme son verildi. Ankara ve Adana'da eşzamanlı olarak yapılan eylemlere tasanrun Meclis Genel Kurulu'na getirilmeden önce askıya ahnması üzerine eyleme son verildi. Ekslk Kalmayacak CHP Genel Sekreteri Önder Sav, Genel Başkan Yardımcısı Eşref Erdem, Grup Başkanvekili AB Topuz ve Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'rn da yer aldığı görüşme 1 saate yakın sürdü. Daha sonra düzenlenen ortak basın toplanlısında konuşan Adalet Bakanı Çiçek, AB konusunda Türkiye'nin önüne koşul olarak konulan yasalardan CMUK ve CÎK'in tamamlanmasıyla Türkiye'nin eksiğinin katmayacağını kaydetti. CHP lideri Baykal da CMUK ve ClK'e karşı parlamentoda engelleyici ve savsaklayıcı bir tavra girmeyeceklerini belirterek TBMM çalışmalanna . destek konusunda, Türkiye'yi mahcup etmeyeceklerini söyledi. İstanbulda 5 saatllk Iggal eyleml îstanbul'da Fmdıklı'daki SSK Sağlık îşleri Istanbul Ö Müdürlügü'ne gelen bir grup DİSK üyesi, SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devrini öngören yasa tasansını protesto etmek amacıyla 3 saat süreyle işgal eylemi gerçekleştirdi. Burada açıklama yapan DlSK Genel Başkan Yardımcısı Adnan Serdaroğlu, tasannın, SSK'ler üzerinde bir "gasp" asirmen@ cumhuriyet.com.tr 5 Aralık'ta yapılacak IR NOKTASI Kcjltepe'de "terörist "olduğu gerekçesiyle öldürülenler ve ilk başlarda eski alışkanlıkla geçiştirilmeye çalışılan olay, sonunda kamuoyunun gündemi haline geldi. Yurtdışında olduğum için gelişmeleri düzgün izleyemedim. Fakat sonunda gelinen nokta, bu işin bir facia olduğunu, eski alışkanlıklann, bütün değişim cabalanna rağmen bir ölçüde devam ettiği gerçeğini de ortaya koydu. Mardin'in Kızıltepe ilçesinde Ahmet Kaymaz ve oğlunun kolluk kuvvetleri tarafindan öldürülmesi türünden olaylar bu bölgede geçmişte çokça cereyan etmişti. Ne yazık ki o dönemin ortamı içinde bu türden olaylar kamuoyunun gündemine fazla gelmemişti. Bu kez de ilk başta bir sessizlik oldu. Fakat sonunda önce gazeteciler, ardindan da devlet harekete geçti. Burada ortaya çıkan bilgi ve belgeleri tekrar etmeye gerek yok. Ayağında teriikleriyle 12 yaşındaki bir ilkokul /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Sekiz yıl sonra kadın kurultayı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP, 8 yıl aradan sonra Kadın Kollan Kurultayı'nı kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilişinin 80. yüdönümünün kutlanacağı 5 Aralık'ta gerçekleştirecek. Kadın Kollan Genel Başkanı GüMalOkuducu'nun kurultaya tek genel başkan adayı olarak girmesi bekleniyor. CHP'nin Kadın Kurultayı, 1980'den önce düzenli olarak yapılırken, 1980 sonrası yalnızca 22 Aralık 1996'da düzenlendi. Parti verflerine göre, kütüğe kayıtlı toplam üyenin yüzde 22.4'ü (107 bin 250 kişi) kadınlardan oluşuyor. Kadın üyelerin en yoğun olduğu iller, yüzde 27.5 ile Istanbul, yüzde 12.7 ile Izmir ve yüzde 11.5 ile Ankara olarak sıralanıyor. CHP, 10. Kadın Kollan Kurultayı'nı 5 Aralık'ta Ahmet Taner Kışlah Spor Salonu'nda gerçekleştirecek. Kurultayın, kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilişinin 80. yıldönümüne denk getirilmesi nedeniyle de özel bir anlaım bulunuyor. Kızıltepe'deki Mızrak... öğrencisi "terörist" diyerek öldürülüyor. ölen baba ve oğlun herhangi bir direniş göstermedikleri, silahları olmadığı da ortaya çıktı. Umanz bu gerçeği, çıplak bir şekilde araştırma yapan devlet yetkilileri de saptayabilirler. Çünkü yaşanan deneylerden biliyoaız ki, bürokrasi bir şekilde güvenlik güçlerinin "yasadışı" sayılan eylemlerinde hiçbir zaman gerekli hızı ve duyartığı gösteremiyor. Işkence iddialanyla yargılanan polislerin dosyalan incelendiğinde bir demokratik hukuk devletinde bunlann ofrnayacağı anlaşılır. Burada AKP ve CHP milletvekillerinin duyaıiılığı da etkili oldu denebilir. Her iki partinin bölge milletvekilleri olay mahalline geldiler ve gerçeği saptamak amacıyla harekete geçtiler, raporlar yazdılar. Bu önemli ve mak için, Kızıltepe olayının üzerine daha kararlılıkla gitmeliyiz. Böyle eğilimleri olan güvenlik görevlileri, artık böyle şeyleri yapmaya cesaret edeolumlu birgelişme. Tabii burada siya tıcı değil. memeliler. si iradenin tutumu öne çıkıyor. Artk suç Türkiye, AB'den müzakere tarihi alTabii buradaki diğer açmaz da işlediği iddia edilen görevlilere etkin bir mak için son hamleleri yapıyor. Ken PKK'nın hâlâ bölgede eylem yapma şekilde müdahale edilmelidir. Yaptıkdisini değiştirdiğini söyleyen, Kopen niyetini sürdürmesidir. Bu eylemler lannın üstünün örtülmeyeceği göste hag kriterlerine uyduğunu kanıtlamabölgede yumuşayan ve normalleşrilmelidir. ömeğin, bu olayla ilgili gü ya çalışan bir Türkiye'de bu olaylann meye çalışan ortamı bozuyor. Yeniden venlik görevlileri hemen görevden alın ortaya çıkması, işlerin o kadar da ko şiddeti tırmandırıyor. Artık bölgede malıdır. Soruşturma onlar orada gölay olmadığını gösteriyor. Aradan bu şiddet dönemi sona eriyor. Kürtler rev yaptığı sürece sağlıklı olabilir mi? kadar gün geçtiği halde hâlâ KızıltePKK'nin eytemlerinin de, güvenlik güçpe'de etkin bir devlet tutumunun or lerinin içindeki şiddet yanlısı tutumla••• taya çıkmamış olması, karar vermenn da en çok kendilerini vurduğunu biKızıltepe olayı münferit bir olay mıdır? Bir yönüyle bugünün gerçeği açı nin eşiğindeki AB'de nasıl bir izlenim liyorlar. sından bakarsak evet, artık eskisi gi bırakır? En azından Türkiye'ye karşı Umanz, Kızıltepe'den gelen acı haolan AB içindeki kesimler "Bak biz ber son olur. Türkiye, yargısız infaz bi yaygın bir uygulamadan söz edilemez. Ancak, bu münferit olaylar o ka dememiş miydik, bunlann değiştiği fa larla anılan bir ülke olma imajını temizdar masum münferit olaylar değil. /anyo/c'tutumuylapozisyonlannıgüçler. Böyle bir ortamın ortadan kaldınlDevletin güvenlik güçleri içinde, böl lendirmeyecekler mi? ması için en temel etken siyasi iradege yurttaşını "potansiyel düşman" nin karartılığı. Böyle bir kararlılık var mı, Güneydoğuda çok büyük acılaryaolarak gören bir anlayış ne yazık ki bü şandı. Binlerce insanımızj yitirdik, köy göreceğiz. Demokratlık yasa çıkartünüyle silinebilmiş değil. Hakkâri'den ler boşaltıldı, faili meçhuller binleri aş makla ifade edilecek kadar sınıriı bir de benzer bir haberin gelmesi şaşır tı. Bu acılan artık yeniden yaşama şey değil. Uygulamayı görelim.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle