19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 14 KULTUR [email protected] AYŞEGÜL YÜKSEL CUMHURİYET 28ARALIK2004SALI SAHNEDEN Güzellikler için savaştı A J ükran Kurdakul Denim kuşağımın sevgili ağabeyidir. Yaman bir kültür ve toplum savaşçısı olması ve sınırsız üretkenliği yanında, yetenekli gördüğü gençleri yazın yaşamına kazandırma yolunda harcadığı emekle de anılacak. Yalnız yapıtlanyla değil, yüreğine sığdırdığı onca insanın yüreğinde de yaşayacak... YAZ1 ODASI CahitSıtkıTarancıd) Behçet Necatigilin saptamasıyla, "Yeni Şiir"] hazırlayan Cahit Sıtkı Tarancı'yla ü k k e z bir radyo programında tanıştığımı dün gibi ve çok açık seçik hatırlıyorum. Ya ilkokula gidiyordum, yayeni bitirmiştim ilkokulu. Dolmuştaydık. Herhalde annemle birlikte bir yere gidiyorduk. Trafiğin ve dolmuştaki kişilerin sesleri arasında. Spiker, şairin babasına yazdığı bir mektubu okuyordu. Şairiiğin meslekten sayılmayacağına, oğlunun işsiz kalacağına üzülen babasına, Cahit Sıtkı, içindeki sesi ve derin isteği durduramayacagını söylüyordu. Içli sözlerdi. Bu sözlerden alabildiğine etkilenmiştim. Sanki aynı şeyleri söylemek istiyordum. Sanki ben de yazar olacaktım ve ailem bu özlemime karşı çıkacaktı. Hissediyordum... Sonra: "Yaş otuz beş! Yolun yansı eder" dizesiyle karşılaşmış olmalıyım. Çünkü bu dizenin şöhreti çocukluğumda şiddetle sürüyordu. Bazı güzel dizeler, gündelik dilin kullanım alanı içindeydi. Insanlar, o dizeleri, kendi sözleriymişçesine söylemekten hoşlanırlardı. Cahit Sıtkı'nın öylesi bir başka dizesi de "Haydi Abbas, vakit tamam "dır. Tat alınabilecek bir çilingir sofrası için dizeyi ikide bir söyleyenler, bana öyle gelirdi ki, "Abbas'm bütününden habersizdiler. Gelişigüzel söylüyorlardı. Çünkü "Abbas" acı bir imkânsızı vurgulayarak sona erer: "Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş 'tan; Yaşamak istiyonım gençliğimi yeni baştan." Cahit Sıtkı'nın şiiri hayatıma, kırgın, usul usul girdi. Gün eksilmedikçe hiçbirşeyden yakınmayan bu şiirde daima hazin bir yalnızlık, bile isteye, gönüllü bir derbederlik hissedilir. Aslında aylaklığı yeğleyen kişinin şiiridir. Ne var ki, aylaklığı, Anadolu Ajansı mütercimliğinden Toprak Mahsulleri Ofisi memurluğuna, bir dizi takım elbiseli, kravatlı, hatta belki siyah kolluklu iş hep yıkıp geçer. Baudelaire hayranlığı iki arada bir derede yaşanmaya yazgılıdır. Isyan ve geri çeviriş, çoğu kez, kabullenişle yer değiştirir. Şaşırtıcı bir sentez söz konusudur yine de: Aylak gezenin düşüncede, duyguda bilenmişliğine, bireyin kıstınlmışlığı, o soğuk ve resmîtoplumun birörnek insanları karışır. Şiir, hülyasında, düşleminde isyankâr, yaşayışında istenildiği biçimde derti toplu bir çaresizin sözteriyle örülmektedir artık. Bütün bir hayata daha 1936'da, şair gençken, şu dizeyle yaklaşılmıştır: "Alıştığımız bir şeydi yaşamak." Dört beş yıl önce, Bu Yaz Aynğılın İlk Yazı Olacak'ı acıyla yazarken, kimi günler sokaklarda saatlerce sebepsiz dolaşıyor, hep aynı dizeyi, ş ö ş y y ş y lıyordum. Yüzlerce kez. Dizeyi söyledikçe, içimdeki ezginliğin dineceğine inanıyordum. Belki diniyordu... Yazılarımda, romanlar öyküler, kendi kişilerime Tarancı'dan dizeler hatıriatmak ihtiyacı, öyle sanıyorum ki benden kaynaklandı. Sözgelimi "Robenson"un son dörtlüğü benim de temennimdir: "Robenson, halden bilir Robenson, Adan hâlâ batmadıysa eğer, Alıp götürsen beni oraya, Denizyolu kapanmadan evvel!" Demek "denizyolu" kapanacak. Kapanabilir... Hep bu endişeyle sarsılırım. Ve kapanmadan evvel, bir an önce, Robenson'un adasında olmak isterim. Buralardan kurtulmak için. Yeter ki gideyim. Sonra adayla birlikte batabiliriz... öneriler: Kitap/Avrupa Tarihinde Kadınlar, Gisela Bock, Zehra Aksu Yılmazer'in çevirisi, LJteratür Yayınları, 2004. SELİMİLERİ Ağırca hasta olduğunu öğrendiğimden bu yana aylardır aklımdan hiç çıkmadı Şükran Ağabey. Acı çektiğine tanık olmamak için elim telefona gitmedi. Şükran Kurdakul acısız günlerimin insanıdır; öyle kalsın istemiş olmalıyım. Ataç Kitabevi: Ankara Caddesi No: 45. Karanlıkça merdivenlerden iki kat çıktıktan sonra, öğleden sonra güneşinin aydınlattığı küçük odaya giriş. Pencerenin önündeki masanın gerisinden her geleni gülen bakışlarla karşılayan, daha ilk bakışta kendı kendisıyle ve başkalanyla banşık olduğu izlenimini veren biri. (Onun ne acılardan kopup geldiğini, ne yaman bir kavga adamı olduğunu sonra başkalan anlatıyor; çok sonra da 2003'te yayımlanan 'Cezaevinden Babıâii'ye BabıâH'den TİP'e' başlıklı anıyapıtından okuyorum.) Yıl 1962, ben üniversite 3. sınıftayım; hevesle konuşmaya başlıyor. Her yaştan yazın insanımızın ilk ya da yeni yapıtlannı, dünya yazarlannın önemli ürünlerinin ilk Türkçe çevinlerini yayımladığını anlatıyor. Beni nereden bulup da çağırtmış, anımsamıyorum şimdi. 'YeEken' dergısınde şiır çevirilerim çıkıyor. Öğrencilerini yazın yolunda rüzmet eri yapmaya kararlı Cevat Çapan ya da Metin Sözen Hoca vermiş olrnalı adımı. O yıllarda ikisi de Edebiyat Fakültesi'nde asistan. ç du. Hevesı hiç mi tükenmiyor? Gerçekten de ürettikçe üretti. Şiirler, öyküler, 4 ciltlik 'ÇağdaşTürkEdebiyarj','Namık Kemal' incelemesi, 'SosyaHstKühür Ansiklopedisi', edebiyat yazılan, derlemeler, anılar... 8O'li yıllann başuıda bir telefon (Artık çoktan Ankarahyım, epeyce yüdır yüz yüze görüşmemişiz.): "Ük çevirini ben \ ayımladım. hazniadığnn 'Şaırler ve Yazarlar Sözlüğü'ne de ilk kez adını koyacağnn." Nasıl onurlandığımı anlatmama gerek yok. 1990'da bir telefon daha: "Melih Cevdet'in 75. yaşını kutiuyoruz. Konuşmactsın. tstanbul'a geL" Istanbul'a gidiyorum ve onca yıl sonra o gece Sekna Abla'yla tanışıyorum. Kısa süre sonra, yıne bir telefon: "Namık Kemal üstünetekkişflüc bir oyun yazdım. YoDuyorum, oku da düşünceni söyle." Ellerine sağlık, Şükran Ağabey. Son karşılaşmamız. 9O'lı yıllann ortalan olmalı. ODTÜ lojmanlanndayız. Kapı çaldı. Gençten biri duruyor kapıda: "Şükran Kurdakul sizi görmek istiyor, arabada." Aşağıya ındım, o da arabadan çıktı. Kucaklaştık. Konuya her zamanki gibı giriverdi. "Ralan var mı?" Var. "Ben pek fazla yemem, mideme dokunur. Beyaz peynir, söğüş salata falan bir şeyler koy yaıuna. Akşama gclecegim. Burada bir etkinliğe katıb<*agım d" Bir arkadaşıyla geldi sonra; ben de onu sevenlerden ODTÜ'lü Güney Gönenç'i, Setnih BDgen'i çağırdım. İlk kez karşılaştjğı eşimle ve çocuklanmla dostça kucaklaştı. Yüreğine onca yıldır kim büir kaç insan sığdırmıştı ve daha yenilerine de yeri vardı... Alçakgönüllü bir sofranın çevresinde geçirdiğimiz o dingin gecede, daha iyi, daha güzel bir toplum adına yaşadığı serüvenden parçalar dıle geldi. Hüzünsüz, keyifli bir gece. Şükran Ağabey'de, insan olarak kendisine, bir yazın eri olarak kültürümüze, bir toplumcu olarak halkına yeterince katkıda bulunmuş olmanın huzurunu ve yaşamda istediği noktaya ulaşmış olmanın doygunluğunu gözlemledim. Anılanmda hep o güzel resim yaşayacak. Ataç Krtabevl'nde Şükran Ağabey Haşek'in 'Aslan Asker Şvayk' romanının kısaltılmış biçimını çevırmemi ıstiyor. Oyun olarak o günlerde Seiahattin Hflav çevirisiyle sahnelenen 'Şvayk'. Genco Erkal'ı 'yıknz' yapan Arena Tıyatrosu yapımının tadı herkesın damağında. "Kitabı Genco'ya adanz" diyor. Sevinçten uçsam mı? Başka istekleri de var. 'Ataç' adlı ayîık bir dergi çıkaracak. Ingüizce yeni yayınlan tanıtmalıyım; aynca makaleler çevirmeliyim dergiye. Ve bana ilk kitap armağanı: 1960 Ataç Kitabevi basımı, Attilâ tlhan ın o gün bugündür, elimizden dilimizden düşmeyen 'Ben Sana Mecburum'u... 5O'lı yıllarda çocuktum, ne bileyim yayın yaşamının ne durumda olduğunu. (BirtekNâzım'ın 'yasakh'lığını bilirdik!) Aklım başıma gelince anlıyorum, Şükran Ağabey'in neredeyse 'çocuksu' coşkusunun 1961 Anayasası 'nın toplumu ve kültürümüzü yeşertme yolunda sağladığı görece özgürlüklerden kaynaklandığını. Bir de eşi Selma Abla'nın varlığından... Zaman ıçınde onca yazın insanı tanıdım. Hiçbirinde, büyük aşklar yaşamış olanlarda bile, Selma Abla'dan söz ederken Şükran Ağabey'in yüzünde oluşuveren ışıltıya tanık olmadım. Kendı yayımladığı ilk şiir kitabı 'Nice Kaygılardan Sonra'ydı. Zaman ıçınde 'has şair' kimliğini pek çok yapıtla taçlandırdı. 'Ataç' dergisini 'Eylem' izledi. Çevirilerimin ve minik tanıtma yazılanmın altına adımı (o zamanlar Ayşegul Günkut) fındık büyüklüğünde koyarak onurlandırdı beni. Dönemin belli başlı yazar ve ozanlan yanında, benim kuşağımdan olanlann, Ataol Behramoğlu'nun, Aydın Hatipoğlunun, yazıişlerini yöneten Afşar Timuçin'in ve Egemen Berköz'ün, Co$kunZengin'ın, GüvenTuran'ınürettiklen de yer alıyordu dergide. Şükran Ağabey'in, Sartre'ın 'Şeytanve Yüce Tann'sını çeviren Eray Can berk için "Yaman bir oğhn, bana zorla kitabı yayımlattı" deyişi onun gençlere olan saygısının bir göstergesidir. 'Yayınevl patronu olamadım* 'Şvayk'ın telif ücretiyle bir daktilo makinesi almıştım. Mezuniyet tezimi bu makinede yazdım. Ben yüksek lisans için yurtdışına gidince Şükran Ağabey'le yollanmız aynldı. Birkaç yıl geçmiş. Kadıköy Iskelesi'nde karşılaştık. Ataç Kitabevi'ni kapatmış. "Yayınevi patronu olamadım" dedi, "şimdi bol bol yazryorum." Gözleri yine parhyor TÖMER ile Belediye'nin düzenlediği sempozyumda Trabzonedebiyat ilişkisi irdelendi ÇoksesK kentte edebiyat... ve Attfla Aşut'un (Trabzon'un Kültürel Yaşamından Kesitler) katılımıyla; ikinci oturum Trabzon'un Edebiyat Haritası başlığı altında Öner Ciravoğlu (Trabzonlu Divan ve Halk Şairleri), Yaşar Bedri (Trabzonlu Çağdaş Şair ve Yazarlar) ve Hüseyin Atabaş'ın (Trabzon'u Güzelleştiren Şiirler) katılımıyla yapıldı. Uçüncü oturumda Hilmi'nın Paresiz Kasidesi) ve Yard. Doç. Dr. Kemal Üçüncü'nün (Trabzon Yöresinde îcra Töresi ve Kemençe) katılımıyla gerçekleşti. ÖNER CtRAVOGLU Ankara Üniversitesi'ne bağlı olan Türkçe ve Yabancı Dil Araştırma ve Uygulama Merkezi TÖMER'in Trabzon Şubesi, yıl sonu etGölgede kalanlar kinliklerinin bir yenisini Trabzon'da Edebiyat Beşinci oturum GölEdebiyatta Trabzon kogede Kalanlar başlığınusuna ayırdı. Sempoznı taşıyordu. Bu bölümyumun ana düşüncesi de Veysel Usta (Gurbetşöyle oluştu: "Trabzon, te Bir Muhalif Yazar: doğası, insan dokusu ve Esat Ömer Eyyubi), Kekültürel yapısıyla olduknan Saçazenginbir rıalioğlu kentBuçok• TÖMER Trabzon Şubesi ve (Şairleri sesHkent,dode VururTrabzon Belediyesi'nin kültürel ğanın ve göretkinlikler çerçevesinde düzenlediği lar), Araş. kemn'tarihin Gör. Mükendisüıe ve Trabzon Milletvekili Şevket cahitKoverdiklerini çar (Şiirzenginleştir Arz'ın da izlediği sempozyum 1819 lerle Aralık günleri Trabzon Ticaret ve meyi de bilTrabzon miştir. Trab Sanayi Odası Konferans Salonu'nda Kültürü) zon, sanatı, yer aldı. yapıldı. edebiyaü, • Son otuhalkbilinıiiç " ~ " ™ ~ ™~ " rumun konusu Trabzon selleştirmeyi başarmış, Cumhuriyet Dönemi Halkbiliminde Bir Gekendine özgü bir hava nin Trabzonlu Edebi zinti olarak beliroluşturmuştur." yat Çınarlan başlığı al lenmişti. Bu bölümde tında Hasan tzzettin Di Doç. Dr. Necati Demir Tarihte bir yolculuk namo, Sabahattin Eyu (Trabzon Yöresinde boğlu, Bedri Rahmi Destan'Kültürü), Prof. Bu ana tema parale Eyuboğlu anıldı. Bu lınde oldukça anlamlı oturumda Alaettin Bah Dr. Ali Çelik (Trabzon birer açılış konuşması çekapüı, Ali Osman Yöresinde Atasözlerinyapan Trabzon Valisi Durmuş, Çiğdem Sezer de Görülen Anlam Kaymalan), Dr. CenHüseyin Yavuzdemir ile yer aldı. gjz Gökşen (Karadeniz belediye başkanı VolSempozyumun ikin Fıkralarmın Doğuşu), kan Canaüoğlu'nun ardmdan altı oturum ola ci gününde daha özgün Araş. Gör. Neşe Işık rak iki gün süren sem konulara geçildi. Dör (Trabzon'dan Derlenen düncü oturum, Trab Efsaneler) yer aldı. pozyum başladı. zon'un Kültüründen ilk oturum Trab Portreler başlığı altın Trabzon'da Edebiyat Edebiyatta Trabzon zon'un KültürSanat da Yard. Doç. Dr. A. sempozyumu yöreye Tarihinde Bir Yolculuk Mevhibe Coşar'ın ılışkın M. Reşat Sümerbaşlığı altında Kudret (Trabzon'da Söz Söyle kan'ın tarihsel fotoğEmiroğlu (Trabzon'un Kültür Tarihi), Ahmet yen Bir Kadm), Yard. raflarınm gösterıldiği Özer (Trabzon'da Kül Doç. Dr. A. Hilmi Ima bir saydam gösterisiytürSanat Yayıncılığı) moğlu'nun (Şair Emip le sona erdi. TÎYATRO KARE'NÎN YENÎ OYUNU 6 VE 10 OCAK'TA tZLENEBtLtR Nedim Saban'm ynnefmpnKğini üstlendiği, Ze\can Monteleone'un Türkçeye çevirdiği oyunda Ayşe Tolga, Fatih Gülnar, GalipErdal, Nazb Tosuno^u, Rıza Karaağaçh ve Yeşim Kızüçeç rol ahyor. Çocuklann egitimine destek • Kültür Servisi Eğitim Gönüllüleri Vakfi, sevdiklerinize yılbaşmda armağan verirken çocuklann eğitimlerine katkıda bulunma olanağı sağhyor. tlköğretim çağmdaki çocuklara okul dışı saatlerinde eğitim desteği veren Eğitim Gönüllüleri Vakfi, yılbaşmda çocuklann eğitimlerine katkıda bulunmak isteyen herkese farklı seçenekler sunuyor. Sevdiklerine armağan ahnak isteyen herkesin satm alabileceği ürünler aracılığıyla eğitime katkıda bulunmalan ve anlamlı bir sosyal dayanışmanın parçası olma huzurunu yaşamalan mümkün. Eğitim Gönüllüleri 'nin ürünleri arasında her kalemin üzerinde yılm aylannm yazılı olduğu on ikilik bir kalem kutusu, mumlar, Eğitim Gönüllüleri çocuklanmn yaptığı resimlerden seçilerek hazırlanmış kartpostal serileri, el yapımı not defteri, el yapımı kitap ayraçlan, el yapımı organizer'lar ve sertifikalar bulunuyor. (0 216 492 32 32) 'Yetişkinlere ÖzeV bir oyun sahneleniyor Kültür Servisi Nedim Saban'ın yönetmenliğindeki Tiyatrokare topluluğu, 'Yetişkuıfcre Özel' adlı oyunla 6 ve 10 Ocak'ta Profilo Alışveriş Merkezi'nde izleyiciyle buluşacak Hollywood ve Broadway'de birçok film ve oyuna imza atmış ünlü yazar ve yönetmen Elanie May tarafından kaleme ahnan 'YeşkmlereÖzri' (AduKEntertammenı), ABD'li eleştirmenler taranndan 2002 yılının en mizah dolu ve en sürpriz komedisi olarak değerlendirümişti. Nedim Saban'ın yönetmenliğini üstlendiği, Zeycan Monteleone'un Türkçeye çevirdiği oyun, kariyerlerine yeni bir yön vermek isteyen birkaç seks yıldızının gözüyle yaşamı anlatıyor. Oyunda yer alan karakterlerle birlikte seyirciyi de \\llam Buder Yeats ile Gustave Flaubert'den başlayıp Brendan Behan ve Yunan mitoloj isine kadar uzanan bir sanat yolculuğuna çıkaran 'Yetişkinlere Özd'de başlıca rolleri Ayşe Tolga, Fatih Gülnar, Galip ErdaL Nazh Tosunoghı, Rıza Karaağaçh ve Yeşim Kızdçeç paylaşıyor. Bugün • CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU'nda saat 19.30'da İnci Çayıriı Ue Film Müzikleri ve Tangolar', düzenleyen Canan Alünay. (0 212 232 98 30) • İŞ SANAT'ta saat 20.00'de 'Aüstar trio!', 'Hüseyin Sermet'(piyano), 'Efe Baltacıgü'(viyolonsel), 'HHtTrgay'(flüt). (0 212 316 10 83) • ENKA KÜLTÜR VE SANAT, Enka Oditoryum'da saat 20.00'de Burçin Buke, 'RüyamTaDinn', piyano resitali. (0 212 276 22 14) • YAPI KREDt KÜLTÜR SANAT'ta saat 18.30'da Edebiyat Eleştirel Bakış Şiirde Son Durum' başlıklı paneli yöneten 'Murat Yalçm', konuşmacılar 'HaydarErgülen, Güven Turan'. (0 212 252 47 00) • AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZİ'nde saat 16.0017.30 arasında gerçekleşecek 'Modern Dans Dersi' etkinliği, yöneten Korhan Başaran'(etkinlik ücretsizdir). (0 212 252 35 00) ! (0212 21142 71) TdenlTye mizah dımırlılığı Kültür Servisi Karikatür Vakfi tarafindan düzenlenen 11. Uluslararası Ankara 7 77 Karikatür Festıvali, 22 25 Nisan 2005 tarihleri arasında yapılacak. 23 Nisan Siyah Bayramı etkinlikleri sırasında 'Çocuklar' için yapılacak yanşmanın amacı, yannın büyükleri çocuklara karikatürü sevdirmek, mizah duyarlüığının gelişimine katkıda bulunmak ve onlann dünyalannı kankatürlerle zenginleştirmek olarak açıklanıyor. Yanşmaya tüm profesyonel, amatör karikatürcüler' Siyah için çızecekleri, çocuklann anlayabileceği, özgün bir karikatürle katılabilecek. Karikatürler A4 ya da A3 boyutlannda bir kâğıda, istenen teknikle, sıyahbeyaz ya da renkli olarak çızılebilecek. Yanşmacılann karikatürlerini 15 Şubat tarihine kadar Uluslararası 7 77 Karikatür Yanşması PK: 364 / 06443 Yenişehir / Ankara adresıne göndermeleri gerekiyor. Yanşma sonuçlan 15 Nisan'da basınyayın organlan ve internetten duyunılacak. Kankatürler geri gönderilmeyecek ve basımyayın hakkı Karikatür Vakfi'nın olacaktır. Yanşma sergisi Türkiye içinde ve dışında çeşitli kentlerde açılacak. (www. 777org.tr) (0 312 43615 16)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle