20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 ARALIK 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMÎ ekonomi(« cumhuriyet.com.tr 13 ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Vergi, ekonomi politiğin ana kavşağıdır; büyük yolların kesişme noktasıdır. Devletin gelirierini toplumun hangi kesimlerinden aldığı ve bunlan nasıl kullandığı konulan, onun toplumsal niteliğini de yansıtır. Verginin, ödeyenlerin ekonomik gücüne göre artan oranlı olması gerekir; ekonominin bilim olarak kuaıcusu sayılan A. Smrth'ten bu yana ders kitabı kuralı budur. Bunlar da doğrudan vergiler denilen gelir ve kurumlar vergileridir. Buna karşılık, dolaylı vergiler, yani, esas olarak alışverişten alınan vergiler, az gelirliçok gelirli aynmı yapmaz; bu nedenle de en haksız vergiler sayılır. Çağdaş ülkelerde, doğrudan ve dolaylı vergiler dengelidir; yaklaşık yan yarıyadır. Türkiye'de de 1992'ye dek böyleydi. O tarihten sonra makas açıldı; dolaylı vergilerin toplam içindeki payı arttı; 19981999'da oranlar bir ölçüde yakınlaştınlmak istendiyse de bunun sonu gelmedi; 20O2'ye gelindiğinde dolaylı vergilerin toplam içindeki payı yüzde 66.3'e yükselmişti; kalan yüzde 33.7'si de doğrudan vergilerden oluşuyordu. Son iki yılda, ne oldu dersiniz? Dolaylı vergilerin toplam içindeki payı, 2003'te yüzde 67.8'e yükseltildi; 2004'te de yüzde 70'leri aştı. AKP hükümeti, zenginyoksul aynmı yapmayan, adaletsiz vergileri daha da arttırdı. Getirilen yeni vergi düzenlemesiyle, bu haksızlık ve adaletsizlik, birkaç bakımdan, iyice pekiştiriliyor. ••• Bakınız nasıl? önce, gelir vergisi oranı, en yüksek gelir diliminde beş puan azattılıyor; yüzde 45'ten yüzde 40'a indiriliyor, "beyana bağlı" yıllık geliri 140 milyar lirayı aşanlann vereceği vergi azaltılıyor. En üst gelir vergisi dilimi YTLYeni Türk Lirası olarak 78 bine çekiliyor ve bunun üzerinde yıllık gelir beyan eden mükellefin vergi oranı yüzde 40'a indiriliyor. Buna karşılık asgari ücretliden, aylığı 500 milyon ile bir milyar arasında olan ücretli ve maaşlının vergi oranlan azaltılmıyor; yüzde 20'de tutuluyor. Zenginden alınan vergiyi azaltma uygulaması, özellikle ABD'de, son on yıllarda başvurulan aşın sermayeci biryöntemdir. Ders kitabı kurgusuna göre, zenginden az vergi alınırsa zengın yatınm yapan ekonomi canlanır vb. Ancak oralardaki bu zenginden az vergi alma eğilimi, esas olarak ortaklıklara uygulanır; kurumlar vergisine yöneliktir. Bizde ise kurumlar vergisine dokunulmuyor; vergi oranı yüzde 30'da tutuluyor; indirilen kişisel gelirlerin vergisidir. Bu nedenle de kendi mantığı ya da ABD anlayışı içinde de tutarsız ve dayanaksızdır. Sonra, hükümet, kimi gıda, tüketim mallan ve ilaç üzerinden alınan KDV oranlannı azaltıyor. Böylelikle de az geliriilere de bir parmak bal uzatıyor. Ancak olmuyor. KDV'si indirilecek mallann fiyatına "KDVdahildir". Eğer bu mallann satış fıyatında yasada belirtilen oranda bir azalma olmazsa ki deneyimler böyle bir şeyin olmayacağını kanıthyor o zaman, KDV indiriminden asıl yararlanacak olanlar, o mal ve hizmetin satıcılan olacaktır; yoksul tüketiciler değil. ••• Daha da önemlisi, 2005'te toplam vergi gelirierinin yüzde 18.4 arttınlacağı öngörülüyor. Bu oran yüzde 8 olarak saptanan yıllık enflasyon oranından 10 puanın üzerinde fazladır; yani, vergiler reel olarak arttınlacaktır. En yüksek gelirlilerin vergi oranlan azaltıldığına göre, bu artışı karşılayacak olanlar yine az geliriiler olacak; asıl arttınlan onlann vergi yüküdür. Gelişmiş kapitalist ülkelerin zenginin işine gelen kimi vergi uygulamalannı alıp burada uyariamanın ne kadar sağlıksız sonuçlara yol açacağı yaşanarak öğrenilecektir. Ancak oralarda kamuoyunda yerleşik bir kanı, giderek bir inanış vardır: "ölüm ve vergi kaçınılmazdır." Zenginiyle, yoksuluyla halk bu ikilinin "çaresi yofctur" anlayışına sahiptir. Bizde bu anlayışın kırkta birzekâtı geçerli olsaydı; ekonominin yarısı kayıt dışı olur muydu? Eskiden devrim sözcüğünün çok gizemli bir çekiciliği vardı. O güzelim kavram bakın şimdi ne işlerde nasıl kullanılıyor? [email protected] SSK'nin 80 liraya alabildiği ilacın maliyeti 147 liraya çıkarken fatura, yüksek katkı paylanyla yurttaşa ödetilecek Ilaçta serbestliğin faturası ağır FATMAKOŞAR Sosyal güvenlik kurumlannın tek çatı altında toplanacağı 'reformun' önemli ayaklarmdan birini oluşturan SSK'lilerin serbest eczanelerden ilaç alırnının hem kuruma maliyeti hem de buradan hizmet alan sigortalılara yükü ağır olacak. Kuymklan bitirmesi beklenen ve bu yönüyle olumlu karşılanan uygulama, 45 milyon kişiyi kapsayan SSK'nin ilaç harcamasının ise katlanmasma neden olacak. Toplu alımla imalatçı fiyatı üzerinden sadece yüzde 20 iskonto yapıldığı varsayılarak, yani en iyimser tahminle yapılan he Vergi Devrimi (!) • SSK'liler şubattan itibaren serbest eczanelerden ilaç alabilecek. Kuyruklan bitirmesi beklenen uygulama bu yönüyle olumlu karşılanırken ilaç harcamasının ise katlanmasına neden olacak. SSK'nin ilk yıl zarannın 675 milyon dolan bulacağı hesaplanırken bu açık, yüksek katkı paylanyla sigortalılar tarafından karşılanacak. #7 mi Çiçekçiler de düşük kurdan yakınıyor GÜRSUKUNT ANTALYA Yeni yıl öncesinde Antalya'da kesme çiçek ihracaatı hız kazandı. Geçen yıla oranla yüzde 40 artış sağlandı, ancak satışlann dolarla yapılması üreticiyi zora soktu. Üretim girdi maliyetleri yükselirken dolann düşmesi gelir oranını neredeyse aynı oranda azalttı. Tüm bunlara karşın yılbaşı öncesinde 350 milyon dal kesme çiçek gönderen ihracatçılar, bunun karşılığında 40 milyon dolarlık gelir sağladı. Antalya'da 20 bin kişinin istihdamını sağlayan sektörün tek beklentisi, yeni teknolojileri kuUanacak yabancı yatınmcının Türkiye'ye çekilmesi. Antalya Kesme Çiçek îhracatçılan Birliği Başkan Yardımcısı Osman Bağdattıoğhı, dünya pazannda 100'e yakın kesme çiçek türü bulunmasına karşın Antalyalı üreticilerin sadece karanfil ve gerbera ile yanştığını belirterek "Bu şarüarda rekabet gücümüz giderek düşüyor. Üretimin artmasma rağmen girdi fiyadan yüksetiyor, döviz düşüyor. Üretki ve ihracatçı firmaiar kazanç sağtayamıyor. Veni teknolojileri kullaiıan vabancı vaünmcı vok" dedi. saplamaya göre ilk yıl için SSK'nin zaran 675 milyon dolar olacak. SSK şu anda piyasada 100 liraya satılan bir ilacı yüzde 20'yi aşan oranlarda iskontoyla alabiliyor. Bu durumda zarann daha da büyük olabileceği söylenebilir. Uygulamayı masaya yatıran ve konuyla ilgili bir çalışma hazırlayan Tıp Kurumu'nun saptamalan na göre uygulamanın sonuçlan şöyle olacak: • SSK, toplu alımla piyasada 100 liraya satılan bir ilacı düşük indırimlı ihalelerde bile (imalatçı fiyatı üzerinden yüzde 20 indirimle) 80 liraya mal edebiliyorken depocu, eczacı kân ve KDV eklenince aym ilacı 147 liraya alacak. Şubatta yürürlüğe girecek protokolde öngörülen yüzde 14.5 indirimuy gulandığında SSK'nin bu ilaçtaki zaran yüzde 45 olacak. Eczacılar da tepkiK ^ SSK'de oluşacak açığın faturasını yüksek katkı paylanyla sigortalılar ödeyecek. Aynca hakedişini zamanında alması olanaklı görünmeyen eczaneler de olumsuz etkilenebilecek. Hatta küçük eczanelerin batması gündeme gelebilecek. ı/ Serbest eczaneden alıma paralel olarak Eczacılık Mevzuatı değiştirilerek büyük kentlerde alışveriş merkezlerinde ilaç satışına kapı aralamyor. Küçük eczanelerin boşluğunu market zincirleri doldurabilecek. Imzalanan protokolle finansal riskin eczanelere yüklendiğini savunan Istanbul Eczacılar Odası, yann konuyla ilgili bir toplantı düzenleyecek. "llaçta Dönen Oyun" başlığıyla düzenlenecek toplantıda protokolün risklerine dikkat çekilmesi bekleniyor. Eczacılara göre söz konusu protokol tek taraflı. Asgari ücretin 346 milyon lira olduğu büyük kentlerde ev kirası 500 milyondan başlıyor Kiralar yurttaşı çıldırüyor • Dört kişilik bir ailenin kira yanında elektrik, su, telefon gibi ödemelere, mutfak masrafı, yakacak, giyecek ve okul giderleri de eklenince büyük kentlerde yaşamak giderek imkânsızlaşıyor. HİLALKÖSE Enflasyon oranının düştüğü yönündeki söylemlere karşın ev kiralanndaki gelişigüzel artış, dar gelirli yurttaşlan isyan ettiriyor. Asgari ücretin 346 milyon lira olduğu günümüzde, tstanbul'da dört kişilik ailenin yaşayabileceği ortalama bir evin kirası 500 milyon liradan başlıyor. Ev kirasının yanında elektrik, su, telefon gibi ödemelere, mutfak masrafı, yakacak, giyecek ve okul giderleri de eklenince büyük kentlerde yaşamak giderek imkânsızlaşıyor. Kira artışlannı yasalarla denetim altına alacağını açıklayan hükümetin söylemleri ise yerine getirilmeyen diğer vaatlerin yanında yerini aldı. Ev sahiplerinin enflasyonun yüksek olduğu dönemlerden kalma ahşkanlıklanndan vazgeçmediğini vurgulayan kiracılar ise "Sağhksz, bakımsız evterde yaşamaya çahşıyonız. Etimizde avcumuzda ne varsa ev kirasma veriyoruz. Bu duruma kimse dur demeyecek mi?" diye yakınıyorlar. DİE VERİLERİ Yıllık artış yüzde 21 Türkiye'deki ortalama konut kirası son bir yılda yüzde 20.8'lik artışla 244 milyon liraya yükseldi. Denizli, yüzde 38.6'lık oranla kıralarda en yüksek artış yaşanan il oldu. Denizli'yi yüzde 30.6'yla Zonguldak izledi. Son bir yılda en düşük kira artışının ise yüzde 7.4'le Samsun'da yaşandığı belirlendi. Devlet tstatistik Enstitüsü'nün (DtE) verilerine göre, Türkiye genelinde ortalama konut kirası kasım ayında yüzde 1.8oranındaarttı. Kasım ayında konut kiralannda en yüksek artış yüzde 11.7'yle Kayseri'de gerçekleşti. r Emlak Komisyonculan Odası Başkanı Ateş: istanbuVagöçakını sürüyor Emlak Komisyonculan Odası Başkanı Sabri Ateş, Anadolu'dan gelen göçün tamamına yakınının Istanbul'a kaydığını, bu göçü karşılayacak binalann da üretilmediğini ifade etti. Ateş, ev kirası rakamlannın yıllardır düşürülemeyen enflasyonla ilgili olduğunu kaydetti. Devletin hep üst gelir gruplanna yönelik konut yaptığını belirten Ateş, "Istanbul Büyükşehir Belediyesi de çeşitB ilçelerde lüks konutlar yapıyor. Hâlâ dar ve orta geürdeki insanlara ev yok" diye konuştu. Ateş, Istanbul'da her yıl 250 bin konutun yapılmasının öngörüldüğünü de kaydetti. Babacan'dan esnafa YTL teftişi ANKARA (ANKA) Devlet Bakanı M Babacan, YTL'ye geçişe bir hafta kala Keçiören'de bir semt pazarını dolaşarak esnafın YTL'ye hazır olup olmadığını denetledi. Esnafi genel olarak YTL'ye hazır bulan Babacan, kuruşlu para birimleri konusunda ise bazı sorunlar yaşandığını söyledi. Babacan, 2005'in YTL'nin geçiş yılı olacağını, bu dönemde yaşanabilecek birtakım sorunlara karşın YTL'yle eski TL'nin bir arada olmasıyla sorunlann giderileceğine inandığını söyledi. Bakan Babacan, YTEde yuvarlama konusunda dile getirilen süantılara . pazar yerindeki esnafin çözum getirdiğini söyledi. Babacan, "Buradakifîyatiar1 milyon, 1.5 milyon, 2 mihon gibL vatandaş zaten fiyatian yuvarlamış. Böyle bir sıkına yaşanacağı söyleniyor. Bunun yaşanmayacağı görülüyor zaten" dedi. Vergi kaçağına önlem yolda Ekonomi Servisi Gelir Idaresi, elektronik beyannameden sonra vergilerin toplanması işini de "tümüyle'' bankalara bırakmaya hazırlanıyor. Vergi Daireleri Otomasyon Projesi'nin (VEDOP) ıkınci ayağı ile birlikte tahakkuk kayıtlan bankalara açılırken, mükelleflerin faiz ve gayrimenkul gelirlerine ilişkin bilgilerle beraber, özellikle borsa ile bankalar ve özel finans kuruluşlanndaki para hareketleri de sistemde toplanmaya başlanacak. VEDOP2'yle mükelleflerin para hareketleri elektronik ortamda yakından izlenecek • Vergi Daireleri Otomasyon Projesi'ne göre beyannamesini elektronik ortamda veren yurttaş, vergi dairesine gitmeden, bankadan borcunu öğrenebilecek. Vergi mükellefleri, vergi beyannamelerini internet ortamında vermeye teşvik edilirken, vergi dairelerinin tek tek otomasyon ağına alındığı VEDOP2 ile vergi tahsilatı işi de elektronik ortama kayduılacak. Projeye göre beyannamesini elektronik ortamda veren vatandaş, hiç vergi dairesine gitmeden, bankasından vergi borcunu da öğrenebilecek. Ödeme işlemlerinin de vergi daireleri dışına çıkanlmasıyla birlikte, vergi idaresi tümüyle vergi kaçağı ile mücadele ve borçlulann takibine yönelecek. Gelirler Genel Müdürlüğü, VEDOP2 ile birlikte başlayacak elektronik denetim öncesinde Defterdarlıklar ve bankalardan gayrimenkul ve faiz gelirlerine ilişkin bilgiler istedi. 6 ildeki 53 belediyeden gayrimenkul sermaye iradı elde edenlerin takibi amacıyla alınan ve 2003 öncesi edinilen binalar ile bina sahiplerine ait bilgiler, bu illerin Defterdarlıklanna gönderildi. Çin'den Türkiye'ye tekstil tepkisi • PEKtN (AA) Çin yönetimi, Türkiye'nin Çin tekstil ürünlerine koruma önlerni uygulamasına tepki gösterdi. Çin Ticaret Bakanlığı Sözcüsü Cong Çüen, Çin hükümetinin Türkiye'nin kısa süre önce Çin'in 42 tür tekstil ürününe koruma önlemleri uygulama karan almasından "şok etkisi duyduğunu ve buna kesinlikle karşı çıktığını" belirtti. Sözcü Cong, Çin Uluslararası Radyosu'nun internet sayfasında yer alan açıklamasında, Çin'in, Türk hükümetinin "bu hatalı karannı derhal iptal etmesini istediğini" kaydetti. DÜNYA EKONOMÎSÎNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU Yeni bir yıla giriyoruz. Ama umutlu olmak kolay değil. "Yönetenler artık eskisi gibi yönetemiyorlar". Dünyanın kaderini elinde tutan güçler arasında bir "ne yaptığını bilmezlik" var. Şu duruma bakar mısınız? ABD'nin, önde gelen araştııma kurumlanndan Centre for Strategic and International Studies'in geçen hafta yayımladığı bir rapor, ABD'nin Irakstratejisinin bir "hayal âleminden" kaynaklandığını yazıyordu. Geçen hafta, Musul'da ABD üssüne, içeriden yapılan intihar saldınsı, Felluce'de dört Amerikan askerinin ölümüyle yeniden alevlenen çatışmalar, Bağdat'ta direnişçilerin patlattığı tanker, "hayalin" gerçek karşısındaki iflasını bir kez daha belgelediler. Ama benim değinmek istediğim başka.. genelde soğukkanlılığıyla bilinen Financial Times tarafından dillendirilen, Batı'nın küresel egemenliğinin sürdürülmesiyle ilgili bir "hayal âlemi"... şılık, dünyanın geri kalanının da güvenlik kaygılanna öncelik vermesi temelinde bir büyük anlaşmaya vanlabileceğini umuyorlaf... "Güvenlik ve gelişme birbirinden deki istikrarsızlıklar, özellikle de başansız bağımsız olarak da değerii hedefler. Bun devletlerdir. Diğer bir deyişle, ABD liderlilan bir araya getirmek ise birçok açıdan ğinde, neoliberal politikalaria, uluslararaçok mantıklı. Bunlann her ikisi de, devlet sı sermaye için, açık, sınırsız bir değerienlerin kendi sınıhannın ötesinde olanlara il me (yatınm, ihracat, hammadde, ucuz iş gisiz kalamayacaklan bu karşılıklı bağım gücü kaynağı) alanı yaratmak üzere kürelılık çağının pikkat: Nedense, "Küresel selleştirilmeye çalışılan dünya ekonomisi, leşme" demiyor E.Y.) tehlikelerine yöne bu sürece uyum sağlayamayan kesimlerin lik"... "Yoksulluk terorizme neden olmaz tehdidi altındadır. "Başansız devletler" ise, ken, başansız ve çözülen devletler Batı'nın denetimleri altındaki guvenliğine büyük tehditoluşturuyoriar"... coğrafyayı, küreselleş"ABD, haklı olarak, tüm ülkelerden tero me sürecinin kullanımırizmle mücadele etmelerini isteyebilir. na açamayan, bu süreAma, onlann bu göreve, vatandaşlannı da ce direnişi gideremeha doğrudan tehditeden tehlikeleribirke yen devletlerdir. nara iterek, öncelik vermesini bekleyeABD, Batı'nın lideri, mez"... "Maliyardım alanındaki girişimler hegemonyacı gücü bu konuda gereken teşviki sağlayacak ve olarak bu sistemin güABD'nin moral otoritesini güçlendirecek venliğinden (soğuk satir. Gelişmekte olan ülkeler ulusal ege vaş döneminde olduğu menlikterine sınır konmasına dahi, eğer gibi)sorumludur. Bu, hegemonyasının di'Bir büyük anlaşma' bu askeri müdahaleden daha fazla birşey ğer ülkeler tarafından kabul edilmesine olanak sağlayan zımni "anlaşmanın" en Financial Times'ın 24 Aralık tarihli baş leri içerecekse, katlanabiliher" (abç) yazısından: "11 Eylül, soğuk savaş sonra"Uzerine doktora tezi yazAıf derler ya, önemli maddesidir. Soğuk savaştan sonsı dünyanın değişen coğrafyasını ve teh işte öyle bir paragraf bu. Gelin, doktora ra bu anlaşma giderek bozuldu, 11 Eylül, likelerini gözler önüne serdiğinden bu ya yazmayı bir başkasına bırakıp şu satırlara Irak süreci vb.. ABD'nin bu güvenliği sağna, uluslararası topluluk, etrafında birleşe biraz daha yakından bakalım. FTye göre lamadaki yetersizliklerini, dünya ekonomibileceği ilkeler ve çıkarlar anyor. Kimileh, ABD önderiiğindeki küresel düzen tehdit sinde, devletlerin karşılıklı bağımlılık düzeABD ve daha genel olarak Batı'nın geliş altındadır. Bu tehdidin kaynağı, yoksulluk ninde, kendine düşen, "SERMAYENİN me üzerine daha bir vurgu yapmasına kar değil, esas olarak gelişmekte olan ülkeler (genel anlamdason tahlilde) DEVLETİ", [email protected] Aktardıklanm, salt Financial Times'ın yaratıcı aklının ilginç ürünleri değil.. ABD'de "realistlerle", "imparatoriuk kurmaya eğiliml'ı" olanlar arasında sürmekte olan tartışmalann da ana eksenini oluşturan konular. "Realistler"', ABD'nin uluslararası müttefiklere (özellikle Avrupa'ya) ve bir uluslararası saygınlığa sahip olması gerektiğini, demokrasi saplantısı yüzünden, dost rejimleri tedirgin etmenin âlemi olmadığını vurguluyorlar. "İmparatoriuk" eğilimli (neoconlar) ise bildiğiniz gibi ABD'nin askeri gücünün yeterli olduğunu, kimseyle kalıcı ittifaklar kurmasına gerek olmadığını vurguluyorlar. Bu tartışmalar, Foreign Affaires ve The National Interest gibi "realist"; National Review, The Weekly Standard gibi "neocon" yayınlardan izlenebilir. Ben de "Dört Yıllık Savunma Gözden Geçirme Raporu "nun hazırlanması bağlamında süren tartışmalan, yeri geldikçe aktarmaya devam edeceğim. Bu tartışmalan akıldatutarak FT'nin düşlediği "büyükanlaşmaya" dönebiliriz. Financial Times diyor ki, ABD ve Batı, gelişmekte olan ülkelere (asiında orada iktidarda olan sınıf ve tabakalara) mali yardım yapsın (ABD ve Avrupa bu ulufe dağıtımının mali yükünü paylaşsın). Buna karşılık, o ülkelerin devletleri de, kendi ülkelerindeki, düzene (küreselleşmeye, serbest piyasaya, ABD hegemonyasına) karşı çıkarak devleti "başansız" konuma iten güçleri ezsinler, "güvenliği" sağlasınlar. Gerekli miktarda ulufe (pardon mali yardım) dağıtılabilirse, bu ülkelerdeki egemen güçler, "güvenlik sağlama" görevine, vatandaşlannı daha doğrudan tehdit eden, yoksulluk, salgın hastalıklar, açlık, gibi tehlikeleri ikinci plana iterek öncelik verebilirier. hatta, gerekirse, ABD'nin (belki NATO'nun) askeri müdahalesine, egemenliklerinin kısrtlanmasına (sömürgeleştirilmeye) katlanabilirier. özetle, ABD adeta "küresel köyde", mahallelerin güvenliğini, mahallelerin kabadayılanna uygun bir ücret karşılığında devredecek. Onlar da hem küreselleşmeye direnen, itiraz eden muhalefet hareketlerini, siyasi akımlan, ezmeyle görevli bir taşeronluğu hem de gerekirse ulusal egemenliklerinden de vazgeçerek, komprador oimayı kabul edebilecekler, yeter ki servetlerini, yaşam tarzlannı (imtiyazlannı) koruyabilsinler? Financial Times'ın, bu, Batı'nın hegemonyasını sonsuza kadar sürdürmeyi amaçlayan projesi işte böyle, küreselleşmeyle, yoksulluk ve "terorizm" arasındaki ilişkiyi, yok sayan bir "hayal âleminden" kaynaklanıyor. Ama hayal olarak kalmaya mahkum. Birincisi, küreselleşme karşıtı muhalefet "cini" bir kez şişeden çıktı. İkincisi, dünyada artık kendine yer açmaya çalışan başka kapitalist güçler de var? Çarşambaya devam edeceğim. 2005e Girerken 'Hayal Alemi'I "küreselleşmenin efendisi" olma görevini artık başaramadığı gibi, yeni güvenlik sorunlan yaratmaya başladığını gösterdi. Taşeronum olur musunuz? ABD'nin gücü, artık, dünyanın polisi (sermayenin küresel çapta devleti) olmaya, salt mali olarak değil, askeri olarak da yeterli değildir. Dünyanın en büyük askeri gücü, asimetrik (IV. Kuşak savaşlan) savaşta, Irak'ta giderek direniş karşısında inisryatifi elden kaçınyor. Uzun bir süredir, her taktik "zafer", stratejik anlamda düşmanına çalışıyor. ikincisi, "demokratikleştirme" adı altında başlatılan sömürgeleştirme operasyonunun ideolojik ambalajı hemen yırtıldı; böylece dış müdahale, yine meşruiyetini kaybetti. Dolayısıyla hem ABD'nin dünyanın polisi olmak gibi bir zorunluluktan kurtulması, hem de dış müdahalelerin, müdahale konusu olacak yerlerin egemen sınrflarının gözünde meşrulaştınlacak bir biçimde yeniden paketlenmesi gerekiyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle