23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 KASIM 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ BASEV DÜNDENBUGÜNE ARAFAT-Ortadoğusiyasetinin 50yıldırenönemüisimJerindenolanFiMstinDevletBaşkanj, 1970deÜrdün'ün başkenti Ammandaki Fiüstin Kurtuluş, Orgiitü merkeanden zafer işareti yapnğı günlerde yurtdışmda halkının haklan için mücadele ediyordu. Yaşamı boyunca sayısız Kderleel sıkışan -bunlar arasmda 1993 Ekimi'nde biraraya geldiği dönemin Cumtaurfoaşkanı Süleyman Demirel de var- Arafat, Eyföl 1995'te VVashington'da dönemin ABD Başkanı Bifl Chnton ve İsrail Başbakanı Izak Rabin'ie defalarca yapüğı banş görüşmekrinden biri için daha masaya oturdu ve yine Filistin'in haklanndan ödün vermeyi reddetâ. 29 Eldm'de ise 2001'den beri terk etmediği Filistin topraklanna ve halkına büyük olasıhkla sağ olarak dönemeyeceği bilinciyle veda edip Fransa'ya ghti. (AFP,AP) Yaser Arafat, yıkık dökük bir karargâhta ve hastanede olduğu gibi her zaman büyük bir lider olarak anılacaktır Yerinidoldurmak çokzorKARMA NABULSt (*) F ilistin lideri YaserArafat' ın hale- fi olmak üzere bir aday gösterme- mesınin ve yokluğunda kaosa yö- nelik bir boşluğun oluşturulmasının nedeni araştınhyor son günlerde. Bu iki soru hakkında ortaya çıkan en önemli nokta, yanıtlan arandığında ortaya çıkan savlar ve unsurlardır. Ön- celikle komada olan, hatta bazı çevre- lerce öldüğü bile söylenen Filistin li- deri banşın önünde engel olarak görü- lüyor. Günümüzün banş yanlısı kahra- maru liberal basının Gazze'den çekil- me planı sayesinde kahraman ilan et- tigi israil Başbakanı Ariel Şaron. Ba- tı'da yapılan Ortadoğu tartışmaları üç ana başlıkta yoğunlaştı son dönemde. Birincısi Arafat'ın barışa giden yol- da destekçi, ortak olmadığı, terörü teş- vik ettiği; ikincisi özellikle isrihbarat ser- visleri söz konusu olduğunda yöneti- mi, gücü elinden bırakmayacağı; sonun- cusu ise demokratik olmadığı ve Filis- tin'deki kurum ve yönetim birimlerin- de yapılması gereken reforma izin ver- memesiydi. Ancak, demokrasiye kar- şı çıkan Filistinliler değil. Onlar var güçleriyle demokrasiye baglı kalmaya çalışıyorlar. Demokratik olmayan ve Filistin halkını temsil edemeyecek li- derler bulmaya yarayacak kurum ve yönetim şekli üretmeye çalışanlar ABD ve İsrail. Ortada otorite boşluğu yok. Ortada Filistin Kurtuluş Orgütü (FKÖ), Filistin Ulusal Konseyi, Gazze ve Ba- tı Şeria'da yasama konseyi var. Muhammed Pahlan... ABD, israil ve Ingiltere hükümetle- ri 2000'den beri çekilme planı uygulan- dıktan sonra Gazze'nin bir "savaşağa- sı" tarafındanyönetilmesinisağlamak için baskı yapıyorlar. Onu Ingiltere'de eğittiler. Bu adam,Gazze'de adı en çok yolsuzluğu kanşanlardan biri olarak tanınan, eski güvenlik şefi Muham- med Dahlan. Bir süredir Arafat'ın se- çilerek başkanı olduğu Filistin Kurtu- luş Örgütü'nün başkanlığını ve seçim- le devlet başkanı olduğu Filistin Yöne- timi'nin liderliğini bırakmasını istiyor- lardı. Çünkü kontrol edebileceklerine inandıklan birini bulmuşlardı onun ye- Yenüginin nedeni: Demokratların vizyonuyokANDREICHERNY(*) D emokratlar, 3 Kasım Çarşamba sabahı uyandıklannda geçmişte hiç tecrübe etmedikleri yeni bir durumla karşılaştılar. Artık şüphesiz ABD'nin azınlıkpartisiydiler. Başkan- lık koltuğunda rakipleri oturuyordu. Se- nato ve Temsilciler Meclisi ve valilik- lerde de çoğunluk Cumuhuriyetçiler- deydi. Yüksek mahkemede de muhafa- zakâr çoğunluk egemendi. Ben hem Al Gore için hem de John Kerry için çahşmış olmaktan gurur du- yuyorum. tkisinin de seçün kazanama- mış olması tamamen onlann suçu değil. Demokratların bugünkü durumuna ne- den olan temel sorun partinin hedefinin ne olduğuna, tam olarak hangi noktadan dünyaya baktığına dair kesin ve net bir tavn olmamasıdır. Bu durum yıllarca aktivistler tarafindan göz ardı edildi. Demokratlann birçok alanda ürettiği akla yatkın ve doğru po- litikalan var. John Kerry de bunu açıkça ifade et- ti. Ancak ihtiyaç duydu- ğumuz şey Başkan Ge- orge W. Bush'un deyi- şiyle "vizyon". ABD'nin nereye doğru yol aldığı- nı ve onu nereye götür- meyi istediğimizi anla- tan bir dünya görüşü... Demokratlar, 20'nci yüzyılın büyük bölümünde sıkıcı bir vizyona sahip ol- dular. "Hükümetprogramlarnla Ame- rikalılannyaşammıdaha güvende veda- ha istikrarh hak getireceğK" görüşünü savundular. 1996 yılında, Bill Cuntonbi- ze bu çağın geride kaldığını anlattı. *Bü- yük ve güçlü hükümeC çağT kapanmış- n. Haklıydı. Dünya değişmışti. Ancak, parti en önemli sorunun yanıtını bula- madı: "Bundan sonra ne olacak?" Bu, seçim kampanyası sırasında yanıtı ara- nacak bir soru değil elbette... Basın, kampanya sırasında görevli- lerin değişmesini abartıyor. Kerry'nin kampanyası sırasında "Kimiçerde,kim dışardakakn" tartışmalan, sık sık "Kam- panvanın söylemi sola kaydı. merkeze kaydı" gibi siyasi ifadelerle yorumlan- dı. Yeni danışmanlar taktik değişikliği • Demokratlar, Bush'unki gibi ABD'nin nereye yol aldığını anlatan çarpıcı bir dünya görüşüne, başka bir deyişle vizyona sahip olmalı. yapabilir, yeni mesajlarüretebilir, ancak onlann partileri için geniş bir vizyon yaratma çabalan da boşa gidecektir. Bu vizyon adaylann televizyon ekranında karşı karşıya geldikleri taroşmalardan çok önce oluşmuş olmalı. Tabii bunun oluş- ması için de partinin hangi yöne koştu- ğunu bilmesi gerekiyor. Kerry kendlnl anlatamadı Kampanya süresince seçmenler ve Demokrat aktivistler değişim istedikle- rini söylediler. Ancak Kerry'nin ne ya- pacağını, ne düşündüğünü bilmiyorlar- dı. Onlara Kerry'nin dünyayı nasıl gör- düğünü net bir şekilde anlatmadık. Cumhuriyetçilerin ise ABD'nin gele- ceği konusunda net bir vizyonu vardı. Biz vizyon üreteceğimize Nancy Re- agan'ın eski yöntemi olan "Sadece 'ha- yır' de* söylemini benimsedik. "Bush'un çevre kattianunı durdur", *Bush'un kim- seyesöz hakkı vermeyen tek tarafhhğuu sona er- dir" sloganlan güzeldi, ama yeteri kadar iyi de- ğildi. Sonuçta Curnhu- riyetçiler Keny'yi ta- nımladı, çünkü biz ta- nımlayamamıştık. Partinin bundan son- ra ne yapması gerektiği- ni tam olarak bilmiyorum. Ancak bildi- ğim kesin bir şey var ki o da bazı önem- li sorulan yanıtlamamız gerektiği. Kü- reselleşen dünyada Demokratlann eko- nomik vizyonu nedir? Birçok Ameri- kalmın karar alma aşamasında daha çok söz hakkı sahibi ohna isteğine na- sıl yanıt verebihriz? Ulusal güvenlikko- nusundaki vizyonumuz Cumhuriyetçi- lerin dış politikasını eleştirmek dışında nasıl daha geçerli hale getirilebiür? Biz bugün bu tartışmalan halının altına iter- sek günümüzden dört yıl sonra, bir son- raki seçimde masada oturan başkalan bi- zim karşüaştığımız sorunlarla karşılaşa- cak. Ve ABD'nin aynı seçim sonucunu bir kez daha göğüsleyemez. (New York Tımes, ABD, 5 Kasım) (*) Kerry 'nin Şubat 2003 'ten 2004 Nisanı 'na kadarki danışmanlanndan • iyi bir lider olmak için öncelikle kendi halkını temsil etmelisin ve dış güçlerin işgali ya da sömürgeci yönetim esnasında onlan terk etmemelisin. O zaman kınk dökük bir karargâhta, hastanede, hapishanede ve öldükten sonra bile büyük bir lider olabilirsin. Işte, Filistin halkının yüzde yüz güvenini kazanan ve yaşamı boyunca bu güveni sarsmayan Yaser Arafat böyle büyük bir lider. rine. Arafat'ın ağırlaşan sağlık durumu- geçmeyi reddederek temsil etti, karşı- na bakılırsa onun yerine birini koyma isteklerinin gerçek olmasına çok yak- laşmış gibi görünüyorlar! Filistin yönetiminde Arafat yanhla- n ve karşıtlan Dahlan'ın ulusal çıkar ve reforma karşı olduğunun bilincine vararak yönetime girmesine karşı çık- tılar. Durum Filistin'de böyleyken Dah- lan Ingiliz basınında hâlâ genç bır re- formcu olarak tanıtıhyor. Ve paralı adamlan olan Gazze'deki güvenlik çe- teleri de hâlâ "reformun yeni sesleri" olarak nitelendiriliyor.Arafat tüm Filis- tinlileri, sürgüne gitmeyi reddederek lığında Filistinliler de onu destekledi, hâlâ da destekliyorlar. Oslo'nun mlmarı (tedavi için Fransa'ya giderken döne- bileceği garantisini almasa asla Filis- tin'i terk etmezdi), Camp David'de ödün vermesi istenen bazı haklardan vaz- Filistinliler özgürlükleri, yaşamlan için savaşmaya devam ederken neler kaybettiklerini biliyorlar. Ancak Ara- fat'ı destekliyorlar, çünkü Filistin Ii- derinin onlan temsil ettiğini biliyorlar. Bu güven Arafat'ı Filistin halkuıdan en fazla fedakârlık isteyebilecek lider konumuna getirdi. Her şeyden önce o, İsrail parlamentosu Knesset'te anlaşma- yı veto eden israil başbakanlan Ehud Barak ve Ariel Şaron'un tersme Oslo Banş Antlaşmasf nın miman. 2000'de- ki Camp David görüşmelerinde döne- min İsrail Başbakanı Barak, Filistinli- lerin Kudüs ve mülteci haklan gibi te- mel konularda ödün vermelerini, hat- ta bunlardan vazgeçmelerini istedi. An- cak Arafat buna karşı çıktı. Bu neden- le de Barak onu îsrail'i yok etmek is- teyen bir terörist olarak nitelendirdi. Dönemin ABD Başkanı BiDCUnton ve Barak'ın Camp David sonrasında ürettikJeri Filistinlilere "herşey"in su- nulduğunu ve onlann karşılığında hiç- bir şey vermediklerine ilişkin savı de- falarca çürütüldü. Ancak, aynı söylem ABD ve tngiliz basınında sürekli tek- rarlanıyor. fşin daha da kötüsü bu id- dia Israillilerin korkulannı ateşledi. Şa- ron da bu korkuyu topraklannı geniş- letmiş bir İsrail için yakıp yıkmak ve bağımsız Filistin devleti olasıhğmı bi- le reddetmek için kullandı. Şaron'un başdanışmanı Dov VVeisglass'ın geçen ay dediği gibi: "Çekilme planının önemi banş süre- cini dondurmasıdır. Bu da Filistin dev- letinin kurulmasının engellenmesi de- mektir" Ancak, ne ilginçtir ki politikacılar ve gazeteciler çekilme planına banş süre- cine doğru atılan olumlu bir adım ola- rak övgüler yağdınyorlar. Halkını terk etmeven lider Ve -belki bu satırlar yayuniandığın- da Arafat ölmüş olacak ama- Likud yandaşlannın stratejisini çok iyi anla- yan Filıstmliler, Arafat'ı komadayken bile desteklemeye devam ediyorlar. Ölürse de izinden gidecekler ve yerini zor dolduracaklar. iyi bir lider ohnak için öncelikle kendi halkını temsil et- melisin ve dış güçlerin işgali ya da sö- mürgeci yönetim esnasında onlan terk etmemelisin. O zaman kınk dökük bir karargâhta, hastanede, hapishanede ve öldükten sonra bile büyük bir lider ola- bilirsin. Bu, Filistinlilerin neden bu ka- dar büyük çoğunlukla Arafat'a oy ver- diklerinin, bugün oy vermeleri gerek- se ve sağlıklı olsa yine onu seçecekle- rinin açıklamasıdır. (The Guardian, İngütere, 5 Kasım) (*) Eski FKÖ Ingiltere Temsilcisi, Nullfıled Üniversitesi araştırma görevlisi HİÇBİR İŞİ DOĞRU YAPAMAZ MISIN SEN? HESAPLARIMZA GÖRE IRAKTA ANİDEN, VAR OLDUĞUNU İDOİA ETTİĞİMİZ SİLAHLARI BULMALIYDIK. KAYBETMEK İŞİN İÇİNDE YOKTUII1 ÖZÜR DİLB1İM 'OICKAMCA BBJdDE &MOADIĞINIZ YE» UNUTMUŞSUNUZDUR Yolsuzlukla mücadele...NADİRŞAHHÜSEYİN Yö n r olsuzluk, büyük ölçüde hükümetlerin işleyişiy- le ilintilidir. Hükümetlerin işleyiş biçimi değiş- meden yolsuzluğun da tamamen ortadan kaldı- nlması bu nedenle mümkün olamaz. Yolsuzlukla mü- cadele, devlet düzeninde reform yapılmasına bağımlı- dır. Yeni devlet başkanımız Susilo Bambang Yudhoyo- no'nun önceliği reform. Bunu söylerken reformun sa- dece değişiklik anlamına gelmediğini "iyiye" değişik- lik anlamını taşıdığının altını çizmem gerekiyor. Ortada yolsuzluğa karşı açılan savaş var. Devlet Başkanı Susilo, bu savaşın başında, partizanlık ve yol- suzlukla mücadeleye kendini ada- dığını göstermek için başsavcıyı makamında ziyaret etti. Bu belki ilk bakışta anlamlı bir ziyaret, olum- lu bir ilk adımdı. Ancak, devlet başkanının savcılık çatısı altuıda çok sistematik şekil- de yolsuzluk yapıldığınuı bilincinde olması gerekir. Başsavcılık şimdiye kadar hiç şüpheliler ve suçlular hakkında mal beyanı ve gelirlerin nereden geldiğinin kanıtlanması, "Nereden buldun?" soruşturması için başvuru yapmadı. Bir gün biryetkiliye nedenini sordum. Yanıb şöyle oldu:"Başsavahğm otoparknugördünüz mü hiç? Oradaki pahata otomobilleri gördüğünüzde 'Nere- den buldun?' soruşturmasmı neden yapamadığunıa an- larsınız. Çünkü maaşlarunızla böyle otomobiller alama- yacağumza göre ilk kurbanlar biz oluruz." Usulsüzlüğün ve yolsuzluğun devletin en güvenil- mesi gereken ve en üst düzeydeki kurumlannın içine • Hükümetlerin işleyiş biçimi değişmeden yolsuzluğun tamamen ortadan kaldırılması mümkün olamaz. girmiş olduğunun bir kanıtı da Nevada Üniversitesi pro- fesörlerinden Bruce Markell'ın bir anısı. Markell, bir Endonezya ziyareti sırasında bir grup savcıyla yemek yediğini ve adam kayırma, torpil konusundaki sohbet- lerini şöyle anlatıyor: "Ben adam kayuınayL, torpilyap- mavı yolsuzluğun bir rürü olarak nitelendirdiğimi söy- lediğimde masadakiierin benimle aynı görüşte ohnadı- ğını gördüm. Savcdardan biri akrabalann. arkadaşla- nn kavnlmasmın hoşbirşe> oimadığınısöyiediğimde' Pe- ki o zaman güç ne işe yarar' yanıtını verdL'' Peki bu şartlar altında devlet başkanı ne yapmalı? Öncelikle hükümette karar alma mekanizmasında olan herkes ka- muoyuna şeffaf davranmalı. Bütün programlar denetlenmeli. Yönet- melik ve kanunlann komplike ol- duğu, bunlann bazen duyurusu ya- pümadan değişikliğe uğradığını bi- liyoruz. Kesin olmayan ya da ek- sik bilgiler çoğu kez yetkililere harç, rüşvet, komisyon, pul parası ödemeye mecbur ediyor. Yolsuzluk arttikça önlenmesi zorlaşıyor. Bu nedenle yapılması gereken ikinci şey, kamu hizmetlerinde reform ve memurlann rüşvet almalannı engellemek için maaşlann arttınlma- sı. Üçüncü ve belki en önemlisi, iyi yönetim ve huku- kun üsrünlüğünün geçerli olduğu yolsuzlukla mücade- le stratejilerinin güdülmesi. Dördüncügörev halkın sa- vaşa kahhmını sağlamaktır. Yolsuzluk yaptığım bildi- ği kişi aleyhine suç duyurusunda bulunmak ve tanıklık etmek halkın savaşa yapacağı en büyük katkı olur. (The Jakarta Post, Endonejya) PaMstan ve Afganistan dost olmalı H amid Karzai'nin Afganistan devlet başkanlığı seçimindeki zaferi, Taliban rejiminin düşmesinden sonra ülke insanının onun cesur politikalanna verdiği destek olarak nitelendirilmeli. Geçen üç yıl içinde Karzai, sadece Taliban'ın uzantılannın değil, savaş ağalannnı da muhalefetiyle boğuştu. Buna ek olarak suikast ginşimlerine de maruz kaldı. Elde ettiği en büyük başanlardan biri, ülkede "işleyen" bir yönetimin, devlet düzeninin sağlanmasıydı. Bu zor bir görevdi. Çünkü bu alanda deneyimli isimler, uzun süren sivil savaş döneminde yurtdışına kaçmışlardı. Seçimin iki olumlu yanı vardı. giddetslz ve adll bir seçim oldu Ilki, "Şiddetsiz geçti" denecek kadar az sayıda üzücü olay yaşanmasıydı. Taliban, seçim öncesi savurduğu tehditlere rağmen seçim sürecini baltalamak konusunda başanlı olamadı. Kayıt süresince seçim bürosundaki görevlilere yapılan saldmlara rağmen seçmenler bu tehditlere kulak asmadı ve Afgan halkının büyük bölümü sandık başına giderek oyunu kullandı. Bu da halkın demokrasiye olan bağlüığının bariz bir göstergesiydi. Söylenecek ikinci olumlu şey ise devlet başkanlığı seçiminin "hakça" geçtiğiydi. Gerçi seçim sonucu işe usulsüzlük kanştığı gerekçesiyle geç açıklandı. Ancak BM yetkilileri konuyu araşnrdılar ve ortada seçim kanununa aykın bir durumun olmadığını saptadılar ve BM ile Afganistan karma komisyonu Karzai'nin yüzde 55.4'lük oyla seçildiğini açıkladı. Karzai'nin önündeki beş yıl kolay geçmeyecek. Geçen gün BM'nin üç görevlisinin kaçınlması, işinin ne kadar zor olduğunu göstermeye yetecek sadece bir örnek. Ülkenin büyük bölümünde kanunlar işlemiyor. Çünkü devletin eli o bölgelere henüz uzanmış değil. Taliban'ın yönetim içindeki kadrolaşması yok olmuş olabilir ancak hâlâ saldın düzenleme şanslan var. Bir de kendi yasalannı yazan savaş ağalan, aşiret liderleri var. Karzai'nin zaferi, Pakistan açısından memnuniyet verici. Ortak dil, kültür ve dinleri olduğuna bakılu-sa Pakistan ve Afganistan'ın banş, uyum ve iyi komşuluk ilişkileri içinde yaşamaktan başka çareleri yok. tki ülke de terorizm tehlikesiyle karşı karşıya. Ve, bu alanda işbirliği yapmalı. Afganistan'ın istikrarh ve banş içinde olması, Pakistan'ın yaranna olur. Bu nedenle Islamabad Afganistan'ın yeniden yapılanmasına yardım etmek için elinden geleni yapmalı. (Dawn, Pakistan, 5 Kasım)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle