Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
, 8 KASIM20O4PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
JhiJvUIlU1VJJ. ekonomi(gcumhuriyet.com.tr 13
Maden İşleri Genel Müdürlüğü 45 ayn madene ait toplam 500 maden sahası için ihaleye çıkacak
2 trilyondolarlıkihalefkonomi Servisi - Yeraltı zengin-
likJerinin uluslararası tekellerce iş-
lenmeden ülke dışına çıkanlmasına
olanak sağlayacagı endişesiyle eleş-
tirilen Maden Yasası kapsamında ilk
büyük uygulama hayata geçiriliyor.
AAnın haberine göre Maden işleri
Genel Müdürlüğü, 45 ayn madene
ait toplam 500 maden sahasını iha-
leye çıkaracak.
Maden İşleri Genel Müdürü Ye-
ner Cander, 2 trilyon dolar tutarın-
da tahmin edilen yeraltı maden kay-
Proje üretemedi
TOKİ
Fon'a
takıldı
• Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonu (TMSF),
Süzer Grubu'nun
borçlan nedeniyle
arsalar üzerindeki haczi
kaldırmayınca TOKİ 7
aydır proje başlatamadı.
ANKARA (AA) - Kamuyu
geçen yıl haziran itibanyla
360 milyon dolar zarar
ettirdiği ifade edilen
Bahçeşehir Projesi'ndeki
ortaklığını, MESA-
NUROL-SÜZER
gruplanyla anlaşarak
bıtıren TOKİ, TMSF
engeline takıldı.Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonu
(TMSF), Süzer Grubu'nun
borçlan nedeniyle arsalar
üzerindeki haczi
kaldırmayınca TOKİ 7
aydır proje başlatamadı.
7 ay süren görüşme
Söz konusu arsa üzerinde
500 trilyon-1 katrilyon
liralık gelir paylaşımı
esasına dayalı rant projesi
uygulamak için hazırlük
yapan TOKİ, TMSFnın,
Süzer Grubu'nun
Kentbank'a borcunun
tahsili için Bahçeşehir'deki
arsalar üzerinde haciz
karan aldırması üzerine
uygulamaya geçemedı.
Yaklaşık 7 ay süren
görüşmeler sonunda
TMSFnin, Bahçeşehir'de
TOKl'ye bırakılan arsa ve
gayrimenkuller üzerindeki
haczi kaldırma konusuna
olumlu bakma aşamasına
geldiği belirtiliyor.
• Türkiye'nin yeraltı kaynaklarmın işlenmeden yurtdışına çıkartılmasına kapı araladığı
gerekçesiyle tepki çeken Maden Yasası kapsamında, değeri 2 trilyon dolan bulan yeraltı maden
kaynaklan için ihaleye çıkılacak. Maden işleri Genel Müdürü Yener Cander, belirlenen sahalarla
ilgili olarak açılacak ihalenin en kısa sürede bilgisayar ortamıyla sonuçlandınlacağını söyledi.
naklannın yeni ihale edilecek olan
sahalarla ilgili programın aynntıla-
nnı açıkladı. Maden İşleri Genel
Müdürü Cander, alçı taşından altın
ve gümüşe, alüminyumdan kurşuna
kadar toplam 500 adet sahayı kap-
sayan 45 ayn maden türü için ihale
hazırlıldannın tamamlandığını ve
ilan aşamasına geldiğini bildirdi.
1 mllyar dolara ulaşabillr
Maden Kanunu'nda yapılan yeni
düzenlemelerin ardından hazırlanan
yönetmeliklerin de Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı'na sunulaca-
ğını ifade eden Maden İşleri Genel
Müdürü Cander, sektörün 600 mil-
yon dolar civannda olan maden ih-
racahnuı ekim ayı sonu itibanyla l
miryar dolara ulaşabileceğini kay-
detti.
Maden İşleri Genel Müdüriüğü'nün ihale konusu olan madenleri arasında ilk sırayı 117 sahayla kömür alır-
ken bunu 70 sahayla krom, 33 sahayla ponza taşı, 23 sahayla feldispat ve 21 sahayla kuvars-kuvarsrt izliyor.
Maden kaynaklarmın ekonomiye
kazandınlması amacıyla son yılla-
nn en büyük boyutlu saha ihalesini
gerçekleştirmeye hazırlandıklannı
belirten Maden İşleri Genel Müdü-
rü Cander, belirlenen sahalarla ilgi-
li olarak açılacak ihalenin de en kı-
sa sürede bilgisayar ortamıyla so-
nuçlandınlacağını söyledi.
İlk sırada kömür var
Maden İşleri Genel Müdürü Can-
der'in verdiği bilgiye göre, Maden
İşleri Genel Müdürlüğü'nün
ihale konusu olan madenleri
arasında ilk sırayı 117 sahay-
la kömür alırken bunu 70 sa-
hayla krom, 33 sahayla pon-
za taşı, 23 sahayla feldispat
ve21 sahayla kuvars-kuvarsit
izliyor.
Maden İşleri Genel Müdür-
lüğü 'nün firmalar arasında
ihaleye çıkaracağı sahalann
madenlere göre dağılımıysa
şöyle:
"Alün-gümüş, alüminyum,
anryant, antimuan, aspes, ba-
kır, bakır-çinko, barit-beno-
nit, boksit, çinko, demir, diyot-
tomit, doiomit, feldispat, 0u-
orit, grafit, kalker, kalsedon,
kaolen, karbondioksit, IdJ, kö-
mür, krom, kurşıın, kuvars
kumu, kuvars-kuvarsit, lüle-
taşı, mangan, mamezh, mon-
toriUonit, nefeilinli siyenit,
perlit, ponza, sepioüt, soda,
talk, trona, torba, pallastonit,
zeolit ve zımpara taşL"
Devlet maDarı işgal altnıda
Maliye Bakanlığı bürokratı llhamiSöyler'inyaptığı araştırma, Hazine'ye ait taşınmazlar
üzerindekiyağmanın boyuûannı ve devletin bu konudayaşadığıyetersizliği ortaya koydu
ANKARA (AA) - Devlet mallan-
nın korunmasından sorumlu Mali-
ye Bakanlığı'nm bir bürokratının
yaptığı araştırma, Hazine'ye ait ta-
şınmazlann nasıl yağmalandığını,
devletin de bu konuda ne kadar ye-
tersız kaldığuu gözler önüne serdı.
24 yıldır Maliye Bakanlığı'nda
çeşitli görevlerde bulunan ve halen
Personel Genel Müdür Yardımcıh-
ğı yapan JDhami Söyler'in, "Devlet
Mallarmın Yönetimi ve Kamu FV
nansmam Açısından Değeriendnil-
mesi" konulu doktora tezı, mülkı-
yet anlamında Türkiye'nin yakla-
şık yüzde 60'ına sahip bulunan Ha-
zine'nın mallanna nasıl sahip çıkı-
lamadığını ortaya koydu.
Araştırmada devlet mallanna yö-
nelik şu tespitler yer ahyor:
• Haziran 2004 sonu itibanyla
ülkemiz genelinde 15 bin 393 bina,
47 bin 126 arsa, 24 bin 592 arazi,
174 bin 72 tarla, 19 bin 814 bağ-
bahçe, 9 bin 45 orman alanı, 7 bin
220 orta malı (kamunun kullanı-
mında olan mallar), 3 bin 906 de-
niz dolgu alanı, 1106 su ve su ürü-
nü alanı, 534 tarih ve kültür alanı,
140 adet de maden ve ocak alanı ol-
mak üzere toplam 302 bin 946 adet
devlet malı işgal edilmiş durumda
bulunuyor.
Metrekaresi
ortalama 22 bin llra
Toplam büyüklüğü 2 milyar 241
milyon 76 bin 612 metrekare olan
bu alanlardan devlet, ecri mısil ah-
yor. 2004 yıhnda buralardan 50 tril-
yon hra ecri misil geliri beklendiği
dikkate alındığuıda, işgal edilen bu
alanlar için devlete metrekare başı-
na yıllık ortalama 22 bin 310 lira
ödeniyor.
• Kentsel alanda olsun, kırsal
alanda olsun orman sımrlan dışına
çıkanlmış yerlerde de aynı durum
kendisini gösteriyor. Orman Ba-
kanlığı, ülkemizde orman vasfını
yitirmiş araziler üzerindeki kaçak
yapılann sayısım yaklaşık 400 bin
olarak veriyor. Bunların altyapılan-
nın devletçe sağlanmış olması da
bir başka çarpıcı gerçek olarak or-
tada duruyor.
• Devlet mallannın korunması
ile görevli kurum ve kuruluşlar, per-
sonel, araç ve gereç yetersizliği ne-
deniyle özellikle Hazine arazileri
ve Vakıflara ait taşınmaz mallara
yönelik tecavüzleri önleyemiyor.
Örneğin çoğu Osmanlı Devle-
ti'nden kalma 220 milyon metreka-
re vakıf arazisi ve dükkânını izin-
siz kullanan 25 bin 718 işgalcinin
devlete verdiği zarar, 400 trilyon li-
ra olarak ifade ediliyor. Hiç kira
ödenmeden işgal edilen vakıf ara-
zileri arasında IstanbuTun Okmey-
danı, Sanyer ve Beykoz gibi yerle-
şim yerlenndekı arazılerle, tarihi
Mısır Çarşısı'ndaki dükkânlar da
bulunuyor.
t/ Benzer durum eski eserlerin
korunmasında da kendıni gösteri-
yor. Ülkemizde kültür ve tabiat var-
lıklannın korunması genel olarak
koruma kurullanna bırakılmış du-
rumda. Ancak bu kurullar, yeterli
elemana sahip olmadıklanndan hır-
sız ve kaçakçılara karşı işlevlerini
yerine getiremiyor.
Orantısız gdrünüm
• Sonuçta, devlete ait mallann
kamu fınansmanına katkılan, mev-
cut malvarlığı potansiyeli ile çok
orantısız bir görünüm sergiliyor.
ABD, Almanya, Ingiltere ve Fran-
sa gibi ülkelerde vergi dışı normal
gelirler içerisinde yer alan devlet
mallan gelirleri, toplam bütçe gelir-
lerinin yüzde 7'sini oluştururken bu
oran ülkemizde yüzde 0.7 civann-
da kalıyor.
DÜNYA EKONOMÎSÎNE BAKIŞ / ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRA erginy@tr.net
Köktendinci bir seçmen kröesinin sır-
tından seçimleri kazanan Bush'un ikin-
cı başkanlık dönemi, Amerikan de-
rrokrasisi ve dünya banşı açısından iyi
şeylervaat etmiyor. Ancak "imparator-
lck projesi" ve arkasındaki sınıflar açı-
sndan neredeyse mükemmel bir so-
ruç. Seçim sonuçları, "imparatorluk
pvjesinin" arkasına bir kitle desteği
koyarak meşruiyetini güçlendirdi; sür-
djrülmesi için gereken kültürel ortamı
konsolide etti, sürekliliğini sağlayacak
syasi, kültürel dönüşümler için gerek-
lisüreyi sağladı.
Büyük sermayeye gün dofldu
Büyük şirketler, Financial Times'ın
i^ret ettiği gibi, seçim sonrasında,
hendilerini umduklanndan çokdahael-
vîrişli bir ortamda buldular. Artık sağ-
l«< hizmetlerinin özelleştirilmesinden,
rükleerenerjinin teşvikinden korunak-
Idoga alanlannda petrol arama iznine,
sanayide kirlenmeyi engellemek için
lonan yasalann hafifletilmesine, şirket-
lee karşı açılan tazminat davalarının
zırtaştınlmasına, sınırlanmasına, yeni
%»rgi yasalarına kadar birçok alanda
ter ıstediklerini hiçbir engele takılma-
on elde edebilecekler (04/11).
Bush seçimlerden sonra yaptığı ilk
ıtonuşmada hem bu konulara değindi
İ9m de halkın onayını aldığının ve
ipogramını sonuna kadar uygulamaya
Hararlı olduğunun altını çizdi (Was-
•mgton Post, 05/11). Dış politikada
-areklilik ise savunma sanayii açısın-
«an yeni olanaklar demekti. Nitekim
Ibrsada seçimlerden az önce savun-
•ra, petrol ve kimya sektörü firmaları-
•n hısse senetleri üzerinde başlayan
•parlanma, toplam yüzde 3.6 artışla
teftayı 10.388'den kapattı.
Mükemmel Bir Sonuç! (-I-)
Yeni ortam
Muhafazakâr Radyo programcısı
ve yazar Hugh Hevvitt, "neo-con"la-
nn dergisi The Weekty Standard'da
seçimlerden hemen sonra yayımlanan
"1960'lann Sonu" başlıklı yazısında,
60'ların 11 Eylül'de öldüğünü, bu se-
çim sonuçlanyla da nihayet gömüldü-
ğünü muştuluyordu. Hewitt'e göre,
John F. Kennedy'nin 1960 seçimleri-
ni kazanmasıyla ABD toplumunu bö-
lerek kutuplaştıracak bir kültürel deği-
şim süreci başlamıştı (04/11). Bu süreç,
sivil haklar mücadeleleri, sendikalaşma
dalgası, kadın haklan, Vıetnam Sava-
şı'na karşı radikal hareket yaratarak
ilerlemeye devam etti; toplumsal eşrt-
sizliklerin eleştirisi günlük söylemin
parçası oldu. Hevvitt'in söylediği bö-
lünme işte buydu. Reagan dönemiyle
başlayan muhafazakâr karşı dalga,
Clinton yıllarında muhalefete çekildi,
ama özellikle dinci, milliyetçi, ırkçı gü-
ney eyaletlerinde güçlenmeye devam
etti (The New Republic, 05/11).
"Neo-con" ekip, bu dalganın içinde
kendi projelerini, Protestan/Evanjelik
köktenciliğe eklemleyerek elde ettikle-
ri sinerjiyle Bush döneminde iktidara
yükseldi. 11 Eylül saldınsının yarattığı
korku ortamı da 1960'lann son kalıntı-
lanna, en önemlisi Amerikan halkının
savaşma isteksizliğine, "Vıetnam
sendromuna" son öldürücü darbeyi
vurdu. Bush yönetimi hızla dinci akım-
ların etkisine girmeye, devlet ile kilise
arasındaki diyafram delinmeye başla-
dı. Artık Hıristiyan Siyonistlerin etkisi-
ne girmiş olan Beyaz Saray'da her sa-
bah güne Incil okuyarak başlanıyordu;
başsavcılığa, kadın haklanna, eşcın-
sellere açıkça düşman evanjelik Ashc-
roft getirilmişti. Bush'un seçim kam-
panyasını yöneten Kari Rove, strate-
jisini, seçmen kitlesinin tam ortadan
bölünmüş olduğu gerçeğinden hare-
ketle, seçimlerde sandık başına git-
mekte genel olarak isteksiz davranan
Evanjelik/Protestan kesimin oylannı,
bizzat kiliseleri kullanarak (The New
York Tımes, 04/11) harekete geçirme
üzerine kurdu. Bush işte bu ek 4 mil-
yon dolayında Evanjelik
oy sayesinde seçim-
leri kazandı. De-
mokratik Parti adayı
Kerry'nin de dini imaj
ve kavramlara konuş-
malarında sıkça yer
vermesi, yalnızca
Rove'un ekme-
ğine yağ sür-
mekle kalmadı,
" 1960 "ın gö-
mülmesini
de kolaylaş-
tırdı
Bu yüz-
den birçok yorumcu,
örneğin tarihçi Niall Ferguson,
"Bush'un başkanlığını inanç garantile-
di" (The Independent, 04/11) diye ya-
zarken Sidney Blumenthal, Bush'un,
Karl Rove'un otorıter popülist akımla-
n harekete geçirmesi sayesinde seçim-
leri kazandığına dikkat çekiyordu (The
Guardian, 04/11). Bir New York Ti-
mes yorumcusuysa "Aydınlanmanın
söndüğü gün" ifadelerini kullanacaktı,
seçim sonuçlanyla ilgili olarak (04/11).
Ancak korku etkenini de unutmamak
gerekir. 11 Eylül'den sonra Bush yöne-
timinin yarattığı, seçim dönemi boyun-
ca sürekli vurguladığı, en son Bin La-
din videosuyla bir kez daha bilinçlere
kazınan bu korku, çocuklarını okula
götürüp getiren annelerin büyük bir
kısmının da oylannı Bush'a vermeleri-
ne neden oldu.
iki partl, çok akım
İmparatorluk projesinin ilerleyebil-
mesi için din-devlet işlerinin kaynaş-
ması ve korkunun egemen olması yet-
mez. Tüm bunlara ek olarak bir siyasi
konsensüs, biriik de gerekir. Halbuki
Hugh Hevvitt'in gönderme yaptığı bö-
lünmüşlüğün izleri hem seçim sonuç-
lannda hem de iki ana siyasi partide
görülüyor.
Seçim sonuçları, batı ve doğu kı-
yılarında, orta-batıda sanayileşmiş
kentlerin oylannın ağırlıklı olarak De-
mokratlara, güney eyaletlerindeki (iç
savaşın köleci konfederasyonu) oyla-
nn ise Cumhuriyetçilere gittiğine, ger-
çek anlamda ulusal bir partinin yok-
luğuna işaret ediyor.
Sonra dikkatle bakınca, Cumhuri-
yetçilerin de Demokratlann da en az iki-
şer akımdan oluştuğu görülür. Cum-
huriyetçilen Köktendinci, Siyonist,
milliyetçi, ırkçı, militarist [üç "G" bloku
- Dinciler (God), eşcinsellere karşı olan-
lar (anti-gay) ve silah taşıma özgürlü-
ğünün kısıtlanmasına karşı olanlar(gun
lobby)] ve Aydınlanma geleneğine bağ-
lı (örneğin Gertrude Himmerfarb, The
Roads to Modernity, The British,
French, and American Enlighten-
ments, 2004), din, cinsel siyaset, kişi-
sel özgürlükler, kadın haklan konusun-
da daha esnek, dış politikada Avru-
pa'yla birlikte davranmaya önem ve-
ren, Irak savaşını efeştiren geleneksel
muhafazakâr kesim. Gözlemcilere gö-
re, Cumhuriyetçi Parti içinde bu kesi-
min yenilgisi, Demokrat Parti'nin yenil-
gisinden daha büyüktü. Oemokratiar.
Irak savaşma karşı çıkan, toplumun
ekonomik eleştirisini hâlâ sürdüren, iş
çevrelerine kuşkuyla yaklaşan, emek-
çilerden yana olanlar ve savaştan ya-
na, militarist iş çevrelerine yakın kesim.
İmparatorluk projesinin devamı için bu
bölünmüşlüğün ortadan kaldırılması
gerekiyor. Bunun için bir zemin var:
Korku/güvenlik, din ve milliyetçilik.
Bir yaklaşıma göre, devlet başkanla-
n ikinci dönemlerinde artık aday ola-
mayacaklan için kendilerini daha rahat
hissediyor, seçmenden daha çok tari-
he bırakacaklan mirasla meşgul olu-
yorlar. Bu yüzden Bush bu kez, daha
birieştirici, kapsayıcı, uzlaşmacı bir po-
litika izleyecek. Bir diğer yaklaşıma göre
ise Bush seçim zaferinden hareketle
halkın verdiği desteğe güvenerek daha
partizan politikalar izleyerek bölünmüş-
lüğü derinleştirecek. Bunlann ikisi de
"mekanik" ve indirgemeci yaklaşımlar.
Bush partizan bir politika izleyecek
olursa bu salt aynştıncı bir etki yapma-
yacak, aynı zamanda birleştirici bir et-
ki de yapabilecek. Partizan politikalar,
yaratacakları basınçla toplumsal kon-
sensüsü yeniden betimleyerek yukan-
da değindiğim zemin üzerinde tüm bo-
lünmüşlükleri aşan ve imparatorluk
projesinin sürekliliğini garanti attına ala-
cak bir toplumsal ruhun (Geist) oluşma-
sını hızlandırabilir (Çarşamba günü, bu
birlik ve süreklilik konusunu biraz daha
açmaya çalışacağım).
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Eskiden Yeniye...
Türkiye konusunda yorum yapan yabancılar,
son yıllarda sağlanan yasal ve kurumsal düzen-
lemelerden övgüyJe söz ediyorlar. Çoğu yorum-
cu yapılan bu değişiklikleri, olumlu karşılıyor;
yenileşmenin ve ilerlemenin göstergesi sayıyor.
Bu, yabancılann yaklaşımıdır. Konunun bir de
Türkiye tarafı var. Cumhuriyetin kuruluşu ve son-
rasının çoğu kez göz ardı edilen niteliği, kurum-
laşmaya verilen önemdir. Cumhuriyet yenileş-
mesi, gerçekte, kurumsal yeniliktir.
Türkiye'yi yönetenler yarım asırdır, Cumhuri-
yetin kurumlannı, kendi evrimleriyle güçlendire-
cek yerde yok etmeyi kendilerine iş edindiler.
Halkevleri, Köy Enstitüleri kapatıldı; yıllarca si-
yasal sömürü aracı yapıldıktan sonra Etibank ve
Sümerbank'ın boynu vuruldu; daha sonra Tele-
taş ve diğerleri elden çıkanldı; üniversite çöker-
tildi. Dil ve tarih kurumlannın nitelikleri değişti-
rildi, belli bir biçime sokuldu. Araştırma-geliştir-
me kuruluşlan ya iyice işlevsiz bırakıldı ya da ka-
patıldı. Son olarak da geçen günlerde, Türk Ta-
rih Kurumu'nun basımevi, yönetilemediğinden
kapatıldı. Böylelikle, ucuz krtapyayınındayarar-
lı hizmet verebilecek olan bir kamu kuruluşu el-
den çıkanldı.
•••
özellikle son yıllarda ve giderek yükselen öl-
çüde, değişimin itici gücünün ülke dışı etmen-
ler olduğu çok açıktır. Ekonominin bunalımdan
çıkması amacıyla başvurulan IMF'nin, dayattı-
ğı yasal ve kurumsal yeni düzenlemeler; son yıl-
larda AB üyeliğinin etkisiyle daha ileri bir düzey
kazanıyor. IMF, hasta olan ekonominin düzelme-
sini, tarımın çökmesi, işsizliğin artması, ücretli
ve maaşlılann yoksullaşması, özelleştirme adıy-
la ülkenin kaynaklannın elden çıkarılması; batık
bankaları ve ağır iç ve dış borçlanmalarıyla sağ-
landığını sanıyor. Bunlan yaparken de ekono-
miyle doğrudan ya da dolaylı ilişkili olan her
alanda sözüm ona yapısal reform adı altında ya-
sal düzenlemeler yaptırıyor; yeni kurumlaroluş-
turuyor. Şeker'den Enerji'ye oradan Tekel'e uza-
nan çok sayıdaki "bağımsız kurullar" bu yakla-
Şimın ömekleridir. Ancak, bu yeni kurum ve ku-
rullar, ilke olarak, eski kurumsal yapılann evri-
miyle ya da dönüşümüyle oluşturulmalıdır. Oy-
sa çoğu kez, yeniler oluşturulurken var olan ku-
rumlar tamamıyla yok sayılıyor. Yanlış olan bu-
dur.
Benzer bir durum, AB üyeliğine giden yolda
yaşanıyor. Çıkarılan yasalar da tıpkı bağımsız
kurullar gibi, ülkenin gerçeklerine ne ölçüde uy-
gun oldukları çoğu kez sorgulanmadan; bunla-
nn olası etkileri enine boyuna incelenmeden ve
sonuçlan kestirilmeden uygulamaya konuluyor.
Ancak oluşturulan yeni kurumlann ve çıkarı-
lan yasalann, daha doğrusu yaşanmakta olan
kurumlaşma sürecinin, çoğu durumda, eski el-
biseye dikilen yama gibi var olana uymayacağı
daçok açıktır. Türkiye'nin özellikle AB üyeliği sü-
recinde karşılaşabileceği sorunlann başında,
olası kurumsal uyumsuzluklar geliyor.
• • •
AB üyeliğine giden yolda Türkiye'nin gücü, ki-
şilere bağlı sözler ve Avrupalılarla gösterişli bir-
liktelikler degil, kurumsal yapısı, daha doğrusu
kurumları olmalıdır. Ekonomi, eğitim, kültür ku-
rumları; sendikalar ve gönüllü kuruluşlar ne ka-
dar güçlü olursa; kişilikli davranabilirse, AB ile
görüşmelerde, o ölçüde, ulusal çıkariarı kolla-
yan, başanlı bir üyeliğe geçiş süreci yakalana-
bilir.
Tarımdan bankacılığa, sanayiden turizme,
ekonominin kurumsal olarak güçlenmesi, üre-
tici birliklerinin, şirketlerin, sendikaların, tüketi-
ci ve çevre örgütlerinin, İMKB'nin, araştırma ve
geliştimne kuruluşlannın güçlendirilmesi büyük
önem taşıyor. Üniversite ve üniversite sonrası
başta olmak üzere tüm eğitim düzeni yenilen-
meli ve güçlendirilmelidir. Ancak tüm bu kurum-
sal güçlendirmeler yapılırken temel yaklaşım,
var olan yapılan yok ederek yerine yenilerini
koymaya çalışmak olmamalıdır. Var olan ku-
rumlann evrimi ve kendi içinden dönüşümü ger-
çekleştirilmelidir. Türkiye bunu başardığı ölçü-
de gelişecektir.
yakupr; metu.edu.tr
TURGLTLU SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo:2001 590
Mahkememizde devam etmekte olan vasıyetnamenin
okunraası davasında Manisa ilı Turgutlu ilçesi. Yenice
Mah. 21 cilt, 913 hanede nüfiısa kayıtlı Nusret ve MeT-
diye kızı 1330 d.lu Zeynep Sevinçli. Izmir 12. Noterli-
ği'nin 02 04/1993 tarih ve 11311 nolu vasıyetname ile
Manisa ili, Turgutlu ilçesi, Yedi Eylül Mh. Gürleyen S o
kağı'nda kain, tapunun 23/10/1970 tarih ve 225 kütük
sayfa nosunda 26 pafta 687 ada, 42 parsel numarasıııda
kayıtlı 126 m2, 78 dm2 miktanndaki avlulu kerpıç ev ve
dam cinsindeki gayrimenkulünün tamammı ölümü ha-
linde, müştereken ve mütasaviyen kızı Mesrure Güzel
ve Leyla Solmaz'a iadeye tabi tutuhnamak ve terekeme
dahıl edihnemek kayıt ve şartı ile vasiyet ettiğini bildir-
miş olup, vasiyetçi mirasçılanndan Orhan oğullan Ha-
kan Soyuhoş ve tlhan Soyuhoş"un adresleri tüm araştır-
malara rağmen bulunamadığuıdan yukanda içeriği belir-
tilen vasiyetnamenin ilan tanhinden ıtibaren 15 gün son-
ra adresleri tespit edilemeyen vasiyetçi mirasçılanna
tebliğ edilmiş sayılacagı, tebliğ tarihınden ıtibaren 1 ay
içerisinde vasiyete itiraz edilmedıği takdirde vasiyet ala-
caldılanna vasiyet alacaklısı olduklanna dair belge veri-
leceği ilanen ve ihtaren tebliğ olunur. 13.07.2004
Basın: 50391
ÜMRANÎYE AİLE MAHKEMESt'NDEN
EsasNo:2004 102
Davacı Hanıfe Bayram vekilı tarafmdan davalı Ahmet
Bayram aleyhine açılan boşanma davasının yapılan yargı-
lamasında verilen ara karan gereğınce, Davalı Ahmet Bay-
ram'a dava dilekçesi ile duruşma günü tebliğ edılememış.
davalının adresi zabıtaca tespit edılemediğınden, duruşma
gününün davalı Ahmet Bayram'a 7201 sayılı TK.'nun 28.
ve 29. maddelen uyannca ilanen teblığıne, ılanın gazetede
yayımlanmasından itibaren 15 gün sonra duruşma günü-
nün davalıya tebliğ edilmiş sayılmasına, duruşma tanhı
olan 10.02.2005 günü saat 09.30'da da\alı Ahmet Bay-
ram'ın hazır bulunması \eya kendısmi bir \ekılle temsıl
ettırmesı, aksı takdirde yokluğunda duruşma yapılıp karar
venleceği hususu ilanen tebliğ olunur. Basın: 50368