19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 KASIM 2004 PAZARTESİ HABERLER YÖK protestosunu demokratik bulmadığını belirterek 'Polisin de bir yere kadar sabn var' dedi Erdoğan 'cop'u savunduRtZE (Cumhu- riyet) - Başbakan Recep Tayyip Er- doğan öncekı gün YOK'ü protesto için düzenlenen eylemleri demok- ratik bulmadığını ifade ederek "Olay- / lar sırasında emniyet teşküatının sabruıı gör- dünüz. Polisin de bir yere kadar sabn var" diyerek ey- lemlere biber gazıyla müda- haleyi savundu. Erdoğan, NA- TO karşıtı ey- • Ankara ve îstanbul'daki YÖK'ü protesto eylemlerinde polisin öğrencilere göz yaşartıcı bomba, biber gazı ve copla müdahalesine Başbakan destek verdi. Erdoğan, "bu tür gösterileri demokratik bulmadığını" da söyledi. lemler sırasında da emniyet gö- re\ lilerinin sert tutumunu "polis göreviııi yapü" diye savunmuştu. Erdoğan Rize'nın Çayeli ilçe- sinde Milli Eğıtım Bakanlığı Hiz- metiçi Eğitim Enstitüsü ile Ah- met Hamdi Ishakoğlu Anadolu Denizcilik Meslek Lisesi'nin or- tak açılış törenine katıldı. Yardımsever işadamlarından memleketlerine eğitim ve sağ- lık kurumu yaptırmalannı ıste- yen Erdoğan şöyle konuştu: " Nedense eller cebe pek gitnü- yor. Alacak sanki öbür dünyaya götürecek. Halbuki eğitimde, sağ- bkta ne yatmm yaparsa onunla birtikte o gidecek. Gelin sağken bu yaürımlan yapalım. Ondan sonra da ebediyen haöra bıraka- hm. tnsanoğhı nedense kuyu yap- mayı sevmez ama minare yap- mayı sevh'or. Bunun nedeni ku- yunun görülmemesi, minarenin de görüJmesi. Haynn en güzeh' sağ elin verdiğini sol etin gönne- mesidir." Erdoğan, AB konusunda karar- lı olduklannı ve hükümetin üze- rine düşen görevleri yerine ge- tirdiklerini ifade ederek "Arük 17 Aralık surecinde AB ülkeleri- nin üzerine düşen görevi yapma- sını bekhyoruz. Eğer 17 Aralık'ta 2002 Kopenhagzirvesinde bize ve- rilen söz yerine getirilmeyecek olursa Türkiye, Kopenhag siya- si kriterlerinin adını Ankara kri- terieri koyar yohına devam eder" dedı. Başbakan Recep Tayyip Er- doğan, Ankara ve Istanbul'da Dinçer: Öğrenciler eylemlerde haklı HaberMerkea-Eğirim- Sen Genel Başkanı Alaad- din Dinçer. "Pofislerin har- cadığı para ünhersitelere kaynak olarak aynlsay dı, öğrenciler bueyfemleriyap- maya gerek duymayacak- larth." dedi. Ankara'daki eylemlerde gözaltına ah- nan 50 kişi tutuksuz yargı- lanmak üzere serbest bı- rakıldı. Eğitim-Sen Genel Baş- kanı Aiaaddin Dinçer, Eğı- tim-Sen Aydın Şubesi ta- rafindan organize edilen "YûksekÖğretimin Sorun- lan ve Demokratik Üniver- rite" konulu konferansta yaptığı konuşmada, olay- lann her yıl tekrarlandıgı- nı ve devletin kendi ku- rumlanna muhalifolan her kesime karşı hep acımasız davrandığını söyledi. Öğ- rencilerin taleplerinde hak- lı olduğunu belirten Din- çer, "Başta İstanbul ve An- kara olmak üzere. Türki- ye'nin çeşitli illerinde olay- lara müdahale eden polis- lerin harcadıgı para üni- versitelere kaynak olarak aynlsay dı, öğrencilerbu ey- lemleriyapmaya gerekduy- mayacaklardı. Dünkü ka- ranlık tablo yaşanmaya- cakn" diye konuştu. YÖK'ü protesto eyle- minde, 2911 sayılı Toplan- tı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet et- mekten gözaltına alınan, 8'i 18 yaşından küçük 50 kişi dün gönderildikleri Ankara Cumhuriyet Savcı- lığı'nda ifade verdikten sonra tutuksuz yargılan- mak üzere serbest bırakıl- dı. Ankara'da düzenlenen eylemde çıkan olaylarda eylemcilerin yol açtığı maddi zarann 100 milyar liranın üzerinde olduğu tah- mirı edıliyor. AJınan bilgi- ye göre, eylemde, 3 oto- mobile zarar verildi, Va- kıflar Bankası Kolej Şu- besi'nin camlan kınldı, OYAK Genel Müdürlü- ğü'nün önündeki banka- matik cihazına zarar veril- di, bina camlan kınldı ve yangın çıkanldı. YÖK karşıtı eylemlerde polisin sert rutumu nedeniyle öğrencilerin yanısıra yurttaşlar ve gazeteciler de yaralandı. (AA) YÖK'ü protesto amacıyla dü- zenlenen gösterileri değerlendi- rirken şunlan söyledi: "Gösterileri demokratik bul- muyonım. Bu tür gösterileri hak arayışı olarak doğru bulmuyo- rum. Düşünce, fikir özgütiüğü açısından, Özgürlüklerin arayışı açısmdan bu yol kullanüması ge- rekfi yol değildir. Kalkıp çevrede- ki cam çerçeveyi indireceksin, kalduım taşlanm sökeceksin ve araçlann üzerine atacaksın, po- lisi molotofkokteylrvle, şununla bununla taciz edeceksin... Bu- nunla geçmişte bir yere vanlma- dı, bundan sonra da bir yere va- nlamaz. Emniyet teşkUaümızuı sabruu gördünüz. Polisin sabn da bir vere kadar." Hastane açılışı Başbakan Recep Tay- yip Erdoğan daha son- ra Ishakoğlu Çayeli Dev- let Hastanesi Ek Hizmet Binası ve Şevki Balcı Acil Ünitesi'nin açılışı- na katıldı. Çayeli Devlet Hasta- nesi'nde 4'ü kadrolu, 2'si geçici olmak üzere 6 uzman doktor bulun- duğunu belirten Başba- kan Recep Tayyip Er- doğan, "GÖnülarzueder ki bu sayıartsm. Biz gön- dermenin gayreti içinde- yiz. Ama oıilar gelme- menin gayreti içindeler. İstiyoruz ki, sağhk hiz- meti ülkenin her yanına eşit oranda dağılsın. Va- tandaşlann ayaklanna kadar hizmetgebin" di- ye konuştu. Erdoğan'ın hediye araç tutkusu belediye başkanlığı dönemine uzanıyor Iddiadan da uçak kazanmış CHP'li Sav'dan hükümete: 'Atatürkbunları sopayla kovalar' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-CHP Genel Sek- reteri Önder Sav, Islam Özel Sektörünün Gelistiril- mesi Anlaşması'yla şeriat hükümlerinın kabul edil- mek istendiğini belirterek "Negünkrekaldhk!Atatürk mezarmdan doğnAa bun- lan sopa ile kovalar" dedi. CHP Ankara II Kadın Kollan Kongresi dün Çan- kaya Beledıyesi Vedat Da- lokay Balo Salonu'ndaya- pıldı. Kongreye katılan CHP Genel Sekreteri Sav, 49 yıllık siyasi yaşamında kadınlann çok önemli bir yeri bulunduğunu, partili kadınlann çalışmalanyla başanlı olduğunu kaydet- ri. "Kimi beninı yüzüm- den ezryet çekti. Ama doğ- rulanndan sapmadan yü- rüdüler" diyen Sav, Ata- türk ve Atatürkçü kadro- nun, kadınlara getirdikle- ri haklar nedeniyle gerici ve yobazlann boy hedefı olduğuna işaret etti. Ata- türk'ü ve yaphklannı iç- lerine sindıremeyenlerin, onu ve yolunda yürüyen- leri "dinsizMIde'' suçladığı- nı anlatan Sav, "Ben,Cum- huriyete, demokrasinin rüm değerlerine karşı çt- kanlar gibi, Sıvas'ta din kardeşleriıü yakan yobaz- largibi sözde dindar olaca- ğuna,dinsiz. mason. dikta- tör dedikleri Atatürk'ün izinde olmayı her zaman yeğlerim" dedi. Laiklikten asla ödün ver- meyeceklerini vurgulayan Sav, CHP'nindebirtartış- manın içineçekilmekisten- diğini söyledi. Kongreye tek aday olarak giren Se- \1mDoğana\T , Kadın Kol- lan Başkanlığı'na seçildi. ANKARA (ANKA) - MAN'dan bir otobüs. Hyun- dai'den iki otomobili hediye ola- rak alan, Airbus anlaşması kar- şılığında istediğı hediye uçak ye- rine Maybach otomobil alabilen Başbakan Recep Tay>ip Erdo- ğanın, işadamlarından uçak ta- lebinin İstanbul Büyükşehir Be- lediye Başkanlığı döneminde başladığı öğrenildi. Fransızlarla Airbus uçaklan- nm alımına ilişkin anlaşmanın • Erdoğan'ın, belediye başkanlığı döneminde armatör Kahraman Sadıkoğlu ile girdiği iddia sonucu bir küçük uçak kazandığı ortaya çıktı. imza töreninde kamu demırba- şına kaydedilmek üzere orta men- zilli uçak istemesi olayı, Erdo- ğan'm bu konuda belediye baş- kanlığı dönemine giden bir dav- ranış biçimini ortaya çıkardı. Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan'ın, Fransızlardan Airbus iha- lesi karşılığında hediye olarak talep ettiği V1P uçağı, "pazarük marjı kahnad^ı" için verilme- mış, ancak Almanya Başbakanı Gerhard Schröder'in girişimi üzerine yaklaşık 1.5 triryon lira değerinde Maybach otomobil Türkiye'ye hediye edilmişti. Edinilen bilgilere göre, Erdo- ğan"ın işadamlanndan uçak ta- lebi belediye başkanlığı döne- minde başladı. Erdoğan, ünlü ar- matörlerden Kahraman Sadı- koğlu ile "kazanması haünde uçak talep edeceği" bir iddıaya girdı. Erdoğan, iddia sonucu Sa- dıkoğlu "ndan küçük bir uçak ka- zandı. Erdoğan, Sadıkoğlu'ndan kazandığı uçağı, istanbul Büyük- şehir Belediye Başkanlığı hizme- tinde kullandı. Bu uçağın halen Büyükşehir Belediye Başkanh- ğı'nca kullanıldığı belırtildi. Emin Şirin, 2000 yılında cezaevinde geçen konuşmayı Meclis'e taşıdı 'Çakıcı'ya karşılık Ladin' Alaattin ÇakKL ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - istanbul Bağımsız Milletvekili Emin Şirin, Alaattin Çalacı'nın 2000 yıh mayıs aymda Kartal Cezae\i 'nde milletvekillerine verdiği ifadede. "kendisine karşüık Ladinin ölüsü- nün teslimi için FBI ile pazarhk ya- püdığuu" söylediğıne dikkat çekti. Şirin, Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan'ın yanıtlaması istemiyle verdi- ği soru önergesinde, Çakıcı 'rnn söy- lediklerinin MlT aracıhğıyla kont- rol edilip edilmediğini sordu. Şirin, soru önergesinde, 21. dö- nemde TBMM'de Mesut Yılmaz, E>üp Aşık ve Yaşar Topçu hakkın- da kurulan soruşturma komisyonu ça- hşmalannı anımsattı. Emin Şirin her üç siyasetçinin de "yasadışı örgüt- lerie ve mensuplanyia biıükte hare- ket ettiklerl örgüt mensuplaruun iş- ledikleri suçlann ortaya çıkanlma- suu engelledikleri ve suçlulan hima- ye ettikleri, devlet ihalelerinde çete- lerle işbüiiği yapüklan, hükümetin çeteler ve maf\ a ile mücadelede izle- diği poütikanuı başanya ulaşmasuu engelleverek göre%1erini kötüye kul- landıklan" gerekçesiyle kurulan ko- misyonun 3 Mayıs 2000 tarihinde Kartal Cezaevi'ne giderek burada Çakıcı ile görüştüğünü anımsattı. Rapora da aynen alınan ifadesine göre Çakıcı, henüz ikiz kuleler sal- dınlan gerçekleşmediği için en azm- dan Türkiye'de çok iyi tanınmayan Ladin hakkında şunlan söylemişti: "(Izmir millerveküi Salih Dayı- oğlu'nun 'Alaattin Bey, Mesut Yıl- maz'ın sizi öldürtme hadisesi ol- duktan sonra sizin Mesut Yılmaz'a herhangi bir tehdit veya baskı, teh- dide varan yaklaşımınız oldu mu?' sorusuna) Bakın efendim. bunlar tekKf ettiler CIA'ya beıüm için.As- hnda FBIva ettiîer tektif. Dediler ki, Çakıcı'run karşıhğında biz size Usamebin Ladin'in ölüsünü Afga- nistan'da teslim edelim. General Dostum'u iyi kullanarak. Vardı ya Özbek generaL Onun Türkiye'yle, senisle Uişkileri son derece iyiydL Teklif edfldi, bunu Amerikahlar ka- bul etmedL" IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Hamdullah Suphi Tannöver, Cumhu- riyetin kuruluşyıllannın önemli isimlerin- den birisiydi. llk Meclis'e milletvekili se- çilen ve Milli Eğitim Bakanlığı da yapan Tannöver, Türkçülük hareketinin en ta- nınmış ismi ve hatibidir. Türk Ocaklan onun adıyla özdeşleşmişti. Neredeyse yaşamı boyuncaTürkOcaklan'nın genel başkanlığını yaptı. Türkçülük hareketinin yayın organı Türk Yurdu (1910-1931) dergileri, Tübi- tay Yayınlan tarafından geçen yıllarda yayımlanmışt. Eski Türkçe yazıdan ye- nı dile uyarlanan Türk Yurdu dergilerini kanştınrken aerginin 8. cildinde (1924- 1925) Hamdulah Suphi Tannöver'in Mec- lis'teki bir konuşması ilgimi çekti. Cum- huriyet modemleşmesine ve kadınlann toplum içine çıkmaana kızan bir tutucu milletvekilinin eleştirilerine cevap veren Tannöver, bugün için de örnek olarak alı- nacak önernlı vurgular yaparak o günün yenıleşme anayışını dile getirir. 14 Şu- bat 1925 yılındakı konuşma, Batı ve uy- gariık arasınctaki ilişkiye ilginç gönderme- Cumhuriyetin Kuruluşu, Yenileşme ve Batı lerde bulunuyor. Tannöver'in bu konuşmasınaTürk Yur- du dergisi o dönemde şöyle bir giriş yaz- mıştı: "BûyükMilletMeclisi'nin 14Şubat tarihli içtimaında (toplantısında) Erzunım Mebusu Ziyaeddin Efendi'nin teced- düt (yenileşme) aleyhine irad ettiği nu- tuk dolayısıyla Hamdullah Subhi Bey, Türkiye 'de teceddüdün nerelerde aran- ması icap ettiğinigösteren birnutuk irad etmişti. Büyûk Millet Meclisi bu nutkun memleketin her tarafından neşir (yayın- lanması) ve tamimine (genelge ile duyu- rulması) karar verdi." Tannöver'in o zaman Türkiye'nin herya- nında yayımlanan bu önemli konuşması bu köşeye sığmayacak kadar uzun. Dık- katçekici bölümlerini yayımlıyorum: "Ar- kadaşlar! Bütün dünya üzerinde bir es- kiyeni mücadelesi vardır... Eskiyeni mü- cadelesi, eski Yunan topraklan üzerinde cereyan ettiği gibi, Avrupa tarihimalum- dur... Eskiyeni kavgası orada da din sa- hasında, ilim sahasında, sınaat ve sanat sahasında, hersahada cereyan etmiştir." "... Bizim toprağımızda eski ve yeni mücadelesi, en sarih (açık) şekilde te- barüz ettiği (belirginleştiği) müddeti alı- yorum, en aşağı bir asırdır. İki asırdan beri başlamış demek için tarih esbabt kafiye (yeterli sebep) gösteriyorsa da bir asırdan beri demek daha emindir... Son aylarda memleketin herköşesinde kulaktan kulağa fırsat bulunduğu vakit, Meclis'in nıhu gevşemiş zannedildiği vakit, Millet Meclisi'nin kürsüsünde ba- zıyevmi (günlük) gazetelerde, muttarin- den (sürekli olarak) muayyen bir mec- muanın sayfalarında bir tehlike sesi memlekete mütemadi (durmaksızın) ni- da ediyor (sesleniyor): Islam kadınlan- nı fuhşa sürüklüyorlar, sariıoşluğu hi- maye ediyorlar, ahlakı tereddiye uğra- tıyorlar (geriletiyorlar), mukaddesatı di- niyeihmal ediliyor... Tehlike var, tehlike var, tehlike var." Hamdullah Suphi, iddialardan birisınin de şöyle ifade edildiğini aktanyor: "Bazı türediler, bazı serseriler 'Avrupa mede- niyetini rezailiyle (rezıllığiyle) beraber ala- lım' diyorlar..."... "Kimlen kast ettikleh- nı isimlehyle söyleyebilirim... Bazı kim- seler demişler ki garp medeniyetini 1e- zahatleri, levsiyyatı (pislikleri) ile beraber alacağız... Hatırlarsınız, vaktiyle Meşru- tiyetzamanlannda yine böyle mukadde- sat ayaklar altına alınıyor diye tahrikata (kışkırtmaya) başlamışlardı." Hamdullah Suphi'nin bu iddialara kar- şı Bat uygarlığını tanımlayışı önemlidir. Gü- nümüzdekı tartışmalara da ışık tutacak ni- \eiMed\r."Karşımızdakilerzannediyorlar ki, medeniyet bir kıtadan diğer bir kıta- ya geçefcen gümrüklere uğruyor. Ziya Efendi hazretleriyle beraberbirkomisyon teşkil edenz, önlerine kâğıtlannı alırlar ve dışandan içeriye ne gelirse madde mad- de görüher. O gelen ne? Lokomotif, bu- yursun içeri. Bu gelen ne? Dans! Kabul etmiyoruz. Pek iyi bilirsiniz, medeniyet- ler bir memlekete girerken gümrüklere uğramaz, şunun bunun mûtalaasını al- maz, tasvibini beklemez." Bu konudaki düşüncelerini şöyle sür- dürüyor: "Gelenler, eğer birtakım ihti- yaçlann, birtakım zaruretlerin netice-i ta- biiyesi (ihtiyaçlann sonucu) ise mutlaka içerigirer. Mani olamayız... Birdevirki, hükümetini tenkit ve murakabe eder (de- netler). Kanaatinimatbuatında (yayın or- ganlannda), kürsüsünde ve her yerde söyler, onun ahlakıyükselmiştir. Siyase- tin bu geniş şetdiyükselen o ahlaktan doğ- muştur... Teceddüt (yenileşme) bize hür- riyet aşkını veren bu yeni tenbiyemiz- dir..." Tannöver'in," yenileşmenin ve ilerle- menin bir bütün olduğuna dikkat çek- mesi önemli. Batı uygarlığının da bir bü- tün olduğunu söylemesı bugün için de çok anlamlı değil mi? 2000'Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Dünyayı Değiştiren İnsanlar... Insanlık tarihi boyunca "dünyayı değiştiren insanlar" olmuştur. Isaac Newton, buluşlanylabilinenleri değiştirmiştir. Charles Danvin, Evrim Teorisi'yie o zamana kadar bilinenleri değiştirmiştir. Albert Einstein, fizikte bilinenleri değiştirmiştir. Skjmund Freud, ruhbilimde bilinmeyenleri bulmuştur. Steven Spielberg, sinemada yeni ufuklar açmıştır. Bill Gates, bilgisayar yazılımında bir çağı başlatmıştır. Bu "dünyayı değiştiren insanlar' ne yapmışlardır? O zamana kadar bilinenlerin değişmezliğini sarsmış, yerine yeni bilgileri koymuşlardırya da bilinmeyen bir şeyi bulmuş (keşfetmiş) ya da bilinmeyen bir şeyi yaratmışlardır (icat etmişlerdir). Mustafa Kemal Atatürk ne yapmış da "dünyayı değiştirmiş"lk? 2004 yılında, 21. yüzyıldaAtatürk'ü nasıl anlamalıyız? Bir vatan kurtancısı kahraman olarak mı? Yeni bir ülke yaratıcısı olarak mı? Bilinen, sayılan, yinelenen devrimlerin öncü lideri olarak mı? Atatürk, bunlardan çok daha fazlasıdır. Atatürk bunlann özünü oluşturan bir "dünya değiştiricisi"d\r. Bakınız Atatürk dünyada neleri değiştirmiştir? Büyük bir savaşla çökmüş, büyük devtetfertarafından artık yutulup ortadan kaldınlmasına karar verilmiş bir ulusun, bu büyük güçlere kafa tutabileceğini, karşı koyabileceğini, savaşacağını, iyi yönetıldiği zaman da bu savaşı kazanabileceğini göstererek "dünyayı değiştirmiştir". O zamana kadar, kahramanca savaşmış topluluklar olmuştur, ama büyük güçlere karşı savaş kazanan bir toplum olmamıştır. Atatürk, bütün küçük uluslara büyük bir ateş yakmış, sömürgeciliğe en büyük darbeyi vurmuştur. Savaşı kazandığı zaman bu işin bıtmediğini, yeni başladığını söyleyerek nasıl büyük bir "kurucu başkan" olduğunu göstermiştir. "Kurucu başkan" olarak bugün "eğitici liderlik- coaching" biçiminde yeniden keşfedilen liderliğin ilk örneklerinden birisini vermiştir. Bugün, 2004 yılında, Arapça ezanın değiştirilmesinin akıllara bile gelemeyeceği Türkiye'de halifelik kaldınlmış, saltanata son verilmiştir. Cumhuriyet yönetimi, hiç kimsenin aklına bile gelmeyecek olan bir karariılıkla gerçekieştirilmiştir. Dünya üzerinde "yeni, en üst düzeyde saygın, devlet başkanlarının ziyaret ettiği, her konuda görüşünün dikkate alındığı bir Türkiye" yaratmıştır. Bütün bunlann olabileceğini kanrtlayarak "dünyayı değiştirmiştir". Hareketin felsefesini Fransız Ihtilali'nden, Insan Haklan Bildirgesi'nden alan Mustafa Kemal, uygariığın Rönesans'la veAydınlanma'ylaotabileceğini kavramıştır. Hiçbir dogmaya yer vermeyen, hiçbir tabuyu banndırmayan felsefesini, büyük zekâlara yakışan bir politika ile uygulamaya koymuştur Stratejisi de, taktikleri de deha düzeyindeki zekâsının, sarsılmaz iradesinin, en güç zamanlarda bile eksilmeyen geleceğe güvenişin ve sosyal etkisinin adım adım izlenecek kanıtlandır. O günlerin Türkiyesi'nden bugünün Türkiyesi'ne gelişin hikâyesi gerçekten ibret vericidir. Bugün bütün olanakların daha fazla olduğu, her alanda yetişmiş insan gücüne sahip olduğu açık olan Türkiye'nin Avrupa'nın kapısında nasıl yalvar yakar olduğuna ibretle bakmak gerekiyor. Bugün, o günlerden çok daha büyük bir potansiyele sahip olan Türkiye'nin bağımsızlığını nasıl kaybettiğini çok iyi anlamak gerekiyor. ABD'nin siyasal ve ekonomik güdümünde, Avrupa'nın kapısında el pençe divan duran bir ülke. Utanç verici bir düşüş. Bütün uygar hamlelerin dış dinamiklere bağlandığı Türkiye'nin 1920-1938 yıllan arasındakı on sekizyılına çok iyi bakılması gerekiyor. Evet, sadece 18 yıl. Birde 1980 ile 1998 arasndaki on sekiz yıla bakarsak aradaki nitelik farkını çok daha iyi anlanz. Atatürk'ten sonra kaç on sekiz yıl geçti. Atatürk, kesinlikle dünyayı değiştirmişti. Ya onun kurduğu modem Türkiye? Bugünün Türkiyesi nasıl (ve nereye doğru) değişiyor dersiniz? e-mailfg superonline.com Faks: 0 212 513 90 98 Samsun Kız Yetistirme Yurdu AKP'li vekil SES afişlerini indirtti MEHMET ÖZDEMİR SAMSUN - AKP Samsun Milletvekili Ce- malYıhnazDemir, ön- cekı gün II Sosyal Hiz- metler Müdürlüğü'ne bağlı Samsun Kız Ye- tiştirme Yurdu'nun pa- nosunda asılı olan Sağ- hk Emekçileri Sendika- sı'nın (SES) afişlerini "Burada başka sendika yok mu?" diyerek in- dirtti. Demir'e tepki gös- teren SES Samsun Şu- besi Baskanı Süleyman Bal,4688 Sayılı Yasa'ya dayanarak yetkili olduk- lan işyerinde panoya afişler astıklannı anım- sattı. Bal, "Yasalarauy- gun olarak asılmış olan pano. yine yasalara uy- gun olarak hazırianmış obn afişleri gayri nizami şekilde almayeddsini sa- ym miDervtkiB kendism- de nasıl görmüştür" di- ye sordu. Ülkü Ocaklan Trabzon Subesi: Ulkücüler bayılmaz! AHMETŞEFtK TRABZON - Ülkü Ocaklan mensubu bir grup, geçen hafta hükü- metin yabancılara mülk satışı ile ilgüi uygulama- larına tepki göstermek amacıyla AKP İl Baş- kanlığı önünde toplan- dı. Basın açıklamasını okuyan Özgür Kaplan bir an fenalaştı. Kaplan, arkadaşlannın yardımıy- la kısa sürede kendine geldi. Ertesi gün yerel gazetelerde haber "Basm toplantısında baygınlık geçirdi" biçiminde yan- sıtılınca Ülkü Ocaklan Trabzon Şube Başkanı Tolg» SKrikay? bir açık- lama yaptı. Sivrikaya açıklamasında. "Arka- daşlanmız basın açıkla- masıyapbktan sonra oru- cun etkisiyie biraz fena- hk geçirdL Baygınlık ge- çirmemiştir. Llkücüler ba^ihnaz" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle