19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 KASIM 2004 CUMA HABERLER DUNYADA BUGUN ALt SİRMEN İmparatorluk Savaş İstiyor Beğensek de beğenmesek de 21. yüzyılın ya da hiç değilse 21. yüzyı- lın ilk çeyreğinin dünyaya egemen ve tek imparatorluğu ABD'dir. Imparatortukların temel güdüleri, hegemonyalarını ne pahasına olursa olsun korumaktır. Gerçi hiçbir imparatorluk, sonsuza dek egemen olamamıştır. Sonlannın belirtileri kimi zaman en güçlü dö- nemlerinde bile kendini göstermiş- lerdir. Nrtekim Femand Braudel, Os- manlı Imparatorluğu'nun ilk yorulma alametlerinin, daha Kanuni Sultan Süleyman zamanında ortaya çıktığı- nı söyler. Osmanlı tarihinin en dikkate değer kişilerinden biri olan Kâtip Çelebi, 1653'te, yazdığı "Düstur'ül-Amel /? Islah il Halel" (Bozukluklartn Düzel- tilmesi Için Rehber) adlı risalesinde, Islam düşünürü Ibni Haldun'un uz- viyetçi biyolojist teorisine yakın olan bir görüşü savunarak devletlerin de, doğma, büyüme, gelişme, durma ve gerileme evreleri olduğunu söyler ve Osmanlı için de eskiye dönüş, eski ku- rumlan ihya ederek gençliğini yeniden elde etmek imkânı bulunmadığını, ol- sa olsa yaşlılık döneminin kimi ted- birlerle uzatılıp mümkün olduğunca sağlıklı biryapıya kavuşturabileceği- ni ileri sürer. Kâtip Çelebi'ye göre, bu durumda Osmanh'nın yaşlılık döneminin elden geldiğince uzun ve sağlam geçebil- mesi için bir "Sahib'üs Seyf'e yani eli kılıçlı güç sahibi bir kişiye ihtiyaç vardır. 0 sırada tahtta olan çocuk padişah Mehmet IV ün annesi Turhan Sul- tan, Köprülü Mehmet Paşa'yı bu- lacaktır. Ama Kâtip Çelebi'nin risalesinin pek anlaşılmış olduğu söylenemez. Çünkü Osmanlı, bu rapordan otuz yıl sonra ikinci Vıyana kuşatmasını ya- pacak ve 16 yıl boyunca Avrupa'nın Hıristiyan kuvvetler koalisyonu kar- şısında yenilgiden yeni Igiye sürükle- nerek çöküşünü hızlandıracaktır. • • • Şu anda Amerikan Imparatorlu- ğu'nun da sonunun belirtilerini gör- düklerini söyleyenler var. Ne derece haklı olduklannı bilemem. Ama görü- nen o ki, Sam Amca henüz kendi açı- sından böyle bir belirti sezmemekte, havlu atmaya hazır görünmemekte- dir. Zaten imparatorlukların kendilik- lerinden sonlanna nza göstermeleri beklenmez, yukanda da belirtildiği gibi, imparatorluklann temel dürtüsü hegemonyasını sürdürmektedir. Imparatoduklaryapı itibanyla kural- larını kendi koyduklan ve kendi leh- lerine çalışan barışı herkese kabul ettirmeye çalışırlar. Bu banşın özü de imparatorluk için iyi olanın bütün dün- ya için iyi olmasıdır. "Âmerika için iyi olan, bütün dün- ya için iyidir" diyen Bush'un "Pax Americana* sı, tpkı "Roma için iyi olan bütün dünya için iyidir" düşüncesin- den yola çıkan "Pax Romana" ile ay- nıdır. Pax Romana'nın dışında kalanlar nasıl barbar iseler Pax Americana'nın kurallannı kabul etmeyenler de çağ- daş barbarlar yani teröristtirler. Pax Americana'ya boyun eğen dik- tatörter, diktatörsayılmazlar, Pax Ame- ricana ile çıkariannı telifedenlerin kit- le imha silahları bile olsa onlartehdit teşkil etmezler. Hatta bir zamanlar terör ihraç eden ülkeler sınıfına dahil edilenler, Pax Americana doğrultusuna girer gir- mez listeden çıkarılır, ama o doğrul- tudan çıkar çıkmaz tekrar listeye ko- nuıian tıpkı Saddam örneğinde ol- duğu gibi... • • • Buna karşı etik itirazlar ileri sürme- nin de bir anlamı yoktur. Imparator- luğun etiği, imparatorluğun hege- monyasını korumaktır, çünkü impa- ratorluk için iyi olan herkes için iyidir. Amerikan seçimlerine bir de bu açı- dan bakmakta yarar var. Irak'a savaş açıp, ülkeyi işgal eden savaşı Iran'a belki de Suriye'ye de yay- maktehdidini ileri süren Bush, 2000 yılındaki seçimlerden çok daha faz- la oy aldı. Bush bu kez, Amerikan seçmeni- ninyüzde 51'inindesteğinikazandı. Savaşçı yüzünü bu kadar açıklıkla ortaya koymadığı sırada aldığının çok üstünde bir oy oranına vardıysa Bush, bu inkâr götürmez bir şekilde impa- ratorluğun tebaasının da savaşı iste- diği ve desteklediği anlamını taşı- maktadır. Bu noktada yanılgıya düşmemek gerekir. NeTürkiye, ne Avrupa, ne de şu an- da hemangi bir güç, impatorluğun "barbarlar!" ile savaşını engelleyebi- lecek bir kudrete sahiptir. Yapılabilecek tek şey, bu savaşın sıçrama tahtası ve odağı olmamak- tır. Türkiye konumu itibanyla savaş cephesinde yer almaktadır. Bu savaşın içine sürüklenmemek ve bu savaşın yıkımından hiç olmaz- sa az etkilenmek için, çok dikkatli ve dirayetli davranmak zorundayız. Türkiye'de işbaşında olan iktidann dirayeti konusunda ciddi kaygılarım var. Bu durumda kamuoyuna ve med- yaya çok iş düşüyor. 1 Mart tezkere- si öncesi medyadaki savaş çığlıkla- rını anımsayınca, fazla iyimser olma- nın güçlüğünü anlamak kolaylaşır. Birgerçeği hiç unutmayıp hep vur- gulamak zorundayız. Savaş sadece imparatorluğun hegemonya savaşıdır. asirmenfa cumhuriyet.com.tr Sezer'in Adalet Bakanlığı'nın gönderdiği dosyaya göre hareket ettiği görmezden geliniyor Dincibasında af çarpıtmasıANKARA (CumhuriyetBüro- su) -Cumhurbaşkaru Alimet Nec- deCSezer"in anayasayla kendisi- ne tanınan af yetkisini kullanma yöntemi dinci gazetelertarafın- dan çarpıtılıyor. Adli Tıp Ku- rumu Başkanlığı'mn raporu, Adalet Bakanlığı'nın uygun gö- rüşüyle Cumhurbaşkanrnın af yetkisini kullandığı görmezden geliniyor. Cumhurbaşkanı af yet- kisini kullanırken hükümlünün han- gi suçtan mahkûm olduğuna de- ğil, ihtisas kurumunun ver- diği sağhk raporuna bakarak v karar veriyor. Cumhurbaşkanı'nın ana- yasanın 104. maddesinde- • Cumhurbaşkanı af yetkisini kullanırken dinci basmın iddia ettiği gibi hükümlünün hangi suçtan mahkûm olduğuna değil, ihtisas kurumunun verdiği sağhk raporuna bakarak karar veriyor. ki "sürekli hastalık sakatbk ve koca- ma sebebiyle belirti kişilerin cezalan- nı hafifletmek veya kaldınnak" yet- kisını kullanma yöntemi, dinci gaze- teler tarafından çarpıtılıyor. Cumhur- başkanı Sezer'in affedeceği kişileri kendısının seçtiği ve "teröristfcri" af- fettiği ıddialan gerçeği yansıtmıyor. Cumhurbaşkanı'nın af yetkisini kul- lanmasında, hükümlünün mahkûm olduğu ceza değil Adli Tıp Kurumu BaşkanlığTıun verdiği sağlıkraporu belirleyici oluyor. Bir nükümlünün affedilmesi süre- ci şöyle işliyor: Öncelikle hükümlü, sağlık sorunlan yaşadığı gerekçesiy- le kaldığı cezaevinin bağlı olduğu başsavcılığa başvuruyor. Başvuru- sunda, sağlık sorunlan nedeniyle cum- hurbaşkanının afyetkisindenyararian- mak istediğini bildiriyor. Başsavcı- lık, hükümlüyü, devlet hastanesine sevk ediyor. Hastanenin hükümlünün sağlık sorununun ciddi olduğu yö- nünde sağlık raporu vermesi duru- munda, dosya Adli Tıp Kurumu Baş- kanhgı'na taşınıyor. Adli Tıp. hüküm- lünün. "cezaevinde kalmasının haya- ti tehlike\e neden olacağı ve cezaevin- detedavisinin mümkünolmadığT yö- nünde raporveriyor. Raporu değerlen- diren başsavcüık kendi görüşüyle bir- likte dosyayı, Adalet Bakanlığı'na iletiyor. Bakanlık incelemenin ardın- dan "uygun görürse" dosyayı, hü- kümlünün affedilmesi için Cumhur- başkanhğı'na iletiyor. Cumhurbaşka- m da yaptığı incelemenin ardından herhangi bir eksiklik görmezse ve af- fa engel bir durum belirlemezse ana- yasal yetkisini kullanarak hükümlü- yü affediyor. AKP'nin 'kadrolaşma inadı' nedeniyle yapılmayan seçim, kurumdaki çalışmalan da engelliyor SaMstav'da rahatsızhk arttı•/^ •/tLHANTAŞa ANKARA - TBMM Plan ve Bütçe Komisyo- nu'nun yaklaşık 10 ay- dır boş bulunan Sayıştay Genel Kurulu'ndaki 8 üyelik için seçim yapma- ması, Daireler Kuru- lu'nun toplanmasında so- runlara neden ohıyor. Boş üyelikler ne- deniyle dı- ğer kurullar- dan Daireler Kurulu'na üyeaktanmı yapılarak ça- lışmaya de- vam edilme- ye çalışıh- yor. Seçimin yapılmama- sı, Sayıştay içinde rahat- sızlıklan do- ruğa çıkanr- ken kuruma "siyasi göz- le" bakılma- sıdatepkile- re neden oluyor. Sayış- tay kaynaklan, iktidann "Sayıştay'ı ele geçirme planı" yaptığını savladı- lar. tktidann "kadrolaşma inadı". Sayıştay'm bazı kurullannın çahşmasını engellerken kurum için- de de rahatsızlıklara yol • Boş üyelikler nedeniyle diğer kurullardan Daireler Kurulu'na üyeaktanmı yapılarak çalışmalar sürdürülüyor. Kuruma 'siyasi gözle' bakılması tepkilere neden olurken iktidann " Sayıştay'ı ele geçirme planı" yaptığı belirtiliyor. açıyor. Edinilen bilgiye göre. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nca seçilmesi gereİcen 8 üye- nin belirlenmemesi ne- deniyle Sayıştay Daire- ler Kurulu'nun toplan- masında sorunlar yaşa- nıyor. Kurulun toplana- bilmesi için gerekli olan üye sayısının tamamla- nabilmesi amacıyla di- ğer kurullar- dan üye ak- tanmı yapı- lıyor. Daire- ler Kurulu, idarelerin yapmış oldu- ğu sözleşme- lerin tescili- ni yapıyor ve mali konu- lardaki yö- netmeliklere ilişkin görüş oluşturuyor. Sayıştay'a "•siyasi gözle ~ ^ ~ ~ ^ ~ bakılmasın- dan" rahatsızlık duyan üyeler, "Sajıştay'ınsiya- setten annmış olması la- nm. Ancak bu gözle ba- kılması ve seçimin ta- mamlanmaması denetçi ada>lannda da psikolo- jik olarak rahatsızlık ya- ratıyor" görüşünü dile getirdiler. PATRON DEDIGIN HER ŞEYIGORUR ŞİRKET ELEMANLARININ VE ARAÇLARININ DURUMUNU HER AN İZLER, BELİRLİ SAHALARA GİRİŞ ÇIKIŞLARDA YA DA HERHANGİ BİR AKSAKLIK DURUMUNDA ANINDA HABERDAR OLUR. SİZ DE BU HİZMETLERDEN FAYDALANMAK İSTİYORSANIZ. ARAYlNi 0542 444 5007 Ayrıntılı bilgi için www.telsim.com.tr'ye bekliyoruz... CEPRO KURUMSAL HİZMETLER 'Devrimcüerestıldmhır arttı' Bornova'da öoceki akşam Ege Üniversitesi (EÜ) öğrencisi bir kişinin. kalabauk bir grup tarafından bıçakla yaralanmasma £Ü öğrencileri tepki gösterdL Kampus alanında toplanan yaklaşık iki >üz kişilik öğrenci grubu. Uçe merkeziııe kadar yürüyerek faiOerin bulunmasmı istedl Öğrenciler, son haftalarda EÜ'de devTİmci, demokrat öğrencüere yönefik saktan hareketlennin başlad^uıı büdirerek daha büyûk oiayiann yaşanmasmdan endişe du>duklannı aktardılar. Üniversite dışından gelen 40 kişilik grubun arkadaşlannı bıçakladığını bildiren öğrencikr, "Bu ve benzeri sakünlar gösteriyor ki, faşizm son yıDarda biriktirdiği kmi kusmaya başladı" açıklamasmı yaptüar. Olayı kmayarak yetkilifcri göreve çağıran öğrencikr, daha sonra olaysız bir şeköde dağddı. (Fotoğraf: EMRE DOKER) DYP'Iİ Adati: Enflasyon iddiası boş çıktı ANKARA(CumhuriyetBü- rosu)-D\T Genel Başkan Yar- dımcısı CeblAdan, yüzde 3'lük ekim ayı enflasyonunun, ikti- dann "enflasyonu düşüriiyo- ruz" iddiasını boşa çıkardığı- nı kaydetti. Adan, yaptığı açıklamada, AKP'nin 2 yıllık iktidannda "basiretsiz, beceriksizve baskı- cT bir polırika izlediğini beürt- ti. İktidann bu süre içinde ken- dine ait hiçbir işe imza atama- dığını voırgulayan Adan, "Eko- nomi, tıpkı geçmişteki gibi IMF'ye,dış poütikada AB baş- kenüerine teslim edUmiş du- rumda. Son açıklanan yüzde 3'Kik ekim ayı enflasyonu, sa- deceteköğündüklerikonuoJan enflasyonu düşürüyoruz iddi- asını boşa çıkarmryor, aynıza- mandaekonomidekigenel den- gesiznğe işaret ediyor" dedi. AKP iktidan döneminde iş- sizlerin sayısmda da ciddi ar- tışlar olduğunu belirten Adan, "Bu arnş iktidann 'ekonomı büyüyor' iddiasını tekzip edi- yor" dedi. IRNOKTASI/OMLÇkUŞUR oralcalislar^cumhuriyetcom.tı ABD Seçimlerinde 'Moral Değerler'in Rolü... ABD seçimlerinin sonuçlan az çok belli olduktan sonra BBC, CNN, Fox News gibi uluslararası kanallardaki tartışmalan izlemeye başladık. Hangi kanaldaydı şim- di hatıriamıyorum, ancak "Bush bütün bunlara rağmen neden ka- zandı?" sorusuna cevap arayan bir yorumcu, "Hesaba katılma- yan en önemli etken, bence bu seçimlerde 'moral (dini ve ahlaki) değerier'/n rolüydü" dedi. ABD ekonomisi Bush dönemin- de geriye gitmişti. Işsizlik artmış, Clinton döneminde 200 milyar dolar olan ihracat fazlasının ta- mamı eritildiği gibi, 410 milyar do- lariık da bir ihracat açığı oluşmuş- tu. ABD yurttaşlannın yıllık gelir- lerinde Bush döneminde 1500 dolarlık bir gerileme yaşanmıştı. ABD başkanlık seçimlerinde eko- nomik durum herzaman tayin edi- ci etkenlerden birisiydi. Bu açı- dan bakıldığında ekonomik tab- to Bush'un aleyhine birgörüntü ve- riyordu. Siyasi alandaki durum daha da kötüydü. Irak işgal edilirken, öne sürülen gerekçelerin hiçbiri doğ- rulanamamıştı. ABD halkına ve dünyaya yalan söylendiği, şimdi daha net bir şe- kilde ortaya çıkmıştı. ABD, aske- ri olarak da Irak'ta tam anlamıyla bir batağa saplanmıştı. Geleceği belli olmayan savaş ve bu sava- şa karşı direniş bütün şiddetiyle devam ediyordu. ABD'nin birçok müttefiki ile ilişkisi bu işgal nede- niyle bozulmuştu. ABD, işgal sı- rasında uluslararası yasalan tanı- mayan bir tutum içine girmişti. Irak, ABD halkı için tam anlamıy- la bir felaket haline dönüşmüştü. ABD halkının Irak'taki işgalde ortaya çıkan başansızlıktan rahat- sız olduğu çok açıktı. Seçimler sı- rasında yapılan kamuoyu yokla- malannda bu saptamalar ortaya çıkmıştı. Sonuç olarak birçok te- mel nokta açısından bakıldığın- da Bush dönemi pariak geçme- mişti. Halk da bu durumdan hoş- nut değildi. Peki bütün bu olumsuz faktör- lere rağmen, Bush geçen seçim- lere göre dahafazla oyu almayi na- sıl başarmıştı? Işte kanallardan birindeki yorumcu, bütün bu tab- loyu ortaya koyduktan sonra şöy- le demişti: "Dikkate alınmayan, önemsenmeyen konu, ABD hal- kının 'moral değerier'eyöneMcdu- yarlılığıydı. Yeni seçmenin de bu değenere önem verdiğine tanıkol- duğumu söyleyebilirim." Neydi bu moral değerler? Yo- rumcunun söylediğine göre, eş- cinsel evliliklerinin savunulması, kök hücre elde etmek amacıyla ce- nin klonlanması, Bush tarafından şiddetle reddedilirken, Kerry bun- lan destekliyordu. Yorumcu, bu konularda iki liderarasındaki yak- laşım farklılığının, oy veren mu- hafazakâr ABD halkını etkilediği- ni belirtiyordu. Yorumcunun söyledikleri yaba- na atılır bir iddia değil. Bu iddiayı geliştirecek başka biryoruma da- ha rastladım. Bush'un siyasi baş- danışmanı Kari Rove'nin seçim- lerdeki rolünden söz ediliyor. Ko- yu bir Hıristiyan olan Rove, Evan- jelist Hıristiyan oylannın Cumhu- riyetçilere akmasını sağlayan kişi sayılıyordu. Rove, varlığıyla, kili- se ve Bush arasında sağladığı iliş- kiyle koyu Hıristiyan kitleyi etkile- mişti. Hıristiyan cephenin Beyaz Sa- ray'daki temsilcisi olarak tanınan Rove'nin vartığı ve oynadığı söy- lenen rolle, "moral değerler" ko- nusu üst üste oturunca tablo da- ha anlaşılırhalegeliyordu. Bush'un bu seçimlerdeki en büyük kozla- nndan birisinin dinci ABDIiler ol- duğu tartışma götürmeyecek ka- dar kadar açıktı. Tabii bütün bu tablo, ABD se- çimlerinde giderek dini etkilerin daha fazla rol oynadığı gerçeğini de gözler önüne seriyor. ABD'de yükselen dine yönelme dalgası bu seçimlerde eskisinden daha fazla rol oynamış gibi görünüyor. Bu yönde yapılan yorumlan cid- diye almak gerekiyor. Nasıl Islam dünyasında geleneksel değerle- re bir yöneliş söz konusuysa, Hı- ristiyan dünyasında da benzer bir eğilimden söz edebiliriz. ABD seçim sonuçlannı izlerken yapılan bu yorum, bana içinde ya- şadığımız dönemi de ifade eden birgerçek gibi göründü. ABD için- de dinin ağıriığının arttığını, mez- hep ve tarikatlann yaygınlaştığını biliyorduk. Başkan Bush'un da sonradan koyu Hıristiyan bir inan- ca yöneldiğini de biliyorduk. Belli ki ABD halkının bir kesimi de bu eğilimin sonucu olarak Bush'a oy vermişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle