Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 KASIM 2004 CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Che efsanesinin ardmdaki maceralı gençlik yolculuğunu aktaran Motosiklet Günlüğü bugün başlıyor
Diarios de
Motocicleta /
Yönetmen: VValter
Salles / Senaryo:
Jose Rivera /
Kamera: Eric
Gautier / Müzik:
Gustavo Santaolalla
Oyuncular Gael
Garcia Bernal,
Rodrigo de la Serna,
Mia Maestro,
Gustavo Bueno, Igor
Calvo/Arj. Ing. ABD
2004 (Umut Sanat)
Devrimcinin devriâlemi
1
alles 'in, 3 yılda hazırlanıp
ekibiyle özenle, hevesle ve yapımcı
Robert Redford 'un katkısıyla
çektiği Motosiklet Günlüğü;
Che 'yi diploma almasına az
kalmış, tıp öğrencisi, toy, idealist
haliyle ve geleceğin ünlü Marksist
devrimcisi olacak kişiliğinin
ipuçlarıyla yansıtan anlatımı kimi
yerde turistik kartpostallara teslim
olsa da, dozunda, dengeli epik
tatlar da içeriyor.
Bugün gösterime giren Motosiklet Günlü-
ğü, antiemperyalist mücadelesi 1967'de Bo-
livya'da öldüriilmesiyle sona erdirilen, 20.
yüzyılın en ünlü romantik devrimcisi ve öz-
gürlük simgesı Guevara'nın, yakın bir arka-
daşıyla gençlik yıllannda çıktığı, aylarca sü-
ren Güney Amerika seyahatini bölüm bölüm
anlatıyor; Che olmazdan önceki toy ve naif
haliyle.
Cençllflln başucu kltabı
1997 de Merkez İstasyonu'yla tanıyıp sev-
diğimiz Brezilyalı yönetmen NValter Salles,
Jose Rivera'nın Che Guevara'nın bütün La-
tin Amerika gençliğinin başucu kitabı olmuş
Motosiklet Günlüğü'yle Alberto Grana-
do'nun Che'vle Latin Amerika'da adlı anı-
lar kitabına dayanarak yazdığı senaryodan
çektıgi filmde 23 yaşındaki tıp öğrencisi Er-
nesto Guevara'yla (cüssesiyle, astımlı ama ba-
bayiğit Che'ye pek uygun bir seçim sayılma-
yacak, son dönemın yükselen Meksikalı ya-
kışıklı oyuncusu Gael Garcia Bernal rolüne
pek oturmamış) düşük uçkuru çenesine vur-
muş, ağzı kalabalık, bıyokimyacı arkadaşı Al-
berto Granado'nun (bizim Erol Taş'ın genc-
liğini andıran Arjantinli oyuncu Rodrigo de
la Serna bazı sahnelerde Bernal'den resmen
rol çalıyor), atladıklan 1939 model, Norton
marka, eski püskü, dökülen bir motosikletle,
Buenos Aires'ten başlayıp Şıli, Peru ve Ko-
lombıya'dan geçerek Venezüella'nın en kuze-
yinde noktalanacak yolculuklannı izliyoruz.
Zaman, günümüzden tam yanm yüzyıl ön-
cesi, Emesto'nun Fidel'e rastlamasına 2-3 yıl,
Batista rejimine son verip birlikte başaracak-
lan Küba Devrimi'neyse daha 6-7 yıl var. Mi-
mar babanın başında kavak yelleri esen oğlu,
annesinin gözdesi, yakışıklı Ernesto, zengin
aile bzı sevgilisinden (Mia Maestro) aynlıp
ha bire beyaz yalanlar kıvıran, paldır küldür.
yırtık tavırlı ama babacan ve sempatik arka-
daşı Alberto'yla kıta gezisine devam ediyor.
Yolculuklan önceleri dangıl dungul Alber-
to'nun önderliğinde, gırgın şamatası bol bir
biçimde seyrederken, yolda karşılaştığı tüm
ezilenlerden, yoksullardan yana saf tutan, ta-
nık olduğu her haksızhğa, adaletsizliğe anın-
da tepki veren, halim selim, nazik ve doğru-
cu Davud ahlaklı, doktor adayı Ernesto daha
bir öne çıkıyor giderek. Hayatın. varhklı aile-
sınin yanında, Buenos Aires'teki gibi olmadı-
ğına uyanan ve çeşıtli halklarla direkt temas
kurdukça ve yol aldıkça gözleri gerçeklere da-
ha çok açılan Emesto'nun dünya görüşünü
derınlemesine etkileyip değiştirerek belirliyor
bu zorlu de\Tİâlem.
Alberto'yu yer yer komik unsur olarak kul-
lanan Salles, Emesto'nun zamanla bereli, sa-
kallı, 20. yüzyılın tüm ikinci yansını damga-
lamış, ünlü de\Tİmci figüre evrilecek değişi-
minin başlangıcını anlatırken birtakım sim-
gelerle vurguladığı toplumsal uyanışına ve bi-
linçlenmesine yoğunlaşıyor gitgide. Hem bir
yol filmi hem de bir kişiliğini bulma seferi ve
safuıı belirleme öyküsü Motosiklet Günlüğü.
Keşif yolculuflu...
Sarsak el kamerası görüntüleriyle 35 mm'yi
harmanlayan "Bağımsız" havası ve tarzıyla,
gencecik Che'nin ayak izlerini sürerek onun
yanm yüzyıl kadar önce yaptığı 'doğduğu,
yaşadığı kıtayı keşif yolculağu'nu, panora-
mik Güney Amerika manzaralan eşliğinde an-
latıyor yönetmen Salles, 3 yılda hazırlanıp eki-
biyle Özenle, hevesle ve yapımcı Robert Red-
ford'un katkısıyla çektiği Motosiklet Günlü-
ğü'nde. Che'yi diploma almasına az kalmış,
tıp öğrencisi, toy, idealist haliyle ve geleceğin
ünlü Marksist devrimcisi olacak kişiliğinin
ipuçlanyla yansıtan anlatımı, kimi yerde tu-
ristik kartpostallara teslim olsa da, dozunda,
dengeli epik tatlar da içeriyor, asla sıradan bir
biyografik filmin kuruluğuna düşmüyor.
Kimliklerinin peşüıde, kişiliklerini keşfet-
meye, uygarlığı arkada bırakıp yollara düş-
müş, And Dağlan'ndan Amazon'a kadar ha-
yatın ilkel şartlarda yaşandığı, ıssız ve tehli-
keli, yabanıl coğrafyalara dalmış 2 delişmen
gencin sadece eğlenceli yolculuk serüvenleri
olarak değil aynı zamanda Güney Amerikalı
olmanın anlamım da düşündüren araştıran
Motosiklet Günlüğü, yaşamını adadıgı, bu
uğurda kelleyi koltuğa almış Che'nin Güney
Amerika kıtasına ve insanlanna duyduğu tut-
kulu bağlılığın ve toplumsal uyanışının da fil-
mi.
Bizim kuşağın vazgeçümez mitosu olan bü-
yük devrimcinin, el kamerasıyla çekihniş yol
filmi formatındaki gençlik portresini çizme-
ye girişen Salles, Ernesto'yu Che'ye dönüş-
türecek 'devrimci yolu'nun başlangıcına gö-
türüyor bizi ve dost anlamına gelen Che laka-
bını da aldığı bu değişim yolculuğunu, 2 saat
süresınce renkli kesitlerle ve yüreğe dokunan
duyarlı sahnelerle, kimi tekrarlarla gözlerimi-
zın önüne seriyor.
And Dağlan'ndan Amazon'a kadar bir yol
filmine yaraşan panoramik manzaralardan,
gitgide açıldığı Güney Amerika'nın gerçekle-
rine doğru yoğunlaşan filmin insancıl boyutu
ve duyarlılık katsayısı, 2 gencin özellikle fi-
nale doğru, Peru'daki cüzzamlılann tedavi
edildığı, derme çatma bir açık hava hastane-
sinde gönüllü çalıştıklan bölümde doruğa çı-
kıyor. Dağın tepesıne kondurulmuş, görkem-
li lnka kenti, büyüleyici Machu Picchu kalın-
tılan gibi terk edilmiş güzellikleri de gözü-
müze sokan fıhn, yüreğı Güney'den ve Güney-
lilerden yana atan Emesto'nun aklından, gön-
lünden kopup gelenleri olanca duygusallığıy-
la görüntülere dökmenin üstesinden geliyor.
Güney Amerika'yı boylamasına kat eden 2
delikanlının küçük gençlik serüveninden esas-
lı ve evrensel bir epik çıkaran Salles, senaryo-
su, dramatik yapısı sağlam, başanlı karakter-
ler, cıvıl cıvıl müzikler ve mükemmel bir si-
nematografiyle anlatılmış, harika mekânlarda
geçen -ve olacak şey değil ya- Che, sömürü-
len Güney Amerika ya da Üçüncü Dünya hak-
kında tamamen bilgisiz seyircinin dahi baştan
sona ilgiyle seyredeceği, etkileyıci bir film
koymuş ortaya.
Hem de baştan sona Latin Amerika'nın zen-
gin toplumsal çeşıtliliğini sergileyip seyirci-
ye oturduğu yerden kolayca unutamayacağı
bir Güney Amerika gezisi de yaptırarak. Öz-
gürlüğü, dostluğu, aşkı, duyarlılığı, güzelliği,
sevecenliği, mizahı da banndıran fihn, halen
Küba'da yaşayan, 83'lük delikanh Alberto
Granado'nun gerçek yüzüyle noktalaruyor.
2004 Cannes'da yanşan, Filrnekimi'nde gala-
sı yapılan ve şimdiden modem bir klasik sa-
yılabilecek Motosiklet Günlüğü, kuşkusuz
seyre ve övgüye değer bir yapım.
YENÎ BAŞLAYANLAR
Kazanm
ardmdaki
gizem1
GİZEMLÎ PARÇALAR7 The Forgotten
Yönetmenlığını Joseph Ruben'ın > aptığı film-
de başrolleri Julianne Moore , Dominic West,
Gary Sinise paylaşıyorlar. Psikolojik gerilim tü-
ründeki filmin öyküsü, Telly Paretta'nm (Julianne
Moore) yaşadıklan çerçevesinde gelişiyor. 14 ay
önce bir uçak kazasında 8 yaşındaki oğlu Sam'i
kaybeden Telly. bir yandan duyduğu acıyla, öte
yandan da kocası Jim'le (Anthony Edwards) ara-
sında oluşan soğuklukla başa çıkmaya çahşmakta-
dır. Psikiyatn Dr. Munce (Gary Sinise), onu, ha-
yaller gördüğü, oğlunun hiçbir zaman var olmadı-
ğı, bu anılan kendisinin yarattığına inandırmaya
çalışmaktadır. Telly, Sam'in var olduğuna dair fo-
toğraf, video kaset, boyama kitaplan gibi kanıtlar
bulmaya çahşır. ama bulamaz. Telly delirmeye baş-
ladığına ikna olmuştur, ta ki bir başka uçak kaza-
sı kurbanımn babası Ash Correll'la (Dominic
West) tanışana kadar.
KÖPEKBALIĞI HİKAYESİ/ Shark Tale
Yönetmenliğini Vicky Jenson'ın yaptığı ani-
masyon filmde kahramanlara seslerini veren oyun-
cular arasında Will Smith, Rene Zellweger, Peter
Falk, Angelina Jolie gibi tanınmış oyuncular var.
Filmin kahramanlanndan Oscar, hayalleri olan,
bunlan gerçekleştirmek uğruna sıcak sularda yüz-
mekten çekinmeyen geveze mi geveze küçük bir
balıktır. Beyaz, büyük bir köpekbalığı olan
Lenny'nin şaşırtıcı bir sırn vardır: O bir etyemez-
dir. Oscar'ın söylediği büyük bir beyaz yalan, onu
diğerlerinin gözünde bir kahramana dönüştürür.
Ancak o, sırnnın ortaya çıkmasıyla köpekbalıkla-
nnın arasından dışlanır.
İZLEYİCİ GÖZÜYLE... ERDAL ATABEK
Yıl 1973... Şili'de darbe
'Machuca', Şilili iki çocuğun arasın-
da yaşananların özelinde 1973 yılında
Salvador Allende iktidannın de\Tİlme
çabalarının sosyal kesitini ele alan poli-
tik bir film. Saint Patrick's okulu, îngi-
lizce eğitim veren özel bir okul.
Yoksulları destekleme programı
Doğal olarak bu okulun öğrencileri de
başkent Santiago'nun varsıl ailelerinin
çocuklan. Gonzalo da bu okulun öğren-
cilerindenbirisi. 11 yaşında. Sevecenbir
kadın olan annesi oğlunun üzerine titri-
yor. Annesinin aynı zamanda babasın-
dan başka birine duyduğu ilgi Gonza-
lo'yu rahatsız etse de eve gelen yeni eş-
yalarla çocuğa alman hediyeler bu rahat-
sızlığı azaltıyor. Bu arada Şili'de 4
yok-
sulları destekleme programları' yaşa-
ma geçirilmeye
başlıyor.
Iktidarda Sal-
vador Allende
vardır. Bu sosya-
list başkan, Şi-
li'de büyük deği-
şiklikler yapıla-
cağını söyle-
mektedir. Bu
özel okulun mü-
dürü olan rahip
McEnroe, bazı
Öğrenci aileleri-
nin desteğini
alarak yoksul ke-
simden birkaç
öğrenciyi okula
alıyor. Gonza-
lo'nun arkasındaki sıraya da bu kesim-
den Pedro yerleştiriliyor. Ancak okulda-
ki kimi öğrenciler için bu çocuklar alay
edilme ve aşağılanma konusudur. Onlar
da bu tutuma karşılık vermekte gecik-
meyeceklerdir. Bu durum aileler arasın-
da da ikilik yaratmakta, kimi aileler bu
projeyi desteklerken kimi aileler de pe-
der McEnroe'yu komünistlikle suçlar-
lar. Ama bu arada iki değişiklik olur.
Birincisi, Gonzalo'nun Pedro'nun ya-
şadığı gecekondu mahallesini görmesiy-
le onun yaşamındaki değişikliktir. Gon-
zalo bu yoksul mahallede insanlann sı-
cak ilişkilerini, açık tutumlannı görür
ve kendisini çeken bir şeyler hisseder.
Artık onlara bakışı değişmiştir, Pedro o-
nun arkadaşıdır ve sımfından kopmak-
tadır.
Onun bu tutumu arkadaşlanrun alay ko-
nusu olmakta gecikmez. ikinci değişik-
lik çok büyüktür. Salvador Allende ikti-
dan, faşist bir darbeyle general Pinochet
ve cuntası tarafmdan devrilmiştir. Allen-
de, Moneda Sarayı'nda vuruşarak ölmüş-
tür. Artık her yer askerlerin yönetimi al-
tmdadrr.
İki çocuğun gözünden...
Gonzalo, o sırada Pedro'nun, ailesiy-
le birlikte olduğu için gecekondu ma-
hallelerinin nasıl kanlı bir baskınla ya-
kıhp yıkıldığına tanık olur. Ama onlan
sa\-unmak yerine kaçacaktır. Gonzalo
kaçarak kendi rahat ama sahtekârlıklar-
la dolu ortamına sığmacaktır. Annesi ar-
tık açıkça bir başkasıyla yaşamaktadır.
O sınıfın insanlan gizli gizli her türlü
malı alıp satarlarken dükkânlarda hiçbir
şeyin olmadığını yazan ilanlar görül-
mektedir.
Film, uzun zaman sonra Şili'de yaşa-
nanlan iki çocuğun gözünden anlatan
politik bir film olarak 1973'te olan bi-
tenleri yeniden anımsatmaktadır. Filmin
toplum belleğini tazelemesi iyi bir şans
sayılabilir; çünkü Amerika'nm dünyada
yaptıklanna ilişkin çok acı bir olay el-
bette unutulmamahdır. Filmde Ameri-
ka'nın rolüne değinümemesi eksiklik
sayılabilir. Çünkü Allende darbesinin
CIA tarafmdan düzenlendiği ve ITT fir-
masınuı bu darbede oynadığı rol sonra-
dan, gene ABD belgeleriyle ortaya çık-
mıştır. 'Machuca', gözden kaçmaması,
görülmesi gereken önemli bür yapım.
•t
KEDİ GÖZÜ
VECDİ SAYAR
Statüko Direniyor
Amerikan seçimleri, bir gerçeğin altını yeniden çi-
ziverdi. Statüko ile baş etmek kolay değil. Hele, ce-
haletin egemenliğini sürdürdüğü toplumlarda... Se-
çimlerin vurguladığı bir başka gerçek ise iki Ameri-
ka'nın variığı. Biri, statükonun ve muhafazakâr de-
ğerlerin Amerikası. Diğeri ise daha çok özgürlük,
daha çok demokrasi isteyen ve savaşa karşı banşı
savunan kesimlerin Amerikası.
Kerry'nin politikasının, bu ikinci kesimin taleple-
rine ne denli cevap verdiği tartışılabilir elbette. ör-
neğin, Irak konusunda Bush'un gerisinde kalmama-
ya çalışan söylemi ile barış yanlılarını düş kırıklığına
uğrattığı bir gerçek. Ama, madalyonun bir de öteki
yanını görmekte yarar var. Emekçiler, aydınlar, eş-
cinseller, Afro-Amerikalılar, Hispanikler ve öteki azın-
lıklar için bir umut ışığı oldu Kerry. Ve bu kadarı bi-
le Amerika'nın muhafazakâr kamuoyunu mutsuz et-
meye yetti.
Evet, statüko direniyor. Yalnızca, ABD'de değil.
Dünyanın hemen her köşesinde... Katillere yeşil pa-
saport çıkartmakta beis görmeyen bütün ülkelerde,
statüko kolay kolay demokrasiye geçit vermiyor. Ta-
bii, bu direncin günün birinde yıkılmayacağını iddia
edecek kadar kötümser değilim. Dikkatimizi Kuzey
Amerika'dan aşağılara, Latin ülkelerine kaydırdığı-
mızda, karşımıza çıkan tablo, otuz yıl öncesine hiç
mi hiç benzemiyor. Venezüella'dan Şili'ye, Arjan-
tin'den Uruguay'a, Latin Amerika'nın büyük bir bö-
lümünde sol iktidarda. Nice acı deneyimden sonra
(Sözün burasında, Latin Amerika'dan sinemalarımı-
za kadar gelmeyi başaran iki önemli filmi izlemeni-
zi önermek isterim: Biri Che'nin gençlik günlerinden
bir kesit sunan "Motosiklet Günlüğü", diğeri ise Şi-
li'de faşist darbenin kotanldığı günleri küçük bir ço-
cuğun gözünden anlatan 'Machuga').
Elbette, her ülkenin koşulları çok farklı. ABD'nin
muhafazakâr orta sınrfı üstünde çok etkili olan ra-
hiplerie Latin Amerika'da demokratik güçlerle işbir-
liği yapan rahipleri nasıl aynı kategoriye koyabiliriz?
Ama, bazı ülkelerin orta sınıflan arasında ilginç ben-
zerlikler var. Tabii, bu benzeriiklerin önemli bir ne-
deni, Amerika'nın kendi değerlerini Hollywood yo-
luyla tüm dünyaya ihraç etmeyi başarmış olmasın-
da yatıyor. Tıpik bir 'Amerikan rüyası' olmasa da 'kö-
şeyi dönme' umudu ile yaşayan bir orta sınıf men-
subu için statükoya ve muhafazakâr değerlere sa-
nlmaktan başka çare var mı? Hele, toplumsal yapı-
yı yeterince tanımayan, halka hep 'yabancı' kalan bir
'sol' ve statükoyu savunmaktan öteye geçemeyen
bir 'sosyal demokrasi' varsa o ülkede.
Amerikan aydınlan ne denli çırpınırlarsa çırpınsın-
lar, orta sınıf bildiğini okumakta nasıl direniyorsa, biz-
de de durum pek farklı değil. Sanıyor musunuz ki
demokratikleşme doğrultusunda AB zoruyla atılan
adımlan takdirie izliyor halkımız? Ne gezer, eğer ço-
ğunluk AB'yi istiyorsa, tek bir nedeni var: Benim ke-
seme de üç beş kuruş girer umudu... Evet, karam-
sar bir bakış açısı; ama ne yapalım ki 'ahval ve şe-
raiV böyle... Durumun böyle olduğunu bilen hükü-
met de AB'yi tatmin edecek yasalan birbiri ardına
çıkartırken aslında statükoyu yıkmaya falan çalışmı-
yor, mevcut düzene bir güzel 'makyaj' yapıyor gibi
geliyor bana. Bilmem, yanılıyor muyum?
Peki, bu durumda ne yapmak gerekir? AB'yi de
karşımıza alarak, statüko ile mücadele etmek mi
gerekir? Yoksa, dahademokrat, daha özgür bir Tür-
kiye için AB müktesabatının açacağı yolları kullan-
mak mı?
Soruya, kültür ve sanat alanından bir cevap ara-
maya kalkışırsak, AB mevzuatı ile uyum yönünde
atılacak adımların, kültür ve sanat alanımızın özgür-
leşmesi, demokratikleştirilmesi mücadelesine cid-
di katkılan olacağını görebiliriz. Amaaa -bu ama çok
önemli- getirilen yasal düzenlemelerin özüne ters
düşmeyen bir uygulama ile.
Kültür-sanat alanında yapılan yeni yasal düzen-
lemelere ilişkin yönetmelikleri beklerken bu alanın
ihtiyacı olan yeni yasal düzenlemeler konusunda
AB'nin dayatmasını beklemekten başka çaremiz
kalmamış gibi görünüyor (acı ama gerçek), çünkü
iktidar, sivilleşmeden, demokratikleşmeden ne ka-
dar sık söz ederse etsin, iktidarını sivil toplumla pay-
laşmaya yanaşmıyor. Daha önce de bu köşede yaz-
dık. Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndaki uygulamaların
özünde hiçbir değişiklik yok. Yani eskiden ne kadar
'saydam'sa, o kadar saydam, hatta kurulların
oluşumunda bakanın kişisel takdiri giderek önem
kazanmış. Yani statüko her zamankinden de güçlü.
öyle ise statükoyu alt etmek için AB sürecini dik-
katle izleyip Avrupa standartlannın ülkemizde de
geçerii olmasını talep etmek hakkımızı kullanabiliriz.
Orneğin, hükümete sorabiliriz: Ekonomide AB'ye
uyum da, kültürde niye sayım suyum yok? Yani Av-
rupa'da bütçenin yüzde 1 'i kültüre ayrılıyor da, biz-
de niye her yıl biraz daha geriye gidiyor? Neden
özel tiyatrolara verilen destek artacağına azalıyor?
'özerklik'ten niçin bu kadar korkuluyor?
vecdisayar (yahoo.com
Bilkent Senioni'nin albümü
• ANKARA (ANKA) - Pıyanıst Jean-Philippe
Collard, Bulgar Şef Emil Tabakov ve Bilkent
Senfoni Orkestrası'nm doldurduğu 'Sancan -
Çaykovski' piyano konçertolan albümü Radio
Canada ve Radio France klasik müzik
programlannda tanıtıldı. Radio Canada'nın yeni
çıkan caz ve klasik müzik albümlerinin
tanıhldığı programında yer alan albüm için,
'Toccata'sı ve flütçülerin sonahyla tanıdıklan
Sancan'ın çok iyi bir piyano konçertosu' ifadesi
kullaruldı. Bir Türk orkestrasının EMI gibi
uluslararası çapta bir müzik fırması için
doldurduğu ilk albüm, Radio France'nin
'Frais et dispos' adh yeni çıkan plaklara ait
programında tanıtıldı. HMV mağazalar zinciri
Collard-Tabakov-BSO albümünü online satış
kapsamına da alırken, plağın Japonya'daki satış
fiyatı 2.5 yen olarak belirlendi.
Bugün
• ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZÎ'nde
19.30'da tDOB'dan 'Folklorama' adh müzikli
gösteri. (0 212 251 56 00)
• BABYLON'da 23.00'te Oxi - Gen Party.
(0212 292 73 68)
ALTUNİZADE KÜLTÜR MERKEZİ'nde
20.00'de 'Klasik Türk Şiiri Saati'. (0 216 341
05 00)
• TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR
MERKEZİ'nde 20.00'de 'Çantalık Şarkılar'
adh konser. Solist: Savaş Özkök.
(0 212 293 12 70)