Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 KASIM 2004 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Bush Nasıl Kazandı?
KERRY taş çatlasa kazanamayacaktı da onun
için. Amerikan siyasal sisteminde bir dönem ikti-
darda bulunup da yeniden seçime giren başkanı
yenmek için olağanüstü niteliklere sahip bir aday
olmak gerekiyordu. John Kerry öyle biri değil.
Evet, uzun bır senatöriük deneyimi var, askerliğin-
de övünebileceği ufaktefek bir-iki olayı olmuş, yol-
suzluğa falan bulaşmamış ama, yetmez. Şimdi-
ye kadar ikinci kez aday olan bir başkanı yenmiş
çok az aday var. Halkın sevgisini kazanıp dört
kez arka arkaya seçilen Franklin D. Roosevett
gibi örnek bile yaşanmış. Zaten, anayasa değiş-
tirilip "ikı dönemden fazla olmaz" denmesi ondan
sonradır.
Kaldı ki, George W. Bush her yerde geçerli
olabilecek bir gerekçeyi kampanya boyunca sık
sık kullanmaktan da çekinmedi: "Irmak geçerken
aî değiştirilmez." Kovboylar ülkesinde bundan
daha sağlam gerekçe olabilir mi? Irak savaşı ya-
şanmaktaydı ve Bush, anayasa gereği, silahlı kuv-
vetlerin başkomutanıydı. Hele, 11 Eylül travma-
sının hâlâ devam ettiğini ve Irak seferinin hep "fe-
rorizme karşı savaş" diye sunulduğunu, halkın
da buna ınandırıldığını düşünürseniz, böyle bir
gerekçenin ağırlığı kendiliğinden anlaşılır.
Ama Irak'tan hergün iki-üç kayıp haberi gel-
diği ve "kıtle imha silahlan" hikâyesinin su-
yu çıktığı için, Bush'un bu konu yüzünden hiç ya-
ra almadığı da söylenemez. Kendisi hep "Terör-
le savaşmakta karaıiıyım; Amerikalıların güven-
liğini tehdit eden her dururrtu, henüz bir olasılık
biçiminde bıle olsa, kuvvet kullanarak önlerim"
dese de, Saddam'a karşı giriştiği savaş bugün
hiç parlak bir noktada değil ve halk bunun farkın-
da.
Gelgelelim, aynı konuda Kerry de pek parlak ve
inandırıcı şeyler söylemedi. "Terörle ben de sa-
vaşacağım; ama evlatlanmızı uzak ellerde tehli-
keye atarak değil, başka ülkeleri de aynı savaş
için seferberederek" diye bir şeyler geveledi ama
Irak'taki "koalisyon" un durumunu bilenler pek inan-
madılar. Siz olsanız, inanır mıydınız?
Aslına bakarsanız, kampanya dıştan sanıldığı
gibi sadece Irak savaşı çevresinde dönmüş
olsaydı, Bush bu batağa saplanış yüzünden se-
çimi kaybedebilirdi. Ama, ustaca birtaktik izleyip
Amerikan halkının büyük çoğunluğunda egemen
olan "din" ve "tutuculuk" unsurlarını devreye so-
karak çeşitli mezheplerin kiliselerini arkasına alıp
"kutsal değerlerin korunması" kartını oynadı.
Genç seçmenleri kendine çekmeye çalışan Kerry'ye
karşı ustaca bir taktikti bu. Şimdiye kadar sandı-
ğa gitmeyen yaşlılar ondan yana oy kullandı.
Unutmamalı kı George W. Bush, Texas'lı koyu
dindar bir aileden. Hatta "yeniden doğma Hıris-
tiyan" olduğunu, bir ara "Tanrı'dan mesajlar du-
yup dıne sarıldığını" söyleyenler bile var. Çocuk
aldırma ve eşcinseller arası evlilik gibi konulann
sürekli tartışıldığı bir ülkede, Islamcı terörle sava-
şırken "kutsal aile değerleh"n\ de savunan bir
başkan adayı seçim kazanmaz da kim kazanır?
Transtrakya Boru Hattı...
Mehmet S. KEStMOGLU
• brice Limanı"nda yapılan mitıng (9
I
Ağustos 2004 tanhinde) Karadenız kı-
yısında Saros Körfezi'ne kadar uzana-
cak olan Transtrakya petrol boru hattı
yapunıyla ilgili tartışmalan gündeme
taşıdı. Mitinge kahlanlar boru hattının yapıl-
ması halinde Trakya kıyılannda kirlilik olu-
şacağı ve bölgenin doğal dengesinin bozula-
cağı yolundaki endişe ve kaygılan dile geti-
rerek hattın yapılmasına karşı çıkmışlardı.
Ne zaman ve nasıl uygulamaya geçirilece-
ği hakkında somut bir bılgi olmayan bu pro-
jenin durumunu Meclis'e verdiğim bir öner-
geyle Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hil-
miGüler'e sordum. Enerji Bakanı verdiği ya-
nıtta projenin uygulanması konusunda bir
eğilim olduğunu belirtmektedır. Öd şirketin
bu hattın yapımı için verdıği önerilerden bi-
ri Bakanlar Kurulu tarafından incelenmekte-
dir. Tüm dünyada ve ülkemizde enerji yatı-
nmlan uzun vadelı beş. on, yirmi yıllık prog-
ramlara dayanılarak hazırlanırken bu proje-
nin neden birdenbıre gündeme geldiği ve uy-
gulamaya geçirilmek istendiği sorusu ise Ba-
kan Güler tarafindan yanıtlanmamıştır. Boru
hattı projesinin şirketlerin kendi öz sermaye-
leri ve yurtdışı kredileriyle yapılmasını ve
"devletetaiçbirmükeflefryet yüklememesini"
bir ö\ünç kaynağı olarak sunan Bakan, sanı-
nm enerji yatınmlannda planlamanın öne-
mini küçümsemektedir.
Özel şirketlerin belli koşullar altında dev-
letin gereksinim duyduğu alanlarda yatınm
yapmalan doğal karşılanabilir. Ancak hükü-
met, enerji gibi stratejık bır alanda, devlet ku-
rumlannın planlanmasını yapmadığı, halkın
istemediği bir projeyi yalnızca birkaç şirket
istedı diye yapılmasına ızın veremez. Rüzgâr
santrallanrun da ıçinde yer aldığı yenilenebı-
lir enerji kaynaklan ile ılgıli plan ve projeler
1980'li yıllarda yapılmasına rağmen halen
uygulamaya geçirilemezken birkaç yıl önce
gündeme gelen bu projenin bir an önce ya-
Kırldareli Milletvekili
pılması için gösterilen aceleyi anlamak müm-
kün değildir.
Boğazlarda tankerlerle yapılan ham petrol
taşımacılığının tehlike yarattığı açık; bu ko-
nuda önlem alınması elbette gereklidır. An-
cak Trakya'da yapılacak olan petrol boru hat-
tı boğazlardan tankerlerle taşınan ham petro-
lün yansını taşıyacak kapasitededir. Üstelik
boğazlardan yalnızca hampetrol değil, yan-
gın ve patlama riski yüksek olan sıvı LPG gi-
bi petrol türevi ve başka kimyevi maddeleT ta-
şınmaktadır. Trakya'da ham petrol boru hat-
tı yapılmasından sonra da bu tür ürünler ta-
şınmaya devam edecektir. Montreux Antlaş-
ması'nda bir değişikliğe gitmeden ham pet-
rol taşıyan tankerlerin boğazlardan geçişini en-
gelleyerek Transtrakya boru hattını kullanma-
lannı zorunlu kılmak mümkün gözükmemek-
tedir. Dolayısıyla boğazlardakı risk ortadan
kalkmayacakyalruzcaazalacaktır. Boğazlar-
da yaşanan tanker trafiği ise Trakya'nın Ka-
radeniz ve Ege kıyılanna kayacaktır. Dolayı-
sıyla boğazlardakı kaza riskı ve tanker trafi-
ği yoğunluğunun ayrusı Trakya kıyılannda
yaşanacaktır. Üstelik Saros Körfezi ve Kıyı-
köy'e ulaşmak için tankerler Istanbul ve Ça-
nakkale boğazlanndaki yoğun gemı trafiği-
ne aykın geçiş yaptıklanndan kaza riskı ar-
tacaktır. Saros Körîfezrne ya da Karadeniz kı-
yısına giden petrol tankerlerinden bir kaza
sonucunda sızan petrol, akıntı nedeniyle bo-
ğazlann içerisıne ulaşarak kaza boğazlarda ol-
muş gibi etkı yaratacaktır. Proje, Istanbul ve
Çanakkale boğazlanndaki mevcut tehlikeyi
azaltmayacaktır.
Boru hattı taşımacılığında yangın riskinin
tanker taşunacılığıyla hemen hemen aynı ol-
duğuna ilişkin bilimsel bulgular vardır. Bir pet-
rol tankerinin kaza yapma olasılığı ne kadar
yüksekse boru hattında yangın çıkması ya da
patlama yaşanması aynı derecede olasıdır.
Temmuz ayı sonunda Belçika'da meydana
gelen ve 15 kişinin ölümü, yüzlerce kişinin
yaralanmasıyla sonuçlanan doğalgaz boru
hattı facıası bu tür kazaların gelişmış ülkeler-
de bıle olma olasılığının ne kadar yüksek ol-
duğunu göstermektedir. Trakya bölgemız za-
ten doğalgaz boru hatlannın riski altındadır.
Trakya halkı bir de petrol boru hattı tehlıke-
sıyle yaşamak istememektedır.
Bu boru hattının yapılması halinde Kırkla-
reli kıyılan ve Saros Körfezi'ndeki ekolojik
dengenin değişmesi kaçınıhnazdır. Bu konu-
da bilimsel araştırmalar ve çevTesel etki de-
ğerlendirmeleri henüz yapılmamıştır. Özellik-
le Saros Körfezi çok zengın bir doğal hayatı
banndınnakta ve kıyı şeridmde bırçok tarih-
sel varlığımız bulunmaktadır. De\r
tankerle-
rin Iğneada, Kıyıköy ya da Saros Körfezi'ne
girmesiyle doğal denge bozulacak, bölge hal-
kının temel geçim kaynağı olan balıkçıhk ve
turizm büyük bir darbe alacaktır. Trakya böl-
gesi şu anda Ergene Nehri'nde büyük bir çev-
re felaketi yaşamaktadır ve bir başka çevre fe-
laketine halkın tahammülü yoktur.
AKP iktidan birçok girişimde olduğu gibi
Transtrakya petrol boru hattının yapımında da
halka danışmadan, sormadan, ben yaptım ol-
du anlayışıyla hareket etmektedir.
Gelir elde etmek için tüm kamu mallannı
babalar gibi satma anlayışına sahip olan bu
iktidann, kendi yandaşı sermaye gruplanna
yaranmak için gerçekleştirmeyi amaçladığı bu
projenin, projeden öteye gitmemesi için Trak-
ya halkı elinden gelen tüm çabayı gösterme-
ye kararlıdu-, Petrol taşıyan tankerlerin bo-
ğazlann deniz ve çe\Te güvenliğıni tehdit et-
tiğı ve bu konuda birtakım önlemler ahnma-
sına hiç kimse itiraz etmemektedir. Ancak
enerjiyle ilgili pohtikalar şirketlerin önerile-
rine bırakıhnamalı, bu konunun uzmanlan ve
bilim adamlannın görüşleri ve önerileri dog-
rultusunda karar verilmelidir. Aynca konunun
diplomatik, stratejik, çe\Tesel ve ticari boyut-
lan da dikkate alınmalıdır. AKP iktidannın bu
girişimden vazgeçmesi ve alteraatif hatlann
tartışmaya açılması Trakya halkının beklen-
tisidir.
Clinton'ın Kurnazlığı
Canımız dostumuz,
sevgi odağımız, kardeşimiz
MEVE GOZEN'i
Prof. Dr. Ühan ARSEL
1798 yılı sonlanna
doğru Mısır'ı işgal
eden Napolyon Bo-
napart, Müslüman halkın
direnişte bulunmasını ön-
lemek için, kendisini Isla-
mın hayranlarından biri
imiş gibi tanıtmak sure-
tiyle son derece kurnaz bir
siyaset izlemişti.
Mısırlı din adamlanna
ve halka hitaben yaptığı
bir konuşmasında, gece
gündüz Kuran okuduğu-
nu belirtırken aynen şöy-
le demekteydi: "Sizlere
Müslüman olduğumu ve
Muhammed Peygamber'e
inandığımıve Müslüman-
lan sevdiğimi her zaman
söylemiş ve tekrar etmi-
şimdir_" Bu tür konuşma-
lanyla öylesine etkili ol-
muştu ki, halk onu "Meh-
dT olarak görmeye hazır-
dı. (l) Bundan dolayıdır
ki Napolyon Mısır'daki
egemenliğını hiçbir enge-
le ve güçlüğe rastlamadan
üç yıl boyunca rahathkla
sürdürebilmiştir. Oysa Na-
polyon, hiçbir dine inan-
mayan ve dini sadece siya-
set aracı sayan bir kimsey-
di.
Bunu kendi ağzıyla şöy-
ledilegetirdi: "-Banapa-
pahk taraflan olduğumu
söyieyeceklerdir; hayırben
hiçbir dine inanmam. Mı-
sır'dayken Müslünıandım,
burada Katolikolabflirim_
Ben dinlere inanmıyo-
rum~.
w
(2) Söylemeye ge-
rek yoktur ki insanlık ta-
rihi siyasal gereksinimler
uğruna bu tür kumazlıkla-
ra başvuranlarla dolu.
Eski ABD cumhurbaş-
kanlanndan Cünton,epey-
ce bır süre önce "Cidde
Ekonomik Forumu
n
nda
konuşurken. "1400)11 ön-
ce otomobil olsaydı Mu-
hammed, kendi eşlerine
araba sürmeleri için izin
demek suretıyle
bıze Napolyon'un izledi-
ı kurnaz siyaseti anım-
satmış oldu. Gazete haber-
lerinden öğrenmekteyiz ki
Clınton'ın sözleri Müslü-
man ülkelerde bır hayli al-
kış toplamıştır.
Oysa bu sözlerin gerçe-
ğı yansıtan ve daha dogru-
su Islam ülkelerinde "Tan-
n ve Pe\gamber buyruk-
larT dive belletilen dinsel
kaybettik.
Anısmı hep sevgiyle hasretle
içimizde taşıyacağız.
Mısra-Süle>man İLDEN, Ayşe-Ata SAKMAR,
Mine-Ali SİRMEN. Nükhet TÜZÜNER
CEPRO
••••
CEPRO
•••
CEPRO
CEPRO
CEPRO
CEPRO
CEPRO
mmmm
CEPRO
verilere uyumlu olan hiç-
bir yönü yok. Clinton, bu
konuşmasıyla Amenka'yı
Müslümanlara şirin gös-
terme kurnazhğına baş-
\-urmustur.
Şu bakımdan kı "Şeriat
ve Kadın" adlı kitabımda
etraflıca belirttığim gibi,
Islam kaynaklan (ömeğin
Diyanet Işleri Başkanlı-
ğı'nın yayınlan), kadınla-
nn, araba sürmek şöyle
dursun. "aklen ve dinen
dûn (eksik)yaraüklar" ol-
duklannı ve bu nedenle
çoğu özgürlüklerden yok-
sun kılındıklannı sergıle-
yen hükümler içermekte.
Sadece birkaç örnekle
yetinmek üzere belirtelim
ki Diyanet yayınlannda
Muhammed' in kadınlara
hitaben konuşurken: "...
Bana cehennem gösteril-
di,çoğu sizler idiniz_. Çün-
küsİLÖtekine berikine çok-
ça lanetedenze\ celerinize
karşı küfrarn ni'met gös-
terirsiniz_ Kaduun şaha-
deri (tanıkhgj). erkeğin şa-
hadetinin yansıdır (ve bu
da aklıncan) eksildiğinden-
dir. Ha>iz gördüğünüz za-
manlar namaz kıbnaktan
\ asaklanmışsıruzdır. bu da
dininizineksikliğindendir"
dediği ve aynca da "•Uğur-
suztuk üç şeyde; atta, ka-
dında evde hasıl olur". ya
da "Benden sonra erkek-
lere,kadınlardan daha za-
rarh fitne ve fesat bırak-
madım" dediği ve daha
bunlara benzer pek çok
buyruklar getirdiğı yazılı.
(Yukardaki hususlar için
bkz "Sahih-iBuhariMuh-
tasan;Cüt:I,slı.222;Cilt:
ü,sh. 267-8. CUt:VTILsİL
312)
Öte yandan Diyanet"in
vine bu aynı yayınlannda
kadınlann, siyasal haklar-
dan da yasaklı bulunduk-
lanna ilişkin Muham-
med'in şöyle dediği yazı-
lı: "Hükümet ve devlet iş-
lerini kadınlara te\ di eden
hiçbir miDetfelah buhnaz."
Bu sözlere dayalı olarak-
tır ki Diyanet'in görüşü
şöyle: "İslam hukukun-
da_ millet otoritesini tem-
sil edecek mevkie kadın
(seçikmez)™" (Bkz. Sahih-
i... Cilt: X, sh. 449)
Yukardaki örnekleri ve
nice benzerlerini gördük-
ten sonra şu soruyu sor-
mak gerekmez mi? Kadın-
lan aklenve dinen dûn sa-
yıp nice temel haklardan
yoksun kılan bir düzen,
kadınlara araba sürme ola-
sıhğını tanımış olabilir mı'
7
Kuşkusuz kı sorunun ya-
nıtı şu olmak gerekir: El-
bette ki olamaz ve elbette
kı Clinton, siyaset alanın-
daki becensinı tam bir Na-
polyon kurnazlığıyla açı-
ğa vurmuştur.
(1) Napolvon un bu tür
konuşmalanmn tümü için
benim "Arap Milliyetçili-
ğı ve Türkler "adlı kitabı-
ma bakınız.
(2) Arsel, a.g.e.
PENCERE
Ramazan'ın Yarısı...
'Muharrem' Kameri aylann birincisi, 'Ramazan'
dokuzuncusudur; ilki Alevilerin, ikincisi Sünnilerin
gözünde önemlidir.
Eh, şu sırada Ramazan'ı ortaladık; bayrama iki
hafta kaldı...
Bektaşı, evinde öğle yemeğini yerken komşular-
dan biri kapıyı çalmış, sofrayı görünce bozulmuş...
- Baba Erenler, demiş, sizin eve Ramazan gel-
medi mı?..
Bektaşı lokmasını çiğnerken:
- Komşum, diye yanrtlamış, bu eve Ramazan hiç
uğramaz, gelse gelse Muharrem gelir...
•
Osmanh'dazaptıye, adamın birini dövedöve ka-
rakola götürüyormuş..
Bektaşi sormuş:
- Suçu neymiş?..
- Oruç yemiş!..
Baba Erenler:
- lyi hızmet etmiş, diye yorumunu yapmış, keş-
ke biri de çıkıp namazı da yese..
•
Bektaşı'yi herzamanki gibi oruç yerken yakala-
yıp hapse atmışlar; vakıt yazmış. Bizimki terleyip
bunalarak koğuşun penceresınden sokağa bakar-
ken ne görsün!.. Birisi karşı evin kapısına oturmuş,
kırmızı birdilim karpuzu alenen yiyor...
- Imanım, dıkkat et, sonra seni de benim gibi bu-
raya tıkarlar..
Adam boş vermiş:
- Ramazan bana işlemez..
- Neden?..
- Ben Yahudiyim!..
Bektaşi:
- öyleyse, demiş, birye, bin şükret!..
Bektaşi sofrasını kurmuş, aylardan Ramazan,
masada kıpkırmızı karpuz, yemyeşıl marul, sapsa-
rı bal, simsiyah zeytin, bembeyaz peynir..
Softanın biri yanaşmış, yan gözle manzaraya
bakıyor, içi gidiyor..
Bektaşi seslenmiş:
- Imanım, buyur, birlikte yiyelim..
Softa ağzı sulanarak:
- Ben, demiş, bunlann âlâsını yarın öteki dün-
yaya gidince Cennette yiyeceğim...
Bektaşi:
- Ulan, demiş, peşini varken sen ille de veresi-
ye anyorsun!..
•k
Ramazan'da öğle vaktı atıştırırken yakalanan
Bektaşi'yi Kadı'nın huzuruna çıkarmışlar; orucu
başına vurmuş Kadı öfkeyle:
- Bre herifi naşerif!.. Mübarek ayda göz göre gö-
re oruç yenir mi?..
Bektaşi:
- özrüm var.. ' . . . .
- özrün nedir?.. • "K.
- Hastayım.. . . . \ • "•;
- Neden hastasın?.. ' •- ,ty:
-Açlıktan!..
•
Mübarek Ramazan ayında, üstelik Cumhuriyet
Bayramı'nda, Frenk ellerine giderek AB uğruna
Papa 10'uncu Innocenti'nin heykeli altında imza
törenine katılan Tayyip Erdoğan ıle Abdullah Gül'e
nedersiniz?..
Oruçları bozulmuş mudur?..
Bektaşi dedi ki: , )
- Papaza kızıp oruç bozulmaz!.. , J
Ya Papa'ya kızınca?.. "
Papa başpapaz değil mi?.. ,4
Gazetemiz makaleler sorumlusu
Sami Karaören'in kızı
MİNE
KARAÖREN
CÖZENın
vefatını derin bir teessürle
öğrenmiş bulunmaktayız.
Üzüntümüz sonsuzdur.
Merhumeye Tanrı'dan rahmet,
kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz.
Cumhuriyet Çalışanları
Ayrıntılı bılgı ıçın www.telsim.com.tr'ye beklıyoruz..
CEPRO
KURUMSAL HİZMETLER
Sami ve Mehcure Karaören'in kızı, rahmetli Erim Gözen'in eşi,
Mehmet ve Fatoş Karaören'in kızkardeşi, Eren Karaören'in pek sevgili halası,
Canımız
ÖMİNE KARAÖREN
GÖZEN'iani olarak yitirdik.
Cenazesi 05.11.2004 Cuma günü (bugün) Teşvikiye Camisi'nde kılınacak
öğle namazından sonra Zincirlikuyu Gömütlüğü'nde
toprağa verilecektir.
Tanrı'dan mağfiret dileriz.
AİLESİ