Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 KASIM 2004 PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Çıkmazda Bir Eğifim!
"Yaptıklannızı gördükçe sıraladığım
sorunlan öğretmenlerden yana çözece-
ğinizehiçumudumyok' diyorDenizliMil-
letvekili Mustafa Gazalcı...
Bir değil beş değil ki öğretmen sorun-
lan!.. Gazala, geçen günkü yazısında he-
men hepsini sıralamış. Ama hiçbir umu-
du yok! Nasıl olsa boş sözlerte hiçbir so-
run ortadan kalkmayacak, Türk öğret-
meni umutsuzbir yalnızlık içinde kendi ba-
şınabırakılacak...
Batı ülkelerinde, daha doğrusu "in-
san'adeğerveren, insanın sağlığını, ada-
lete bağlılığını düşünen, önem veren top-
lumlarda, en çok korunan, sayılan, değer-
lendirilen mesleklerin, hekimlik, yargıçlık
ve öğretmenlik oldugunu herkes bilir...
Insan'a hizmet vermek, insanı korumak-
tıramaç...
Zaman zaman hekimlere, yargıçlara
gereken kolaylıklar gösterilir, maaş ayar-
lamalan yapılır ama öğretmenler ne za-
man anımsanır, onlann yaşam koşullann-
da biraz iyileştirme yapmak gerekliliği,
ne zaman duyulur?
Benim gibı, Atatûrk döneminde öğren-
cilik yapanlar, öğretmen adı verilen in-
sanlann toplumun en ön yerierindetutul-
duklannı, sayıldıklannı bilirler... öğretmen,
şehirterde olsun, köy ve kasabalarda ol-
sun, belirli bir geçim düzeyinin üstünde
yaşayabilen bir insandı... ÇocuMan, genç-
leri en iyi biçimde yetiştirmek tek amaç-
larıydı. Şimdiki gibi, geçinebilmek için
birtakım değişik işlerde kazanç sağla-
mak zorunda değildi? Ne şoförlük, ne
satıcılık, ne günübirlik işler yapmak kim-
senin aklına aelmezdi?
24 Kasım öğretmenler Günü'ydü... Bol
bol konuşuldu! Hele Başbakan'ın "Ne
yapalım biliyoruzzordurumdasınız, ama
elimizde bir şey yok" gibi sözlerte, hem
kendini hem de öğretmenleri aldatmaya
kalkışması epeyce gülünç, hem de acık-
lı bir niyet belirtisiydi. Her şeye para var,
milletvekillerine on milyara yakın para ve-
riyorsun, ama işçiye, emekçiye, aydına,
sıra gelince "bütçede para yok"...
öğretmen milletvekili Mustafa Gazal-
cı iktidann başına sesleniyor
"Ikiyıldır iş başındasınız. Her türtü ya-
sal dûzenlemeyi anayasal ve hukuk ku-
rallan içinde kalmak koşuluyla yapabile-
cek sayınız var. Üstelik kimi sorvnlar için
kaynak da gerekmez. Demokrat olmak,
uluslararası ö/çüt/ere uymak yeterli o/a-
caktır."
Demokrat olmak, halktan yana olmak,
Atatürk devriminin çizgisinde görev yap-
mak!.. Bunlarbugünkü Milli Eğıtım Bakan-
lığı'na ters gelen tutumlardırj Hele bu ba-
kanlığın başında Hüseyin Bey gibi biri
varsa! Başbakan Tayyip Bey, Milli Eği-
tim Bakanı Hüseyin Bey... Onlardan kül-
türe, sanata, bilgiye, insana gerçek bir ya-
rar, bir saygı ve sevgi bekleyebilir misi-
niz?
•••
Bu arada "öğretmen DCınyası" dergi-
si de 300. sayısını çıkardı. 25. yaşına ba-
san bu aylık meslek dergisini tam bir öz-
veri ve yüreklilikle yaşatan, en başta Ze-
ki Sanhan ve arkadaşlanna teşekkür et-
mek isterim. Daha nice yıllara diyerek...
Nereden Nereye
Prof. Dr. Leziz ONARA1N
ocukluğumda annemin ya-
şamöykülerini dinlemeyi,
masallar kadar, belki daha
çok severdim. Kahramanı
annem olunca, herhalde,
kendlme de pay çıkanrdım.
Onlardan biri: Annem, yakın bir
kız arkadaş ile istasyonda, ya da Ku-
şadası yolunda, gezintiye çıkarmış.
Başka gezecek yer yokmuş o zaman-
lar Söke'de. Öğretmen arkadaşlarıy-
la karşılaşırsa annem, selamlaşır, ya
da konuşurmuş. Bir süre sonra, bir
gün arkadaşı, "Fhtfcvs" demiş, *sen
erkek ariadaskrmlabenimfekomışur
gibi konuşuyorsun. Nasıl oluyor bu.
çok rahatsm." Öğretmenlik yapnuş
olan annemin böyle olaycıklar anla-
tırken, yalnız konuşmak için konuş-
madığını, bana bir şeyler vermek is-
tediğini düşünüyorum.
Son günlerde Türk Ceza Yasa Ta-
sansı gündeme gelince, kadın olarak,
kadın örgütleri içinde, ben de kendi-
mi konunun ortasında duydum "Ka-
dınlan ilgilendiren konulara saplarup
kahndığf yolundaki eleştirileri, düşün-
cesizce, duygusuzca, haksızca, çağdı-
şı bulduğumu da söylemeliyim. En
son, güya kadınlan "korumak" için
yapılan değişiklıği de, budalaca bir
anlayışsızhklanitelendiriyorum. Ko-
nu şu: Bekâret muayenesini, tıpkı ka-
dın polislerin kadınlann üstünü ara-
ması gibi, kadın hekimlerin yapması
önerisi.
Kadınlann üstünü niye kadın polis-
ler anyor? Erkek polislerin kadınlan
yoklarken en hafıf deyimiyle saygısız-
lık, en adi söylemle sarkrntüık yaptı-
ğı kabul edildiği için mi? Buna en
başta polis yönetiminin karşı çıkma-
sı gerekmez mi? "PoKslerine iyi, dü-
rüst, saygüı ohnalan gerektiğp eğiti-
mini veremediklerini, "acz* içinde ol-
duklannı açıkça söylemek değil mi
bu? Eskilerin deyimiyle "ikrar".
Gelelim kadın hekimlerin "bekâret"
muayenesine. Biz diyonız ki: "Ken-
disinden başka, kimsenin isteğrvie, ka-
ranyla kadmlar cinsel muayeneye gön-
derflemez". Onlar diyor "İVluayeneyi
kadın hekimler yapacak!" "Men çi
guyem, tamburam çi guy" (Ben ne
derim, tamburam ne der!) "Uyum dı-
^dnsdnnayeneikiDcibirtecavüzdüıf
Koşullar uygun olunca, kadmlar
kendini savunabilir. Yeter ki karşıla-
nnda örgütlü bir erkek duvan olma-
sın! Kendi yaşanümrzdan böyle ömek-
ler yok mudur. En azından üç, beş ta-
ne.
Bugünlerde çağnşımlarla bazı anı-
lanma atladım. Hiçbirinde de başka-
sınm korumasına gereksinimim ol-
madı. Dar bir kaldınmda, yol verecek
yerde bana sol tarafımdan omuz vu-
ran birinin sırtına vurduğum sağ yum-
ruğum ciğerini gümletmişti. (Ortaöğ-
renimde başladığım voleybol çalış-
malanmı np fakülesinde de sürdürmüş-
tüm. Ve, o çağın tenmiyle "kütör"
DoğalgazvelPGIiKombJDoğalgazveLPG'ii Kombi
• 23 3 - » 5 <w «apasıte ant^nda bacat ve hermetic 4 bfUı model
• s 91 4 e uaşar vmmle saffaran yakn Bsaırolu
• •. 40 • 100 arasmda a»a1»at*n kapaste kDnm*
• iT 35 "C-de aakiada 9i • 12 « s«ak su
•7 LHTI *«ran* dw*-up sSanyle area » î l » ve kufenım kdayk^
• Olonak öy-pass SEtamv* susuz çatşraya katşı knura
• 3 tszl sviüiasyor
23 3 kW kapasıttfle Dacalı w heıma* 2 farta mode*
\ 90 6ya ulaşaı venmle sajjbnan yatat aamıfu
95-233kW arsndaayartıraMenlapastttartnrt
AT 35 *Cae dafcftatsa 9,51 scak su
Olnıaık l^-pass assmıyle susuz çakşmaya laış tooına
3h
3 r
ıl
Duvarfıpi Yoğuşnalı Kazan ve Kombtier
SUPERCOMFORT '• z, •;•::<-5aralflmda8Uttmodd
bS 6/"? ye gore --D 109'aulaşanNonnkufannHvenrTH
<Jas* koftKHOTgae % X y*t Bsamjfa
DoğalgazvelPGIi Kombi
24 r
S 92.6ya lâşan venmie sagianaıt yakjt tasafndu
17 - 32 kW arasnla ayananaMen lapsde tertratj
DuooassteknoloiBi* hdı vs sur*t a c * su
8 - 251 ooyıale süper a c * sa konlonj
AT 30 ITde 10 [ttokâfc 130 • 175 It sıcak stı
LCO dmn w dışbl arra göstngel
:
o '6- lOOarasmdamodöasyonıielapasıletontrote veyaiattasamjftj
\ 91,5 ya utâşan venm* sağlaun yatat tasamj6j
9 8 - 23 5 kW a/aan<ta ayarianaMen kapaste konlrolû
AT 30 ° C * 4akı<ada 1121 scak su
Uzun ânûfiü paslanniaz çeUt ana eşanıör
Duşûkemsymhnıie(Nox:12p(im,CO-
Zarart ts*le*n»okeden AnMejonata Programı
LCOefcartflnrjmçakşnıakoartarrjveparanıet
HifysnıKpastwmazçAkul)atvnscaksuyuboyiBi(teXTifaımodeler)
Zyügaraı*
Dış hava sraMıJra gwe çadşna otnaj (opayomO
Yenlen ısıtnia sstemne jygun
2 hzh artolasyaı ponçia
Zyılgarafid
Yenfcn etrta sstemne ı^gun
OBnBtk byüffis sstemy* susuz ça^maya karçı koruna
3 nzk sntaiasyaı pompasi
ALARKO KOMBlBtiN ORTAK ÖZELÜKLSH
ymz3syw ıle ain komnıi miniyn • Gaa «rn^et teninsta (tıatalı t w • DAfaE'/â 1 ^
DANIŞMA 4 4 4 0 1 2 8
HATTI
Daha aynntılı bılgı ıçın www alaıto-carrier com tr
ALAAKO CARftlER SANAV1 VE TICAfiET A.Ş.
İSTMML Gebn Orgafi^e Sanayı Bd4g«sı ^ahaben
T« iO»î, 618 60 00
S M * Sınjvi So» Mo « 06550 Ç*ikjyı ANKJW
lel (0312ı « 0 7910
Şınt Fntat>q U No 55 «ar 13 35210 Psapcıt - IZMIR
T » (0232)483 25 60
lTa»sa BuMn Ç«* *pt *= 2 S M 01130 ACAtlA
oynuyordum.)
Sonra, asistanhk kadrosuna girece-
ğim zaman. sağhkla ilgili göğüs rad-
yoloji muayenesi için skopimi yapan
görevliheknn, saygüı da\Tanmayaneli-
ne uygun yamtımı ahnca hizaya gel-
mişti. Raporu yazmaya sıra gelince he-
kimliğimi bastıra bastıra söylediğim-
de, beyaz olan yüzü mosmor kesildi:
"Doktor oktuğunuzu neden söyleme-
miştmiz?" dedi. Yanıtım da bir soruy-
du"GerekBmi\di?"
Bu kez, geniş bir kaldınmda hiza-
layarak gelen bir adam. tam çarpaca-
ğı zaman yana çekilmemden sende-
ledi. "Şükret ki bir de çehne takma-
djm!" tümcesiyle ben ona "sataşum!"
Pazar yerinde, elma alırken arkam-
dan itiliyordum. Kalabalıktan diye dü-
şündüğüm için, nasıl durursam ge-
çenlere engel olmam diye arkama bak-
tığımda yan serginin satıcısırun yas-
landığrnı görmemle yanağında toka-
dımın şaklaması bir oldu. Ağabeji ol-
duğunu söyleyen, üzerime yürümeye
kalkan iri yan adama da "Evde bir to-
kadı eksik kabnış, onu tamamladım"
diye geri çekikneden kafa tuttum. Ba-
na elmayı satan buna çok üzüldü: *Bu-
nu hep yapıyor."
Bütün bunlar küçük olaylar elbet,
belleğimde kalanlar. Ama çok ilginç
bulduğum başka bir anım var ki onu
da hep anlattım.
Muayenehaneme gençten birkadın
hasta geldi. Başı sıkı sıkı örtülüydü.
Yanında eşi de vardı. Sorgulamadaû
sonra muayene ettim. Masama döner-
ken eşinin şöyle dedığini duydum:
"Kadın dhe geJdikama iyi doktorçık-
ö." Bu beğenide 'Ütifat" bulan kim-
se çıkarmı bilmiyorum. Öy-
leyse çok üzülürüm. Verdi-
ğim yamt üzerine ne istedi-
ğim incelemeleri getirdiler, ne
de bir daha göründüler! "Ne
hekimlerin cinsiyeti vardır.
nede onlann gözünde hasta-
lann. Ona bakarsaıuz "sevi-
ciler de var!'-." Hekimlikte
kadınlığımdan dolayı seçil-
memden hiç hoşlanmadım.
Yeni yasa tasansına göre
kadınlann cinsel muayenele-
rini kadrn hekimlerin yapa-
cağını "savunu" olarak arıla-
tan hükümet sözcüsü Sayın
Cemfl Çiçek'e, eşinin erkek
röntgen uzmanlanndan "sa-
knmak" istediği bir hastamın
öyküsünü anlatmak isterim.
Bunu genelleştirmek doğru
değil, ama rastlantısal olsa
da iyi bir ömek olgu:
Türkiye Yüksek Ihtisas
Hastanesi'nde, eşimin, şim-
di kim olduğunu anımsama-
dığı bir tanıdığınm kansım
muayene ettim. Bazı mide
yakınmalan vardı. O zaman-
lar daha endoskopiler bugün-
kü gibi yerleşmemişti. Mide
filmi çektirmelerini istedim.
Hastam eşinin yüzüne bak-
tı, sözcülüğü o yaptı. Fümi
bir kadın hekimın çekmesi-
ni istiyorlardı. O dönem rönt-
gen laboratuvaıında mide
filmlerini birerkek uzmanın
çektiğini söyledim. Biz baş-
ka yerde çektiririz diye git-
tiler. Bir hafta kadar sonra
büyük bir "başan" havası
içinde geldiler. SanınmZon-
guldak'ta, bir kadm röntgen
uzmanı bulmuşlar, ona çek-
tirmişlerdi fümi. Işin şaşıla-
sı yam, hastanın yakınmala-
nna uymayan biçimde ye-
mek kahnnlan vardı midede.
Sorgumu yineledim. Evet,
film, yemekten sonra mide
tam boşalmadan çekiknişti.
Yinelenmesi gerekiyordu.
Zonguldak'a bir kez daha
gittiler. Getirdikleri fılmde,
gastroenteroloji yönünden
üzerinde durulması gereken,
karar verilemeyen yerler var-
dı. Kişisel bir olumsuz dav-
ranıştan kendimi anndırmak
istedim. (Doğrusu, ilk başa-
nsızhktan, utanmaklabirlik-
te, gizli bir ışıltı doğmuştu
içimde, sevinç gibi. Ama bu
kadan çoktu) Filmlere has-
tanemizin röntgen şefiyle
birlikte baktık. Hem de has-
tave eşiyle birlikte. Onlar da
anladılar. Üçüncü mide fil-
mi hastanemizde, erkek he-
kimlertaranndançekildi. (îlk
kezbunlan yazarken düşüne-
bildim. Herhalde benim bak-
mamı da kadınlığımdan do-
layı istemişlerdi. Zokayı yut-
muştum!) Özetlersek. dinsel
ınançlarla laiklik kadar cinsel
konularda da tarafsız olmak
zorundayız. Öğretmenler ka-
dar hepimize görev düşüyor.
Birbirimizi tamamlayarak,
düşe kalka yüriiyeceğiz. An-
lamayanlara anlatacağız, bil-
meyenlere öğreteceğiz. Öğ-
renmek istemeyenlerin srnın-
nı yasalar çizecek. îşte, hükü-
metten ıstediğimiz. bu yasa-
lann doğru dürüst kotanlma-
sı. Biz anneler çocuklanmı-
zı yetiştirmiyor muyuz? Bü-
tün ulusun analanyız.
PENCERE
Heykel• ••
Herkesin bildiği gibi Islamda resim yasaktır..
Heykel büsbütün yasaktır.
Nedeni malum..
Bir vakitler insan putunu kendi elleriyie yapardı,
sonra yaptığı puta tapardı; Müslümanı bu sakın-
cadan korumak kaygısı Islamda heykel yasağını oluş-
turdu.
•
Şeriat düzeninin geçerli olduğu Islam ülkelerin-
de heykel bugün de yasaktır...
Irak'ta durum neydi?..
Amerikan ordusu Irak'ı işgal edince Saddam'ın
Bağdat'taki heykeli gündüz vakti göz göre göre yı-
kıldı; eylemin filmi çekildi, televizyonlarda göste-
rildi...
Sovyetler tarihe kanştığı zaman da çeşitli kent-
lerde Stalin'in ve Lenin'in heykelleri yıkılmıştı...
Peki, ikisi aynı şey mi?..
Bir diktatörün heykelini yıkmak heykelin yasak-
landığı Islam dünyasında gerçekleştiği zaman de-
ğişik, çelişkili, ikircikli, ikilemli, düşündürücü içerik
kazanır...
Ve sorulabilir:
- Saddam bir zalim diktatördü; ama, Suudi Ara-
bistan, Kuveyt, Iran vb. şeriat düzenlerinde hey-
keli yasaklayan bir karanlık geçerliyken, Bağdat'ta
heykel yıkmanın uygariık açısından içeriği ve an-
lamı nedir?
•
Sorunun yanıtı aradan geçen kısa sürede say-
damlaştı..
Amerikan işgali Irak'ta Saddam'ın heykelini yı-
kabilirdi..
Ama, Irak'a demokrasi getiremezdi..
Yanıt açık seçiktir:
- Demokrasi tarihte 'Aydınlanma Devrimi'mn
ürünüdür; bu süreçten geçmeyen ve laiklik düze-
yine kavuşmayan toplum dışardan dayatmayla öz-
gürlük rejimine ulaşamaz...
Heykelin yasaklandığı Islam coğrafyasında 'Dik-
tatör Saddam'ın heykeli, şeriat düzenlerine karşı
bir ilericilik açılımı gibi anlam kazanıyordu...
Bu heykeli yıkanlar arasındakı bilinç paylaşımı-
nın yüzde kaçı diktatör Saddam düşmanlığında
yerini alıyor, yüzde kaçı heykeli günah sayıyor?..
Zaman bu soruya yanıt verecektir.
Hıristiyan dünyasında heykel sanatı Hazreti Isa'nın
yontusundan Giacometti nin yapıtına geçmenin
sancısında özgürlüğüne kavuştu...
Müslüman dünyasında bu süreç 21 'inci yüzyıl-
da bile yaşanmıyor...
Bugün Islam coğrafyası heykel ile heykelsizlik ara-
sında seçim yapmakla yükümlü...
Doğu ve Batı uygariıklan arasındaki bu çarpıcı
farkı Türkiye ancak Atatürk'le kapatabildi...
öyleyse her kentimizin meydanına Atatürk'ün
heykelini dikmenin yalnız tarihsel gerekçesini öğ-
renmekle yetinmeyip, güzel sanatlar mantığı açı-
sından da anlamını kavramak boynumuzun borcu
değil midir!..
İSTANBUL CUMOK ÇAĞRISI
4 Arahk 2004 Cumartesi Saat: 17.00
(Kerahat Vakti)
Bir araya gelişimizin yıldönümünde
bütün CUMOK'ları gazeteleri ile
birlikte ilk buluşma yerimiz
Romantika'ya bekliyoruz.
Gazetemiz yazarları ve
çalışanları da davetlidir.
Yen Romantika 0 216 336 9745
Fenerbahçe Parkı - Fenerbahçe
Türkan Erkin: 0 537 672 55 00
0 216 337 57 97
Saniye D. Yalçın: 0 532 275 21 42
0 216 326 49 21
TC
BEYOĞLU 1. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No. 2004 356
Karar No: 2004 497
1- Gıresun Alucra 1133 Komanköyü cill no: 52, ha-
ne no: 20'de nüfusa kayıtlı Mustafa ve Yeter'den olma
03.12.1983 d.lu Bınnaz Av-utmu^lu'nun nüfus kayıtla-
ruıdaki Bınnaz olan isminin Esra olarak düzeltilmesi-
•ne karar verildı. 12.10. 2004
Basın: 54163
tLAN
TC
KAKTAL 1. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2004 549
Kartal 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2004'549
Esas, 2004 524 Karar ve 30. 9.2004 tarihli karan ile
Mehmet Hanıfı ve Suzan'dan olma 19.6.1976 d.lu Ser-
kan Burak Tektaş'ın Burak olan ısmınin iptalı ile ismi-
nin Alişan Serkan Tektaş olarak tashih edildiği ilan
olunuı.
Basın: 54251
BAKIRKÖY 2. AİLE MAHKEMESİ
2004 527
Davacı Songül Yenılmez vekili tarafmdan davalı Sa-
vaş Yemlmez aleyhıne açılan boşanma davasında \eri-
len ara karan geregınce;
Kınalı Cad. Duman apt. No: 2 D: 5 Haznedar Gün-
görea'lSTANBUL adresinde ıkamet ettiğı bıldınlen
davalı Savaş Yenılmez'e belirtilen bu adreste posta ka-
nah ile teblıgat yapılamamış, yaptınlan araştırmada
başka bir adres de tespit edilememıştır. Bu sebeple da-
valı Savaş Yenilmez'e ilanen tebliğ yapılması gerek-
mış olmakla, 4787 sayılı Yasa'nın 7. maddesı gereğin-
ce eşlenn sulha teşvik bakımından birlikte beyanlan-
nın alınması gereklı göriildüğunden adı geçenin duruş-
marun yapılacağı 24.02.2005 günü saat 10.05'te mah-
kememiz duruşma salonunda hazır olması, belge ve
delillerini ibraz etmesi. gelmediğı ve delil ibraz etme-
digi takdirde yargılamamn yoklugunda sürdürüleceğı
ve karar venleceğı dava dılekçesi ve duruşma günü
tebliği yenne geçmek üzere ılan olunur. 17.11.2004.
Basın: 53584