23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 KASIM 2004 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Çıkmazda Bir Eğifim! "Yaptıklannızı gördükçe sıraladığım sorunlan öğretmenlerden yana çözece- ğinizehiçumudumyok' diyorDenizliMil- letvekili Mustafa Gazalcı... Bir değil beş değil ki öğretmen sorun- lan!.. Gazala, geçen günkü yazısında he- men hepsini sıralamış. Ama hiçbir umu- du yok! Nasıl olsa boş sözlerte hiçbir so- run ortadan kalkmayacak, Türk öğret- meni umutsuzbir yalnızlık içinde kendi ba- şınabırakılacak... Batı ülkelerinde, daha doğrusu "in- san'adeğerveren, insanın sağlığını, ada- lete bağlılığını düşünen, önem veren top- lumlarda, en çok korunan, sayılan, değer- lendirilen mesleklerin, hekimlik, yargıçlık ve öğretmenlik oldugunu herkes bilir... Insan'a hizmet vermek, insanı korumak- tıramaç... Zaman zaman hekimlere, yargıçlara gereken kolaylıklar gösterilir, maaş ayar- lamalan yapılır ama öğretmenler ne za- man anımsanır, onlann yaşam koşullann- da biraz iyileştirme yapmak gerekliliği, ne zaman duyulur? Benim gibı, Atatûrk döneminde öğren- cilik yapanlar, öğretmen adı verilen in- sanlann toplumun en ön yerierindetutul- duklannı, sayıldıklannı bilirler... öğretmen, şehirterde olsun, köy ve kasabalarda ol- sun, belirli bir geçim düzeyinin üstünde yaşayabilen bir insandı... ÇocuMan, genç- leri en iyi biçimde yetiştirmek tek amaç- larıydı. Şimdiki gibi, geçinebilmek için birtakım değişik işlerde kazanç sağla- mak zorunda değildi? Ne şoförlük, ne satıcılık, ne günübirlik işler yapmak kim- senin aklına aelmezdi? 24 Kasım öğretmenler Günü'ydü... Bol bol konuşuldu! Hele Başbakan'ın "Ne yapalım biliyoruzzordurumdasınız, ama elimizde bir şey yok" gibi sözlerte, hem kendini hem de öğretmenleri aldatmaya kalkışması epeyce gülünç, hem de acık- lı bir niyet belirtisiydi. Her şeye para var, milletvekillerine on milyara yakın para ve- riyorsun, ama işçiye, emekçiye, aydına, sıra gelince "bütçede para yok"... öğretmen milletvekili Mustafa Gazal- cı iktidann başına sesleniyor "Ikiyıldır iş başındasınız. Her türtü ya- sal dûzenlemeyi anayasal ve hukuk ku- rallan içinde kalmak koşuluyla yapabile- cek sayınız var. Üstelik kimi sorvnlar için kaynak da gerekmez. Demokrat olmak, uluslararası ö/çüt/ere uymak yeterli o/a- caktır." Demokrat olmak, halktan yana olmak, Atatürk devriminin çizgisinde görev yap- mak!.. Bunlarbugünkü Milli Eğıtım Bakan- lığı'na ters gelen tutumlardırj Hele bu ba- kanlığın başında Hüseyin Bey gibi biri varsa! Başbakan Tayyip Bey, Milli Eği- tim Bakanı Hüseyin Bey... Onlardan kül- türe, sanata, bilgiye, insana gerçek bir ya- rar, bir saygı ve sevgi bekleyebilir misi- niz? ••• Bu arada "öğretmen DCınyası" dergi- si de 300. sayısını çıkardı. 25. yaşına ba- san bu aylık meslek dergisini tam bir öz- veri ve yüreklilikle yaşatan, en başta Ze- ki Sanhan ve arkadaşlanna teşekkür et- mek isterim. Daha nice yıllara diyerek... Nereden Nereye Prof. Dr. Leziz ONARA1N ocukluğumda annemin ya- şamöykülerini dinlemeyi, masallar kadar, belki daha çok severdim. Kahramanı annem olunca, herhalde, kendlme de pay çıkanrdım. Onlardan biri: Annem, yakın bir kız arkadaş ile istasyonda, ya da Ku- şadası yolunda, gezintiye çıkarmış. Başka gezecek yer yokmuş o zaman- lar Söke'de. Öğretmen arkadaşlarıy- la karşılaşırsa annem, selamlaşır, ya da konuşurmuş. Bir süre sonra, bir gün arkadaşı, "Fhtfcvs" demiş, *sen erkek ariadaskrmlabenimfekomışur gibi konuşuyorsun. Nasıl oluyor bu. çok rahatsm." Öğretmenlik yapnuş olan annemin böyle olaycıklar anla- tırken, yalnız konuşmak için konuş- madığını, bana bir şeyler vermek is- tediğini düşünüyorum. Son günlerde Türk Ceza Yasa Ta- sansı gündeme gelince, kadın olarak, kadın örgütleri içinde, ben de kendi- mi konunun ortasında duydum "Ka- dınlan ilgilendiren konulara saplarup kahndığf yolundaki eleştirileri, düşün- cesizce, duygusuzca, haksızca, çağdı- şı bulduğumu da söylemeliyim. En son, güya kadınlan "korumak" için yapılan değişiklıği de, budalaca bir anlayışsızhklanitelendiriyorum. Ko- nu şu: Bekâret muayenesini, tıpkı ka- dın polislerin kadınlann üstünü ara- ması gibi, kadın hekimlerin yapması önerisi. Kadınlann üstünü niye kadın polis- ler anyor? Erkek polislerin kadınlan yoklarken en hafıf deyimiyle saygısız- lık, en adi söylemle sarkrntüık yaptı- ğı kabul edildiği için mi? Buna en başta polis yönetiminin karşı çıkma- sı gerekmez mi? "PoKslerine iyi, dü- rüst, saygüı ohnalan gerektiğp eğiti- mini veremediklerini, "acz* içinde ol- duklannı açıkça söylemek değil mi bu? Eskilerin deyimiyle "ikrar". Gelelim kadın hekimlerin "bekâret" muayenesine. Biz diyonız ki: "Ken- disinden başka, kimsenin isteğrvie, ka- ranyla kadmlar cinsel muayeneye gön- derflemez". Onlar diyor "İVluayeneyi kadın hekimler yapacak!" "Men çi guyem, tamburam çi guy" (Ben ne derim, tamburam ne der!) "Uyum dı- ^dnsdnnayeneikiDcibirtecavüzdüıf Koşullar uygun olunca, kadmlar kendini savunabilir. Yeter ki karşıla- nnda örgütlü bir erkek duvan olma- sın! Kendi yaşanümrzdan böyle ömek- ler yok mudur. En azından üç, beş ta- ne. Bugünlerde çağnşımlarla bazı anı- lanma atladım. Hiçbirinde de başka- sınm korumasına gereksinimim ol- madı. Dar bir kaldınmda, yol verecek yerde bana sol tarafımdan omuz vu- ran birinin sırtına vurduğum sağ yum- ruğum ciğerini gümletmişti. (Ortaöğ- renimde başladığım voleybol çalış- malanmı np fakülesinde de sürdürmüş- tüm. Ve, o çağın tenmiyle "kütör" DoğalgazvelPGIiKombJDoğalgazveLPG'ii Kombi • 23 3 - » 5 <w «apasıte ant^nda bacat ve hermetic 4 bfUı model • s 91 4 e uaşar vmmle saffaran yakn Bsaırolu • •. 40 • 100 arasmda a»a1»at*n kapaste kDnm* • iT 35 "C-de aakiada 9i • 12 « s«ak su •7 LHTI *«ran* dw*-up sSanyle area » î l » ve kufenım kdayk^ • Olonak öy-pass SEtamv* susuz çatşraya katşı knura • 3 tszl sviüiasyor 23 3 kW kapasıttfle Dacalı w heıma* 2 farta mode* \ 90 6ya ulaşaı venmle sajjbnan yatat aamıfu 95-233kW arsndaayartıraMenlapastttartnrt AT 35 *Cae dafcftatsa 9,51 scak su Olnıaık l^-pass assmıyle susuz çakşmaya laış tooına 3h 3 r ıl Duvarfıpi Yoğuşnalı Kazan ve Kombtier SUPERCOMFORT '• z, •;•::<-5aralflmda8Uttmodd bS 6/"? ye gore --D 109'aulaşanNonnkufannHvenrTH <Jas* koftKHOTgae % X y*t Bsamjfa DoğalgazvelPGIi Kombi 24 r S 92.6ya lâşan venmie sagianaıt yakjt tasafndu 17 - 32 kW arasnla ayananaMen lapsde tertratj DuooassteknoloiBi* hdı vs sur*t a c * su 8 - 251 ooyıale süper a c * sa konlonj AT 30 ITde 10 [ttokâfc 130 • 175 It sıcak stı LCO dmn w dışbl arra göstngel : o '6- lOOarasmdamodöasyonıielapasıletontrote veyaiattasamjftj \ 91,5 ya utâşan venm* sağlaun yatat tasamj6j 9 8 - 23 5 kW a/aan<ta ayarianaMen kapaste konlrolû AT 30 ° C * 4akı<ada 1121 scak su Uzun ânûfiü paslanniaz çeUt ana eşanıör Duşûkemsymhnıie(Nox:12p(im,CO- Zarart ts*le*n»okeden AnMejonata Programı LCOefcartflnrjmçakşnıakoartarrjveparanıet HifysnıKpastwmazçAkul)atvnscaksuyuboyiBi(teXTifaımodeler) Zyügaraı* Dış hava sraMıJra gwe çadşna otnaj (opayomO Yenlen ısıtnia sstemne jygun 2 hzh artolasyaı ponçia Zyılgarafid Yenfcn etrta sstemne ı^gun OBnBtk byüffis sstemy* susuz ça^maya karçı koruna 3 nzk sntaiasyaı pompasi ALARKO KOMBlBtiN ORTAK ÖZELÜKLSH ymz3syw ıle ain komnıi miniyn • Gaa «rn^et teninsta (tıatalı t w • DAfaE'/â 1 ^ DANIŞMA 4 4 4 0 1 2 8 HATTI Daha aynntılı bılgı ıçın www alaıto-carrier com tr ALAAKO CARftlER SANAV1 VE TICAfiET A.Ş. İSTMML Gebn Orgafi^e Sanayı Bd4g«sı ^ahaben T« iO»î, 618 60 00 S M * Sınjvi So» Mo « 06550 Ç*ikjyı ANKJW lel (0312ı « 0 7910 Şınt Fntat>q U No 55 «ar 13 35210 Psapcıt - IZMIR T » (0232)483 25 60 lTa»sa BuMn Ç«* *pt *= 2 S M 01130 ACAtlA oynuyordum.) Sonra, asistanhk kadrosuna girece- ğim zaman. sağhkla ilgili göğüs rad- yoloji muayenesi için skopimi yapan görevliheknn, saygüı da\Tanmayaneli- ne uygun yamtımı ahnca hizaya gel- mişti. Raporu yazmaya sıra gelince he- kimliğimi bastıra bastıra söylediğim- de, beyaz olan yüzü mosmor kesildi: "Doktor oktuğunuzu neden söyleme- miştmiz?" dedi. Yanıtım da bir soruy- du"GerekBmi\di?" Bu kez, geniş bir kaldınmda hiza- layarak gelen bir adam. tam çarpaca- ğı zaman yana çekilmemden sende- ledi. "Şükret ki bir de çehne takma- djm!" tümcesiyle ben ona "sataşum!" Pazar yerinde, elma alırken arkam- dan itiliyordum. Kalabalıktan diye dü- şündüğüm için, nasıl durursam ge- çenlere engel olmam diye arkama bak- tığımda yan serginin satıcısırun yas- landığrnı görmemle yanağında toka- dımın şaklaması bir oldu. Ağabeji ol- duğunu söyleyen, üzerime yürümeye kalkan iri yan adama da "Evde bir to- kadı eksik kabnış, onu tamamladım" diye geri çekikneden kafa tuttum. Ba- na elmayı satan buna çok üzüldü: *Bu- nu hep yapıyor." Bütün bunlar küçük olaylar elbet, belleğimde kalanlar. Ama çok ilginç bulduğum başka bir anım var ki onu da hep anlattım. Muayenehaneme gençten birkadın hasta geldi. Başı sıkı sıkı örtülüydü. Yanında eşi de vardı. Sorgulamadaû sonra muayene ettim. Masama döner- ken eşinin şöyle dedığini duydum: "Kadın dhe geJdikama iyi doktorçık- ö." Bu beğenide 'Ütifat" bulan kim- se çıkarmı bilmiyorum. Öy- leyse çok üzülürüm. Verdi- ğim yamt üzerine ne istedi- ğim incelemeleri getirdiler, ne de bir daha göründüler! "Ne hekimlerin cinsiyeti vardır. nede onlann gözünde hasta- lann. Ona bakarsaıuz "sevi- ciler de var!'-." Hekimlikte kadınlığımdan dolayı seçil- memden hiç hoşlanmadım. Yeni yasa tasansına göre kadınlann cinsel muayenele- rini kadrn hekimlerin yapa- cağını "savunu" olarak arıla- tan hükümet sözcüsü Sayın Cemfl Çiçek'e, eşinin erkek röntgen uzmanlanndan "sa- knmak" istediği bir hastamın öyküsünü anlatmak isterim. Bunu genelleştirmek doğru değil, ama rastlantısal olsa da iyi bir ömek olgu: Türkiye Yüksek Ihtisas Hastanesi'nde, eşimin, şim- di kim olduğunu anımsama- dığı bir tanıdığınm kansım muayene ettim. Bazı mide yakınmalan vardı. O zaman- lar daha endoskopiler bugün- kü gibi yerleşmemişti. Mide filmi çektirmelerini istedim. Hastam eşinin yüzüne bak- tı, sözcülüğü o yaptı. Fümi bir kadın hekimın çekmesi- ni istiyorlardı. O dönem rönt- gen laboratuvaıında mide filmlerini birerkek uzmanın çektiğini söyledim. Biz baş- ka yerde çektiririz diye git- tiler. Bir hafta kadar sonra büyük bir "başan" havası içinde geldiler. SanınmZon- guldak'ta, bir kadm röntgen uzmanı bulmuşlar, ona çek- tirmişlerdi fümi. Işin şaşıla- sı yam, hastanın yakınmala- nna uymayan biçimde ye- mek kahnnlan vardı midede. Sorgumu yineledim. Evet, film, yemekten sonra mide tam boşalmadan çekiknişti. Yinelenmesi gerekiyordu. Zonguldak'a bir kez daha gittiler. Getirdikleri fılmde, gastroenteroloji yönünden üzerinde durulması gereken, karar verilemeyen yerler var- dı. Kişisel bir olumsuz dav- ranıştan kendimi anndırmak istedim. (Doğrusu, ilk başa- nsızhktan, utanmaklabirlik- te, gizli bir ışıltı doğmuştu içimde, sevinç gibi. Ama bu kadan çoktu) Filmlere has- tanemizin röntgen şefiyle birlikte baktık. Hem de has- tave eşiyle birlikte. Onlar da anladılar. Üçüncü mide fil- mi hastanemizde, erkek he- kimlertaranndançekildi. (îlk kezbunlan yazarken düşüne- bildim. Herhalde benim bak- mamı da kadınlığımdan do- layı istemişlerdi. Zokayı yut- muştum!) Özetlersek. dinsel ınançlarla laiklik kadar cinsel konularda da tarafsız olmak zorundayız. Öğretmenler ka- dar hepimize görev düşüyor. Birbirimizi tamamlayarak, düşe kalka yüriiyeceğiz. An- lamayanlara anlatacağız, bil- meyenlere öğreteceğiz. Öğ- renmek istemeyenlerin srnın- nı yasalar çizecek. îşte, hükü- metten ıstediğimiz. bu yasa- lann doğru dürüst kotanlma- sı. Biz anneler çocuklanmı- zı yetiştirmiyor muyuz? Bü- tün ulusun analanyız. PENCERE Heykel• •• Herkesin bildiği gibi Islamda resim yasaktır.. Heykel büsbütün yasaktır. Nedeni malum.. Bir vakitler insan putunu kendi elleriyie yapardı, sonra yaptığı puta tapardı; Müslümanı bu sakın- cadan korumak kaygısı Islamda heykel yasağını oluş- turdu. • Şeriat düzeninin geçerli olduğu Islam ülkelerin- de heykel bugün de yasaktır... Irak'ta durum neydi?.. Amerikan ordusu Irak'ı işgal edince Saddam'ın Bağdat'taki heykeli gündüz vakti göz göre göre yı- kıldı; eylemin filmi çekildi, televizyonlarda göste- rildi... Sovyetler tarihe kanştığı zaman da çeşitli kent- lerde Stalin'in ve Lenin'in heykelleri yıkılmıştı... Peki, ikisi aynı şey mi?.. Bir diktatörün heykelini yıkmak heykelin yasak- landığı Islam dünyasında gerçekleştiği zaman de- ğişik, çelişkili, ikircikli, ikilemli, düşündürücü içerik kazanır... Ve sorulabilir: - Saddam bir zalim diktatördü; ama, Suudi Ara- bistan, Kuveyt, Iran vb. şeriat düzenlerinde hey- keli yasaklayan bir karanlık geçerliyken, Bağdat'ta heykel yıkmanın uygariık açısından içeriği ve an- lamı nedir? • Sorunun yanıtı aradan geçen kısa sürede say- damlaştı.. Amerikan işgali Irak'ta Saddam'ın heykelini yı- kabilirdi.. Ama, Irak'a demokrasi getiremezdi.. Yanıt açık seçiktir: - Demokrasi tarihte 'Aydınlanma Devrimi'mn ürünüdür; bu süreçten geçmeyen ve laiklik düze- yine kavuşmayan toplum dışardan dayatmayla öz- gürlük rejimine ulaşamaz... Heykelin yasaklandığı Islam coğrafyasında 'Dik- tatör Saddam'ın heykeli, şeriat düzenlerine karşı bir ilericilik açılımı gibi anlam kazanıyordu... Bu heykeli yıkanlar arasındakı bilinç paylaşımı- nın yüzde kaçı diktatör Saddam düşmanlığında yerini alıyor, yüzde kaçı heykeli günah sayıyor?.. Zaman bu soruya yanıt verecektir. Hıristiyan dünyasında heykel sanatı Hazreti Isa'nın yontusundan Giacometti nin yapıtına geçmenin sancısında özgürlüğüne kavuştu... Müslüman dünyasında bu süreç 21 'inci yüzyıl- da bile yaşanmıyor... Bugün Islam coğrafyası heykel ile heykelsizlik ara- sında seçim yapmakla yükümlü... Doğu ve Batı uygariıklan arasındaki bu çarpıcı farkı Türkiye ancak Atatürk'le kapatabildi... öyleyse her kentimizin meydanına Atatürk'ün heykelini dikmenin yalnız tarihsel gerekçesini öğ- renmekle yetinmeyip, güzel sanatlar mantığı açı- sından da anlamını kavramak boynumuzun borcu değil midir!.. İSTANBUL CUMOK ÇAĞRISI 4 Arahk 2004 Cumartesi Saat: 17.00 (Kerahat Vakti) Bir araya gelişimizin yıldönümünde bütün CUMOK'ları gazeteleri ile birlikte ilk buluşma yerimiz Romantika'ya bekliyoruz. Gazetemiz yazarları ve çalışanları da davetlidir. Yen Romantika 0 216 336 9745 Fenerbahçe Parkı - Fenerbahçe Türkan Erkin: 0 537 672 55 00 0 216 337 57 97 Saniye D. Yalçın: 0 532 275 21 42 0 216 326 49 21 TC BEYOĞLU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No. 2004 356 Karar No: 2004 497 1- Gıresun Alucra 1133 Komanköyü cill no: 52, ha- ne no: 20'de nüfusa kayıtlı Mustafa ve Yeter'den olma 03.12.1983 d.lu Bınnaz Av-utmu^lu'nun nüfus kayıtla- ruıdaki Bınnaz olan isminin Esra olarak düzeltilmesi- •ne karar verildı. 12.10. 2004 Basın: 54163 tLAN TC KAKTAL 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2004 549 Kartal 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2004'549 Esas, 2004 524 Karar ve 30. 9.2004 tarihli karan ile Mehmet Hanıfı ve Suzan'dan olma 19.6.1976 d.lu Ser- kan Burak Tektaş'ın Burak olan ısmınin iptalı ile ismi- nin Alişan Serkan Tektaş olarak tashih edildiği ilan olunuı. Basın: 54251 BAKIRKÖY 2. AİLE MAHKEMESİ 2004 527 Davacı Songül Yenılmez vekili tarafmdan davalı Sa- vaş Yemlmez aleyhıne açılan boşanma davasında \eri- len ara karan geregınce; Kınalı Cad. Duman apt. No: 2 D: 5 Haznedar Gün- görea'lSTANBUL adresinde ıkamet ettiğı bıldınlen davalı Savaş Yenılmez'e belirtilen bu adreste posta ka- nah ile teblıgat yapılamamış, yaptınlan araştırmada başka bir adres de tespit edilememıştır. Bu sebeple da- valı Savaş Yenilmez'e ilanen tebliğ yapılması gerek- mış olmakla, 4787 sayılı Yasa'nın 7. maddesı gereğin- ce eşlenn sulha teşvik bakımından birlikte beyanlan- nın alınması gereklı göriildüğunden adı geçenin duruş- marun yapılacağı 24.02.2005 günü saat 10.05'te mah- kememiz duruşma salonunda hazır olması, belge ve delillerini ibraz etmesi. gelmediğı ve delil ibraz etme- digi takdirde yargılamamn yoklugunda sürdürüleceğı ve karar venleceğı dava dılekçesi ve duruşma günü tebliği yenne geçmek üzere ılan olunur. 17.11.2004. Basın: 53584
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle