Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28KASIM2004PAZAR
10 P A Z A R Y A Z I L A R I dishabgcumhuriyet.com.tr
Huzurburadabulunur!
B
uluşu olan "uçan bisiklet" ile
uçmasını ömrii boyunca
becerememiş olan Gustav Mesmer,
doktorlar "Bu adam şizofrendir" dediği için
1929-1949 arası yıllan Güney Almanya'run
ünlü manastırlanndan Schussenried'in
psikiyatri kliniğinde geçinnek zorunda
kalır. Bugün tüm binalan ziyarete
açık manastınn Rokoko kütüphanesi
Almanya'nın görülmeye değer tarihi
eserlerinden sayüıyor. Freskleri, sütunlan,
küçük kubbeleriyle kütüphaneden çok bir
kiliseyi andıran bu yapı özellikle
Stuttgart'tan Konstanz gölüne, ya da güney
Bavyera'ya yapılan gezilerde mutlaka
uğranması gereken bir yer. Az ötede
Steinhausen'de "dünyamn en güzel köy
Idlisesi" olarak kabul edilen Barok yapı
yükseliyor geniş ovada. Aynı yol üzerinde,
otomobille 1 saat ötede, Wies Kilisesi bir
dünya kültür mirası. Geçenlerde yapılışının
250. yılı kutlanan bu Rokoko kiliseye
ziyaretçiler Avrupa'nın en uzak
köşelerinden alan ediyor. Çünkü Wies
kutsal bir yer, bir dilek kilisesi olarak kabul
ediliyor. Anlatılanlara göre 1738'de köylü
kadın Maria Loy evinin tavan arasında
bulduğu "Çarmıha gerilnüş Isa" heykelini
aşağı indirir, tozunu alıp oturma odasında
bir köşeye yerleştirir. Aradan birkaç hafta
geçtikten sonra bir akşam duası sırasında
gördüklerine inanamaz. tsa'nın gözlerinden
yaşlar akmaktadır. Bu inanılmaz olay
yörede yıldınm hızıyla duyulur.
Ve aradan birkaç ay geçtikten
sonra da heykelcik köylü kadının
evirün yanı başında alelacele inşa
edilen küçük kiliseye taşınır.
Bugünkü dev kilise ise 1754
yılında kapılannı açar dindarlara.
Derdine çare arayanlar o günden
bugüne, sadece kırk insanın
yaşadığı küçük Wies köyünde bir
tepenin üzerinde bütün azametiyle
yükselen kiliseye taşuııp duruyor.
Savaşlarla geçen 17. yüzyıl, Almanya'da
Katolikliğin yeniden güçlenmesine neden
olur. Daha iyi bir gelecek arayan insanlar
özellikle güney Almanya'da birbiri
ardından inşa edilen kiliseleri doldurur.
STUTTCART
Yüksek, havadar, aydınhk Barok yapılann
büyük kubbelerinden ve sürunlanndan
aşağı bakan figürler yepyeni bir vizyon
peşindeki insanlan çeker. Yapılardaki
dinamiklik, yücelik, fresklerdeki ışık- gölge
oyunlan, dindarlan gerçekle düş arasındaki
bir dünyaya götürür! Yine bir saat ötede,
Bavyera Alpleri'nin eteklerinde küçük bir
kasaba. "Dmlendirici huzuru
burada bulacağunı hemen
AHMETARPAD
sezhorum-." Avusrurya
Edebiyatı'nın ünlü yazan Ödon
vonHorvath 1923 yılında
Murnau'ya geldiğinde ilk sözleri
böyle olmuştu. Kısa yaşamının
en önemli on yılını Alp dağlan
manzaralı, göl kıyısındaki bu
güzel yörede geçirdi, en önemli
eserlerini burada yazdı. Horvath, bohem
denebilecek Murnau yaşamında kahveleri
ve birahaneleri dolaşır, oturur gazetesini
okur, çevresini inceler, notlar alır ve
birasını yudumlardı. Tiyatro eserlerinde
küçük burjuva insanlannın gizli kalmış
kötü yanlarını ortaya koyan, onlan
iğneleyici ve acı bir alayla taşlayan
Horvath'ın yaşamı 1930'h yıllara
girildiğüıde büyük bir değişim geçirir.
Yaklaşmakta olan nasyonal-sosyalist
tehlikeyi çok çabuk sezer. Karşı çıkar.
Korkan dostlan onu terk eder. Horvath,
Murnau'dan uzaklaşır, Viyana'ya yerleşir.
Çeşitli tiyatro eserlerinin yanı sıra "ADahsız
Gençük" adlı ünlü romanını da yazar.
Naziler Horvath'ı yazarlar demeğinden
atarlar, romanını da yasaklarlar. Murnau ve
çevresi, 1900-1940 arasından sayısız
sanatçının huzur içinde yaşayıp, yeni
esintiler ve düşüncelerle kişiliklerini
bulduğu, geliştirdiği bir yöre olmuştu.
Burada göl kıyısında yıllar geçiren ünlüler
arasuıda soyut resimleriyle ün kazanmış
olan ekspresyonist Wassili Kandinski ile
öğrencisi ve sevgilisi Gabriele Münter'i
de unutmamak gerekir. Dostlan Franc
Mare da sık sık Murnau'ya onlan
ziyarete gelirdi. Ormanlar, tepeler, dereler,
göller, tahta evler... Dinlendirici huzur
burada, Bavyera Alpleri'nin eteklerinde.
www.ahmet-arpad.de
'En çokmısır
satılan film'
B
rüksel e-postası - Internetten 3
boyutlu akvaryum ekran koruyucu
(screensaver) indirdim, sanal
yunuslar gerçekmiş gibi sesler
çıkanyorlar. Ekranda gerçeğe çok yakın
bir akvaryum görünüyor. Ama ben buna
hiç sevinemedim. Şimdilerde hayata
açılan penceremizin "Microsoft
Windows" olduğunu, sanal dünyamızdaki
YAPAY yahıızhğımızla dışandaki
GERÇEK yaşama seyirci kaldığımızı bir
kez daha hissettim. Internetin ağına
düşmüş, WEB'de ömür boyu hapis
cezasına çarptınlmış biri sandım kendimi!
Bir IP adresinden başka bir şey değiliz!
Sanal âlemdeki son e-postamı gönderip
bu âlemle ADSL bağlantımı koparmak,
gerçek yaşama geri dönmek geçti
aklımdan. Gerçekmiş gibi yapıp yaşarmış
gibi mi zaman geçiriyoruz yoksa?
Cep telefonunu da kaybetmeli
ortalardan! "Dünyaya hayatın
PENCEREsinden bakacağım.
Yaşamın passwordunu -
şifresini internette arasam
bulabüir miyim! Biraz dostluk,
biraz sevgi, biraz arkadaşhk,
biraz paylaşma, biraz da
yanfamlaşmaDOWNLOAD
edeceğun hayattan-. İnternetten
uzaklaşıp kendimi insanhğa UPGRADE
edeceğün!" diye düşündüm. Sonra
"Bu kadar karamsar olmanın âlemi yok"
diye geçti içimden. înternet ve cep
teîefonuna haksızlık ettiğimi fark ettim.
tnteraet chatten, cep telefonu da SMS'ten
ibaret değildi çünkü. Internetin olmadıgı
zamanlarda yazılanmı çok zor koşullarda
gazeteye ulaştırdığırnı, Türkiye'de
yayımlanan yazılan aylar sonra
okuyabildigimi düşündüm. Şimdi öyle
mi? Internet sayesinde beüci sizden daha
önce okurum ben bu yazıyı! Zaten bu
yazı da bir tür Brüksel e-postası olacak;
Cem Yılmaz'a Brüksel'deki G.O.R.A.
fılmi gaiasında sinema kompleksi
Kınepolis tarafindan altm yıldız verilerek,
film Flamanca ve Fransızca olarak
övüldü. Bunun üzerine mikrofonu eline
alan Yıhnaz "GaBba en çok mısır satılan
fihn diyo, eteman" diyerek espri yaptı.
Aynı akşam Candan Erçetin Türkiye
BRÜKSEL
ERDfcVÇUTKU
Festivali kapsamında Brüksel Güzel
Sanatlar Sarayı'nda müzik rüzgân estirdi.
Tecimsel kaygılarla özel kişiler tarafindan
Belçika'ya getirilen Cem Yılmaz'ın
filmi salonu tıklım tıklım doldururken,
Türkiye Festivali kapsamında hem de
çok düşük bir giriş ücretiyle gösterime
giren filmler sinek avlıyor. Ticari amaçla
özel kişiler tarafindan yine aynı gün
düzenlenen konserde tsmail YK,
"Şapur, şupur, çıor, çıür.." diyerek
2000 "ı aşkin dinleyiciye ulaştı. Türkiye
Festivali'nde şimdiye kadar düzenlenen
etkinliklerden sadece ikisine
(Kilisedeki Ilahi dinletisi ve Mevlevi
Semahıgösterisine) katılanlann çoğu
Belçikalıydı. Bu iki etkinliği saymazsak
Festivali, Türkiye Festivali yerine
"Türk'ün Türk'e Festivali" diye
adlandırmak daha doğru olacak. Zaten
Belçikalı katılımının azlığından
yakınan Belçika Türk Kültür
Sanat Vakfı Başkanı AH
Bağseven de etrafa gönderdiği
Festival programı ekli e-
postalarda "Avrupah ve/ya
Belçikahlann da festivale
kanlmasını sağlamalan için"
tanıdıklanna neredeyse
yalvardı. Türk'ün Türk'e
Festivali bizi daha 2005 yılı başına kadar
meşgul edecek. Onu şimdilik bir kenara
bırakalım. Biraz internette gezinelim
isterseniz... Aaa şu haberlerin başlıklanna
bir bakın hele; "EMF Heyeti Memnun!",
"Öğrencüerin zamanının yüzde 201si
sınaviarla gedyor", "Burkah iki kadın
yakalandı", "fsim değiştirip takıyye
yapıyorlar", "Aileterin vüzde 3.75'i
aşın yoksul" ve "Başkentteld üç
setntte ortalama insan ömrü, kent
ortalamasmdan 3 yaş daha az"_
Örnekleri çoğaltmak olası. Okuyunca
bir an kendinizi Türkiye'de sanabilirsiniz
ama bu haberler Öteki Belçika 'dan!
Isim değiştirip takıyye yapan parti ırkçı
parti, bahsi geçen başkent ise Brüksel!
3 boyutlu ekran koruyucu 'akvaryum'u
silmeye karar verdim. Siz bu yazıyı
okurken. ben büyük bir olasılıkla
doğa yürüyüşü yapıyor olacağım.
erdincutkuâ binfikir.be
—-"«J - ""•TTT'T-ar- I
.1 . i ' l . - ^ * ^ j ' f
7
! ^ ^ *p
r
*~
< f l
"^ !'
?
ü*
'çan bisikletçiBisikletle engel aşma şampiyonu Petr Krauss'un dün Hong Kong'daki
bir parkta yaptığı gösteriyi, izleyiciler nefeslerini tutarak seyretti.
Ünlü Çek sporcu, yere yatan 9 kişinin üzerinden başarıyla
atladı. 9 yaşından beri bu sporu yapan 28 yaşındaki Petr Krauss'un
bisikletle engel aşma ve uzun atlama alanında 4 dünya
rekoru bulunuyor. (Fotoğraf: AFP)
Cep telefonu
mu dediniz?
A
lmanya'da her
5 kişiden 4'ünde
cep telefonu
olduğu gerçeği Ekonomi
Bakanlığı'nuı desteğinde
hazırlanan "cep telefonu
raporunda" açıklandı.
Geçen yıl da cep
telefonlanyla 25.5
milyar adet SMS mesajı
gönderen Almanlar,
Avnıpa genelinde yine
birinciliği kimseye
kaptırmarmşlar. Vallahi
bravo demek lazım!
Cep telefonu artık bir
tutku, vazgeçilmez bir
alışkanlık, hatta
bağımlıhğın daniskası.
Tabü her geçen gün
yeni modellerin devTeye
girdiği bu alanda cep
telefonuyla fotoğraf
iletisinde de AJmanlar
yine önde giderken MMS
olarak adlandınlan bu
yöntemde Italyanlann
ikinci sıraya yerleştiğini
bilmem duydunuz mu?
Ancak Alman milletinin
cebindeki telefonlann
yüzde 13 'ünün foto
kameralı oluşu ve bu
oranın gelecek haftalarda
kat kat artacağı
varsayılarak her yerde
şipşak fotoğraf çekenlere
rastlamak hiç de şaşırtıcı
değil. Yeni
yılda ise
hastalığın hızla
yayılacağına
kalıbımı
basanm.
Özellikle
Münih'in
Marienplatz'ı
bugünlerde cep
telefonu tutkunlannın
adeta yanşırcasına
flaş patlattıklan bir
alan oldu çıktı.
Biz Türklerinse
neredeyse ulusal
gururumuz saydığımız
cep telefonlannın topluca
"teşhir" köşesi ise
Münih'in ünlü Goethe
Caddesi... Merkez tren
ganrun tam karşısına
düşen ve bizimkilerin
el koyduğu bu cadde
üzerinde ikinci el
telefon alıp satanlar
çoğalmakta...
Sosyal statü sembolü
gibi algılanan cep
telefonu tutkusu yediden
yetmişe herkesi etkiliyor.
Bitpazan ahşkanlıklannı
"ikinci el" dükkânlannda
sürdüren bizimkiler şu
su"alarda alışverişlerin
çok hızlandığına
dikkat çekiyorlar.
Münih'teki şeriatçılann,
kirli sakallı yobazlann
ve tesettürlü sıkma baş
hammlann adeta
değişmez aksesuvan
olarak ellerinden
düşürmedikleri bu
"mübarek aleflerle
en çok metrolarda
konuşmalan bizleri
sinirlendiriyor. Ortaçağ
giysileri içinde biçareler
ama ellerinde son model
cep telefonlan. Evet,
artık dijital bir dünya ile
iç içeyiz her yerde...
Artık dededen kalma
MUNIH
EROLOZKAN
daktilolann bile çöplüğe
atılıp antika fotoğraf
makinelerinin ortadan
kaldırıldığı günümüzde
benim gibi hâlâ daha
nostaljik eşyalanndan
aynlamayanlar da var.
Oturup mektup yazma
ahşkanlıklannın bile
unutulduğu günümüzde
"dijital tembeUikler"
yaşarrun içine girdi.
Hele hele Önümüzdeki
yılbaşında yepyeni
dijital aletler piyasaya
çıkacak. Daha geçen
hafta Ekonomi
Bakanlığı Müsteşan
Alfred Tashe'nin,
Almanya'nın cep
telefonu hizmetlerinde
uluslararası rekabette
lider olacağını
belirtmesi büyük bir
yanşuı başladığının
kamtı değil mi?
Evet, insanlann
birbirlerine SMS
attıklan, e-posta
yolladıklan günümüzde
hâlâ postadan çıkacak
bir mavi zarfin sevincini
duyanlar var mı
bilmem... Aşklann ve
ilişkilerin bile sanallaşıp
"dijitalleştiği" daha
doğrusu "sulandınldığı"
günümüzde hüzünlü
sonbahar
sonlarında eski
sevdalar hep
akıldadır...
Tabü bu arada
karşı cinsle
iletişimde
decep
telefonlannm
rolü ve önemi
de yadsınamaz: Cep
telefonunuz yoksa
yandınız! Siz de benim
gibi antika modelleri
kullanıp atmış, kimini
çaldınp kimini kaybetmiş
eskı bir cep telefonu
"mağduru" iseniz
yeni yılda piyasaya
çıkacaklan bekleyin.
Ancak çok dikkatli
olmahsınız. Zira cep
telefonu için kapkaç
çetelennin gencecik
insanlan trenden atıp
öldürdüğü ülkemizde,
tatil için yurtdışından
gelen TürkJerin daha
havaalanmda "tebdfl-i
kıyafet" edip cep
telefonlannı "zula"ya
yerleştirdiklenni
belirteyün.
Özellikle tatil zamanlan
cep telefonu büyük bir
gereksinim. Pahalı
gevezelilderin faturasım
ödemekten bıkmamış
bir telefon tutkunu
olarak benim, artık bir
yeni modeli cebime
yerleştireceğim kesin!
Hiç değilse Münih
pazarlannda evde
oturup telefonun
çahnasmı beklemektense
uzaklardan uçup gelen
bir SMS mesajıyla mutlu
ohnak daha pratik...
Sonbaharlarda kurulan
düşlerin tamamlayıcısı
bir yerde cep
telefonlan değil mi?
erolozkan66ahotmail.com
14. Louis'nin torunlan ve îstanbuFu fetih projesi
S
iz 14. Louis'nin (1643-1715) Istanbul'u
fetih planını bilir miydiniz? Biz
bihnezdik... (Fransız) Ulusal Doğu
Dılleri ve Uygarlıklan Enstitüsü - INALCO
Türk Dili ve Tarihi kürsüsü profesörlerinden
Fanık BiBd'nin Türk Tarih Kurumu
yayınlanndan Türkçe ve Fransızca basılan
"XI\: Louis ve İstanbul'u Fetih Projesi"
başlıklı araştırması sayesinde öğrendik.
Yoksa 14. Louis, nam-ı diğer Güneş Kral'uı
üç Cihan'ın bir Sultan'ı, o devirde Avrupa'nın
(dünyanın) merkezi, Osmanlı diyanmn
zûmrüt kenti istanbul'u kendi tannsının
gölgesine katmak arzusunu nasıl bilebilirdik?
Avrupa'da her palazlanan güç odağının Kral
olsun, Çar olsun, Imparator olsun
tt
BJzans"a
taht kurma hülyasıru anlayışla karşılayabiliriz.
Osmanlı ordusunun Avrupa Yamalıbirlik
Hjristiyan-Katolik kuvvetlerince 1683'te
ikinci kez Viyana önünden sürülmesinin
böyle hayalleri güçlendirmesini de anlanz.
Ama açıkçası Güneş Kral'm o tarihlerde
(1686-87), Osmanlı bugünkü Avrupa'nın
neredeyse beşte birine sahipken, îstanbu! ve
Çanakkale boğazlannın savunmasım
araştırmak maksadıyla Markiz Gravier
d'Ortieres komutasında subay ve
mühendislerden oluşan bir casus heyeti
yollama cüretkârlığını kavramakta zorluk
çekiyoruz. Ekselansın "aü alanm çoktan
Bevoğhı veya Eminönü'ne
geçtiğini" fark edemediğine pek
şaşanz. Ancak Bilici'nin bu yoğun
ve özgün araştırmasına kısa bir göz
attığınız takdirde adamlann
"Iyüığin Kötülüğe Karşı Seferi" ve
Fetih bütçesıni hazırlayacak, Fetih
sonrası banş antlaşması
maddelerine varana değin ne ince
hesaplar yaptıklan görülür. Hatta
Bılici Hoca der kı, "Osrnanh işin farkmdadır,
konuklara e\ sahipliğinde kusur etmez, bıyık
arandan güler ve kibarca uyarou."
Türkiye'nin AB ile tek taraflı aşk mı desek,
çıkar nikâhı mı desek, belki de görücü usulü
de diyebileceğimiz evliliğine resmi davetiye
PARİS
UĞURHLTOJM
çıkmasına üç hafta kala AB'de en fazla
tantana yapan ülke Fransa. Fransız kamuoyu
basın-yayın, akademik ve siyasi hayat, iş ve
işveren çevreleri, haber, bilgi, veri, gözlem,
önyargı, sığ düşünceleri vs'nin elverdiği
ölçüde Türkiye'yı tartışmaya devam ediyor.
Konunun sayıca çok yetersiz de olsa bilimsel
uzmanlan, araştırmacı ve eleştirel
ama dürüst yaklaşımlanyla Türkleri
ve Türkiye'yi, içinde bulunduğumuz
bağlam ve koşullan değerlendirip
eğrileri doğrulanyla sergiliyorlar.
2004 'te, görüknemiş zenginlikte
politik, ekonomik, sosyal ve tarihi
kitap çıktı. Birkaç örnek: tki hafta
önceki ciddi bir kalem sürçmesini
düzelterek ve editöriinden özür
dileyerek başlayalım. CengizÇandar'ın değil,
AB uzmam ve BM Mülteciler Yüksek
Komiserliği'nde görevli Cengiz Aktar'uı,
uluslararası örgütlerde çalışan 8 Türk uzmanla
hazırladığı, Actes Sud yayınlanndan basılan
"Türklere Kuşkuyia Bakanlara Mektuplar"
Edgar Morin önsözlü ucuz milliyetçilikten
uzak, tanhı ve ekonomik sorulan ele alan bir
derleme. Fransa'nın cefakâr tek Türk
yayımcısı Erhan Turgut'un Turquoise
yayıncılığından basılan, Grenoble Siyasal
Bilgiler öğretim üyelerinden Jean-Paul
Burd>'nin derlediği "TürkiyeAvrupafa
mıdır?". Kitapta farklı görüşlerde 25 siyasetçi
ve uzmanın makale veya söyleşilerine yer
veriliyor. Fransa'nın en tanınmış Türk dış
politikası uzmam Dktier BUKondan "AB ile
Nihai Buluşma>a Doğru"; yıllardır Türkiye'de
yaşayan; ülkenin siyasi ve sosyal hayatı
üzerine çok sayıda çalışması olan Jean-
François Perouse'un son kitabı "Çağdaş
Türkij'e"; Türkiye konusunda en geniş
kataloğa sahip L'Harmattan kitapevinden AB
Kazancıgil editörlüğünde hazırlanan "Yüzyıhn
Dönemecinde Türkiye'', Altav Manço
editörlüğünde "Türkiye: Yeni Göç Ufüklanna
Doğru mu?" ve Alain BockeHşıl Karakaş
editörlüğünde "Avrupa'da ve Türkiye'de
Kültürel ÇesMflik"; Ofivier Roy editörlüğünde
"Bugünün Türkiye'si Avrupah Bir Ülke mi?";
Kürt sorunu duyarlılığı taşıyan Hamit
Bozarslan'ın "Çağdaş Türidje'nin Tarihi"
ve Thieny Zarcone'un "Modern Türkiye ve
Islam" gibi kitaplar Türkiye'ye dostça ve
yapıcı yaklaşan eserler. Bir de Güneş Kral'ın
hassasiyetini 21. yüzyıla taşıyan iki "flmi
çahşma" var ki zikretmezsek renklerimiz
eksilir. Siyasi ilişki ve dostluklan şaibeli
AkxaodreDel Vafle'in "Avrupa'da Türldj'e:
tslamcı Truva Aü mı?" ve Syhie Goulard'uı
"Büyük Türk ve Venedik Cumhurijeti".
Geçenlerde Fransız Devlet Radyosu'nun
derin Fransa'ya hitap eden bir kanalında
Fransızlann sorulanm cevaplıyorduk.
Bihci'nin Fransa'da dağıtılamayan son derece
önemli ve kanaat önderlerini etkileyebilecek
kitabmdan söz ettik. Yaşlı bir Fransız,
Topkapı Sarayı'nın Istanbul'un Avrupa mı
Asya mı yakasında olduğunu sordu. Biz
"Avrupa" deyince, o da saf saf "Türkrye'yi
Boğazlar'a kadar .4B'ye alsakya" deyiverdi...
ugur.hukuma paris.com