23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28KASIM2004PAZAR 10 P A Z A R Y A Z I L A R I dishabgcumhuriyet.com.tr Huzurburadabulunur! B uluşu olan "uçan bisiklet" ile uçmasını ömrii boyunca becerememiş olan Gustav Mesmer, doktorlar "Bu adam şizofrendir" dediği için 1929-1949 arası yıllan Güney Almanya'run ünlü manastırlanndan Schussenried'in psikiyatri kliniğinde geçinnek zorunda kalır. Bugün tüm binalan ziyarete açık manastınn Rokoko kütüphanesi Almanya'nın görülmeye değer tarihi eserlerinden sayüıyor. Freskleri, sütunlan, küçük kubbeleriyle kütüphaneden çok bir kiliseyi andıran bu yapı özellikle Stuttgart'tan Konstanz gölüne, ya da güney Bavyera'ya yapılan gezilerde mutlaka uğranması gereken bir yer. Az ötede Steinhausen'de "dünyamn en güzel köy Idlisesi" olarak kabul edilen Barok yapı yükseliyor geniş ovada. Aynı yol üzerinde, otomobille 1 saat ötede, Wies Kilisesi bir dünya kültür mirası. Geçenlerde yapılışının 250. yılı kutlanan bu Rokoko kiliseye ziyaretçiler Avrupa'nın en uzak köşelerinden alan ediyor. Çünkü Wies kutsal bir yer, bir dilek kilisesi olarak kabul ediliyor. Anlatılanlara göre 1738'de köylü kadın Maria Loy evinin tavan arasında bulduğu "Çarmıha gerilnüş Isa" heykelini aşağı indirir, tozunu alıp oturma odasında bir köşeye yerleştirir. Aradan birkaç hafta geçtikten sonra bir akşam duası sırasında gördüklerine inanamaz. tsa'nın gözlerinden yaşlar akmaktadır. Bu inanılmaz olay yörede yıldınm hızıyla duyulur. Ve aradan birkaç ay geçtikten sonra da heykelcik köylü kadının evirün yanı başında alelacele inşa edilen küçük kiliseye taşınır. Bugünkü dev kilise ise 1754 yılında kapılannı açar dindarlara. Derdine çare arayanlar o günden bugüne, sadece kırk insanın yaşadığı küçük Wies köyünde bir tepenin üzerinde bütün azametiyle yükselen kiliseye taşuııp duruyor. Savaşlarla geçen 17. yüzyıl, Almanya'da Katolikliğin yeniden güçlenmesine neden olur. Daha iyi bir gelecek arayan insanlar özellikle güney Almanya'da birbiri ardından inşa edilen kiliseleri doldurur. STUTTCART Yüksek, havadar, aydınhk Barok yapılann büyük kubbelerinden ve sürunlanndan aşağı bakan figürler yepyeni bir vizyon peşindeki insanlan çeker. Yapılardaki dinamiklik, yücelik, fresklerdeki ışık- gölge oyunlan, dindarlan gerçekle düş arasındaki bir dünyaya götürür! Yine bir saat ötede, Bavyera Alpleri'nin eteklerinde küçük bir kasaba. "Dmlendirici huzuru burada bulacağunı hemen AHMETARPAD sezhorum-." Avusrurya Edebiyatı'nın ünlü yazan Ödon vonHorvath 1923 yılında Murnau'ya geldiğinde ilk sözleri böyle olmuştu. Kısa yaşamının en önemli on yılını Alp dağlan manzaralı, göl kıyısındaki bu güzel yörede geçirdi, en önemli eserlerini burada yazdı. Horvath, bohem denebilecek Murnau yaşamında kahveleri ve birahaneleri dolaşır, oturur gazetesini okur, çevresini inceler, notlar alır ve birasını yudumlardı. Tiyatro eserlerinde küçük burjuva insanlannın gizli kalmış kötü yanlarını ortaya koyan, onlan iğneleyici ve acı bir alayla taşlayan Horvath'ın yaşamı 1930'h yıllara girildiğüıde büyük bir değişim geçirir. Yaklaşmakta olan nasyonal-sosyalist tehlikeyi çok çabuk sezer. Karşı çıkar. Korkan dostlan onu terk eder. Horvath, Murnau'dan uzaklaşır, Viyana'ya yerleşir. Çeşitli tiyatro eserlerinin yanı sıra "ADahsız Gençük" adlı ünlü romanını da yazar. Naziler Horvath'ı yazarlar demeğinden atarlar, romanını da yasaklarlar. Murnau ve çevresi, 1900-1940 arasından sayısız sanatçının huzur içinde yaşayıp, yeni esintiler ve düşüncelerle kişiliklerini bulduğu, geliştirdiği bir yöre olmuştu. Burada göl kıyısında yıllar geçiren ünlüler arasuıda soyut resimleriyle ün kazanmış olan ekspresyonist Wassili Kandinski ile öğrencisi ve sevgilisi Gabriele Münter'i de unutmamak gerekir. Dostlan Franc Mare da sık sık Murnau'ya onlan ziyarete gelirdi. Ormanlar, tepeler, dereler, göller, tahta evler... Dinlendirici huzur burada, Bavyera Alpleri'nin eteklerinde. www.ahmet-arpad.de 'En çokmısır satılan film' B rüksel e-postası - Internetten 3 boyutlu akvaryum ekran koruyucu (screensaver) indirdim, sanal yunuslar gerçekmiş gibi sesler çıkanyorlar. Ekranda gerçeğe çok yakın bir akvaryum görünüyor. Ama ben buna hiç sevinemedim. Şimdilerde hayata açılan penceremizin "Microsoft Windows" olduğunu, sanal dünyamızdaki YAPAY yahıızhğımızla dışandaki GERÇEK yaşama seyirci kaldığımızı bir kez daha hissettim. Internetin ağına düşmüş, WEB'de ömür boyu hapis cezasına çarptınlmış biri sandım kendimi! Bir IP adresinden başka bir şey değiliz! Sanal âlemdeki son e-postamı gönderip bu âlemle ADSL bağlantımı koparmak, gerçek yaşama geri dönmek geçti aklımdan. Gerçekmiş gibi yapıp yaşarmış gibi mi zaman geçiriyoruz yoksa? Cep telefonunu da kaybetmeli ortalardan! "Dünyaya hayatın PENCEREsinden bakacağım. Yaşamın passwordunu - şifresini internette arasam bulabüir miyim! Biraz dostluk, biraz sevgi, biraz arkadaşhk, biraz paylaşma, biraz da yanfamlaşmaDOWNLOAD edeceğun hayattan-. İnternetten uzaklaşıp kendimi insanhğa UPGRADE edeceğün!" diye düşündüm. Sonra "Bu kadar karamsar olmanın âlemi yok" diye geçti içimden. înternet ve cep teîefonuna haksızlık ettiğimi fark ettim. tnteraet chatten, cep telefonu da SMS'ten ibaret değildi çünkü. Internetin olmadıgı zamanlarda yazılanmı çok zor koşullarda gazeteye ulaştırdığırnı, Türkiye'de yayımlanan yazılan aylar sonra okuyabildigimi düşündüm. Şimdi öyle mi? Internet sayesinde beüci sizden daha önce okurum ben bu yazıyı! Zaten bu yazı da bir tür Brüksel e-postası olacak; Cem Yılmaz'a Brüksel'deki G.O.R.A. fılmi gaiasında sinema kompleksi Kınepolis tarafindan altm yıldız verilerek, film Flamanca ve Fransızca olarak övüldü. Bunun üzerine mikrofonu eline alan Yıhnaz "GaBba en çok mısır satılan fihn diyo, eteman" diyerek espri yaptı. Aynı akşam Candan Erçetin Türkiye BRÜKSEL ERDfcVÇUTKU Festivali kapsamında Brüksel Güzel Sanatlar Sarayı'nda müzik rüzgân estirdi. Tecimsel kaygılarla özel kişiler tarafindan Belçika'ya getirilen Cem Yılmaz'ın filmi salonu tıklım tıklım doldururken, Türkiye Festivali kapsamında hem de çok düşük bir giriş ücretiyle gösterime giren filmler sinek avlıyor. Ticari amaçla özel kişiler tarafindan yine aynı gün düzenlenen konserde tsmail YK, "Şapur, şupur, çıor, çıür.." diyerek 2000 "ı aşkin dinleyiciye ulaştı. Türkiye Festivali'nde şimdiye kadar düzenlenen etkinliklerden sadece ikisine (Kilisedeki Ilahi dinletisi ve Mevlevi Semahıgösterisine) katılanlann çoğu Belçikalıydı. Bu iki etkinliği saymazsak Festivali, Türkiye Festivali yerine "Türk'ün Türk'e Festivali" diye adlandırmak daha doğru olacak. Zaten Belçikalı katılımının azlığından yakınan Belçika Türk Kültür Sanat Vakfı Başkanı AH Bağseven de etrafa gönderdiği Festival programı ekli e- postalarda "Avrupah ve/ya Belçikahlann da festivale kanlmasını sağlamalan için" tanıdıklanna neredeyse yalvardı. Türk'ün Türk'e Festivali bizi daha 2005 yılı başına kadar meşgul edecek. Onu şimdilik bir kenara bırakalım. Biraz internette gezinelim isterseniz... Aaa şu haberlerin başlıklanna bir bakın hele; "EMF Heyeti Memnun!", "Öğrencüerin zamanının yüzde 201si sınaviarla gedyor", "Burkah iki kadın yakalandı", "fsim değiştirip takıyye yapıyorlar", "Aileterin vüzde 3.75'i aşın yoksul" ve "Başkentteld üç setntte ortalama insan ömrü, kent ortalamasmdan 3 yaş daha az"_ Örnekleri çoğaltmak olası. Okuyunca bir an kendinizi Türkiye'de sanabilirsiniz ama bu haberler Öteki Belçika 'dan! Isim değiştirip takıyye yapan parti ırkçı parti, bahsi geçen başkent ise Brüksel! 3 boyutlu ekran koruyucu 'akvaryum'u silmeye karar verdim. Siz bu yazıyı okurken. ben büyük bir olasılıkla doğa yürüyüşü yapıyor olacağım. erdincutkuâ binfikir.be —-"«J - ""•TTT'T-ar- I .1 . i ' l . - ^ * ^ j ' f 7 ! ^ ^ *p r *~ < f l "^ !' ? ü* 'çan bisikletçiBisikletle engel aşma şampiyonu Petr Krauss'un dün Hong Kong'daki bir parkta yaptığı gösteriyi, izleyiciler nefeslerini tutarak seyretti. Ünlü Çek sporcu, yere yatan 9 kişinin üzerinden başarıyla atladı. 9 yaşından beri bu sporu yapan 28 yaşındaki Petr Krauss'un bisikletle engel aşma ve uzun atlama alanında 4 dünya rekoru bulunuyor. (Fotoğraf: AFP) Cep telefonu mu dediniz? A lmanya'da her 5 kişiden 4'ünde cep telefonu olduğu gerçeği Ekonomi Bakanlığı'nuı desteğinde hazırlanan "cep telefonu raporunda" açıklandı. Geçen yıl da cep telefonlanyla 25.5 milyar adet SMS mesajı gönderen Almanlar, Avnıpa genelinde yine birinciliği kimseye kaptırmarmşlar. Vallahi bravo demek lazım! Cep telefonu artık bir tutku, vazgeçilmez bir alışkanlık, hatta bağımlıhğın daniskası. Tabü her geçen gün yeni modellerin devTeye girdiği bu alanda cep telefonuyla fotoğraf iletisinde de AJmanlar yine önde giderken MMS olarak adlandınlan bu yöntemde Italyanlann ikinci sıraya yerleştiğini bilmem duydunuz mu? Ancak Alman milletinin cebindeki telefonlann yüzde 13 'ünün foto kameralı oluşu ve bu oranın gelecek haftalarda kat kat artacağı varsayılarak her yerde şipşak fotoğraf çekenlere rastlamak hiç de şaşırtıcı değil. Yeni yılda ise hastalığın hızla yayılacağına kalıbımı basanm. Özellikle Münih'in Marienplatz'ı bugünlerde cep telefonu tutkunlannın adeta yanşırcasına flaş patlattıklan bir alan oldu çıktı. Biz Türklerinse neredeyse ulusal gururumuz saydığımız cep telefonlannın topluca "teşhir" köşesi ise Münih'in ünlü Goethe Caddesi... Merkez tren ganrun tam karşısına düşen ve bizimkilerin el koyduğu bu cadde üzerinde ikinci el telefon alıp satanlar çoğalmakta... Sosyal statü sembolü gibi algılanan cep telefonu tutkusu yediden yetmişe herkesi etkiliyor. Bitpazan ahşkanlıklannı "ikinci el" dükkânlannda sürdüren bizimkiler şu su"alarda alışverişlerin çok hızlandığına dikkat çekiyorlar. Münih'teki şeriatçılann, kirli sakallı yobazlann ve tesettürlü sıkma baş hammlann adeta değişmez aksesuvan olarak ellerinden düşürmedikleri bu "mübarek aleflerle en çok metrolarda konuşmalan bizleri sinirlendiriyor. Ortaçağ giysileri içinde biçareler ama ellerinde son model cep telefonlan. Evet, artık dijital bir dünya ile iç içeyiz her yerde... Artık dededen kalma MUNIH EROLOZKAN daktilolann bile çöplüğe atılıp antika fotoğraf makinelerinin ortadan kaldırıldığı günümüzde benim gibi hâlâ daha nostaljik eşyalanndan aynlamayanlar da var. Oturup mektup yazma ahşkanlıklannın bile unutulduğu günümüzde "dijital tembeUikler" yaşarrun içine girdi. Hele hele Önümüzdeki yılbaşında yepyeni dijital aletler piyasaya çıkacak. Daha geçen hafta Ekonomi Bakanlığı Müsteşan Alfred Tashe'nin, Almanya'nın cep telefonu hizmetlerinde uluslararası rekabette lider olacağını belirtmesi büyük bir yanşuı başladığının kamtı değil mi? Evet, insanlann birbirlerine SMS attıklan, e-posta yolladıklan günümüzde hâlâ postadan çıkacak bir mavi zarfin sevincini duyanlar var mı bilmem... Aşklann ve ilişkilerin bile sanallaşıp "dijitalleştiği" daha doğrusu "sulandınldığı" günümüzde hüzünlü sonbahar sonlarında eski sevdalar hep akıldadır... Tabü bu arada karşı cinsle iletişimde decep telefonlannm rolü ve önemi de yadsınamaz: Cep telefonunuz yoksa yandınız! Siz de benim gibi antika modelleri kullanıp atmış, kimini çaldınp kimini kaybetmiş eskı bir cep telefonu "mağduru" iseniz yeni yılda piyasaya çıkacaklan bekleyin. Ancak çok dikkatli olmahsınız. Zira cep telefonu için kapkaç çetelennin gencecik insanlan trenden atıp öldürdüğü ülkemizde, tatil için yurtdışından gelen TürkJerin daha havaalanmda "tebdfl-i kıyafet" edip cep telefonlannı "zula"ya yerleştirdiklenni belirteyün. Özellikle tatil zamanlan cep telefonu büyük bir gereksinim. Pahalı gevezelilderin faturasım ödemekten bıkmamış bir telefon tutkunu olarak benim, artık bir yeni modeli cebime yerleştireceğim kesin! Hiç değilse Münih pazarlannda evde oturup telefonun çahnasmı beklemektense uzaklardan uçup gelen bir SMS mesajıyla mutlu ohnak daha pratik... Sonbaharlarda kurulan düşlerin tamamlayıcısı bir yerde cep telefonlan değil mi? erolozkan66ahotmail.com 14. Louis'nin torunlan ve îstanbuFu fetih projesi S iz 14. Louis'nin (1643-1715) Istanbul'u fetih planını bilir miydiniz? Biz bihnezdik... (Fransız) Ulusal Doğu Dılleri ve Uygarlıklan Enstitüsü - INALCO Türk Dili ve Tarihi kürsüsü profesörlerinden Fanık BiBd'nin Türk Tarih Kurumu yayınlanndan Türkçe ve Fransızca basılan "XI\: Louis ve İstanbul'u Fetih Projesi" başlıklı araştırması sayesinde öğrendik. Yoksa 14. Louis, nam-ı diğer Güneş Kral'uı üç Cihan'ın bir Sultan'ı, o devirde Avrupa'nın (dünyanın) merkezi, Osmanlı diyanmn zûmrüt kenti istanbul'u kendi tannsının gölgesine katmak arzusunu nasıl bilebilirdik? Avrupa'da her palazlanan güç odağının Kral olsun, Çar olsun, Imparator olsun tt BJzans"a taht kurma hülyasıru anlayışla karşılayabiliriz. Osmanlı ordusunun Avrupa Yamalıbirlik Hjristiyan-Katolik kuvvetlerince 1683'te ikinci kez Viyana önünden sürülmesinin böyle hayalleri güçlendirmesini de anlanz. Ama açıkçası Güneş Kral'm o tarihlerde (1686-87), Osmanlı bugünkü Avrupa'nın neredeyse beşte birine sahipken, îstanbu! ve Çanakkale boğazlannın savunmasım araştırmak maksadıyla Markiz Gravier d'Ortieres komutasında subay ve mühendislerden oluşan bir casus heyeti yollama cüretkârlığını kavramakta zorluk çekiyoruz. Ekselansın "aü alanm çoktan Bevoğhı veya Eminönü'ne geçtiğini" fark edemediğine pek şaşanz. Ancak Bilici'nin bu yoğun ve özgün araştırmasına kısa bir göz attığınız takdirde adamlann "Iyüığin Kötülüğe Karşı Seferi" ve Fetih bütçesıni hazırlayacak, Fetih sonrası banş antlaşması maddelerine varana değin ne ince hesaplar yaptıklan görülür. Hatta Bılici Hoca der kı, "Osrnanh işin farkmdadır, konuklara e\ sahipliğinde kusur etmez, bıyık arandan güler ve kibarca uyarou." Türkiye'nin AB ile tek taraflı aşk mı desek, çıkar nikâhı mı desek, belki de görücü usulü de diyebileceğimiz evliliğine resmi davetiye PARİS UĞURHLTOJM çıkmasına üç hafta kala AB'de en fazla tantana yapan ülke Fransa. Fransız kamuoyu basın-yayın, akademik ve siyasi hayat, iş ve işveren çevreleri, haber, bilgi, veri, gözlem, önyargı, sığ düşünceleri vs'nin elverdiği ölçüde Türkiye'yı tartışmaya devam ediyor. Konunun sayıca çok yetersiz de olsa bilimsel uzmanlan, araştırmacı ve eleştirel ama dürüst yaklaşımlanyla Türkleri ve Türkiye'yi, içinde bulunduğumuz bağlam ve koşullan değerlendirip eğrileri doğrulanyla sergiliyorlar. 2004 'te, görüknemiş zenginlikte politik, ekonomik, sosyal ve tarihi kitap çıktı. Birkaç örnek: tki hafta önceki ciddi bir kalem sürçmesini düzelterek ve editöriinden özür dileyerek başlayalım. CengizÇandar'ın değil, AB uzmam ve BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nde görevli Cengiz Aktar'uı, uluslararası örgütlerde çalışan 8 Türk uzmanla hazırladığı, Actes Sud yayınlanndan basılan "Türklere Kuşkuyia Bakanlara Mektuplar" Edgar Morin önsözlü ucuz milliyetçilikten uzak, tanhı ve ekonomik sorulan ele alan bir derleme. Fransa'nın cefakâr tek Türk yayımcısı Erhan Turgut'un Turquoise yayıncılığından basılan, Grenoble Siyasal Bilgiler öğretim üyelerinden Jean-Paul Burd>'nin derlediği "TürkiyeAvrupafa mıdır?". Kitapta farklı görüşlerde 25 siyasetçi ve uzmanın makale veya söyleşilerine yer veriliyor. Fransa'nın en tanınmış Türk dış politikası uzmam Dktier BUKondan "AB ile Nihai Buluşma>a Doğru"; yıllardır Türkiye'de yaşayan; ülkenin siyasi ve sosyal hayatı üzerine çok sayıda çalışması olan Jean- François Perouse'un son kitabı "Çağdaş Türkij'e"; Türkiye konusunda en geniş kataloğa sahip L'Harmattan kitapevinden AB Kazancıgil editörlüğünde hazırlanan "Yüzyıhn Dönemecinde Türkiye'', Altav Manço editörlüğünde "Türkiye: Yeni Göç Ufüklanna Doğru mu?" ve Alain BockeHşıl Karakaş editörlüğünde "Avrupa'da ve Türkiye'de Kültürel ÇesMflik"; Ofivier Roy editörlüğünde "Bugünün Türkiye'si Avrupah Bir Ülke mi?"; Kürt sorunu duyarlılığı taşıyan Hamit Bozarslan'ın "Çağdaş Türidje'nin Tarihi" ve Thieny Zarcone'un "Modern Türkiye ve Islam" gibi kitaplar Türkiye'ye dostça ve yapıcı yaklaşan eserler. Bir de Güneş Kral'ın hassasiyetini 21. yüzyıla taşıyan iki "flmi çahşma" var ki zikretmezsek renklerimiz eksilir. Siyasi ilişki ve dostluklan şaibeli AkxaodreDel Vafle'in "Avrupa'da Türldj'e: tslamcı Truva Aü mı?" ve Syhie Goulard'uı "Büyük Türk ve Venedik Cumhurijeti". Geçenlerde Fransız Devlet Radyosu'nun derin Fransa'ya hitap eden bir kanalında Fransızlann sorulanm cevaplıyorduk. Bihci'nin Fransa'da dağıtılamayan son derece önemli ve kanaat önderlerini etkileyebilecek kitabmdan söz ettik. Yaşlı bir Fransız, Topkapı Sarayı'nın Istanbul'un Avrupa mı Asya mı yakasında olduğunu sordu. Biz "Avrupa" deyince, o da saf saf "Türkrye'yi Boğazlar'a kadar .4B'ye alsakya" deyiverdi... ugur.hukuma paris.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle