28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 KASIM 2004 PA2AR CUMHURİYET SAYh 17 I Mectis'te hastane ktıvgası çıknuş. Çıkar. Meclis saten hastanelik! Bektronft posta: denizsoin6cummiriyetccm.tr Tel: 0.212.51205 05 Faks; 0.212.512 44 97 - AB müzakeresi için Kıbns anahtar olacakmış... "Türkive çilinair olmasın da!" Tekirdağ Milli Eğitim_ Bakanlığı, Öğretmenler Günü'nü afişlerinde Atatürk fotoğrafı olmadan kutlarken, Tekirdağ'ın düşman isgalinden kuriuluş günü de Atatürk fotoğrafı olmadan kutlandı. Silivri Istanbul'da Silivri llçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün, bir vakıf aracılığıyla öğrencilere bedava dağrttığı Türkçe sözlükte "Laik" sözcüğünün karşılığı: Dini olmama hali, dinsizlik, dine karşı olan, din karşıtı. Koleksiyon Reha Bavbek: "Başbakan, 36 marka otomobi/in sergilendiği fuarı gezdikten sonra Başbakanlık değişik markalarda 36 yeni hizmet aracına kavuşmuş olmalı!" ir internet sitesinden fotoğrafıyla alıntı yap- tığımız ve yorumsuz aktardığımız kısa bir ha- bere göre Diyarbakır'ın Bismil ilçesinde be- lediyenin katkısıyla geceleri aydınlatılan bir PKK mezarlığı yapılmış ve mezarlığın girişindeki gön- dere de PKK bayrağı çekilmişti. Bu haber üzerine Diyarbakır Atatürkçü Düşünce Derneği'nden çok farklı bir bilgi geldi. Söz konusu me- zarlığın Bismil Belediyesi ve Bismil'le ilgisinin olma- dığını; mezarlık fotoğrafının PKK'nin biryayın organın- da önceki yıllarda yayımlandığını ve yer olarak da Kandil Dağı'nın gösterildiğini bildirdiler... O halde Bismil'in adı niye böyle bir olayın içine ka- rıştınlmak isteniyordu? Bismil Belediye Başkanı Şükran Aydın'la konuş- tuk... Belediye Başkanlığına bu yıi seçiien Şükran Ay- dın, "mezarlık" konusunda haklı birtepki içindeydi... Bayan Başkan, göreve başladıktan sonra Bismil'in geri kalmışlık kaderini değiştirecek altyapı çalışmala- BJsmil rına ağıriık verdiğini anlattıktan sonra, "Birileri bu ça- lışmalan sabote etmek istiyor olabilir" dedi. Bismil, Diyarbakır'a 60 kilometre uzakta; geniş bir alana yayılan ve resmi verilere göre 62 bin fakat son yıllarda kırsaldan aldığı göçle 110 bin nüfuslu bir ilçe. Belediye Başkanı Şükran Aydın, Bismil'in en temel sorununun, "dünyaca ünlü" çamuru olduğunu söyle- di. Alt ve üst yapı olmadığı için Bismil çamur içindey- miş. Aydın, lller Bankası'nın ihalesiyle yapılan kanalizas- yon şebekesinin kusurlu çıktığını ve bunu saptadıkla- nnı belirterek "lller Bankası'nın kusuru gidenmesi için temaslara başladık. Kanalizasyon şebekesinin müte- ahhit tarafından düzeltilmesini ve çalışır duruma geti- rilmesini istiyoruz" dedi. Kilitli taş üretimi yapacak sis- temi kurduklarını ve yollara kısmen taş döşeyecekle- rini, kısmen asfalt dökeceklerini anlattı. Kısa süre için- de de kaldırım yapımma başlayacaklarını bildirdi. Başkan, mezarlık konusuna da değindi: "Bismil'de beş mezarlık var. Bunlardan sadece bi- rinin çevresi duvarörülü. Dört mezarlığın çevresi açık ve hayvanlar otluyor. Bir belediye hizmeti olarak me- zarlıklara dış duvar yapımı için çalışmalan da başlat- tık ve tümünün çevresi kapatılacak. Bismil'de bir P- KK mezarlığı olmadığı gibi beş mezariığımızın içinde de ayn bir bölüm yok; herhangi bir mezar taşında ör- güt amblemi bulunmuyor. Ancak, geçen yıliarda ça- tışmalarda ölenler mezarlıklara gömülmüştür. Bu in- sanlar gömülmeyecek mi? Dereye mi atılacak?" Doğruya doğru; eğriye eğri... Böylece internet sitesi "www.acikistihbarat.com"un eğriliği ortaya çıkmış oldu... Ayrıca bu sayede Bismil'in kanalizasyon şebekesinin yeniden yapımının takipçisi olma fırsatı da doğdu... Yatır Akif Kökçe: "Sorunlarına çözüm bulamayan vatandaş yatııiara koşuyor. Ayaktakilerden hayır yok, son umut yatırlart" SESSÎZSEDASIZ(I) Tüpkiye'deki nükleer enerji planı $ - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hil- mi Gülerin, 2011 yılından itibaren dev- reye girecek üç nükleer santral yapımı planladıklannı söylemesi üzerine Çev- re Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cihan Dündar şöyle diyor: "Gelişmiş ülkelerin tamamı nükleer enerji programlanndan vazgeçmekte- dir. ABD'de 1978, Almanya'da 1982, Kanada da ise 1975'ten bu yana yeni bir nükleer santral siparişi yoktur. Fran- sa, 1997 yılından itibaren 2010 yılına kadar nükleer programını askıya almış- tır. Benzer şekilde rtalya, Rusya, Isveç, Ispanya, Belçika gibi pek çok örnek ve- rilebilir. Ülkemizdeki pek çok süreci yönlendiren AB'nin gelecekteki enerji projeksiyonlannda yeni nükleersantral- lar bulunmamaktadır. ABD Enerji Ofi- si'nin öngörülerine göre, yeni yatırımla- nn sadece gelişmekte olan ülkelerde olacağı belirtilmektedir. Sonuç olarak gelişmiş Batı, nükleer beladan kur- tulurken, bu belanın gelişme yolundaki ülkelerin başına sanldığı görülmektedir. Nükleer santrallann en önemli sorun- larından birisi radyoaktifatıklardır. Dün- yanın hiçbir bölgesinde, nükleer atıkla- rın saklanması ve imhası için, lisanslı bir çözüm ve depolama alanı bulunma- maktadır. Nükleer santrallara sabip bir çok ülke, bu atıklardan kurtulmak için yasal veya yasal olmayan yollardan, Türkiye, Tayvan ve Afrika ülkelerini de- po olarak kullanmaya çalışmaktadır." Enerji Bakanı'nın açıklamasının ma- na ve ehemmiyeti şimdi daha iyi anla- şılıyor! Yüksek Yerilim Hattı Bul karayı al parayı... Koy Kjbns'ı kap tarihi! erdincutku " yahoo.com ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCÎ Kappadokya'da Kar... Mevsimin ilk kannı "büyük kentler"de ve "dağ köyle- ri"nde karşılayanlann yine yollan kapandı, yaşamlan ka- rardı... Aynı karlı günlere Ka- ppadokya'da kavuşan kimi mimarlann ise adeta "yoflan açıldı", umutlan tazelendi... iMimarlar Odası'nın, "mi- mariann >etkive sorumluluk- lannı" tanımlayan yönetmeli- ği, geçen pazar sabahı Nevşe- hir'deki Dedeman Oteü'nin penceresinden "kar altmdald Kappadokya"yı seyrederek uyanan mimarlann, bir gün önceki "gerilimlerini" terk ederek birbirlerine sanlmala- n sonucunda karara bağlana- bılmişti. Çünkü, bir gün önce ve hiç dışan çıkmadan, Kappadok- ya'nın gizeminden yoksun bir ortamda gece karanlığına ka- dar tartışan mimarlar, yönet- melikteki "ortak özlemleri" yerine başka konulardaki "karşrt fıkirterinin" tutsağı gi- biydıler... Ertesi sabah ise günü karla karşılayan Kappadokya'nın güzelliği, kim bilirkaçıncı kez uygarca yaşamaya ve in- sanca davranmaya esin kaynağıoluyordu... ••• Evet... Pen bacalan, gi- zemü vadiler, yeraltı kentleri, kayalara oyul- / muş evler, kiliseler ve / harta yerleşmeler... Tûrkiye'nin en faz- la turist çeken böl- gesi Kappadok- ya. aynı zaman- da mimarhğuı dcğa ve ya- şamla olan tarihselbağ- laıını da yeryüzün- f ddden"öğ- ' ' retici" örnekleriyle kanıtlı- TCT... 3u nedenle dünyanın dört biryarundan mimarlık öğren- cim "geleceğin mimarb- p"na yönelik ütopyalanru :eıginleştirmek için, "yaz (fcullannı" burada düzenli- vcrlar. "Yannm kenti" denin- cetıerkesin aklına gelen "gök- idenormanlan" yerine, o ba- gtveilkel gibi görünen taş ev- ler arasında mimarhğın "in- «aıoD^ını'' öğreniyorlar... •Mimarlann sonımJulukla- nn" içeren yönermeligi gö- lüanek üzere 19-20 Kasım 10)4günlerinde toplanan >Ii- nırlar Odası Genel Kurulu çn Nevşehir'in seçilmesi, iş- e ?unedenle de çok anlamlıy- a Kappadokya'nın vereceği iramlar, aynı konuda kim bi- ir*ederinlikli kararlar üretil- mesini sağlayacak, ne denli "mimarca" sonuçlara ulaşıl- masına katkıda bulunacaktı... Örneğin mimarhğın sadece yapı tasanmı değil, yapıyla da bütünleşen bir "peyzaj" sana- tı olduğunu gözler önüne se- ren bir Ürgüp'ün ya da kent dokusu ile mimarinin birbirle- rinden asla aynlamayacakla- nnı haykıran bir Uçhisar'ın; aynı şekilde mimarlığın çok yönlü yaratıcılık ve bir "özen kültürii" olduğunu kanıtlayan Avanos'un tanıklığında, mi- mann aynı zamanda hem pey- zajdan, hem şehircilikten, hem de kentsel yaşam ve me- kân ilişkilerindeki karşılıklı sevdalardan sorumlu olduğu- nu vurgulayan düzenlemelere artık kim karşı çıkabilirdi ki?... Ne var ki tarihsel ve doğal çevrelerin bu "dersverfciduy- gu dünyasnKİan1 ' yoksun kala- rak, mimarhğın kurallannı tartışan kimi katılımcılar, san- ki hâlâ büyük kentlerdeki o bitmez tükenmez "pokmik yanşuıda"gibiydiler... Enya- lın konularda bile ,. "uyıım" yerine "uzlaş- \ mazhğı" öne çıkartan futumlanyla, Kappa- dokya'dakı mimari ahenge rümüyle ters bir metropol çekişmesini" genel kurula da yansıtır- ken ne kadar gerilimliy- diler... • • • Sonunda "ortak cofknyu" yakalama- ya da yine Kappa- dokya esin kaynağı oldu... ilk günkü "inallaşma"nın ardından ertesi sabah, mevsi- min ilk kan- nın nasıl da sevgi dolu bir say- gı içinde doğayla buluştuğunu gören mimarlar, aynı özenin farklı fikirlerdeki "insancıl buluşmalarn a da yansıması gerektiğini adeta "sezerek" görüşmelere başladılar... Bir gün önceki sert ve acı- masız konuşmalann yerini ye- niden "mimarlık'' almış, oy- birliğiyle sonuçlandmlan yö- netmelik maddeleri alkışlarla kabul edilmişti... Kappadokya, işte böylesine tılsımlı bir dünya... Mimarlann anılannda artık kuşaktan kuşağa "kar altmda- ki güzellikleriyle" kalacak. Çünkü mimarhğın çağdaş ku- rallannı belirleyen düzenle- menin adı da "Kapadokya Yö- neöneliği'' olarak anılacak... oekinci(o cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak(a turk.net ı ÇtZGtLİK KÂMİL MASABACJ kamilmasaracioı mynet.com HARBİ SEMİH POROY semihporoy(qyahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 28 Kasun wtac.mumtas-arikan.com WAGNER İLE COSIMA 'NfN A$K/.. 1863'TE BUGÜN, ÜNLÜ BESTECİ KlCH/^eo WAGNEG YE SE\/G>U- Sİ COS'AM VOM 8ÜL0I/, y/ff*4M BOYU Brgeı&LEISİHE &4ĞLI oest/v AAtMAi/1 PL4A/ee 'LE Mur&u* £I/L/L/G/AJ/ SESTEC/ U£& 1/ Yl SEVMİÇTl. Bl'K. SÜIS£ SON/M, PEPIKOPULA/? /A/ • - - - - - - - - - çocueu ÇL/A/KÜ, O S/&4P/1, COS'M/4, P/X4Nİ£T~ H/INS l/OKt BÜLOW /L£" El/- Lrypi! GENÇ ICAP'MtN EÇ/UPEAJ BOŞAM/P PEKVE COStMrf, Öt-ÜM POLU y/LL* i •fSBS 'TE ÖLÜMÜMPEH SOM&4, İ33O'A PEĞİM tffH İLAN TC BÜYÜKÇEKMECE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN EsasNo: 2003/37 Karar No: 2004/750 Davacı vekili Av. Adem Tulukçu tarafmdan davalı Suat Çakıroğlu aleyhine mahkemetnize açılan boşanma davası Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2003 '37 Esas ve 2004 750 Karar sayılı üamı ıle davanın kabulüne, tarafların boşanmalanna karar veril- miş olup, dav'alı Suat Çakıroğlu'na tebligat yapılamamıştır. Adı geçen davalı Suat Çakıroğlu tüm aramalara rağmen adresleri tespit edilememiş oldugundan, davetiye yerine kaım olmak üzere gazete ile ilanen tebliğine karar verilmiştir. 7201 sayıh Tebligat Kanunu'nun 28-29 maddeleri gereğince Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2003/37 Esas, 2004/750 Karar sayılı ilamın tebligatuıın ilanen teblığine, ilan tarihinden itibaren 15 gün içinde karar tebligatının yapılmış sayılacağına karar verilmiştir. 25.11.2004 Basın: 54393 PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Münferit Bir Olay' üzerine Inönü Stadyumu'nda 16 yaşında birfutbolseve- rin bıçaklanarak öldürülmesinden sonra gazete sayfalarında vetelevizyon ekranlannda "tribün te- rörü"nü lanetleyen açıklamalar birbirini izliyor. Bu açıklamalardan anlıyoruz ki, Futbol Federasyonu, kulüp yöneticileri, stadyum yetkilileri, Inönü Stad- yumu'nun güvenliğinden sorumlu özel güvenlik şirketi, Emniyet Müdürü, Istanbul Valisi, Içişleri Bakanı, spordan sorumlu Devlet Bakanı, Başba- kan, sözlü, yazılı ve görsel medyamızın seçkin mensuplan, herkes "bir gün böyle bir felaketle karşılaşacağını" çok önceden görüp kamuoyunu uyarmışlar. Hepsi sağ olsunlar. Bu çok önceden farkına varmalann, uyarmala- rın, alınan önlemlerin bir yaran olmamış ki, 16 ya- şındaki lise öğrencisi Cihat Aktaş kendinden se- kiz yaş büyük bir katilin bıçak darbeleriyle can ver- miş. Herkesin her şeyi çok önceden görüp uyarı- da bulunmasına, önlem almasına karşın suçunu itiraf eden katil, cinayette kullandığı sustalı bıçağı ayağındaki botun içinde stadyuma sokmuş. Hani stadyuma giren herkesin üzeri aranıyordu? Demek ki aranmamış. Hani kapılarda bıçak ve her türiü madeni eşyayı bildiren dedektörier kullanılı- yordu? Demek ki kullanılmıyormuş. Botunun için- de sustalı bıçak saklayan katil stadyuma biletsiz girmiş. Hani turnikelerden biletsiz kuş bile uçurul- muyordu? Demek ki uçuruluyormuş. Tek bir bilet- le üç kişi, beş kişi turnikelerden geçebiliyormuş. Eğer şimdi dökülen gözyaşları "timsah göz- yaşlan" değilse ilgililer/yetkililer insanlann üstle- rinin niçin aranmadığına, detektörlerin niçin kul- lanılmadığına, biletsiz kişilerin niçin içeriye so- kulduklanna ilişkin sorulann yanıtlannı bulacak- lardır. Inşallah! • • • "Inşallah" diyorum, çünkü benim umudum yok denecek kadar az. lilgililerin/yetkililerin bu cinaye- ti "münferit bir olay" olarak degeriendirmeleri bi- le tek başına umutsuzluğumun güçlenmesi için yeterli. Ne demek "münferit birolay"! Ya da han- gi "bire bir cinayet" münferit değil? Yoksa olayın gerektiğince ciddi değerlendirilmesi için binlerce karşrt yandaşın birbirine girdiği, tribünlerin kan gö- lüne dönüştüğü, onlarca, yüzlerce genç yaşamın noktalanacağı bir katliam mı bekleniyor? Yıllardırgenç kalabaJıkJar "ölmeye, ölmeyegel- dik", "Musalla taşı vız gelir bize" diye haykırarak doldurmuyorlar mı stadyumlan? Hep bir ağızdan hakemlere, karşj takımın yöneticilerine ana avrat sövmüyorlar mı? En ufağından en irisine kadar il- gililer/yetkililer bu haykınşlan, bu küfürleri duy- muyoriar mı? Neredeyse her yerde ve her maçta sahaya, futbolculann, hakemlerin kafaJanna ma- deni paralar, çakılar, bıçaklar, plastik su şişelen atılmıyor mu? O ilgililer/yetkililer bunlan görmü- yorlar mı? Görüyorlarsa niçin müdahale etmiyor- lar, niçin önlem almıyorlar? Cihat Aktaş'ın kalbi- ne saplanan o bıçak da sahaya atılan bıçaklar gi- bi bir bıçak değil mi? O zaman neresi "münferit" bu olayın? llgililerin/yetkililerin gözleri önünde ha- kemleri, futbolculan yaralamak kastıyla sahaya atılan, ama nedense stadyumlara sokuiması ön- lenemeyen bıçaklardan ne farkı var, Cihat Aktaş'ı öldüren bıçağın? • • • Deplasmana giden takımlann otobüsleri taşla- nıyor. Taşıtlann camlan, çerçeveleri indiriliyor. Na- sıl oluyor bu? Olabiliyor? Onca polisin arasında o taşları atanlar, otobüslerin camlannı çerçevelerini indirenler bu cesareti nereden buluyorlar? Bazıla- nnın gözaltına alındıklannı, fakat kimlik tespitinden sonra salıverildiklerini duyuyoruz. Sonra? Insan dolu otobüsleri taşlamak, içindekileri korkutmak, sindirmek, yaralamak bu ülkede suç değil mi? öy- leyse neden yargılanarak hak ettikleri cezalara çarptınlmıyor bu suçlular? Yoksa birtakım ilgili- ler/yetkililer tarafından korunuyoriar mı? Botuna sakladığı sustalı bıçakla stadyumda ci- nayet işleyen katil de futbolculara, hakemlere ana avrat söven, tribünlerde ölüm çağıran, sahaya bı- çak fıriatan, otobüs taşlayan o kalabaJıklardan de- ğil mi? O zaman "Ne münferitliği" diye sormadan edemiyor insan. e-posta: dkavukcuoglutasuperonline.com 1 2 3 4 B L J L M A C A SEDAT YAŞAYAN SÖLDÂSfSAĞA: 1/ Zorunlu neden. 2/ "Tann kabul etsin" anla- mında kulla- nılan söz- cük...Biryet- 5 kinin, yasa- nın ya da ka- rannyürürlü- ğe girmesine karşı çıkma hakkı.3/Ser- gen... Ressamlann boya karmakta kul- landıklan levha. 4/ Aktinyum elementi- 3 ninsimgesi...Birpa- rarun belirli bir kim- seye ödeneceğini gösteren senet. 5/Iki ağzı da keskin uzun 8 bıçak... Çiftlik uşa- 9 ğı. 6/Üstü açık boru... Bir nota. 7/Derinliği az me- tal kap... Bir kümes hayvanı. 8/Yemen'in ekono- mik başkenti... Insan bedeni çevresindeki manye- tik alan. 91 Güney Anadolu'da yaşayan ve halk edebiyatı şiir rürlerinden birine adını vermiş olan Türkmen boyu. YLTCARIDAN AŞAĞIY\: 1/Eski bir ağıriık ölçüsü birimi... Ileri sürülerek savunulan düşünce. 2/Asma kütüğu... Her yanı suyla çe\Tİli kara parçası. 3/Fas'ın kuzeyüıdeki sıradağlar... Ankara keçisüıinyününe verilen ad. 4/Kalayınsimgesi... Denge. 5/Italya 1 dabirova... Hububat tozu. 6/ Kolaylıkla aldatılabilen... Bir renk. 7/Deniz yosunlanndan çıkanlan bir tür je- latin... Tann'ya göre insan. 8/ "Beni görüp yönün — dönersin" (Karacaoğlan). 9/ Otomobilde di- reksiyon ile tekerlek arasuıdaki bağlanhyı sağla- yanmil... "Bugün — /Bugün beni ilk defa güne- şe çıkardılar" (Nâzım Hikmet). * f
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle