23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
IM 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA I V U £ J 1. U K. kurtur(5 cumhuriyet.com.tr 15 KULE CANBAZI SUNAY AKIN Pasaportvar! Pasaport!..asaport almak isteyen Sait Faik Aba- ınık a sorarlar. Mesleğin nedır?.. Aba- »nık "Yazar" yanıtım verir. Pasapor- :lıne aldığında ise çok şaşınr: "O res- kâğıttaki meslek haneme yok yazdı- . Türkçesi pek o kadar cammı sıkma- Ama bir de bu kâğıdın Fransızca kıs- vardır. Oraya da bir 'sans professıon' ıırttular ki kan beynime çıkıyor." tfazann kızmasına neden olan Fransız- sözcüğün Türkçe karşılığı 'işsiz'dir. ınay Akın da ilk çıkardığı pasaporttaki lesleği' bölümünün boş olduğunu görür. ysa formu doldururken 'yazar' diye ızmıştır. Danışmadaki polis memuruna lirumunu anlatmca alayh bir şekilde ve- len şu yanıtı alır. "Kaç yazarsın." Ne Sait Faikne de Sunay Akın'ın bu du- ımdan şikâyetçi olmaya haklan vardır. ünkü pasaportlanm almışlardır sonuç- ı... Ruhi Su gıbi pasaport verümediğı ;in yakalandıklan hastahğın yurtdışında- i tedavi olanaklanndan yararlanamayıp ılüme mahkûm edılmemışlerdır. Fek suç... Ruhı Su'nun elleri ve ayaklan bağlan- ruştı. Arna adımını atsa ya da elıni kaldır- ;a bürokrasinin görünmeyen zincırlerinin ;esı duyuluyordu. 20 Eylül 1985'te öldü Ruhi Su... Pasaportu yoktu diyemeyız o- nun içın. Güneşin, Nâzım Hikmet'in dı- zelerinden doğduğu ülkenin pasaportunu taşıyordu: Oranın pasaportunu taşıyorum Kaattan değil, Vizesi yüreğime yazıh, Damgası vurulu yüreğime. Nâzım, 'tyimserlik Üzerine' adh şıinn- de ise şu soruyu sorar. "Ama füze yolcu- ları yola çıkabüecek mi pasaportsuz?" Vatan hainı ılan edılen şairin işlemış oldu- ğu tek suç ise yurtdışına pasaportsuz çık- Çizim: MUSA KART maktır... Ülkemızde yalnızca sanatçı ve yazarlara değıl, tkıncı Dünya Savaşı sıra- sında Nazı vahşetınden kurrulmak ıste- yenlere de pasaport konusunda zorluklar çıkarılmıştır. Türk pasaportu alıp faşızm- den kaçma umudunu taşıyan Yahudiler bü- rokratik engellerle karşılaşırken Türk pa- saportuyla toplama kamplanna gönderilen insanlara gerekli yardımın yapılmadığı suçlamalan karşısmda yetkıliler sağhklı yanıüar verememektedirler. Bir tren yolculuğu sırasında kompartı- mana giren memura pasaportunu uzatan Mayakovski, ona 'bir bomba' ya da "bir kirpi' gibi dokunulmasından rahatsız olur. Yazmış olduğu 'Sovyet Pasaportu Üzeri- ne' adlı şiirinde, belgelere ve evraka öm- rü boyunca saygı duymadığmı dile geti- rir... "Ama" der, "bu başka": Ve şu polis milleti nasıl da şehvetle kırbaçlar nasıl çarmıha gererdi beni sadece ve sadece elimde orak çekiçli bir pasaport var diye 'Bu form geçerslz...' Askeri diktatörlük Uruguay'da yönetı- me el koyunca. pasaport alamayan ınsan- lardanbın de Eduardo Galeano'ydu. Ya- zar, Barcelorva Polis Merkezı'nden soka- ğa dek uzanan kuyruğa bir pasaport sahi- bi olabüme umuduyla girer.. Sıra kendi- sine gelınce memurdan şu karşılığı alır: "Bu form geçersiz..." Bürokratik ışkence olarak formlar her hafta değiştınlıyordu. Yenı formdan iste- yen Galeano, "Bende yok" yanıtınt alı- yor ve kendısıne ıki değil üç fotoğraf ge- tirmesi gerektığı söylenıyordu. Fotoğraf makinelen 25 centavo ıle çalışmakla bir- ükte kentte 25 centa\o'luk madeni para bulunamıyordu. Evine gitmek üzere bindığı trende yor- gunluktan uyuyakahr Galeano... Omzuna dokunan bir el ıle uyanır: "Pa- saport satıyorum!.." Bir akıl hastası ga- zete kâğıdını parça parça koparmış. yol- culara uzatıyordu. "Pasaport var! Pa- saport!.." Betül Cülerman'ın sergtst isi'nde Insan ilişkilerini sorgulam Kültür Senisi - Betül tncedayı Gülerman dördüncü kişisel sergisini Bebek Pg Sanat Gale- risi'nde açtı. 9 Aralık'a kadar sûrecek olan sergı- de, sanatçının tuval üzerine yağlıboya resimleri yer alıyor. Akademi yıUanndan beri fıgûr çahşan sanatçı- nın Pg'de sergilenenyapıtlan, detaylı, işçiliği çok, iç mekânkadar doğanın da olduğu çahşmalar. Ser- gi çeşithboyutlardayağlıboya tablolarve'Başlan- gıçlar' adı verilen her biri ayn değerde siyah-be- yaz eskızlerden oluşuyor. Tablolarda insan ve üişkileri sorgulanıyor. Fi- gûrler, renkler canlı ve açık, ama ortaya çıkan res- min mesajını uzunuzun okumak, soruppaylaşmak gerekiyor. Resimlerbasitdeğil, son derece karma- şık, ama çizim, boyayalmve doğal. Karanlığı kul- lanmadan karanlığı gösterme hedeflenmiş gibi. Sanatçınınyapıtlan somuttasoyutun, yalında kar- maşığın, aydınlıkta karanlığın anlatüabileceğinı gösteriyor. Aslında sanatçı soyutya da somutu de- ğil kaliteyi hedefliyor. Bu düşüncesini, sanat an- layışrnı ifade eden şu sözlerle dile getirıyor: "Sa- natçı kendini, sevgisini, potitikasını, seçtiği tarzda ve istediği malzemeyle kendi dahnda sa- natsal bir dille anlatır. Bunun soyutu somutu yoktur. Kalitesi vardır." Gülerman'ın sergi açma dileği de eserlerinı bu aynmı yapabilecek sanatseverin huzuruna çıkar- mak, onlann doğru, bilgili ve yapıcı eleştirilerini duymak. (0 212 263 33 90) Sanatçınm tuval üzerine yağhboya tekniğini kullandığı 'Sevgi Yumağı' adh yapıtı rViVWJWJWW\WUVftWJW^ EStNTİLER ZEYNEP ORAL Neredesiniz? Şu günlerde Onat Kutlar'ın tüm yazdıklarıy- la içli dışlıyım, yeniden yeniden onu okuyorum... Aydınlann üzerinden silindir gibi geçen 12 Ey- lül darbesinden sonra Onat'tan Sanat Dergi- si'nin her sayısında bir yazı yazmasını rica et- miştik. "Bu mektuplaraslında sanadırsevgiliar- kadaşım. Adını bile bilmediğim sana..." diye başladığı, "Yeterki kararmasın" başlığı altında topladığı o yazıları, yalnız "içeridekiler" değil, "dışandakiler" de sabırsızlıkla bekler olmuştu. Bugün onlardan biriyle doluyum. Neden mi? Galiba ne zamandır içimi kemiren bir duyguyla örtüştüğü için. GORA fılminin tica- ri başansı biryanda; ülkemin en hayati sorunu- nu ele alan, sinema alanındaki tüm ödülleri top- layan, insanı yürekten yakalayıp sarsan 'Yazı Tura' filmine izleyicinin ilgisizliği öte yanda... Tamam toplum olarak gülmeyi, eğlenmeyi ve küfür etmeyi çok seviyoruz ama yine de.. her- kesin aklını başına toplayıp düşünmesi gerek il- gi ve ilgisizliğin nedenlerini. Sözü Onat Kutlar'a ve eşsiz anlatımına bıra- kıyorum. "Balyoz ve özgürlük" yazısı şöyle başlıyor. "Bahart s/mge/eyen kuş/argibiydiniz. Hertür- den, her cinsten. Yoksul ve keqıiç köy evlerinin kıriangıçlan da vardı aranızda, kentlerin yen/yet- me horozları da. Bozkır turnaları, dağlann kar- tallan, şahinleri, sokaklann gösterişsiz serçe/e- ri, açık deniz martıları. Sanki aynı nisan mayıs güneşlerinin aydınhğı ile ışırdı yüzünüz. Bu yüz- den birbirinize benzerdiniz gene de. Gözleriniz- deki şaşkınlık, merak ve umuttan tanırdık s/z/e- ri. Bir de aranızdaki sınıf farklannı silen giysıle- rinizden. Kızerkek, kadifepantolonlar, kotlargi- yerdiniz. Ayaklarınızda hem ucuz hem pratik botlar, lastık ayakkabtlar. Bir kazak, bir mont ya da birparka gecenin ayazında sizi sıcak tutardı. Büyük k&ntlerin sokaklannı doldururdunuz. Gü- nün tuhaf saatlerinde. Sabahları ortalık henüz alacakaranlıkken, ya da geç vakit, geceyanlan. Ellehnizde kıtaplar, çantalar, banliyö istasyonla- nna çıkan dar yollardan, otobüs duraklanndan tartışarak geçerdiniz. Durmadan tartışırdınız. Kaldığınız evler ve yurtlar, okullannız, gittiğiniz kantinler ve lokaller, yaşadığıntz kent, ülke ve yeryüzü sanki büyük bir forumdu. Durmadan yer değiştinrdiniz. Bilinmez bir ıçgüdüyle ağaç dallannda sürekliyer değiştiren sakalargibi. Yer- yüzünü de aynı hızla değiştirmek isterdiniz. Kol- ları ve paçalan îarazlanmış, hızlı boy attığınız için kısalmış giysilerinizin ceplerinde pek para bulunmazdı ama gene de kitaplarsatılır, tiyatro- lar, sinemalar dolardı. Sinemayla ilginizi, Sinematek'teki, sinema ku- lüplerindeki tartışmalardan bilıhm. Biz, sinema yazahan, yönetmenler, senaristlerbıraz kızardık size. Tath tatlı giden konuşmalann bir yerinde, sa/onun bir köşesinden parmakkaldınr, utangaç ama cesur ve tok bir ses/e karşı çıkardınız: 'Çö- züm nerede?' diyesorardınız çoğu kez. 'Birger- çeği saptamakla yetinecek miyiz?' Toplumsat yaşamın tüm alanlannda olduğu gibi sinemada da ince denge ve kâr hesaplanna, biçim oyun- lanna, kariyer kaygılanna aklınız ermezdi." (Yerim sınırlı, ara bölümü atlamak zorunda- yım... A. lliç'in 'Balyoz' ve 'özgürlük' frtmlenni anlattıktan sonra Onat'ın yazısı şöyle bitiyor.) ' "Neyse, niyetim sizlere filmler anlatmak de- ğildi. Sokaklarda, arabalarda, gece klüplerinde ve diskotek kapılannda, lüks semtlehn sinema- lannda giysileri, tavırian, gülüşlerisizlere benze- meyen bir sürü genç insanla karşılaşıyorum. özellikle benim sık sık gittiğim sinemalarda. A- ma sizleri göremiyorum. Filmleri ve yeryüzünü doğru dürüst taıiıştığımız yok. Ne oldu size? Nerdesiniz?" Sahi, ne oldu size? Neredesiniz? e:posta: zeynepco zeyneporal.com Faks:(0212)25716 50 www.perareklam.com.tr • (0212) 293 89 78 f PALERMO & KMLAN işbîrtiği sunar Neset Erta; in Concert Mighty Sam McClain üttte Charüe & The Nightcats "Prâadelphia" Jerry Rtcks ve Cahrt Berkay ISTANBUL LÜTFİ KIRDAR ULUSLARARASl KONGRE VE SERGİ SARAYI/RUMEÜ SALONU 3-4 Aralık 2004 Saat: 19.30 Bilet Satış Noktalan: • B«etix Çağn Merkezi: (0-216) 556 98 00 • Bitetix Online: www.biletix.coin •Babyk>n:(0-212)292 73 68 EFES www efeskeyfı com E F E S PUsen'in kültür ve sanata katkıları artarak sürecek. 3 ARALIK'TA SİN EMALARDA NEŞET ERTAŞ KONSER ^ VE "££ "LERİ SATIŞ NOKTAIARINDA •••••••• nııım llantarınız için : (0212) 293 89 78 peranklam@peroreklam.com.tr peranklam@iuperonllne.com www.peroreklam.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle