25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 KASIM 2004 CUMARTESİ HABERLER DÎSK Genel Başkanı Çelebi: Hastanelerin devrinin amacı, sağlık sistemini piyasalaştırmak 6 SSKlerözerideşmelTSüleyman çelebiz HastaneLerin Sağlık Bakanlıgı'na devri, hükümetin çok önceden planladıgı "Sağlıkta Dönüşüm ProgramTnın ilk adırnıdır. Bu programa göre bir süre sonra herkes parası kadar sağlık hizmeti almaya başlayacak. CENGİZYILDIRLM DÎSK Genel Başkanı Sû*eyman Çelebi, SSK hastanelerini Sağlık Ba- kanJığı'na devretme girişiminin, hü- kümetin çok önceden planladığı "Sağhkta Dönüşüm ProgramTnın ilk adımı olduğunu. bir süre sonra Sağlık Bakanlığf nın sağlık hizme- ti veremeyeceğini belirtti. Çelebi, AKP hükümetinin bu gi- rişimi ile hastanelerin "ticaretha- ne", hastalann da "müşteri" olaca- ğını söyledi. DİSK. Genel Başkanı, DİSK'ln sosyal güvenlik sisteminde çözüm önerileri: Tek bir sigorta oluşturulsun DÎSK'in, bakanlığın "Sosyal Güvenlik Sisteminde Reform ÖnerisTne ilişkın değerlendirme raporunda, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri ıçin çözüme ilişkın bazı önenlen özetle şöyle: t/ Ücret ve maaş karşılığı çahşanlann tüm işgöremezlik durumlannı kapsayan tek bir sigortanın oluşturulması, bu sigortanın işçıler tarafindan yönetilmesi. • îşyerlerinin denetim ve teftişinin sigortaya bağlı müfettişler tarafindan yapılması. *' Iş ve işçi bulma işlevinın sigorta tarafindan yenne getirilmesi. */ Sigorta alacaklannın öncelikli olması. \/ Kayıt dışına ağır cezai yaptınmlann getirilmesi. • Çalışma sürelerirun kısaltılarak sigorta kapsamının genişleştilmesi. ^ Sağlık hizmetlerinin devlet eliyle işletilmesi. ^ Gelire göre artan oranlı vergileme sistemiyle oluşan genel bütçeden finanse edilmesi. • Bütün nüfusu sağlık güvencesi kapsamına alması. • Koruyucu hekımlik hizmetlerinin, ağırlığını arttıran bir biçimde ele alınması. • Nürus cüzdanını gösteren herkesin sağlık hizmetinden faydalanacağı bir yapıya kavuşturulması. "Hükümet sağlık sorununu çözmek istiyorsa, öncelikle sağhğa aynlan ka- mu payını artürsın, yeni hastaneler ve dîspanserler yapsın. personel ek- sikliğini hızla gidersin" dedi. Çelebi, Emek Platformu'nun alan- larda protesto ettiği, ancak milyon- larca kişiyi ilgilendirmesine karşın yazılı ve görsel medyada istenildi- ği oranda yer almayan, SSK hasta- nelerinin Sağlık Bakanlığı'na dev- redilmesını amaçlayan yasa tasan- sına yönelik sorulanmızı yanıtladı. - Hükümetin SSK hastanelerinin Sağlık Bakannğı'na devredilmesini amaçlayan yasa tasansı Mecüste gö- rüşülüyor. Sendikalar başuıdan be- ri bu tasarrya karşı çıkryor. Neden? Hükümet, SSK hastanelerini Sağ- lık Bakanlığı'na devretme girişimi ile sağlık hizmetlerini tek elde top- layacağını ve SSK'lilere daha iyi sağlık hizmeti vereceğini iddia edi- yor. Oysa gerçekler hiç öyle değil. Aslında SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devri, hükümetin çok önceden planladığı "Sağhkta Dönü- şüm ProgramTnın ilk adımıdır. Bu programa göre bir süre sonra Sağ- lık Bakanlığı da sağlık hizmeti ver- meyecek, yani hastane işletmeye- cek. Bugün Sağlık Bakanlığı'nda toplanmaya çalışılan hastaneler bir süre sonra II Özel Idareleri'ne dev- redilecek, oradan da yerel yönetim- lere devredilecek. Daha sonra ise bu hastaneler 49 yılhğına kiraya veri- lecek, yani özelleştirilecek. Hasta- neler ticarethane, hastalar müşteri olacak. Herkes parası kadar sağlık hizmet almaya başlayacak. Işte biz buna karşı çıkıyoruz. İZMİR TABİP ODASI Hekimlerhak yitiminden çehniyor tZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın da aralannda bulunduğu pek çok kurumun çekinceyle baktığı SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlıgı'na devri konusunda hekimler bilgilendiriliyor. Hekimler, devrin ardından çıkartılacak yasalarla tüm hakJannı yitireceklerini vurguluyor. Lzmir Tabip Odası ve SES Izmir Şubesi yöneticileri, SSK hastanesi çalışanlanna yönelik toplantılarla devrin gerireceği sorunlan anlatıyorlar. SSK Terpecik Eğitim Hastanesi'nde düzenlenen toplantıya kahlan Dokuz Eylül Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı'nda Doç. Dr Ata Soyer, yıllar içinde yaşanan krizlerle hekimlerin ve diğer sağlık çahşanlannın gelirlerinin eridiğıni söyledi. Yıllar içinde hekimlerin ek iş yapma oranının da arttığını kaydeden Ata Soyer, "Ülkede toplam 11 milyar dolar sağhğa aynbyor. Bunun yüzde 27'si ilaç ve teknoloji için kulİaıuhyor. Özel sektöre ve ilaca aynlan para yıllar içinde giderek artu. Yani devlet sağhktan elini çekmeye çahşıyor" dedi. SSK hastanelerinin devrinin de bir parçası olduğu Genel Sağlık Sigortası ile bütçeden sağhğa aynlan payın daha da azalacağını vurgulayan Doç. Soyer, "Sistem prim toplamaya dayanryor. Türkiye'de yaklâşık 3 milyon işsiz var. Bu kişilerden nasıl prim toplanacak?" diye sordu. SSK Tepecik Eğitim Hastanesi'nden Dr. Suat Kaptaner de "Örneğin performansa dayah ücretiendirme getirildL Bu ücretin kaynağı döner sermaye. Oysa döner sermaye en geç 1 Ocak 2007'de kalkacak. Yani ortada çahşanlara ödenecek para kalmayacak" diye konuştu. T r • • • • • • > riwl%s*flsi t f v Emek Platformu'nun düzenlediği, "Ankara Yürü\üşü"ne XUlrUyMST*2 UifudlC ÇlKTl kaülmakü^reDi\arbakır\lanyolaçıkangnıbun,Âdanave Gaziantep'tekisendikaüyeleri\1ebirtikteyapuğı\iiru\üşlerde polisle sendikacüar arasında "yuriiyüş güzergahT nedeniyle arbede yaşandı. Yürüşüye İstanbuTdan kaülan grup ise dün gece Eskişehir'e vartn. İsmettnönü Caddesf nde karşüanan İstanbul grubu bugün sabah saaüerinde Ankara'ya geçecek. Miting için Diyarbakır ve Van'dan yola çıkan gruplarda bugün Ankara'da olacak. (Fotoğraf: AA) KESK Genel Başkanı Sami Evren'den AKP hükümetine eleştiri: 'Yılonıa sürüldeııiyonız'BURSA (AA) - KESK Genel Başkaru Sami Evren, "uygulanan pohtikalann, Türkfye'yi ekonomik ve sosyal anlamda ciddi bir yıkuna doğru süriiklediğjni" savundu. KESK tarafından hazırlanan "Sosyal Bir Türkiye İçin Tarüşma Başlıklan" adlı "Sosyal Program"ı, dün Bursa Serbest Mali Müşavirler Odası'nda düzenlenen basm toplantısında açıklayan E\Ten, gelir dağılımı adaletsizliği. işsizlik ve yoksulluğun dayanılmaz ölçülerde arttığını. demokratikleşme sorunlannın, köklü bir çözüme kavuşturulamadığını söyledi. îç borçlann 1996 yılından bu yana yüzde 470, dış borçlann yüzde 80 arttığını, bütçede eğitime aynlan payın 1990 yılından bu yana yüzde 43, sağhğa aynlan payın yüzde 26 azaldığını, işsizliğin 1996 yılından bu yana iki kat artarken, özel sektörde haftalık çalışma süresinin 54 saate çıktığmı kaydeden Evren. Devlet Istatistik Enstitüsü'nün verilerine göre, Türkiye'de 20 milyonu aşkın kişinin yoksulluk sınınnın altında yaşadığını, GSMH'den eğitime yüzde 2.2 pay aynldığını, 15 yaş üstü nüfusun yüzde 15'inin okuma yazma bilmediğini söyledi. Evren, "Uygulanan poütikalar, Türkiye'yi ekonomik ve sosyal anlamda ciddi bir yıkıma doğru sürüklemektedir r dedi. Ankara'da bir araya gelecek işçiler SSK hastanelerinin devrini protesto edecek Emek Platformu alanlardaANKARA (Cumhumet Bürosu) -Emek Platformu bileşenleri, SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devri ve Köy Hizmetleri Genel Mü- dürlüğü'nün kapatılmasını protes- to etmek için meydanlara iniyor. Miting, bugün Ankara'da gerçekle- şecek. Mitingde 5-6 bin polis me- murunun görev alması bekleniyor. Hipodrom alanında sabah saat 10.00'dan itibaren bir araya gelme- ye başlayacak eylemciler, saat 11.00'de Kazım Karabekir Cadde- si, Talatpaşa Bulvan'nı takiben Ata- tiirk Bulvan'ndan Sıhhiye Meyda- nı'na kadar yürüyerek burada "Sos- >al Devlet ve SosyalAdalet tstiyoruz" mitingini düzenleyecekler. Türk-Iş, KESK ve DİSK yönetimleri, mi- toge en genis katılımı sağlayabil- • Hipodrom Alanı'nda sabah saat 10.00'dan itibaren bir araya gelmeye başlayacak eylemciler, saat 11 .OO'de Kazım Karabekir Caddesi, Talatpaşa Bulvan'nı takiben Atatürk Bulvan'ndan Sıhhiye Meydanı'na kadar yürüyerek burada "Sosyal Devlet ve Sosyal Adalet îstiyoruz" mitingini düzenleyecekler. mek için çok sayıda otobüsle üye- lerini Ankara'ya taşıyacak. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün kapatıknasından en çok etkilene- cek sendikalar arasında yer alan Yol- Iş'in mitinge, 800'ün üzerinde oto- büsle yaklâşık 40 bin üyesini getir- mesi bekleniyor. SSK hastaneleri- nin devrine karşı çıkan Hak-Iş, ye- rel yönetimlerin güçlendirihnesine katkı sağlayacağı gerekçesiyle Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün kapatılmasmın da protesto edilece- ği mitinge katıhnama karan aldı. Türkiye Kamu-Sen ise düzenleme- lerden etkilenecek Türkiye Sağlık- Sen ve Türkiye Imar-Sen ile birlikte mitingde bulunacak. Memur-Sen ise mitinge, temsilci düzeyinde ka- tılacak. Kapatılacak sokaklar Ankara Emniyet Müdürlüğü de yaptığı açıklamada, yürüyüş nede- niyle bugün saat 09.00'dan itibaren bazı cadde ve sokaklann araç trafi- ğine kapatılacağını açıkladı. Bu cad- de ve sokaklar şöyle sıralanıyor: "Hipodrom Caddesi Yenimahal- le kavşaktan Hasırcılar Kavşağı'na kadar olan alan, Kazım Karabekir Caddesi Kazım Karabekir Kavşa- ğı'ndan Tandoğan Kavşağı'na kadar olan alan, Atatürk Burvan Osman- h Kavşağı'ndan-Kızılay Kavşağı'na kadar olan alan; Mkhatpaşa Cad- desiZiyaGökalpKöprüsü'nden Sıh- hiye istikametine, Süleyman Sun Sokak ve açüan yollar. Mehmet Al- onsoy Buhan Sıhhiye Kavşağı'ndan Talatpaşa Burvan'na kadar olan alan, Abdi İpekçi Parkı'na açılan sokaklar, Cumhuriyet Caddesi Ba- ruthane Kavşağı'ndan Talatpaşa Burvan'na kadar olan alan." - "Sağhkta Dönüşüm Programı"m biraz açar mısınız? Genel Sağlık Sigortası'nın, toplu- mun tüm kesimlerine sağlık hizme- ti sağlamak amacıyla kurulacağı be- lirtiliyor. Gerçekte, bu sigorta, sağ- lığm piyasalaştınlmasında gerekli olan araçlardan biridir. Genel Sağ- lık Sigortası'nın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı üzerinden yürü- tülmesinin temel nedeni ise SSK hastanelerinin bu sisteme eklenmek üzere tasfıye edilmesi ya da mülki- yet değiştirmesi gereğidir. SSK has- taneleri ile ilgili olarak düşünülen- ler, SSK'nin kurumsal yapısının göz ardı edildiğini, kurum yönetiminin bu alandaki iradesinin yok sayıldı- ğını da ortaya koymaktadır. Kapsamlı plan - Yani, siz bugünkü adımın daha kapsamlı bir planın parçası olduğu- nu mu söylüyorsunuz? Bunu biz söylemiyoruz. Hükümet bunu baştan beri ilan ediyor. Özet- le, Genel Sağlık Sigortası bir sağlık finansmanı aracı olarak tasarlan- maktadır. Bu işleyişin gerçekleşme- si, devlet sağlık hizmeti sağlamak- tan çekilecek ve primli bir sistem yürürlüğe girecektir. Bu seçimin an- lamı, sağlığın bir hak olmaİrtan çık- ması, toplumsal boyutunun ortadan kalkarak kışiselleşmiş ve özelleşmiş nitelik kazanması ve sağlık hizmet- lerinin pnm karşılığı satın alınır ha- le gehnesı demektir. - SSK hastaneierinin hukuken dev- redilemeyeceği de iddia edihyor? Yasa taslağı her türlü hukuki temel- den yoksundur. SSK hastaneleri iş- çi ve işveren primleriyle oluşmuştur. Bu hastanelerin gerçek sahipleri de prim ödeyenlerdir. Satış, hibe gibi mülkiyetin el değiştirmesi sonucu- nu doğuran hukuki girişimler iki ta- rafın onayını gerektirir. Bu olayda hem devreden hem de\xalan hükü- mettir. Her ne kadar sağlık tesisleri- nin bedeli karşılığı devTedileceği söy- lense de bir ödeme yapılmayacağı açıktır. Kaldı ki SSK gayrimenkul- leri üzerindeki tasarruf yetkisi SSK Yönetim Kurulu'na aittir. SSK Yö- nerim Kurulu tam özerk değildir. Yi- ne de işçi ve işverenler temsil edil- mektedir. Bunlann görüşü dahi alın- madan bir girişim hukuk dışıdır. - HükümetSSKhastanelerinin Sağ- uk Bakanlığı tarafindan daha iyi iş- letileceğini iddia ediyor? Rakamlar bunun tersini gösteri- yor. Bugün SSK her şeye rağmen daha etkin, daha kaliteli ve ucuz ma- liyetle sağlık hizmeti veriyor. Slyasllerln suçu - Başbakan, hastaneleri çahşanla- ra devredebileceklerini söyledi. Siz de kabul ertiniz. Bunu açar nusınız? SSK, kuruluş kanunu itibanyla özerk olması gereken bir kurumdur. SSK. işçi ve işveren primleriyle oluş- muştur. Devlet Avrupa'da olduğu gi- bi sosyal güvenliğe düzenli katkı yapmakta, sosyal güvenliği "kara delik" gibi göstermektedir. Oysa SSK, hükümetler tarafindan bu ha- le getirilmiştir; çünkü bir hükümet ku- rumu gibi işletilmiştir. Hükümetler SSK'yi keyfi biçimde yönetmiş ve özellikle 1980'lerden sonra kuru- mun içinin boşaltıhnasma sebep ol- muşlardır. "SSK hastane çahşöra- mryor. Bunlan Sağbk Bakanlığı ça- hşürsm'' demek kamu sağlık siste- mini özelleştirmenin ilk adımıdır. Başbakan hastaneleri çalışanlara dev- retmeyi önerdi, biz de kabul ettik. Biz neyi kabul ettik? SSK hastanelerini özel hastane gibi işletmeyi mi? Ha- yır. Biz, SSK'nin ve hastanelerinin kuruluş kanununda olduğu gibi ger- çekten özerk hale gelmesini talep et- tik. Bizimki SSK hastanelerinin tüm- den elden çıkmasına ve sağlık hak- kınm ticarileştirilmesine karşı bir haykınştır. Başbakan'a yazdığımız mektupta dedik ki, "SSK hastanele- rinin başta ash' unsur olan prim öde- yen işçi ve işverenler olmak üzere, hastane sağhk çahşanlannın, hizmet alan emeknierin ve hükümet dilerse kamunun da temsil edileceği bir yö- netim >apısı ohışturularak hastaneiş- letmelerini almaya hazınz." Bızım istemimiz özerkliktir. - Asıl çözüm ne? Hükümet sağlık sorununu çözmek istiyorsa öncelikle sağhğa aynlan kamu payını arttırmalı, yeni hastane- ler, dispanserler yapmalıdır. Perso- nel eksiği hızla giderilmelidir. Bunun- la birlikte sağlık çalışanlanrun ücret- leri ve özlük haklan iyileştirilerek, temel sendikal haklan sağlanarak tam gün yasası uygulanmalıdır. Bu- nun için sağhğa piyasa mantığıyla bakmaktan vazgeçilmelidir. CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Huntington'dan 'Karşı- Atatüpk' Modeli... Türk okuru, en azından "Cumhuriyet" okuru, S. Huntington'ı yeterince tanıyor. Bu sütunda benim de 16 ve 23 Kasım tarihlerinde, "Uygarlıklar Çatışmasrrun özellikle de ülkemize ilişkin bölümleri üzerine iki yazım yayımlandı. Bu hafta, söz konusu yazarın, yine ülkemiz üstüne savlarının sonucu olan kimi "öneri" ve "öngörü "lerinden söz etmek istiyorum.. • • • Huntington'ın küçümsenemeyecek birkapsam ve "önem"e sahip kitabındaki "ana fikir" çok kabaca (ve tam bir doğrulukla) şöyle özetlenebilir: Insanlık tarihinin geçmişinden bu günlere farklı uygarlıklar (ve bu uygarlıklann çekirdegini oluşturan farklı dinler) birbirleriyle çatışa gelmişlerdir. Bunlann birbiriyie uzlaşması olanaksızdır. Temelı Hıristiyanlık olan Batı uygarlığı da bu uygarlıklardan birtanesidir. Hıristiyan olmayan toplumlann Batılılaşma çabası boşunadır. Bu gibi çabaların sonucu (Kemalist Türkiye modelinde görüldüğü gibi) "bölünmüş ülkeler" yaratmak olacaktır... Huntington bu noktadan hareketle, kitabında "Kemalizm"\, modernleşmeyi (teknık alanda ilerleme) ve "Batılılaşma"y\ (Batılı değerterin kabulü) tek ve aynı şey olarak anlayan evrensel bir ideoloji olarak tanımlayıp eleştiriyor... önceki yazılanmda aktardığım gibi, Huntington'a göre günümüz Türkiye'si bölünmüş bir ülkedir. Yazar kitabının bu sava ilişkin sayfalarında, kendi içinde "bölünmüş" bu ülkenin, Batılı olamadığı ve bunun yani sıra Batı'ya yaranamadığı gibi, aıt olduğu uygarlıktan da kopmuş, dışlanmış olduğunu ileri sürüyor. Oysa bu ülke, Huntington'ın sözleriyle, "Islamın çekirdek devleti olmak için gerekli tarihe, nüfusa, ortadüzey bir ekonomik gelişmişliğe, ulusal biriiğe, askeri yetenek ve geleneğe sahiptir..." (a.g.y. s.263) • • • Yukardaki satırların, bizdeki Islamcıların, Osmanlıcıların kulağına pek hoş gelebileceği kuşkusuz. önceki iki yazımda da belirttiğim gibi Amerikalı siyaset bilimci tam olarak bizdeki bu çevrelerin duygu, düşünce ve özlemlerini dile getiriyor. Huntington'ın savlan, "dei'e"ömeğinetıpa tıp uyuyor. Hangi eğrısini düzeltmeli? Uygarlık kavramının çekirdegini "din"e indirgeyici yaklaşım yanlış. Batı uygarlığı olgusunu (çok açık dile getirilmemiş olsa da) Hıristiyanlığa indirgeyici yaklaşım yanlış. Bu uygarlığın temelleri demek olan (ve büyük ölçüde dinsel bağnazlığa karşı oluşturulmuş) hümanizm, akılcılık, düşünce özgürlüğü, toplumsal dayanışma vb. değerlerinin evrensel olamayacağını, bir başka deyişle, Batılı olmayan toplumlann bu değerleri benimseye- meyeceklenni açık ya da kapalı ileri süren yaklaşım yanlış ve kasıtlı. Sınıfsal, bölgesel, ülkesel çıkar çatışmalarını ve en önemlisi de emperyalizm gerçeğini "uygarlıklar çatışması" adı altında "kamufle" etmeye çalışma yaklaşımı yanlış, kasıtlı vetehlikeli. Samuel Huntington'ın savlarını bunca "önemseyiş "imin nedeni, bu savlann değerli oluşu değil, bilimsel düşünme disipliniyle taban tabana zrt (ve kasıtlı olarak yapılmış) bir düşünce karmaşası içinde, ABD emperyalizminin bugünkü ideolojisini bire biryansıtmakta oluşlan ve ülkemiz Türkiye'nin de bu emperyalizmin "eme/"lerinin tam olarak odağında bulunmakta oluşudur... • • • Daha önce yayımlanan yazılarımdan birindeki "kılçık" örneğini yinelemek istiyorum... Kemalist devrimin oluşturduğu Türkiye modeli, "Uygarlıklar Çatışması" savına bir karşı sav gerçekliğiyle, ABD'Iİ yeni emperyalizm kuramcısının boğazında bir kılçık gibi duruyor. Huntington bu kılçığı ne çıkarabiliyor, ne yutabiliyor, yutkunup duruyor... Fakat bununla yetinmeyerek, Türkiye'nin "bölünmüş" bir ülke olmaktan kurtulması ve daha da öte, "Islam uygariığı"n\n "çekirdek" (öncü, lider vb.) devleti olabilmesinin yolunu öneriyor... Bu yol, bir karşı- Atatürk'e sahip olabilmekten geçmektedir... Kitabın ilgili bölümlerinden kimı satırlan birlikte okuyalım: "Türkiye kendisini laik bir ülke olarak tanımladığı sürece Islamın lideriiğine soyunma olasılığı yoktur. Bununla birlikte, Türkiye kendisini yeniden tanımladığı takdirde ne olur? Türkiye bir noktada Batı dünyasına üyelik için yalvanp duran birdilenci olarak oynadığı hüsran verici ve aşağılayıcı rolden vazgeçip, Batı'nın temel Islami muhatabı ve düşmanı olarak oynadığı çok daha etkileyici ve onuriu tarihsel rolü yeniden üstlenmeye hazırhale gelebilir. " Bunun nasıl başarılabileceğini de yine Huntington'dan okuyalım: "Türkiye bunu yapabilmek için Atatürk'ün mirasını, Rusya'nın Lenin 'in mirasını reddedişinden daha eksiksiz bir şekilde reddetmek zorunda kalacaktır. Böyle bir hamle aynı zamanda Atatürk'ün kalibresinde bir lideri, Türkiye'yi bölünmüş bir ülke olmaktan çıkanp çekirdek bir devlet haline getirmek için gerekli siyasal ve dinsel meşruluğu kendisinde toplamış olan bir lideri gerektirir..." (a.g.y. 263, 264. sayfalar) ABD emperyalizminin, belki 1970'lerden ve daha da öncelerden bu günlere Türkiye için "Atatürk çapında(!)" bir karşı-Atatürk modeli üstünde kafa yorduğu, çalıştığı ve küçümsenemeyecek adımlar atmış olduğu gün gibi ortada... Asıl sorun ise, ülkenin geleceğini "Atatürk'ün mirası"n\n izini sürmekten geçtiğini düşünenlerin, ABD'Iİ kuramcının sözlerinde en açık biçimde dile getirilmiş bir gerçeği ne kadar görebildikleri ve bu alandaki gerçekten "bölünmüş "lüğü aşabilmek için gerekli bilinçlilik ve çabayı ne ölçüde göstere- bildikleridir... ataol b@cumhuriyet.com.tr Faks:(0212)513 85 95 ZEYTİNBURNU SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2004 868 KararNo:2004 1016 Hâkim: Kemal Güzel 20998 Kâtıp: Zanf Nalbantoğlu Mahkememize aıt 2004 868 esas. 2004 1016 karar sayılı 1.10.2004 tarihlı ılam ile İstanbul, Fatıh. Uzun- yusuf, Cilt No: 67, Hane No: 1003'te kayıtlı bulunan Yaşar ve Gülter'den olma 29 4. 1989 d.İu Süleyman Turgutalp'ın vesayet altına alınarak kendisıne aynı yer- de nüfusa kayıtlı ablası 1962 d lu Serpıl Turgutalp va- si tayin edilmiştir. 1.10.2004 Basın. 52383
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle