19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 KASIM 2004 PERŞEMBE 14 kultur(â cumhuriyet.com.tr Bilge Alkor'un sergisi 11 Aralık Cumartesi'ye kadar İş Bankası Kibele Sanat Galerisi'nde Bir çığlık:Kış yolculuğuZEYNEP RONA Bilge Alkor, şiir ve müzikle iç içe bir sanatçı. Ancak bu iç içelik karşımıza yalnızca bir yaşam bi- çimi olarak değil. sanatçının anla- tım biçiminin harcı, temel bileşi- mi olarak da çıkıyor. Bu noktada neyin neyi tetiklediği doğrusu pek de belli değil. Şiir ve müzik midir onu esinlendiren, yoksa iç dünya- sı mıdır onu Shakespeare'e ya da Schubert'e yönelten? Aslında her ikisi de. Sanatçı bir şeyi okurken ya da dinlerken "görmeye" baş- ladığını belirtiyor ve gördüklerini iç dünyasında harmanlayarak on- lann artık kendi dünyasıyla bü- tünleştiğini, sanal ile gerçegin iç içe geçtiğini söylüyor. Ama bu sa- nıldığı kadar da rastlantısal degil sanki, çünkü Alkor'un aradığı bir şey var: Gizil güçler. Sanatçı 1996'da Shakespeare'in Bir Yaz Gecesi Rüyası ve Fırtına oyun- larından hareketle gerçekleştirdi- ği dizilerinin bu oyunlann içinde- ki fantastik öğelerden kaynaklan- dığını söylüyor; gizli güçlerin, cin- lerin, perilerin kanştığı her şeyin onun ilgisini çektiğini artık biliyo- ruz. Dolayısıyla o bunlann nere- lerde karşısına çıkacağını seziyor ve bu tür bir iz yakaladığında tut- kuyla onun peşinden gidiyor. Enis Batur, Alkor'un "Bir Yaz Gece- si Rüyası" ve "Fırtına dizilerini yorumlarken sanatçının "Shakes- peare'i okumaya" giriştiğini ve bu okumanın "Derinlemesine, çaprazlama, altüst edici bir oku- ma" olduğunu belirtiyor. Sllr reslmleşlnce Schubert'in "dehşet dolu şar- kılardan oluşan bir çevrim" ola- rak tanımladığı Kış Yolculuğu'nda- ki lied'lerin o sıralarda kötü olan moralinin de etkisiyle sanatçıyı tü- kenme noktasına getirdiği bilüıir. Schubert Kış Yolculuğu'nu 1827'de besteledi. Aynı yıl Wil- helm Müller, ertesi yıl da Schu- bert öldü. Kış Yolculuğu, doğum- dan ölüme yaşamın bir metaforuy- du. Bilge Alkor, Kış Yolculuğu ile hesaplaşmaya beş parçadan olu- şan 10 m. uzunluğundaki Gezgin ve Gölgeleri ile başlamış. Bu re- B,ilge Alkor, sanatlar arasındaki benzerliklerden etkilenen ve sanatın salt biçim değil, tinsel içerikten de oluştuğuna inananlardan. Bu bağlamda kendisini Alman dışavurumcularına, özellikle de sanatlar arası etkileşime açık olan Mavi Atlı topluluğuna (DerBlaue Reiter) yakın hissediyor; Kandinsky'nin müzik ile resim arasında kurduğu ilişkilerden etkileniyor. sim, gezginin son yolculuğunun bir özeti gibi. Sannlar içinde yap- tığı bu iç yolculuğunun ne kadar sürdüğü bilinmez, ama o yaralan- nı derinden deşerek sonunda ken- dini çılgınhğa sürükler. Sanatçı bu yapıtında, dizinin diğer resimle- rinde de olduğu gibi Schubert'in büyük bir incelikle müziğe çevir- diği doğanın dilini yakalamaya ve tınılan resım diliyle ifade etmeye çalışmış. Bitkilerin fısıltılan, fır- tınanın derinden gelen uğultusu, yapraklann ve kanatlann hışırtısı, yüregin çarpışı, doğanın neredey- se duyulmayan bütün seslerini in- san bu tuvallerde çizgi ve renkle- rin iç içe geçişlerinde, renk dalga- lanmalannda ve tekrarlanan renk lekelerinde hissedebiliyor. Müzik eleştirmeni Richard Capell'e gö- re Kış Yolculuğu ateş ve kar, sel ve buz, yakan/eriten ve donduran gözyaşlan gibi karşıtlıkların şıir- selliği üzerine kurulmuş. Alkor bu karşıthklan açık ve koyu tonlarla veriyor. Onun için siyah, yok ol- ma ve ölümü; beyaz, kar ve buzu; kırmızı tutku ve yarayı; gümüş ren- gi iç donmuşluğu; altın rengi de al- datıcı bir ışık olarak kar fırtınası öncesini sımgeliyor. "Kış Yolculuğu"nun diğer re- simleri de tek tek bazüied'lere gön- dermede bulunuyor. "Rüzgâr gii- lüyle oynuyor sevgilimin damın- da rüzgâr..." dizelerinden kaynak- lanan resimlerinde sanatçı rüzgâr gülünü yürek biçiminde dü- şünüyor ve onun rüzgârla dağılıp fırtınaya kanşmasını istiyor. "Don- muş gözyaşlan yanaklarımdan aşağı kayıyor..." dizeleri onda eri- yen, akan ve yere ulaşmadan buz kesen biçimleri çağnştınyor, yürek ve kar taneleri bu resimlerinin ege- men imgeleri. Aynı lied'de "Kar- da onun ayak izlerini boşuna arı- yorum..." ve "Yeri öpmek isti- yorum, kar ve buzu eritmek sı- cak gözyaşlarımla. toprağı gö- rünceye dek..." dızelerinı aktardı- ğı neredeyse sıyah-beyaz tuvalle- rinde egemen imgeler ayak izleri ve yer yer kann altından açığa çı- kan toprak. Alkor aynı temayı bir dizi kâğıt içinde de tekrarhyor, an- cak bu kez izler sevgilinin ayak iz- leri değil; onlar köpek, kurt pen- çeleri, bitki izleri, hatta geçmişten kalan fosiller. "Sevinçlerimiz ve acılarımız, bir yalancı ışığın oyu- nu hepsi..." dizeleri Alkor'un tu- valinde karanlıkta parlayan bir bu- zul ışığına dönüşüyor. Gezginin bu yolculuğu boyunca peşini bırakmayan ve onu düşlerin- den gerçeğe döndüren hep bir kar- ga. Alkor kargayı bir saplantı sim- gesi olarak ağırlıklı biçimde kâğıt işlerinde ele almış. "Bir karga kentten benimle çıkıp geldi", "Karga, acayip yaratık, bırakma- yacak mısın beni?", "Karga, yol- culuğumuz çok uzun sürmeye- cek; göster sonunda neymiş sa- dakat mezara dek" dizeleriyle eşleşen kâğıt işlerin tümünde, kar- ganın kanat çırpışlarında, Schu- bert'in müziğini bir kez daha duy- mak mümkün. Dısavurumculara yakın Gezgin ve Gölgeleri ndeki la- ternacı, erken Rönesans resimlenn- deki "Meryem'e Müjde" sahne- lerine gönderme yaparak ölümün habercisi olarak ele alınmış. Mül- ler'in dizelerinde yolculuğunun so- nunda artık usunu yitiren gezgin, karşısına çıkan laternacı ile yazgı- sını birleştirir; ikisi de kann için- de yok olurlar. Schubert de bu son lied'inde artık ağıt yakmamakta; gezgin ile latemacıyı hiç durmayan çalgı sesiyle sonsuza yollamakta. Bilge Alkor, sanatlar arasındaki benzerliklerden etkilenen ve sana- tın salt biçim değil, tinsel içerikten de oluştuğuna inananlardan. Bu bağlamda kendısıni Münih Aka- demisi'nde eğitim gördüğü yıllar- dan beri Alman dışavurumcula- rına, özellikle de sanatlar arası et- kileşime açık olan Mavi Atlı top- luluğuna (Der Blaue Reiter) ya- kın hissediyor; Kandinsky'nin tin- sel içeriği biçimin önünde tutma- sına bağlı olarak müzik ile resim arasında kurduğu ilişkilerden et- kileniyor. Alkor'un resimlerine ba- karken bu ilişkileri göz ardı etme- mek ve sanatçının bu olguyu resim- lerinde nasıl içselleştirdiğini se- zinleyebilmek gerek. Not: Sanat tarihçisi Zeynep Ro- na'nın Ekim 2004 tarihli yazısın- dan kısaltılmıştır. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası konserlerine başladı Çoksesli müziğe büyük ilgiCAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR - Eskişehir Büyükşehir Be- lediyesi Senfoni Orkestrası 2004-2005 kon- ser sezonunu açtı. îlk konser Ömer Yön- dem yönetiminde, büyükşehir belediyesinin yeni yapılan kültür ve sergi sarayf nda veril- di. Sanatsever Eskişehirliler konsere büyük ilgi gösterdiler. Eskişehir Büyükşehir Bele- diyesi Senfoni Orkestrasf nın konserleri se- zon sonuna kadar 15 günde bir aynı salonda sürecek. Esklşehlrln öncülüğü Orkestra, konserin ilk bölümünde G.Ros- sini'den 'Sevil Berberi Uvertürü' ile E. • Eskişehir, eğitim ve endüstri alanındaki gelişmelerinin yanı sıra kültür ve güzel sanatlar alanında daTürkiye'de önemli bir merkez olma yolunda ilerliyor. Grieg'den 'Sabah', 'Ase'nin Ölümü' ve Anitra'nın Dansı'nı seslendrrdi. Ikinci bö- lümde ise Kara Karayev'in 'Üç Minyatür', Nevit Kodallı'nın 'Telli Turna Orkestra Süiri' ve U. C. Erkin'in 'Köçekçe Dans Süiti' adlı yapıtlan çalındı. Büyükşehir Belediye Başkam Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, Eskişehirlilerin ilgi ve desteğiyle orkestranın dördüncü konser se- zonunu açmaktan gurur duyduğunu belirte- rek "Artık kentimizin profesyonel bir sen- foni orkestrası var. Günden güne genişle- yen genç kadrosuyla, hep daha iyi ürün- İer ortaya koyabilmek için kendini geliş- tiriyor. Eskişehir, eğitim ve endüstri ala- nındaki gelişmelerinin yanı sıra şimdi de kültür ve güzel sanatlar alanında Türki- ye'de önemli bir merkez olma yolunda ilerliyor. Bu sosyo-kültürel gelişimin bir ka- nıtı da büyükşehir belediyesinin kurduğu şehir tiyatroları ve ssenfoni orkestrası ile Türldye'de bir kentin, yerel kaynaklarıy- la da böylesi kurumlara sahip olabileceği gerçeğinin öncülüğünü üstlenmiş olması- dır" diye konuştu. SÜHA ARIN'IN YAPITI GÖSTERlLlYOR Dolmabahçe ve Atatürk belgeseli SOPHOKLES'tN "TRACHİS KADINLARI" İLE ENKA ODİTORYUMU'NDA 'Teatro Vascello'Türkiye'de Kültür Servisi - Türkiye'nin önde gelen belgesel sinemacılanndan, belgesel sinemamıza önemli yapıtlar kazandıran Suha Artn'ın 'Dolmabahçe ve Atatürk' adlı belgeseli bugünsaat 15.00-15.40'ta îstanbul Kültür Üniversitesi'nde gösterilecek. 1981'de çekllmigtl Süha Arın'm Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesı Basın ve Yayın Yüksekokulu öğrencileriyle ortaklaşa bir çalışmanın sonucunda 1981 yılında hazniadığı belgesel, Ulu Önder Atatürk'ün aramızdan aynlışınm 66. yılı anısına, îstanbul Kültür Üniversitesi öğretim görevlilerinden Turhan Yavuz'un düzenlediği gösterimle îstanbul Kültür Üniversitesi Ataköy Yerleşkesi'nde izlenebilecek. Metin yazarlığını Çelik Gülersoy'un yaptığı, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu'nun yapımcıhğını üstlendiği belgesel, Atatürk'ün yaşama gözlerini yumuncaya kadar Dolmabahçe Sarayı'nda geçen günlerini ve Cumhuriyet devrimlerini anlatmakta. (0 212 661 94 51) Kültür Servisi - îtalya'nın en önemli alternatif ve bağımsız tiyatrosu 'Teatro Vascello' Sophokles'in 'Trachis Kadınları' adlı oyunuyla Türkiye'de. Ezra Pound'un çağımıza uyarladığı oyun, îstüıye'deki Enka Vakfı Şadi Gürçelik Spor Tesisi'nde 24 Kasım Çarşamba akşamı saat 20.00'de sahnelenecek. Seksenll yHlarda Kurultiu Sophokles'in yedi tragedyasından biri olan oyunu Giancarlo Nanni yönetiyor. Oyunun müziği Paolo Vivaldi, dekor ve kostüm tasanmı Cristiana Agostinelli, koreografisi Simonetta Alessandri, ışık tasanmı Valerio Geroldi imzalannı taşıyor. Vokalist Gabriella Aiello Pilar; dansçılar Valeria Andreozzi, Maria Laura Balcesio, Silvia Bastianelli, Gea Lucetti; oyuncular Manuella Kustermann, Paolo Lorimer, Massimo Fedele, Alberto Caramel, Sara Borserelli ve Marco Vergani. Yönetmenlikte 40. yılmı doldurmaya hazrrlanan Giancarlo Nanni nin Manuella Kustermann ile birlikte kurduğu 'Teatro Vascello' seksenli yıllardan beri Roma'da birçok tiyatro ve tiyatrocuya öncülük ve ev sahipliği yapmıştır. Peter Brook, Bob Wilson, Robert Lepage, Tadeus Kantor, Edith Clever, Stephen Petronlo, Judith Malina, Jan Febre, Jurij Ljubimov, Oriza Hirata, Teatro Vascello ile çalışan tiyatroculann önde gelenleri. (0 212 276 22 14) Guguk Kuşu batesi sahnede • Kültür Servisi - Devlet Opera ve Balesı'nin ılk gösterimini geçen sezon 20 Mayıs'ta yaptığı 'Guguk Kuşu' balesi, 15 Kasım Pazartesi akşamı yenıden Opera Sahnesi'nde izleyiciyle buluşacak. Amerikalı yazar Ken Kesey'in 'Kafesten Bir Kuş Uçtu' romanından Dale Wasserman"ın oyunlaştırdığı Guguk Kuşu balesinin koreografisi îhsan Bengier'e, müzikleri İlteriş Sun'a. yönetimi ve librettosu llham Yazar'a ait. Dekor tasarımını Tuncay Kalyon'un, kostüm tasanmını Nursun Ünlü'nün, ışık düzenini Zeynel Işıkın üstlendiği yapıtta başlıca rolleri Ercan Kazbek, Serhat Elat, Alparslan Karaduman, Ismail Kutlu, Cankat Özer, Emre Konuk, Tufan Kaytmaz, Okan Ceylan, Ömer Erenler, Semih Küren, Idris Aydın, Üstün Öztürk, Ateş Selçuk, Neyran Fişek, Şule Agun ve Ayşe Fıdanlık paylaşıyorlar. Heykeltraşın zaman yolculuğu • ATİNA(AFP)-Fransız heykeltraş Mathıeu François Akropolis'te 2500 yıl öncesinin yontemiyle bir mermer heykel üzerınde çalışıyor. 47 yaşındaki sanatçı, I.Ö. 5. yy'a ait bir heykeli, yapıldığı dönemin yöntemleriyle restore ediyor. Bu geleneksel yöntemin incelıklerini Timos adasındaki mermer atölyelerinde öğrendiğıni, bu türden bir çalışmanın onun için çok önemli olduğunu söyleyen sanatçı, Atina Akropolü'nün restorasyon çalışmalarında yer alabilmek için smavdan da geçırilmiş. Bafta'dan Tom Hanks'e • LONDRA(BBC) - Ingiliz sınema kuruluşu Bafta, Los Angeles'ta düzenlenen törenle, Tom Hanks'i ödüllendirdi. Gecede, kuruluş tarafından ödülleri sunulan diğer sanatçılar Ingiliz kadın oyuncu Helen Mirren ile Irlandalı yazar ve yönetmen Jim Sheridan'dı. Oyuncu Nia Vardalos, törende Hanks'e 'My Big Fat Greek Wedding'in yapım aşamasında verdiği destek için teşekkür etti. Hanks'e, Bafta tarafından 'Stanley Kubrick Ödülü' sunulurken, Mirren'a Britannia Avvard' verildi. Beverly Hilton Hotel'deki törenin konuklan arasında Michael Caine ve Jeremy Irons gibi usta oyuncular da vardı. Kültür Bakanı son sözünü söyledi • ROMA(AFP)-ltalya Kültür Bakanı Giuliano Urbani, yasadışı yollarla sanat yapıtı elde edenlere için af tasarısı önerisini geri çevirdi. Urbani, bakanlıklarının Ekonomi Bakanlığı'na 'böyle bir değerlendırmenin neden kabul edilemez olduğunu' yazılı olarak açıkladığmı söyledi. Urbani'nin karşı çıktığı öneri, Başbakanın Forza ttalya partisinden iki yardmıcısının, ülkeye yasadışı yolla tarihi yapıt sokmuş yurttaşlann beş katı vergi ödemeleri koşuluyla affedılmelerini kapsıyor. Söz konusu öneri gerçekleşirse, 500 milyon Euro vergi gelirı elde edılmiş olacak. Kültür Bakam ise tarihi yapıt kaçakçılığına bakışta, elde edilecek para miktannın değerlendirme ölçütü olamayacağını sa\Tinuyor. Resimlerle Atatürk sergisi • ERZURUM (AA) - Atatürk Üniversitesi'nde , Atatürk Ilkeleri ve Inkılap Tarihi Enstitüsü Müdürlüğü'nce 'Resimlerle Atatürk' sergisi açıldı. AU Kültür Merkezi Sanat Galerisi'nde açılan sergide. ressam Cemal Akyıldız'ın gravür tekniğiyle yaptığı Atatürk portreleri ve Ata'nın bulunduğu önemli yerlerı gösteren toplam 43 resim yer alıyor. AU Atatürk Ilkeleri ve tnkılap Tarihi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Esin Dayı, 13 Kasım Cumartesi'ye kadar açık kalacak sergideki resimlerin satılmayacağım belirterek amaçlannın ileride Atatürk'ü konu alan farkh sergileri bir araya getiren karma bir sergi açmak olduğunu söyledi. Serginin açıhşını Erzurum Valisi Celalettin Güvenç, 9. Kolordu Komutanı Korgeneral Hayri Kıvnkoğlu ile Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Sütbeyaz birlikte yaptılar. TRT'den Yunus Emre belgeseli • Kültür Servisi - TRT, 'Yunus Emre' adlı belgeselin çekimlerine Eskişehir'de başladı. Mevlana ve Hacıbektaş belgesellerini çeken yönetmen Semra Sender hazırladığı belgeselin çağdaş bir yapım olacağını ve tasa\-vuf felsefesinin gerçek boyutlannı yansıtacağını söyledi. Merkeze bağlı Emirceoğlu ve Çalkara köyleriyle Seyitgazi'nin Kırka beldesine bağlı Kümbet köyündeki çekimlerin tamamlandığını belirten Sender, Mihaliç ilçesine bağlı Yunus Emre beldesiyle Çifteler ilçesine bağlı Sakaryabağı mesiresinde de çekim yapılacağını bildirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle