Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 EKİM 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYR
kultur(g cumhuriyet.com.tr 15
KULE CANBAZI SUNAYAKEV
Sen üzülmeJules VerneîSayın Celal Şengör, gazetemizin 'Bilim Tek-
nik'dergisinde, Se\gıliHıncaJ Uluç'unRume-
Iıhisan'nda sunduğum sahne gösterisinden ak-
lında kalanJardan yola çıkarak şu sorulan soru-
yor: "Acaba dedim kendi kendime, başanya
ve saygınüğa olan susanıışlığımız bizi keodi
uydurduğumuz öykülere inanmava mı zorlu-
yor? Gerçek başanlar üretip. saygınlık ka-
zanmak yerine masal mı üretiyoruz?"
Birinsan, hele ki bir bılün insanı "kendi ken-
dine'* hakkjnda sorular sorduğu bir yazan tanı-
malı, onun eserlerinden. yazdıklanndan haber-
dar olmahdır. Tanımadığı, hiç okumadıgı bir ya-
zarhakkında "kendi kendine" sorularsorarak,
o yazann kitaplanna ulaşırsa bu bir eksiklik de-
ğiidir: tam aksi bir erdemdir. Bunlan yapmaz da
bir gazete ya da dergideki köşesınde düşünce-
]erini yazarsa (kendi kendine değıldir artık!) ya-
nılgıya düşmekten kendini kurtaramaz
Plrl Rels'In harftası
Herşeyden önce Sayın Şengör. Sayın Uluç'un
yazısına konu olan anlatımırnın bir sahne gös-
terisi olduğunu bilrneli ve izlemedigi, tanığı ol-
madığı bir gösteriden yoJa çıkarak "acaba" ol-
tasına takılı bir ba]ık çaresizliğini yaşamamalı-
dır. Bu değerli bilim ınsanımıza, tüm kitaplan-
mı adına imzalayarak gazetenuze gönderecegi-
mı ve Istanbul'daki ilk sahne gösterime kendi-
süıi davet edıp izleyiciler arasında görmekten
mutluJuk duyacağımı okurlanma duyuruyorum.
flcidir "gazetemiz" diyorum da akJıma gel-
di; Sayın Şengör, Sunay Akın'ın da kendisi gi-
bi bir Cumhuriyet gazetesi yazan olduğunu bi-
liyor mu? Bu sorunun yanıtı "Hayır" ise bunu
kitaplanmı okumadan yorum yapma yanlışlığı-
nın yanına koyuyorum; yok, eğeryanıt "Evet"
ise bir telefon açıp, sorulan "kendi kendine"
değil, bizzat muhatabı olan bana sormadığı için
üzüldüğıimü belirtmek istiyorum. Bunu, gaze-
temizin değerli bir spor yazan da bir başka ko-
nuda bana yaşatmıştı. Bu ikincisi olduü
Efendim, tüm bu olaylann nedeni Piri Re-
isin ünlü Amenka haritasıdır! Ben, sahne gös-
terimde, bu hantanın Pin Reis tarafından yapıl-
madığını. kendısine uzaylılar tarafından veriîdi-
ğini söyleyenleri bir uzaylı tıplemesiyle eleşti-
rip, okumayan bir toplum oluşumuzun altını yi-
ne aynı haritayla çiziyorum. Çünkü Pıri Reis, ha-
ritasının sol alt köşesine yazdığı yazıda yarar-
landığı kaynaldann adını verir. Diyorum ki sah-
neden: "O kadar haritayı sen de buJ, yan ya-
na geririp düşün, kafa yor, emek barca. çizer-
sin!'\.
Bu arada, unutmadan, oyunun bu bölümüne
Nazilerin Londra'ya attıklan bombalardan ağır
hasar gören, adeta harabeye dönen bir kütüpha-
nenin ayakta kalmayı başarmış raflanndan ki-
tap seçen insanlann fotoğrafindan geçiş yapıyo-
rum. Amacım belli; bilgi toplumu olmaya giden
yolun okumaktan geçtiğini anlatabilmek.
Piri Reis, haritasında, amcası Kemal Reis'in
bir "kulu"nun Kolomb'un üç seferinde yanın-
da olduğu bilgisini de bizlere ulaştmr. Ben de
Kolomb'un yanında güvendigi birdenizci oldu-
ğunu ve karayı ilk göreni parayla ödüllendire-
ceğini söylediği halde, bunu yapmadığını ve de
"Ağustos 1979" tarihli "Tarih ve Edebiyat
Mecmuası"ndaki Albay Abdurrahman Ây-
gön imzalı yazıda yer alan günlüğündeki şu sö-
zü aktanyorum. "Bu zat geüşigüzel bir tayfa
olmayıp Müsliiman bahriyesine mensup idi.
Gizli din ve jsim taşıyordu. Bunu benden baş-
ka kimse bilmiyordn. Ben de Yeni Dünva'nın
keşfı şerefîni resmen bir Müslümana vernıek
istemediğimden mevcut mükafatı kendısine
teslim etmedim."
Kolomb'un gemisinde Müsliiman demzciler
olduğuna harp okullannda topografya dersleri
veren Sabri Tümer de "Amerika'nın Keşfin-
de Türkler" adlı kitabmda değınır. Tümer ko-
nuyla ilgili "kanaatini" şöyle açıklar: "Takma
adı Rodrigo olan bu Türk denizcisi, Kemal
Reis'in güvenilir bilgili korsanlan arasında-
dır. Hassatan Kemal Reis'in tertibi ile Ispan-
yollara esir düştüğü kanaatindevim. İspan-
ya'da kaldığı uzun müddet esaret havatında
forsaüktan kurtulmak için bililtizam Hıris-
tiyanlığı kabul etmiş görünmüş ve adını da
değişrirmek zorunda ka/mışfır. Ve bu seya-
hatlerde bilhassa Amerika'nın keşfinde mü-
him rol oynamıştır."
tngiliz yazar Samuel Elliot Morison,
"Christopher Columbos Mariner" adlı kita-
bında, hapishaneden çıkanlan üç Müslüman for-
sarun Kolomb'un seferlenne katıldığı bilgisini
aktanr. Sabri Tümer yazısında aynca, Barba-
ros'un Kanuni Suitan SüJeyman'a gönderdı-
gi ve Rodrigo'nun Türk olduğunu açıkladığı
bir mektuptan da söz eder.
Görüldüğü gibi, Kolomb'un seferlerinde
"Müslüman" bir denızci olduğuna dair bilgi-
ler vardır ve bunlar yenı değildir. Ben, bu bilgi-
len. düşünceleri sahne diline uygun bir şekilde
aktardıktan ve Rodrigo"nun kimliği üstündeki
şüpheleri anlattıktan sonra, sevgili dostum Ni-
hat Sırdar (ki o da sahnededir) şunu söyler:
"Yani bizden biri.'"... Bu sö'zün ardından ay-
nen şunlan söylerim. "Bilemem.' Ama anlat-
mak istediğim şu: Piri Reis, naritasını ceylan
derisine yapmış. Bir bilim insanı günümüz-
den yaklaşık beş yüz yıl önce ceylan derisine
bilgisini, düşüncelerini, düşlerini koymuş, bu-
gün ise Atatürkün tek doğru yol olarak gös-
terdiği bilimin çok uzağında yer alan yüce
Meclisimizin koltukiarı ceylan dersiyle kap-
lı ve birileri oraya..."
Kolomb'un katll kimllğl
Celal Şengör. görmediği bu oyun hakkında
ve kendısini izleyiciler arasında görmekten bü-
yük onur duyduğum Hıncal Uluç'un oyundan
aklında kalanlarla asıl amacı Piri Reis ve de Ge-
libolu nun önemini belirtmek olduğu yazısıru
kaynak alarakf!) hakkımda şu yargıya vanyor:
"Sayın Akın'ın bundan çıkanmı ise adamın
l_. büyük bir olasılıkla Türk olduğu!"
^ Sonra da şunlan söylüyor Sayın Şengör: "Bu
^ haber beni epey şaşırttı..."
^ Yapma>ın Sayın Hocam. ne haberi?.. Sahne
55 oyunlan haber verme yeri değildir. Haberlerle
5 bihmsel tartışmalann arapsaçı gibi birbirine
^ dolandığı ortamlann bilim insanı kimliğine za-
Ş rar verdiğiru, böylesı ortamlardan kaçınmanj-
çj. zı. kendi halinde bir bilgisever şair, yazar ola-
rak size önenrim. Bu arada. ben. Kolomb'un
gemisinde kimin olup kimin olmadığı tartışma-
lanyla değil. bu adamın katil kimliğiyle daha
çok ılgileniyorumf "Kız Kulesi'ndeki Kızıl-
derili" ve "Onlar Hep Oradaydı" adlı kitap-
lanmı okuyan on binlerce okurum bunun tanı-
ğıdır. Kaldı ki Sevgili Hınca] Uluç, yalnızca sah-
ne oyunum hakkında olumlu düşüncelenni be-
lirtmekle kalmamış, kitaplanmdan da söz ede-
rek okurlanna önermiştir. Bu vesıleyle kendisi-
ne bir kez daha çok teşekkür ediyorum.
Sayın Şengör'ü de "Gerçek başanlar üretip
saygınlık kazanmak yerine masal mı üretiyo-
nız?" sorusundan dolayı Jules Verne'e şikâyet
ediyorum!..
4. Kaş Kitap Şenliği başlıyorKültür Senisi - 4. Kaş Kitap Şenliği bu >ıl,
8-13 Ekim tarihlen arasında yapılacak. Beş gün
sürecek olan şenlikte; şıır dinJerısi, panel. söyleşi,
konferans, imza günü, saydam gösterisi, belgesel-
kısa film gösterimi gibi etkinlikler yer alacak; kitap
standlan kurulacak. Aynca etkinlik kapsamında; 20
kankatünsrin katılnnıyla 'Diinden Bugüne Çizgi
Roman" adlı sergı sanatse\erlerle buluşacak. Kaş'ta
yaşayan edebiyat tutkunlan ve çeşitli sivil toplum
örgütlerinin katkılanyla gerçekleştirilen şenlik
boyunca tüm etkinlikler ücretsiz izlenebilecek.
Tiyatro sanatçısı ve oyun yazan Fikret Terzi'nin
Eflatun Sanat Kampı'nda gerçekleştirilecek bir
müzikli şiir dinletisinin de yer alacağı şenliğe,
Ahmet Yıldız, Aydın Çukurova, Prof. Dr. Anıl
Çeçen, Banş Yetkin, Ece Temelkuran, Ferit Avcı.
Fikret Terzi, Gölsüm Cengiz, Selahattin Yusuf,
Şükrü Erbaş, Mete Çubukçu, \f uzafTer İzgü.
Muzaffer Özdemir, Nihat Genç, Vtcihi
Tünuroğlu ve Zeki Kırdemir gibi isimler
katılacak. Köy okullannda eğıtim gören çocuklann
sanatçı \e yazarlarla buluşmasmın ilk amaç olduğu
etkinlikte, üç yılda 55 yazar - bilim adamı ve
sanatçının çoculdarla ve gençlerle buluşması
sağlandı. Aynca okul kitaplıkJanna 4 bine yakın
kitap armağan edildi. Bu süreç içınde, sanatçı ve
yazarlarla buluşan çocuklann yarattıklan öykü, şiir,
karikatür ve resim gıbı ürünlerin bir araya
getirilmesiyle oluşturulan 'Banş Şenliği* adlı bir
kitap, küçük yazarlar tarafından büyüklere sunuldu.
Uçkan 'dan
Stockholm
izlenimleri
Kültür Servisi -
Araştırmacı gazeteci,
yazar ve çevirmcn
Gürhan Uçkan 'ın
Stockholm'da çektiğı
fotoğraflardan oluşan
sergisi 'Stockbolm:
Görünrüler ve Çağn-
fimlar',
12-31 Ekimtarıhleri
ırasında Beyoğlu Is-
iklal Caddesı'ndeki
Jünya Aktüel Sanat
îalerisi'nde sanatse-
erlerle buluşacak. Fo-
)ğraf çekmeye gazete
s dergiler için hazırla-
ığı yazılara görsel
lalzeme sağlamak
nacıyla başlayan Uç-
ın'ın Stockholm fo-
ğraflan, kenti bir
ebiyatçı gözü ve bir
zeteci gerçekçıliğiy-
anlatıyor.
^evirilerinin yanı sı-
öykü, şiir, deneme
araştırma türünde
•kiye'de yayımlanan
lam 26 kitabı bulunan
can, 1993 yılından be-
ızetemızın Isveç tem-
ilığini yapıyor.
G«leri • Sergi • Atslye
ISMAIL ACAR
Bir Sanatçı bir Mekan
"Gül "
5 Ekim - 25 Ekim 2004
1000a Dekorasyon Merkezi Bolkan Center
Abıde-i Hürrıyet cad.No. 285 A Blok 117 80260 ŞİŞLİ Tel: 0212. 219 73 33
Pazartesi-Cumartesi: 10.00 - 20.00 Pazar 12.00 - 20.00
e-mail.arthome@e-totay.net Oloparkımız mevcuttur. www sanev.com
GALERİ ve SERGİ
İlanlann» İçin
(0212)293 89 78
perareldam@perareklam.com fr
perarekfam@superonlıne com
www.perareklam.com.rr
E K V A T O R
s A N A T
G A L E R i S i
Vali Konağı Cd. Pasaj 73 K:1 N: 28
Nişantaşı ' Tel: 212.225 23 18
SELVA
SUMAN
Resim Sergisi
2-20 Ekim 2004
Sergi iztetnek için: www.lebriz.com
PASTORAL
SANAT EVİ ve KAFE
ŞAHİN
KARAKOÇ
Resim Sergisi
2 - 22 Ekim 2004
Tüfüncü Mefımet' Efendi Cod. Şair Ahmet Kemal Solc.
Cavfı Apt. No:2 GÖZTEPE
Tel: 0216. 360 11 85-369 79 40
ESMER ERDEM
TAKI SERGİSİ
29 Eylüi 2004 / 29 Ekim 2004
RAVELLI
sanat galerisi
Baödat Cad. No:508 Bostancı/İstanbul Tel 02 \6 464 86
GALERİ ve SERGİ
İlanlarmız İçin
(0212)293 89 78
perareklam@perareklam com.fr
perareklam@superonline com.fr
www.perareklam.com.tr
ESİNTİLER
ZEYNEP ORAL
Dido Soüriyu...
Yeryüzünde "Düşman" diye bir şey yok. Hiçbir
millet, hiçbir u/us, hiçbir toplum, hiçbir din, hiçbir
inanç, hiçbir (artık aklınıza ne gelirse...) "düşman"
olamaz. Tek "düşman" savaş, tek "düşman" şiddet,
tek "düşman" baskı, tek "düşman" insanlann içle-
rine, yüreklerine, akıllanna, ruhlanna salınan korku
ve tehdit...
Buna ne zaman inandım?
Bilmiyorum. Belki de "Benden Selam Söyle Ana-
dolu'ya" kitabını okuduğumda... Attila Tokatlı'n/n
çevirisiydi. Yetmişli yıllardaydı.
Seksenli yıllann başında tanıdım kitabın yazan Di-
do Sotiriyu'yu. Abdi Ipekçi bilinen ve bilinmeyen
nedenlerle kurban d/ye seçilmiş, hunharca öldürül-
müştü. Yunanlı Andreas Polröakis'in girişimiyleadı-
na, Abdi Ipekçi Dostluk ve Banş ödulü kurulmuştu.
İlk ödüllerden birinı Dido Sotiriyu'ya vermek üzere
Atina'ya gittiğimizde kucaklaştım onunla.
"Ikikezköklerimden kopanldım... Köklehnden ko-
panlmanın kısırdöngüsünü, acısını, kaybolmusluğu-
nu, ikikezyaşadım. BirincisiAydın'dan aynlıp îzmir'e
geldiğimizde, ikincisi Izmir'i terk edip Yunanistan'a
göçtüğümüzde..."
llki, bizim Kurtuluş Savaşımızdan önceydi, ikinci-
si sonra... O, henüz 12-13yaşlarındabirçocukken...
O küçük kız çocuğu unutmayacaktı, hiç unutma-
dı yaşadıklarını. Çocuk yüreğinde ve kafasında bi-
riktirdiklerine, yıllar sonra bilincini, bilgisini, tanıklık-
lan ve dünya görüşünü katacak, "... Vekardeşikar-
deşe kırdıran cellatlannAllah bin belasını versin!" di-
ye bitirdiği destanı, "Benden Selam Söyle Anado-
lu'ya" adlı eserini yazacaktı. (1962 - Türkçeye çev-
rilmesi 1970).
"Bir tek düşman vardır" diyordu. Atina'daki o ilk
buluşmamızda: "Düşman, ne Türklerdir, ne de Yu-
nanlılar... Düşman, savaştır. Savaş ve onu körükle-
yen çıkariar..."
O sıralar, 75 yaşında bir kadından çok, muzip gü-
lüşu, kısacık kesilmiş beyaz saçları, başına kondur-
duğu minik ve koket beresiyle yaramaz bir genç kı-
zı andırıyordu.
Ülkesinde neredeyse 50 baskı yapan, bizde ise
kâh yasaklanan, kâh serbest bırakılan "Benden Se-
lam Söyle Anadolu'ya" ne ilk, ne de son kitabıydı.
İlk romanı "ölülerBekler" (1959 - Türkçesi Kriton
Dinçmen 1995) küçük bir kız çocuğunun "Bütün ba-
balar, herkes, kendi çocuğunu sever, ama neden sa-
vaşlarda başkalannın çocuklannı öldürür" sorusuna
yanıt arıyordu... Yine savaşa karşı yazılmış "Yeniden
Doğuş" (1961)... Adı yeterince açıklayıcı olan "Kü-
çük Asya Faciası ve Emperyalizmin Rolü"... Pana-
yot Abacı'nın Türkçeye kazandırdığı "Buyruk"... Ve
diğerleri...
Atina'daki o ilk buluşmada hiç unutmuyorum, ko-
nuşmamız boyunca, elini ha bire boynuna götürü y-
or, bir zincirin ucunda sallanan altın tuğrayı avucu-
nun içinde sıkıyor, "çocukluğumdan ben boynum-
dan hiç çıkarmadım" diyor, sonra, sanki göze görün-
meyen başka zincirleri zorlarmışçasına, "Ogünler-
den geriye bendeyalnızgüzellikler, dostluklar ve son-
suzbirözlem kaldı" diye hüzünle ekliyordu.
Hüzünlüydü, çünkü o günden sonra Türkiye'ye
hiç dönmemişti. "Kâh burada, kâh orada diktatör-
lükler vardı... Kız kardeşim ve kocası burada hep po-
litik nedenlerle hapisteydi, onlann çocuklanna bak-
tım... Sonra, bizimkilerçok kızmıştı kitaba... Sonra si-
zinkileryasakladı kitabı..."
Ne ilk tepkiyi, ne ikincısini hiç anlamadı, anlamak
istemedi.
Abdi Ipekçi ödülü'nden sonra geldi Türkiye'ye.
Sonra 1988'de yeniden geldi. TÜYAP Kitap Fuarı'na.
Okurlanyla, seven/eriyle buluştu. Onu en mutlu eden
şey, Türkiye'deki okurlann "Bizim Dido Sotiriyu"de-
mesiydi.
Yaptığı ateşli konuşmayı anımsıyorum:
"Bizibirbirimize düşürenler, Musulpetrollerini gü-
vence altına almak ve gelecek savaşlarda stratejik
noktalan tutmak için bizleri ölüm oyununa sürenler,
yabancı emperyalist güçlerdir" diye haykırıyordu.
"Bugün yine onlar, yerli işbirlikçilerin yardtmıyla,
yaşamı ve düşünceyi dev adımlarla değiştiren tek-
nolojik devrime ayak uyduramamamıza; ne doğru
dürüst eğitim, ne de sağlık sistemine sahip olama-
mamıza, nefes bile alamamamıza; ekonomik olarak
dize gelmemize neden olan ölüm makinesi, rezil de-
mir yığınlannı ateş pahasına satmak için bizleri ser-
seme çeviriyor, aramıza fitne sokuyoriar..." diyordu.
(Tüm alıntılar "Sözden Söze" kitabımdandır. Fotoğ-
rafda1988'den.)
Yıllar sonra WINPEACE, Türkiye Yunanistan Ka-
dın Barış Girişimi'ni kurduğumuzda, onu evinde zi-
yarete gittik. Iki yıl önceydi. Onunla son kucaklaş-
mamdı.
Bizim Dido Sotiriyu, iki ülke arasında gelmiş geç-
miş tüm dostluk ve banş girişimlerinin öncüsüydü...
Nur içinde yatsın.
Zeynep'< zeyneporal.com
Faks.0 212 25716 50
Arap yönetmenlerden protesto
• Kültür Servisi - Tunus'ta duzenlenen
Kartaca Film Festivali 'nde Şam yönetimini
eleştiren Suriye yapımı belgeselin
gösteriminin yasaklanmasınj ellinin üzerinde
Arap yönetmen protesto etti. Beyrut'ta bir film
festivaline katılan yönetmenler, Suriyeli Omar
Amiralay'a ait *A Flood in Beath County' gibi
Arap film festivallerinde gösterilmek üzere
hazırlanmış filmlerin yasaklanmasının yanlış
olduğunu belirten bir açıklama yayımladılar.
Yönetmenler. baskıcı rejimlerin, bu tür
sanatsal ve kültiirel fesri\r
alleri kendi fikirlerini
entelektüel çevrelere dayatmak için bir
platform olarak kullanmalanna karşı
olduklannı vurguladılar. Önceki gün başlayan
Kartaca Film Festivali'nin yetkililerinin
yaptığı açıklamada ise Tunus medyası
tarafından siyonist öğeler içerdiği için
eleştirilen filmin, işlediği konuya sabit fikirle
yaklaştığı için yasaklandığı beltrgildi. »