Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19 EKİM 2004 SALI
OLAYLAR VE GORUŞLER
EYET / HAYIR
OKTAY AKBAL
Adam Aramak Derken...
öneml olan yaşadığımız curcuna içinde "adam"
aramaktı. bir değil, bırçok "adam"... Yani toplum-
da umut yyandıran, Atatürk ilkelerine, devrimine
sahip çıkarak, içine gömülmekte olduğumuz geri-
cılik batağına saplanmamızı önleyecek adamlar,
insanlar, liderier, öncüler!..
Oysa, yine, kimileri içlerindeki duygulan tutama-
mışlar. Derier ki 'Baykal'la hiçbir iş olmaz, Cem'le
anlaşmaian bir şeye yaramaz! Vaktiyle şunu yap-
tı, bunu etti, seçimde CHP'yi yenilgiye sürükledi,
şimdi kalkmış onu 'adam' sayıyorsunuz, öncü, ön-
der olmasını istiyorsunuz...
Mersin'den bir okur Tuğrul Tol yazıyor: "Baykal
acaba ak!ı ve ulusalcılığı mı savunuyor? Adam gi-
bi adamlann öpünü tıkayan gerçekte Baykal de-
ğil mi? Attan Öymen tam bir sempati yakalamış-
ken CHP'yi entrika ile ele geçiren Baykal değil
mi?"
Işçi Partisi Genel Sekreteri M. Bedri Gürtekin de
"Tutumumuz açık ve nettir. Milli Demokratik Dev-
rimimizin tarihimizin içinden çıkmış programı ola-
rak 6 Ok temelinde bütün ulusal güçleri birleştir-
mekpartımizin hedefidir. Sayın Baykal ve CHP bu ,
yönde bir irade ortaya koyduğu zaman sadece
memnuniyet duyanz ve böyle bir gelişmeyi kendi
başanmız sayanz" diyor.
Eski CHP milletvekillerinden dostum Rahmi Ku-
maş gönderdiği yazıda: "Baykal ve Cem çoktan
siyaset düzleminin dışına çıkmış olmalıydılar. Ken-
dileri bunu beceremeyince halk onları becermiş-
tir" dedıkten sonra şunları ekliyor
"Solu toparlayacak kişi güzel konuşan, eylem-
lenyle konuşmalarına inandıncılık veren, Atatürk,
Inönü çizgisini günümüze uyartayacak yetenekte,
geçmişiyle solda birikimi olduğunu kanıtlayan bir
halk çocuğu olacaktır."
Benim de beklediğım 'adam' böyle biri, ama
nerde? Biryerlerde mi saklanıyor? Yoksa yetişmiş
değerli insanlanmız politikaya girmekten mi korku-
yor? Ya da yollan mı engellenıyor?
Neyse yazıma değişik yorum yapan okuriar da
oldu. Telefonda bir bayan okur nerdeyse ağlaya-
rak, bir Atatürk birlıkteliğinin kaçınılmaz olduğunu,
böyle bir görüşü ortaya attığım ıçin teşekkür etti-
ğini söyledi. Daha başkalan da var. Ama en ilginci
Keban'ın Baymdır köyünden Hasan Basri Bu-
lut'un faksla yolladığı kısa mektup:
"Ben Cumhuriyet çocuğuyum. 'Cumhuriyet'
okuyorum. Gazetemi itina ile biriktiriyorum. Çün-
kü bu benim kazancım, tarihim. Bugünkü Cum-
huriyet gazetesinde 'Adam Arıyorum' başlıklı ya-
zınızı okudum. Yazınızı keseceğim, camlandınp
laik Cumhuriyet Atatürk köşesine asacağım. Size
saygılar sunanm."
Işte öyle anlayan var, böyle anlayan var! Benim
istediğim Türkiye'de gericiliğe, irtica heveslılerine,
ülkeyi AB'nin, ABD'nin isteklerine boyun eğerek,
Fethullah Hoca'nın dilediği gibi, yavaş yavaş şe-
riat devletini kurmaya giden bir akışın önlenmesı...
Kiminle olurseTOİsun, Baykal'la, Cem'le. Karayal-
çın'la, Ecevit'le, Perinçek le. SarıgüTle, hatta
DYP'yle, MHP'yle, ANAP'la tüm ötekı partilerie...
2007'ye iki yıl var. AB'nin istediği gibi seçim kon-
tenjanı yüzde 10'dan yüzde 5'e indirilmezse, baş-
ta CHP ve liden önce parti içinde sağlam bir bir-
liktelik ve dayanışma kuramazsa; demokrasi yan-
lısı partilerle gerçek bir işbirliği, cephe ortaklığı
oluşturamazsa; iyi bilelim, AKP ve Tayyip Bey ta-
kımı, TBMM'de bir kez daha çoğunluğu elde eder!
Ne mi olur sonra? Cumhurbaşkanlığına Tayyip Er-
doğan seçilir. Anayasa Mahkemesi de, Danıştay da,
YÖK de, Yargıtay da, üniversiteler de bambaşka
birçizgiyegetırilir!..
Böyle bir Türkiye'de yaşamak ister mısiniz? Is-
temezsenız, bir kez daha söyleyeyim, elimizi ça-
buk tutalım, aklımızı başımıza alalım...
ARDAHAN SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo:2001 125
Mıras buakanlar Ardahan ılı merkez Alagöz köyü
cılt: 4, hane: 64'te kayıtlı ıken 02 11.1955 tarihinde
vefat eden 1301 d lu Muhlise Kaya ve aynı yer nüfu-
suna kayıtlı iken 15.05.1976"da vefat eden Mansur
oğlu Mıihlıse'den olma Ismaıl Kaya'nın miras şırketı-
ne temsılci olarak atanması ıçin davacı Ükser Kaya
tarafından hasımsız olarak mahkemeınıze açılan mi-
ras şirketıne mümessıl tayıni davasının yapılan yargı-
laması sırasında venlen ara karar uyannca;
Murıs Şükrü ve Anahamm'dan olma 1301 d.lu
Muhlise Kaya'nın 19 12 19"9 tarihinde vefat eden
mırasçı oğluAbdullah Kayanın 25.10.1999 tarihinde
vefat eden mirasçı oğlu Örhan Kaya'nın sag eşi Is-
maıl kızı Ayşe'den olma 1953 d.lu mırasçı GüJer Ka-
ya'nın tüm araştırmalara rağmen adresi tespit edile-
mediğinden 26.10.2004 günü saat 09.00'da bizzat Ar-
dahan Sulh Hukuk Mahkeme Salonu'nda hazır bu-
lunması veya kendılenni bir vekılle temsil ettirmesi
aksi takdırde davacı Üsker Kaya'nın murisler Muhli-
se Kaya ve Ismail Kaya'nın mıras şirketine mümessil
atanmasını kabul etmış sayılacağı. duruşmalara yok-
luğunda devam edilip karar verileceği. dava dılekçesi.
meşruhatlı duruşma gününü bıldırır davetiye yerine
kaım olmak üzere ılan olunur Basın: 46644
Bilim Tarihinde Acı Sayfalar...
İnsanlık çok acı ve karanlık yollardan geçerek bugünlere ulaştı.
Bilimin aydınlığını sürekli ve etkili kılabilmek için, kendi
karanlığımızı ve bilim yıldızlanmızı hiç unutmadan, gelişmenin ancak
öz iç dinamiklerimize dayandığında ve itici gücünü oradan aldığında
bizi yannlara taşıyacağını bilmeliyiz.
AhmetBAYEVDIR
B
ilimin gelişim sürecıne yapa-
cağımız kısa biryolculuk biz-
leri dinsel bağnazlığın kör
kuyulannda yitip giden bin-
lerce yıldızla karşılaştınr. Her
dönem bağnazhğının yapısal ve kuramsal
açıdan farklılığına karşın temel olgu 'dog-
matiklik' sürekli korunmuştur. Kesin ve
mutlak bilgi iktidar sahiplerinin elınde ak-
lın ve bilimin şüphecılığini boğup insan-
lığa büyük acılar yaşatmıştı. Bizim bilim
taribimizde de bu acılann binlercesine ta-
nık olunur.
Batı'dan ve bizden yitip giden bilim yıl-
dızlannın birkaçının portrelerinden bir
kolaj yaptık. Ortaya çıkan resmin hüznü-
nü ve görkemini paylaşalım istedik:
a) Giordano Bruno: Italyan düşünür ve
bilim adamıdır. Dinsel ve dogmatik 'ev-
ren' kuramına karşı çıktığı ıçin 1600 yı-
lında Roma'da dıri din yakılrruştır. Bilim
tarihinin öncü ve önder saydığı bir kişilik-
tir. Yakıldığı yerde bugün heykeli dikili-
dir.
b) Nadajh San Abdurrahman Hoca: 1s-
tanbul'da Behram Kethüda Medresesı'nde
müderrislik yapan bir bilgüıdi. 'Evrenin
sonsuziuğuna ve bu evrende doğa yasala-
n dışında olayiar olmayacağına* ınamyor-
du. Bu inancından dolayı zındıklığına hük-
medildi. 1602yılındadivanıhümayun'da
'şemşir-ı şeriar'la (şeriat kılıcı) boynu vu-
rularak idam edildi. (Bruno'nun adının
yaygınlığına karşın Abdurrahman Ho-
ca'nın adıru sanını bilen yok gibi.)
c) GaMleo: Bilim dünyasının unutulmaz
gerçek bir öncüsüdür. "Göziem ve deney-
lerden çıkan sonuçlarla doğadaki değiş-
mez yasalan bubna yöntemi' bilımde mey-
dana getirdiği en büyük devrimdir. Engı-
zisyon'da yargılanmış, yaşamının son yıl-
lannı zindanda kör olarak geçirmiştir. B.
Russell: "Galileo, büyük İtalyanlann so-
nuncusu oldu" diyor.
d) MoUa Lütfi: Şaka ve mizaha düşkün
bu seçkin bilim insanımız, birkaç dil bilen,
hem dini hem de pozitif bilimlerde kahcı
eserler bırakan bir bilim şehıdımizdir. Iç-
tenlikli bir Müslüman olan Molla Lütfi,
derslerinde dinin daha çok vicdani ve ru-
hi kısımlanna önem vermekteydi. Bu tu-
tumu ve felsefeye düşkünlüğü yüzünden
yargılanarak 'zındıklığına' hüküm veril-
miştir. 1494 yılında Sultanahmet Meyda-
nı'nda 'şemşir-4 şeriat'la boynu vurularak
idam edihniştir. Yargılanması sırasında sa-
vunmalan ve haksız yere öldürülmesi, bil-
ginlerin ve halkın üzüntüsüne neden olmuş
ve şairler ölümüne birkaç tarih düşürmüş-
lerdir. A. Adıvar: "_ Cereyan tara ve sa-
vıınmalan bakunından bir dereceye kadar
Sokrat trajcdisini andıran bu vaka, Os-
manlıTürkryesi'ndeitimvefikiruğruna uğ-
ranılan ilk felaket olsa gerektir."
e) Lâri Mehmet Efendi: Bilgi ve zekâ-
sıyla seçkin bir konumda olan bu kişinin
imamlık da yaptığını görüyoruz. Görüş
ve düşünceleriyle ateist bir kımlikliliği or-
taya çıkıyor. 1665 yılında Parmakkapı'da
boynu vurulmuştur. "Kafir Hattryla" ya-
zılmış bırçok kitabının bulunduğunu dü-
şünürsek, Arapça, Farsça, Türkçenin dı-
şında belki de birkaç dil daha bildiğini
söyleyebiliriz.
Yukanda önemli ve özellikli bulduğu-
muz beş bilim insamnın trajedisini gördük.
Bu sayryı binlere çıkarmak sanınm olanak-
lıdır. Düşünsel ve dinsel özgürlükler için
yiten değerleri arunadık bile.
Doğrudan bilimsel kimliği olanlan ör-
nekledik. Dönem olarak da çok sınırlı bir
süre içinde gezindik. Bizim bilim tarihi-
mizi yazacaklann daha nice kayıp yıldı-
zı, bağnazlığın kör kuyusunda bulacağı-
na inancım tamdır.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: İn-
sanlık çok acı ve karanlık yollardan geçe-
rek bugünlere ulaştı. Bilimin aydınlığını
sürekli ve etkili kılabilmek için, kendi ka-
ranlığımızı ve bilim yıldızlanmızı hiç unut-
madan, gelişmenin ancak öz iç dinamik-
lerimize dayandığında ve itici gücünü ora-
dan aldığında bizi yannlara taşıyacağını
bilmeliyiz.
AB'nin Israil - Filistin Sorunu Bilançosu
İsrail ve Filistin, banşı hedeflemedikçe banş için arabuluculuk girişimleri
başanya ulaşamaz. Inşa edilen Duvar yaşatılabilir bir Filistin Devleti'ni
imkânsızlaştınrken, Şeyh Yasin suikastından sonra müzakerelerin asıl muhatabı
Arafat'ın hedef gösterilmesi, hem ABD'ye hem de AB'ye biçilen rolün
değişmeyeceğini gösteriyor.
Mehtap SO YLER Yeditepe
B
ir AB ıcadı olan
"YolHaritası",BM
ve Rusya'nın ken-
dinden menkul kat-
kıları ve ABD'nin Irak buna-
lımında (krizinde) uğradığı
hayal kınklığını onarmak ama-
cıyla Avrupa'ya verdiği ödün
sonucunda Şaron ve Ebu Ma-
zen tarafından geçen yılın ma-
yısında imzalandı. AB, Mad-
rid Barış Doruğu'ndan on üç
yıl sonra ABD'nin sürdüğü
"Ortadoğu Barış Süreci"
(ODBS) markalı cipin arka
koltuğuna, yanında Filistin
Yönetimi, ön koltukta israil ol-
mak üzere yerleşti. Fakat ABD
temmuz ayında Akabe'de ya-
pılan doruğa Şaron, Ebu Ma-
zen ve Kral Hüseyin'i davet
edip öbür üçlüyü dışlayarak
bu dörtlü arabuluculuk inisi-
yatifine fiilen el koydu. Son
durağın adıru iki devlediçözüm
koyan, fakat vanlacak yerin
neye benzediğini bildirmek
gibi bir amaç taşımayan Yol
Haritası başka bir Oslo An-
laşması ya da El Halil Proto-
kolü haline geldi ve kısa süre
sonra işlevsizleşti.
Yine önceki anlaşmalar son-
rasında olduğu gibi coğrafi
ve nüfussal (demografik) den-
geleri altüst eden bir haritayı
otuz yedi yıldır elinde tutan îs-
rail, direksiyonu çoktan Yeşil
Hat'tan kınp Filistin yerieşim-
lerine doğru çevirmiş durum-
da. Artık Şaron ve ABD, tek
taraflı aynhna planının ayrın-
tılannı tartışıyor. Önce Gaz-
Üniversitesi Araştırma Görevlisi
zeŞeridi'ni terk etmeyi plan-
layan Şaron'un önemli şartıy-
sa Gazze'deki Israilli yerle-
şimcilerin, yüzde 40'ını ken-
dine katmayı planladığı Batı
Şeria'yayerleştirilmeleri. Şa-
ron'un Gazze'den çekildikten
sonra arkasında güçlü bir Ha-
mas bırakmayacağını hem is-
rail halkına hem de uluslara-
rası topluluğa kanıtlama çaba-
sının bir sonucu olan Şeyh Ya-
sin suikastı ise hahtalı ya da
haritasız barış olasılıklarını
uzun süre toprağa gömeceğe
benziyor.
Centilmenler Kulübü'nün
Ortak Kınama ve Temennile-
ri: 1980VenedıkBıldırısi"yle
iki devlet çözümünü ve Filis-
tin Kurtuhış örgütü'nün Filis-
tin halkının temsilcisi oldu-
ğunu savunmasında olduğu
gibi gündem ve politika belir-
lemede ABD'den daha uzak
görüşlü olmuş AB, iş bunlan
uygulamaya gelince kurum-
laşma sorunlan, "yüksek po-
litikalar"ın aşılmazhğı ve
ABD ve israil 'in baskısı ne-
deniyle kötürümleşiyor.
Dış yardım bütçesinin üçte
birini ODBS'ye ayıran, süre-
ce akıtılan uluslararası yar-
dımda açık farkla önde olan ve
doğrudan mali yardımıyla Fi-
listin Yönetimi'nin halen
ayakta kalmasında en önem-
li etken olan AB, israil - Fi-
listin sorununda kayda değer
bir siyasal varlık gösteremiyor.
Bu aynı zamanda AB içinde
yönetimsel düzlemde ekono-
mik bütünleşme-siyasal ay-
rışmayla yaşanan şizofreni-
nin dış politikada daha çarpı-
cı bir şekilde yansıması. AB
Ortadoğu'ya ne kadar güçlü ta-
rihi, kültürel ve ekonomik bağ-
larla bağh olursa olsun ortak
dış politika kararlan Bakan-
lar Konseyi'nde uzlaşma sağ-
lanmadığı sürece ahnamıyor.
15 üye ülkenin ortak dış po-
litikada uzlaşması bugüne ka-
dar asgari müşterekte olmuş-
ken genişlemeden sonra 25
ülkeyle karar uygulamak bir
kenara. karar almanın bile na-
sıl mümkün olacağı belli de-
gil-
Ortak bildirilerle kınama ve
temenniler iletılirken dış po-
litika araçları olan "ortak ey-
lemler" özellikle İsrail - Filis-
tin sorunu söz konusu oldu-
ğunda yok sayılıyor. Batı Şe-
ria'yı ve Gazze Şeridi'ni
157'ye bölen denetim nokta-
lannın arasındaki Bantustan-
lara sıkışan Filistin halkının
uzun zamandır Apartheid ko-
şullannda yaşamasına karşın
AB, 1993 'te Güney Afnka'ya
uyguladığı ekonomik yaptın-
mı israil'e uygulamıyor.
Hatta AB doğrudan yardım-
lanyla yapılmış olan yollann,
elektrik ve iletişim hatlannın
operasyonlar sırasında yok
edilmesi halinde bile üst dü-
zey eleştirel bildiriler yayrm-
lamak dışında bir önlem almı-
yor. Aksi halde zaten ABD ve
israil tarafından istenmediği
oyunda tamamen elenecek.
Öte yandan, Batı Şeria'nın il-
hak edümesine yol açacak olan
ve AB'nin ortak bildiriyle kı-
nadığı Duvar'a karşı Ulusla-
rarası Adalet Divanı'nda
(UAD) açılan davada Filistin-
lilere AB'den beklenen des-
tek gelmedi.
UAD' nin karar vermede yet-
kilı olmadığını savunan AB,
aksi halde önünü alamayacak-
lan ve sonunda gelip onlara
dokunacak bir mekanizmayı
İsrail aleyhine çalıştırmak is-
temedi.
Oysa herhangi bir yaptınm
gücü olmayan UAD kararla-
n, Filistin halkının su kaynak-
lanna erişim, tanm, ulaşım,
eğitim gibi en temel haklan-
nın ihlali olan ve işgal top-
raklannı açık cezaevine dö-
nüştürmeye başlamış olan Du-
var'ın ve çizdiği sınınn meş-
ruiyetini hukuksal olarak açık-
lığa kavuşrurarak insan hak-
lannın garanti altına alınma-
sı ıçin uzun vadede önemli
kazanımlar sağlayabilir. Hak-
lar banşçıl yollardan sağlana-
madığı müddetçe Filistin in-
tihar saldınlarının artması, her
saldınyı Israil'in suikast ope-
rasyonlarının izlemesi ve şid-
det döngüsünün devam etme-
si kaçınılmaz.
Kısacası israil ve Filistin,
barışı hedeflemedikçe barış
için arabuluculuk girişimleri
başanya ulaşamaz.
Inşa edilen Duvar yaşatıla-
bilir bir Filistin Devleti'ni im-
kânsızlaştınrken, Şeyh Yasin
suikastından sonra müzake-
relerin asıl muhatabı Arafat'ın
hedef gösterilmesi, hem
ABD"ye hem de AB'ye biçi-
len rolün değişmeyeceğini
gösteriyor. Ikisi de her zaman
olduğu gibi çatışma çözümü
yerine çatışma yönetimiyle
meşgul olacak.
PENCERE
f
Derin Devletin
Medyası?..
Bizim medya 'Derin Devlet'ten çok yakınır; 'tür-
lü çeşitli' köşe yazarlarının sakız gibi çiğnedikleri
konudur bu!.. Kişi özgürlükleri karşısında 'Derin
Devlet'] yerden yere vurmak edebiyatı gazetecilik-
te balonlu çiklettir, şişirir şişirir patlatırsın...
Eskiden 'Derin Devlet' korkutucuydu; ama, AB
eğik düzeyinde nereye kaydığı belli olmayan Tür-
kiye'de şamar oğlanına döndü...
Derin Devlet ne yapar?..
Bu yazının köşe çizgilerini çekmek için bir ara-
ba dolusu Derin Devlet marifeti içinde yalnız biri-
nin adını vermekle yetineyim:
Telefon dinler!..
•
Telefon garip bir aygıttır, herif açıp biriyle cilve-
leşmeye başlar:
- Yavrum benim!..
Karşıdaki:
- Kimsiniz, tanıyamadım?..
- Nasıl tanımazsın yavrum?..
- Aaaa.. delinin zoruna bak!.. Ben neden senin
yavrun oluyor muşum?..
- Geçen akşam böyle konuşmuyordun ama, se-
nin tatlı dilini ısırmıştım...
- Deli misin sen?..
Bu kadan yeter, konuşmayı kaydettin mi, al sa-
natelevole haberi!..
Ancak, 'İnsan Haklan', anayasa, babayasa, öte-
ki kanunlar ve manunlara göre telefon konuşma-
lannı dinlemek yasaktır...
•
Peki, AKP iktidara geçtikten sonra Derin Devlet
kimin telefonunu özellikle dinledi?..
Yargıtay Başkanı'nın!..
Inanılacak şey değil!..
Bir devlette üç kuvvet vardır
Yasama..
Yürütme..
Yargı...
Yargı tümünden de önemli sayılabilir; çünkü bu
yolda özdeyiş var:
"Adalet mülkün temelidir."
AKP'nin 'Dehn Devleti', itin, uğursuzun, mafya-
nın, kaçakçının, yasadışının telefonlannı değil, Yar-
gıtay Başkanı'nın telefonlannı dinliyor...
Cumhurbaşkanı'nın telefonunu da dinliyor mu?..
Bu ne biçim 'Derin Devlet'?..
Peki, yargı gücünün başındaki kişinin telefonu-
nu yargı kararı olmadan dinleyen 'Derin Devlet'
kaydettiği konuşmalan kimlere sızdırdı?..
Gazetelere..
Medyaya!..
•
Peki, Derin Devlet'ten yakınıp demokrasiden ve
hukuktan dem vuran medya ne yaptı?..
Derin Devlet ile işbirliği yaptı!..
Yargıtay Başkanf nın kişiliğinde yargıyı vurmak için
Derin Devlet'in yasadışı yollardan sağladtğt-hukuk,
akıl, delil açısından üç kuruş otuzpara etmeyen-
dinleme kayıtlanna dayanarak günlerte süren ya-
yınlar yapan medya şimdi ne yapacak?..
Karalamak ıçin seferber olduklan Yargıtay Baş-
kanı -üstelik- aklanınca, utanmadılar mı?..
Utanmak da bir erdemdir.
ARDAHAN SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 2004/127
Davacı Cengiz Topçu vekili Av. Müzeyyen
Çıftçi tarafindan hasımsız olarak mahkememize
açılan kayyum atanması davasının yapılan du-
ruşması sırasında venlen ara karar gereğince;
Davalı Ardahan ıli merkez Halilefendi Mahal-
lesı nüfusuna kayıtlı Haydar oğlu Maksut De-
ğer'ın ya da mırasçılannın 30 gün ıçensinde ila-
nın yayımından ıtibaren mahkememize başvur-
malan, aksi takdirde Ardahan ıli merkez Kara-
göl Mahallesı 16 ada 31 nolu parsel ve 17 ada
15 ve 16 nolu parseller hakkındaki paylaşım da-
vasında 3561 sayılı yasa gereğince hıssesine ıl
defterdarının kayyum olarak atanacağı hususu
ilan olunur. Basın: 46647
ZEYTİNBURNU SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No 2004 435 Karar No: 2004/623
Hâkım: Kemal Güzel 20998
Kâtıp: Zarif Nalbantoğlu
Mahkememize ait 2004 435 Esas 2004/623 Ka-
rar sayılı 16 6.2004 tarıhli ilam ile, Istanbul. Zey-
tinburnu, Telsiz, cılt no: 9, hane no: 233'te kayıtlı
bulunan Dursun Ali ve Nezahat'tan obna 1985 d lu
Sına Doğan'ın vesayet altına alınarak kendısine
Erzıncan, Refahiye, Aydoğan, cilt no: 0105, aile sı-
ra no 00029, sıra no: 0077'de kayıtlı Hilmi ve Me-
lahat'tan olma 1966 d.lu Gülçin Doğan vasi tayin
edihniştir. 16 6.2004 Basın: 46834
4000 hupontuk harteiatnızcum Lstecudlnlz aömledi seçUı, sizin için
bter tevgi meicduuzı uahcLHna, ceoine, tncuxşetine ucLzcdun. Jrâteneniz
o özet inJancn bağ narflerinaen nol ailâmeleri uapatım.
.^Tuaknakıntza uuaun hemerinlz mi uonf ^Muanhabıtarınuı ini aün
.
1
J. I û.
dJ
0 I . / / A ÛI
nuJcutr edelun, Jıze en Liucunlu kemerı uarcualun.^y*rmaç özaUruih
// II I I
ve özallntükie, sizin için uapacadunız o hacLzr çoh Şeu var ki...
odvantag* + • •
Gallerla a.v.m dgr 374. 34710 Ataköy / istanbul Tel <0 212) 560 88 95 Faks: (0 212) 560 39 26
vvww.rovalbreed.com • lnfo@royalbreed.com
11
ıııanvıızı
e edinl \