23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 EKİM 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 kişi yakalandı PKK'den mayınlı tuzak: 2askeryaralı YÜKSEKOVA (AA) -Hakkâ- ri'nın Yuksekova ilçesinde te- rörörgütü PKK'KONGRA GEL üyeleri tarafindan yola döşenen mayının, askeri konvoyun ge- çişi sırasmda uzaktan kuman- dayla patlatılması sonucu kim- likleri açıklanmayan 2 er yara- landı. Patlamanınetkisiyle. 2 as- kerin yaralandığı, bazı araçlann camlarının kınldığı bildirildi. 7 kllo C-4 ele geçlrildi Öte yandan Elazığ Valili- ği "nden yapılan yaalı açıklama- da, terör örgütünün başta büyük şehirler olmak üzere Elazığ'da bombalı eylem gerçekleşrirece- ğı ve bu amaçla şehre patlayıcı madde getinlerek diğer illere sevk edileceğı istihbaratmınalın- dığı bildirildi. Başlatılan operas- yonlar sonucunda Elazığ, tstan- bul ve Tunceli 'de 9 kişinin yaka- landıgı, bu kişilerin gösterdikle- ri yerlerde yapılan aramalarda 7 kilo C-4 patlayıcı maddeyle 20 adet elektrikli infilak kapsülü- nün ele geçinldiği kaydedildi. SÖZÇİZGİNİN l\ırhan Selçuk Farmakoloji Derneği: Toplatılan ilaçlarla aynı grupta bulunan 'Koksibler' de kullanılmasın Üaçtaikinci 'kriz'ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Türk Farmakoloji Derneği, kalp krizi ve ınme riskini arttırdığı içın toplatılan "Rofekok- ab" etken maddeli ilaçlarla aynı grupta bulunan ve "Koksibler'' olarak bilüıen di- ğer ılaçlann da kullanımının askıya alın- ması gerektiğini bildirdi. Türk Farmako- loji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Mefli yaphğı açıklamada, romatizmal has- talıkJarda ve ağn kesici olarak kullanılan "Rofekoksib" etken maddeli "VHJD, Ec- rox. Rartane, Reox, Rofemax,Romaryd ve VToref" adlı ilaçlann uzun süreli kullanı- mında, hastada başta kalp krizi ve inme ol- mak üzere ciddi vakalann artması nedeniy- le toplatıldığını anımsattı. Melli. etkı ve yan etki profili bakımın- dan "Rofekoksb"e benzeyen ve aynı grup- • Kalp krizi ve inme riskini arttırdığı için toplatılan ilaçlarla aynı grupta bulunan ve ağn kesici olarak alınan Koksiblerin kullanımının da askıya alınması gerektiği vurgulandı. Türk Farmakoloji Demeği ilaç kullanımındaki bilinçsizliğe de dikkat çekti. tan "Koksib" grubu olan diğer ilaçlara sağlık otontesınin ve doktorlann yaklaşı- mının önemli olduğunu ve halkın bu ko- nuda bilgilendırümesi gerektiğini kaydet- ti. Koksib grubunun "Rofekoksib'' dışın- da "Selekoksib" etken maddesini içeren *Cdebrex" adlı bir ilacı daha olduğunu kaydeden Melli, ılaçlann, ruhsat alıp ec- zanelerde satılmadan önce kısıtlı sayıda gönüllüde denendiğini, bu aşamada ilaç- lann ciddi yan etküerini gözlemlemenin her zaman mümkün olamayacağını söyledi. Türkiye'de, ilaçlann istenmeyen etkileri- ni izleme ve önleme çalışmalannın yeter- siz olduğunu belırten Melli. "Üaç toplama kararlannmbiçbirindeülkcnıizdeki izleme sisteminin verikrinden yola çıkarak karar almak mümkün otmamış, sistemi sağhkfe işleyen ülkelerin verilerinden veya ilaç fir- malannın yürüttüğü klinik çahşmaterdan yola çıkarak karar verilmiştir'" dedi. Eczanelerden toplatılan "Rofekoksü>" etken maddesinin de içinde bulunduğu ve "KoksMer" olarak bilinen ilaçlann kulla- nıkşıyla ilgilibügi verenMelli, bu grupilaç- lann, genel olarak çeşitli romatizmal has- talıklarda ve ağn kesici olarak kullanıldı- ğını söyledi. Bu amaçla kullanılan ve "nonsteroidal antimflamatuvar flaçlar (NSAÜ)" denılen oldukça fazla ilaç bulunduğunu ifade eden Melli. klinik araştırmalarda "Koksb" gru- bu ilaçlann gastrointestinal yan etkilerinin klasik NSAİt'lerden daha düşük, ancak yan etkilerinin fazla olduğunun görüldü- ğünü belirtti. Prof. Dr. Melli, farmakovi- jilans verilerinin ve klinik çalışma sonuç- lannın yansız değerlendirilmesiyle bu ko- nuda daha objektif bir bügi edinılebılece- ğini beürterekşunlan söyledi: "Türldye'de reçetesiz,kulaktandotanabilgilerle ilaçkul- lanımmın çokyaygm olduğu gözönüne ab- narakKoksibgrubu ilaçlann kullanımının askıya ahnması akılcı bir yaklaşnn ohır" Fiat Albea... Sana iştah şurubu vereyim mi? ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Batılılaşmak ve Çağdaşlaşmak Aralık'ın 17'sinde, "müzakere- lerin" başlaması tarihini alıp ala- mayacağımızı bilemiyorum. Fa- kat şu kadarını biliyorum ki; "Ar- tık AB'nin üyesi olduk" diye ha- yal edenler boşuna seviniyorlar. Fakat aynı biçimde, "llerleme Raporu"nun çok olumlu olmasın- dan ötürü kalbi kırılanlar (!) ve "Dinci bir parti bu işi nasıl be- cerdi", diye karalar bağlayanlar, boşuna üzülüyorlar. Ortada ne aşırı sevinilecek bir durum var ne de aşırı eleştirılecek bir durum. Olağan çizgisinde devam eden bir süreç yaşamaktayız. Ve bana sorarsanız, iyi yoldayız. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne AKP hükümeti zamanında girme- sini ve girmek için aşın gördükleri ödünleri vermesini, içlerine sindi- remeyenlerin, bu duygulannı say- gıyla karşılamak gerek. Ayrıca; ilerleme Raporu'nda, beni rahat- sız eden noktalann bulunduğu- nun da altını çizmek gerek. Fakat gelişmelerden rahatsız olan kimi arkadaşlarımızın, zaten altüst ol- muş olan bazı kavramları, biraz daha kanştırma konusundaki ça- balarından hiç hoşlanmadığımı da ifade etmek isterim. • • • Bu türden yaklaşımların en an- lamsızı; Türkiye'nin "Batılılaşma" ya da "Batılılaşma" çabalarının, "Atatürkçülüğe aykın" olduğunu ileri süren kimi süper zekâlı arka- daşların yaklaşımı. Bunlara göre Atatürk, "muasır medeniyet" seviyesinden söz etmiş. Yani, "çağdaşlaşma" hedefinin peşin- deymiş. Bu bakımdan, Batıcılık peşinde olmak, Atatürk çizgisinin dışındaolmakmış... Bu konuda ayrıntılı çözümle- melere girmeden önce, şunu vur- gulamak isterim ki toplumların yapılan, sürekli değişir. Bu deği- şim kimi zaman hızlı gerçekleşir, kimi zaman yavaş gerçekleşir. Hatta kimi zaman, duraklamalar bile söz konusu olabilır. Filozofun dediği gıbı, aynı de- rede iki kez yıkanamazsınız. Dere de değişmiştir, siz de değişmişsi- nizdir. Bu bakımdan; 1920'lerin, 1930'ların Türkiye'sine bakarak 2000'lerin Türkiye'si ile ilgili çö- zümler yapamazsınız. Fakat bu türden "ihzari kayıtlar" (!) bir ya- na; Mustafa Kemal'in, "muasır medeniyet seviyesi" ile kastetti- ği, "çağdaş uygarlık düzeyi"; Batılılaşmadan başka bir şey değildir. 1920'lerin, 1930'ların dünya- sında; "medeniyet" denildiği za- man, akla Avrupa gelirdi ve bu çağrışım son derece doğal ve doğruydu. Zira Osmanlfnın son yüzyılında, öykünülen şey daima Avrupa olduğu gibi; yakın dö- nemlere kadar, ağırlığı Avnjpa'da (Rumeli ve Balkanlar'da) olan bir imparatoriuktu. 0 dönemde, ABD'nin "muasır medeniyeti" temsil etmesi düşü- nülemezdi. Kendi kıtasına kapan- mış ve ilgisini (bazı istisnalar dı- şında), Orta ve Latin Amerika'ya yöneltmiş bir ABD'nin, "hedef" olarak alınması mantıksız olurdu. O dönemde, ileri bir "teknoloji- yi" temsil eden Japonya da "mu- asır medeniyet" kavramıyla bağ- daştınlamazdı. Eğer çağdaşlıktan "modernleşme" anlaşılsaydı, Av- rupa dışında bölgeler de aranabi- lirdi. Fakat Mustafa Kemal'in "muasır medeniyeti"', Avrupa'yı hedefliyordu. Çağdaşlaşma adı- na, örneğin Japonya'yı örnek alan bir Türkiye, bugün bambaş- ka bir Türkiye olurdu. • • • Kimi zaman bazı yazar ve top- lumsal bilimciler; Türkiye'nin Ja- ponya'yı örnek almasının daha iyi olabileceğini, "Geleneklerine bağlı kalarak modernleşmenin mümkünlüğünü" ileri sürerler. Hatta bunlardan bazıları, Türki- ye'nin neden böyle bir model seçmemesinın nedenleri üzerin- de kalem oynatır, spekülasyon yaparfar. Yukarda da değindiğim gibi; Osmanlı Imparatorluğu, "93 Harbinin" sonlanna ve Ayastefa- nos ve Berlin kongrelerinin ka- rarlarına kadar, ağırlığı (nüfus, gelir vb.) Avrupa'da (Rumeli ve Baikanlar) bir imparatohuktu. Ayrıca, Japonya'nın bir "ada" olduğunun da unutulmaması ge- rekir. Limanlannı dışa kapatan bir Japonya, dış dünyadaki tüm de- ğişimlere de kapılarını kapamış olur, sadece kendi tercihlerine kapılarını açabilirdi. Osmanlı'nın böyle bir şansı yoktu. Ve tüm os- manlı "Batıcılan", (o zamanki de- yişlerıyle "Garpçılan"), gözlerini Avrupa'ya dikmişlerdi. • • • Türkiye'nin AB karşısındaki mücadelesi, daha uzun sürecek. Şu andaki durum da tartışılabilir. Bu konudaki güzel benzetmeler- den birini, TBMM'de CHP adına konuşan Sayın Şükrü Elekdağ yaptı: "Şu anda yanan ışık, sarı değil yeşildir." Çağn Merfcezi: 444 22 55 www.fiatcom.tr FiatAlbea Yakıtı çok az harcayan Multijet dizel motor Fiat Albea'da. Yakıta karşı isteksiz. Ama performansını sergilemeye gelince yerinde duramıyor. Fiat Albea ile yolculuk hem kazançlı, hem keyifli. Koç
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle