20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAVFA CUMHURİYET 9 OCAK 2004 CUMA HABERLER YÖK Başkanı Teziç, öğretim üyeleri dernekleri ve eğitim sendikalan temsilcileriyle bir araya geldi Taslak 10 güniçindetamam Teziç: Taslak nihai nıctin değiL ANKARA(CumhuriyetBürosu)-YOK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, Yük- seköğretim Yasa Taslağı'yla ilgili çalış- malann 10 gün içinde tamamlanacağını bildirdi. Teziç, bu ayın son haftasında. tas- lağı Cumhurbaşkanj AhnıetNecdetSezer, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Mil- li Eğitim Bakanı Hüseyin Çetik'e suna- cağını belirtti. Toplantıda ÜAK'nin hazırladığı YÖK taslağmdan, devlet üniversitelerıne özel üniversite kunna hakkı veren 33. maddenin çıkanlması karan alındı. Teziç, Üniversitelerarası Kurul'un (ÜAK) hazırladığı YÖK Yasa Taslağı konusunda görüşlenni almak amacıyla öğ- retim üyeleri dernekleri ve eğitimle ilgi- li sendikalann temsilcileriyle YÖK'te bir araya geldi. Tartışmalann şu anda ÜAK'nin hazırladığı son taslak üzerin- de sürdüğünü kaydeden Teziç, taslağın ni- haı bir merin olrnadığını vurguladı. Hem ÜAK'de hem de Rektörler Komitesi'nde taslağın yeniden değerlendirildiğini anım- satan Teziç, "Bu toplanularda eide etti- • Yükseköğretim Yasa Taslağı ile ilgili çahşmalarda sona yaklaştıklannı söyleyen Teziç, öğretim üyeleri ile öğrencilerin de görüşlerini alacaklannı belirtti. Teziç, "Yükseköğretim. Medeni Kanun kadar büyük bir reform hareketidir. Reform bir günde olmaz" dedi. ğimiz bflgüeri nihai metin yazıhr aşama- suıa getirene kadar gözden geçinHk'' de- di. Buna karşın taslakla ilgili eksiklikler bulunduğunu ifade eden Teziç, öğretim üyeleri ile öğrencilerin de görüşlerini al- niak gerektiğini vurguladı. 'Metin hiç Idmsenin mah değfl' Taslak konusunda geniş bir yol kat ede- rek sonucagıtmeyi arzuladıklannı dile ge- tiren Teziç, şunlan kaydetti: "Çünkü metin hiç künsenin malı değü- dir.Amahepimizinortakbirürünüolma özeDiğinitaşryabihnefi. Bu özefliği taşuna- dığı zaman sorunlar ertdenmiş ohır. Bü- tün soruıüançözecekmiyiz? Hukukçu ob- raksöyleyeyim, hiçbir metin hiçbir konu- >TiUmanlâmry1açözemez. Bizbunubu- günkü koşullar içinde ne kadar çözebüi- yorsak, o kadanyla gelecekteki tarüşma- lara gündem oluşrurabttiriz." Teziç, kendilerinın çatıyı düzenle- mekle uğraştıklannı, ancak ortaöğretim ile üniversitenin bir bütün olduğunu söyledi. Milli Eğitim BakanlığYnın dü- zenleme yapması gereken alamn orta- öğretim olduğuna işaret eden Teziç, "Sorunlann çözülebihnesi için YÖK ve MilB Eğitim Bakanhğı'ndan ohışacak ortak bir komitenin sürekli çahşarak bu konular üzerinde kafa yorması ge- reldyor" dıye konus.ru. Gazetecilerin sorulannı da yamtlayan Teziç. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ile de gö- rüştüğünü söyledi. "Bu konuda ikimiz deay- nınoktadabirieştik"dıyen Teziç, " Medeni Kanun üzerindeki çahşmalar 50 yıl sûrdü. Y ükseköğretim. Medeni Kanun kadar büyük bir reform hare- ketidir. Reform hareketi birgündeofrnaz. SürekKhği olan bir özellik taşır" dedi. Milli Eğitim Bakanlığı'nın hazırladı- ğı taslaktan da yararlandıklannı dıle ge- tiren Teziç şöyle devam etti: "Taslak, bü- tünüyle değil ama yer yer i>i bir taslak. Çauyı oluşturanyükseköğretim alanmda, hiç kimseyi dışanda bırakmaksızın, bi- zün içimizdeki yapıyı ihmal etmeksizin volumuzadevamettikvebuaşaınayagel- dik." Sivil toplum örgütleriyle yapılan toplantıda, devlet üniversitesi vakıflannın özel üniversite kurmasına olanak tanıyan 33. madde taslaktan çıkanldı. Madde şöyleydi: "Deviet yükseköğretim kurumlannın vakıf yükseköğretim kurumu veya mes- lek yüksekokulu kurnıasu devlet yükse- köğretim kurumlan adlannı taşryan va- kıfian aracıhğıyla bu kanundaki hüküm- lere tabi olmak üzere valof yükseköğre- tim kurumu veya meslek yüksekokuHan kurabitirier." YÖK taslağı bugün gerçekleştirilecek YÖK Genel Kurulu toplantısında tekrar ele alınacak. tstanbul, Yıldız ve Marmara Üniversitesi'nde 100'ü aşkın öğrenciye 500 ayn soruşturma açıldı 4 Soruşturmalar hukuka aykm' Üniversitelerden intikam Vakıflara 'hükümet' sopası ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükü- metin, ^akrfvederneklerinvatandaşlardan bağış adı alünda zorlapara almasma son ver- me" iddiasıyla Meclis'e getirdiği yasa tasa- nsından "siyasileştirme" ve "ünKersiteieri kontrol alüna alma" planı çıktı. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda chün görüşülerek kabul edilen "DernekveVa- laflann Kamu Kurum ve Kunıluşlan ile iliş- ldlerine" yönelik tasanya göre, hangi der- nek ve vakıflann kapsama alınacağına Ba- kanlar Kurulu karar verecek. Tasannın aynı maddesinde vakıf üniversiteleri kapsam dı- şında bırakılırken devlet üniversiteleri ise kapsama alındı. Tasannın görüşülmesi sırasında, CHP'li- lerin "eğitim ve sağhk ile ilgiB vakıfvedernek- lerin kapsam dışına ahnmasT ile AKP'li An' Osman SaK ve Musa Lzunkaya'nın "bağış adı aHmda zorla alınan paralarm geri ödenmesi- ne" yönelik önergelen, AKP'lılertarafindan reddedildı Tasannın tartışmalı geçen komis- yodakı görüşmeleri sırasmda CHP milletve- kili Kemal Kıhçdaroğlu. ünrv ersıtelere yöne- lik eşıtsızliğin anayasaya aykın olduğunu söyleyerektasanyı "üniversitelerden intikam alma tasansT olarak niteledı. Hükümetin tavrıru tasdik etmediği üniver- siteyi kapsama alarak cezalandıracağını söy- leyen Kıhçdaroğlu, "Bakanlar Kurulu siya- si ve keyfı davranacak, niçin kurula >ctki ve- rffiyor?" dıye konuştu. AKP mıllerv ekılı Mu- sa Uzunkaya'nın "Hükümetin niyetini nere- den bflryorsunuz?" diye sataşması üzerine de CHP h Gürol Ergin "Görünen köy kıla- vuzistemez" şeklinde yanıt verdi. Göruşmeler sırasında vakıf ve derneklere yenıden ilgili kamu laırumlannın ihalelerine katılma imkânı tanıyan hüküm ise CHP'li AJdf Hamzaçebi ve arkadaşlannın itiraz- lanyla metinden çıkanldı. Dinamik' 43 yaşında... • Eğitim Servisi - Boğaziçi Üniver- sitesi'nin 1990 yılından beri çıkan kampus dergisi "Dinamik", 43. yıluıı kutluyor. Derginin son sayısında, "Orta Asya Türki Cumhuriyetlen'nde demokrasi kavramı", "Katmandu'ya giden san otobüsteki Türkler", "Tarihin sessiz tanıklan: Duvarlar", "Mor inek", "Banu Güven ve Mirgün Cabas ile medya ve 24 Saat", "Cüneyt Özdemir ile embedded gazetecilik" konulan yer ahyor. "Dinamik"in dağıtımı ücretsiz yapılıyor. TEfiV'ye SMS ile bağış • Eğitim Servisi - GSM operatörü Aycell, Türkiye Eğitim Gönüllüleri VakiVna (TEGV) destek vermek amacıyla "'SMS ile bağış"' kampanyası başlattı. TEGV'ye bağış yapmak isteyen faturalı hat sahibi Aycell abonelerinin, telefonlanndaki mesaj mönüsüne girip "EGITTM" yazarak 3353'e göndermeleri yeterli. Gönder- ilecek her SMS karşılığında 10 milyon lira tutanndakı bağış miktannın tamamı TEGV'ye aldanlacak. • Öğrencilerle ilgili soruşturma dosyalannda, "ideolojik halay çekmek, basın açıklamasına katılmak, gitar çalmak, harçlardan şikâyet etmek" ERHAN KEMAL ÖZMEN Istanbul, Yıldız ve Marmara üni- versitelerinde öğrenim gören 100'ü aşkın öğrenciye "Hayata DönüşOpe- rasyonu" protestosuna katılmak, ÎÜ öğrencilerine de Rektör Prof. Dr. Ke- mal Alemdaroğlu hakkında "bflbn hırsEhğr yaptığı iddiasıyla suç du- yurusunda bulunduklan gerekçesiy- le toplam 500 ayn soruşturma açıl- dı. Soruşturma dosyalannda 'ideolo- jik halayçekmek'', "okuhınduvarla- nna afiş asmak", "basm açüdaması- na kaolmak", "harçlann yüksekn- ğinden şikâyet etmek". "Savaşkarşı- n eyiemlere katdmak" ve "öğrend derneği yararma masa açmak" gibi nedenlergösterildi. Üniversite yönetimlerinin, son dönemde art arda açtığı soruştur- malar, öğrenciler ve onlara destek veren sivil toplum kuruluşlannın da tepkisine neden oluyor. Öğren- ciler, "gharçahnak, halayçekmek, kitap okumak, büimsel ve parasız eğitim isteminin de"suç kapsamın- da olduğunu savunarak üniversite yönetimlerini suçladılar ve şu gö- rüşlere yer verdiler: Hukuk 4. suııföğrencisi Kerenu.: Ben adam öldürmedim, kimseyijya- ralamadım. hırsızlık yapmadım. Üni- AÜernaâf üniversite tstanbul Üniversitesi'nde (IÜ) hakknnda soruşturma açılan \e okula girişlerine izin verflmey«n öğrenciler, merkez yerleske önünde "Alternatif Üniversite'' ohışnırdular. Öğrencilerin, sandalyeteri, banklan ve kartonlan yere sererek ohışturdukjan Alternatif Üniversite'ye yazariar, hukukçubr, akademisyenJer ve sanatçdar destekverdL (Fotoğraf: VTıDAT ARIK) versiteye girmemi engelleyecek hiç- bir suç işlemedim. Ceza Hukuku der- sinde bize öğretilen yönetıme ters düşebiliyor. KubflayAtalay: Basın açıklaması- na katılmanın demokratik bir hak ol- duğunu düşünüyorum. Daha önce de kahldım. yine katılınm. Soruş- turma yersız." Bertan Koyuncu: YÖK Yasa Tasa- nsı ile birlikte üniversiteler ticari bir işletmeye dönüştürülmek isteniyor. Bilim adına ne varsa her şey serma- yeye devredilmek isteniyor. Buna öğrenciler olarak izin vermeyeceğiz. Öğrencilerin avukatı bkeÇandır- bay da soruşturmalara karşı açılan iptal davalannın öğrencilerin lehine sonuçlandığına dıkkat çekerek özet- le şu görüşlere yer verdi: "Açılan tüm sonışrurmalarda hukuka aykınhk söz konusu. Yar- gdama yapılmadan. ola>in suç ohıp olmadığı belirlenmeden öğrencile- re yönelik tedbir karan konubna- sı eğitim-öğrenim hakknun engel- lenmesidir" IÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nur Serter ise öğrencilerin düşün- celerini ifade edebilecekleri eylem ve etkinlik yapma haklarının oldu- ğunu ancak üniversite yönetimin- den izin almalan gerektiğini belirt- ti. Serter, "Üniversite, terör eylemi- nin sergilendiği bir ortam olarakgö- rülmemelklir" dedi. Açılan soruşturmalann tamamla- nıp öğrencilerin üniversiteye girme- sini engelleyen tedbir karannın kal- dınldığını da açıklayan Serter, "Bun- lann çoğu yalnızca eylem zamanı üniversiteye gelen öğrenciler. Soruş- turma süresince de okula gefaneme- lerinin sorun ohışturacağmı düşün- müyorum" dedi. SÖYLEŞİ ATTİL İLHAN Bir'değişimriizgân'dırgkJiyor; 'Kü- reselleşme'yie gelerı bu yeni mo- daya, bazı aydınlanmız öylesine kapıl- dılar ki, dillerinden alışılmadık kesinle- meler düşmez oldu; yeni formüller kul- lanır oldular. MeseJâ birisi çıkjp, "...ül- kenin gelişmesini, Fransa gibi bilgi- li, IngiHere gibi zengin, Rusya gibi askeri bol olmaya bağlayıp önemli olanın Amerika ile ilişkileri sağlam tutmak olduğunu..." söylüyor, rahat- lıkia, "....AB ile aramız bozulacağına, Kıbnstan vazgeçelim, Ege adalan- nı Yunanistan'a bırakalım..." diyebi- liyor. Ustelikfikirlerinde drenirken, bu ay- dınlar; bunlann; "...çağdaş, post/mo- dem kavramlar olduğunda..." dineti- yorlar, acaba kazın ayağı öyle mi? iktlsadi çoküş, kaitârel tutsaklrici Efendim, bu biroyun, hazinyadava- him bir oyun; fikirterini aksettirdiğim kişiler, hiç de post/modem küreselleş- me'den esinlenmiş çağdaş kişilerdeğil; birisi, Tanzimat Sadrazamlanndan Keçecizade Fuat Paşa, öbürü, Âli Pa- şa; Ikisi de bu sözteri, vasiyet olarak padişahlanna bırakmrşiardı; Ban, da- ha Tanzimatta, devtet adamlanmıza ve aydınlara bu zihniyeti aşılamışt. Bu kafayla yönetilen devletin Sev- res'e gittiğini, anlamak zor degikJir. Hadı bir de, o konudaki ipuçlanna bir ba- kalım. Koca Reşit Paşa, Ingıliz Büyükelçi- si'nin elınde oyuncaktı, elçi eşine bir mektubunda, onu padişaha nasıl ka- bul ettirdiğini yazıyor yani Tanzimat'ı bu itosi haariamış!: TanzJmafın 'neyisak- ladığını', Taner Timur belirtmiştir: - "...Hıristiyan tebaayı öne çıkarmak, iktidan onlara teslim etmek!.." Bu fi- kır, önce Palmerstone tarafından açık- lanmıştı, - "...Avrupa'rtın, Türk- '...Uzun Sözün KısasıL'leri, ancak Hıristiyan olurlarsa, kabul edebUeceginJ..." o söylemişti. Tanzi- mat, çok şeyi sağladı: Hıristiyan ve Ya- hudi tebaa, 'komprador' Kapıtalizmin mayasını oluştururken, gümrüklerin In- giliz ticaret anlaşmasıyla açılmasını sağ- ladı; bu yüzden, Osmanlı sanayii çök- tü, Devlet-i Aliyye açık pazara dönüş- tü. Mustafa Kemal Paşa, Meclis'in Kurtuluş Savaşı sırasındaki bir gizli oturumunda netceyi özetlemıştir "...ik- tisadi bakımdan çöküş, kültürel ba- kımdan tutsak psikoloji, sömürge aydınlan..." Ecneblye hlzmetl... Okuduğumuz Inkılap Tarihi, 'Te- ceddüt Tarihi'ne eklenerek anla- tılmıştr Tanzimat, Meşrutiyet, Cum- huriyet, aynı gelişme sürecinin, mâ- hiyeti aynı aşamalan diye tanımla- nr. Yanlışür çünkü, Tanzimat ile Meş- rutiyet, Deviet-i Aliyye'nin inkıraz Devrîne art, çöküntü aşamalandv; oy- sa Cumhuriyet, bunun tamamiyle karşıt bir »çraytş, yeni bir gelişme! Türk halkı, Cumhunyet'le büyük bir sıç- rama yapmıştır. öncekı ıslahatlar, duru- mu, Türkiye aleyhine daha vahimleşti- riyordu; oysa yeni durum, tam bağım- sız ve özgür yeni bir devlet yaratmış- tır. Gâzi, Meşrutiyet ile Cumhuriyet ı mukâyeseederken bunu belirtmiştir: il- kinde, sadece bir yetki tesbiti soru- nu vardı, hâkimiyet neticede mo- narkhta kalıyor, ihtilâlci sayılan, Itti- hat ve Terakki sadece iktidara sahip oluyordu: Bu ihtilâl değil, bir ıslahat- t; oysa Cumhuriyette, Türk halkı, Hâkimiyet" -üstelik kayıtsız şartsız- eline geçirmiş; Monarşryi de tasfiye etmişti; gerçek bir devrimdü... Kaidı ki Meşrutiyet'in, haikın katlma- sıyla aşağıdan yukan gerçekleştığı söy- lenemez; Alman Imparatoru (Kaiserj Wilhelm'ın o rapor üzerinde, ilgınç bir notu vardır, ki "...devrim'in Alman- ya'da eğitim görmüş Türk subaylan tarafından yapıldığı belirtilir, bu bir Alman darbesidir," Zaten Ittihat ve Terakki'nın en 'Alman subayı' Enver Pa- şa'nın etkisıyle: Osmanlı, I. Dünya Sa- vaşı'na Almanya lehine girer, beraber kaybeder. Açıkçagörülmektedirki, na- sıi, 'Genç Osmanlılar'ın Tanzimâfı, krt- paratorluk aleyhinde Ingirtere lehine bir gelişmeyse; Meşrutiyet Hareke- ti de, 'Jöntürkler'in, Almanya lehine geliştirdikleri bir hareket olmuştur. Hem Gâzi'nın, hem Ismet Paşa'nın hatıralannda, buyazılır, Gâzi, Ordu'nun Alman kumanda heyetine teslim edilme- sine, hep karşı çıkmıştı; Ismet Paşa da, Alman işbiriiğinin nasıl onlan bu- nalttığını anlatıyor sözü bağlarken de, '...AJmanlar'ın Araplar'a farklı mu- amele ettiğini, Ermeni meselesine kötü baktğım beliröp: neticede Türki- ye'ye, gitmek için değil, kalmak için geldikterini söylüyor. Bu da gosterir kı, Meşrutiyet de, Tanzimat gibi; 'Batalı, Beyaz ve Hıristiyan' Emperyalizmın, Osmanlı yı parçalamak amacına hiz- met etmiş; dışardan pompalı birer ha- rekettir. 'Hareketln slân: Tam bağımsızlıkti! Anadolu Ihtilali, daha başlangıcın- da, diğerlerinden farklıdır: önce halk direnişe geçer, üstelik bu si- lahlı bir direniştir, bölgesel kong- re iktidarlanna bağlıdır, yani halk hareketidir; Rumeli ve Anadolu Mü- dafaa-i Hukuk Cemiyeti, bu yöre- sellikten ulusallığa gidişi sağlar. Anadolu Ihtilali, ecnebi dürtüsüy- le patlamaz, haikın içinden gelir; bi- lahare, iki hareket de anti/emperya- list olmaları hasebiyle, Sovyetler'le yardım anlaşması yapılır ama, TBMM hükümeti Ruslann rejime müdaha- lesine kesinlikle karşıdır; Komü- nist Fırkası'nı bile ulusal düzeyde örgütlen karşılıklı yardım anlaşma- sı yapar, ama içişlerine kanşmasını red- deder. Kültürel düzeyde, öncekiter gi- bi Batılılaşma fikrinde değildir, o çağdaşlık fikrini tercih ediyor, üs- telik bu fikrin ulusal bir sentez ha- linde gerçekleştirilmesinden ya- nadır. Hareketin 'şiarı'. tam bağımsızlık ve özgüriüktür; bu Gâzi olünceye kadar geçerli olmuş; Türkiye, Bol- şeviklere karşı da, Kapitalistlere kar- şı da, tam bağımsız ve özgür kalmış- tır. 'Inönü Cumhuriyeti', yeniden 'Batılılaşma'ya, (Yunan/Latin te- meli) dönmüş, Batı rttrfakı yapmış; haikın üzerinde, oligarşi tesis et- miştir. Demokrasi sonrasında du- rum, daha kötü; dış etken tekrar kendisini hissettirmeye başlıyor; NATO ise, Tanzimat'ın kusuriannı geri getirmiştir. Bu yüzden, 'Değişim' diye yırttu- rulmak istenilen 'Küreselleşme'; ye- ni 'Kürtürsüzleştirme' ve 'Bağımlı- laştırma' sürecinin başlangıcı oldu. e-mailülahanfâ isnetnettr http^/www.bilgiyayinevi.com.tr/ailhan BIRBAKIMA SERVER TANİLLİ Bir Onurlu Savaşta... Yeni yılı beklediğimiz günlerde yüreklerimizi bur- kan birkaç acıdan biri de, onun gidişiyle oldu: Hü- seyin Batuhan, 82 yılı arkasında bırakarak, "Elve- da dünya, merhaba kâinat" deyip ebedi yolculu- ğuna çıktı. Ne bıraktı arkasında felsefeci olarak? Eserieri arasında üçünü ayınyorum: Yapı Kredi Ya- yınlan'nda çıkmış Bilim ve Şariatanlık (1993) ile, Bi- lim, Din ve Eğitim Üzerine Düşünceler (1997), bir de, Bulut Yayınevi'nden, Ufuk Felsefe öğreniyor (1998). Batuhan'ın, 1959'da, Batı'da Tolerans Fik- rinin Gelişmesi adlı incelemesiyle başladığı düşün- me serüveni, bu üç eserle taçlandı. Güncellikleri de üstlerinde... • Insanoğlunun, aklın denetimi ile deney ürünü olan gerçek, yani bilimin, birkaç yüzyıldır otoritesi açık. Doğal tek bir dostu ise, felsefedir ve her ikisi, ger- çeğe yaklaşımda birbirine yardım ediyor; bilimsiz felsefe olmaz, felsefesiz de bilim. Bir de dünyayı dolaşan, şarlatanlıktır. Hemen her konuda ve alanda "gizli gerçekler" ortaya atar ve bilim kılığında dikkatleri çeker; ne var ki, bir "söz- de bilim "dir o. Çok para da kazandıran bu şaria- tanlıklara kulak veren de boldur, özellikle bizim gi- bi ülkelerde. Eric von Daniken gibi en inanılmaz fıkirleri üreten bir sahtekâr ile, "zakkumcu doktor" özel gibi en işe yaramaz teknolojileri geliştiren bir şarlatan, belleklerimizden silinmemiştir. Peki "aptallığın anatomisi" ya da "inanmanın pa- fo/o//s/"nin kaynağında ne var? Sıra dışı olaylann karşı konulmaz çekiciliğine, yerteşmiş boş inançlann, bu arada dinlerin baskı- sını eklemeli; yanlış ve kötü eğitimin payı da yad- sınmaz. Ne yapılmalı? Batuhan, Bilim ve Şartatanlık'ta, insanlan inan- ma konusunda daha birtitiz, güç beğenir kılmanın, onlarda bir tür "inanma sorumluluğu" bilinci uyan- dırmanınüstündedurur; bir "bilimsel şüphe "yiyay- gınlaştırmaya çalışılmalı ve bizde, yeni kuşaklann bilimsel düşünme alışkanlıklan edinmede, başta felsefecileri, hele felsefe öğretmenlerini görev bek- liyor. Ama, sözü bütün olarak, eğitim sistemine getir- mek zorunda değil miyiz? Batuhan, zikrettiğim ikinci kitapta, özellikle Tür- kiye'de bilim, din ve eğitimde gerçeklere eğilip ce- sur bir eleştiriye girişir: Türkiye'nin bir bilim politi- kası var mı? Teknik üniversite kökenli politikacıla- nmız ne olup da yetiştiler? Bizde Imam GazaiTle- rimiz neler yazıp söyiüyorlar? "Din kültürü" ders- lerinde neler okutuluyor? Demokrasi için nasıl bir eğitim yaratmalıyız? Onlara başka sorular da ekleyerek, Batuhan, Tür- kiye'de eğitimde bir "sefalef'ten bahseder ve ül- kemizin gitgide "çağdaş uygahık"tao bile uzaklaş- tığını söyter. Demokrasi için, laik eğitim gibi bir temele daya- nılmaklır. O ilkenin başına neler geldiğini, Kuran kurs- lan, İmam-Hatip Okullan, dahası liselere kadar zo- runlu din dersleriyle apaçık görmüyor muyuz? Demokraside eğitimin bir görevi de, "şüpheci", her fikri tartışmaya açık, kısası, "aydın" insan ye- tiştirmektir. Bu koşullar içinde bizde mümkün mü bu? Dahası, bellemeci ve ezberci bir eğitime, eği- tim diyebilir miyiz? Bu çıkmazdan kurtulmak, köklü birreformlager- çekleşmelidir. Batuhan, böyle bir reformun esasla- nnı ortaya koyar. Medreseleşmeyi önleyip, Cumhu- riyeti kuranlar gibi, eğitime Aydınlanmacı niteliği yeniden kazandınlmalıdır; eğitimin en korkunç ek- siği, "bilimsel" düşünme alışkanlığı yokluğu da mut- laka giderilmelidir. Batuhan, Uğur Felsefe öğreni- yor adlı kitabı, bu amaçla kaleme alıp gençlere bir yöntem sunmuştur. özetle, akıl-dışı inançlara karşı, bilimsel düşü- nüş adına geçirilmiş bir mücadeledir Hüseyin Ba- tuhan'ın yaşamı. Nasıl daonurverici!.. Üniversitelerin 121 trilyonu uctu Projeler yanm kaldı • Maliye Bakanlığı'na tq?ki gösteren rektörler uygulamayla bilimsel çalışmalann aksayacağını söylediler. Prof. Dr. Emin Alıcı üniversitelerine ait 5 trilyona el konulduğunu ileri sürdü. SA.4DETÜSLU İZMİR - Emeklilere yaptığı zammın kaynağı- nı üniversitelerden çıkar- maya hazırlanan Maliye Bakanlığı'na rektörler- den tepld yağıyor 55 üni- versitenin araşhrma için aynlmış 121 triryon li- rasına el koyan bakanlık uygulamasıyla bilimsel çalışmalann aksayacağı belirtildi. Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. EminAha, üni- versitelerine ait 5 trilyo- na el konulduğunu söy- ledi. Üniversitelerin ken- di döner sermayelerin- den projeler için aynlan paralan 2003 bütçesine aktardığını bildiren ba- kanlığın, yaklaşık 20 yıl- dır böyle bir uygulama yapmadığını anımsatan Alıcı, "Buparayaelkon- masıilepekçokprojegü- me gitmiş oldu. Bunlar planlanmış, aynlnuş pa- ralar. Hepsinin yeri var. Geçen yıl başlay'an pro- je, paraya el konunca bi- tirilemeyecek. Şündiye kadar harcanan para da boşa girmiş olacak.. Me- sela bir kanser aşısı bu- lunmak üzere. AraşOr- ma para» gidince aşryı Türkiye bulamay acak, Fransa bulacak" dedi. Ege Üniversitesi Rek- törü Prof. Dr. Ülkü Ba- vmdırda görüşlerinı şöy- İe dile getirdi: "Söz ko- nusu paralar için'kulla- nılamayan' dendi Sanki devlet bize para vernûş, bizkuDanamamışız. Yok böyle bir şey. Toplumu kanduiyotiar. Şimdi top- lum yaranna çok sayıda projemizkalacak,birçok gencin doktora çalışma- sı aksay acak." YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç'in, bu- gün Maliye Bakanı Ke- mal Unakıtan ile görüşe- rek üniversitelerin araş- tırma fonlannın bütçeye aktanlması konusunda duyduklan rahatsızlığı ileteceği öğrenildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle