23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURlYET 9 OCAK 2004 CUMA Ut\ kuttur@cumhuriyet.com.tr Cnlü 'Liman Sergisi'nin görünmeyen kahramanından Hollanda resminin küçük mucizesine... Resim sanatınınköklerindeELJRHAN KARAESMEN Turgut Atalay'ın sağlık durumu epeyce bir süredir bozuktu. Ama kmjvvetli bünyesi ve yaşama sevinci d<olu iç dünyası fiziksel göçüşe di- rerauyordu. Bu güçlü bağlar da sonun- koparak Turgut Bey geçen gün- uzaklara uğurlandı. Böylece As»ni Arbaş ile birlikte 'Yeniler Ku- ş»£ı'nın iküîcı büyük kaybına tanık- lJ<edildi. Liman Sergisi'nın üzerinden altmış üd3 yıl geçti. Türk resim sanatı, za- rrmanın akışında, evrensel oluşumla- n l)iraz geriden de izlıyor olsa, yeni perspektifleri zorladı. yeni uruklar- d a kanat çırptı. Ama gecikmiş kü- bizmcilik, soyutçuluk, mınimalci- l i k . karma malzemecilik, yerleştir- rmccılik, yeni figürcülük arayışlan- n ı ı ı hiçbirinde 'Yeniler' çıkışmın dö- nemınde taşıdığı tazeliğe ve diriliğe ra-stlanamadı 'Liman Şehri Istan- banl' sergisi sadece bır sosyal ger- çelçilik manifestosu değıldi. Sağ- l a n ı bir kültür sentezinin. alabildiği- n e tıtiz ve özenli resim dilı arayışıy- la kol kola girişıydi. Çağının aşın kontrolcü derin devlet mekanızma- sı l)u serginın sosyal bir bomba ni- te3iğı taşıyıcılığından elbette rahat- SLZ olacaktı. Sözcük o tarüılerde he- n û z yaygınlaşmamışn, ama terör baş- lamgıcı gibi bir şey olarak ele alına- caktı. Failleri (!) ağır cezalandınla- caJrtı. Ve öyle oldu. Türk resim tari- hinin gelmiş geçmiş en yetenekli in- sa-Bİan arasında sayılabilecek bir a v u ç genç insana reva görülen bu seailik, acıklı bir anti-kültür olayı nı- telliğiyle arşivlere geçmiştir. Bu satırlann yazanrun Yeniler Ha- reiketı ve Lıman sergısı olayı üzerin- d e uzun yıllardır topladığı ve bö- lünrnsel olarak yayımladığı bilgiler, Tuıgut Atalay'ın bu ilen ve yenilik- çi oluşumlarda, alçakgönüllü yapı- sıyla önlerde gözükmeden, çok te- m<el bir rol oynadığını göstermiştir. Dönemin güçlü temsilcisi, büyük sanatçı Nurilyem kuvvetli belleğiy- le şunlan sık sık tekrarlamaktadır: "tşin fUdrsel ekseninde Kemal Sön- rurgut Atalay'ın önlerde gözükmeden çok temel bir rol oynadığı 'Liman Şehri Istanbul' sergisi sadece bir sosyal gerçekçilik manifestosu değildi. Sağlam bir kültür sentezinin, alabildiğine titiz ve özenli resim dili arayışıyla kol kola girişiydi. K ermeer'e 17. yüzyıl Hollanda resminin tekil bir küçük iç mucizesi gözüyle bakılabilir. Burada gündelik yaşamın ve ortamın sade temalanndan hareketle çağlar ve coğrafyalar üstü bir yoğun güzelliğin sunuşu yapılrr. mezler vardı. Ama fOoin genişletü- mesinde ve hareket planlamasında Kemal-Turgut ildBsi birlikte çahşı- yorlann. Bizim haberdar ohıp tşe ka- ülmamız, birçokIdşmin san<tağmın ak- sine, daha sonra oknuştur." Ressam- lığı, tiyatro dekorculuğu kadar dost canlılığı ve ekip dayanışmacılığı ile de takdir toplayagelmiş olan Turgut Atalay Ağabey'in anısı önünde say- gıyla eğilelim. sankl vermeer Turgut Bey 'in amsından resim sa- natının köklerine bir geçiş yapmayı deneyelim. 17. yüzyıl Hollanda res- mi büyük Rembrandt'ın olağanüs- tü kişiliğinde simgeleşmiş bir muci- zedir. Venneer'e ise bu oluşum çer- çevesindeki tekil bir küçük iç muci- ze gözüyle bakılabilir. Burada, gün- delik yaşamın ve ortamın sade tema- lanndan hareketle çağlar ve coğraf- yalar üstü bir yoğun güzelliğin su- nuşu yapıhr. Dolayısıyla '\fermeer gi- bi' ya da 'Sanki Vermeer' sözcükle- ri, benzersiz bir görsel güzellik yo- ğunluğunun betimlemesidir. Geçen ay 'Sanki Vermeer' duygusunun içi- mi kapladığı bir-ikı an yaşadım. Uzunca bır yurtdışı gezisinde Pa- ris, Washıngton, New York ve Bos- ton'da sergileme mevsiminin ilkya- n etkinlikleri içınde epeyce bir 'özel sergi' görme şansım oldu. Özel ser- gi niteliği taşıyan sergiler evrensel sanat tarihinin geçmişi ve bugünüy- le ilgili bilgi tazeleyici ve zenginleş- tirici, karşılaştırmalı sosyo-kültürel- artistik bağlantılara dikkat yönlen- dirici gösterilerdir. Yapıtlan bir ara- ya getirilmesi çok zor olan bir bü- yük adam ya da bir dönem ele alınır bu sergilerde. Dünya müzelerinden, özel koleksiyonlardan yapıtlar ödünç alınır. Yüzlerce resim, heykel, kan- şık düzenlemeli cisim çok geniş me- kânlarda bir araya getirilir. Dünya- daki büyük müzelerde bu göstenle- re uygun mekânlarayarlanabilir. Pa- ris'teki Büyük ve Küçük Saray (Grand Palais ve Perit Palais) gibi sırf bu tür gösterilere hasredilmiş ve ay- nı anda üç-beş özel sergi açılabilen devasa binalar da vardır. Bu özel ser- giler, kapsamına ve önemine bağlı 'IV Uluslararası Gitar Festivali' CRR Konser Salonu'nda yann başlıyor 6 telin sihirliparmaklanKültür Servisi - TV. Uluslararası Gitar Festivali' 10 - 17 Ocak' tarihlen arasında Cemal Reşit Rey Kon- ser Salonu'nda yapılacak. Festival kapsamında her bi- ri kendi alanında ekol olan, biçemlen ve müzikal an- latunlan, gitar sanatında bir imza niteliği taşıyan sa- natçılar, müzikseverlere unutulmaz saatler yaşatacak. David Russel'dan Katona Ikizkr'e. MeHh Kesikliden Elena Papandreou'ya kadar dünyanın dört bir yanından davet edilen gitarcılar, Istanbul'u renk- lendirecek. Etkinliğin yann saat 19.30'dakiaçılış kon- serinde Rengim Gök- menin yönettiği CRR SenibniOrkestraa David Russel'a eşlik edecek. Festival, 11 Ocak Pa: zar günü saat 15.00'te IC Devlet Konservatuvan öğ- retim görevlisi Melih Ke- sikli'yi ağırlayacak. Sanatçı Rus Beşleri'nden A. Borodinı 15 yıldır incelemekte ve yapıtla- nnı gitar, piyano ve orkestra için dü- zenlemekte. Aynı gün saat 19.30'da 'Gitar Sanatmda Mükem- meüiğin Şiirsel Anlatımı' olarak nitelenen ünlü Yu- nan sanatçı Elena Papandreou tstanbullularla bulu- şacak. 12 Ocak Pazartesi saat 19.30'da Klasik ve mo- dern gitann bir başka önemli temsilcisi olan Tom Kerstens çağdaş gitar bestecilerinin modern yapıtla- nnı vereceği konserde seslendirecek. Günümüz ca- zının usta gitaristi Mark \Vhitfield, 13 Ocak Salı günü 20.00'de Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda müzikseverlerle buluşacak. Ba- şanlan ve yeteneğiyle uluslararası festival- lerin vazgeçilmez ismi Guibo Tampaüni 14 Ocak Çarşamba günü 19.30'da gitar seven- lerin karşısında olacak. 'Gitann Dü- şünürSanatçısı' olarak nitelenen Cihat Örter festival kapsa- mında 15 Ocak Perşembe günü saat 19.30'da kon- ser verecek. Sayısız ödülün sahı- bi olan Macar Kato- na İkizler ise 16 Ocak'ta 19.30'da müzıkseverlerle buluşacak. Festival 17 Ocak'ta Kessia Probts ve Paco Pe- na'nın vereceği kon- serlerle son bulacak. Saat 15.00'te birçok festivalin solist sanatçı- sı, gitann yeni nefesi olarak nitelenen ve pek çok ödülün sa- hibi olan Kessia Probts konser vere- cek. 19.30'da ise flamenkoda yerel- likle yenıliği bir arada sergileyen Paco Pena festivalin kapanış kon- serinde müzikseverlerle buluşa- cak. (Tel: 0 212 246 06 95) Ünlü gitarist Paco Pena festivalin konuklan arasında. olarak dünyayı gezerler. Üç ay ora- da, dört ay burada. Yollan bizim bu- ralara hiç düşmez. Zaten bu anlattık- lanm Türkiye'nin maalesef hiç da- hil olmadığı ayn sosyo-kültürel olu- şumlann ve anlayış çerçevesinin ol- gulan. Boston'da desen ağırlıklı ve bo- yalısı az da olsa Rembrandt'lar var- dı. Oradan kalkıp Chıcago'ya gide- ceklerdı. New York'ta çok şey var- dı; ama en ilginci olarak Met'teki El Greco'lann altı çizilebilir. tkinci du- rağı San Francisco olacaktı. Koca Leonardo'dan Amerika kıtasına gi- den tek resmin sahibi Washington'da- ki National GaDery of Art Müzesi aynntüı bır yeniden düzenlenme kap- samında, bu olağanüstü tabloyu çok görünür, orta bir yerde gururla yeni- den sergilemeye başlamış. Önünde kuyruklar falan oluşuyor. Biraz şöh- rete ve modaya koşuşturmacılıkla kanşık ucuz tüketim tarafı vardır bu kuyruklann. Ama yine de sanatın ve kültürün geleceği adına olumlu gö- rüntülerdır. 18. yüzyıl Fransız resml Aynı müzede. yirmi-otuz metre ötedeki özel sergileme bölümleri ise yine pek çok kenti (ve iki kıtayı) ge- zecek şekılde planlanmış bır olağa- nüstü sergıye ev sahıpliğı yapıyor, '18. Yüz\ıl Fransız Resim Sanaündan Seçkiler' adı altında gündelik yaşa- mı şursel bır görselliğe indirgeyen ör- nekler sergılemyordu. Chardin'ler, David'ler, Gros'lar ve hele hele bir- kaç tanesının önünde 'Sanki Verme- er' zevk knzıne kapıldığuıız Frago- nard'lar. Aynı dönemin sonlanna doğru Manş'ın iki tarafından man- zaralann ve doğayla bütünleşmiş ya şam göriintülennın -Turner falw da dahil- toplandığı New York Metro- politan'ındaki olağanüstü bir diğer serginin de altını çizmek isterim. 'Vfermeer göji' duygusunu birde Pa- ris'teki Vuillard Sergisi'nde yaşadım. Matisse-Picasso-Kandinsky çağdaş devler üçgeninin biraz gölgesinde kalmış, inatçı klasik figürcü VuiIB- ard ve Bonnard'dan, ayn bır küçük aıle gibi söz edilegelmiştir. Bu. ev içi- ne ve yakın çevreye biraz fazlaca dönük bir küçük ailedir. Ama birey- leri büyüktür. Kızılı bol bir Bonnard ile derin solgunluklann adamı Vuil- lard'ın üzerine son yıllarda daha faz- la dikkat yönetilmesinden mutluluk duymak gerekıyor. 'AbdülhamitDüşerken', 'Çamur', 'GönlümdekiKöşkOlmasa', İnşaat've 'Karşılaşma'öneçıkanfilmler Sinema yazarlannın adayları belli olduKültür Servisi - Dün bir araya ge- len 32 sinema yazan, SIYAD - Sine- ma Yazarlan Derneği'nin her \ıl ver- diği Türk sineması ödüllerinin 2003 yılı adaylannı belirledi. Dokuz dalda- ld beşer aday arasından daha sonra seçilecek olan 'en iji'ler, 19 Ocak Pa- zartesi akşamı Emek Sineması'nda yapılacak ödül töreninde açıklanacak. Odül için yanşacak adaylar, dün saat 11 .OO'de Beyoğlu Sineması'nda yapılan ve SlYAD Başkanı AtiDaDor- say. genel yazmanı DenizYavuz, baş- kan yardımcısı Uğur Vardan, sayman MuratÖzerve basın sözcüsü Cem Al- ünsaray'ın katıldıklan basın toplan- tısında açıklandı. Oylama sonunda adaylıklann ağu"lıklı olarak 5 film arasında paylaşılması dikkat çekti. En iyi film dalında 'Abdülhamit Düşerken', 'Çamur', 'Gönlümdeki Köşk Olmasa', 'İnşaat' ve 'Karşılaş- ma'; en iyi yönetmen daluıda Omer Kavur (Karşılaşma), ZiyaOztan (Ab- dülhamit Düşerken), EKsabeth Rj'gard - Yüksellşık (Gönlümdeki Köşk Ol- masa), Ömer Vargı (tnşaat) ve Der- vişZaim (Çamur); en iyi senaryo da- luıda ise Ömer Kavur - Macit Koper (IKarşılaşma), Zi\a Oztan (Abdülha- mit Düşerken), Elisabeth Rygard - Yüksellşık (Gönlümdeki Köşk Olma- sa), Ömer Vargı (inşaat) ve Derviş Zaim (Çamur) aday olarak belirlen- diler. Mehmet Aksın (Gönderilmemiş Mektuplar), Feza Çaldıran (Çamur), CoKn Mounier (Abdülhamit Düşer- ken), Ferench Pap (inşaat), AM Utku (Karşılaşma) görüntü dalında; Tamer Çffav' (Karşılaşma ve Hititler), Maz- hun Çimen (Gönlümdeki Köşk Olma- sa), Mercan Dede - Gökhan Kırdar (Fu-sat), Ömer Özgür (inşaat) ve Ti- mur Selçuk (Abdülhamit Düşerken) müzik dalında ödül için yanşacak- lar. En iyi kadnı oyuncu dalında tdil Fırat, Lale Mansur. Meltem CumbuL Türkan Şoray ve Yelda Ka>makçı Reynaud; en iyi erkek ojımcu dalın- daysa Çetin fekindor, Emre Kınay, Mustafa Uğurlu, Şevket Çoruh ve UğurPolat aday oldular. Yardımcı ka- dın oyuncu dalınm adaylan BinnurKa- ya, Serra \ilmaz, SunaPekm'sal, Tom- ris tnceer ve Yeşim Büber; yardımcı erkek oyuncu dalının adaylanyla Ay- taç Arman, Ahmet Mümtaz Taylan, Çetin Öner, tsmail Hacıoğlu ve Men- deres Samancılar olarak belırlendi. DenizAkkaya ile AtülaDorsaj'ın su- nacaklan gecede Türkan Şoray, Ek- rem Bora ve Orhan Aksoy'a onur; sinema yazan Rekin Teksoy ile Emek Sineması'nın işleticisi İsmetKurtu- hış'aemeködülleriverilecek. Şimdi- ye dek pek çok ödülü kabul etmeyen Metin Erksan'a ise 'Türk Sineması- nın 90. Yıh Teşekkür Plaketi' sunula- cak. Ödül gecesi, MeHkeDemirağ'ın Yılmaz Güne>r 'in ölümünün 20. yılı dolayısıyla vereceği mini konser ve Tom Crtdse'un beklenen fılmi Son Sa- muray'ın gösterimiyle sona erecek. YAZIODASI SELİM İLERİ Ben, Peter Pan... Bizim kuşaktakiler, Peter Pan'\ bir zamanlar mut- laka rüyalannda görmüşlerdir. Çocukken, epey es- kilerde. Istanbul'dayaşayan bu çocuklar, Beyoğlu'ndaki Ye- ni Ar Sineması'nın biraz çarpık çurpuk salonuna an- ne-babalanyla birlikte ginp, koltuğa oturduklannı, dar beyazperdede çok geçmeden Peter Pan rüyasının başladığını anımsıyorlar. Anımsadıklan için, çok şükür, her biri hâlâ çocuk! Peter Pan, biz çocuklar için, düşleyemediğimiz bir özgürlük, başına buyrukluk, hattaanarşizmdi. Elbet- te kâğrt üstünde, beyazperdede, düşlemde kalan bir anarşizm. Çünkü Peter Pan, serüvenlere, coşkulara atılmak için yaratıldığını bılir. Okullar, ögretmenler, dersler. özeiliklearitmetik, coğrafya, yurt bilgısi umurundade- ğildir. Bizimkiler, çizgi filmi bana seyrettirdiklenne herhal- de epey pişmandılar. Yaşamı bırdenbire Peter Pan gibi algılıyordum. Filmde şu diyaloglar var mıydı, olsa bile, biz ço- cuklann belleğine işlendi mı, kesin bir yanrt bulmak hayli güç. Ama diyaloglann 'ruh'u pek çoğumuza seslenmiş olmalı: "WENDY-(...) Peter, kaç yaşındasın? Peter, sevinçli sevinçli - Bilmiyorum, Wendy, ama epey küçüğüm. Doğduğum gün kaçtım da ben... VVENDY- Kaçtın mı niye? PETER - Annemle babamın, büyüyüp adam olun- ca neler yapmam gerekeceğini konuştuklannı işit- tim de ondan. Hep küçücük bir çocuk olarak kala- yım, oynayıp eğleneyim istiyorum. Işte bu yüzden kaçtım, Kensington Bahçeleri'ne gittim, pehlerara- sında yaşadım uzun zaman." Işte böyle... "Pehler arasında yaşamak"... Bu ne korkunç bır özlemdı. Peter Pan'ın aslını okuduktan sonra, "Perilerarasında yaşadım uzun zaman" diye başlayacak biröykünün hayalinı az mı kurmuştum... O sıralar, çocukluğumda, Peter Pan çizgı film olup çok tutulunca, saman kâğıda basılmış, renkleri bir- birine geçmiş bir çizgi roman kıtapçığı yayımlanmış- tı. ötekı çocuklan bilmem ama, ben, Peter Pan'dakı Çangırdak Çan'ın (ona bu adı Türkçede Türkçenin us- tası Bilge Karasu takmış) günün birinde evimize ge- lip, uçuşa uçuşa, dörtbir yanı ışıtacağını beklerdim. Inancımı yitirmedim. Çangırdak Çan'ın resmini bin birgüçlükle kesip pa- somun kabına saklamıştım. Böylece bu tuhaf peri, bütün zamanlanmda benimle olacak; okulda sıkıcı dersler bğrenmeye çalışırken, bir yandan da Çangır- dak Çan'la 'perice' konuşacaktım. Pasolar çocuklann korkulu rüyasıdır Ya kaybe- dersem, otobüse bindiğimde ya cebimde değılse... Zayi ilanlan: Pasomu kaybettim. Geçersızdir. Ali Se- lim lleri. Günün birinde hem pasomu hem Çangırdak Çan'ımı kaybettim. Üzüntüm sonsuzdu. Bu acı anıya rağmen, Peter Pan, altbaşlığıyla 6ü- yümek Istemeyen Çocuk, bugün de beni alır rüya- lara götürür. Her okuyuşumda bambaşka bır incelik gönlümü çeler. Sözgelimi, daha dün: "Derken, belki de yıldızlann en küçüğü, dolayısıy- la en yaramazı, pencereyipat diye sonuna dek açar, Peter Pan odanın içine uçup konar. Sırtında, giysi diye güzyapraklanyla örümcekağlanndan başka bir şey göremeyiz." Güz yapraklanyla örümcek ağlarından bir gıysi! Hayal sanatını bılmezseniz, size gülünç gelebilir. Ama bilenler için, ne harikulade giysidiro! Peter Pan iyi ki büyümedi diye düşünüyorum. Bü- yüseydi, öyküsü herkesın öyküsüne benzeyecek, hiç mi hiç heyecan uyandırmayacaktı. ÖnerUer: Kitap/ Kum Saatinde Kumkapı, Jaklin Çelik, Aras Yayıncılık. (Şiir dolu öyküler. özellikle "Istasyon Üç- lemesi".) Kitap/ Benim Sevgili Taşram, Nedret Gürcan, Dün- ya Kitaplan. (Dedıkodulardan, bayağılıklardan alabil- diğine uzak, çok duyarlı bir anı kıtabı.) Vizoiîtde Tuuba'nn bitetteri satışta • Kültür Servisi - Büyük bir merakla beklenen ve 23 Ocak'ta Türkiye genelinde 350, Avrupa'da 80 sinemada seyirci karşısına çıkacak olan 'Vizontele Tuuba'nm bilet satışlan başladı. Senaryosu Yıhnaz Erdoğan tarafından iki yılda yazılan fılmin müzikleri de, 'Kardeş Türküler' tarafından bir albüme dönüştürüldü. 'Vizontele Tuuba'nın gösterime girişiyle birlikte albüm de satışa çıkacak. K Ü L T Ü R » Ç t Z İ K K  M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle