18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 OCAK 2004 SALI 8 HABERLERlN DEVAMI TURKIYE Istanbjl Edirne Kocaeli Çanakkale Izmir Manısa Aydın Denizlı K B K B B B B B 3 0 3 3 6 4 6 2 Sınop K 6 Adana Y 13 Samsun Y 8 Mersın Y 12 Trabzon Giresun _Y 8 Diyarbakır Y 8 Y 8 Şanlıurfa Y Ankara K 1 Mardın Eskişehir K -2 Siirt Konya K 0 Hakkâri Sıvas K -1 Van Zonguldak K 4 Antalya Y 12 Kars K -1 Bırtun bolgelermız parçalı çok bulutlu, Mar- mara'nın dogusu. Iç „ , Ege. Karadenız. Iç Ana- u s l ° DIŞ MERKEZLER K -4 dolu, Akdenız ıle Doğu Helsmki K -8 veGuneydoğu Anadolu StOCkhOİm K -2 bolgeıen yağışlı geçe- . n r ı r ı r a y 1 cek YağışlarAkdenız kı- L o n a r a T * yılan, Orta ve Dogu Ka- Amsterdam Y radenız kıyılan ıle Gu- Brüksel Y neydoğu Anadolu bol- p a r : _ gesınde yağmur yağış alan diğer yerierae kar şeklınde olacak K Bonn K Münıh K 1 Zürih Berlın Budapeşte Madrıd Vıyana Belgrad Sofya Roma Atına K K Y K K K Y Y 2 -1 12 -1 2 0 10 8 K 2 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tıflıs Kahıre K Y K B B K K B -3 6 -14 12 9 7 -2 17 Taşkent Tahran Parçalı bulutiu ^ Çok bulutlu ı YagmutİL Kariı i Sulu kar •, Gok günjrtuiü GUNCEL CÜNEYT ARCAYUREK • Baştarafı 1. Sayfada Değme siyaset adamlarının anlayamadığı, Gül ile RTE'nin baş başa hazıriadığı son girişimlerr. ABD gezisinden önce Beyaz Saray'a hoş görün- mek sevdasına mı, Kıbns sorununda bir parmak ileride görünmek, yeni bir atılım, bir açılış dönemi açmak çabasına mı, ya da Türkiye'de AKP'den baş- ka söz sahibi olmadığını kanıtlama çabasına mı baölamak gerekiyor?.. Anlayan beri gelsın. Orneğin, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'agötür- düğü "arabulucu" önerisi, 23 Ocak tarihli MGK'de söz konusu olmadı. "Devletin haberiyoktu". "Rumlardan herzaman biradım önde" görünme sevdasına kapılan RTE-Gül ikilisinin son dakika ica- dı arabulucunun -Denktaş'ın bunlara söylediği gi- bi- "nasıl bir görevyapacağı" bilinmiyor. Klasik anlayışa göre, uluslararası bir sorunda ara- bulucunun görevi, "-De Soto gibi- görüşmeleri iz- leyip BM'ye rapor vermek" değil. Tam tersine göre- vi, "çözümü sağlamak". Kısacası, çözümü Batı'nın ve ABD'nin istediği bi- çimde gerçekleştirmeye çalışacak olan birinin elle- rine bırakmak! • • • Ikilinin uzun süre devleti temsil eden kurumlarla zıtlaşmamayı yeğteyen davranışlarına inanmak gi- derek zoriaşıyor. -Daha önce de birkaç kez yazdık- bu ikili MGK'de veya diğer devlet kurumlarıyta gö- rüşmelerde bulunmaya kapılan açıyor, sonra "son sözün" kendilerine ait olduğunu içeren uygulama- lara girişiyor. Dişlerini gösterme zamanı gelmiş olmalı ki; Kıb- ns soaınunda kaygan politikalardan kaygılanarak MGK'ye ümit bağlayan yayın ve söylemler karşısın- da Dışişleri Bakanı Gül, "Karar verme yetkisi olma- yan Kurul'daki istişari görüşmelerden sonra 'son kararı' hükümetin vereceğini" söyledi. Bakanlar Kurulu'na bildirmeden, MGK'yi atlaya- rak Annan'a arabuluculuk önerisi, bu kafanın ürü- nü. RTE, "Sonınun çözümünde irademizi ortaya koy- mak elbette siyasi irade olarakriskalmak durumun- dayız" diyor. Bu ifadenin tercümesi; "ulusal iradeyi biz temsil ediyoruz, son söz bize ait. MGK, falan fılan kuruma ne?" • • • Bir başka oyun yavaş yavaş sırıtıyor. Annan, RTE'nin çarpıcı bulduğu kimi açıklamalarını "Ya Denktaş?" sorusuyla karşılıyor. RTE'nin yanıtı: "Ada'da bir de hükümet var". Ne demek istiyor? Şunu demek istiyor: öteden beri Denktaş'a ka- bul ertiremeyeceği koşulları Rum tarafının, Anka- ra'nın emrıne amade, üstelik yasal açıdan sorumlu saydığı MA Talat'a yaptırmak! Washıngton'un "işinegelen bilgilehsızdırdığı" Ya- semin Çongar, iktidara bir başka müjde verdi dün- kü yazısında: ABD, -teslimiyete karşı duran son di- renmenoktamız-TSK'nin Kıbns konusundaki "tav- nnı çözümü zoriaştıncı" buluyormuş, Bush yöneti- mi "mayıstan önce referandum taahhüdünün" ya- şama geçmesini sağlamak ve direnci kırmak için MA Talat'ı güçlendirmenin, askerleri de devreye gi- recek Savunma Bakanı Rumsfeld ile ikna etme ha- zırlığındaymış! MATalat, ver-kurtulun has babası. Referanduma çoktaaan yatkın. Anavatan saymadığı ve Türk tara- fı diye tanımladığı Türkiye'nin "bunu kabul etmesi menfaatı icabı" diyor. "Daraltılmış birmetin" önerisine gelince; değişik koşullarda yeni bir metin yazılacak. Annan, -ABD zorlasa bile- kendi planını gözden çıkarma anlamı- na gelen bu öneriyi kabul edecek mi? Böyle düşünenler varsa Annan'ı RTE ile kanştırı- yor. CHP milletvekili Kemal Sağ 'AKP vergi affinı kendisi için çıkardı' MURAT KIŞLALI ANKARA - CHP Adana Milletvekili ve eski Maliye Müfettişi Kemal Sağ, geçen yıl getirilen vergi affına karşın vergi denetimle- rinde kaçakçılığın arttı- ğının tespit edilmesini. kısmen "affı kendileri için çıkarmalarına" bağladı. Sağ "Hükü- met tabii ki affi getirir- ken anayasaya 'Bir da- ha af olmayacaktır' hiikmü koyulmadığı sürece bunun kayıt dı- şını arttıracağını bili- yordu. 'Koyacağız' de- dikleri halde koyma- dıklarına ve kendileri de bu aftan yararlan- dıklarına göre, bu affi kendileri için çıkarmış olabilecekleri şüphesi güçleniyor" dedi. Ver- gi uzmanı Ekrem San- su da vergi affi ile ancak geçmışin temizlendiği- ni belirterek "Gelecek- te yine problemler ola- cak" diye konuştu. Hesap Uzmanlan Ku- rulu denetim sonuçlan- na göre 2002'de yüzde 173 olan kayıt dışılık oranının, 2003 'te yüzde 214"e çıkması, dıkkatle- ri bu yıl alınması gere- ken önlemlere çevirdi. CHP milletvekili Sağ, bugüne kadar Kayıt dışı- na yönelik Maliye Ba- kanlığı ve diğer yetkin kurumlann yeterince önlem almadığını vur- guladı. "Vergi kaçağı- nın en biiyük nedeni vergi affıdır" diyen Sağ, kaçakçılığa neden olan diğer etkenleri "Denetim elemanları- nın sayısı yetersiz. Ver- gi oranlan çok yiiksek. Enflasyon muhasebesi bu yıla kadar uygulan- madı. Yolsuzluklara ilişldn somut yaptınm- lar uygulanmadı" şek- lınde sıraladı. Sansu da vergi kaçak- çılığının ortadan kalk- ması için gerekli olan, ancak IMF'nin "Vergi gelirlerini azaltır" ge- rekçesiyle alınmasına izin vermediği önlemle- ri şöyle sıraladı: Vergi oranlan düşü- rülmeli: Insanlann öde- mekten kaçınmayacağı bir oran tespit edilmelı. Masrafların gelir- den düşülmesi: Faali- yetiyle ilgili her türlü harcamanın gider yazı- labilmesi lazım. Sosyal güvenlik ma- liyetleri düşürülmeli 303 milyonluk net asga- ri ücretin işverene düşen sosyal güvenlik payı 91 milyon Iira. Bu oran düşmediği için işveren kayıt dışına yöneliyor. 'Mayıs 2004 dönüm noktası'LEYLA TAVŞANOĞLU "Mayıs 2004'e kadar Kıbrıs sorunu ya çözülecek, ya çözü- lecek." Bu görüş dün "Kaücı Bir Çözüm tçin Annan Pla- nı'nın Değerlendirilmesi" baş- lıklı konferansta sıklıkla telaffuz ediliyordu. Konuşmacılann he- men hepsi 2004 Mayıs ayının Kıbns için dönüm noktası oldu- ğunda fıkir birliğine vanyor ve bir çözüme ulaşılamaması ola- sılığını düşünmek bile isteme- diklerini söylüyorlardı. Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı'nın (TESEV) dü- zenlediği ve Kıbns'la Yunanis- tan'dan yaklaşık 35 kişinin katıl- dığı konferansın açılış konuşma- smı yapan TESEV Yürütme Ku- rulu Başkanı Can Paker, Kıbns konusunun sadece siyasilere, diplomatlara, askerlere bırakıla- mayacak kadar ciddi olduğunu belirterek, "Burada sivil toplu- mun da söz sahibi olması la- zım"dedi. Eski Dışişleri Bakanlanndan Emekli Büyükelçi tlter Türk- men'in ilk konuşmacı olarak söz aldığı oturumda Türkmen şu il- ginç girişi yaptı: "Şimdi BM Genel Sekreteri Kofi Annan, benim planım çok külüstürdü, yeni plan üzerinde müzakere açacağım demeyecektir. An- nan Planı'nın bir dengesi var- dır. Bir taraf için oynatırsanız, öbür taraf için de oynatmak zorunda kalırsınız." '1 Mayıs'a yetişmez' Çözümün 1 Mayıs 2004'e ka- dar yetişmesinin kolay olmaya- cağına işaret eden Türkmen şöy- le devam etti: "Teknik çalışma- lar çok hızlı bir biçimde yürü- tülmelidir. KKTCnin'yeni başbakanını bekleyen görev de muazzamdır. Diyelim ki çö- züm oldu. Ama bunu uygula- ması çok zordur" Türkmen'in ardından söz alan eski Kıbns Rum lideri Glafkos Klerides'in Hükümet Sözcüsü Mihalis Papapetru da şöyle ko- nuştu: "Annan Planı uzun sü- reli ayrıhklara köprü oluştu- rabilecek bir belge. Bu plan üs- telik gerçekte gevşek bir fede- rasyon modelidir. Bu modelde Kıbns Türk tarafı onlarca yıl- dır ısrar etmektedir. Zayıf ta- raflan bile olsa bu planı uygu- larsak tıkır tıkır işler.Annan Planı bir müzakere sürecinin başlangıcı değil sonucudur." Türkiye'nin Kıbns Rum tara- finı şimdi tanımamakta ısrar et- mesi ve Kıbns'takı bir çözüm- süzlüğu desteklemesinin yanlış olabileceği mesajını veren Papa- petru şöyle dedi: "Diyelim ki 1 Mayıs'a kadar çözüm olmadı. Ama Türkiye bu arada pratik sorunlarla karşı karşıya kalacak. Türkiye Kıbns'ı tanımak zorunda ka- lacak.Ankara "da Kıbns büyü- kelçiliği açılacak. Kıbrıs bay- raklı uçaklarTürk havaliman- larına inecekler. Bu gelişmeler o zaman Ankara tarafından nasıl engellenebilecek?" Papapetru bugün Yunanis- tan'ın, Türkiye'nin AB üyeliğı- TESEV'in düzenlediği ve Kıbns'la Yunanistan'dan yaklaşık 35 kişinin katıldığı konferansta adada 1 Mayıs tarihine kadar mutlaka çözüm bulunması gerektiği üzerinde yaygın görüş belirdi. (Fotoğraf: VEDATARIK) nin en önemli destekçisi olduğu- nu vurgulayan şu sözleri söyle- di: "Yunanistan sonunda AB içinde bazı üyelerin kendisini paravan yaparak Türkiye'nin üyeliğine karşı çıktıklarının farkına vardı. Bugün Kuzey Kıbns'ta yeni bir liderlik.Tür- kiye'de de yeni bir hükümet var. Talat arkadaşıma sesleni- yonım.Artık Kıbnsb Rumlar- dan sınır kapılannda pasaport istemeyin." Çözümsüzlüğü düşünmek bile istemiyorum Daha sonra yemeğe geçildi- ğınde konuşmacı KKTCnin çi- çeği burnunda Başbakanı Meh- met Ali Talat'tı. Devlet sorumlu- luğu iyıce omuzlanna çökmüş görünen Talat, kırk yıllık bir dev- let adamı ve politikacı tavnyla şöyle konuştu: "Şu anda BM Genel Sekreteri'nin koşullan katı. Görüşmeleri belli bir ta- rihe kadar sürdürür, geri ka- lan boşlukları da ben doldu- rurum. Ardından da referan- duma sunarım. Eskiden dev- let olamamış devletlerde yapı- lan plebisitlere benziyor bu." Talat, KKTC'de bu hüküme- tin çözüm istediği için Kıbns Türk halkı tarafından seçildiği- ni belirtri. "Türkiye'de çözüm isteyen. bir tarafta da ateş to- punu karşı tarafın kucagına atıp aradan çekilme hesapları yapanlar var. Bu dinamik bir süreçtir. Sonuçta da müzake- relerin yeniden başlatılmasına ivme kazandınyor." Talat, 1 Mayıs'a kadar bır çö- züm ohnazsa Kıbns için felaket senaryoları yazılabileceğı yo- lundaki tuzaİc sorulara ıse pnm vermedi. "Bunu düşünmek bi- le istemiyorum. Bir çözüm mutlaka bulunmalıdır" dedi. IMF talimatıyla zamANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - 7. gözden geçirme çalış- malan için şubat ayı içinde Türki- ye'ye gelecek olan IMF tavnnı sertleştirirken; ekonomi yönetimi kaynak çalışmalannı hızlandın- yor. IMF 1. Başkan Yardımcısı Anne Krueger, Davos'ta yaptığı açıklamalarda, 2004 yılındaki yüzde 6.5 faiz dışı fazla hedefıne dönük önlemler alınmadan, göz- den geçirmeyi gündemlerine al- mayacaklannı söyledi. Ekonomi yönetiminde yapılan çahşmalarda, 3 katrilyon liralık bir önlem paketi üzerinde durulu- yor. Paketin değişik versiyonlan- nın olduğu belirtilirken çalışma- lann Başbakan RecepTayyip Er- doğan ve IMF yönetimine aktan- lacağı belirtiliyor. Yetkililer, ön- lem paketinin "zam, vergi artış- lan veya harcama kısıtlayıcı dü- zenlemeleri" içerebıleceğini be- lirtiyor. Kesin kararın IMF'yle birlikte alınacağı belirtiliyor. Bürokratlann 2004 yılındaki yüzde 6.5'lik faiz dışı fazla hede- fi için alacaklan 3 katrilyon lira- lık önlemlerin başlıcalannı ise "akaryakıtta ÖTV artışı" ve 1 yıldır zam yapılmayan doğalgaz ile elektriğe 2004 yılı enflasyon hedefi kadar zam yapılması oluş- turuyor. Başbakan Erdoğan'ın ABD'deki temaslannın da önlem- ler ve IMF'nin tavnnda belirleyi- ci olacağı belirtiliyor. Buna göre, ABD yönetiminin IMF'den daha ılımlı davranmasını isteyebılece- ği, böyle bir durumda da kaynak paketi konusunda fonun çok ıs- rarcı olmayabileceği ileri sürülü- yor. Dünya Ekonomi Forumu'na katılmak için Davos'ta bulunan IMF 1. Başkan Yardımcısı Anne Krueger ise Türkiye'yle ilgili net mesajlar verdi. Gözden geçirme çalışmalannı tamamlamak ıçın. hükümetin çalışan ücretleri ve emekli maaşlanndaki artışlann malıyetiyle ilgili karar almasmı beklediklerini söyleyen Krueger, "Bu konunun açıklanmasının ardından IMF, Türkiye'ye dö- necek" dedi. "Hükümetin, makroekonomik çerçeve>i \üz- de 6.5 faiz dışı fazlaya göre tu- tacaklannı çok açık bir şekilde söylediklerini" belirten Krueger, "Bu önlemler gerçekten yerine getirilene kadar, gözden geçir- me}! dikkate almayacağız" diye konuştu. Erdoğan'ınsöderinetekyp Sebtfvemeyveelyakcah ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ekonomi yöneti- minin yeni bir kaynak paketi için hazırhklara başlaması. Başbakan Recep Tayyip Er- doğan'ın geçen haftaki sözle- rini de tekzip eder nitelikte. Erdoğan, geçen hafta grup toplantısında yaptığı değer- lendirmede, "zam yapıla- cak" yönündeki duyumlan yalanlayarak "Biz kimsenin talimatıyla zam yapmayız" demişti. Seçim döneminde "popülizm" yapmayacakla- nnı belirten Erdoğan, "Biz asla popülizme tenezzül et- meyeceğiz. AKP'nin seçim için ulufe dağıtmaya. oy top- lamak için ekonomik den- geleri sarsmaya zerre kadar ihtiyacı olmayacaktır" de- mişti. Erdöğan, "Eğer zam yapılması gerekirse zam ya- püır. ama biz birileri talimat verdi diye zam yapmayız" diye konuşmuştu. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan da, yeni bir kaynak arayışı içerisine girildiğini doğrulamış, ancak bu kayna- ğuı içerisinde zam ve vergi ar- tışının olmayacağmı savun- muştu. ANKARA (Cumhuriyet [ Bürosu) - Türkiye'yi etkile- ! yen kar ve sel felaketlerinin I "manava" yansıması, bay- '< ramdan sonra olacak. Ankara Sebze ve Meyve Komisyon- J culan Derneği Başkanı Yük- sel Tavşan da şu anda son do- ğal olaylann fiyatlara yansı- madığını belirterek "Bu fela- ketlerin acısı, bayramdan sonra çıkar" dedi. Özellikle Akdeniz'deki üre- tim bölgelerinin yerle bir ol- duğunu belirten Tavşan, bu durumda en büyük zaran üre- ticinin gördüğünü kaydetti. Piyasadaki mevcut fiyatlann ise halen normal düzeyde bu- lunduğunu vurgulayan Tavşan şöyle devam etti: "Patates, havuç, karnabahar gibi ürünlerde fiyat 500 bin lira- yı geçmiyor ve üretici sıkın- tı yaşıyor. Üreticiyi zarar- dan kurtaracak çözüm an- yoruz. Ancak sera ürünle- rinde sıkıntı olduğu doğru. Bu sıkıntı bayramdan sonra artarak sürecek." Tavşan, en büyük sıkıntınm portakal, mandalina gibi turunçgiller \e fasulyegibi seraürünlerin- de olacağını \ıırguladı. ürr Oy pusulası belirlendiANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Yüksek Seçim Kuru- lu'nda (YSK) yapılan kura çek- me işleminin ardından 28 Mart yerel seçimlerinde kullanılacak oy pusulasındaki partilerin sıra- laması belli oldu. 22 partinin ka- tılacağı seçimlerin oy pusulasın- da, DEHAP ilk sırada, AKP 6. sırada, CHP 16. sırada, MHP ise son sırada yer alacak. YSK Baş- kanı Cengiz Erdoğan, yerel se- çim için bütçeden 75 trilyon Iira aynldığını, 10 trilyon lira daha ek kaynağa gereksinim duyula- bileceğini bildirdi. Erdoğan, se- çimin maliyetinin 85 tnlyon lira civannda olacağını bildirdi. 28 Mart yerel seçimlerinde kullanılacak birleşik oy pusula- sında partilerin yerinin belirlen- mesi amacıyla YSK'de parti tem- silcilerinin katılımıyla kura çeki- mi yapıldı. Kura sonucuna göre partilerin oy pusulasındaki sıra- lamalan şöyle oluştu: DEHAP (1), EMEP (2), DSP (3), ANAP (4), BTP (5), AKP (6), BBP (7), ÖTP(8),ÎP(9).ÖDP(10),LDP (11),TKP(12), DYP(13),ATP (14), MP (15), CHP (16), GP (17). YTP (18), SHP (19), SP (20), DP (21). MHP (22). Erdoğan, seçmen kayıtlan bil- gisayar ortamında olan 33 ilin sandık sayısının 96 bin 327, seç- men sayısının 26 milyon 500 bin olduğunu belirterek bılgisayar ortamında olmayan 48 ilin san- dık sayısının 75 bin 677, seçmen sayısının da 19 milyon civannda olduğunu söyledi. 3 Kastm se- çim rakamlanna göre. 172 bin 4 sandık ve 41 milyon 391 bin 290 kayıtlı seçmen bulunduğunu be- lirten Erdoğan, "Bu sayılara yüzde 5-7 ilave yapılırsa ger- çek rakamlara ulaşılır" dedi.. GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada bi görünen, ancak özünde ekonominin hukuk ze- minınde, kayıtlı biryapıyabürünemediğini ortaya koyan üç gelişmeyi paylaşalım. Maliye Bakanlığı 2003 yılına "barış" slogan- larıyla girmişti. Vatandaşla devlet barışacak, vergi borçlarının çok çok büyük bir bölümü in- dirilecek, bir başka deyişle devlet alacaklarının- çoğundan vazgeçecek, bunun karşılığında da vatandaş indirimli vergi borcunu düzenli olarak ödeyecek..ti! "ödeyecek" sözcüğünün sonuna "ti" ekini getirdik. Zira mükellef hükümeti "f/"ye aldı! Anadolu Ajansı iyi bir çalışma yapmış, vergi kaçırma oranlarını hesaplamış. 2002'de yüzde 173 seviyesindeki kaçak oranı 2003'te yüzde 214'e çıkmış. Vatandaş gösterdiği her 4.5 mil- yonluk gelire karşılık 9.5 milyon lira kaçırmış. Bunca barıştan, indirimden sonra 86.8 katril- yonluk vergi geliri bekleyen Maliye son 9 yılın en kötü sonucuyla karşılaşmış ve hedefin 2.8 kat- rilyon gerisinde kalmış. Uzun sözün kısası, va- tandaş şöyle düşünmüş: "Hükümet bu kadar vergi indirimi yapıp barış- mak istediğine göre, bunu seneye de yapar..." Sonuç olarak Maliye'nin girişimi başarısız a- ma, Maliye Bakanı çok başarılı! Öteki iki konunun zamansal olarak da çakış- ması Türkiye tipi bir kara mızah. Almanya'da Der Spiegel dergisinde Michael Fröhlingsdorf imzasıyla "Türkişiyenipazar" başlıklı bir haber- araştırma yayımlandı. Buna göre Almanya'da yaşayan 200 bin Türk "Islamcı holdingler" tara- fından aldatıldı. Herhangi bir yasal zemini olma- dan toplanan yaklaşık 5 milyar Euro'nun geri dönmesi çok zor. Bu toplama işini yapanlar şu sloganı kullanmışlar: "Verdiğinız para karşılığında haram faiz değil, ondan çok daha yüksek kâr payı alacaksınız." Köln Savcılığı bu yöntemle para toplamanın dolandıncılık olduğu görüşüyle hareket edip so- ruşturma başlatmış. Alman meslektaşımız ha- berin bir yerinde, dolandırıldıkları için mahke- meye başvuranlara, avukatlarının ne dediğini yazmış: "Elinize hisse senedi olarak verilen kâğıtları tuvalet duvanna asın." Der Spiegel'in konuyu kaleme aldığı şu gün- lerde bizim Meclis'te de bir yasa tasarısı kale- me alınıyor. Halen Adalet Komisyonu'ndaki ta- sarıya göre, değişik yöntemlerle para toplayıp zor duruma düşmüş şirketlerin kurtarılması he- defleniyor. Eğer şirket, alacaklılarının yüzde 50'si ile anlaşabilirse, devlet o şirkete, "tamam kardeşim, borçlannı yeniden yapılandırıyorum" diyecek. Aynı tasarıya göre, zor durumdaki bu tür şirketlerin iflas etmesi de zorlaştırılacak, sü- reç 1 yıldan 5 yıla uzayacak. Almanya'da yasal kabul edilmeyen para top- lama işleminden sonra bu paraların Türkiye'de yatırım yapılıyormuş gibi kullanılması, işlersar- pa sarınca, "alacaklarınızın üzerine birbardak su için" denecek kadar pişkin davranılması bizim iktidarımıza göre son derece normal, hatta des- teklenmesi gereken bir durum! Doğu Aktulga Hafta sonunda yaşamını yitiren eski Ege Or- du Komutanı Orgeneral Doğu Aktulga bugün toprağa verilecek. Aktulga'yı 199O'lı yılların or- tasında tanımıştım. Sonrasında da zaman za- man sohbet etme ortamımız oldu. Ülkenin he- men bütün sorunlarını şu temele dayandırırdı: - Eğitim sistemimizdeki bozukluk! Bir ülkenin "ulusal gücü"nü, bilimden askeri- yeye, ekonomiden siyasete tüm güçlerin birle- şimi olarak tanımlar, bağımsızlık için her alanda ileri olunması gerektiğini savunurdu. Ata- türk'ün, "Ufku görmek yetmez, asıl olan ufkun ötesını görebilmektir" sözünü çok yinelerdi. O'- nun ıçın tek tümce söylemek gerekirse şu de- nebilir: Türkiye ile nefes alıp verirdi! Işıklar içinde yatsın... ankcum o ktv.ttnet.net.tr CHP'li Gazalcı'dan sert elestiri 'Bakan Çelik tarikat okullannı savunuyor' ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - CHP Denizli Milletvekili, TBMM Mılli Eğitim Komisyonu üyesi Mus- tafaGazalcı, Mılli Eği- tim Bakanı Hüseyin Çelik'in "özel okul kurmak isteyenlere açık çek verdiğine" ılişkin sözlerini anımsa- tırken "Özel okul de- diklerinin çoğu tari- katların elindeki, Fet- hullah Hoca'nın dene- timindeki okullardır" dedi. "MEB, Sayın Çe- lik'in babasının çiftliği değildir" diyen Gazal- cı, kadrolaşma konu- sundaki araştırma öner- gelerinin nedilikle gö- rüşülmesini istedi. Ga- zalcı. Çelik'in Antal- ya'da düzenlenen özel okullarla ilgili sempoz- yumda yaptığı konuş- maya dıkkat çekti. Çe- lik'in "okul satışlanna karşı çıkanların ko- münizmi yaşatma ça- basında olduklannı, CHP lideri 5 bin kere kadrolaşma var, dese de umurunda olmadı- ğını, özel okullara kar- şı çıkanların sosyalist- lik adına karşı çıktık- larım" söylediğini ak- taran Gazalcı, "baka- nın ölçüyü kaçırdığı- nı" savundu. Çelik'in Cumhuriyet tarihinde görülmemiş partizanca bir kadrolaşmaya girdi- ğini vurgulayan Gazalcı sözlerini şöyle sürdür- dü: "Şimdi de 10 bini açık olan yurt çapında 50 bine yakın okul mü- dürünü değiştirmek için müdür atamala- nnda mülakat yönte- mini getirdi. Laik eği- timi, öğretim birliğini bozan bu kadrolaşma- yı gizlemek için ucuz, komünist, sosyalist, suçlamalannı getiri- yor. Bunlara kimse İkanmaz."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle