18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11OCAK2004PAZAR 8 HABERLERIN DEVAMI TURKIYE Istanbul Earne Kccaeli Çanakkale Iznir Marıisa Aydın Denizli Y PB Y Y Y Y Y Y 5 3 7 6 13 9 13 9 Sınop Samsun PB 8 PB Trabzon PB Giresun PB 13 Ankara Eskişehır K3 Konya K 0 Sıvas PB -3 Zooguldak B 4 Antalya Y 15 Kars Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Sıırt Hakkâri Van Y Y K Y K Y K K 14 14 5 7 4 6 1 -1 K -8 Tum yurt parçalt çok bulutlu, Marma- ra'nın güney ve do- Oslo âusu, Ege. Akdenız. H elsinki DIS MERKEZLER PB -1 Berlın B 1 PB -6 Budapeşte B -3 PB 3 Madr,7 ? B 16 rademz'ın ıç kesımle- mleDoğu ve Güney- Amsterdam Y 9 Belgrad doğu Anadolu bolge- Brüksel Y 8 Sofya lerı yağışlı olacak Parıs Y 9 Roma PB -1 Y 12 Hava sıcaklığı bıraz Bonn artacak. Münih 7 Atina B K 4 Zürih K 6 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tıfhs Kahire B B PB Y PB Y PB Y -9 16 -9 11 11 8 0 18 •Tahran Parçalı bulutlu Sısı , Buldtlu * otılutİL ^ • f c Yağmurlu Sulu kar , Gok gurültulü G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada ye'yi "Islam deviet planı içinde düşündüğünü" söylüyordu. Şimdi biri başbakan, diğeri başbakanlık müs- teşarı. Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş. RTE, Dinçer'in önceki yıllarda yazdığı biryazı- dan dolayı eleştirilerie karşılanmasını elbette "çir- kin biryaklaşım tarzı" diye niteleyecek, Dinçer'i savunurken doğrudan kendi geçmişi- ni, kendisini savunuyor. Durum bu kadar açık. Başbakanlık müsteşarı 1995'teki görüşlerine bugün de bağlı olduğunu söylüyor. Aynı çizginin adamı, patronu RTE de Dinçer'i savunurken bir bakıma geçmişine bağlı olduğunu kabul etmiş olmuyor mu? Devir öyle bir devir. Etkin kurumları yönetenle- rin, sivil toplum kuruluşlarının, muhalefetin, med- yanın gözü önünde adamlar devletı tepeden tır- nağa Islamlaştırmaya giriştiler, başanyla yürütü- yorlar. Manşetler hava cıva. Arada bir ikı ses yük- selir gibi oluyor. O kadar. RTE, Berlin'de "Avrupa'nın bütünleşme süre- cinde gelinen noktada Atatürk'ün yol gösterici- liğine inandığım" söyledi. Atatürk'e gerçekten inandığından, bağlılığından mı? Yok canım. Ata- türk bunlar için can simidi. Yaptıklan yapacakla- n işlere, yedikleri nanelere bir örtü. Batı'nın yut- tuğu bir sığınak. Daha dün Kemalizme küfredercesine saldıran kişi, RTE. Türkiye'nin 1923'ten bu yana -tabii haz- ret iktidara gelinceye kadar- sürekli gerileyiş için- de olduğunu, cumhuriyette geçen yılların boşa harcanmış yıllar olduğunu söyleyen de RTE. Ne çare, değiştim, geliştim laflarıyla toplumu uyutan, asıl amaçlannı, yıllarca önce açıkladıkla- rı amaçlan gizleyerek her açıdan takıyye üslu- buyla laik rejimi koruyup kollamakla görevli olan etkin kurumlarla alay edercesine bildıklerini oku- yorlar. RTE Dinçer'i yerinden almayı, Dinçer de istifa etmeyi düşünmediğine göre; başbakanla müste- şarı saptadıkları yolda başarılı olabilmek için bü- rokratlan yeterince değıştirdikten. deviet yapısıy- la yeterince oynadıktan sonra... deviet felsefesi- ni (Islami anlayışa uygun biçimde) değiştirmeye yönelirlerse... Halk bunlan seçti, iktidara getirdi, halka karşı mı çıkalım, ne yapalım diyerek bugünkü gidişe la- kayt kalan, omuz sılkip geçenler, o adı etkine çık- mış, ama başındakilerin iktidarla çatışmamak için dümen suyunda gitmeye çalışan yöneticileri par- maklarını bile oynatmayacak. • • • örneğin, çözümsüzlük çözüm değildir gibi bir sloganla ortaya çıkan AKP hükümeti, -son geliş- meler ve açıklamalan gösteriyor kı- Annan Planı çerçevesinde görüşmelere hazır olduklarını ilan ettikten sonra, Atina ile Güney Rum yönetimiyle birlikte Kıbns sorununu 1 Mayıs'a kadar çözüm- leyeceklerine inanıyor. Ankara'nın, onca aydır bekledikten sonra bir- den hazırtamaya başladığı planı açıklayacak du- ruma gelmediği şu sıralarda, ABD'den yeni da- yatmalann işaretleri alınmaya başlandı. 1 Mayıs'a kadar anlaşacaksınız, diyor. An laşa- madığınız noktalar olursa BM Genel Sekreteri derhal devreye girecek. Ister kabul et ister etme; kendi çözümlerini anlaşmaya koyacak. 30 gün içinde taraflar kabul etmedikleri öğeleri içeren an- laşmayı referanduma sunacaklar. ABD, Türkiye'yi, KKTCyi öyle bir yerinden ya- kalıyor ki referandum tarihini önceden açıklata- rak görüşme masasına oturtmayı istiyor. Hükümet, referandum tuzağından kaçınmanın yollannı arayadursun, "dostlanmız" yeni tertipler peşıne düşmüşler bile. Korkulacak bir şey yok. Bizimkiler bukalemun gibi değişiverir. Dayatmaları "makul gören bir si- yaset" diye algılayabilirler. Baksanıza, 1 Mayıs'a kadar çözüm yoksa her şey yanar kül olur diye TV'lerde, sütunlarda avaz avaz bağıran yalakalar, ver kurtulcular, ağız de- ğiştirdi. Düne kadar bu havayı basanlar şimdi, "Kıbns görüşmeleri 1 Mayıs'ı da aşabilir" deme- ye başladılar. RTE, "Başı açıkla kapalı olanlar banş içinde ya- şasın" diyor. Yann bakarsınız, Rumlar kuzeye ge- lip Türkleri evlerinden, tarlalanndan atsın ama, kalan Kıbnslı Türklerle Kıbrıslı Rumlar barış için- de yaşasınlar diyebilir. Dilın kemiği yok! Bumin'den Kutlu'ya sert tepki 'Belli bir amaca hizmet ediyor' ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Anaya- sa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin. AKPlı Fehmi Hüsrev Kutlu'nunTBMM'dekı mareşal ünıformalı Ata- türk fotoğrafuıdan "ra- hatsızlıklık duyduğu- nu" açıklamasına tepki gösterdi. Bumin, Kut- lu'nun açıklamalannın "bir amaca hizmet et- tiğini" belirttı. Ankara Barosu'nca düzenlenen "Uluslara- rası Hukuk Kurulta- yı" kokteyline katılan Bumin, gazetecılerin sorularuu yanıtladı.Kut- lu'nun açıklamasının ammsatılması üzerine Bumin, "Herhalde bir düşündüğü var, bir amaca hizmet ediyor, bir yerlere mesaj ver- mek istiyor" karşılığını verdi. Bumin, Kut- lu'nun amacının ne ola- bileceğinin sorulması üzerine de, "Gazetede okuduğumuza göre. tarikatlarla falan ilgi- si var galiba, öyle anla- şüıyor" dedı. Bumin, "Genç Par- ti'ye ödenecek Hazine yardımına ihtiyati ted- bir konulması istemiy- le" ilgili bir soru üzeri- ne, konuyu gazeteler- den öğrendiğini anım- sattı. Bumin, "Böyle bir başvuru olmuş, ni- ye bana söylemediler" diye şaşırdığını belirte- rek konuyu pazartesi günü görüşemeyecekle- rini, bu konunun pazar- tesi günkü mahkeme gündeminde bulunma- dığını kaydetti. Cumhurbaşkanı basını uyardıI Baştarafı 1. Sayfada ve ekonomik koşullannın iyileştirilmesiy- le olanakh olduğunu belirten Sezer, şu gö- rüşleri dile getirdi: "Basın çalışanlarının kişisel çıkar gö- zetmeden, kamu yararını göz önünde bulundurarak, tarafsız ve ilkeli haberci- lik anlayışını benimsemesi, basın organ- larının asıl amaçlarının dışında kulla- nılmasının önlenmesi, basın özgürlüğü- nü ve dolayısıyla demokratik gelişmeyi sürekli kılacaktır." TGS Yönetim Kurulu'ndan yapılan açık- lamada, gazetecilere ilen haklar getiren 212 sayılı yasanın değiştirilmesi gibi söy- lemlenn altında yasanın tümüyle ortadan kaldınlması niyetınin gizlendıği belırtıldi. Medya sahiplennden gazetecilerin yasal ve sendikal haklanna saygi duyulması ve 212 sayılı yasanın uygulanmasını isteyen TGS, şu görüşleri dile getirdi: Basın klrlillkten kurutulamadı " 150 yıllık geçmişi olan Türk medya- sı, bugün çeşitli çıkar çevrelerinin sahip- liği altında her yıl daha da artan buna- lımdan ve kirlilikten bir türlü kurtula- mamaktadır. Mevcut medya sahipliği ve onların iş takipçiliğini ve tetikçiliğini yapmak amacıyla kilit noktalara yerleş- miş kalemşorlar, kişilik haklarını ve fi- kir özgürlüğünü yok sayarak yarattıkla- n medya terörü ve yargısız infazlarla ga- zetecilik mesleğini çıkar çatışmalarının bir aracı haline getirdiler. Medya bu sa- hiplik yapısıyla toplumu boğmaktadır, toplumsal hafızayı yok etmektedir; kav- gayı, gerginliği. lümpenliği körüklemek- tedir. Toplum böyle bir medya sahipliği- ne ve onların çıkarları doğrultusunda kalemlerin oynatıldığı köşelere layık de- ğildir." Çıkar ilişkilerine son verllmelll Medya ile basın dışı tıcaret, finans sek- törü ve deviet ihaleleri arasındaki ilişkinin kesilmesı ıstenen açıklamada. "Bu şartlar yasal olarak teminat altına alınmadan medya sahiplerinin kişisel çıkarlarına hizmet eden yayıncılığın önüne geçile- bilmesi miimkün olamamaktadır" de- nildı. Açıklamada, editoryal bağımsızlığın tamamen elden gıttığı, otosansürün zıhin- lerde yer etmeye başladığı kaydedildi. Siyası ıktıdarlarla medya sahipliği ara- sındaki çıkar ilişkilerine son venlmesi ge- rektığı bildinlen açıklamada, "İktidar yet- kililerinin emekçileri küçümseyen, ga- zete çalışanlarını soru sormaktan ve olayları sorgulamaktan ahkoyan, adeta bir sansüre zemin hazırlayan tavır ve açıklamalan rahatsızhk vericidir" de- nildi. Açıklamada, medyada zihniyet dev- rimi olmazsa toplumsal geleceğin de yiti- rileceği behrtilerek, herkes sorumluluğa çağnldı. TBMM Başkanı Bülent Arınç mesajın- da, basın özgürlüğü olmadan ve topluma ait işler hakkında eleştiri ortamı bırakıl- madan kamuoyunun demokratik görevle- rini yerine getiremeyeceğini belirtti. Arınç, medyanın, demokrasi ve cumhuriyetin da- ha da kökleşmesi, birlik ve beraberliğin korunmasının en önemli güvencelerinden olduğunu anlattı. Başbakan RecepTayyip Erdoğan mesajında. demokrasinin vazge- çilmez unsurlan arasında yer alan basının, kamuoyunun oluşturulması. fikirlerin ser- bestçe ve hoşgörii ortamında tartışılmasın- da önemli bir sorumluluk taşıdığını bildir- di. Erdoğan "Görsel ve yazılı basınımız son teknolojik imkanlarla her geçen gün kendini yenileyerek ulusal ve uluslarara- sı düzeyde başanyla yayınlarını sürdür- mektedir" dedi. Deviet Bakanı BeşirAta- lay mesajında. toplum adına doğruyu ve gerçeğı arayan gazetecinin kendi özlük haklanyla ilgili hiçbir kaygı duymaması gerektiğini belirterek, çalışma banşının perçinlenmesinin sektörün verimliliğini ve toplumun gücünü arttıracağını kaydetti. Atalay, iletişim alanında başlattıklan yasal çalışmanın sürdüğünü belirtti. 'Yaşanan olay çok müessiftir 9 ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Basın Konseyı Başkanı Oktay Ekşi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan a bir mektup göndererek gazeteci Nuri Sefa Erdem ile yaşanan olayın "çok müessif" olduğunu bıldirdı. Ek- şı. "Sizden demokratik bir ül- kenin hoşgörülü başbakanı ol- manızı ve bulunduğunuz konu- mun gereklerine göre davran- manızı beklemek tüm insanla- nmızın hakkıdır" dedı. Açıklamada, Ekşı'nın, yılbaşı gecesi Erdoğan ile gazeteci Er- dem arasında yaşanan olayla ılgı- li olarak Erdoğan'a mektup gön- derdiğı bildırildi. Ekşi mektu- bunda, Basın Konseyı Yüksek Kurulu'nun verdığı görev uzen- ne konu>oı Başbakan hanç olaya tanık olanlann tek tek bılgisıne başvurarak inceledığini kaydetti. Ekşi, şu görüşlere yer verdi: "Ne sizin basını ne de basımn sizi sevmesi gerekli veya zorunlu- dur. Ama sizin basın dünyasın- dan veya basın mensupların- dan asgari düzeyde bazı bek- lentileriniz varsa basın dünya- sının da sizden öyle beklentile- ri var. Yaşanan olay çok mües- siftir. Hem olayda adı geçen meslektaşımızın maruz kaldı- ğı muamele nedeniyle, hem de basına karşı tutumunuzun bu şekilde sürüp gitmesi nedeniy- le müessifrir. Sizden demokra- tik bir ülkenin hoşgörülü baş- bakanı olmanızı ve bulunduğu- nuz konumun gereklerine göre davranmanızı beklemek sade- ce biz gazetecilerin değil, tüm insanlarımızın hakkıdır." AFİD Başkanı Demirdere 'Hassasiyetin sürmesini Gül,Hatemi'ylegörüştütran Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, dün Tahran'a resmi bir zi- yarette bulunan Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ü kabul etti. Gül, Hatemi'den önce de Cumhur- başkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Arif tarafından kabul edildi. lran temas- lan sırasında Dışişleri Bakanı Kemal Harrazi ile de görüşen Gül ve beraberindeki he- yet, bugün Tahran'dan Ankara'ya hareket edecek. (Fotoğraf: AA) Belçika'da da türban yasağı Haber Merkezi - Belçika Başbakan Yardımcısı Patrick Dewael, mahkemelerde, okul- larda ve kamu binalannda dini sembollenn yasaklanmasına ilişkin yasa çıkanlması çağn- sında bulundu. AJTII zamanda tçişleri Baka- nı olan Dewael, Belçika gaze- telerinde yayımlanan mektubu- na göre, Fransa'da benzeri ya- sak planlannı destekledığini belirterek,"Aynı şeyi bizim ül- kemizde de yapmalıjız'" dedi. Hükümetin her koşulda taraf- sız olması ve öyle temsil edil- mesı gerektiğini belirten De\va- el, şunlan söyledi: "Bu, polis nıemurlarının. hâkimlerin ya da okullarda öğretmenlerin özel dini semboller ve türban takmaması anlamına geliyor. A\nca, okullardaki öğrenci- lerin özel dini semboller ya da türban takamayacağı çok açık." Bu tür bir yasaklama gı- rişiminin, Belçika'da etnik ger- ginliği ateşleme riski ve enteg- rasyon sorunlan yaratabilece- ğine dikkat çekihyor. bekliyoruz' Haber Merkezi - Araştırmacı tlaç Firmalan Derneği (AFÎD) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Altan Demir- dere, ilaçta veri koruması ve imtiya- zı konusunda Sağlık Bakanlığı'nın çalışmalannı takdirle izlediklerini belirterek "Bakanlığın konuya gösterdiği hassasiyeti sürdürme- sini bekliyoruz" dedi. Konuya ilişkin önceki gün düzen- lediklen basın toplantısında piyasa- ya sunulan ılaç dosyalannın a>nen kopyalandığı konusundaki sözleri- ne açıklama getiren Dr. Demirdere, şunlan söyledi: "Biz kimseyi zan altında bırak- mak niyeti ve isteği ile bunu söy- lemedik. Ama çok yakın bir zama- na kadar bu sektördeki herkesin bildiği ve söylediği bir şe\i dile ge- tirdik. Bu dosyalann elde edildiği gerçeği herkes tarafından bilini- yor. Ama bunların nereden elde edildiği bilinmiyor. Kinıse de bu konuda kesin bir şey söyleyemez, bir iddiada bulunamaz. Bunu ba- sın toplantımızda da dile getirdik. Sağlık Bakanlığımızı suçladığımız kesinlikle doğru değildir. Veri ko- ruması ve imtiyazı önemli bir ko- nudur ve bu konuda Sağlık Ba- kanlığımızın çalışmaları sürmek- tedir. Çalışmaları takdirle izliyor, Sayın Başbakanımızın da konu- nun çözümü için gösterdiği hassa- siyete teşekkürü borç biliyoruz." 6 AKP Kızılay'ın onurunu zedeledi' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - îçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, TBMM Araştırma Komisyonu'nun Kızılay'ı yaş- lanmış, yolsuzluğun var olduğu kunıluş olarak ortaya koyduğunu belirterek "Baş- müfetrişlerin tespitlerine göre, yolsuz- luk olaylannın bizzat genel merkez yö- neticilerince icra edildiği ortaya kon- muşrur" dedi. Aksu. Kızılay'ı yeniden ka- ra gün dostu yapacak önlemlerin alınaca- ğını söyledi. Görevden alınan Kızılay Baş- kanı Ertan Gönen ise hukuki yollara baş- vuracaklannı bildırdi. Aksu, yaptığı açıklamada. Kızılay Der- neği, genel merkez kurulu, yönetim kuru- lu ve denetçiler kurulunun görevlerine ba- kanlığının teklifi ile Bakanlar Kurulu ka- ranyla son verildiğinı anımsattı. Karann oldukça zor alrndığını kaydeden Abdülka- dir Aksu, "Türk Kızılayı yalnızca Türki- ye Cumhuriyeti devletinin vatandaşları açısından değil, dünyanın neresinde olursa olsun, felakete uğramış her insan için özel bir anlamı olan bir kurumdur" dedi. Kızılay' ın 17 Ağustos depreminin ardın- dan yıpranma sürecine girdiğini belirten Aksu. iddialar üzerine sorunu çözmek amacıyla araştırma komisyonu kurulduğu- nu söyledi. Aksu. komisyonun çalışması sonucunda, Kızılay'ın yaşlandığı. kendini yenileyemediği ve jolsuzluğun varolduğu- nun ortaya konulduğunu anlatırken. kurum hakkında bakanlıkJann 200'e yakın konu- da inceleme yaptığını bildirdi. Bakanlar Kurulu karanyla görevden alı- nan Kızılay Başkanı Gönen, hukuki yolla- ra başvuracaklarını belirterek "Kızılay'da sistem bozulmuştur. Bozulan bu sistem düzeltilmezse, Türkiye'de yakında bir Kızılay olmayacak" dedi. Gönen, Renda Köşkü'nde düzenlediği basın toplantısında, Türkiye Kızılay Der- neği'nin 135 yıllık tarihinde böyle bir gö- revden alma uygulamasının ilk kez yaşan- dığını belırterek AKP hükümetinin bu tu- tumuyla Kızılay'ın imajını, güvenilirliği- ni ve onurunu zedelediğini söyledi. G U N D E M MLSTAFA BALBAY I Baştarafı 1. Sayfada 2- Dünyamızda önümüzdeki 50 yıl içinde bir milyona yakın canlı türü yok olacak. Nature der- gisi raporu yayımlarken bunda en büyük sorum- luluğun ABD'ye ait olduğunu vurguladı. Birinci haber, insanoğlunun büyük başarısı. Ha- ni aydaki ilk adım için yapılan, "insan için küçük, insanlıkiçin büyük ad/m "tanımına gönderme yap- mak gerekirse, Mars'tan gelen ilk renkli görüntü- ler, kartpostal için basit bir fotoğraf ama bilim için büyük bir kart. Avrupa Uzay Ajansı, Beagle-2 uzay aracını Mars'a gönderdi. Araç 25 Aralık'ta Mars'a indi a- ma, o günden beri haber yok. Ya teknolojik bir ka- za yaşandı ya da uzay aracı Mars'ın haline kahro- lup kendini kaybetti! Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi'nin (NASA) 10 Haziran'da uzaya gönderdiği Spirit (peri) adlı robot keşif aracı ise 4 Ocak'tan bu yana dünyaya fotoğraf geçiyor. Gazeteler Mars'tan gelen görüntüler için şu başlıkları kullandılar: "ABD, Avrupa'yıyine atlattı..." "Mars'ın fethi..." "Mars'ın en yakışıklı hali..." Fotoğraflar gerçekten ilginç ama, ne ölçüde yakışıklı? Çıplak kızıl toprakların arasında, oval kaya parçaları... Başka bir şey yok. Peri, yakışık- lı gezegende yaşam behrtisi anyor. Şu ana dek bu- lamadı. O fotoğrafları Mars'tan habersiz bir kişiye gös- terseniz sorar: Burası büyük bir felaketten sonra çoraklaşmış, insanoğlunun terk ettiği bir yer mi? Kızılderili reisinin uyarısı Nature dergisinin yayımladığı raporla ilgili ha- berterse şu başlıklarla yer aldı: "Dehşet raporu..." "Kıyamet alameti..." Iki yıl süren araştırma sonucu hazırianan rapor, Güney Afrika, Avustralya, Brezilya, Meksika ve Kosta Rika'yı kapsıyor. Dünyada bugünkü çevre kirliliği devam ederse, küresel ısınma da sürecek. Işte bunun sonuçlan: - 2050'de 4400 bitki türü yok olacak. - Güney Afrika'daki çiçek açan brtkilerin yüzde 30'u yok olacak. - Avrupa'daki kuşların yüzde 25'i yok olacak. - Toplam 1 milyon canlı türü bu tehditten payı- nı alacak. - Küresel ısınmaya da neden olan çevre kirlili- ğinin üçte birini tek başına ABD üretıyor. Bugün, Ortadoğu'dan Kuzey Afrika'ya kadar çöl olan pek çok yerin binlerce yıl önce dev ağaç- ları ve milyonlarca canlıyı barındıran bir coğrafya olduğu anımsanırsa Nature dergisinin raporu hıç de yabana atılır cinsten değil. Insanoğlu Mars'a ulaştı ama, dünyanın da Mars'laşması için her şeyi yapıyor. Hani Mars'a gi- derken dünyamız mars oldu, desek yeridir. Ne zaman bu tür haber okusam, Kızılderili re- isi Dwan'ın, yüzyıllardıryaşadıklan toprakları terk etmesini isteyen ABD Başkanı'na 1885'te yazdı- ğı mektup aklıma gelir. Bu mektubun son bölü- münden birkaç paragrafı paylaşalım: "Canlılann yok edildiği bir dünyada insanın ru- hu yalnızlıktan ölür gibi geliyor bize. Unutmayın, bugün canlılann başına gelen, yann insanların ba- şına gelir. Çünkü bunlar arasında bir bağ vardır.. ...Bu dünyadaki her şey ailenin bireylerini birbi- rine bağlayan kan gibi ortaktır. Bu nedenle dünya- nın başına gelmiş olan her felaket insanın da ba- şına gelmiş sayılır. Bir gün bakacaksınız ki, göklerdeki kartallar, dağlan örten ormanlaryok olmuş. Yabani evcilleş- miş ve her yer insan kokusuyla dolmuş. ışte o gün insanoğlu için yaşamının sonu ve var- lığını sürdürebilme savaşımının başlangıcı gelip çatmış olacak..." ankcumrn ktv.ttnet.net.tr ÎHD: Tecrit, insaıı haklanna aykırı İstanbul Haber Servi- si - İnsan Haklan Derne- ği (ÎHD), cezaevlerindeki tecrit uygulamalanm pro- testo ederek "F ve D tipi cezaevlerinin kapatıl- masını" istedi. Sultanah- met Meydanı'nda topla- nan ÎHD İstanbul Şube- si'ne üye yaklaşık 20 kişi- lik grup, oturma eylemi yaptı. Grup adına basın açık- laması yapan tHD istan- bul Şubesi Cezaevi Ko- misyonu üyesi Ümit Efe, F tipi cezaevlerinde süren tecrit uygulamasının, D ti- pi cezaevlerinin açılma- sıyla yeniden gündeme geldiğini söyledi. Efe, "Komisyonumuza son zamanlarda gelen şikâ- yetlerden, D tipi cezaev- İerine sevk edilen tutuk- lu ve hükümlülerin, onur kıncı aramalara maruz kaldığını öğren- dik.Adalet Bakanlığı'nı. insan hak ve özgürlük- lerine tamamen aykırı olan bu uygulamalar- dan derhal vazgeçmeye ve F ile D tipi cezaevleri- ni kapatmaya davet edi- yoruz" diye konuştu. Bir süre sessizce oturan grup, alkışlar eşliğinde dağıldı. Ayşen Laçinel üe Gökhan Tekün evlendiler. Kutlar, mutluluklar dileriz. KARAÖRENLER Sahibinden Satılık 2001 Palio 1.2 S Tel:0535 941 05 86 Ehliyetimi ve Sigorta Kartımı kaybettım. Hukümsüzdür SERKAN EREN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle