Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SA'FA CUMHURİYET 11 OCAK 2004 PAZAR
HABERLER
Üniversite ödeneklerinden sonra öğrencilere verilen kredilere de geçici 'zam' kesintisi
'Eğitim'dentasamıf sürüyor• Yuıt-Lur carafindan
iğKncılere g«eri ödemeli olarak
?erien öjrensım kredileri geçen
peışernbe gümü zamsız olarak
vatnldı. Kredi zammının,
«rrekli rraaşLanna geçici kaynak
yaratmal içim verilmediği iddia
«düiıken Yuri-Kur yetkilileri
2anmın >uba.t ayının ilk haftası
ler.
Teziç:Bider de emekliöğrenciletiz
VIAHMITGIJRER
ANKARA—Üniversitelerin araş-
tırma fonlanraa, emekli maaşlanna
ek kaynak bi-ilmak için el koyan
AKP'nin ündversite öğrencilerine
venlen öğreraım kredilerine de el
attığı ortaya 4jıktı. Kredi alan öğ-
ıencilerir. paralan banka hesaplan-
na zamsız ola^rak yatarken kredi al-
maya bu yıl tıak kazanan öğrenci-
lere paralan ^erilmedi.
"Yurt-Kur y«tkilileri ise kredile-
rin yatmamasının Bütçe Yasası'yla
ilgıli olduğumı ileri sürdüler. Yetki-
liler, 75 milyon liralık zammın şu-
bat ayının ilk; haftasında verilece-
ğinı bildirdiler.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - YÖK
Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teaç,
üniversitelerin öğrenci temsilcileriyle
yükseköğretim yasası ve ÜAK'nin
hazırladığı YÖK yasa taslağını
tartışmak üzere toplandı. Teziç, "Sizferi
kanun maddekrinin dar çerçevesine
sıkıştırmak istemKoruz. Statükriniz
kendi iradelerinizle, bizlerie ortak bir
biçimde ortava çıkabflmeti" derken r . _ _, .
~, ı " • • ı Erdoğan Teaç
oğrencıler yenı bır duzenlemenın " T
mutlaka anayasa değişikliği de içermesi
gerektiğini söylediler. Teziç, yükseköğretim yasa
taslağı konusunda görüşlerini almak amacıyla
üniversitelerin öğrenci konseyi temsilcileriyle dün
YÖK'te bir araya geldi. Toplantının basına açık
bölümünde konuşan Teziç, YOK ve üniversitelerin
üzerinde en çok tartışılan kurumlar olduğunu
söyledi. Öğrencilere, üzerinde çahşılan taslak
metnin gönderildiğini ifade eden Teziç,
öğrencilerin görüşleri alınmadan
hazırlanacak bir taslağın, ögrencileri
köşeye sıkıştırmaktan başka bir işe
yaramayacağını söyledi.
Teziç, u
Bizier, sizlerin karşısmda emekli
öğrencileriz. O deneyimleri bizler de
yaşadık. Ama içinde buiunduğunuz
koşullar çok farkİL Bu farklı koşullarda
farkh sorunlar ortaya çıkıyor. Biz
onlardan kopmuş olabiliriz, her ne kadar
içinde olsak da" diye konuştu. Teziç toplantının
ardından da, öğrencilerden ummayacağı kadar çok
görüş aldığını söyledi. Öğrenciler de
yükseköğretim alanında yapılacak yasal
düzenlemenin, anayasanın 130 ve 131.
maddeleriyle birlikte gerçekleştirilmesi
gerektiğini, aksi halde düzenlemenin "reform değü
restorasyon olacağT görüşünü bildirdiler.
Yurt-Kur tarafından öğrencilere
gen ödemeli olarak verilen öğre-
nim kredileri geçen perşembe gü-
nü zamsız olarak yatınldı. Kredi
zammının. emekli maaşlanna geçi-
ci kaynak yaratmak ıçin verilmedi-
ği iddia edilirken Yükseköğretim
Kredi ve Yurtlar Kurumu (Yurt-
Kur) yetkilileri 75 milyon liralık
zammın şubat ayının ilk haftası ve-
rileceğini söylediler. Öğrenim kre-
dilen, lısans öğrencilerine 3 aylık 195
milyon lıra olarak veriliyordu. Son
yapılan zamla krediler 270 milyon
liraya yükseltilmişti.
2002-2003 öğretimyılında öğre-
nim kredisinden 494 bın 70 öğren-
ci yararlanmıştı. 360 bin 749 öğren-
cinin kredisi önceki yıllardan devam
ederken bu yıl da lisans, yüksekli-
sans ve master programlannda öğ-
renim gören yaklaşık 155 bin kişi-
ye öğrenim kredisi verildi.
Odenmeyen zam yüzde 40
Aylık öğrenim kredisi miktarlan
ise 2003 yılında önlisans-lisans öğ-
rencileri için 65 milyon lira. mas-
ter ögrencileri için 135 milyon lira
ve doktora ögrencileri için de 195
milyon liraydı.
Bunlara yapılan yüzde 40 ora-
nındaki zam ile krediler, önlisans-
lisans ögrencileri ıçin 90 milyon li-
raya. master ögrencileri için 195
milyon liraya ve doktora ögrenci-
leri için de 270 milyon liraya çıka-
nlmıştı.
Hükümet daha önce de üniversi-
telerin yaklaşık 120 trilyon liralık
araştırma fonlanna el koymuş, an-
cak üniversite rektörleri ve YÖK
Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç'in
sert tepkisı üzerine bu uygulamadan
vazgeçileceğini açıklamıştı.
'Kahve içene fal bedava' sloganıyla müşteri çeken kafelerde, üniversiteli falcılar var
Gençler arasmdafalsalgunSEVCAN ÖZDEMtR
GtlLTAŞLI
Yüzyıllar öncesinde insanlığın
geleceği öğrenme merakı ıle orta-
ya çıkan "fal*"; kahve, tarot. bak-
la, sugıbı yüzJerce farklı çeşidı ile
gûnümüzde '"gizemi ortaya çıka-
ran bir eğlence aracı" olarak ilgi
görmeye devam ediyor.
Tarihte ilk olarak çanlann için-
deki pas lekelerinin yorumlanma-
sıyla yaygınlaşmaya başlayan fal,
toplumlann y-aşannlanna göre fark-
lı materyallerle çeşitlenerek ya-
şamaya devam etti.
Gûnümüzde de özellikle genç-
ler tarafından büyük ilgı gören fal,
"çay içip sohbet etnıek için" gidi-
len kafelerde hizmet olarak sunul-
rnaya başlandı. Postmodern kültü-
rûnyarattığı tüketimçılgınlığının
ürünlennden olan
"• Kahve içene
fal bedava" slo-
ganlı kafeler,
gençliğm göz-
de mekânları
halıni aldı.
Özellikle Be-
yoğlu'ndaki
Ayhan Işık So-
kak, banndır-
dığı onlarca
fal-kafe ile
"Fal Sokağı"
olarak anılmaya
başlandı. Fiyatı
*""5 milyon" lira
olan Türk kahve-
si içenlere "ücret-
siz" olarak sunu-
lan fal hizmeti,
i
-fakıhk"adhye-
ni bır işkolunun
da yaratıcısı ola-
rak çok sayıda ki-
şi için 'ekmekpa-
rası" haline dö-
EÜŞtÜ.
"Başladığnraz-
dafabnbu kadar
Bgi göreceğini hiç
düşünmemiştnnn
<iiyen Bir Istanbul Kahyehanesi
adlı kafenın sahibi Elçin Ozkalen-
der. kadınlann fala daha meraklı
olduklannı, ancak erkek müşteri-
lerin de bir hayli fazla olduğunu
söyledi. tşe başladıklannda hayal
tacirliği yapmakla suçlandıklan-
ru da Mirgulayan Özkalender, "Bü-
yük kazancnnız yok. Bu sadece bir
eğlence araa İnsanlar günlükstre-
skrini aüp rahathyoriar" dedi.
IMegatif enerji atılıyor
Yine fal bakılan mekânlardan
biri olan Symbol Kafe'nın sahibi
Murat Berkut da müşterilerın ken-
di aralannda fal bakuklannı görün-
ce bu fikrin doğduğunu anlatarak
amacın, insanlannpsikolojilerinı
rahatlatmak olduğunu vurguladı.
Berkut, "Falbaktiran kişi, başka-
lanyla paylaşamadıklanm fal ba-
kan arkadaşımı/ia paylaşarak ra-
hatbyor. Onlan rahatlaüp pozitif
düşüncelerleburadan ayrdmalan-
nı sağhyoruz" diye konuştu.
Geçlm kapısı'
Geçımını Symbol Kafe'de fal
bakarak sağlayan Marmara Oni-
versitesi Iletişım Fakültesı mezu-
nu Mehmet Serhat Taşh ise "İn-
sanlara fal bakarak içimdeki ne-
gatifenerjhi dışan atiyorum. Müş-
terüere de olumlu şeyler söyleye-
rekrahatlarjyorum'" diye konuş-
tu. Fal baktınrken çok eğlendığı-
ni belirten ünrversite öğrencisi
Sırma Çelebioğlu da şunlan söy-
ledi: "Olumlu şeyler duymak is-
tiyorum, duyunca mutlu oluyo-
nım. Ama hayannıı fala göre şe-
külendirmiyorum"
Türk Psiko-
loglar Derne-
ği Istanbul
Şubesi Genel
Sekreteri Na-
zımSerin,in-
sanların be-
lirsizlık taşı-
yan olaylara
olan merakı
yüzünden fa-
la yöneldik-
lerini söyle-
di.
Fal baktıran
insanlara kate-
gori biçmenin
mümkün ohna-
dığını ifade eden
Serin, tt
Fal, bi-
Bnı dışı olması-
na karşın pek
çokkültürdevar.
Duyulanilgidü-
zeyi, toplum ve
kültüre göre de-
ğişikBk göstere-
bifir.Khniinsan-
lar gerçekten
inanarak bako-
nr fala, kinıikri
daha mesafeli
durur" dedi.
Son dönemlerde kahve faluıuı
günlük sohbet gibi geliştığine de-
ğinen Serin. "Betirsizük taşryan
ohrylann mistisize olmasu insanın
bilinme/ine ışık tuttuğu inancu fa-
lı ilgi çekici hale getirmiştir. 'Fala
inanma, falsız kalma . insanlann
fala olan merakını maskeleyen bir
sözdür" diye konuştu.
Bakırköy Psikiyatri Teda\i ve
Araştırma Merkezi'nden Psiki-
yatr Doktor Ayhan Akcan da fala
olan ilguıin iki nedeni olduğunu
belirterek şunlan söyledi:
"flk neden. insanlardaki hedef
yokluğu. Diğeri ise küreselleşen
dünya ile biıükte bire> sel düşün-
ce ve davraıuşın ön plana çıkması
sonucu insanlann ne> e yöneleccği-
ni bikmemeleri."
istanbul Beyoğlu'ndaki Ayhan Işık Sokak, banndırdığı onlarca fal-kafe ile 'Fal Sokağı' olarak anılma-
ya başladı. Türk kahvesi içenlere bedava sunulan fal hizmeti, yeni bir işkolunun da yaratıcısı olarak
çok sayıda kişi için 'ekmek kapısı' haline dönüştü. Bu kafelere, erkekler de hayli ilgi gösteriyoıiar.
Kadınlar kadar
erkeklerin de ilgi
gösterdiği fal
bakılan kafeler, önce
hayal tacirliği
yapmakla suçlandı.
Kafe sahipleri ise bu
suçlamayı kabul
etmiyor. Onlara
göre: "Bu sadece bir
eğlence aracı.
însanlar günlük
streslerini atıp
rahatlıyorlar."
Büyüme sancılan
Erçjenlik döneminde sorunlar, baskıdan uzak ancak önceden
çizilen bir otorite, saygı ve sevgj anlayışı ile çözülmeli
EVRİMKAYA
Çocukluktan gençliğe geçişte, aile-
ler ve çocuklan arasında büyük so-
runlara neden olan ve kimi zaman in-
tiharlara sürükleyen "ergenükdönemi".
doğru bir iletişim yöntemi seçildiğin-
de sıkmüsız bir süreç ha-
line de gelebiliyor.
Psikiyatr Dr. Murat
Cöngevd, bu dönemde
ebeveynlerin dikkatli ol-
malan gerektiğini vur-
gulayarak "Evde, baskı-
dan uzak ancaktüm ai-
le bireylerince zaten ön-
ceden suurlan çizilen bir
otorite, saygı ve sevgi an-
layışı ile herkesin da\Ta-
mşlannm sorumluluğu-
nutaşmıavıkabuienme-
si gibi tutumlar hâkim obnah" dedi.
Dünyada 13-19 yaşarası olarak be-
lirlenen ergenlik dönemi, Türkiye'de
bazı bölgelerde yaşayan kız çocukla-
nnda 11 'e kadar düşerken, kültür ve
toplumsal öğeler nedeniyle 20 yaşa
kadar da uzayabiliyor. Ergenin, ders-
lere ilgisiz, bencil, yasaklan saçma,
verilen haklan yetersiz bulma, kaba ve
ters da\Tanma eğilimine girme gibi
bir ruh halinde olduğunu vurgulayan
Cöngevel, "Bu dönemdeki çocukla-
rm, vücutyapıtanv«geüşmiyieöşM ai-
rekB kaygı ve sorunlan vardır. Erkek-
ler ladaria açıktan, lozlarse erkekler-
kgİTİkienflgilenmeyebaşlar.CHıvarlar-
da posterler ve yeni tutulmaya başla-
nan günlük çok önemtidir" dedi.
Ergenlik dönemiyle birlikte yalnız-
ca ergende değil aynı zamanda ailede
de sorun ve dalgalanmalann başladı-
ğını kaydeden Cöngevel. "İştebu aşa-
mada bazı anne-babalar, arkadaş ro-
Ifine fazlaca önem verip ebeveyn rolü-
nü hafife ahrtar. Çocuklann birçok
arkadaşıolabilir. ancakbir tekanneve
babalan vanhr" diye konuştu.
Rana Ersöz Seten de 16 yaşındaki
kızı Mana'daki değişmelerin kabul
edilebilir olduğunu söyledi.
Seten, "Çocuklar, er-
genük dönemlerini yaşar-
ken çevrenin ve sistemin
daha çok etkisinde kab-
yoriar. İstedikleri tek şey
bağunsızbkBençözümü,
özgür bırakıp fark ettir-
meden sıkı takip aranda
tntmakta buldum. tnat-
laşmakbirşevideğiştirmi-
yor. Mana, bu sûreçte be-
ni daha fazta ekştirmeye
başladı" dedi
Ergenlik döneminde ai-
lesiyle sorunlaryaşadığını aktaran 17
yaşındaki Altan Erdoğdu da şunlan
söyledi: "Bu dönemde en büyük so-
nınum ö/gürleşememek olmw. An-
nemle babamın kendi korku. endişeve
kaygılannı benim hayaümda haklan
olmamasına karşın yaşamalan beni
rahatsnedivor."
PAZAR
ORHAN BURSALI
Geri Dönen Efsane!
"Efsane geri döndü!"... TV'de kulağıma bu ta-
nıdık slogan çalınınca, acaba hangi efsane mera-
kıyla kitabımdan başımı kaldırdım, ekranda birfo-
toğraf, tanıdık bir sima, ama kimdi kimdi derken
arkasından ısmi de sökün ettı... Doğrusu insana
küçük dilini yutturacak bir takdim... Ve mesleği-
mizin itibarını birkaç derece daha düşürecek bir
operasyon...
Mumcu'nun ve Ipekçi'nin, gazetecılıklerinin
hem de iyi yönleri üzerine,"iyı miydi kötü müydû"
tartışması yapılırken bir "yaşayan efsane" olayını
es geçiyoruz.
"Başanlı ölüler"in gazeteciliklen yenne, "başa-
rısız yaşayanlar"\n gazeteciliklenni neden sorgu-
lamayız; onların efsane olarak baş tacı edilmesi-
nin mesleğimize zarannı tartışmayız?
Adamın adı, bankaların hortumlanması öyküle-
ri içinde yer aldı; evlere para dolu çantalar geldi
gitti; toplum ve iş çevrelerinde pek muteber olma-
yan bazı işadamlannın kefaletine girdı... Derken ar-
tık yazı yazamaz duruma geldi, gazetesinden ay-
nlmak zorunda kaldı.
Aradan ıki yıl geçti geçmedi, bir baktık ki bir
başka banka hortumcusunun gazetesinın başkö-
şesinde ortaya çıktı.
Sadece "meslege dönüşü" bile, gazetelerin içi-
ne düştüğü durumu tartışmak için büyük bir olay-
dı, bırakın "üçüncü sayfa" sağ köşeye oturtulma-
sını! Kimse bunu sorun yapmadı.
öyle olunca, şimdi de "efsane" olarak bir baş-
ka gazeteye geçiyor!
• • •
Gazeteciliğimizin bulunduğu noktayı gösterme-
si açısından tipik bir örnektir bu.
Basın, bir başka tür gazetecılik anlayışının ağı
içinde. Bu ağ, işte bu tür "efsane gazeteci"y\ hep
üsrte tutuyor, başköşelerde dolaştırıyor.
Bir kimsenin böyle el üstünde tutulabilmesi için
böyle bir ağın içinde yer alması gerekır!
Tencere-kapak örneği diyebilirsiniz: Çünkü bu
"efsane"nin gittiği yerde de bir başka "olumsuz
efsane" yaşanmıştı; geçmişteokurdolandırılmış,
paralan toplanıp armağanları verilmemiş, sahiple-
ri veya eski gazeteci mahdumlan bu yüzden ülke-
den kaçmış ve olayı birlikte kotardığı bazı "gaze-
teci" arkadaşları da bu yüzden hapse girmışti.
Bunların bir kısmı hapisten çıkınca bazı islamcı ga-
zetelerin böşköşelerinde tekrar yazar olarak diril-
tilmiş, daha sonra, mahdum ABD'den avdet edip
"gazeteciliğe" dönünce yeniden "baba evine"
transferolmuşlardı.
Baktığınızda, meslekte nelerin yapılmaması ge-
rektiğinin her türiü örneğinin bol miktarda yaşan-
dığı; mesleki ve toplumsal ahlaki derslerın çıkar-
tılacağı ve öğrencilere negatif mesleki bir ömek ola-
rak okutulacağı bir olay...
• • •
Yaşadığımız onca şaıbeli gazetecılik olayı var-
ken...
Mesleki olarak bugünün, "yaşayan başansız-
lar"ının üstesinden gelemiyorken...
Günümüzgazeteciliğıne, bırakın "biyolojik ann-
dırma"yı, çok kaba bır "kafes anndırma" siste-
mi bile takamıyorken...
Son banka hortumculanna, BDDK'nın operas-
yonlannı "e-mail" ile ispiyonlarken ekranda yaka-
lananlann döşedikleri büyük methiyeleri, hiç dü-
şünmeden köşemize alıp yayımlayacak kadar in-
sani zaaflanmız sürerken...
Gözümüzün önünde, örneğin çok somut bir olay
yaşanıyor.
Hâlâ BDDK'nin gözetiminde olan bir "bûyükga-
zete", AKP'ye pupa yelken koşuyor. Yazarlannı
degiştiriyor, neredeyse hepsini AKP'Iİ yapacak.
Manşetleri AKP'yi, hükümeti, icraatlarını, Erdo-
ğan'ı öncelikle okşayıp duruyor. Eleştirel gazete-
ciler köşelerınden düşüyor.
Gazete, "iktidann babalanna" halat atıyor.
İşadamlannın çıkariarı ıle gazetecıliğin yöneliş-
leri açılanndan, gazeteciliğin mesleki durumunun
tartışılacağı bir olgu var karşımızda.
Biz ise mesleki gündemimizın başına. yaşama-
yan iki gazetecimizın, üstelik başanlı nrteliklerini otur-
tuyoruz.
Acaba kamuoyu anketlerin de gazetecilik mes-
leğı güvenilırlik sıralamasında niye en altlarda?
Bu sorunun üzerine gidersek hem mesleğimizi
kurtarır hem de gazete satışlarını belki de katlama
şansını yakalanz.
obursali@ cumhuriyet.com.tr.
DOĞU-BATFNIN KIŞ SAYISI
Modernyoşamın
içindekigelenek
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Üç aylık
düşünce dergisi Doğu-
Batı'nın kış sayısı çık-
tı. Kış sayısının konu-
su ise "gelenek_"
Derginin dosyası ge-
lenek ve Türk modern-
leşmesi konusu altında
HaHs Çetin'ın "Gele-
nekve Değişim Arasın-
da Kriz: TürkModern-
leşmesi" makalesıyle
başhyor.
Aynı konu inceleme-
sinde Çiler Dursun'un
"Türk-îslam Sentezi
İdeolojisi ve Öznesi",
Ekmeleddin thsanoğ-
lunun "ModernTürld-
ye ve Osmanlı Miraa"
ve Funda Gençoğhı On-
başı'nın "Gelenekselw
Modem: SmniarveGe-
çirgenlikler Üzerine"
makaleleri yer alıyor.
Dergide gelenek. din,
kültür ve muhafazakâr-
lık ilişkisi içerisinde de
irdelenirken Avrasya
düşüncesinin temelle-
ri OmerGöksellşyar'ın
incelemesiyle gözler
önüne seriliyor.
Derginin editörü Taş-
km Takış, Türk modern-
leşmesi incelendiğin-
de, geleneğin hem kısa
hem de uzun olduğunu
belirterek "Kısadır, çün-
kü geleneğin şanlı ve
uzun mazisini canlandı-
ran epikti>atro tarihçi-
lerimizin monologları
fazlasıyla sıkıcıdır.
Uzundur, çünkü gele-
nek sadece muhafaza-
kâr gelenekçilerin ala-
nına hapsedikmeyece-
ği gibi, getecekte bizleri
bu topluma ait en radi-
kal felsefelerle tanışü-
racaklar, Dogulu' ya
da Batılı" herhangi
bir komplekse kapıl-
madan kendi gün-
demlerine taşrvacak-
larnu" kaydetti.