18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SA'FA CUMHURİYET 11 OCAK 2004 PAZAR HABERLER Üniversite ödeneklerinden sonra öğrencilere verilen kredilere de geçici 'zam' kesintisi 'Eğitim'dentasamıf sürüyor• Yuıt-Lur carafindan iğKncılere g«eri ödemeli olarak ?erien öjrensım kredileri geçen peışernbe gümü zamsız olarak vatnldı. Kredi zammının, «rrekli rraaşLanna geçici kaynak yaratmal içim verilmediği iddia «düiıken Yuri-Kur yetkilileri 2anmın >uba.t ayının ilk haftası ler. Teziç:Bider de emekliöğrenciletiz VIAHMITGIJRER ANKARA—Üniversitelerin araş- tırma fonlanraa, emekli maaşlanna ek kaynak bi-ilmak için el koyan AKP'nin ündversite öğrencilerine venlen öğreraım kredilerine de el attığı ortaya 4jıktı. Kredi alan öğ- ıencilerir. paralan banka hesaplan- na zamsız ola^rak yatarken kredi al- maya bu yıl tıak kazanan öğrenci- lere paralan ^erilmedi. "Yurt-Kur y«tkilileri ise kredile- rin yatmamasının Bütçe Yasası'yla ilgıli olduğumı ileri sürdüler. Yetki- liler, 75 milyon liralık zammın şu- bat ayının ilk; haftasında verilece- ğinı bildirdiler. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teaç, üniversitelerin öğrenci temsilcileriyle yükseköğretim yasası ve ÜAK'nin hazırladığı YÖK yasa taslağını tartışmak üzere toplandı. Teziç, "Sizferi kanun maddekrinin dar çerçevesine sıkıştırmak istemKoruz. Statükriniz kendi iradelerinizle, bizlerie ortak bir biçimde ortava çıkabflmeti" derken r . _ _, . ~, ı " • • ı Erdoğan Teaç oğrencıler yenı bır duzenlemenın " T mutlaka anayasa değişikliği de içermesi gerektiğini söylediler. Teziç, yükseköğretim yasa taslağı konusunda görüşlerini almak amacıyla üniversitelerin öğrenci konseyi temsilcileriyle dün YÖK'te bir araya geldi. Toplantının basına açık bölümünde konuşan Teziç, YOK ve üniversitelerin üzerinde en çok tartışılan kurumlar olduğunu söyledi. Öğrencilere, üzerinde çahşılan taslak metnin gönderildiğini ifade eden Teziç, öğrencilerin görüşleri alınmadan hazırlanacak bir taslağın, ögrencileri köşeye sıkıştırmaktan başka bir işe yaramayacağını söyledi. Teziç, u Bizier, sizlerin karşısmda emekli öğrencileriz. O deneyimleri bizler de yaşadık. Ama içinde buiunduğunuz koşullar çok farkİL Bu farklı koşullarda farkh sorunlar ortaya çıkıyor. Biz onlardan kopmuş olabiliriz, her ne kadar içinde olsak da" diye konuştu. Teziç toplantının ardından da, öğrencilerden ummayacağı kadar çok görüş aldığını söyledi. Öğrenciler de yükseköğretim alanında yapılacak yasal düzenlemenin, anayasanın 130 ve 131. maddeleriyle birlikte gerçekleştirilmesi gerektiğini, aksi halde düzenlemenin "reform değü restorasyon olacağT görüşünü bildirdiler. Yurt-Kur tarafından öğrencilere gen ödemeli olarak verilen öğre- nim kredileri geçen perşembe gü- nü zamsız olarak yatınldı. Kredi zammının. emekli maaşlanna geçi- ci kaynak yaratmak ıçin verilmedi- ği iddia edilirken Yükseköğretim Kredi ve Yurtlar Kurumu (Yurt- Kur) yetkilileri 75 milyon liralık zammın şubat ayının ilk haftası ve- rileceğini söylediler. Öğrenim kre- dilen, lısans öğrencilerine 3 aylık 195 milyon lıra olarak veriliyordu. Son yapılan zamla krediler 270 milyon liraya yükseltilmişti. 2002-2003 öğretimyılında öğre- nim kredisinden 494 bın 70 öğren- ci yararlanmıştı. 360 bin 749 öğren- cinin kredisi önceki yıllardan devam ederken bu yıl da lisans, yüksekli- sans ve master programlannda öğ- renim gören yaklaşık 155 bin kişi- ye öğrenim kredisi verildi. Odenmeyen zam yüzde 40 Aylık öğrenim kredisi miktarlan ise 2003 yılında önlisans-lisans öğ- rencileri için 65 milyon lira. mas- ter ögrencileri için 135 milyon lira ve doktora ögrencileri için de 195 milyon liraydı. Bunlara yapılan yüzde 40 ora- nındaki zam ile krediler, önlisans- lisans ögrencileri ıçin 90 milyon li- raya. master ögrencileri için 195 milyon liraya ve doktora ögrenci- leri için de 270 milyon liraya çıka- nlmıştı. Hükümet daha önce de üniversi- telerin yaklaşık 120 trilyon liralık araştırma fonlanna el koymuş, an- cak üniversite rektörleri ve YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç'in sert tepkisı üzerine bu uygulamadan vazgeçileceğini açıklamıştı. 'Kahve içene fal bedava' sloganıyla müşteri çeken kafelerde, üniversiteli falcılar var Gençler arasmdafalsalgunSEVCAN ÖZDEMtR GtlLTAŞLI Yüzyıllar öncesinde insanlığın geleceği öğrenme merakı ıle orta- ya çıkan "fal*"; kahve, tarot. bak- la, sugıbı yüzJerce farklı çeşidı ile gûnümüzde '"gizemi ortaya çıka- ran bir eğlence aracı" olarak ilgi görmeye devam ediyor. Tarihte ilk olarak çanlann için- deki pas lekelerinin yorumlanma- sıyla yaygınlaşmaya başlayan fal, toplumlann y-aşannlanna göre fark- lı materyallerle çeşitlenerek ya- şamaya devam etti. Gûnümüzde de özellikle genç- ler tarafından büyük ilgı gören fal, "çay içip sohbet etnıek için" gidi- len kafelerde hizmet olarak sunul- rnaya başlandı. Postmodern kültü- rûnyarattığı tüketimçılgınlığının ürünlennden olan "• Kahve içene fal bedava" slo- ganlı kafeler, gençliğm göz- de mekânları halıni aldı. Özellikle Be- yoğlu'ndaki Ayhan Işık So- kak, banndır- dığı onlarca fal-kafe ile "Fal Sokağı" olarak anılmaya başlandı. Fiyatı *""5 milyon" lira olan Türk kahve- si içenlere "ücret- siz" olarak sunu- lan fal hizmeti, i -fakıhk"adhye- ni bır işkolunun da yaratıcısı ola- rak çok sayıda ki- şi için 'ekmekpa- rası" haline dö- EÜŞtÜ. "Başladığnraz- dafabnbu kadar Bgi göreceğini hiç düşünmemiştnnn <iiyen Bir Istanbul Kahyehanesi adlı kafenın sahibi Elçin Ozkalen- der. kadınlann fala daha meraklı olduklannı, ancak erkek müşteri- lerin de bir hayli fazla olduğunu söyledi. tşe başladıklannda hayal tacirliği yapmakla suçlandıklan- ru da Mirgulayan Özkalender, "Bü- yük kazancnnız yok. Bu sadece bir eğlence araa İnsanlar günlükstre- skrini aüp rahathyoriar" dedi. IMegatif enerji atılıyor Yine fal bakılan mekânlardan biri olan Symbol Kafe'nın sahibi Murat Berkut da müşterilerın ken- di aralannda fal bakuklannı görün- ce bu fikrin doğduğunu anlatarak amacın, insanlannpsikolojilerinı rahatlatmak olduğunu vurguladı. Berkut, "Falbaktiran kişi, başka- lanyla paylaşamadıklanm fal ba- kan arkadaşımı/ia paylaşarak ra- hatbyor. Onlan rahatlaüp pozitif düşüncelerleburadan ayrdmalan- nı sağhyoruz" diye konuştu. Geçlm kapısı' Geçımını Symbol Kafe'de fal bakarak sağlayan Marmara Oni- versitesi Iletişım Fakültesı mezu- nu Mehmet Serhat Taşh ise "İn- sanlara fal bakarak içimdeki ne- gatifenerjhi dışan atiyorum. Müş- terüere de olumlu şeyler söyleye- rekrahatlarjyorum'" diye konuş- tu. Fal baktınrken çok eğlendığı- ni belirten ünrversite öğrencisi Sırma Çelebioğlu da şunlan söy- ledi: "Olumlu şeyler duymak is- tiyorum, duyunca mutlu oluyo- nım. Ama hayannıı fala göre şe- külendirmiyorum" Türk Psiko- loglar Derne- ği Istanbul Şubesi Genel Sekreteri Na- zımSerin,in- sanların be- lirsizlık taşı- yan olaylara olan merakı yüzünden fa- la yöneldik- lerini söyle- di. Fal baktıran insanlara kate- gori biçmenin mümkün ohna- dığını ifade eden Serin, tt Fal, bi- Bnı dışı olması- na karşın pek çokkültürdevar. Duyulanilgidü- zeyi, toplum ve kültüre göre de- ğişikBk göstere- bifir.Khniinsan- lar gerçekten inanarak bako- nr fala, kinıikri daha mesafeli durur" dedi. Son dönemlerde kahve faluıuı günlük sohbet gibi geliştığine de- ğinen Serin. "Betirsizük taşryan ohrylann mistisize olmasu insanın bilinme/ine ışık tuttuğu inancu fa- lı ilgi çekici hale getirmiştir. 'Fala inanma, falsız kalma . insanlann fala olan merakını maskeleyen bir sözdür" diye konuştu. Bakırköy Psikiyatri Teda\i ve Araştırma Merkezi'nden Psiki- yatr Doktor Ayhan Akcan da fala olan ilguıin iki nedeni olduğunu belirterek şunlan söyledi: "flk neden. insanlardaki hedef yokluğu. Diğeri ise küreselleşen dünya ile biıükte bire> sel düşün- ce ve davraıuşın ön plana çıkması sonucu insanlann ne> e yöneleccği- ni bikmemeleri." istanbul Beyoğlu'ndaki Ayhan Işık Sokak, banndırdığı onlarca fal-kafe ile 'Fal Sokağı' olarak anılma- ya başladı. Türk kahvesi içenlere bedava sunulan fal hizmeti, yeni bir işkolunun da yaratıcısı olarak çok sayıda kişi için 'ekmek kapısı' haline dönüştü. Bu kafelere, erkekler de hayli ilgi gösteriyoıiar. Kadınlar kadar erkeklerin de ilgi gösterdiği fal bakılan kafeler, önce hayal tacirliği yapmakla suçlandı. Kafe sahipleri ise bu suçlamayı kabul etmiyor. Onlara göre: "Bu sadece bir eğlence aracı. însanlar günlük streslerini atıp rahatlıyorlar." Büyüme sancılan Erçjenlik döneminde sorunlar, baskıdan uzak ancak önceden çizilen bir otorite, saygı ve sevgj anlayışı ile çözülmeli EVRİMKAYA Çocukluktan gençliğe geçişte, aile- ler ve çocuklan arasında büyük so- runlara neden olan ve kimi zaman in- tiharlara sürükleyen "ergenükdönemi". doğru bir iletişim yöntemi seçildiğin- de sıkmüsız bir süreç ha- line de gelebiliyor. Psikiyatr Dr. Murat Cöngevd, bu dönemde ebeveynlerin dikkatli ol- malan gerektiğini vur- gulayarak "Evde, baskı- dan uzak ancaktüm ai- le bireylerince zaten ön- ceden suurlan çizilen bir otorite, saygı ve sevgi an- layışı ile herkesin da\Ta- mşlannm sorumluluğu- nutaşmıavıkabuienme- si gibi tutumlar hâkim obnah" dedi. Dünyada 13-19 yaşarası olarak be- lirlenen ergenlik dönemi, Türkiye'de bazı bölgelerde yaşayan kız çocukla- nnda 11 'e kadar düşerken, kültür ve toplumsal öğeler nedeniyle 20 yaşa kadar da uzayabiliyor. Ergenin, ders- lere ilgisiz, bencil, yasaklan saçma, verilen haklan yetersiz bulma, kaba ve ters da\Tanma eğilimine girme gibi bir ruh halinde olduğunu vurgulayan Cöngevel, "Bu dönemdeki çocukla- rm, vücutyapıtanv«geüşmiyieöşM ai- rekB kaygı ve sorunlan vardır. Erkek- ler ladaria açıktan, lozlarse erkekler- kgİTİkienflgilenmeyebaşlar.CHıvarlar- da posterler ve yeni tutulmaya başla- nan günlük çok önemtidir" dedi. Ergenlik dönemiyle birlikte yalnız- ca ergende değil aynı zamanda ailede de sorun ve dalgalanmalann başladı- ğını kaydeden Cöngevel. "İştebu aşa- mada bazı anne-babalar, arkadaş ro- Ifine fazlaca önem verip ebeveyn rolü- nü hafife ahrtar. Çocuklann birçok arkadaşıolabilir. ancakbir tekanneve babalan vanhr" diye konuştu. Rana Ersöz Seten de 16 yaşındaki kızı Mana'daki değişmelerin kabul edilebilir olduğunu söyledi. Seten, "Çocuklar, er- genük dönemlerini yaşar- ken çevrenin ve sistemin daha çok etkisinde kab- yoriar. İstedikleri tek şey bağunsızbkBençözümü, özgür bırakıp fark ettir- meden sıkı takip aranda tntmakta buldum. tnat- laşmakbirşevideğiştirmi- yor. Mana, bu sûreçte be- ni daha fazta ekştirmeye başladı" dedi Ergenlik döneminde ai- lesiyle sorunlaryaşadığını aktaran 17 yaşındaki Altan Erdoğdu da şunlan söyledi: "Bu dönemde en büyük so- nınum ö/gürleşememek olmw. An- nemle babamın kendi korku. endişeve kaygılannı benim hayaümda haklan olmamasına karşın yaşamalan beni rahatsnedivor." PAZAR ORHAN BURSALI Geri Dönen Efsane! "Efsane geri döndü!"... TV'de kulağıma bu ta- nıdık slogan çalınınca, acaba hangi efsane mera- kıyla kitabımdan başımı kaldırdım, ekranda birfo- toğraf, tanıdık bir sima, ama kimdi kimdi derken arkasından ısmi de sökün ettı... Doğrusu insana küçük dilini yutturacak bir takdim... Ve mesleği- mizin itibarını birkaç derece daha düşürecek bir operasyon... Mumcu'nun ve Ipekçi'nin, gazetecılıklerinin hem de iyi yönleri üzerine,"iyı miydi kötü müydû" tartışması yapılırken bir "yaşayan efsane" olayını es geçiyoruz. "Başanlı ölüler"in gazeteciliklen yenne, "başa- rısız yaşayanlar"\n gazeteciliklenni neden sorgu- lamayız; onların efsane olarak baş tacı edilmesi- nin mesleğimize zarannı tartışmayız? Adamın adı, bankaların hortumlanması öyküle- ri içinde yer aldı; evlere para dolu çantalar geldi gitti; toplum ve iş çevrelerinde pek muteber olma- yan bazı işadamlannın kefaletine girdı... Derken ar- tık yazı yazamaz duruma geldi, gazetesinden ay- nlmak zorunda kaldı. Aradan ıki yıl geçti geçmedi, bir baktık ki bir başka banka hortumcusunun gazetesinın başkö- şesinde ortaya çıktı. Sadece "meslege dönüşü" bile, gazetelerin içi- ne düştüğü durumu tartışmak için büyük bir olay- dı, bırakın "üçüncü sayfa" sağ köşeye oturtulma- sını! Kimse bunu sorun yapmadı. öyle olunca, şimdi de "efsane" olarak bir baş- ka gazeteye geçiyor! • • • Gazeteciliğimizin bulunduğu noktayı gösterme- si açısından tipik bir örnektir bu. Basın, bir başka tür gazetecılik anlayışının ağı içinde. Bu ağ, işte bu tür "efsane gazeteci"y\ hep üsrte tutuyor, başköşelerde dolaştırıyor. Bir kimsenin böyle el üstünde tutulabilmesi için böyle bir ağın içinde yer alması gerekır! Tencere-kapak örneği diyebilirsiniz: Çünkü bu "efsane"nin gittiği yerde de bir başka "olumsuz efsane" yaşanmıştı; geçmişteokurdolandırılmış, paralan toplanıp armağanları verilmemiş, sahiple- ri veya eski gazeteci mahdumlan bu yüzden ülke- den kaçmış ve olayı birlikte kotardığı bazı "gaze- teci" arkadaşları da bu yüzden hapse girmışti. Bunların bir kısmı hapisten çıkınca bazı islamcı ga- zetelerin böşköşelerinde tekrar yazar olarak diril- tilmiş, daha sonra, mahdum ABD'den avdet edip "gazeteciliğe" dönünce yeniden "baba evine" transferolmuşlardı. Baktığınızda, meslekte nelerin yapılmaması ge- rektiğinin her türiü örneğinin bol miktarda yaşan- dığı; mesleki ve toplumsal ahlaki derslerın çıkar- tılacağı ve öğrencilere negatif mesleki bir ömek ola- rak okutulacağı bir olay... • • • Yaşadığımız onca şaıbeli gazetecılik olayı var- ken... Mesleki olarak bugünün, "yaşayan başansız- lar"ının üstesinden gelemiyorken... Günümüzgazeteciliğıne, bırakın "biyolojik ann- dırma"yı, çok kaba bır "kafes anndırma" siste- mi bile takamıyorken... Son banka hortumculanna, BDDK'nın operas- yonlannı "e-mail" ile ispiyonlarken ekranda yaka- lananlann döşedikleri büyük methiyeleri, hiç dü- şünmeden köşemize alıp yayımlayacak kadar in- sani zaaflanmız sürerken... Gözümüzün önünde, örneğin çok somut bir olay yaşanıyor. Hâlâ BDDK'nin gözetiminde olan bir "bûyükga- zete", AKP'ye pupa yelken koşuyor. Yazarlannı degiştiriyor, neredeyse hepsini AKP'Iİ yapacak. Manşetleri AKP'yi, hükümeti, icraatlarını, Erdo- ğan'ı öncelikle okşayıp duruyor. Eleştirel gazete- ciler köşelerınden düşüyor. Gazete, "iktidann babalanna" halat atıyor. İşadamlannın çıkariarı ıle gazetecıliğin yöneliş- leri açılanndan, gazeteciliğin mesleki durumunun tartışılacağı bir olgu var karşımızda. Biz ise mesleki gündemimizın başına. yaşama- yan iki gazetecimizın, üstelik başanlı nrteliklerini otur- tuyoruz. Acaba kamuoyu anketlerin de gazetecilik mes- leğı güvenilırlik sıralamasında niye en altlarda? Bu sorunun üzerine gidersek hem mesleğimizi kurtarır hem de gazete satışlarını belki de katlama şansını yakalanz. obursali@ cumhuriyet.com.tr. DOĞU-BATFNIN KIŞ SAYISI Modernyoşamın içindekigelenek ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Üç aylık düşünce dergisi Doğu- Batı'nın kış sayısı çık- tı. Kış sayısının konu- su ise "gelenek_" Derginin dosyası ge- lenek ve Türk modern- leşmesi konusu altında HaHs Çetin'ın "Gele- nekve Değişim Arasın- da Kriz: TürkModern- leşmesi" makalesıyle başhyor. Aynı konu inceleme- sinde Çiler Dursun'un "Türk-îslam Sentezi İdeolojisi ve Öznesi", Ekmeleddin thsanoğ- lunun "ModernTürld- ye ve Osmanlı Miraa" ve Funda Gençoğhı On- başı'nın "Gelenekselw Modem: SmniarveGe- çirgenlikler Üzerine" makaleleri yer alıyor. Dergide gelenek. din, kültür ve muhafazakâr- lık ilişkisi içerisinde de irdelenirken Avrasya düşüncesinin temelle- ri OmerGöksellşyar'ın incelemesiyle gözler önüne seriliyor. Derginin editörü Taş- km Takış, Türk modern- leşmesi incelendiğin- de, geleneğin hem kısa hem de uzun olduğunu belirterek "Kısadır, çün- kü geleneğin şanlı ve uzun mazisini canlandı- ran epikti>atro tarihçi- lerimizin monologları fazlasıyla sıkıcıdır. Uzundur, çünkü gele- nek sadece muhafaza- kâr gelenekçilerin ala- nına hapsedikmeyece- ği gibi, getecekte bizleri bu topluma ait en radi- kal felsefelerle tanışü- racaklar, Dogulu' ya da Batılı" herhangi bir komplekse kapıl- madan kendi gün- demlerine taşrvacak- larnu" kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle