25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA + CUMHURİYET 29 EYLÜL 2003 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Yanaşma ve Kopma DUBAİ'DE imzalanan "anîlaşma'nn mutlaka Mec- lis'e sunularak "onaylanma- sının biryasayla uygun bu- lunması" gerekiyor. Anaya- sa'nıp emri bu; 90. Madde böyle söylüyor. 0 madde'nin 2. ve 3. fık- ralanna göre, sadece yayım- lanarak yürürlüğe girebile- cek onlanlar, "ekonomik, ti- cari veya teknik ilişkileri dü- zenleyen ve süresi biryılı aş- mayan" antlaşmalardır. Ay- nca, "milletlerarası bir ant- laşmaya dayanan veyasanın verdiği yetkiye dayanılarak yapılanlar" da Meclis'çe uy- gun bulunmayı gerektirmez. Oysa, Dubai antlaşması, her şeyden önce, koşullan açı- sından "s/yasa/"dır ve süre- si de bir yılı aşmaktadır, Üs- telik, 2. fıkrayla öngörülen is- tisna içine de girmiyor: ABD ile Irak konusunda "işbirli- ği" yapmak, en azından ula- şım ve iletişim alanlarında gösterilecek kolayiıklar dola- yısıyla mutlaka "devlet ma- liyesine yüklenme" getire- cektir. 3. fıkradaki istisnalar bakımından da, ne bir millet- lerarası antlaşmaya daya- nan uygulama antlaşması- dır, ne de yasayla açıkça ve- nlmiş belırli bir yetkiye dayan- maktadır. Bunlar, konunun hukuk- sal yönleri. Bir de ulusal güvenlik politikasına ilişkin siyasal yönü var ki, o çok daha önemli: Türkiye, ulusal güvenlik politikası gerektirse bile Kuzey Irak'a "tek başı- na girmeme" sözü veriyor. Böylesi, ne bu devletin ta- rihinde görülmüştür, ne de kendine saygısı olan herhan- gi bir egemen devlette bir başka örnegi görülebilir. Zaten, birinci tezkerenin reddi öncesinde hazırlanan ve "kaçınlmış büyük fırsat" diye geçenlerde bilinçli ola- rak basına sızdınlan ilk ant- laşmanın metni dikkatle in- celendiğinde anlaşılır ki, o zaman daTürkaskerinin Ku- zey Irak'taki varlığına kesin sınırlamalar getirilmişti: Gi- riş ABD ile birlikte olacak. Musul ve Kerkük çevresine girilmeyecek, PKK'yeancak "saldınrsa karşı konacak"U. Dubai antlaşması'nın eko- nomik vemafi yönleri de egemenlik bakımından içler aası: Para aktarmada ve har- camada IMF koşullarını vur- gulayan ve onlara eklenen uygulama bildirimleri, koşul- lara uyulmazsa muslukların kapatılması. En muhtaç ülkelerbile ken- dilerini "yanaşma"durumu- na indiren böyle bir antlaş- ma ımzalamamıştır herhal- de. Peki, Türkiye Cumhuriye- ti'nin bir bakanı, başba- kan emriyle de olsa, nasıl im- zalar? Dışışleri'nın ünlü dip- lomatları nasıl "uygundur" derler? Acaba, devletin Av- rupa politikasındaki çıkmaz- lar nihayet görülüp "AB'den koparak ne pahasma olursa olsun, ABD'nin eteğine tu- tunmaktan başka çare yok" sonucuna mı vanlmıştır? Dip- lomasi, ille de bir yere kapı- lanmayı mı gerektirir? Halka karşı sorumlulukta- şıyan medya bu büyük dö- nüşü nasıl gözlerden uzak tutup "AIDS'li öğrenci" o\a- yının arkasına saklar? Asker ne diyecektir? Yoksa, Cumhuriyet ölmüş- tür de bizım haberimiz mi yok? Universiteler Açılırken... Akademik çalışma ve araştırma. akademik üretme ve düşünce, bilimsel bakış açısı kazanmamış, üniversitelerin yüzyıllardır süzülerek gelen, billurlaşan değerlerinden habersiz topluluklann kuruluşlan ve en önemlisi hükümetlerin üniversitelerde nelerin, neyin, hangi usul ve yöntemle, nasıl öğretileceğine karar vermesi ve söz sahibi olması çok tehlikelidir. Prof. Dr. Osman İNCİ Trakya Üniversitesi Rektörü S on günlerde yaşadığımız geliş- meler geleceğe ilişkin umutla- nmızı arttırmaktan öte, korka- nm yeni bir akademik yıla baş- larken geleceğimizi biçimlen- direcek gençlerimizin başanlanna engel olacak gelişmelere neden olacaktır. Ünıversiteler bilim mabedidir. Tüm dünyada en pahalı nesne ve en büyük güç bilgidir. Bilgi ve teknolojiyi izle- mekte kaynaklar ve kadrolar yetersiz ka- lır ve yeniliklere açık bireyler yetiştiri- lemez ise çağdaş eğitimden hiç kimse söz edemez Çağını kavrayamayan yönetim ve kadrolar, geleceğin plan ve kurgulan- nı, projelerini yapamazlar. Birçok ülke yönetim yapılanndaki de- ğişikliklerle, değerlendirme ve güvenir- lik düzeneklerinin oluşturulmasıyla, çe- kirdek eğitim program uygulamalan ve teknolojik yenilikler dahil, üniversıter sistemde önemli yenilikler gerçekleştir- di ve bunlan siyaseten yapmadı. Bilım kurumlarını siyasi erke teslim etmiş ül- keler asla değışim ve gelişmişlikten söz edemezler. 21. yüzyılda siyaseti bilim ge- reği yapan ülkeler, bitimi siyasetin cnırt- ne veren ülkelere hüJanederîer. Shasi oto- rite bilinıe güvenmelidir. Ideolojik politıka temsilcilennin akıl- lan üniversitelerin içinden hiç eksik ol- mamıştır. tktidara gelindiğinde ilk iş ken- dilerinden yana kişıleri hemen akade- misyenliğe başlatmak yine yandaş öğre- tim üyelerini üniversıtelerin yönetim ka- demelerine getirmektir. Ideolojik politi- ka temsilcilennin bu anlayışında bilim. bilimsel liyakat, yetenek ve ölçütün ye- ri yoktur. Bilimsel çalışmalann, araştır- manın, bilimsel öğrenim ve eğirimin ül- kenin ve halkın gönencinde taşıdığı bü- yük önemin ise hiç yeri yoktur. Bizim temel işlevimiz adam kayırma- cılık, emir ve talimatla kişileri akade- misyen yapmak değıldır. Esas işlevimiz, bilimsel ölçütlere göre üniversiteleri yö- netebilmek, öğretim ve araştırmada ka- liteyi hızla yükseltmektir. Bizim günde- mimızde her ortamda ve koşulda, her yerde iş bulabilecek. çağdaş bilgi ve be- ceri ile donatılmış aranılan elemanlar ye- tiştirmek vardır. Cumhuriyetimizin yüz akı olan üni- versitelerimiz Kuvayı Milliye ruhuyla eğitim vermek ve akademisyenlerimiz. öğrencilerimiz, idari personelimiz çok çalışmak zorundadır. Bizim çok işimiz var. Üniversitelerin kısır politıka ve si- yasal çekişmelenn içine çekılmesinde, 'Bi- Hm Mabedkri'nın hedef ahnmasından ülkemiz ve halkımız çok büyük zarar görür. Baskılarbizi asla yıldırmaz, bilim tarihi buna tanıktır. Ancak üretkenliği- mizi düşürür. Ağır bir toplumsal fatura ile karşı karşıya kalınz. Politikacılar bi- lim insanlannı yıpratma. hırpalama ye- rine ülke ve insanlık adına onlardan ya- rarlanmalıdır. Ülkenın yetiştirdığı bu de- ğerlere "haddini bUdirmek" yerine on- lardan kalite, verimlilik. performans gi- bi temel alanlarda daha fazlasını ısteme- liler. Yaşadığunız yılda bilim adamlanna ve üniversitelere saldtnlar yoğunlaştı ve ye- ni boyutlar kazanıyor. Dejjpşim, reform, özerkUk adı ile ünivresitelere ve topluma bir Yükseköğretim Yasa Taslagı dayatü- dı. 29 Eylül tarihi itibanyla ünıversite- LAG, - CHICAGO UNDERGR ND - GANGBE BRASS BAND - JIHMY 3MITH GIUI WRJENCE "BUTCH" " ~ ' " acia! Project "PERP - NAAP' 2 7 7 - " HELSINKI - PRES 6- M RIO w/Roy Cam , a Brsc Ü M E D - THE t .v/Carla Bİ2 - BR0T2HA ÎURRAY U - DIR" ZORN'S EL İ.U 25 25 www.akbank.com AKBANK lere araştırma görevlisi, öğretim görev- lisi, okutman, uzman. çe\irmen gibi aka- demik ve hiçbir idari personel kadrosu verilmedi. De\let üniversitelerinden be- yin göçü artıyor. Öğretim üyeleri ekono- mik darboğazda, öğretim üyesi fidanlı- ğımız kuruyor. EmekJi olan, tayini çı- kan ve ıstifa edenlerin yerine dahi kad- ro verilmiyor. 19 Temmuz tarihli 2003/42 sayılı genelge ile yardımcı doçent kad- rolan dahı başbakan iznine bağlandı. Yükseköğretim Kurumu"nun başvuru- lanna olumsuz yanıt verildi, reddedildi. Yurtdışı sınavlanm kazanıp gidecekleri ülke ve üniversiteler bilinen, bütün işlem- lerini bitirenlere kadro verilmedi. Bilim adamı yetiştirilmesi için yurtdışı kadro- lan son 10 yıldır ilk defa verilmiyor. Ka- nunla profesörlük dağıtılıyor. ÖSYM de- ğiştiriliyor. Üniversite Giriş Sına\f Yönet- meliği'ni Milli Eğitim Bakanı hazırlaya- cak. Meslek liselerinin önünü açacağız bahanesi ile temel din eğitimi almış, bir meslekte bilgi ve deneyimle yetişmiş öğ- rencilerin öbür mesleklere girişleri ve geçişlen kolaylaştınlacak, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Yasası'nın 32. mad- desine ve Eğitim Bırlıği Yasası'na aykı- n uygulamalar gündeme gelmıştir. Taslağın üniversitelerin acil gereksinim- len ile hiçbir yakınlığı yoktur. Kendi içinde tutarlıhğı. felsefesi yok. Öğrenci- ye yönelik hiçbir iyileştirme getırmiyor. Üniversite kapılannda bekleyen miryon- lara yönelik bir açılım yoktur. Gençleri- miz dershane ve sınava hazuianma sek- töründen kurtulamıyor. Sosyal devlette eğitim ve sağlık herkesın eşit yararlan- dığı bir haktır. Eğitim ve sağlık özelleş- tiriliyor. Türkiye Cumhuriyeti demokratik, la- ık, sosyal hukuk devletidir. Bilimsel ge- lişme, laiklik ohnadan olmaz. Bilimsel özgürlük ancak laiklik ilkesi korunduğu sürece olanaklıdır. Yükseköğretim Temel Yasası evrensel boyutu yakalamış. ken- dini sürekli yenileyebilen, uluslararası nitelik kazandıran, rekabete açık, paydaş- lanna (Kamu, maliye, öğrenci, aileleri) hesap veren, maliyet ve verim analizleri yapabi- len, özkaynak yaratan, yükseköğretimin Avru- pa boyutunu yakalayan ve Avrupa yükseköğre- tim reformu "Bologna Deklarasyonu"na uyan bir anlayışta olmalıdır. Bilgi ve ürehme dönük olmalı, ülkenın temel eği- tim politikasının bir par- çası olmalıdır. Yükseköğ- retim yaygın ve ücretsiz olmalı. Çağdaş eğitim an- layışı ve kımlik şekillen- mesi ilköğretimde baş- lar. Siz ilköğretim ve li- sede koşullanmış, yön- lendirilmiş. hurafelerle doldurulmuş beyinlere yükseköğretimde çağdaş ve özgür düşünen, sor- gulayan, araştırmacı kim- lik kazandıramazsınız. Tüm eğitim sistemimiz bir bütün olarak ele alın- malıdır. Sonuç: Tüm bu gerek- sinimler ve öngörüler bağlamında Üniversite- lererası Kurul öncülüğün- de üniversiteler kendi ya- salannı hazırlama süre- cine girmiştir. Üniversi- telerin ürünlerinden ya- rarlanan (bilgi ve bilgili insan) herkesle, eğitim- öğretim kurumlan ve bu konu ile ilgili demokratik kitle örgütleri ile tartışı- lacak. Sonuçta Üniversi- telerarası Kurul onayladı- ğı taslağı hükümete ve parlamentoya sunacaktır. Üniversitelerarası Kurul ve üniversiteler hazırla- dıklan taslağı sonuna ka- dar savunacaktır. Akademik çalışma ve araşnrma, akademik üret- me ve düşünce. bilimsel bakış açısı kazanmamış, üniversitelerin yüzyıllar- dır süzülerek gelen, bil- lurlaşan değerlerinden habersiz topluluklann, kuruluşlann ve en önem- lisi hükümetlerin üniver- sitelerde nelerin. neyin hangi usul ve yöntemle, nasıl öğretileceğine ka- rar vermesi ve söz sahi- bi olması çok tehlikelidir. Hükümetlerin görevleri yükseköğretimde bilim yapılmasını sağlamaktır. Bir işi yapmayanlar biz- zat içinde yaşamayanlar, ortamı. iklimi bilmeyen- ler "bilimin nasıl yapıla- cağına, biMm kurumlan- nın nasıl yönetüeceğme" karar veremezler. Bu sa- yısal çoğunluğun, par- mak hesabının saf de- mokratlıkla alacağı, uy- gulayacağı bir karar de- ğildir. CIMHURİYETTEN OKURLARA ÎBR4HİM YILDIZ Yeni Diziler Yeni Dergiler Cumhuriyet gazetesi, medya dünyasında her zaman farklı bir yer edinmiştir. 80 yıllık misyonunu ödün vermeden sürdü- ren gazetemiz, en son Irak işgali ile de bu ay- rışmada gerçeklerin yanında olmuş, üzerine düşen gazetecilik görevini eksiksiz yerine ge- tirmiştir, getirmektedir. Yalnız ülkemizin çevresinde olan gelişmeler değil, her konu, özellikle şu günlerde yaşadığı- mız AKP iktidarının uygulamalan da Cumhuri- yet'in önemle üzerinde durduğu konuların ba- şında yer almaktadır. Laiklik karşıtı girişimler ve kadrolaşma baş- ta olmak üzere yazılamayanlan Cumhuriyet öz- gürce gündeme taşımaktadır. Haberlerimız, yorumlarımız ulusal gazete ve TV'lerde geniş yankı bulurken bazen gazete- mizin adı anılıyor, bazen de ısrarla kullanılmı- yor. Islami sermayenin hâkim olduğu gazetelerin aleyhimize yayınları ise kin ve nefret kokan bir üslupta sürmektedir. Itiraf etmeliyim ki tüm bunlar Cumhuriyet ça- lışanlarını daha çok kamçılıyor ve çalışma şev- ki veriyor. • • • Bir süredir yayımladığımız "Fotoğraflarla Cumhuriyetin 80 Yılı" fasiküllerinin bitimine az bir süre kaldı. İlk sayıdan bu yana gösterilen il- gi bizi yeni projelere zorluyor. Aynı ekip şimdi bir başka çalışma için kolları sıvadı. Dergi projelerimizi zenginleştirmek ve farklı- lığı yakalamak için yoğun bir uğraşı içindeyiz. Yeni eklerimize okurlanmız ekim ayı ile birlikte sahip olacaktır. • • • Eklerimizin yanı sıra yazı dizilerimiz de büyük ilgi görüyor. Hacer Boyacıoğlu'nun kaleme aldığı Tükenen Tanm" dizisinin ardından bu haf- ta Hikmet Çetinkaya ile Serdar Kızık'ın, Ege'deki üretici ve sanayicilerin sorunlarını içe- ren izlenim ve söyleşilerini yayımlayacağız. • • • Irak işgalinin perde arkasını sık sık yazdık. Bir süredir gazeteler bu konuda yayınlar yapıyor. Ankara temsilcimiz Mustafa Balbay, "ABD gizli belgelerinde Irak pazarlığı"nın gizli kalmış yönlerini belgelere dayanarak sizlere aktara- cak. Okurlarımız iki önemli yazı dizisini gazetemi- zin usta kalemlerinden bu hafta okuyacaklar. • • • Cumhuriyet çalışanları, okurlarına en iyi ga- zeteyi vermek için çalışırken aldığımız övgüler- le de kıvançlanıyoruz. Son olarak geçen cuma günü parasız olarak verdiğimiz 24 sayfalık Felsefe eki bunun en so- mut örneği. Amacımız, felsefe dergisinde oldu- ğu gibi nicelik ve nitelik olarak kalıcı, beğeni- len eklerin sayısını arttırmak. İyi haftalar... Seminerlerimize bekliyoruz... • Yazma Semineri • Felsefeye Giriş-Felsefe Yazın îlişkisi Semineri • Sinema Tarihi Semineri ile yaşarrunızdakı sıradanlıktan sıynlıp kendinizi geliştirmek, uygulamalı çalışmalarla duygu ve düşünceierinızi güzel bir dilie yazıya aktarabilmek istiyorsaruz; Emin Özdemir Mehmet Eroğlu Ahmet İnam Ali Cengizkan Yıldırım B. Doğan Oğuz Onaran ile birlikte edebıyat ve sinema dünyasında coşkulu serüvenlere hazırsanız, 13 Ekim 2003'te başlayacak yeni dönenı seminerlerimize bekliyoruz. Ayrmtılı bilgiyi vakfımızdan edinebilirsiniz. Son başvTiru tarihi 6 Ekim 2003'tür. mumcu 1 ;:. 1 !,"" 1 "Pa r ıs Caddesı No 14 Kavaklıdere 0654C ANKARA Tel (03121417 77 20 pbx Faks (03121417 57 4e e-pos1a umag@umag org Tr www umag o r g tr OKTAY AKBAL Yeni Çıktı KANATLI UÇAR MI? Denemeler Dünya Yayınları
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle