Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 EYLÜL 2003 PAZAR
HABERLER
•• ••
DUNY4DA BUGUN AKP, ekonomik gelişme ve sosyal adalet için verdiği sözlerin hiçbirini uygulamaya geçiremedi
ALİ SİRMEN
Ellias Petropulos ya da
Güdülemeyenin Dramı
Sevgilı,
0 sıcak haziran günü, ben Contreescarpe mey-
danına bakan kahvelerden birinde oturur, kaldınm-
daki, şortundan görünen bütün bacakian silme ren-
gârenk dövmeli adama bakarken, biraz ötedeki
Mouffetard sokağındaki evinden çoktan hastane-
ye nakletmişlerdi Ellias Petropulos'u.
Bu kez önceki defalarda olduğu gibi, birkaç yüz-
yıllık binasındaki dairesınde onu ziyaret edemeye-
cektim.
Bina öylesine eski, merdivenler öylesine dardı ki
Daniel'in anlattığınagöre, sedyeyleoradan indire^
memişler, itfaiyenin yardımı ve yürüyen merdiveni
sayesinde, bağlı olduğu sedye ile birlikte bir mo-
bilya gıbi pencereden alıp, ambulansa koymuşlar-
dı.
Bütün bunlar olurken, aksiliği ile maruf Elias bar
bar bağırmaktaymış:
- Bırakın beni köşemde rahat öleyim, hastaha-
neye falan da gitmek istemiyorum!...
Belki de sokaktan geçenler, özü trajik, ama gö-
rüntüsü komik bu olaya gülmüşlerdir.
Belkı de, bağlı olduğu sedyeyle eşya gibi üçün-
cü kat penceresinden ındirilen birbırine kanşmış be-
yaz saç ve sakallı adamı görünce birı sormuştur:
- Ne oluyor?... Kim bu adam...
Iki adım ötedeki kahvenin kapt önüne çıkmış sa-
hibi yanıtlamıştır onu:
- Mösyö Ellias Petropulos, Yunanlı bir yazardır,
sıkıdaadamdırha!...
• • •
Ellias hastaJığın ilk belirtileri ortaya çıktığında,
doktor ile pazariığa oturdu.
- Daha iki kitabım var bitirilecek, bana iki yıl la-
zım doktor, daha fazla değil.
Bunları söylerken, Ellias aslında doktorun değil,
ölümün karşısında pazariığa oturduğunu biliyor
muydu acaba?
Pazarlık tutmadı. Ellias o kitabı tamamlayamadı;
son aylan hastanede ve acılı geçti.
Italyan asıllı Fransız. şair, aşçı, fotoğrafçı ele avu-
ca sığmaz dostu ziyaret ediyordu, otuz yılını Paris'te
geçiren bu Yunanlı yazan.
Ben de bir ara Palette kahvesınden bir kart tu-
tuşturdum ortak dostumun eline, giderken öbürle-
riyîe birlikte götürsün diye.
Ne ziyaretler, ne de kartlar acısını paylaşmamı-
za yarıyordu.
Kimse kimsenin acısını hafifletmek için bir bölü-
münü yüklenemez ki.
Zaten Ellias da tüm insanlann günahlannı sırtın-
da taşıyan Isa öyküsüne de inanmazdı.
• • •
Kavgalı bir yaşamı oldu öfkeli Ellias'ın.
önce Almanlara karşı direndi, sonra kendi ülke-
sinin Albaylan'na; bir Yunan subayının da, bir Al-
man subayı kadar Yunan halkının düşmanı olabi-
leceğini yaşayarak öğrendi.
Hapishane onun yaşam okullanndan biri oldu, bir-
çok kitabındaki araştırmalara kaynak oluşturdu.
Ama Ellias hapisten çıktıktan sonra, bir daha Yu-
nanistan'a dönmedi, Paris'e yerieşti.
Kavgasını "kutsal halkım, ben onun için herşe-
yiyapanm" gibi "kahramanca!" palavralaria süs-
lemeye tenezzül etmedi.
Zaten kendi halkının bağnazlığı, önyargıları ve
şovenizmine karşı da öfke dolu bir savaşı sürdürü-
yordu.
Bir aydın olarak halktan kopuk olup olmadığı gi-
bi, ahmak patentli sorularsormuyordu. Aydının ta-
bii ki, halk dalkavuğu olmadığını, asıl işlevinin yay-
gın, genel geçer kanaatler ve davranışlara savaş aç-
mak olduğunu biliyordu.
Yunanistan'da kalmışTürkeserleri, Yunan diline
Türkçeden girmiş sözcükleri inceliyor, onlan tanı-
tıyor, bilinmelerini ve korunmalannı sağlamaya ça-
lışıyordu.
Yunanistan'da Türk Kahvesi'ne, "Türk Kahvesi"
demenin, hele hele Ellias'ın yaptıgı gibi bu başlık-
la bir kitap yazmanın ne denli yürek isteyen güç bir
iş olduğunu anlamak için o ülkeyı görmüş ve tanı-
mış olmak gerekir.
Ellias'ın bu mücadelesi, bize ne kadar yürekli ve
saygıdeğer görünüyorsa. ülkesindeki kimilerince
de o denli iğrenç olarak algılanıyor, onu hor görme-
lerine, hatta daha de beteri görmezden gelmeleri-
ne neden oluyordu.
Ellias yılmadan çalışıyor, kendisini görmezden
gelen yurttaşlanna öfkeli küfürler sallıyordu.
Hep düşünmüşümdür, "Ellias'a bu kadar saygı
duyan bizler, kendi Elliaslanmıza nasıl tepki gös-
teririz" diye. O zamanlarda da hep aklıma Aziz Ne-
sin gelmiştir, kusurlanmızı, cehaletimizi, büyükyü-
reklilikie yüzümüze vuran Aziz Nesin...
Kuşkusuz, kendi toplumunun önyargılan tarafın-
dan bile güdülmeyi reddeden insan yalnızdır.
Elliaslar yalnız yaşarlar.
Şimdi Ellias'ın yakılmış naaşından kalan külleri be-
yaz köpüklü mavi denizlerin üstünde rüzgârla sav-
ruluyor.
Türkiye'deki eğitim emekçileri
mücadelesinin önderlerinden,
bağımsızlık, devrim ve sosyalizm
kavgasının yiğit insanı, 12 Eylül
faşizmine karşı yurtdışından çıkarılan
Demokrat Türkiye Dergisi kurucusu
ve yazarı,
dostumuz, yoldaşımız
Dursun AKÇAMı
kaybettik
Ailesine, yakınlanna
ve mücadele arkadaşlanna
başsağlığı diliyoruz.
ODP GENEL MERKEZİ
Hükümetin 'acil eylem' telaşıBULENT SARIOGLU
ANKARA - Hükümet yeni yasama
yıluıa Acil Eylem Planı'nda yer alan
1 yıllık vaatlen gerçekleştirme telaşıy-
la hazırlaruyor. Ekonomik gelişme ve
sosyal adalet için verilen bir dizi sö-
zü uygulamaya geçiremeyen ikn'dar, di-
ğer yandan seçim kaygısıyla yazılı
gündemde yeralmayan tartışmalı ko-
nuların öncelikli gündem maddesi ol-
ması için ısrar ediyor.
Tayyip Erdoğan'ın "Çetelenıtupta-
ahütkrimizi yerine getirip getirmedi-
ğimize bakın" diyerek kamuoyuna
açıkladığı Acil Eylem Planı'nda 1 yıl-
lık vaatlerin önemJi bir bölümü yaşa-
ma geçirilemedi.
1 Ekim'de yeni yasama yıltna baş-
layacak Meclis'in yazılı gündeminde
ilk sıralarda yer alan 52 yasa tasansı
Kemal Alemdaroğlu:
• Acil Eylem Planı'nda yer alıp 1 yılda gerçekleştirilemeyen konular Meclis gündemini sıkıştınyor.
Vaatlerini yerine getiremeyen hükümet, diğer yandan seçim kaygısıyla yazılı gündemde olmayan tartışmalı
düzenlemelerde ısrar ediyor. Kamu yönetimi reformu, yerel yönetün taslağı. YÖK taslağı, toplu anayasa
değişikliği, 2/B düzenlemesi gibi değişiklikler yeni yasama yılının ilk aylannda gündemi işgal edecek.
arasında, birkaç düzenleme dışında
Acil Eylem Planı'nda yer alan konu-
lar bulunmuyor. Planda yer alıp Mec-
lis gündemıne gelen Türk Ceza Yasa-
sı ve Ceza Muhakemeleri Usulü Ya-
sası değişikliği gibi kapsamlı düzen-
lemelerin birkaç aydan önce yasalaş-
masına olanak görünmüyor.
1 yıl içınde çıkanlacağı vaat edilen
kamu yönetim reformu, yerel yönetim
reformu gibi düzenlemelerde, hüküme-
tin tek taraflı çalışma yürütmesi nede-
rüyle fazla ilerleme saglanamadı. Ik-
tidar, ilgili kesimlerle uzlaşma sağla-
namayan bu tartışmalı düzenlemeleri
en azından 1 yıllık icraat döneminde
parlamentoya göndermiş olmayı hedef-
liyor.
Cumhurbaşkanı ile sivil toplum ke-
simlerinin uyanlan dikkate alınmadı-
ğı için Çankaya Köşkü'nden dönen
yasa değişiklikleri ilk gündem madde-
İerini oluşturuyor. Hükümet: orman
özelliğini yitirdiği gerekçesiyle satıl-
mak istenen 2B statüsündeki araziler-
ie ilgili anayasa değişikliği, kızılağaç
ve aşılı kestaneliklerin kesilmesine
olanak tanıyan yasa ile özel okullar-
da devlet kontenjanıyla öğrenci oku-
tulmasına ilişkin yasayı yeniden çı-
karma karannı açıklamıştı.
Rektörler ile yükseköğretime taraf
kesimlerin tepkisıni çeken YÖK tas-
lağında ısrarh olduklarını da Başbakan
Erdoğan son AKP MKYK toplantısın-
da yineledi. Aynca henüz netleşmeyen
toplu bir anayasa değişıkliğiyle ilgili
tartışma yeni yasama yılının ilk ayla-
nna sarkan konular arasında bulunu-
yor.
Hükümetin Acil Eylem Planı'nda
1 yıllık hedef içinde yer alıp kâğıt üze-
rinde kalan bazı vaatler ise şöyle:
- Vergi yükünün tabana yayılması.
Vergi mevzuatının basıtleştirilmesi.
Bakan Çelik
tarihi de
bilmiyor
İstanbul Haber Servisi -
Istanbul Ünı\ ersitesi Rektörü Prof. Dr.
Kemal AJemdaroğhı, 19Mayıs
1919'da başlayan Ulusal Kurtuluş
Savaşı aydınlanma bilincinin,
Atatürkçü aydınlarla bugün de devam
ettiğini belirtti. İstanbul Üniversitesi
(1Ü) ve Ulusal Kanal, Mustafa Kemal
Atatürk'ün Halkçılık Programı'nın 83.
yıldönümü nedeniyle 1Ü Fen
Fakültesi'nde sempozyum düzenledi.
Sempozyumun açıhşında konuşan
Alemdaroğlu, Milli Eğitim Bakanı
Hüseyin Çeük'ın "Biz yeniBkleri
yaparken birileri bağınyor. Eski
ahşkanlıklar paslannıış çivi gibidir.
Onlan söküp atmak zordur. Pash
çivileri sökerken sesler çıkar'
şeklindekı sözlenne de atıfta
bulunarak, "Tarihi bilmeden. tarihten
ders aJnıadan iktidarda bulunmak,
birtakmı yanhşlarla ülkeyi yönetmek
isteyenler veözeDikle mılli' sözcüğünü
taşıyan bakanhklarda buhınan kişilerin
birtakun örnekler verirken. tarihi
kişilerin sözcüklerinden alınülar
yaparken o kişilerin özeDiklerini
bümeleri gerekhor" dedi. Bu sözlerin
Seneti Fünun dönemi şairlerinden
Cenab Şahabettin'e ait olduğunu
anımsatan Alemdaroğlu, sözlerini
şöyle sürdürdü: "Cenab Şahabettin
istanbul Darülfünun'da öğretim
görevlisi, şair ve edebiyatçıydı. Onun
bilimsel taranna drveceğimiz yoktur.
Ancak, kendisi Büyük Taarruz'dan
kısa bir süre önce Atarürk ve
arkadaşlannı sürekli eleştirdiğL
hakaret ettiği gibi, İngiliz hinıayesini
sözleri ve yazılanyla savunmuştur."
İşçi Partisı Genel Başkanı Doğu
Perinçek ise halkçılığın milli
demokratik devnm programı olduğunu
belırterek "Ata Ok'un halkçılık ilkesi,
suuf mücadelesinin reddedilmesi
olarak yorunılanrvor. Oysa KemaSst
DevTİnı'in kendisi baştan sona suuf
mücadelesidir" dedi.
Sempozyumda gazetecilerin sorulannı
yanıtlayan eski Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı Vural Savaş^ DER\P'ın 3
Kasım seçimlerinden önce "resmi
belgede sahtecuik'' yaptığı ıddiasıyla
oylannın ıptal edilmesine ilişkin
olarak, "Yûksek Seçim Kuruhı'nun
(YSK) DEHAP'uı oylarnu geçersiz
sayıp 1 giin içerisinde milleU ekili
dagıhmını yapması gerekir" dedi.
1ĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
YTP'nm ük kııruhayı bugün
Kuruluşundan hemen sonra istifalarla sıkıntılı bir süreçyaşayan
YTP, bugünkü kurultayda PM'ye örgüttenyeni isimler getirecek
YTP bderi Ismail Cem.
ANKARA(Cumhum«t
Bûrosu) - YTP'nin ilk ku-
rultayı bugün Selim Sım
Tarcan Spor Salonu'nda
toplanıyor. Parti meclisi-
nın (PM) büyük ölçüde ye-
nilenmesi beklenirken ba-
zı yöneticilerin yerlerini
koruyacagı bildiriliyor. Ku-
rultayda "Memleketimizi
geri istiyoruz, geri alaca-
ğE", "IrakçöDerindefeda
edilecek çocuğumuz yok",
"Sos>^aldemokrasidemok-
ratik sol \TP ile yeniden
doğuyor" sloganlan kulla-
nılacak.
Son genel seçimler ön-
cesinde İsmail Cem lider-
liğinde kurulan YTP, bugün
ilk kurultayını topluyor.
Büyük iddialarla kurulan
parti Kemal Derviş'ın
CHP'yi seçmesi ve seçün-
lerden sonra da Hüsamet-
tin Ozkan'ın kopmasıyla
sıkıntılı bir sürecten geçrı.
Genel Sekreter lstenühan
Talay da daha sonra göre-
vinden aynldı. istifalarla
partinin vitrini büyük ölçü-
de değişirken özellikle es-
ki milletvekili olan bazı
yöneticilerin aynlması ne-
deniyle PM'de boşluklar
oldu. Parti yönetimine ör-
gütten yeni isimlerin gel-
mesi beklenirken Genel
Sekreter Metin Şahin ile
bazı parti yöneticilerinin
yerlerini koruyacagı belir-
tiliyor.
Cem, dün il başkanlan
komitesi ve MYK üyeleriy-
le kurultay hazırhklannı
görüştü. Toplantıda bildir-
genin esaslan da görüşülür-
ken şu ana başhklara yer ve-
rildi:M
3Kasunseçimlerin-
deTürkiye'nindüşünceve
sivaset\etpazesinin çok kü-
çük bir bölümünü olağan-
dışı bir seçim ortamını be-
ceriylekulandL Şimdi,ken-
di zihnuıdeki şaUonu Tür-
kiye'yeu>-artamanın, Tûr-
k^e'yi cendere>'e sokma-
nuı adunlannı aüyor. YTP,
bu olağandışıortamda kim-
Kğindenuzakiaşönlan,yoz-
laşünlan memleketini geri
istivor. Geri almak karar-
bhğmı açıklnor. Gerüşufiık-
lu. cesuryürekli herkesi bu
demokratik mücadelede
yer atanaya çağmyor."
Bütçe birliğinin sağlanması. Teşvik
belgesi olmaksızın yatınm desteği.
Kriz nedeniyle kapanan işletmelerin
ekonomiye kazandınlması. KOBl'le-
re destek.
- Çevreyı tahrip etmeyen bir ulaştır-
ma altyapısının hazırlanması. Demir-
yolu, denizyolu ve havayolu altyapı-
sının entegre olarak geliştirilmesi.
- Çerçeve tanm yasasının çıkanl-
ması. Tanm ürünleri sigortası yasası-
nın çıkanlması. Hayvancılığın geliş-
tirilmesi için acil örılem alınması.
- Açlık smın altındaki ailelerin aci-
len belirlenmesi, üç ay içinde bu aile-
lere dönük etkin yardım programlan
başlatılması.
- Genel sağlık sigortası sısteminin
kurulması. Aile hekimliği uygulama-
sına geçilmesi. Bütünleştırilmiş bir
sosyal güvenlik ağı kurulması.
Genel kurul toplandı
Aleviler
ayrımcılıkla
mücadelede
kararlı
• Anadolu Alevi Bektaşi
Federasyonu'nun 1. olağan
genel kurulu dün toplandı.
Federasyon Başkanı Erden,
Alevilere yönelik haksız
uygulamalann giderilmesi
için daha kapsamlı
çahşmalar yürürmeyi
amaçladıklannı belirtti.
ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) -
Ale\'i inanç, kültür, felsefe ve
yaşam biçimini paylasan örgütleri
tek çatıda birleştiren Anadolu Alevi
Bektaşi Federasyonu'nun 1. olağan
genel kurulu dün toplandı. Geniş
kanlımla toplananan genel kurulun
açıhş konuşmasını yapan
Federasyon Genel Başkanı Attfla
Erden, federasyonun, Alevi-Bektaşi
kültür ve öğretisinin araştınlmasını,
dağıruklığı önlemek ve demekler
arasında eşgüdümü sağlamayı
amaçladığını söyledi. Erden,
federasyonun, Alevilere yönelik
haksız ve aynmcı uygulamalann
son bulması için kapsamlı ve kararlı
çahşmalar yürüteceğini belirterek
"Aieviler ülkemizde Cumhuriyet
değerlerinin, laiknğin ve
demokrasinin yılmaz
savunucusudurlar
n
diye konuştu.
Genel kurulun sabahki oturumunda
söz alan TBMM Başkanvekili
Yılmaz Ateş de Türkiye'nin çok
önemli bir dönemden geçtığini,
Kurtuluş Savaşı'nda birlikte
mücadele veren toplum
kesimlerinin son yıllarda
birbirlerine düşman edilmek
istendiğini söyledi Ateş "Köylü
hakkmı istediğinde. gözünüzü
toprak dovursun. sendikalar
taleplerini iletince, istedikleri yere
dökülsünler, diyebikn bu zihniyet,
20 miK on Alevhi de yok sayma
gafletinde bulunmaktadır" dedi.
Avrupa Alevı Birlikleri
Konfederasyonu Genel Başkanı
Türgut Öker ise Türkiye'nin
AvTupa Birliği'ne girmesı ve
Avrupa ile her yönden bütünleşmesi
için Alevilerin haklannın
güvenceye alınması gerektiğini
vurguladı.
NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalJslar@cumhuriyet.com.tr
Üç kardeş yerde yatıyor. Başına in-
sanlar toplanmış. Ikisinin elinde cep
telefonu, birilerine telefonla bilgi veri-
yorlar. Üç kardeşi de bacağından vur-
muşlar. Yerler kan içinde.
önceki akşam bir TV kanalını izler-
ken bu görüntülerle karşılaştım. TV
kanahnın haberinin konusu, yaralı üç
kardeşi hastaneye götürmek üzere
gelmesi gereken ambulansm gecikme-
siydi. Üç kardeşi birileri bacağından
vurmuştu. Mafya raconuna göre bu
"uyan cezası" anlamına geliyordu.
Yaralı üç kardeş yan yana sokakta
yatıyorlardı. Kan kaybından yaşamla-
nnı yitirmemeleri için bacakian, ora-
dan bulunan iplerle sıkılmıştı. Kan ak-
maya yine de devam ediyordu. TV
kameramanı onların başında, bu üç
kardeşin değişik görüntülerine kame-
rasını odaklıyordu. Olay yerine daha
sonra polisler geldiler. Kameraman
hepsinden önce yetişmişti. Onu epey-
ce zaman sonra polisler izlediler. Kan
kaybı devam ediyordu.
Hâlâ ambulans ortalıkta görünmü-
yordu. Polis elinde zabıt tutacağı kâ-
Bacağından Vurulan Uç Kardeş
ğıtlarla kardeşlerin başına dikildi. So-
rular sordu, cevaplar aldı. Elinde cep
telefonu yaralı kardeşlerden birisi ko-
nuşmaya devam ediyordu. Kan kay-
bı sürüyordu. Çok kan kaybeden kar-
deşlerden birisini sonunda polis ara-
basına taşıdılar. ûlebilirdi. Ambulans
hâlâ gelmemişti. Kameraman görün-
tü çekmeye devam ediyordu. Aradan
epeyce zaman geçtikten sonra am-
bulans olay yerine "yetişti." Haber
bitmişti.
• • •
Bu türden sahnelere, Türkiye'nin
birçok yerinde tanık olmak mümkün.
Haber olarak ambulansm gelmeme-
si kameraman ve haberi yapan mu-
habirler ve editörler açısından en
önemlisiydi. Belki de öyle. Bu olayın
toplumsal boyutu daha önemli değil
mi? Burası nasıl bir ülke? Birileri iste-
diklerini sokak ortasında bacaklann-
dan vurup kaçıyor. Vuranlar, belki de
parayfa tutulmuşlardı. Onlaryakalanıp
hapse atılsalar bile bir şekilde arkala-
rındaki azmettiricileri tarafından kur-
tarılabilirierdi.
Buna benzer ne çok örnekler yaşı-
yoruz. Asena'yı. Derya Tuna'yı da
bacağından vurmadılar mı? Onlan vu-
ranlara ne oldu? Kimin vurdurttuğu
bile adaletin önüne bir gerçek olarak
gelebildi mi? Hayır. Daha da ileri gi-
delim: Kutlu Savaş'ın Susurluk ra-
porunu anımsayın: Devlet adına biri-
leri, birilerini öldürüp ortadan kaldır-
mıştı. Başbakanlık tarafından hazıria-
nan bu rapor böyle yazıyordu. Yani
mafya kuralı devletin içine kadar sız-
mış, zaman zaman etkin bir hale gel-
mişti.
• • •
Yerde bacaklarından vurulmuş ola-
rak yatan üç kardeş, aslında ciddi bir
toplumsal durumu gözler önüne se-
riyordu. Türkiye'de adalet sokaklarda
gerçekleştiriliyordu. Onlan birileri ba-
cağından vurarak yargılıyor ve ceza-
sını veriyordu. Yerde yatan gençler de
büyük bir olasılıkla bunu olağan kar-
şılamışlardı. Belki yann ayağa kalktık-
larında onlar da benzer bir şekilde
karşılık vereceklerdi. Belki de korkup
sinecekler. haklannı bile aramaya kor-
kacaklardı. Sonuç olarak, hukuklan-
nı mahkemelerde aramalan fazla bek-
lenmiyordu.
Bu ülkede, hukuk devletine olan
inanç sarsılmış, sokağın şiddete ve gü-
ce dayalı adaleti öne çıkmıştı. Son
dönemde böyle manzaralara ve ha-
berlere daha sık tanık oluyorduk. Tür-
kiye, çok uzun zamandan beri ciddi
bir toplumsal travmayaşıyor. Belki de
son 20 yılımıza bu travma damgasını
vurdu.
Bacağından vurulmuş üç genç, TV
kanalı için "geç gelen ambulans" ha-
beri olmuştu. Olabilir, buna bir diye-
ceğim yok. Ancak televizyonlan izle-
yen yurttaşlar için, hepimize yönelik
silahlı tehdit daha önemliydi. Adamın
birisi, ya da birileri, kişisel olarak ya
da devlet adına kızdığı an silahını çe-
ker ve sizi yere serebilirdi. Bu örnek,
yurttaş açısından korkmak dışında
acaba başka nasıl bir duygu yarata-
bilirdi?
0 görüntü gözümün önünden hâ-
lâ gitmiyor....
• • •
Sevgili Dursun (Akçam) ağabeyi yi-
tirdik. Her Kuşadası gezim, benim
açımdan Dursun ağabeyi de ziyaret an-
lamına geliyordu. Onunla 1968'li yıl-
lara uzanan bir dostluğumuz vardı.
12 Mart 1971 askeri darbesini aynı
cezaevinde geçirdik. 12 Eylül sonra-
sı ise o yurtdışında biz yine cezaevin-
deydik. İki yıllığına Hamburg'agittiği-
mizde onunla dostluğumuzu orada
yeniden tazeledik. Hoş sohbet, ener-
jik, birikimli, mücadeleci, dost canlı-
sı, önemli biraydındı. Türkiye'deki öğ-
retmen hareketinin etkili önderierinden
binsiydi. lyi bir romancıydı.Yıllar son-
ra sürgünden dönmüş ve Kuşadası'na
yerleşmişti. Çok erken yitirdik. Onu
hep sevgiyle anacağım.