Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 EYLÜL 2003 PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Eski İstanbul'u Yaşamak!..
YüksekkaJdırım'da Beyoğlu'nda
bir sokakköşesinde görürsünüz.
Solmuş, üstünde imzalar, yazılar, ki-
minde pullar taşıyan o kartpostalla-
n... Çoğumjzdadavardır, babamız-
dan, dedemızdenkalmıştır. Geçmiş
yıllann, hata yüzyıllann Istanbul'un-
dan görüntüler getiririer bize...
Bir pencere açılmıştır geçmişe,
geçmişin hsanlanna, duygulanna.
Bir çeşme başında insanlar otur-
muşlar, bir berber sakal kesmekte-
dir, kimileri de nargile tüttürmektedir.
Tablo değildir bunlar, düş ürünleri de
değildir. Canlı insanlardır.
1890'larda, 1900'ün ilk yıllannda
yaşamışlardır. Yaşamla ölüm arasın-
da bir çizgi, kık, elli, attmış, haydi hay-
di yetmiş yıı sürer. 0 süre içindeki bü-
tün hayallenmiz, yaşamalanmız, se-
vınçlerimiz acılanmız...
Geçmişe açılan pencereden izle-
mek o eskı günleri;
Işte Üsküdar çarşısı, fesli beyler,
sanklı hocalar, derken bir eşek!
Yahya Kemal bey konuşur bir-
den: "Sakin sokaklann, ruha şifa ve-
ren cami avlulannın, bilhassa Kara-
caahmet'intesiriyle olacak ki, Üskü-
darbirçok zairierine, bithasss man-
zaradan anlayan ecnebilere, uhrevi
bir şehir gibi görünmüştür. Üskü-
dar'ın bu şıan çok bariz bir farika ol-
makla beraber, yanlız bir uhrevi şe-
hir zannetnek hata olur."
Işte Sanyer, Yenimahalle, Büyük-
dere... Hiçbin kalmamış yalılar, ka-
yıkhanelerin serin rutubeti, kırmızı
bayraklı sandallar, kimi tenteli, kimi
açık...
Abdülhak Şinasi Hisar upuzun
cümlelenyle anlatır o yalılan:
"...Ihtiyariamış, rengi uçmuş. kıs-
men çökmüş, kadit olmuş, su ile
şişmiş, bir yanına yatmış veya ilk
gençliğinin enkazı üstüne yeniden
boyanmış, taranmış, süslenmiş ha-
yalleriyle hikâye eden, şiir okuyan
genç, orta yaşlı veya ihtiyar, resmi
ve laubaii, efendi bey veya paşa,
mahalle kadını veya hanımefendi,
tanışık akraba veya yabancı, hep
canlı mahluklar gibi görünürier, hep
birruh, birhüviyet veya birhayat tel-
kin ederlerdi."
"Kartpostallarda Istanbul" yıllar
önce yayımlanmış eşsiz değerde bir
belge... Yapıtı yayına hazırlayan Ah-
met Eken, bu karpostallann çoğun-
lukla Osmanlı yayıncılar tarafından
yapıldığını söylüyor. Max Fruhter-
man, Moiz Israiloviç adlannı veri-
yor "Yayımlanan katpostallarda ne-
redeyse herşeyin resmi kullanılmış:
şehirden görüntüler, dönemin önem-
liyapılan, tanınmış kişileri, insanlar,
yaşamalar, çeşitli görüntüler vb...
Ancak Istanbul'un apayn yeri var,
büyüklüğü, tarihi eserieri, başkent
oluşu, yaşamın renkliliğigibi hemen
akla gelebilecek her nedenden ol-
malt, en çok kartpostal Istanbul üze-
rine yayımlanmış. Üsküdafın mü-
tevazı sokaklan da, Beyoğlu'nun Av-
rupaiyaşamı da, orijinal birkilise de
karpostallardaki yerlerini almışlar.
İnsanlariçinde, böyle son moda gi-
yinmiş bir kadınla da karşılaşmak
mümkün, pazarda alaşveriş eden
bir ev hanımıyla da. Şehrin tulum-
bacılan, bekçisi, satıcısı, kısaca kim
varsa, kim yoksa, kartpostallarda
konu olmuş..."
işte o günlerin Kumkapı kıyılan,
eski adı Küçük Iskele olan Kondosk-
kali... Işte Yenikapı, Samatya Eski adı
Psamathia, yani Kumluk... Sonra Is-
tanbul'un bugün de ayakta duran
kapılan: Silivrikapı, Yenikapı, Mev-
lanakapı, Topkapı, Edimekapı... Hep-
si bir yıkıntı! Surtar sanki Fatih Meh-
metdöneminden!.. OUar, ısırgınlarbü-
rümüş, gecekondulartek tek sarmış
duvaraltlannı...
Bir simitçi, tablasını yaymış. Ko-
caman simitlerini satıyor Edimeka-
pı girişinde... Kimdi, neciydi, nasıl
yaşadı, nasıl öldü? 0 insanlar, o ev-
ler. o sokaklar masal olmuş şimdi!
Refik Halit bey, 1930'lann Kadı-
köy'ünü anltırken bugünkü Kadı-
köy'u de dile getirmemiş mi?
"Istanbul'un hiçbiriskelesi, kış ve
yaz. gündüz ve gece, yağmurda ve
güneşte Kadıköy'ünkü gibi şenlikli
değildir. Ellehnde paketler, kadın ve
erkek acelecibirkalabalık sanki o pek
aziz köylerine yeniden dönmek na-
sip olduğu için mutlu, birbirieriylese-
lamlaşarak, gülüşüp söyleşerekya-
şamakta olmaktan memnun, ara-
balara dükkânlara ve de yan sokak-
lara öyle keyifli dağılırtarki, insan is-
ter istemez onlann aralannda der-
dini unutur, onlara uyar, yaşamayı da-
ha lezzetli, daha değerli bulmaya
başlar."
Kadıköy İskelesi yine öyle, kalaba-
lık, aceleci ınsanlann koşuşturduğu
yer. Ama bugünün Kadıköyfüleri yüz
yıl önceki eski günlerin Kadıköylüle-
ri kadar umursamaz ve mutlu mu?
Eski Istanbul Anakent Belediye
Başkanı Dr. Nurettin Sözen zama-
nında yayımlanan bu kıtap, sağlam
bir belge niteliği taşıyor. Önsözde
yazıldığı gibi amaç: "Istanbul'un dü-
nünden yola çıkarak bugününe ışık
tutmak, bugünden hareketle yann-
lan aydınlatmak..."
Kim O Kahraman?..
Toplumlar, var olduklan coğrafyada kendilerine özgü, kendi
ahlaksallıklanyla örtüşen birer 'Tann', 'insan' miti yaratmakta
ustalaşmış olmalıdırlar.
M. Sadık ASLANKARA
K
ahramanlann geçmişte kaldı-
ğı, kahramanlık çağının, kah-
ramanlıklann artıktarihe kanş-
tıgı söyleniyor...
Kimler söylüyor bunu?
Ortaçağ duşüncesinin merkezindeki Tan-
n 'yı kaydınp oraya insanı yerleştiren kav-
rayışın sona erdiğini öne sürenkr... Mo-
dern çağın, Aydınlanma'nın. tarihin bir
anında onun bir zoru olarak ortaya çıktı-
ğını. ama bunun bittığini; sonuçta bunla-
nn. uygarlık tarihinin olsa olsa bir değiş-
kesi biçiminde kabul edilebileceğini dile
getırenler... Şaşmamak elde değil bu gö-
rüşü öne sürenlere . Tann'nın kendisi bir
kahraman deği! mi peki? Kavramın belir-
ginleşmeye koyulduğu on binlerce yıldan
bu yana insanoğlu, ona kahramanlık yük-
lememış midirr>
Ötesınde, yedı milyara
varan insan, bir avuç tanntanımaz dışın-
da hâlâ kahraman olarak bakmaz mı ona9
Yıllar önce bilge şair MeBh Cevdet An-
day'da okumuştum "TanrTkavraınjüze-
rine düşünüptarüşmadığımja söylüyonhı
üzükrek.
Tann 'nın ortaçağ boyunca merkezde tu-
tuluşu. ona bir kahramarüık yüklenişin-
den de kaynakJaniyordu elbette. Modern
çağ geldi. kahramanlar yer değiştirdı yal-
nızca Şimdiyse yeni bir kahraman var
merkezde Kahrarnanlan sürüyor insanoğ-
lunun. Kim yeru kahramanımız? Tann 'nın
da ınsanın da dışta tutulduğu bir kahraman
bu. Kure bırliğıni sımgeleyen güç. Küre-
lilık bılincinden, kürelilik dayanışmasın-
dan ka)Tiaklanmış olsa keşke, ama değil
1
Ya ne? Hani kureselleşme denıyorya adı-
na. o! Somut kaba güç; bir dayatma, bu-
yurma örgütü!
Bu kaba gücün. dayatmanın. buyurma-
nın kahramanlığa özgü tutum olamayaca-
ğı ortada. Kahramanın ahlak koyuculuğu
var ama, bu insanlığın ahlaksal tutumuy-
la örtüşüyor. Tann'nın da bireyın de kah-
ramanlığının bıttiğini, artık yalnızca ken-
disinin kahraman olduğunu bağınyor bu
güç! Bunu yalnız uluslararası siyasa, eko-
nomı. hukuk alanlannda değil bilimde,
sanatta, düşünce ortamlarında da seslen-
diriyor örgüt, üstelik şaşılacak kertede des-
tekakhğıdagörülüyorbugörüşün Bizişin
siyasa boyutunu bırakalım da şu "kahra-
man" kavramına dönelim yeniden...
Kahramanlar, üç yanlanyla dikkati çe-
kiyor: 1 Ölümsuzlük, 2. Yalruzlık, 3. Ah-
lak koyuculuk. Tann kavramı da buna uy-
maz mı9
Tann'nın sonsuzluğu, tek'liği,
biricik'liği anlamca böyle bir yazgının
önüne çıkarmaz mı bızi° Sonra Tann 'nın
koyduğu ahlakın. tüm insanlığın ahlak an-
layışıyla örtüstüğü görülmez mi° Buna
göre Tann'nın kendisi de bu kahramanlı-
ğa yazgıh değil midir?
Ilkçağda insanlar çoktannh bir anlayı-
şa sahipken. apaçık birer kahraman olarak
algılıyordu tannlannı. Onlar adına kent-
lerkuruyor, kimi insanlara onlann nitelik-
lenni yüklüyordu. Bugün de surüyor ın-
sana Tann 'nın niteliklerinı yükleme anla-
yışı. Bakın dünyaya, "şehft
1
" kavramını
benimsememiş bir toplum gösterebılir rru-
sıniz
9
Toplumlann şehıtleri kahraman ola-
rak aldığı ortada.
Başlangıçta bunu mitoloji karşılıyor za-
ten. Sonrasında etli canlı insanm, Tann
metaforunun yenne geçtıği görmezden
gelinebilir mi ? Tragedya, bıraz da bu yaz-
gırun yeniden yaşanması deği] midrr sah-
ne düzlemınde9
KJasik tragedj'a örgüsünde baştan belir-
lenmıştır kahramanın yazgısı O. kendisi-
ni bekleyen sona doğru yol alır; tüm ey-
lemleri, yapıp çatmalan. kılgılan bu yön-
dedır.
Öykjse,insanoğhı kahramanhğısona er-
dirnıiş değil! \ üreklerinde Tann inancı
oJanlarda. böyle bir inanç tasımayaniar da
bir kahramanla yatıp kaBayorlar içkrin-
de! Nitekinı bu iki 'ka\ ranı'a karşı duran
şu küresel örgüt de bir kahraman üngesi
oluşturma\w
a çabalanuyor mu insanJarm
bflinçaltmda?
Hatta bir açıdan denebilir ki Tann'yla
insanın birbirine giriştiği ya da en yakın
durduğu tek alan onlann aynı bir kavramın
örtüsünde, "kahramanhk" paydasında bu-
luşabilmesı olmalı. Bu anlamda toplum-
lann Tann-insan kahramanlan aynşacak-
tır. bundan doğal ne olabilir9
Kaldı ki ki-
mi toplumlar, örnekse Museviler, Tann'yı
kendilerine özgülememış midir? Demek
ki toplumlar. var olduklan coğrafyada ken-
dilerine özgü, kendi ahlaksallıklanyla ör-
tüşen birer "Tann", 'insan" miti yaratmak-
ta ustalaşmış olmalıdırlar. Mezopotam-
ya'nın Hammurabisinden nice yıl sonra
Hz. Ömer adaletının bununla örtüşmesi,
bu kavramlann insanal, mitsel düzlemde
buluşabıldiklerini de göstennez mi aynı za-
manda? Bir yurdun Uğur Mumcu su ol-
maklık olgusunu işte bu bağlamda almak
gerekiyor... Kuşku yok kı o, ölümsüzlüğüy-
le. yalnızlığa göğüs gerişiyle, Tannsal nı-
telıklerle de buluşuyor...
tnsanoğlu. kestınlebilen tarihi içinde
hep gereksinim duydu bu kahramanlara
Söylemedıklenni onlar söyledı. dıklene-
medıklerine onlar dikiendi, ölemedikle-
rinde onlar öldü
RuhiSu'ylallgiliBirAnı
Hidayet KARAKUŞ
R
uhi Su'nun güzel se-
sini işittıkçe yıllar ön-
ce yaşadığımız bir ola-
yı anımsanm.
1976'daTÖB-DERyönetı-
mı olarak kendısıni Manısa'ya
davet ettik. Bir ay sonra göre-
vı devredecektık; yönetim ku-
njlumuzun son etkinliği ola-
caktı. Karar alındı. gün bellı
oldu.
Yönetim kurulunda Ruhi
Su'nun kimın evinde ağırla-
nacağını sorduk bırbinmize.
Yönetim Kumlu üvesı arka-
daşlanm Engin Evin, Turan
Kayacık, Fehim Taşçeviren,
Korkut Şenol, ben hepımız
heyecanlıydık. Ruhi Su'yu
evimızde konuk etmek, bizim
için büyük bir onurdu. Payla-
şamayacağımız belliydi ama
kımse açıktan "Ben konuk
edeceğHn" diyemiyordu. So-
nunda şu anda hangi arkada-
şımız söyiedı bitmıyorum
"BaşkanoJaraksirinevdeağr-
lanması uygun olur" dedı.
Doğrusu kışısel oiarak bunu
çok istiyor ama başkan olarak
ba
sizinle.
01 ekim 2003
02 ekim 2003
Kadıköy Halk Eğitim Merkezi
Lütfi Kırdar Konser Salonu
20:00
20:00
Şef : Gürer Aykal
Soiist : Giovanni Angeleri (keman)
Program: U.C. Erkin: Senfonik Bölüm
"Ulvi Cemal Erkin'in
97. Doğum Yilı Nedenıyle"
M. Bruch : Keman Konçertosu No. 1
sol mınör. op. 26
N. Rimski-Korsakov: Şehrazat,
Senfonik Suit,
op. 35
ayncalık istemiyordum. Ken-
disinı, yambrayorsam Izmır'de
Kısmet Otel'den kaçta alaca-
ğunızı, kımlenn gıdip getire-
ceğini, herhangı bir saldınya
karşı nasıl koruyacağımızı ko-
nuştuk. Dikkati çekmeyecek
birbiçimde güvenilir bırkaç ar-
kadaşla almayı kararlaştırdık.
O ynllarda aydınlara. sanat-
çılara, öğTetmenlere saldın-
laryoğundu. Birincı Mıllıyet-
çi Cephe hükümeti denilen
SüJeyman Demirerın kurdu-
ğu Adalet Partisi, Mılli Sela-
met Partisi, Mılliyetçi
Hareket Partisi bıleşımi
iktidardaydı. Özellikle
ülkücüler, gemi azıya al-
mışlar; okullarda, sokak-
larda egemenlik savaşı-
na(!) girişmişlerdı. O
yüzden, sanatçının ko-
runması, onu çağıran de-
mokratik bır örgüt olarak
bizim sorumluluğumuz-
daydı en azından bız bu
sorumluluğu duyuyor-
duk. Ruhi Su'nun yemek
içın nelen yiyip neleri
yemediğini sonıp soruş-
turduk. Konser günü sa-
at 16.00 üa yalnızca kah-
valtı ettiğini, daha sonra
yemek yemediğini öğ-
rendik.
Değerli sanatçı evimi-
ze geldiğinde eşim he-
nüz okuldaydı. Gerekli
hazırhklan yapmıştı ama
dersi v^rdı. O gelmeden
Ruhi Su, benden bir oda
göstermemi istedi. Ses
temrinleri yapacaktı. Ar-
ka oda\ı gösterdim. "Aa-
aaaa!"lara yaptığı bütün
ses temrinlenni, onun işi-
ne sav gısını gösteren bu
çalışmasıru salondan bir-
kaç arkadaşla bırlikte
hayTanlıkla dinledık. O
sırada eşim okuldan gel-
di.
"Bütün apartman in-
Ihor, ne ohıyor" dedi
Açıkladım
"Ruhi Su. şimdi bizim evi-
mizde mi yani," diye çok he-
yecanlandı
O aksam Ruhi Su, Mani-
sa'da ilk kez, bir sınema salo-
nunda o görkemli sesıyle tür-
küler söyledı. Coşkuyla, sev-
gıyle alkışlandı.
Manısa'da oturduğumuz.
Ruhi Su'yu konuk ettiğımiz ev
o sırada Akhısar'da Tekel Mü-
dürlüğü yapan saygıdeğer in-
san Ekrem Yalçuı'm evıydi.
Bir yıl kadar sonra Ekrem
Yalçın, eşi Bedia Hanım'la
bırlikte ziyaretimize geldi.
Oradan buradan konuşurken
konu Ruhi Su'dan açıldı. Bir-
den Ekrem Yalçın;
"Hidayet Bey, acaba Ruhi
Su'yu bulsam, kendisinden
özür dilesem kabul eder mi,"
dıye sordu. Şaşırdım. Ekrem
Bey'ın Ruhi Su'yla ne ilgisi
vardı
9
Neden özür dileyecek-
ti?
Ben sonnadan o sürdürdü
sözünü:
"1951 tutuklamalarmdaon-
lan götüren ekibin içindey-
dün."
O kadar üzgündü ki aradan
geçen >ırmı altı yılı aşkın sü-
reye karşın neredeyse ağlaya-
caktı. Avnntılan sormayı onun
üzgünlüğü karşısında düşü-
nemedim. Ona;
"EkmnAbi,RuhiSusaba-
ğjşladj." dedım.
"Nasıl bağışladı,- diye sor-
du.
"RuhiSu geçen yıl sizin evi-
nize geldi, şu anda oturduğu-
nuz kohukta oturdu."
Gözleri doldu, söylenecek
söz kalmamıştı.
Ruhi Su'ya HasanDağı tür-
küsünü yaktıran yolculuğun
öyküsünü kendisinden dinle-
meden, önce Ekrem Yalçın'ı
vıtirdik, dört beş yıl sonra da
Ruhi Su'yu. Bınsının dünya-
ca ünlü, görkemli sesiyle söy-
lediği türküleri, bir kuşakJa
bırlikte çektıği acılan; öteki-
nın gençlığinde görev gereği
yaşadıklanmn üzüncü kaldı.
Bir de tarihsel bir olaydaki
öğrenilememış ayrıntıların
merakı, üzüntüsü..
PENCERE
Paranın Dini
İmanı Vardır..
Tuncay Özilhan'a ne oldu?..
özilhan TÜSİAD Başkanı..
Açtıağzını..
Yumdu gözünü..
Ne dıyor?..
• AKP siyasi istikran bozuyor..
• Bir orman yasası çıkarıp ülkeyi ayağa kaldırı-
yor, referandum eğik düzeyine sokabiliyor..
• Kamu kesiminde kadrolaşma çabalanyla ge-
rilim doruğa yüksettiliyor..
• Yükseköğretimi ele geçirmek için AKP'nin tut-
turduğu siyaset yapay gündem yaratıp ortalığı ge-
riyor..
• Irak'a asker yollamak bugünkü koşullarda sa-
kıncalıdır...
•
TÜSlAD'ın Yüksek Istişare Kuruiu Başkanı Mu-
harrem Kayhan da demiş ki:
• "Orta ve yükseköğretimde bugünkü yapıyı ge-
liştirmek için yola çıkıp onun da gerisine düşme
tehlikesi bizi ciddi biçimde endişelendiriyor."
Ve eklemiş:
• Zorunlu eğitim 12 yıla çıkanlmalı!..
• Imam okullan meslek lisesi olarak kalmalı..
• Üniversite özerk olmalı..
• Hükümetin yükseköğretim tasansı, siyaseti
üniversitenin içine sokacak kadrolaşma çabası gi-
bidir...
•
Şu TÜSlAD'ın bizim gazeteye reklam ambargo-
su uyguladığı dönemleri anımsadım...
Döne dolaşa nereye geldik?..
Ama TÜSlAD'ın aklı başına geldi mi?..
Umanm...
Çünkü aklı başına bugün gelmediyse bile yann
gelecektir; hele Tayyip Erdoğan MUSlAD'a dev-
let gücüyle bir yol versin, islamcı ışadamlan takı-
mını Hükümet'ın elindeki olanaklaria bir pompala-
sın, TÜSİAD Hanya'yı Konya'yı görecek...
Cumhuriyet Türkiyesi'nin laikliğe dönük olduğu
yıllarda yapılanmış özel kesim kuruluşlan, daha
olan bıtenlerin farkına tam anlamında varabilmiş de-
ğiller; Türkiye'de ışadamı devlete muhtaç; vanalar
şimdi AKP'nin elinde nasıl açılıp kapanacak?..
Atasözü der ki:
- Paranın dini imanı yoktur...
Inanmayın!..
•
islamcı politika iş hayatında dini imanı kullana-
rak örgütleniyordu, tarikatlar bu oluşumda halka da-
yanan şirketler gibi çalışıyorlardı; AKP'nin bugün
oturduğu koltukta sürgit iktidannı pekiştirmesi için
büyük sermayeyi kendi takımına şavullaması ka-
çınılmaz...
Bizim büyük sermayenin moda dünyasını Avru-
pa'da, Amerika'da ızleyen monden bayanlan tür-
ban takmaya hazır mıdırlar?..
Sosyete dedikodulannı sayfa sayfa fotoğraflar-
la yayımlayan medyamızın AKP iktidanna yalaka-
lığı, özelleştirmelerden pay kapmak, ihaleleri şa-
vullamak, rakiplerini devlete boğdurmak hırsından
doğmuyormu?..
Ancak yalakalığın da bir sonu var; sözüm ona la-
ik medya bugün birbirinin kuyusunu kazıyor, ama
dinci medya arkada bekliyor...
•
TÜSİAD ıle MÜSİAD (İslamcı işadamlan örgütü)
rekabetınde AKP iktidarı ne düşünür, ne yapar?..
Recep Tayyip Erdoğan hiç beklemeden TÜSİ-
AD'ın ağzının payını verdi:
"- Sivil toplum örgütü bu gibi işlerde karar ve-
remez, Hükümet verir..."
Atasözüne inanmayın...
Paranın dini imanı vardır.
KOOP-C'DEN DUYURU
Kooperatifimizin
Genişletilmiş
YÖNETtM KURULU T0PLANT1SI
21 Eylül 2003 Pazar günü saat: 13.00'te
Ahırkapı Sok. No: 24 34122
Cankurtaran/İSTANBUL adresindeki
ARMADA OTEL'de yapılacaktır.
Toplantıya tüm kooperatif ortaklanmızın
katılmasını bekliyoruz.
Not: Daha önce 21 Eylül 2003 Pazar günü
14.00'te yapılacağı duyurulan kooperatifimizin Yö-
netim Kuruiu toplantısının saati, GS-FB futbol karşı-
laşmasının başlama saatinin 16.00'ya alınması ne-
deniyle ulaşım sorunu gözetilerek 13.00 olarak de-
ğiştirilmiştir. Duyurulur.
Költûr
Sanat
Bilet Satiş Borusan Kimın K M U I MCIIUUI. ıvaaiKoy nax cgnm MerKe
Noktalarl B»leîıx saîış noktalan Biiethc Çağn Merkezi: 0216 454 15 55
Biletix İntemet v;ww.biletıx.( ' '
Sanat Merkezi Tel: 0212 292 06 55 Faks: 0212 252 45 91
E-Posta: info@bomsansanat.com
www.bowsansanat.com
BOHUSAN HOLOtNO KURULUŞUDUR
Kafdağı'nın çarıklı çocuğu
DURSUN
AKCAM'ı
yıldızlı göklere uğurladık.
O artık hepîmizle...
EŞİ: PERİHAN
ÇOCUKLARI: ALPER, TANER, YASEMİN, CAHİT
23 Eylül Salı günü Maltepe Camii'nden öğle namazını izleyerek
Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa vereceğiz.