23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 EYLÜL 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 w 3 £ <a CHPMok&teyl taroşyorauş. Oaaanftrmçl ĞtnokptsiM Uota yarayaak? Ceza 0.212.512 05 05 Faks: 0.212,512 44 97Elektronık posta: derazsom@cumhunyetcom.tr - Irak'ta haftada bin sivil öldürülüyormuş... "Saddam'ın verini Bush aldı!" Yozgat Gazetesi'ndeki habere göre Yenifakılı ilçesinde halkı rahatsız edecek şekilde sarhoşluktan 15 gün hapis cezasına çarptınlan kişinin cezası, hâkim tarafından 1 ay boyunca jandarma gözetiminde günde 1.5 saat kitap okuma cezasına çevrildi. Hâkimin, okuduğu yerierden sınav yapabileceği korkusuyla başını krtaptan kaldıımayan hükümlü, cezasını tamamladıktan sonra "Allah, düşmanıma bile böyle ceza vermesin" dedi. unceli'de dünyaya gelmiş, 44 yaşında; 24 yıl Almanya'da yaşamış, çalışmış; Alman va- tandaşı olmuş... Geçen yıl babasının cena- zesini getirmek için Türkiye'ye geldiğinde Iz- mir Mememen'de karayolunu kesen polislertarafın- dan bir ihbar üzerine gözaltına alınmış... Izmır Bozyaka Terörle Mücadele Şubesi'nde dört gün sorgulanmış; "Bolşevik Parti-Kuzey Kürdis- tan/Türkiye" örgütünün üyesi olduğu iddiasıylatutuk- lanarak cezaevine gönderilmış. Mahkemedeki ilk sorgusunda, poliste işkence gör- düğünü söylemesine karşın Adlı Tıbba sevk edilme- mîş... Cezaevi tabiplıği tarafından darp ve cebir izi- ne rastlanmadığı yolunda rapor verilmiş. Gözaltına alınışından üç ay sonra Alman Başkon- solosluğunun devreye gırmesi ile tarafsız bir tıp ku- rumu tarafından muayene edilmesı istemi de ancak yedi ay sonra kabul edilmiş; Ege Üniversitesi Tıp Fa- kültesi'ndeki muayenesinde vücudundaki yara izle- Burası Turkiye rinin neden kaynaklandığının tespitinin mümkün ol- madığı belirlenmiş. 22.5 yıla kadar hapis istemiyle devam eden dava- da savcı, Emniyet Genel Müdüriüğü'ne bir yazı ya- zarak "Bolşevik Parti-Kuzey KürdistanA"ürkiye" ör- gütü hakkında bilgi istemiş... Emniyet, örgütün 1981 yılında kurulduğunu, silahstz bir terör örgütü olduğu- nu, şimdiye kadar yedi "kuşlama" ve "trikleme" ey- lemi yaptığını bildirmiş. Duruşmalarda, poliste işkence altında alındığı söylenen ve mahkeme önünde kabul edilmeyen ba- zı sanık ifadelerinden başka bir delil gösterilmemış... Cezaevindeki altıncı ayında mahkeme tutuksuz yargılanmasına karar vermiş. Tahlıye edilmiş ancak yurtdışına çıkış yasağı konmuş... Mahkeme, davanın birinci yılında karannı vermiş. Yasadışı örgüt üyesi olduğu iddiasıyla açılan davada yeni bir terör örgütü kurmak suçuyla 4 yıl 2 ay hapis cezasına hüküm giymiş... Dosyası şimdi Yargı- tay'da... Adı Mehmet Desde: "Yaşadığım olaylarsonucu Almanya'daki işimi kay- bettim. Maddi ve manevi olarak mağdur duruma dü- şürüldüm. Ben bu ülkede işlemediğim 'suçlar1 için iş- kence gördüm. Yazılı ve görsel medyada 'suçlu' ola- rak teşhir edildim. İşlemediğim 'suçlar' için tutukla- nıp hapishaneye konuldum. Insan olarak en temel haklarım kaba bir şekilde çiğnendi. Bana yapılan tüm bu haksızlıklann nedeni nedir? Bu soruya cevap ve- remiyorum. Normal bir hukuk devletinde delillerden yola çıkılarak sanığa ulaşılır. Benim somutumda ise, işkence sonucu alınan kimi ifadeler temel alınarak ve kanaate varılarak hapis cezasına çarptınldım. Ama burası Türkiye.. Burada her şey olabiliyor." t Gün Akrf Kökçe: "Demokrasi olan ülkede, gün doğmadan neler doğar. Globalizmin talan ettiği ülkede gün batmadan neler batar." İHLGülhan Elmas: "Imam hatip liseierine sponsor firma dönemi başlamış... Bundan sonra; ne kaaa İHL, o kaaa ihale..." SESSÎZ SEDASIZ (!) Arkeoloji Müzesi'nin kitabı basılırken Arkeolog Dr. Şehrazat Karagöz. Akbank tarafından yayımlanacak "tstanbul Arkeoloji Müzesi" kitabının yazan olarak Kültür Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı ve istanbul Arkeoloji Müzeleri eski müdürü Alpay Pasinli'nin adının kullanılacağını öğrenince Akbank'a noter kanalıyla ihtarname çekiyor: "Kurumunuzun basmak istediği * kitapla ilgilı olarak verilen eser listesinde Arkaik-Roma devri arası heykel sanatındaki tüm eserlere ait, Thrakia-Bithinia ve Byzantion stelleri ile heykeltraşisinde yer alan 200 kadar esere dair çalışma tarafımdan yapılmış olup, bu çalışmalar raporlar halinde müdüriüğe sunulmuştur. llgili orijinal dokümanlar da halen arşivimde bulunmaktadır. Byzantion ve Kalkhedon stellerine ilişkin sempozyum bildirileri, makalelerim de yayınlı bulunmaktadır. Benim çalışmalanm dışında, en az 10 kişilik uzman meslektaşım da emekleri ile müzemizin bugünkü duruma gelmesinde katkı sağlamıştır... Bu durumda, kitabın yazan olarak tanıdığınız kişi, devletin verdiği idarecilik kadrosunu kişisel çıkarlan uğruna, makam yetkilerini kullanarak, müze uzmanlannın resmi raporlannı kendi çalışmalan '- gibi yayımlamak istemektedir. Bu durum Akbank gibi emeğin değerini bilen kurumunuza yakışmamaktadır. Alpay Pasinli'nin, tarafımızdan kaleme alınan raporian izinsiz kitap haline getirmesi Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na da aykın düşmektedir. Söz konusu eser bu haliyle basıldığında gerekli yasal yollara başvuracağımı önemle bildinrim." ÇED KÖŞESt OKTAY EKİNCİ Bitlis'e yazık değil mi?.. Geçen hafta sonu Doğubaya- zıt Kaymakamhğı'mn ev sahiph- ğiyle yapılan "Tarih, Kültür ve Sanat" sempozyumundan bir gün önce Metin Sözen, Oktay BeDi ve Doğu'nun en usta sürü- cüsü Mustafa Alçın ile bırlikte Bitlis'e uğradık... 12 Eylül 2003 sabahı \'an'dan yola çıkıp tarih boyunca "Ana- dolu'nun denizT olmanın gize- mini taşıyan Van Gölü kıyısın- dan Akdamar'ı seyrettıkten son- ra 2235 m'deki "Kuzgunkıran GeçidTne hrmandık... Batıdan gelen yağmur bulutlannı bura- dan Van'a geçirmeyen aynı dağ- ların ardındaki ünlü tütün tarla- lannı da Bıtlıs iline armağan e- den iklim değişikliğini. doğanın yeşıl örtüsüne hayran kalarak ya- şadık.. Yeniden deniz kıyısına inerek Tatvan'a vardığırruzda ise artık 25 km kalan Bitlis'e kavuşmak üzere olmanın heyecanı doruk- taydı.. Geçmişin bu soylu ve muhteşem kentıyle bir kez daha kucaklasmanın heyecanı öyle kı- sa sürdü kı. daha kente girer air- sal bir kayalık üzerinde yer alan görkemli "Içkak" surlanna bıle "yaslanarak'" yükseliyorlar... Aynı vadide, yıne Bitlis'ın dünvadaki en güzel "köprüler kenti" olarak nam salmasına ne- den olan "akarsu güzergâhT da benzer apartmanlar tarafından çoktan "yokedilmiş" durumda. Bu çayın ve eski koprülerının "kent kültürii ve yaşam kayna- ğı" olduğunu önemsemeyıp. ko- rumak yerine betonla kaplayan- lar; berbat ve kimliksiz birçok katlı yapılaşmayı da w tam üze- rinde" gerçekleştirmışler... Şim- dı sular bu bınalann altından ge- çerken, yer yer üzen açık kalan boşlukJardan Bitlıs Çayı'nı sade- ce "çöp ve mikrop kanalı"" olarak seyredıyorsunuz 'Beş minare' görûnmüyor Işte bu yürek burkan görüntıi içinde yolumuzu şaşınp. "dönül- mez" ışaretinı de görme\ınce. "ters yöndesiniz" dıyerek "yasal tşkm" yapmaya hazırlanan trafik polısıne ıster istemez dedım ki: "Bu kentin neresi düz ve vasal KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK behicak >ı turk.net ÇİZGİLİK KÂMİl \L\SARAC1 kamilmasaraciı mynet.com Burası Bîtlisî- Ne kale var ortada, ne çay, ne tarih— mez bir garip olduk ve aynlana kadar da içimiz daraldı... Kaleye 'abanan' binalar Kentin kurulduğu derüı vadiyi yaratan BiÖis Ça\ı. tarih boyun- ca Doğu Anadolu ile Göneydoğu Anadohı uygarlıklan arasındaki yegâne "ulaşnn ve tanışma yohı- nu" sağlamanın gururunu bile çoktan unutmuş görünüyor... Antik çağlar bir yana. 1085'te Melikşah'ın Selçuklu'ya kazan- dırmasına kadar .\rap ve Bizans uygarlıklanyla bezenen, Dflmaç- (^hı Be>Bği'ni ağırladıktan son- ra da 1540"lardan sonra Osman- hkimliğiyle vadiyi süsleyen Bıt- lis, 1230'lardaki Moğol yağma- smdan bu yana ikınci büyük tah- nbatını da sanki şu son "apart- raanlaşma talaravJa" yaşıyor... O kadar ki, örneğin 2700 yıl- Lık Urartu temelleri üzerinde yükselen ve Büyük tskenderın komutanlanndan Badlis'ın I Ö. 332'de inşa ettiği "Bıtfe Kafcsi" bıle artık adını verdiği kentten terhalde "nefret" edıyor olma- L.. Çünkü. azman ve çırkin beto- narme binalar güzelim tarihi va- diyi doldurmakla kalmamışlar Bıtlis Çayı'nın ıkı kolu Rabat ve Kosur'un birleştiği yerde. anıt- örneğin, "dere ü/erindeki" apartmanlar acaba hangi tapu ve hangi ruhsatla yapılmış0 . Tarihi kale duvanna "abanan". eldeki son anıtsal yapılan kuşatan, ün- lü "BrtHs'te beş minare" türküsü- ne de ilham veren tanhı camile- ri bile gözden tümüyle ırak kılan bu apartmanlar hangi "çağdaş planiama" anlayışının ürünü- dür°. Bu sorulan da merak ederek HükümetKonağı'na girdiğımiz- de ise a>TU pislik ve bakımsızlı- ğın "dizboyu" olduğunu görüyo- ruz... Devletin kente "örnek" ol- ması gereken bu en önemli bina- smda. valilık bölümü dışındaki tuvaletlerbozuk: lavabolar tıkah ve ağzrna kadar kirlı su dolu; or- talık ise ilkel ve rezalet bir hal- de... Bitlisliler kimlık değerlerin- den galiba bir tek tt büryan"lan ile bürvan smıuıa pişinlen "av- şor" adlı sebze türlusüne değer venyorlar... Eğer onlan tadıp da açlığımızı *^erel" lezzetle gider- mış olmasaydık, bu yazı daha da ağırolacakfı... Yazık değil mi bu "efsanevi" kentimize?.. Oekinci" cumhuriyet.com.tr. HARBl SEMİH POROY c i TATiLf Ç\\f^CA\(<M ) / semihporoyoı yahoo.com HAYAT EPÎK TtYATROSU MUSTAFA BİLGÎN IRAK'A ABP AOIUA ASMEtZ EKONOMf VÜZeLSe, Şu MÎLCET "BİR. HITZURA ERSİN YAHU. TARİHTE BUGÜN MİMTAZARIKAH 21Eylül tmcicmunUaz-arikan.com İSTANBUL KASAPLARI YAK/NfYORL 1S8S'TE eUGÜN, OSMANLl PADİŞAUI , BUU KASAPLARINlN VERGİBAĞIÇIKUĞI İSTEKİI Ü2£Gİ- hie, İsrmNeut- KAÛ/S/AA* SİR FEfiA^AN GÖND£f?/W~Çrİ': yoLLAD/ĞfN/Z MEKTUPlA, KENTİMİZ KA- \t,4HK£M£YE ÇtKAKAK 'KOYUN l'Ç'IV KOHAN FİYAT, 4OO Pif!H&ME(ie#X4) 3AKÇ£YK£N,E£- </ Y4SAYA SÖR£ yENrÇ£fZİL£BE 200 0İ&IEM ET İAKÇEYE SATILMA<rX&l£.. ÖNGÖISÜLEN FÎYAT7MN YE- İEfZİLE£E SA77Ş yAPARA*; COK 2S4&4&A Ş ' £>£l>lKL£IZlM BEUieTMfÇSİMİ2. İSTEKLBBİ, SAP HAGCtNM &1Wt&lAAAStCHi2. BUNU fCOYUN EMİ- Mİ OE DOĞRULADI. BU KDHUDA rASALAGA UYULA44- Sf GE/eEATri'G/ S/L/A/£.. BurueugUM </', £SXV >O£4 NE OLUZSA OLSüN, ONA UYAG4K E /IM/ÇLAG&AN PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU Yaz Yazıları Yaz bitiyor... Yazın bittiğini havadaçoğalan bu- lutlardan, serpiştiren yağmurlardan, denizin de- ğişen renginden önce minik bahçemdeki beş- parmaksarmaşıklannın meyvelenmesi haberve- riyor bana. Üç haftaya kalmadan yeşil yapraklar kızıla dönüşecek, sonra sararıp kuruyarak top- rağa düşecekler. Doğanın yasaları hiç şaşmıyor. Geceleri gündüzler, kışlan yazlar izliyor. Şeftali, erik, armut ağaçları ne zaman çiçekleniyor, sö- ğütler ne zaman yapraklannı döküyor, biliyoruz... Başkalarını bilemem ama doğanın bu şaşmaz, şaşırmaz düzeni çok etkiliyor beni. llkbahar to- murcukları, yaz denizinin mavisi, kırlann yeşili, dağların kar beyazı, sonbahar yapraklan, lodos dalgaları beni coşturuyor, hayallere sürüklüyor. Coşkulanm, hüzünlerim, hayailerim yazdığım ya- zılara da yansıyor doğal olarak. Bir göl kıyısında kuş seslerini dinler ya da bir dağ tepesinde gü- neşin batışını izlerken "önemli dünya sorunla- n"na veremiyorum kendimi. Martıların kanat çır- pışlanyla Avrupa Birliği, denizin dalgacıklanyla YÖK'ün geleceği arasında bir bağ, bir ilinti kura- mıyorum. Akdeniz'in şirin bir kıyı köyünde, portakal ağaçlarının arasındaki bahçesi binbir çiçekle do- lu bir evde ya da Ege'de dört bir yanı mavilikler- le çevrili bir adada yaşarken "banka hortumla- malan", "Güneydoğu sorunu", "Irak'taki ABD vartığı" üzerine yazılar yazan, yazabilen, yazar- ken de "kalemlerinden kan damlayan" dostla- nm var. Bunu nasıl başarabiliyorlar, anlayamıyo- rum. Onları görünce ben de deniyorum, fakat başaramıyorum. • • • öte yandan bu sorunlann hep var olduklarını, yarın da var olacaklannı bilmek beni rahatlatryor. Bu bağlamda "Türk" olmak gerçekten büyük bir avantaj. Çünkü sorunlar güncelliklerini çok uzun yıllar koruyorlar bu ülkede. 1955 yılında Tak- sim'de ilk "Ya Taksim Ya ölüm" mitingi düzen- lendiğinde 12 yaşındaydım, bugün ise 60 yaşın- dayım. "Kıbns sorunu" 58 yıldır güncelliğini k o ruyor. Güneydoğu sorunu, Avrupa Birliği sorunu da öyle değil mi? Geçen gün sevgili dostum Tok- tamış Ateş enfes bir yazı yazmıştı 12 Eylül Dar- besi ve onun getirdiği 1982 Anayasası üzerine. O Anayasa durdukça YÖK sorununu çözmeye "ömür yetmez" demeye getiriyordu. Dolayısıyla insan bu konularda bir süre yazma- yınca hiçbir şey kaçırmış olmuyor. Dilediği zaman bıraktığı yerden alıp sürdürebiliyor konuyu... Bir de öyle konular var ki insan "yazsam ne olacak, yazmasam ne olacak" diye düşünüyor ister is- temez. Banka hortumcuian, Hazine soyguncu- lan, devlet dolandıncılan üzerine onca yazı yazıl- dı da ne oldu? Adamlar ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşmıyorlar mı ortalıkta, yatlannda, ma- likânelerinde fink atmıyorlar mı? Yaklaşık 250 yıldır Batılılaşmadan, 80 yıldır da aydınlanmadan söz ediliyor Türkiye'de. Fakat "Laik demokrat, çağdaş bir toplum mu, yoksa şeriata bağlı bir Islam ümmeti mi olmak istiyo- ruz" tartışması bir türiü noktalanamıyor. Şimdi de Irak'a asker gönderip göndermeme- yi tartışıyoruz. Askerlerimiz Irak'agittilerdiyelim, "sorun " çözülmüş mü olacak? Tam tersine, uzun ömürtü sorunlarımıza bir yenisi daha eklenecek. Alın size "Gayya Kuyusu" gibi bir konu daha! Bir de her birinin ayrı bir "yaşamsallığı" olmak gibi bir özelliği var bizim sorunlarımızın. Her so- run tek başına "yıkılma, çökme, bölünme, par- çalanma, yok olma " gibi yaşamsal tehdit ve teh- likeleri içeriyor. Sorunlar, böylesine "yaşamsal" olunca, çözümleri de ha deyince olmuyor, tartış- malar kuşaktan kuşağa sürüp gidiyor. Diyeceğim o ki sorunlar da konular da kaçmı- yor. Hele bir kış gelsin... e-posta: dkavukcuoglu " superonline.com Faks: 0 212 234 68 73 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAM SOLDANSAĞA: 1/ Yalnızca küçük apart- man dairele- rinden oluşan 3 bir çeşit otel. 2/"VıIbik,tu- t a n k " gibi adlar da veri- 6 len sinir has- talığı... Tropi- kal bölgeler- de yetışen bir 9 meyve. 3/Ku- ralsızhk... hastalığıoa 1 2 3 4 5 6 7 AİDS neden 1 ğ olanvirüs. 4/Telgraf 2 abecesi... Uzakhk 3 işareti. 5/ Büyük ün 4 kazanmış sinema ya 5 damüziksanatçısı... 6 Hattatlann kâğıt ci- lalamaktakullandık- 8 lan özel bileşim. 6/9 Rütbesiz asker... En küçük sosyolojik birim. 7/ Brezilya'nın eski başkentinin kısa söylenişi... Ayakkabılann altına çakılan demir. 8/Cezzar Ah- met Paşa'nın, Napolyon"un ordulanna karşı kah- ramanca savunduğu kale... înanmış, aklı yatmış. 9/ Görsel sunumu içeren özel dosya. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yürürken dayanmak için kullanılan kalın so- pa... Çölde, uzaktan su gibi görünen ışıkyanılsa- ması. 2/Yunan mitolojisinde kır tannsı... Örüle- rek dokunan bir cins yün kumaş. 3/ Bitkisel kö- kenli bir yiyecek ya da içeceğin damakta algıla- nan hoş kokusu... Aşıboyası. 4/Büyük balıklann göğsüne yapışık olarak yaşayan küçük balıklara verilen ad... Satrançta bir taş. 5/îran'ın plaka işa- reti... Küçük mağara. 6/ îlkel bir silah... Aöf Yıl- maz'ınbirfilmi. 7/SinaYanmadası'ndabirçöl... Dince yasaklanmış olan. 8/ Alan Parker tarafın- dan sinemaya da aktanlan ünlü bir müzikal... Şeb- nem. 9/ Içinde diri balık saklanan, denizden ay- nlmış havuz... Telefon sözü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle