23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 EYLÜL 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Yeaietommitartft Göstergeler mâkeaml. Bektrorafc posta: derazsorrrflctjmhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Mevduatta devlet güvencesi kalkacakmış... "Bankacılıöın tadı kalmavacak!" ServislerGeçen yıl Istan- buî'da okullar açılırken, çocu- - ^ ğunun okul servi- si için 105 milyon li- ra ödemiş. Bu yıl Istan- bul Valiliği'nin belirfedi- ği artış oranına göre servis ücreti 153 milyon lira olmuş. Haklı olarak soruyor: "Yüzde 45,7 oranındaki artışı Istan- bul Valiliği nereden ve nasıl bulmuş? Benzin fi- yatian kaç aydır aynı dü- zeyde. Yıllık enflasyon EylüJ sonu itibariyle yüz- de 23 olacak. Geçmişe baksak yüzde 23, gele- ceğe baksak yüzde 12 olması gereken bir artış yerine yüzde 45.7 artış. Bu nasıl kazık atmak?" Unutmallker Çamkır "Mayıs'ta zo- runlu tasarruf ana para ödemeJe- rine başlandığında Zira- at Bankası ile kurumlar arasındakj kayıtlarda bü- yükfarklarçıkmış, kayrt- lann güncelleştirileceği söylenmişti. Dört aydır ne ödeme yapıldı ne de bir açıklama. Unutma özürlü bir toplum oldu- ğumuzdan, ana paradan kalan kısmın üzerine bir bardak soğuk su mu iç- meliyiz?" ntalya'da bir yerel gazetede, Dünya Banka- sı'nın Manavgat'ın kırsal kesimindeki okul- lara dağıtılmak üzere 100 bilgisayar, 49 ya- zıcı, 49 tarayıcı ve 49 güç kaynağı gönder- diğini okuyor, kımya yüksek mühendisi Yılmaz Dik- baş... Haber, Dünya Bankası'nın bilgisayarian ve öte- ki donanımlan hibe ettiği izlenimi uyandınyorokuyan- da... Dikbaş, Dünya Bankası'nın yoksul ülkelerde kur- duğu "tezgah"ları bildiği için hemen Manavgat Milli Eğitim Müdürlüğü'ne telefon edip işin aslını öğren- meye çalışıyor... Yetkili kişi, bilgisayariann nasıl alın- dığını bilmediğini ancak hibe olmadığını söylüyor; gelen kutuların üzerinde "Koç" ve "Beko" yazdığını anlatıyor. Dikbaş, daha aynntılı bilgi almak için bu kez Antal- ya Milli Eğitim Müdürlüğü'nü anyor... Yetkili kişi, "Bil- gisayariar kredi karşılığı alındı. Ancak bu konuda bi- ze hiç kimse bilgi vermedi. öğrenebildiğimiz kada- Hibe gibi! nyla Dünya Bankası kredisi ile alınacak bilgisayarlar için ihale açılmış; ihaleyi Koç Sistem kazanmış. Biz, bilgisayartann fiyatlannı ve modellerini henüz bilmi- yoruz" diyor. Dikbaş sordukça, yetkili kişi anlatmaya devam edi- yor: "Bu bilgisayarian getirip bize teslim etmiyorlar. Doğrudan okullara dağıtıyoriar. Hatta bazı okul mü- dürleri de şaşkınlıkla bizi arayıp, 'bunlar nedir ne ya- pacağız' diye bize soruyoriar. Ben de öğrenmek is- tiyorum, kim neden böyle yapıyor, neden bizi atlaya- rak okullara gidiyoriar." Ve Dikbaş, işin aslını ögrenmiş oluyor: "Bazılanna abartma gibi gelecek ama, bu davra- nış, Türkiye'nin adım adım teslim alınışının bir başka göstergesidir. Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Ba- kanlığı'nın bir il müdürlüğü tamamen devre dışı bıra- kılıyor, hiçe sayılıyor ve özel bir şirket, Dünya Banka- sı'nın adım kullanarak Türk okullanna istediği gibi is- tediği zaman gidip, hibe görüntüsü altında bir şeyler veriyor! Hiç abartmadan söylüyorum, bu davranış, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin devre dışı bırakılma- sıdır. Bu küstahça davranışı, ne Manavgat Milli Eğitim Müdürlüğü, ne Antalya fl Milli Eğitim Müdürlüğü as- la kabullenemez, hazmedemez, hiçbir şey olmamış gibi yerinde oturamaz! Hiçbiryurtsever, 'üzümünü ye, bağını sonma' diyemez! Ozellikle kırsal kesimdeki okullarımıza hibe görün- tüsü altında dağrtılan bilgisayarlann bize kaça mal ol- duğunu, bundan kimlerin kazanç sağladığını, bu pro- jenin kimin ürünü olduğunu bilmek en birinci hakkı- mızdır. Tüm yetkilileri göreve davet ediyor, Türk hal- kına bu konuda doyurucu bilgi vermelerini talep edi- yorum!" SESSÎZSEDASIZ(l) Üniversiteye kayıtta açığa çıkanlar Üniversite sınavını kazanan öğren- cilerden, kayıt için istenen belgeler arasında noterden onaylı nüfus cüz- danı sureti de bulunuyor... Noter, yanm dosya kağıdının üze- rine, nüfus cüzdanının ön ve arka yü- zünün fotokopisini çekiyor... Foto- kopiye, "örnektir" damgasını vuru- yor; mührünü basıp imzasını atı- yor... Yapılan iş bu denli basit... Fakat bu işlem 7 milyon 481 bin li- ra değerinde! Üniversite öğrencisi, noterden onayiı nüfus cüzdanı sureti alabilmek için 7.5 milyon lira ödemek zorunda! Oğlunun üniversiteye kayıt işlemi sırasında yaşadığı bu olayı aktaran Teoman Serinkaya, "Günü bir bu- çuk öğün yemekle geçiren öğrenci- ler bu fahiş bedeli zorlanarak öde- meyeçalışryor... Devlet, hayatın eşi- ğindeki gencine güvenmiyor" diyor... Hayat deyince, Serinkaya, "özel hayaf'a ilişkin başka bir belgeden söz ediyor... Üniversite sınavını kazanan oğlu- na, DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, kutlama mektubu gönder- miş... Zarfta ismin yanında, oglu- nun devletten aldığı vatandaşlık numarası yazıyor... Ve Mehmet Ağar, kutlama mektubunun bir yerin- de aynen şöyle diyor: "Bundan sonraki yaşamınızın her safhasındaki başanlannızın sevinçle izleneceğini ve değerlendirileceğini belirtmek isterim." Izlenmek ve değeriendirilmek! Teoman Serinkaya, "Vatandaşlık numarası ile fişlenip kimlerin takibi- ne uğradığımızı düşünürsek, deva- mında olabileceklerden korkmamak elde değil" demekte haksız sayılmaz! Bir Kırılmaya Doğru mu? SÖNMEZ TARGAN Toplumun duyarlı kesimlerin- de bugüne değin pek alışık olma- dığımız bir tedirginlik gözlenmek- te. ozellikle değiştirilmek istenen YÖK yapısı ile Cumhurbaşkanı tarafından yeniden görüşülmesi için TBMM Başkanlığı'na geri gönderilen 4967 sayılı "Milli Eği- tim Temel Kanununda Değişik- lik Yapılması Hakkında Kanun" akademik çevrelerce büyük tep- ki almayı sürdürüyor. Geçenler- de bir etkinlik için gittiğim Edir- ne'deTrakya Üniversitesi Rektö- rü Prof. Dr. Osman Inci ile yap- tığımız görüşmelerde bu tedir- ginliğin izlerine tanık oldum. Yoksul ama yetenekli çocuk- lann özel okullarda parasız eğitim görmeleri için devletten kaynak aktanlmasını içeren ama Cum- hurbaşkanı tarafından Meclis'e geri gönderilen yasayla ilgili tele- fonda bana göıtişlerini aktaran istanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Altneller'in yorumu ise oldukça ilginçti: "Sayın Cumhurbaşka- nı'nın bu yasayı geri çevirmesin- deki gerekçeler aslında bir suç duyurusu niteliğindedir. Bu ülke- nin savcılan, hâkJmleri, hukukku- rvmlan nerededir?" Bu yorumda Sayın Altneller bu hükümetin suç işlemekte olduğunu vurgulamak istiyordu. Hükümetçe getirilmek istenen bu ve bunlara benzer da- ha nice sinsi tasan Türkiye'de gerçekten kınlmayı getirecek cid- di ve tarihsel gelişmeler midir? Bizce de Türkiye'yi kınlmaya doğru sürükleyen önemli siyasal ve tarihsel bir süreç yaşanmak- tadır ve buraya doğru giden ge- lişmeler iki temelde odaklanmak- tadır. Birincisi daha çok içseldir ve Cumhuriyet tarihinde bugüne değin yaşanmamış bir siyasal erk değişikliğiyle ilgilidir. Kabul et- mek gerekir ki Cumhuriyet dö- nemi de dahil dinsel örgütlenme- ter (tarikatlar) şu ya da bu ölçüde Türkiye'nin gündeminde hep ol- muştur. Bunlar açık ya da örtülü etkinliklerini toplumun değişik kesmilerinde sürdürmekle birlik- îe ideolojik anlamda genel bir si- ^asal egemenlik kuramamışlardı. Ama bugün, yakın tarihimizde ilk kez, dinsel ideoloji bir parti eliyle syasal örgütlenmesini, -siyasal tarih açısından son derece kısa oenecek birzamanda- tamamla- \arak tek başına hükümet olma- w başarmıştır. AKP olarak siyasal erki ele ge- oren dinsel öğretinin bu konu- na gelmesini salt halkın oylanna tağlamak ve bunu temsili de- nokrasinin bir sonucu olarak çbrmek bizleri yanıltır. " Bu sonuca halkın oylanyla va- dlmış olsa bile, siyasal erki ele geçirmiştüm hükümetlerin önce jnıfsal kökenine ve tarihsel ge- Işimine bakarak bir yorum getir- nek gerekir. Türkiye'de dinsel cğreti bugünkü siyasal konumu- ragelmeden önce, ulusal paza- r eline geçirmiş tekelci kapita- tmden sömürü payını alamayan Jfiadolu burjuvazisi içinde daha şoköncelerdenörgütlenmişti. Bir taşka anlatımla ulusal pazarda payını yeterince alamayan Ana- rolu burjuvazisi, tekelci serma- yeye karşı kıtle tabanı yaratabil- mek için halkta hazır bulduğu ge- leneksel kültüre ve dinsel öğele- re sanlmış ve bu yeğleme soğuk savaş yıllannda emperyalizmin yeşil kuşak stratejisiyle de örtüş- tüğü için yaşayıp gelişmesi daha bir kolay olmuştur. Kimi siyaset bilimcileri bu Anadolu burjuvazi- sine "Ulusal Burjuvazi" tanımla- ması getirmiş olsalar bile ideolo- jik olarak emperyalizmden bes- ieniyor olmalan nedeni ile son tahlilde ulusal değil gerici bir ser- mayeyi, işbirlikçi sermayeyi tem- sil ediyor olmalan son derece açıktır. Uluslararası Islam sermayesi ile tanışıp yakınlaştığı oranda da kendi sermaye birikimi için ge- rekli atılımlara ve yatınmlara yö- nelerek ekonomik alandaki bü- yümesine büyük bir önem ve hız vermiş, siyasal örgütlenmesini de getirip böylesi bir altyapının üstüne oturtarak asıl hedefe yö- nelmiştir. Islamcı kesimde yaşanan bu ekonomik gelişmelere, 9O'lı yıl- larda ellerinde tuttuklan yerel yö- netimlerin sayısız olanaklan da eklenince siyasal erke yürüyüşün yollan da açılmış oldu. Işte bugün siyasal erki elinde tutan AKP böylesı' bir gelişmenin ürünüdür ve sınıfsal kökeni itiba- nyla yeni bir sermaye kesiminin, yeşil sermayenin temsilcisidir. Ve bu hükümet önüne görev olarak koyduğu, yeşil sermayenin ulus- lararası emperyalist sermaye ile entegrasyonunu tamamlamayı gerçekleştirebildiği ölçüde de uzun süre yasayacaktr. Peki Tür- kiye'deki verili düzen dinamikle- ri bu sürece seyirci kalabilecek- ler mi? Kınlmayı getirecek ana sorunlardan biri bu... Kınlmayı getirecek ikinci etken ise dışsaldır. ozellikle soğuk sa- vaşın sona ermesiyle gezegeni- mizde değişen dengelerden en fazla etkilenen ülkeler başında Türkiye gelmektedir. Sovyetler'e karşı NATO'nun ve Batı'nın birile- ri karakolu durumunda olan Tür- kiye, bugün bu konumunu yitir- miştir. Batı ve ABD çıkarian için Türkiye'nin bölgede büyük bir or- du tutmasının artık bir önemi kal- mamıştır. Kalmamıştr, çünkü Af- ganistan ve Irak'ta olduğu gibi as- kersel operasyonlan ABD artık doğrudan kendisi yapmaktadır. Bu nedenle Türkiye bu konuda da bir yol aynmına gelmiştir. Ya ABD ile bütün ilişkilerini yeni baş- tan sorgulayıp daha bağımsız ve ulusal bir politika izleyecektir ya da ABD'nin bir müstemlekesi ola- rak yaşamayı içine sindirecektir. AKP hükümeti bu sindirilmenin de siyasal alanda tek temsilcisi- nin kendisi olduğu yönünde bir tutum sergiliyor, ki bu kınlmanın ikinci ve dışsal ayağını oluşturu- yor. Yeniden yazının başına dön- mek istiyorum. Türkiye gerçek- ten bir kınlma noktasına doğru gidiyorsa, bu gidişten tedirgin olanlann akıllan estikçe askerle- re başvurma tembelliğine girme- \en de bir çözüm değildir Köklü ve kalıcı çözüm toplumunun bü- tün örgütlü ve dinamik kesimle- rinin topluca bir sınıf savaşımı vermeleri ve bu savaşımı bu si- yasal erk tarihin çöplüğüne atıla- na dek sürdürmeleriyle olasıdır. KlM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakOı turk.net ÇtZGtLİK KÂMİL MASARACl kamilmasaracin mynet.com HARBt SEMİHPOROY semihporoy ı yahoo.com HAYAT EPtK TtYATROSU MUSTAFA BÎLGIN BAK 1 SÜR6ÜN KUSLARI MEVSÎMİ TA&İ I J L_J L TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKA±\ 18 Eylül ıcunc.mıınUaz-arikan.com SÖZL0KTE. TÛRÛNÛN İLK ÖRNEĞI TfOS'PA BUGÛN,ÛNUJ İUGİÜZ MZARI SAHMjBL JOHN- SOH OOĞDU. JOHNSON; OYUN,MAKALS.ELEŞniti,RO- MAN VE$iıR yAZACAK,AAM EN ÇOK,HA2lBlirACA & SÖZUJKL£ mNINACAKVG. KBNPİ TÜf>ÜNÜN İUC ÖKNEĞI SAYIIACA/C OtAN2 CİLTUK *A t>fC77- ONAB.V OP rHe ENGUSHLANSUASE"(İNGİUl PİU SÖC- LUSÛ), se&z rıuıic YO&UNSİR ÇAUŞMAÛAM SONBA rfSS'TB 8/fSIOKAK,2SOO SAYFAOA SOŞ/M KSLİMEYİ l&P£iy»ÇA#T7X- SÛZLÜkZrE t&UMEtfJtİN 4MLAMLA& YAZJUHĞ/ GİBİ, m2ARLAet>AH M KULUUJIUÇ ÖG- HEKLEGİ VER/l£C£Krİ. SAMUEL TOHNSOM, XAZAe.ll- ĞİN/N YAHl £lBA, KOUUŞMACIUĞlYLA PA ÜN mM- CfikTTC Saşda, Jattnso*ı'u, t/tuk/n dosHan SoU- sm\H> ve BoSHfell'le. Mihv 7*ırernaet'ncİB k görüyor-SuiHMt- DÜZ ÇÎZGİ ÜMİT ZİLELİ Kazan KaynıyorL Kazan kaynamaya başladı bile!.. Ne Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Tufan Algan'ın, hükümet üyeterinin bile cesaret edemeyeceği biçim- de AKP iktidannı kucaklayan sözleri (ki, beyefendi lütfedip tam 15 gün sonra söylediklerini yalanladı, sa- mimiyete bakın!), ne de ABD'li yetkililerin YSK'yi ba- baJannın çiftliği gibi ziyaret(!) etmesi sonucu değiş- tirmez... Cin fikirii iktidar sahiplerinin ve kuyruğuna takılan "rengârenk" medyanın, yargı ve kamuoyu üzerinde kurmaya çalıştığı baskı da ise yaramaz!.. UberaJ, eski solcu, yeni muhafazakâr ve de herdö- nem yeniden tövbekâr köşe sahiplerinin başlattığı "Her şey gayet iyi giderken, Tayyip Bey tam da gerçekdevletadamı kişiliğinikazanmışken, Tür- kiye gayet iyi yoldayken kaosa yol açmanın ne gereği var" kampanyası da, kusura kalmasınlar a- ma hiç iştemez!.. Parlamento dışında kalan yüzde 56 oranındaki kit- lenin demokratik baskısına hiçbir güç karşı koya- maz... - İlk işaretler başladı bile!.. • • • önce sağ cenaha bakaJım... 3 Kasım seçimlerinde Meclis'e girmeyi kıl payı ka- çıran ve hemen ertesi günden itibaren hukuk müca- delesi başlatan DYP, Anadolu'da seçim bayrağını çoktan açmış!.. Hafta başında Samsun'dan başla- yıp, Terme, Fatsa, Ordu, Giresun'la süren ve Trab- zon'da noktalanan bir günlük Karadeniz turunda DYP'yi izledim... Salı günü izlenimlerimde yazmıştım ama tekrarlamakta yarar var: - DYP, Karadeniz'de AKP"yi pek nazik yerin- den yakalamışL. Fındık üzerinde sürdürülen "sağcı kapışma" DYP'ye puan getirmiş... Se- çimlerde "Ver 3 Kasım'da oyunu, al4 Kasım'da 2 milyon taban fiyatını" formülüyle yüzde 40'la- ra varan oyu cebine atan AKP'nin attığı kazık, Karadenizli yurttaşın canını çok acıtmışL DYP de bunu tepe tepe kullanıyor... Mehmet Ağar ve Mehmet Ali Bayar'la gün bo- yunca konuştum. Her ikisi de, bir baskın genel se- çimde dahi baraj sorunlan olmadığını, daha yukarı çıkmanın hesaplannı yaptıklannın altını ozellikle çiz- diler. Peki formül?. Ağar, gayet basit biçimde açık- ladı: - DYP'nin Anadolu ile olan sıkı birlikteliğiniye- niden kuruyoruz. Bugün Karadeniz'de fındık, yann Trakya'da ayçiceği, öbürgün Ege'de pa- muk... Unutulan üretici, esnaf, halk gücünü keş- fedecek... Peki, ya merkez sağda birieşme, en azından güç biriiği?.. DYP'nin kurmaylan gayet esrarengiz gülü- cüklerie, "Bekleyin, göreceksiniz, çok şaşıracaksı- nız" yanıtını verdiler!.. Bu tür bir güç biriiği, esraren- giz bir kazaya kurban gitmezse, AKP'nin işi zori.. Ağar'ın DEHAP karan ve YSK'nin tutumuyla ilgili so- rulara, buz gibi bir sesle verdiği yanıtı da eklemek la- zım: - Yargının karan asJa engellenemez!.. • • • Şimdi de sol kesime bakaJım... Diyeceksiniz ki, "neyine bakalım!.." Haklısınız, ge- nel vaziyete bakınca insanın yüreği sıkışıyori.. Sol- da, merkez sağdaki çabalann yüzde biri bile yok... En büyük çekim merkezi olması gereken CHP, ikti- dar partisiyle el ele, Meclis'te sandalye kaptırmanın önüne geçmek için yırtınıyor!.. Televizyonlarda boy gösteren CHP kurmaylan, Meclis'in meşruiyetini sı- fırlayacak olan gelişmeyi yok sayıyor... Yargrtay'ın, ağır ceza mahkemesinin verdiği DEHAP karannı ona- ması halinde, "Hukuk emrediyor, bu Meclis de- vam edemez, sine-i millete dönüyoruz" diyerek başı çekmesi gereken CHP, ne yazık ki başını iyice kumagömüyor!.. Bu zavallı tutum karşısında, gerçekten yürekli bir davranışla CHP genel başkanlığına adaylığını koyan Bedri Baykam, umanm milyonlarca insanın "ölüm uykusundan" uyanmasına katkıda bulunur!.. Bay- kam'ın kazanıp kazanmaması değil, verdiği şu me- saj çok önemli: - Solda biriiğigerçekleştirerek gericilerinyük- selişini önlemek!.. Aslında bunun yolu çok açık; Deniz Baykal onur- lu bir veda töreniyle bayrağı devretse, Derviş ve şü- rekası da asıl ait olduklan yere gitse, iddia ediyorum, CHP daha solda biriik gerçekleşmeden en az 10 pu- an kazanır!.. DSP'ye gelince; iki onurtu veda töreni de orası için gerekiyor!.. Bu törenler gerçekleşmezse ne mi olur?.. Hiçbir şey olmaz... - Zaten sorun da buü! E-posta: umitzileli" ttnetnettr 1 2 3 4 5 6 7 8 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLHANSAĞA: V Atlardan aşın derecede korkma.2/Bir 2 ayı adı... 3 Uzüntülü dü- . şünce duru- mu. 3/ Türk 5 müziğinde bir 6 makam... Ro- 7 manya'nınpa- ra birimi. 4/ Müstahkem 9 yer... Israü'de bir tür kooperatif tanm yer- leşmesi. 5/ Hatay yö- resine özgü, cevizli bir hamur tatlısı. 6/ Düz ve geniş arazi... En küçük izci kurulu- şu. 7/Içinden çıkılma- 6 sı güç durum... înle- ^ me, inüti. 8/Köpek... 8 Cilacılıkta kullanılan 9 bir tür zamk... Bir cervel türü. 9/Doğal hidrokarbon- lardan oluşan bir tür mum. YUKARIDAN AŞAĞIYA: V Eşcinselüğe karşı önyargılı tutum ve davranış. 2/ Kira... Bir yasanın, bir karann yürürlüğe girmesine karşı çıkma hakh. 3/Eğik olarak kesılmiş kenar... Ma- den külçelerinin eritilip anndınlması. 4/Afrika'da ye- tişen ve parlak kerestesi mobilyacılıkta kullanılan bir ağaç... Telefon sözü. 5/Biı tür deniz taşımacılığı... Bir renk. 6/Küçük bitkilere verilen ortak ad... Üniversi- te öğrencilerinin kimlik kartı. II Zurnaya benzer bir Türk halk çalgısı. 8/Hıristiyan... Itici neden, güdü. 9/ "— ışığı renginde kar/Gece çizmelerim ağır/îçimde söylenen türkü/Beni nereye çağınr"(N. Hikmet)... Açıldığında tohumlann ortava çıktığı kabuk.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle