Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 EYLÜL 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
Yeaietommitartft
Göstergeler mâkeaml.
Bektrorafc posta: derazsorrrflctjmhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Mevduatta devlet güvencesi
kalkacakmış...
"Bankacılıöın tadı
kalmavacak!"
ServislerGeçen yıl Istan-
buî'da okullar
açılırken, çocu-
- ^ ğunun okul servi-
si için 105 milyon li-
ra ödemiş. Bu yıl Istan-
bul Valiliği'nin belirfedi-
ği artış oranına göre
servis ücreti 153 milyon
lira olmuş. Haklı olarak
soruyor: "Yüzde 45,7
oranındaki artışı Istan-
bul Valiliği nereden ve
nasıl bulmuş? Benzin fi-
yatian kaç aydır aynı dü-
zeyde. Yıllık enflasyon
EylüJ sonu itibariyle yüz-
de 23 olacak. Geçmişe
baksak yüzde 23, gele-
ceğe baksak yüzde 12
olması gereken bir artış
yerine yüzde 45.7 artış.
Bu nasıl kazık atmak?"
Unutmallker Çamkır
"Mayıs'ta zo-
runlu tasarruf
ana para ödemeJe-
rine başlandığında Zira-
at Bankası ile kurumlar
arasındakj kayıtlarda bü-
yükfarklarçıkmış, kayrt-
lann güncelleştirileceği
söylenmişti. Dört aydır
ne ödeme yapıldı ne de
bir açıklama. Unutma
özürlü bir toplum oldu-
ğumuzdan, ana paradan
kalan kısmın üzerine bir
bardak soğuk su mu iç-
meliyiz?"
ntalya'da bir yerel gazetede, Dünya Banka-
sı'nın Manavgat'ın kırsal kesimindeki okul-
lara dağıtılmak üzere 100 bilgisayar, 49 ya-
zıcı, 49 tarayıcı ve 49 güç kaynağı gönder-
diğini okuyor, kımya yüksek mühendisi Yılmaz Dik-
baş... Haber, Dünya Bankası'nın bilgisayarian ve öte-
ki donanımlan hibe ettiği izlenimi uyandınyorokuyan-
da...
Dikbaş, Dünya Bankası'nın yoksul ülkelerde kur-
duğu "tezgah"ları bildiği için hemen Manavgat Milli
Eğitim Müdürlüğü'ne telefon edip işin aslını öğren-
meye çalışıyor... Yetkili kişi, bilgisayariann nasıl alın-
dığını bilmediğini ancak hibe olmadığını söylüyor;
gelen kutuların üzerinde "Koç" ve "Beko" yazdığını
anlatıyor.
Dikbaş, daha aynntılı bilgi almak için bu kez Antal-
ya Milli Eğitim Müdürlüğü'nü anyor... Yetkili kişi, "Bil-
gisayariar kredi karşılığı alındı. Ancak bu konuda bi-
ze hiç kimse bilgi vermedi. öğrenebildiğimiz kada-
Hibe gibi!
nyla Dünya Bankası kredisi ile alınacak bilgisayarlar
için ihale açılmış; ihaleyi Koç Sistem kazanmış. Biz,
bilgisayartann fiyatlannı ve modellerini henüz bilmi-
yoruz" diyor.
Dikbaş sordukça, yetkili kişi anlatmaya devam edi-
yor: "Bu bilgisayarian getirip bize teslim etmiyorlar.
Doğrudan okullara dağıtıyoriar. Hatta bazı okul mü-
dürleri de şaşkınlıkla bizi arayıp, 'bunlar nedir ne ya-
pacağız' diye bize soruyoriar. Ben de öğrenmek is-
tiyorum, kim neden böyle yapıyor, neden bizi atlaya-
rak okullara gidiyoriar."
Ve Dikbaş, işin aslını ögrenmiş oluyor:
"Bazılanna abartma gibi gelecek ama, bu davra-
nış, Türkiye'nin adım adım teslim alınışının bir başka
göstergesidir. Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Ba-
kanlığı'nın bir il müdürlüğü tamamen devre dışı bıra-
kılıyor, hiçe sayılıyor ve özel bir şirket, Dünya Banka-
sı'nın adım kullanarak Türk okullanna istediği gibi is-
tediği zaman gidip, hibe görüntüsü altında bir şeyler
veriyor! Hiç abartmadan söylüyorum, bu davranış,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin devre dışı bırakılma-
sıdır.
Bu küstahça davranışı, ne Manavgat Milli Eğitim
Müdürlüğü, ne Antalya fl Milli Eğitim Müdürlüğü as-
la kabullenemez, hazmedemez, hiçbir şey olmamış
gibi yerinde oturamaz! Hiçbiryurtsever, 'üzümünü ye,
bağını sonma' diyemez!
Ozellikle kırsal kesimdeki okullarımıza hibe görün-
tüsü altında dağrtılan bilgisayarlann bize kaça mal ol-
duğunu, bundan kimlerin kazanç sağladığını, bu pro-
jenin kimin ürünü olduğunu bilmek en birinci hakkı-
mızdır. Tüm yetkilileri göreve davet ediyor, Türk hal-
kına bu konuda doyurucu bilgi vermelerini talep edi-
yorum!"
SESSÎZSEDASIZ(l) Üniversiteye kayıtta açığa çıkanlar
Üniversite sınavını kazanan öğren-
cilerden, kayıt için istenen belgeler
arasında noterden onaylı nüfus cüz-
danı sureti de bulunuyor...
Noter, yanm dosya kağıdının üze-
rine, nüfus cüzdanının ön ve arka yü-
zünün fotokopisini çekiyor... Foto-
kopiye, "örnektir" damgasını vuru-
yor; mührünü basıp imzasını atı-
yor...
Yapılan iş bu denli basit...
Fakat bu işlem 7 milyon 481 bin li-
ra değerinde!
Üniversite öğrencisi, noterden
onayiı nüfus cüzdanı sureti alabilmek
için 7.5 milyon lira ödemek zorunda!
Oğlunun üniversiteye kayıt işlemi
sırasında yaşadığı bu olayı aktaran
Teoman Serinkaya, "Günü bir bu-
çuk öğün yemekle geçiren öğrenci-
ler bu fahiş bedeli zorlanarak öde-
meyeçalışryor... Devlet, hayatın eşi-
ğindeki gencine güvenmiyor" diyor...
Hayat deyince, Serinkaya, "özel
hayaf'a ilişkin başka bir belgeden
söz ediyor...
Üniversite sınavını kazanan oğlu-
na, DYP Genel Başkanı Mehmet
Ağar, kutlama mektubu gönder-
miş... Zarfta ismin yanında, oglu-
nun devletten aldığı vatandaşlık
numarası yazıyor... Ve Mehmet
Ağar, kutlama mektubunun bir yerin-
de aynen şöyle diyor:
"Bundan sonraki yaşamınızın her
safhasındaki başanlannızın sevinçle
izleneceğini ve değerlendirileceğini
belirtmek isterim."
Izlenmek ve değeriendirilmek!
Teoman Serinkaya, "Vatandaşlık
numarası ile fişlenip kimlerin takibi-
ne uğradığımızı düşünürsek, deva-
mında olabileceklerden korkmamak
elde değil" demekte haksız sayılmaz!
Bir Kırılmaya Doğru mu?
SÖNMEZ TARGAN
Toplumun duyarlı kesimlerin-
de bugüne değin pek alışık olma-
dığımız bir tedirginlik gözlenmek-
te. ozellikle değiştirilmek istenen
YÖK yapısı ile Cumhurbaşkanı
tarafından yeniden görüşülmesi
için TBMM Başkanlığı'na geri
gönderilen 4967 sayılı "Milli Eği-
tim Temel Kanununda Değişik-
lik Yapılması Hakkında Kanun"
akademik çevrelerce büyük tep-
ki almayı sürdürüyor. Geçenler-
de bir etkinlik için gittiğim Edir-
ne'deTrakya Üniversitesi Rektö-
rü Prof. Dr. Osman Inci ile yap-
tığımız görüşmelerde bu tedir-
ginliğin izlerine tanık oldum.
Yoksul ama yetenekli çocuk-
lann özel okullarda parasız eğitim
görmeleri için devletten kaynak
aktanlmasını içeren ama Cum-
hurbaşkanı tarafından Meclis'e
geri gönderilen yasayla ilgili tele-
fonda bana göıtişlerini aktaran
istanbul Üniversitesi Veteriner
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet
Altneller'in yorumu ise oldukça
ilginçti: "Sayın Cumhurbaşka-
nı'nın bu yasayı geri çevirmesin-
deki gerekçeler aslında bir suç
duyurusu niteliğindedir. Bu ülke-
nin savcılan, hâkJmleri, hukukku-
rvmlan nerededir?" Bu yorumda
Sayın Altneller bu hükümetin suç
işlemekte olduğunu vurgulamak
istiyordu. Hükümetçe getirilmek
istenen bu ve bunlara benzer da-
ha nice sinsi tasan Türkiye'de
gerçekten kınlmayı getirecek cid-
di ve tarihsel gelişmeler midir?
Bizce de Türkiye'yi kınlmaya
doğru sürükleyen önemli siyasal
ve tarihsel bir süreç yaşanmak-
tadır ve buraya doğru giden ge-
lişmeler iki temelde odaklanmak-
tadır.
Birincisi daha çok içseldir ve
Cumhuriyet tarihinde bugüne
değin yaşanmamış bir siyasal erk
değişikliğiyle ilgilidir. Kabul et-
mek gerekir ki Cumhuriyet dö-
nemi de dahil dinsel örgütlenme-
ter (tarikatlar) şu ya da bu ölçüde
Türkiye'nin gündeminde hep ol-
muştur. Bunlar açık ya da örtülü
etkinliklerini toplumun değişik
kesmilerinde sürdürmekle birlik-
îe ideolojik anlamda genel bir si-
^asal egemenlik kuramamışlardı.
Ama bugün, yakın tarihimizde ilk
kez, dinsel ideoloji bir parti eliyle
syasal örgütlenmesini, -siyasal
tarih açısından son derece kısa
oenecek birzamanda- tamamla-
\arak tek başına hükümet olma-
w başarmıştır.
AKP olarak siyasal erki ele ge-
oren dinsel öğretinin bu konu-
na gelmesini salt halkın oylanna
tağlamak ve bunu temsili de-
nokrasinin bir sonucu olarak
çbrmek bizleri yanıltır.
" Bu sonuca halkın oylanyla va-
dlmış olsa bile, siyasal erki ele
geçirmiştüm hükümetlerin önce
jnıfsal kökenine ve tarihsel ge-
Işimine bakarak bir yorum getir-
nek gerekir. Türkiye'de dinsel
cğreti bugünkü siyasal konumu-
ragelmeden önce, ulusal paza-
r eline geçirmiş tekelci kapita-
tmden sömürü payını alamayan
Jfiadolu burjuvazisi içinde daha
şoköncelerdenörgütlenmişti. Bir
taşka anlatımla ulusal pazarda
payını yeterince alamayan Ana-
rolu burjuvazisi, tekelci serma-
yeye karşı kıtle tabanı yaratabil-
mek için halkta hazır bulduğu ge-
leneksel kültüre ve dinsel öğele-
re sanlmış ve bu yeğleme soğuk
savaş yıllannda emperyalizmin
yeşil kuşak stratejisiyle de örtüş-
tüğü için yaşayıp gelişmesi daha
bir kolay olmuştur. Kimi siyaset
bilimcileri bu Anadolu burjuvazi-
sine "Ulusal Burjuvazi" tanımla-
ması getirmiş olsalar bile ideolo-
jik olarak emperyalizmden bes-
ieniyor olmalan nedeni ile son
tahlilde ulusal değil gerici bir ser-
mayeyi, işbirlikçi sermayeyi tem-
sil ediyor olmalan son derece
açıktır.
Uluslararası Islam sermayesi
ile tanışıp yakınlaştığı oranda da
kendi sermaye birikimi için ge-
rekli atılımlara ve yatınmlara yö-
nelerek ekonomik alandaki bü-
yümesine büyük bir önem ve hız
vermiş, siyasal örgütlenmesini
de getirip böylesi bir altyapının
üstüne oturtarak asıl hedefe yö-
nelmiştir.
Islamcı kesimde yaşanan bu
ekonomik gelişmelere, 9O'lı yıl-
larda ellerinde tuttuklan yerel yö-
netimlerin sayısız olanaklan da
eklenince siyasal erke yürüyüşün
yollan da açılmış oldu.
Işte bugün siyasal erki elinde
tutan AKP böylesı' bir gelişmenin
ürünüdür ve sınıfsal kökeni itiba-
nyla yeni bir sermaye kesiminin,
yeşil sermayenin temsilcisidir. Ve
bu hükümet önüne görev olarak
koyduğu, yeşil sermayenin ulus-
lararası emperyalist sermaye ile
entegrasyonunu tamamlamayı
gerçekleştirebildiği ölçüde de
uzun süre yasayacaktr. Peki Tür-
kiye'deki verili düzen dinamikle-
ri bu sürece seyirci kalabilecek-
ler mi? Kınlmayı getirecek ana
sorunlardan biri bu...
Kınlmayı getirecek ikinci etken
ise dışsaldır. ozellikle soğuk sa-
vaşın sona ermesiyle gezegeni-
mizde değişen dengelerden en
fazla etkilenen ülkeler başında
Türkiye gelmektedir. Sovyetler'e
karşı NATO'nun ve Batı'nın birile-
ri karakolu durumunda olan Tür-
kiye, bugün bu konumunu yitir-
miştir. Batı ve ABD çıkarian için
Türkiye'nin bölgede büyük bir or-
du tutmasının artık bir önemi kal-
mamıştır. Kalmamıştr, çünkü Af-
ganistan ve Irak'ta olduğu gibi as-
kersel operasyonlan ABD artık
doğrudan kendisi yapmaktadır.
Bu nedenle Türkiye bu konuda
da bir yol aynmına gelmiştir. Ya
ABD ile bütün ilişkilerini yeni baş-
tan sorgulayıp daha bağımsız ve
ulusal bir politika izleyecektir ya
da ABD'nin bir müstemlekesi ola-
rak yaşamayı içine sindirecektir.
AKP hükümeti bu sindirilmenin
de siyasal alanda tek temsilcisi-
nin kendisi olduğu yönünde bir
tutum sergiliyor, ki bu kınlmanın
ikinci ve dışsal ayağını oluşturu-
yor. Yeniden yazının başına dön-
mek istiyorum. Türkiye gerçek-
ten bir kınlma noktasına doğru
gidiyorsa, bu gidişten tedirgin
olanlann akıllan estikçe askerle-
re başvurma tembelliğine girme-
\en de bir çözüm değildir Köklü
ve kalıcı çözüm toplumunun bü-
tün örgütlü ve dinamik kesimle-
rinin topluca bir sınıf savaşımı
vermeleri ve bu savaşımı bu si-
yasal erk tarihin çöplüğüne atıla-
na dek sürdürmeleriyle olasıdır.
KlM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakOı turk.net
ÇtZGtLİK KÂMİL MASARACl kamilmasaracin mynet.com
HARBt SEMİHPOROY semihporoy ı yahoo.com
HAYAT EPtK TtYATROSU MUSTAFA BÎLGIN
BAK 1
SÜR6ÜN KUSLARI
MEVSÎMİ TA&İ I
J L_J L
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKA±\ 18 Eylül ıcunc.mıınUaz-arikan.com
SÖZL0KTE. TÛRÛNÛN İLK ÖRNEĞI
TfOS'PA BUGÛN,ÛNUJ İUGİÜZ MZARI SAHMjBL JOHN-
SOH OOĞDU. JOHNSON; OYUN,MAKALS.ELEŞniti,RO-
MAN VE$iıR yAZACAK,AAM EN ÇOK,HA2lBlirACA
& SÖZUJKL£ mNINACAKVG. KBNPİ TÜf>ÜNÜN
İUC ÖKNEĞI SAYIIACA/C OtAN2 CİLTUK *A t>fC77-
ONAB.V OP rHe ENGUSHLANSUASE"(İNGİUl PİU SÖC-
LUSÛ), se&z rıuıic YO&UNSİR ÇAUŞMAÛAM SONBA
rfSS'TB 8/fSIOKAK,2SOO SAYFAOA SOŞ/M KSLİMEYİ
l&P£iy»ÇA#T7X- SÛZLÜkZrE t&UMEtfJtİN 4MLAMLA&
YAZJUHĞ/ GİBİ, m2ARLAet>AH M KULUUJIUÇ ÖG-
HEKLEGİ VER/l£C£Krİ. SAMUEL TOHNSOM, XAZAe.ll-
ĞİN/N YAHl £lBA, KOUUŞMACIUĞlYLA PA ÜN mM-
CfikTTC Saşda, Jattnso*ı'u, t/tuk/n dosHan SoU-
sm\H> ve BoSHfell'le. Mihv 7*ırernaet'ncİB k
görüyor-SuiHMt-
DÜZ ÇÎZGİ
ÜMİT ZİLELİ
Kazan KaynıyorL
Kazan kaynamaya başladı bile!..
Ne Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Tufan Algan'ın,
hükümet üyeterinin bile cesaret edemeyeceği biçim-
de AKP iktidannı kucaklayan sözleri (ki, beyefendi
lütfedip tam 15 gün sonra söylediklerini yalanladı, sa-
mimiyete bakın!), ne de ABD'li yetkililerin YSK'yi ba-
baJannın çiftliği gibi ziyaret(!) etmesi sonucu değiş-
tirmez... Cin fikirii iktidar sahiplerinin ve kuyruğuna
takılan "rengârenk" medyanın, yargı ve kamuoyu
üzerinde kurmaya çalıştığı baskı da ise yaramaz!..
UberaJ, eski solcu, yeni muhafazakâr ve de herdö-
nem yeniden tövbekâr köşe sahiplerinin başlattığı
"Her şey gayet iyi giderken, Tayyip Bey tam da
gerçekdevletadamı kişiliğinikazanmışken, Tür-
kiye gayet iyi yoldayken kaosa yol açmanın ne
gereği var" kampanyası da, kusura kalmasınlar a-
ma hiç iştemez!..
Parlamento dışında kalan yüzde 56 oranındaki kit-
lenin demokratik baskısına hiçbir güç karşı koya-
maz...
- İlk işaretler başladı bile!..
• • •
önce sağ cenaha bakaJım...
3 Kasım seçimlerinde Meclis'e girmeyi kıl payı ka-
çıran ve hemen ertesi günden itibaren hukuk müca-
delesi başlatan DYP, Anadolu'da seçim bayrağını
çoktan açmış!.. Hafta başında Samsun'dan başla-
yıp, Terme, Fatsa, Ordu, Giresun'la süren ve Trab-
zon'da noktalanan bir günlük Karadeniz turunda
DYP'yi izledim... Salı günü izlenimlerimde yazmıştım
ama tekrarlamakta yarar var:
- DYP, Karadeniz'de AKP"yi pek nazik yerin-
den yakalamışL. Fındık üzerinde sürdürülen
"sağcı kapışma" DYP'ye puan getirmiş... Se-
çimlerde "Ver 3 Kasım'da oyunu, al4 Kasım'da
2 milyon taban fiyatını" formülüyle yüzde 40'la-
ra varan oyu cebine atan AKP'nin attığı kazık,
Karadenizli yurttaşın canını çok acıtmışL DYP
de bunu tepe tepe kullanıyor...
Mehmet Ağar ve Mehmet Ali Bayar'la gün bo-
yunca konuştum. Her ikisi de, bir baskın genel se-
çimde dahi baraj sorunlan olmadığını, daha yukarı
çıkmanın hesaplannı yaptıklannın altını ozellikle çiz-
diler. Peki formül?. Ağar, gayet basit biçimde açık-
ladı:
- DYP'nin Anadolu ile olan sıkı birlikteliğiniye-
niden kuruyoruz. Bugün Karadeniz'de fındık,
yann Trakya'da ayçiceği, öbürgün Ege'de pa-
muk... Unutulan üretici, esnaf, halk gücünü keş-
fedecek...
Peki, ya merkez sağda birieşme, en azından güç
biriiği?.. DYP'nin kurmaylan gayet esrarengiz gülü-
cüklerie, "Bekleyin, göreceksiniz, çok şaşıracaksı-
nız" yanıtını verdiler!.. Bu tür bir güç biriiği, esraren-
giz bir kazaya kurban gitmezse, AKP'nin işi zori..
Ağar'ın DEHAP karan ve YSK'nin tutumuyla ilgili so-
rulara, buz gibi bir sesle verdiği yanıtı da eklemek la-
zım:
- Yargının karan asJa engellenemez!..
• • •
Şimdi de sol kesime bakaJım...
Diyeceksiniz ki, "neyine bakalım!.." Haklısınız, ge-
nel vaziyete bakınca insanın yüreği sıkışıyori.. Sol-
da, merkez sağdaki çabalann yüzde biri bile yok...
En büyük çekim merkezi olması gereken CHP, ikti-
dar partisiyle el ele, Meclis'te sandalye kaptırmanın
önüne geçmek için yırtınıyor!.. Televizyonlarda boy
gösteren CHP kurmaylan, Meclis'in meşruiyetini sı-
fırlayacak olan gelişmeyi yok sayıyor... Yargrtay'ın,
ağır ceza mahkemesinin verdiği DEHAP karannı ona-
ması halinde, "Hukuk emrediyor, bu Meclis de-
vam edemez, sine-i millete dönüyoruz" diyerek
başı çekmesi gereken CHP, ne yazık ki başını iyice
kumagömüyor!..
Bu zavallı tutum karşısında, gerçekten yürekli bir
davranışla CHP genel başkanlığına adaylığını koyan
Bedri Baykam, umanm milyonlarca insanın "ölüm
uykusundan" uyanmasına katkıda bulunur!.. Bay-
kam'ın kazanıp kazanmaması değil, verdiği şu me-
saj çok önemli:
- Solda biriiğigerçekleştirerek gericilerinyük-
selişini önlemek!..
Aslında bunun yolu çok açık; Deniz Baykal onur-
lu bir veda töreniyle bayrağı devretse, Derviş ve şü-
rekası da asıl ait olduklan yere gitse, iddia ediyorum,
CHP daha solda biriik gerçekleşmeden en az 10 pu-
an kazanır!..
DSP'ye gelince; iki onurtu veda töreni de orası için
gerekiyor!.. Bu törenler gerçekleşmezse ne mi olur?..
Hiçbir şey olmaz...
- Zaten sorun da buü!
E-posta: umitzileli" ttnetnettr
1 2 3 4 5 6 7 8
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLHANSAĞA:
V Atlardan
aşın derecede
korkma.2/Bir 2
ayı adı... 3
Uzüntülü dü- .
şünce duru-
mu. 3/ Türk 5
müziğinde bir 6
makam... Ro- 7
manya'nınpa-
ra birimi. 4/
Müstahkem 9
yer... Israü'de bir tür
kooperatif tanm yer-
leşmesi. 5/ Hatay yö-
resine özgü, cevizli
bir hamur tatlısı. 6/
Düz ve geniş arazi...
En küçük izci kurulu-
şu. 7/Içinden çıkılma- 6
sı güç durum... înle- ^
me, inüti. 8/Köpek...
8
Cilacılıkta kullanılan 9
bir tür zamk... Bir cervel türü. 9/Doğal hidrokarbon-
lardan oluşan bir tür mum.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
V Eşcinselüğe karşı önyargılı tutum ve davranış. 2/
Kira... Bir yasanın, bir karann yürürlüğe girmesine
karşı çıkma hakh. 3/Eğik olarak kesılmiş kenar... Ma-
den külçelerinin eritilip anndınlması. 4/Afrika'da ye-
tişen ve parlak kerestesi mobilyacılıkta kullanılan bir
ağaç... Telefon sözü. 5/Biı tür deniz taşımacılığı... Bir
renk. 6/Küçük bitkilere verilen ortak ad... Üniversi-
te öğrencilerinin kimlik kartı. II Zurnaya benzer bir
Türk halk çalgısı. 8/Hıristiyan... Itici neden, güdü. 9/
"— ışığı renginde kar/Gece çizmelerim ağır/îçimde
söylenen türkü/Beni nereye çağınr"(N. Hikmet)...
Açıldığında tohumlann ortava çıktığı kabuk.