Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 EYLÛL 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
kultur@cumhuriyet.com.tr 15
UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ
Doğubayazıt'ta kentin Urartu'dan günümüze tüm geçmişi yeniden anımsandı...
Güneşin doğduğu yer...Kentin caddelerini süsleyen sem-
pozyum afişlenndeki bu tanımlama,
davetıye ve programlann da en üstü-
ne yazılmıştı; "Güneşin Doğduğu
Yer..."
13-14 Eylül 2003 günlerinde Do-
ğubayazıt Kaymakamüğının ev sa-
hiphğı ve öncülüğünde. ÇEKÜL'ün
desteği ve Erzurum Atatürk Üni-
versitesinın bilimsel katkılanyla
gerçekJeşen, "Doğubayazıt'ta Ta-
rih, Kültür. Sanat Sempozyumu",
diğer üniversitelerden de 40'a yakın
uzmanm bildirileri ve çok sayıda de-
ğerlendirme konuşmalanyla, Anado-
lu'da güneşı ılk karşılayan kentin 3
bin yıllık uygarlık serüvenini irdele-
di...
Açıhş konuşmalannda; "tarih bi-
Uncinin taraflı siyasal tarih anlayı-
şıyla değil. yaşannuşlığın ve yara-
tıcılığın gerçek belgelerine dayalı
uygarlık ve sanat tarihiyle gelişebi-
leceği" vurgulanan sempozyumun
sonuç bildınsinde de şu ortak "öz-
lem" dile getirildı: "Doğubaya-
zıt'taki bu ilki gerçekleştiren yerel,
kamusal, sivü ve bilimsel birlikte-
liğin. diğer tarihsel yerleşmelerimi-
zin yöneticilerine de örnek olması-
flj diüyonız..."
'Sınır ötesl' sınır kentlmlz...
Yıllar önce bir tran seyahatimizde
konakladığımız Doğubayazıt ıçin ge-
zi notlanma şunu yazmıştım; "Sınır
ötesi bir sınır kenti..."
Çarşısındaki "yabancı mal" zen-
ginlığinden ve doğu ülkelerinin renk-
lerini taşıdığı için düştüğüm bu no-
tun, aslında "kent tarihini" de özet-
Iedığı, sempozyumda hemen tüm
çağlan içeren bildirilerle dekanıtlan-
mış oldu.
Örneğin, 35 yıldır tstanbul Üni-
versitesi arkeolojı grubunu yönete-
rek bölgede araştırmalar yapan ve üs-
telik bunu "terör" bahanesme de sı-
ğınmadan "kesintisiz" sürdüren
Prof. Dr. Oktay Belli, 2800 yıl önce-
sini aydınlatan Urartu dönemuıe aıt
kalelen, çoğu bugün bile kullanılan
yollan ve tarihin ilk "su mühendis-
liğini" belgeleyen antık barajlan, gö-
letleri ve su kanallannı anlatırken,
Doğu Anadolu yla bırlıkte Güney
Kafkasya ve Batı Iran coğrafyasıy-
la bütünleşen bir uygarlığı tanıtıyor-
du...
Benzer şekilde Prof. Dr. Hamza
Gündoğdu'nun özetlediği Pers, Ro-
ma, Makedon, Selevkos, Küçük
Arsaklilar. İran. Bagrat ve hatta Bi-
zans'ı sarsan Selçuklu dönemleri de
"sınır ötesi" kültürlerle buluşmanın
KENTİNİ YİTİREN SARAY: İstanbul'da Lale Devri yaşanırken,
Bayazıt'daki Sancak Beyi tshak Paşa tarafından yapılan görkemli saray,
70 yıldır 'tanıyamadığı' yeni Doğubayazıt'ı seyrediyor... (üstte)
Eski Bayazıt kenti ise 1938'e kadar bu sarayla birlikte aynı
yamaçlardaydı; tıpkı 1842 tarihOli Vanderburch resmindeki gibi (solda)
Kaynak: Yüksel Bingöl / İshak Paşa Sarayı / İş Bankası Kültür
Yayınlan (1998)
zengınliklerini Doğubayazıt'a kazan-
dırmarruş rruydı?
Nitekim biitün bu "evrensel" bin-
kimJerin 17. ve 18. yüzyılda doruğa
çıkan "sentezi" ile kente ve tüm
Anadolu'ya armağan edilmiş tshak
Paşa Sarayı 'na ajt bıldirilerde de Ağ-
n Dağı'nın tam karşısında sadece bir
anıtsal yapının değil, daha da ötesi
insan emeği ve yaratıcılığının tarih-
sel derınliğini taşıyan bir "sanat gös-
terisinin" yer aldığı sergılendı,.
Yaklaşık 150 odası ve 7600 m2'lik
oturma alanıyla Topkapı Sara-
yı'ndan sonra 2. büyük Osmanlı dö-
nemı sarayını yaratmış bu etkileyici
gösterinın "kitabını" da yazan Prof.
Dr. Yüksek Bingöl ise bugün hay-
ranlık uyandıran tarihsel anıtlann
mucizelerle değil, "kültürel biri-
kimlerle" yaratıldığını söylercesine
şuna dikkat çekiyordu:
* Böyle bir mimarlık şaheserinin
tasarlanıp gerçekleştirildiği kentin
asıl kendisi de çok değerliydi; ama
ne yazık ki sarayla bütünleşen Es-
ki Bayazıt artık yok..."
Gerçekten, daha 70 yıl öncesine
kadar hem Ishak Paşa Sarayrmn bu-
lunduğu Karaburun tepesıni sarma-
layan, hem de Bayazıt Kalesi ve ca-
misiyle bütünleşerek sarp yamaçlan
bezeyen, ancak 1938 'de ovadaki "ye-
ni" yere taşınmayla birlikte boşaltı-
lıp, ardından yağmalanarak yok edi-
len "Eski Bayaat"taki kent kahntı-
larına baktığınızda, Kaymakam Nu-
rullah Çakırın ne denli "tarihsel"
bir adnna öncülük ettiğıni de daha iyi
kavrayabilirsinız...
Köksüz' icalan Bayazıt
Eğer o "talihsiz" aynlık olmasay-
dı. Prof. Dr. Metin Sözen'in sempoz-
yumdaki serzenişı gibı, belki de şu
acımasız ımar aymazlıklanyla hiç
kuşkusuz orası da tahrip edilecekti...
Ancak, Doğubayazıt halkı yine de
şımdiki kadar "tarihinden haber-
siz" kalmayacak; geçmışrnrn onur
kaynağı anıtlannı sadece "uzaktan
seyreder" olmayacak, bu yabancı-
laşmanın da yarattığı "kimlik buna-
lımını" bıle belkı bu denJı yaşama-
yacaktı...
Nitekim, Ege Üniversitesi'nden
sosyoloji doçenti Dr. H. Neşe Öz-
gen'in Doğubayazıt'taki araştırmala-
nna göre, son yıllarda gözlenen kimı
"marjinal" bağımlılıklann ve top-
lumsaî genlımlerin nederu de ekono-
mık sorunlara eklemlenen "kültürel
bunalım" ve yaşam çevresindeki
"karakter çöktintüsü" olmalıydı...
Tarthe geçen kaymakam
Işte bütün bu değerlendirmeleri de
gündeme getiren sempozyumla bir-
likte Doğubayazıt 70 yıl sonra "ken-
disini" yeniden tanımaya ve sorgula-
maya başlıyor.
Kentin yazgısı açısından bunun
'yaşamsal' ö'nemini ise Tugay Ko-
mutanı Tuğgeneral Bülent Dağsa-
ü'nın tüm konuklann adlanyla sem-
pozyum anısına diktiğı 'ağaçlar' ge-
leceğe de taşıyacak...
Açıhş günü sabahında, güneşi, çar-
şıdaki kahvelerde çay içerek karşılar-
ken konuştuğum hemen herkesle bir-
likte kırtasiyeci Mehmet Öztürk de
şunu söyledi: "İlk kez bir kayma-
kam, şehrin sevgilisi ve umudu ol-
du..."
Yerel gazete Doğubayazıfta baş-
yazar Mehmet Koç'un makalesinde
de şunlan okuduk: "Klasik idareci-
ler gibi makamında oturnıak yeri-
ne bu kente gerçek kamu hizmeti
vermenin örneğini görüyoruz..."
Her fırsatta halkla bırlıkte olan ve
gece gündüz demeden tüm zamanını
ılçesıne adayan Çakır ise böylesi bir
sempozyumun gerekçesini Doğuba-
yazıtlılara şöyle anlatıyor: "Geçmi-
şimiz sadece siyasetçilere ait değil.
asıl bize aittir. Bunun değerini bi-
lerek kültürel mirasımızın da sahi-
bi olduğumuzda, kalkınma ve geliş-
memizin önünü de aydınlatmış olu-
ruz..." Evet... Dansı, diğer tarihi ilçe
merkezlerimize...
oiratörlüğünü
Ali Akay'm
yaptığı ve Akbank
Kültür ve Sanat
Merkezi'nde
süren sergide,
8 sanatçmın
'Gelecek
Demokrasi'
kavramını
günümüz sanatsal
diliyle ele
aldıklan yapıtlan
yer alıyor.
Adalet, eşitlik ve kardeşlikKültür Servisi - Istanbul, çağdaş
sanat açısından yoğun günler
yaşıyor, bu oluşumun ıçmde yer
alan bir sergi de Akbank Kültür
Sanat Merkezi'nde 18 Ekim
tarihine dek sürecek olan
'Gelecek Demokrasi'.
Küratörlüğünü Ali Akay'm
yaptığı sergide, 8 sanatçmm,
Claude Leon, Cem Gencer,
Gamze Toksoy, Altan Bal, Zeliha
Burtek. Seza Paker, Şener
Özmen ve Susan Kleinberg'in
'Gelecek Demokrasi' kavramını
günümüz sanatsal diliyle ele
aldıklan yapıtlan yer alıyor.
'Gelecek Demokrasi' kavramı,
'Demokrasi' kelimesindeki
demos ve kratos bileşiminin çıkış
noktası olarak alındı. 17. yüzyıl
sözleşme kuramlan içinden
Hobbes ve Rousseau
geleneğinden gelerek halk
kavramını ortaya çıkararak,
'çokluk' kavTamını kalabalığa,
başıbozukluğa ve de safahatçılara
atfeden kuramın sonucunda 18.
yüzyılda Fransız de\Tİmiyle
gerçekJeşen 'Cumhuriyetçi
demokrasi' kuramının adalet,
eşitlik, özgürlük ve kardeşlik
üzerinden düşünühnüştü.
Adalet kuramıyla karşı karşıya
Insan haklanmn temel yapıyı
oluşturduğu ortak görüşünde olan
kuramcılar arasından sıyrılan ve
sözleşme modelini yeniden
canlandırmaya çalışan Rawls'ın
düşüncesi için, Kant'a donüş
olarak düşünülen kuramının
sadece bireysel bir adalet
meselesini değil, ülkelere ve
uluslararası alana da ait olduğu
ilen sürüldü.
İstanbul Bianeli, Dan
Cameronun 'Şürsel Adalet'
kavTamı üzerine geliştirildi. Bu
kavram Rawls"ın kuramını
yeniden ele alıyor ve sanatsal
alana taşıyor. 'Gelecek
Demokrasi' ise Levinas,
Biancbot ve Derrida'nın ileri
sürdüğü bir ka\Tam
olarak adalet kuramıyla karşı
karşıya gelmekte.
Demokrasinin olmamış hali ile
gelecekteki halinin düşünülmesini
ele alan bu ka\Tam, entegrasyon
sorununa başka açılardan
bakmakta, yabancımn,
konukseverhğüı, armağanın
açısrndan marjınalleşmelerin
demokrasiye çekilmesini, bir
anlamda 'imkânsızın verilmesi'nı
önermekte. (0 212 252 35 00)
BİLGE KAĞAN KÜLLİYESİKAZIÇALIŞMASI
TÎKA'dan
Moğolistan atağı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Türkiye, atalannın ızini aradıgı
Moğolistan'da, Bılge Kağan
Külliyesi'nin kazı çahşmalanm
tamamladı. Göktürk dönemine aıt 4
brnin üzennde altın, gümüş, bronz,
demir ve değerli taş eserin
buiundugu kazüar, Türkiye'nin
yurtdışında yürüttügü en kapsamlı
kültürel çalışma oldu. Türkiye
Işbırliği ve Kalkmma Ajansı'nca
(TtKA) yürütülen çalışmalar
çerçevesinde 2004
yıhnda müze ve
çevre düzenlemesi
yapılacak. Bilge
Kİğan Küllıyesi için
bütçeden 400 bın
dolar kaynak istendi.
Türkiye'nin
"Moğolistan'daki
TürkAnıtları
Projesi"nin 2003 yılı
çalışmalan
sonuçlandınldı.
TÎKA Başkan Vekili Faruk Uysal,
2003 yıh kazı çalışmalannın Prof.
Dr. Sadettin Gömeç
başkanlıgındakı 11 kişilik ekip
tarafından yürütüldüğünü behrtti.
Kazılan yürüten Prof. Dr. Sadettin
Gömeç, 5 bin yıllık tarihi olan Türk
ulusunun sadece savaş yapıp göç
etmediğini. kendi dıli ile kültürünü
de yarattığını \-urgulayarak,
Göktürk dönemindeki ender devlet
yazıtlannın dünya kültür
mirasındaki yerini aldığını ifade
• Göktürk dönemine
ait 4 binin üzerinde
altın, gümüş, bronz,
demir ve değerli taş
eserin buiundugu ve
TÎKA'nin yürüttügü
kazılar, yurtdışındaki
kapsamlı kültürel
çalışma oldu.
etri. Buluntular arasmda yer alan
Bilge Kağan'ın özel eşyalannın, o
dönemin çok ilerisüıde tekniklerle
yapıldığını ortaya koyduğunu
anlatan Gömeç, külliyedeki çatık
kiremit üzerinde resmedilen savaş
sahnesinin ise düyadaki tek örnek
olduğunu söyledi. Gömeç, "Son
derece özel üslupla ortaya konan
resim, Türklerin yaptığı savaşlar
ve yaşamlarına ilişkin bilgilerle
yeni bir tarih yazımına vesile
olabilecek
nitelikte" dedi.
Kazılar sırasında
"baklava dilinıi
motifî" yer alan
kılden yapıhnış
kaplar
bulunduğuna ışaret
eden Gömeç, bu
buluntunun
baklava motifine
sahip çıkan pek
çok kültüre de
yanıt anlamına geldığinı vurguladı.
Gömeç, kazılarda Büge Kağan'ın
anıt mezannın "yazıt, bark ve
sunak taşlanndan" olmak üzere
üç bölümden oluştuğunu anlattı. O
dönemde anıt mezann zarar
görmemesi için su kanallanyla
çe\Tİldığini vurgulayan Gömeç,
"Mezann iç tarafına da yağmur
sularının tahliyesi için özel bir
düzenleme yapmışlar. Anıt,
oldukça ender yapıtlardan
biri"diye konuştu.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
iukacs Djye Bir Macar
Köylüsü'nün Yaptıkları...
Şükrü Hatun, geçtiğimiz pazar "Radikal
lki"de çıkan "Lukâcs Sızısı" başlıklı yazısında,
yayın yaşamına yeni başlayan bir edebiyat der-
gisinde, biryazarla yapılan birröportaja değin-
miş. Röportajında yazar -ki, aynı zamanda Hen-
ry James da olmak isteyen bir yazarımızmış; in-
sanların, hele sanatçılann olmak istedikleri bir
"kendileri"n\n eksikliği, nedense beni hep rahat-
sız etmiştir-, evet, bu yazar, Türkiye'nin "top-
lumcu gerçekçilik" yıllarını değerlendirirken,
şöyle demiş: "Toplumcu gerçekçilik dedikleri
bir şey vardı ve o yıllarda yaşamasına izin veri-
len tek gerçekçilikti. Ne işlerya! Nelerle uğraş-
tık! Luk'acs diye bir Macar köylüsünü getirip
burnumuzun dibine dayadılar, estet diye..."
Şükrü Hatun, eksik olmasın, içten bir duyar-
lılıkla Lukâcs'ın böyle değerlendirilmesinden
duyduğu üzüntüyü ve utancı dile getirdikten
sonra, Luk'acs üzerine çalışmış kişiler olarak
benden ve Murat Belge'den bir ses çıkar diye
beklemiş olduğunu vurguluyor.
Sözü edilen derginin o sayısını görmemiştim.
Ama görseydim ve içindeki o röportajı okusay-
dım bile, tavrımda bir değişiklik olmazdı; yani,
herhangi bir ses çıkartmaya gerek görmezdim.
Çünkü, Lukâcs gibi düşünce ve sanat tarihine
geçmiş birini, onu "köylû", bundan ötürü de
"esfef olamayacak" biri diye nitelendiren birine
karşı savunmaya kalkışmak, bence o "biri"ri\
aşırı önemsemek anlamını taşıyabilir. Yanlış so-
nuçlar çıkanlmasın diye bir noktayı hemen be-
lirteyim: Elbet Lukâcs da eleşriri/ebilir; dahası,
bütün estetik görüşleri de tartışma konusu ya-
pılabilir - yapılmalıdır da. Çünkü felsefenin ve
düşüncenin tarihi, ancak içeriği böyle tartışma-
larla oluşturulabildiği ölçude gerçek anlamda
felsefe ve düşünce tarihi olabilir. Ama Şükrü
Hatun'un sergilediği durumda bir farklılık var.
Röportajda Lukâcs'ın ömeğin genel edebiyat
estetiği, yaratım süreci, sanatçıya yönelik öl-
çütleri vb. gibi düşünsel yanları tartışılmıyor;
Henry James olmak isteyen, Joyce'u seven
"yazar", "Lukâcs diye bir Macar köylüsünü ge-
tirip burnumuzun dibine dayadılar, estet diye..."
söylemiyle, Lukâcs'ın bir estet olmadığını söy-
lüyor!
Bugünkü yazımı, bu sözleri ciddiye aldığım
için değil, fakat sayın Şükrü Hatun'un duyarlılı-
ğına saygı duyduğum için kaleme aldım.
Röportajdaki Lukâcs nitelendirmesi ise, ba-
na bir zamanlar sevgili dostum Doğan Hız-
lan'dan dinlediğim biranekdotu anımsattı: De-
veye "Boynun eğri!" demişler, "Nerem doğru
ki!" diye yanıt vermiş. Şimdi şu röportajdan ya-
pılan alıntının neresinden başlayacağız?
Lukâcs'ın bir "köylü" olduğu için zaten estet
olamayacağı çıkarımından mı? Zaten bir estet
olmadığı saptamasından mı? Yoksa, üstelik
gerçekte kendisinin köylü kökenli olmayışından
mı?
Bilindiği üzere, saçma'nın mantığı yoktur; ve
herhangi bir saçmaya mantık aramak da boşu-
nadır.
Sayın Şükrü Hatun, Lukâcs'ın başyapıtı olan
"Estetik"] dilimize çevirdiğim için beni "kültür
emekçisi" diye nitelendirmiş. Yaşamımda duy-
duğum en anlamlı birkaç övgüden biri olduğu
için, burada kendisine içtenlikle teşekkür edi-
yorum. Ama, içim burkularak, şu soruyu sorma-
dan da edemiyorum: Ülkemızde bu tür kültür
emekleri yeterince değerlendirilseydi, düşünce
yaşamımız yine bugünkü kadar sığ mı olurdu?
"Estetikln dilimize çevirdiğim ciltleri, Payel
Yayınevi'nin sahibi, sevgili dostum Ahmet Öz-
türk'ün idealizmıyle yayımlanmaya başladığın-
da, şimdi çok "safça" olduğuna inandığım bir
umudum vardı: Onca sözü edilmiş olan
Lukâcs'a ilişkin tartışmalar, artık başyapıtı Türk
düşünce dünyasının da emrinde olduğuna göre,
coğrafyamızda daha bir zenginleşecekti. Ama
tuhaftır, tam tersi oldu, başta sevgili Ahmet Ok-
tay olmak üzere; birkaç "okuyan aydın"ın
yazılarının dışında, Lukâcs olayı tam bir sus-
kunluk perdesiyle sarıldı. Nedeni de, ne yazık
ki, çok açıktı: Konuşabilmek, yazabilmek için,
artık "Estetikln ciltlerini de okumak gerekiyor-
du ve biz, aydınıyla ve aydın olmayanıyla, genel-
de okuma özütiü bir coğrafyanın, bilgi sahibi ol-
madan fikir sahibi olmayı artık alışkanlığa
dönüştürmüş insanlanydık!
e-posta: ahmetcemal« superonline.com
fiümüşhane'de envanter çabşması
• GÜMÜŞHANE (AA) - Gumüşhane Valisı
Hasan Basri Güzeloğlu. il genelindeki kültürel
değerlerin envanterinin çıkanlarak katalog
halinde yayımlanması için çalışma
başlattıklannı belirtti. Envanteri çıkanlacak
kültür \arlıklan arasmda 43 eski Gumüşhane
konağı, 27 cami, 9 türbe. 8 han, 21 tarihi
çeşme, 22 tarihi köprü, 6 mağara, 28 tarihi
kilise, 8 höyük, 14 koruma alam, 6 tarihi okul
ve 16 doğal göl bulunuyor.
BUGÜN
• BEYOĞLU BULUŞMASInda 17.30'da
Tünel Meydanı'nda Ufuk Karakoç konseri,
18.00 de Karşı Sanat'ta 'Eksik Olan' adlı
sergi, TURKCELL BİNASI'nda 18.30'da
Wim Wenders'ın yönetmenliğini yaptığı
'Kentlerde' adlı filmin gösterimi, Akbank
Kültür Sanat Merkezi'nde 19.30'da 'Işık
Sesini Arıyor' adlı belgesel filmin gösterimi,
AKM Aziz Nesin Sahnesi nde 2O.3O'da 5.
Sokak Tiyatrosu'ndan 'Dumrul ile Azrail'
adh oyun.CO 212 245 79 84)
• NARDtS JAZZ CLUB'da 21,30'da
Cihan Terlan ve topluluğundan 'Jobim
Project'. (0 212 244 63 27)
M İFSAK'ta 19.30 ve 20.15'te Hacer
Karanlık'ın 'Kuzeyin Cenneti Fyordlar'
adh saydam gösterisi. (0 212 292 42 01)
• YAPIKREDİ SERMET ÇİFTER
SALONU'nda 16.00'da 'Julio Pomar:
Ötekinin Resmi' konulu söyleşi. Katılımcılar:
Julio Pomar, Jose Sommer Ribeiro.
(0 212 252 47 00) •