19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 EYLÜL 2003 PAZARTESİ Hükümetin 'dinci sabıkası' laik devletinvarlığına karşı NflSIL BİR DEMOHRRSİ İSTİVORUI Server TANILLI Profesör Emre Kongar, 3 Kasun 2002 seçim sonuçlannı inceleyip değerlendirdiği ılgınç bir yazı dizısının biryerinde, yeni AKP iktidan ne yapacak sorusuna, 1950,1965ve 1983yıl- Iannda tek başlanna iktidara gelen ben- zerleri gibi, onun da ağırlık vereceği dört konu olduğunu belirtiyor ve onlan şöyle sıralıyordu: 1) Adalet ve ûniversite dahil, tüm dev- lette "kadroiaşacak"; 2) Kendine "bagHnhbirsentıaye" ya- ratmaya çalışacak, bu bağlamda yeşil ser- mayeye hem de Anadolu sermayesinin bazı gruplanna destek verecek, bunlan güç- lendirmeye çalışacak; 3) Milli Eğitim'de ve medyada "dinci çİ2gj"yi egemen kılacak ve bu yolla Tür- kiye'nin geleceğini etkilemeye çalışacak; 4) Bu üç amacın finansmanı ıçin de, "kaJkmma". "gefisme", "canbnma'', "bö- yûme M adlan altında ekonomiye para pompalayacak ve ekonomik dengeleri ye- AKP iktidan daha baştan ve bilinçli bir politikayla kadrolaşmaya gitti. Parti lideri ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise yalmz uzmanlık alanlannda değil, genel ve yerel yönetimde, devleti koruyan hemen tüm alanlarda yaşanan kadrolaşma için 'ekip çalışması' tanımım yaptı. Bu girişimlerin, ekonomide yeni yol arayışlannı gündeme getirmesi bakımından bir 'sınıfsal hesaplaşma' anlamını taşıdığı açık. Ancak tehlike daha derinlerdedir. AKP'nin dinci sabıkası onun eylemlerini bizzat laik devletin varlığıyla karşı karşıya getirmektedir. niden altüst edecek. Değerli sosyoloğun ilk üç dediği olmuş, dördüncüsü yerine, bir başka süreç yürürlüğe girmiştir. Kadrolaşma mı, 'Iç Işgal' ml? Gerçekten, AKP iktidan daha baştan ve bilinçli bir politikayla, "kadrolaşma''ya gitmiştir: Bu, yalnız uzmanlık alanlann- da değil, genel ve yerel yönetimde, dev- leti koruyan hemen tüm alanlardadır. Bir partirün iktidara geldikten sonra, bürokrasinin kimi tepe noktalannda de- ğisikliğe gitmesi, politikasını yürütmek ba- kımından doğal sayılıyor; ama o kadar: Çünkü devlet, bürokrasisi ile kaim ve onun da "durmuş onırmuş" olması gere- kiyor. Böylece, iktidara geçmiş birparti- nin, bürokrasiyi hallaç pamuğu gibi atıp kendi adamlanyla doldurması, devlet an- layışıyla çelişir; zira, devlet kadrolanyla parti kadrolan, birçok yönden farklı ger- çekliklerdir. Öyle olduğu içindir ki, ikti- dar değişiklikleri, Mümtaz SoysaTın de- yimiyle, bir "iç işgal". bir "devleti dağrt- ma" görünümüne bürünmemeli. Ne var ki, görünüş bizde oraya doğru olmuştur. AKP'liler, girişimlerinin sakla- namayacak bir düzeye çıktığını görüp, kadrolaşmaya "ekipçahşmasr" demişler; Başbakan Tayyip Erdoğan da, ekip çalış- ması derken, bir bürokrattan neler bekle- diğini şöyle özetlemiştir: Vücut dlll "Benim vücut dilimden anlayacak!" Ahlan her adımda, ister istemez kadrolaş- manm izlerini de görüyoruz: AKP'nin bu çabalanna bakıp. tanın- rruş birgazetecimiz, Mustafa BaJbay. "Acfl KadrolaşmaPartisP adını takmıştırki, ye- rindedır. Bu kadrolaşmanın, ekonomide yeni yol arayışlannı gündeme getirmesi bakımından. bir "smıfsal hesaplaşma" an- lamını taşıdığı da açık. Ne var ki, Osman Liagay'ın dediği gi- bi, "Duygusalhğın da arrnğı bu ortamda, deneyimsiz kadrolarla aktan yolunu bul- mak ve doğru terrîhler yapmak daha da zor olacak herhalde" Her apartmana mescft Ancak, tehlike daha da derinlerdedir de... Çünkü AKP'nin "dinci sabıkası", onun kadrolaşmasını ve eylemlenni biz- zat "laik devtefin varlığı ile karşı karşı- ya getirmektedir: Bir örnek mi? Yurtdışında kapkara bir şeriatçı örgüt kimliğiyle yaşayan ve Türkiye'deki şeri- atçı gelişmenin maddî ve manevı des- teklerinin de başında gelen Millî Görüş Teşkılatı'nın terörist diye nitelenmesine, AKP hükümetinin karşı çıkmasının an- lamı nedir? Örnekleri daha da çoğaltmak mümkün. Son olarak, 6. Pakete konan, arkasından dinsel baskıyı evlere kadaryaymayı amaç- Iadığı için -askerlerin direnişiyle- paket- ten çıkanlan, "Her apartmana bir mes- cit" tasansmı zikredelim. ERBAKAN'EV YANINDA POLİTİKÖGRENİM Tayyip Erdoğan ve arkadaşlan, yönetici kesim olarak, Erbakan'ın yanında ve onun bugüne kadar kapattırdığı partilerde polrtik öğrenimlerini yapmış insanlar. Belki en büyük handikaplan bu: Çünkü, öğrenimlerini aldıklan "okul" ülkemizin en kofiı. Erdoğan, başta AKP'li pek çok vekili ilgilendiren dokunulmazlığı bir yıl erteledi Batakhğı görememek... Türkiye"de, çok partili yaşamuı git- gide tutuculaşan süreci içinde. "BaşkanhksfctemPni durup durup gündeme gerirmek âdet olmuştur. AKP'nin iktidara gelişinin arkasından da tekrarlandı konu. Şu gerçek pek bilinir: Başkanhk sis- temi, belli bir kapitalist aşamaya varmış ve onun demokratik olgunlaşmasına da sahip toplumlarda, mantığına uygun olarak işleye- biliyor. Bu süreci yaşamamış, gıderek "ku- tuplaşmalann yüksekolduğu tophımlarda", sistem ters sonuçlar veriyor. "Laik-İslanıcıkırtııplaşınasrnın ipoteğin- de yaşanan bir başkanlık sistemini düşü- nebiliyor musunuz? AKP, iktidar olduğundan ben, çeşitli akım- larve baskılar altında, siyasete muİctedir ola- madığını gördü; bunun paniğini yaşarken, or- taya açık-seçik bir model koyamamanın da aczi içinde. Başkanhk sistemi, işte bunu aş- manın bir hevesi, bir de gizli emelleri okşa- maya pek uygun bir formül. Buradan kalka- rak diyeceğiz ki, Türkiye, sorunlannı aşacak- sa, parlamenter sistemin daha esnek yapısı içinde olacak bu. Siyaset medya-ticaret üçgenl • Siyasete muktedir olamayan AKP, ortaya açık seçik bir model koyamamanın aczi içinde, sorunlan başkanlık sistemi ile aşmak istiyor. Ancak iktidar, demokratik gelişmeyi tıkayan nedenlerin en önemlisi olan 'milletvekili dokunulmazlığının kürsü ve yasa faaliyetleriyle sınırlandınlması' konusunda, aynı 'cesareti' gösteremiyor. Ne var ki, demokratik gelişmeyi tıkayan nedenler var, onlardan biri, "Dokunulmaznk": Ideal olan, milletvekili dokunulmazlığının, tt kümveyasamafaalh T etieriyle"sı- nırlandınlmasıdır. Bu sorun, 3 Kasım seçimlerinde Tür- kiye'de de tartışıldı: CHP, seçim kampanyasını "dokunul- mazbk" üzerine kurdu; AKP lideri de, bir televizyon tar- tışmasında söz verdi, yani anayasanın 83. maddesi yol- suzluklardan korunmanın aracı olmayacaktı. Ne var ki, Tayyip Erdoğan, seçimden sonra, dokunul- mazlığı biryıl Meclis'egetirmeyeceklerini ilan etti; çün- kü konu, başta AKP'li yığınla parlamenteri ilgilendiriyor- du. AKP, görünüşte, "siyaset, medya,ticaret"üçgeninde sergilenen bir duyarhhğa sahip; ama bu, Meclis'te "do- kunulmaznk" engeli aşılmadan tamamlanamaz. "Temiz tophım"a giden yol, anayasanın 83. maddesinden geçmek- tedir. AKP niye korkuyor, anlamak güç, ya da kolay! Ne var kı, yeri gelmişken haürlatmak da gerekiyor: "Tenuztoplum''a giden yolda, hukuksal kurum ve önlem- lerin rolü elbette büyük. Ama kalkınmada rutulan ana yol, ekonomik politikalann içeriği de önemli, daha doğ- rusu asıl rolü onlar oynuyor. Asıl yolsuzluk ekonomik poiltlkalarda Türk toplumu bir çeyrek yüzyıldır. bir yolsuzluklar ba- taklığına gelip saplanmışsa, Mümtaz Soysal'm dediği gi- bi, unutulmasın, "Asıl büyük yolsuzhık, son çeyrek yüz- yıldır uygulanan ekonomik politikalann özünde sakl)" Sistemi, çıgnndan çıkanp bir çamur deryası hahne ge- tiren, özellikle Turgut Özai'la başlayan bu politikalar ol- du. Ekonomi, siyaset, ahlak, karşılıklı bir etkileşim için- de çözüldüler. IMF de, işte bu çözülmenin ürünüdür ve o politikalar yürürlükte kaldıkça, hep gündem- de olacaknr. AKP, açık ve seçik, aynı ekonomi felsefesınin üstünde ısrar ediyor. Sineklerden o da yakınıyor, ama onlan yaratan bataklığı, onun temelinde yatan ekonomi politikasını görmüyor; tersine, savunuyor o politikayı. Köleleştlrme harekâtı Bu ıse, istesin istemesin bir seçime götürmüştürAKP'yi: "De\ietitüccaıiaş- ürma kafası ile yöneten ve dönüştürme- ye çabsan Erdoğan veekibi, bu feisefe ve eylemleri ile halkuı ve emekçilerin değil, dış ve iç sömürücü sermaye kesiminin ya- nındadir" Ama yine aynı feisefe, kapi- taüzmin terkisindeki kureselleşmenin "kö- lelestirme" harekânnın emrinde tutacaktır Türkiye'yi de. Her şey, İzzeftin Önder'in dediği gibi, aynı galakside, ama böyle yürü- mektedir! Öte yandan. AKP'nin "dinci sabıka- sı'', hem kendisi için ayak bağıdır, hem de sistem için sürekli birtehlikedir. Bunun yol açtığı bunalımı toplum şimdiden yaşıyar, daha da yaşayacaktır. Son olarak, Orhan Bursah'nm dediği gibi, Tayyip Bey ve arkadaşlan. yönetici kesim olarak, Erbakan'ın yarun- da ve onun bugüne kadar kapattırdığı partilerde poütik öğrenimlerini yapmış insanlar. Belki en büyük handikap- lan bu: Çünkü, öğrenimlerini aldıklan "okul" ülkemizin en kofu... Buradan kalkarak, yazann bir görüşüne de ka- tılacağız: Türkiye'nin yeni bir politikacı tipine, kuşağına ihtiyacı var. Günü idare eden değil, kitlelere pala\Ta atan değil; içi boş, sıradan nutuklara sanlan değil; ülkenin ge- leceğini srrtlayacak gerçek politikacılara... Onlann bek- leyişi içindedir Türkiye. Ama sol'da değilse, nerededır o politikacılar? BİTTİ Gazetenin notu:Buyazı dizisi, Scn'in Taniüi'ninyahn- da Adam Yayınlan'ndan çıkacak, 'Nasü Bir Demokrasi İstiyoruı?' adh eserinin kimi bölümlerinden özetlenmiştir. CAMİLERİN SAYIS1100 BİNİ BULDU Kentler ve köyler tankatlann baskısı altında • Diyanetten sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın ek 15 bin imam kadrosu isterken gösterdiği laikliği koruma gerekçesi, yalnız aptalca değil, ahlaksızca bir oyundur. 'Muhafazakâr demokrat inkılap'm gelip vardığı noktayı şöyle özetlemek mümkün: 70'e yakın üniversiteyi ikiye ayınp çoğaltmak, meslek liselerine ilgi azalıyor diye şamata yapıp imam hatipleri kollamak. îslamı sermayeye peşkes çekilen devlet kurumlan ... ^L ma yeniden / ^ k hatırlatmak da A. wk gerekiyor: kuruluşlamla ülkede; belediyeier ve kuruluşlamla kentlerde ve köylerde; tarikatJar aracılığıyla mahallelerde kurulan" bir dinsel baskı var ülkemizde. Sayısı 100 bine yaklaşan cami, onun bir simgesi olup çıkmıştır; ve daha da semirmek için, bir eli de "kadrolaşma''dadır. Diyanet'ten sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın son haftalarda ek 15 bin imam kadrosu isterken gösterdiği "laikliği koruma" gerekçesi ise, yalnız aptalca da değil ahlaksızca bir oyundur. Dinciliğin medyada yığınla yalakası varken Milli Eğitim'de de kadrolaşmarun aranışı içindedir: Yurtdışında İslaml flem 7O'i aşkın üniversiteyi, sayısını azaltarak derleyip toparlamak dururken ikiye ayınp daha da çoğaltmak, dinci kadrolaşmaya yol açmak admadır. imam hatip olcullanna ilgi gitgide azaldığı halde, konuyu saptınp meslek liselerine ilgi azalıyor diye şamata yapmak. geleceğin Türkiye'sinde dinci kadrolara yeniden kapılan aralamak amacıyladır. Aynca, bu "lslamcı söjiem", bizzat Başbakan ve Dışişleri Bakanı'nca. AKP'den esirgense de bütün bir ülkeyi nitelemede, uluslararası gezi ve toplantılarda rahatça dile getıriliyor ve bunun anayasa bakımından da yanlışlığı düşünülmüyor. Bu yürüyüş içinde, H ls!ami sermaje"nin kendi payını almaması mümkün mü? Albayrak Holding'e ve başkalanna çekilen peşkeşler unuturmuş değil. Bu süreçte. Milli Piyango. Petkım gibi. altın yumurtlayan kuruluşlann, ilk fırsatta "özelleştirme" adıyla yandaşlara sunulacağından kuşku duyulabilir mi? AKP için. kimi kalemlerin kullanmaktan pek hoşlandıklan "Muhafazakâr demokrat inkılap"ın gelip vardığı nokta bu işte! Prof. Emre Kongar'ın, AKP'nin gelecekteki program için öngördüğü bir dördüncü olasılığın gerçekleşmemesi, yani yeni iktidann, ilk üç amacın finansmanı için, kalkuıma ya da şu bu adla ekonomiye para pompalayamayıp dengeleri yeniden altüst edememesi ise. sadece bır rastlantı eseridir; çünkü, Türkiye ekonomisini IMF teslim almıştır ve kuş uçurtmamaktadır! "Tarihin istihzası" denecektir; bir bakıma öyle! .AKP iktidan için daha başka söyleyeceklerimiz var...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle