19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SA'FA. CUMHURİYET 15 EYLÜL 2003 PA2ARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER MU31TAZ SOYSAL Fbmhigosuz Turizm MİL-ASTAN Bodrum'a giden yolun sağında derız kıyısının tepelerine kadar uzanan iki su- lakıisın vardı. Birincisi kurutulup dolduruldu ve uludararası havaalanı oldu. Ikincisi, Tuzla Gölü diyeanılanı. hâlâ duruyor. Ortasından geçen dar bir ııs"takla "Boğazıçi" denen köye, dalyan ağ- zımveiyibalıkyenen yerleregidilir. "Tuzla"ad\, kıstık la ikıye bölünen o denız girintisinin bir ya- nınca eskiden tuz üretilişindendir. Yanı başında- ki "HgtJep Çamı" ormanı da, Anadolu'da nadir yetşen bir türün ağaçlanyla ünlü. Ana, sulak alanın asıl önemi, bambaşka bir neonden: Su kuşları için Akdeniz çevresinin en ilgirp dinlenme, barınma ve kışlama yerierin- derbiri oluşundan. Kuş uzmanlan, eylülden ni- sarB kadar gelip geçen ya da kışlayan kuş tür- lerin saymakla bitiremiyorlar: En başta, kışın sayıan üç bine varan Flamingolar, sonra Tepe- li Peilcan, Balık Kartalı, Kuğu, Sibirya Kazı, Kü- çükSakarca, Kaşıkgaga, Kılkyyruk, Küçük Ka- rabctak, Karabaşlı Kirazkuşu, Çalıbülbülü, Gök- * kuzgun, Ankuşu, Kaşıkçı, Akbalıkçıl, Angıt, Çel- tikç. Benekli Sutavuğu, Su Kılavuzu... Ayrıca,' tepderde ve açık alanlarda Çaprazgaga, Taş- kuşı, AiacaAğaçkakan, Kara Kızjlkuyruk, Ak Kuy- ruksallayan, Paçalı Şahin, Saz Delicesi, Gökçe Deli;esi, Kukumav, Ötlegen... "tuş gözJeyiciler" ve işi "kuşbilim"e kadar varoran uzmanlar ilginç insanlardır; dürbünle- n, tdeskopları ve kataloglarryla saklanıp saat- lerce bıkmadan usanmadan bekler, ara sıra bir yerlerde kuşların ayaklarına geçirilmiş halkaları okuyarak nereden gelip nerelere gittiklerini öğ- renirter: Fransa, Italya, Ispanya, Tunus, Yunanis- tan.Çamaltı Tuzlası, Seyfe Gölü, Adana... • mdi, bir de bu yılın 4 Ağustos günü Muğla Çevre ve Orman Müdürlüğü uzmanların- Sn bir biyolog, bir çevre mühendisi ve Doğal Hayatı Koruma Derneği üyesi biryabancı uzma- nın inzalarını taşryan şu resmi tutanağa bakın: "Tuzla Gölü çevresınde yapılan inceleme neti- cesnde... mevsim şartları dolayısıyla suların çekim/ş olduğu doğal alanda ış makinelenyle kazı /apılıp buradan toprak alınmış olduğu... tuz birikıntileri olan doğal alanda dolgu bulundu- ğu... dere yatağının su akışını engelleyecek şe- kılde doldurulduğu... dolgu yapılmış derenin geçtiği yerde korumanın arttığı... tespit edil- miştir." Niçin? Çünkü, dönya kuşbilimcilerinin kayıtlanna, Av- rupa Konseyi ile AB'nin kararlarına, Türkiye ve Balkanlar'daki korumacılann "doğalyaşam" ya- yınlarına geçen bu sulak alanın kurutulup para getincı bir "Golf ve Turizm Kompleksi"ne dö- nüştürülmesine birileri karar vermiş, birileri de kazma kürek işe koyulmuştur. Yıllar yılı "turizmle kalkmma" sözü edenlerin Türkiye'yi getirdikleri nokta, "tunzmle batır- ma"noktasıdır. Bazen Flamingo ve Kuğu vurup yedikleri söylenenler de onlardan olmalı ki, bu ülkede bir Tuzla Gölü'ne bile kıyılabiliyor. Kuş sevmeden turist yolmaya kalkmanın so- nu budur. PİYANO DERSİ VERİLİR Heidelberg Devlet Konservatuvan piyano öğretmeni tarafından. Tel: 0216 -336 54 64 Atatürk ve Düşmanlan... Tüm tarikatlar, tarikat şeyhleri ve müritleri Atatürk'e düşmandırlar. Çünkü Atatürk, "miskinler yuvası" olduğu gerekçesiyle tarikatların tümünü kapatmış, şeyhlerin, dervişlerin, seyitlerin ve dedelerin halkı zehirlemesine engel olmuş, izin vermemiştir. Ne varki önce 1950'lerde kimi türbeler açılmış, sonra da tarikatlara yaşama olanağı tanınmıştrr. M. İskender ÖZTURANLI Hukukçu R efah Partisi kapatıl- madan önce Recep Tayyip'in ağababası Necmettin Erbakan. "Atatürk yaşasaydı Refah Partisi'negirenir diye b o yundan büyük bir söz söylemiş- tı. Hiç kuşkusuz bunu, kendi par- tisinin onurlu bir parti olduğunu kanıtlamak için söylüyordu. Ata- türk ilkelerine karşı çıkan, tutucu- luğu, genciliği ve şeriat düzenini savunan bir politikacının bu söz- leri takıyyeden başka bir şey ola- mazdı. Bılindıği gibı Çfller'ın deste- ğiyle başbakan bile olmuştu (1997). O günlerde kendisinın "Atatürkçü ve devrimci'' olduğu- nu söylüyordu. Ne var kı Atatürk deMimcisi olmadığı açık seçik or- tadaydı. "Ükdefahalkminana,ta- rihi iş başına getiyor. Elbette bu de\Tİmsancılıolacakür*" biçımın- de konuşmaktaydı. Erbakan'ın devrim dediğı, karşıdevrimden başka bir şey değildi. "Halkın inancının iş başına geküğT yolun- daki sözlen de dinci ve Islamcı bir yaklaşımın belirtisıydi. Atatürk- çü düşünce dizgesine göre devlet yönetımınde din ve inancın yeri yoktu. Yasalar. akıl ve bilime da- yanacaktı. Dinin yen tapınaklar ve vicdanlardı. Erbakan ise inancın egemenliğınden söz etmekte, ınan- cı iktidara getırmeye çalışmak- taydı. Üstelik bu düşüncesiyle, Atatürkçû olduğunu söyleyebıli- yordu, Bunun nasıl bir Atatürkçü- lük olduğunu kendisinden ba^ka bilen ve anlayan yoktu. O günkü koşullarda Erbakan, olsa olsa bir "Iran devrimcisT olabilirdi. Tayyip Erdoğan'a gelince, bu politikacı yaşamı boyunca laikJı- ğın karşısında yer almış, takıyye de olsa hiçbirzaman Atatüıicçü ve devrimci olduğunu söylememiş- tır. u Mfllet isterse laiklik ortadan kalkar" demiştir. Laikliğin ana- yasaya göre değişmez bir ilke ol- duğunu düşünememiş, Cumhuri- yetın getirdiği kazanımlan savun- madan demokrasıyi savunmaya kalkışmıştır. Demokrasiden ve in- san haklanndan söz etmesi, haya- lindeki düzenı gerçekleştirmek için özgür olma isteğinden başka bir şey değildir. îşte bu anlayışta olan bir kışi bırsüreönce. "BuüIkedeçokAta- türkçüler çıktL Muasır medeni- yet seviyesınin üstüne cıkacağız" dediter. Hepsi bizi geriletti" biçi- minde sözler söylemiştir (22 Tem- muz 2003. Curnhuriyet). Bilindi- ği gibi çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkacağız diyen büyük dev- let adamı Atatürk'tür. Ve şimdi Recep Tayyip, sonucunu ve so- rumluluğunu hiç düşünmeden Atatürk'ü kötülemeye, onu kü- çük düşürmeye çabşmaktadır. Ata- türkçû olmamasına kimse kanş- maz, kanşamaz. Doğrusu istenir- se Erdoğan, Atatürk'e yara^ır bir kişıliğe sahip de değildir. Bu ne- denle hiçbırzaman Atatürkçû ola- maz. Ne var ki Atatürk'ün ülke>i geriettigini sövieme hakkmı ve öz- gürlüğünü hiç kimse Erdoğan'a vermemiştir; veremez de. Böyie konuşan ve Türkiye'vi laikliğin çökerttiğini söyleyen bir kisi, ağa- babası gibi Basbakanhk koituğun- dauzunsüreoruramazv«otunna- mabdır. Sayın Başbakaa yukandaki dü- şüncesini şöyle tamamlamıştır: " İ lkenüzdenasıldin istismarcıla- n varsa, Atarürkçülüğün \e laik- liğin de istismarcılan vardır. Tür- kiye çöktüyse hep bunlardan çök- tü. Artık bunlan aşan biryönetim var, davanışma içinde olacağız ve isrismarcılara fırsat vermeyece- ğiz." Bu sözleri söyleyen birkişi, ön- celikle bugüne değin yapüğı vebu- gün de yapmakta olduğu dini sö- mürme girişimlerinden hemen vazgeçmelidir. Çünkü her sözü- nün, her davTanışının, her eyle- minin temelınde din sömürüsü vardır. Sanki türbanı tüm ülkeye yaymak, ba§örtüsünü milli kıya- fet haline getirmek ve imam ha- tiplerin önünü açmak isteyen ken- disi değildir Sankı "Sandığa gi- derkenegemenlik miöetindir, ama maddede ve manada egemenlik Allah'ındır'". "Bizreferansıtslam olan bir düşüncevi temsfl edho- nız. Yüzde 99'u Müslüman oİan Türkiye'de başka şeyohırmıT dı- yen ve "Kahrolsun şeriat diyen- ler kendi kendtlerüie kahrolmak- tadıriar" biçımınde konusan Tay- >ip Erdoğan değildir (1990). "Türkiye'nin yanmnda artık Kemafizme va da başkaca bir ide- olojiye yer yokrur... Biz Müslü- manlar için en üst belirtevici İsla- nun Okeieridir. Her şey ona göre befirlenir.''. "TevhidiTedrisat (Öğ- retim Bnüği) Kanunu nekrin önü- nü ükamak, nekrin önünü açmak jçindir", "Harfinkılabıvasıtasıv- la bir ülkenin tamamuını bir an- da smr okıır yazar seviyesine in- dirgenmesi kimlere yaramışür" diye ahkâm kesen Erdoğan değıl midir? (1993). Ülkemızdeld cami- ler ve mescitler az gelıyormuş gi- bi bugün apartmanlann alt katla- nnı mescıt haline dönüştürmek, on beş bin imam kadrosunu Cum- hunyet bütçesine koydurmak, eği- timi özel sektöre devrederek ce- maatlere \e tarikatlara teslim et- mek isteyen Recep Tayyip değil midir? Gericıliğin simgesi olan El Ezherden çıkanlara üniversi- telerimizde denklik saglamak su- retiyle bu özgür Cumhuriyet ku- rumlannı medreseleştirmek iste- yen, okullan ve camileri tarikat- İann denetimine sokmaya çalışan Tayyip Erdoğan değil midir? Ata- türk'ün hiçbir zaman bağışlama- yacağı Sıvas canavarlannı ve üı- sanımızı bodrumlara gömen Hız- bullah yobazlannı bağıslayan Re- cep Tayyip değil midir 7 Ve birkaç gün önce "UlusaSes- fcıüş" izlencesinde şimdıye değin ahşılmış olan Atatürk görüntüsü- nü ekrandan kaldıran ve "yine bir cuma gecesinde AKP hûkümeti- nin kraatinı anlarmak için bera- beriz* 1 diye seslenen Recep Tay- yip değil nudır? (10 Ağustos 2003). BUindiğı gibi Atatürk, baş- ta 150'likler olmak üzere çeşitli davTanışlanyla vatana ihanet eden- len. hatta kendısini öldürmek is- teyenleri bağışlamıştır da, laiklik karşıtlannı ve laiklik düşmanlan- nı bağışlamamıştır. Çünkü laiklik, çok önem verdi- ği ve üstüne titrediği bir ka\Tam- dır. Sayın Başbakan 'ın laik Çum- huriyete aykm davranışlannı say- makla tüketemeyiz. Son Malezya gezisinde "Türidye'ninbirtslanı devteti" olduğunu söylemesı. ana- yasayı açıkça çıgnemesı değil de nedir? Tüm tarikatlar, tarikat şeyhJeri ve müritleri Atatürk'e düsman- dırlar. Çünkü Atatürk, "miskinler yuvasT olduğu gerekçesiyle tari- katiaruı tümünü kapatmış. şeyh- lerin, dervişlerin, seyitlerin ve de- delerin halkı zehirlemesine engel olmuş, ızin vermemiştir. Ne var ki önce 1950'lerde kimi türbeleraçıl- mış, sonra da tarikatlara yaşama olanağı tarunmıştır. Şimdi ise ta- rikat şeyhleri ve müritleri TBMM"nin sıralanna kurulmuş- lar, bir imamlar ve mollalar sal- tanatı kurmuşlardır. Bu saltanata son verebilmek için. tüm Atatürk- çü. cumhunyetçı, laik ve devrim- ci güçlerin bir araya gelmesinden ve tutarlı bir politika izleyerek gerçekçi bir savaşım vermesin- den başka çıkar yol yoktur. Dil kirlenmesinde yeni icatlar!.. Necdet TEZCAN Emekli Eguımcı D ılde kırlenme bilinen bir olgu. Ba- zen bilınçli. bazen bilinçsizce ama dilimizi de kirleterek yaşıyonız, ya- şamaksa. Birkaç tane yeni icat kirlenme midemi bulandınp duruyor, hanidir. En çok gıcık kaptıklanmdan biri: "Ne AJâka_." Ve ne yazık ki giderek yaygınlaş- makta. "Alâka" sözcüğünün karşılığı "110" de- ğil mi? 'ne ilgi' diye söylenebilir mi? Ke- sinlikle söylenemez. Bu söyleyiş en azın- dan 'baJtajı taşa vurmak' gibı olur. Doğru- su. 'neilgisi var' olmalıdır. Hanı. 'nealâka- sı var' bıçiminde söylenıp yazılsa neyse. Güzelım Türkçemiz varken nerden çıktı bu alâka demezler mi adama?.. Bu deyiş hem yanlış. hem eksik. hem ya- muk... Yani hormonlu gibi... Ivedi bu^kıl- malı. "Karşı devrim" deyişi de Türkçe olma- sına karşm benim kulağmıı tırmalıyor. ra- hatsız ediyor beni. "Devrim'' ileriye doğru ve hızlı bir toplumsal değişim değil mi? Ya- ni uygarlık, çağdaşlık, aydınlanma gibi öğe- leri içeriyor. Önüne "karşı" getirmekle bu öğeler yok edilebilir, tersine çevrilebilir mi? Eşyanın doğasına aykın değil mi bu? Bu- nu yaparken sözcüğün o güzelim içeriğini bağnazlıkla, tutuculukla, gericilikle.. bü- tünleştirmiş olmuyor muyuz? Insanın yağ- lan erimez mi? Benim eriyor doğrusu. Başka bir deyiş bulmak, bu sözcüğün içe- rik-güzelliğini bozmamak... Bu iki deyişin kullanılmamasnıı öneriyo- rum... 'Ses ba>Tağjmız' bu yanlışlardan ötürü bi- zi dava etse yeridir, sanıyorum. Cumhuriyet t a p YEMEN TÜRKLER MEZARLIĞI Mustafa Balbay Yüz binlerce askerimizin can verdiği, gidipte dönmediği Yemen...Başkent Sana'nın yüzyıllardır değişmeyen mimarisi... Hudeyde-Sana yolunun bitmek tükenmek bilmeyen kıvrımları... Taa Taiz'deki Osmanlı izleri... Aden'ın okyanusa açılan kapısıyla çöle yaslanan duvarı... Elinizdeki kitap: bilimsel değil, gezimsel bir çalışma... Haydi Yemen'e bırlikte gidelim... 2 0 4 5 ^ 10.000.000.TL. Çağ Pazarlama A Ş Türkocağı Cad No 39 41 34334 Cağaloglu-lstanbul Tel (0212) 514 01 96 Faks (0212) 514 01 95 Cumhuriyet k 1 t a p 1 a r ı 1 t a p üecatLÇumaİL ZELÎŞ~_ 16.BASKI Türk edebıyatımn usta ısmı Necatı Cumalı'nın kalemmden. çarpıcı bır aşk öyküsü. '"Tütün Zamanı" üçlemesınin ılk kıtabı olan Zelış, okurunu bu çarpıcı aşk öyküsüyle bırlikte, tütün üreticılennin dramatik yaşamlanna da ortak ediyor. TgT umhUIİYri Çag Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39 411 ^ 5 * . kitap kulübü (34334) Cagaloğlu-istanbul Tel:(0212) 514 01 96 Cumhuriyet _t a p KOY ENSTİTÜLERİ ÖZGÜRLEŞME EYLEMİ Mehmet Başaran Tarihsel koşulların sağladığı olanaklardan yararlanarak; eğitimi; emekçı üretici halkı bilinçlendirerek, siyasal bir güç durumuna getirici; sömürü düzenini zorlayıcı, ' | değişmeyi hızlandıncı bir . eyleme; özgürleşme | eylemine dönüştürmekti. . Bu kitabında Mehmet Başaran eğitim devrimini, doğal ve toplumsal çevreyi değiştiren, bunu yaparken kendisi de değişen insanların öyküsünü anlatıyor. . „ „ _ . ı tft ösyTB 8 00O.0O0.TU Ca* Pazarlama A Ş TOrkocagı Cad No 39'41 3 4 Î 3 4 Ca2aloglu-lstanb.il Tel (0212) 514 01 96 Faks:10212) 514 01 95 J "Eğitime %100 Destek" kampanyası kapsamında, milyonlarca öğrenciP ders kitaplarına hiçbir ücret ödemeden sahip oluyor. T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI |D A N I $ M A 444 0 632İH A T T I ırwır.egitiııetfestek.nek.fov.tr EGITIME %100 DESTEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle