Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 EYLÜL 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
H i J v U i l U I V J J . ekonomi(5cumhuriyet.com.tr 13
ESCADA nın, yenı
modelleriyle hâzırladığı
2003-2004 sonbahar-kış
koleksıyonu 'kendinizi
tasarlayırT temasından
yola çıkarak tasarlandı.
Koleksıyonda. parlak
renkler ve yan transparan
kumaşlar kullanıldı.
GİMA mağazalan, 28
Ağustos-30 Eylül tarihlen
arasında müşterilerinin
bağışlayacağı okul
yardım paketlennı Anne
Çocuk Eğitün Vakfi
aracıhğıyla
Diyarbaİor'dakı yardıma
mıihtaç öğrencılere
ulaştıracak.
FEDEX, Türkıye'nın
ünlümoda
tasanmcılanndan Bahar
Korçan'ın
koleksıyonlannı dünyanın
dört bir yanına taşıyacak.
Sosyal güvenlik kurumlannın ilaç alımlan İhale Yasası kapsamından çıkanldı
Yem neşterler kapıdaMtVE ZEY^BEKOĞULLARI
Hükümet, Kamu İhale Yasa-
sı 'na "sonradan" ekledıği bir
maddeyle, acil durumlarda kulla-
nılacak olan ilaç, tıbbi sarf mal-
zemeleri alımlarında ihale ko-
misyonu kurma ve yeterlilık ku-
rallan arama zorunluluğunu orta-
dan kaldırdı. Sağlıkta denetim
zaafiyetinden doğan suistimalle-
re kapı aralayacak yeni düzenle-
meden dolayı, yakın gelecekte
yeni "neşter operasyonlannın''
gündeme gelebileceği uyansı ya-
pıldı.
Yeterllllk aranmayacak
Yeni Kamu Üıale Yasası'nın 22.
maddesini, "4964 Sayıh İhak Ka-
numı'nda degişikük öngören bir
tasarryı yasalaştjrarak" 15 Ağus-
tos'ta değiştıren AKP hükümetı,
Emekli Sandığı, SSK başta olmak
• Tıp Kurumu Genel Sekreteri Üçer. sosyal
güvenlik kuruluşlanrun sağlık harcamalannı ve
açıklannı da katlaması muhtemel yeni düzenlemenin,
"ulusötesi şirketlerin de kârlanna kâr katmasına uygun
bir zemin yaratacağını" belirtti.
üzere kamu sağlık kuruluşlannda malzemesi abmlannı" kapsıyor.
usulsüz alımlara kapı araladı.
15 Ağustos"ta Resmi Gazete 'de
yayımlanarak yürürlüğe gu-en ye-
ni Kamu İhale Yasası ile önceki
kanunun 22 maddesınde genış
çaplı değişiklikler yapıldı. Buna
göre, "fiyat araştırması yapıla-
rak" sağlanması öngörülen alım-
lann. "acil durumlarda yetertilik
koşuDan aranmadan" yapılabi-
leceği öngûrüldü.
İhale Komisyonu kurulması
zorunluluğunu da ortadan kaldı-
ran maddenin f fikrası ise "özel-
iiğmden dolayı stoklama imkânı
bulunmayan ve acil durumlarda
kullanılacak olan ilaç, übbi sarf
malzemeleri ile test ve tetkik sarf
Tıp Kurumu Genel Sekreteri
AB Rıza Üçer, yapılan değişıkle.
eskı ihale sisteminin bile "mum-
la aranır hale geteceğp yorumu-
nuyaptı. Üçer, "fnkrasınadaya-
narak. özellikk kardiyoloji, kalp
damar cerrahisi, ortapedi başta
olmak üzere hasta başı maliyerJe-
ri miryarlarca ürayı bulan übbi
sarf malzemeleriyİe, biyokimya,
nükleer tıp, mikrobiyoloji gibi
alanlarda kullandan bazı ilaçlar-
da 'ihale ile fiyat kırma olanağı'
ortadan kalkmış olacak" değer-
lendirmesini yaptı.
Sözkonusu düzenlemenin sos-
yal güvenlik kuruluşlanmn sağ-
lık harcamalannı ve açıklannı
katlayacağını da savunan Üçer,
"bu ilaçlan ve tıbbi sarf malze-
melerini üreten ve pazarlayan
ulus ötesi şirketlerin kârlanna kâr
katmasına uygun bir zemin yara-
tacağını" belirtti. Üçer şöyle ko-
nuştu :
SuHstlmale açık
"Kamu bastanelerinin gereksi-
nimJerinin doğru biçimde saptan-
ması, ilaç ve übbi sarf malzeme-
lerinin toplu alım yöntemi ile lo-
ran larana pazarhklarla düşürü-
lerek kıt kaynakların etkili ve ve-
rîmMbiçimdekullanılnıası için so-
mut adunlar aülması gerekirken;
snistimale, kaynak savurganhğt-
na açık, mevcut ihale sistemini bi-
le aratacak olumsuz u\ gulamala-
ra kapı açan bu düzenleme den
dolayı, yakın gelecekte yeni 'Neş-
ter' operasyonlannın gündeme
gelmesi şaşırücı olma\acaktir."
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Yargı Yangını
Cancun'da
ıızlaşıııa yok
LEEJEANS, 2003
sonbahar koleksıyonunu
Jim Mornsson ve Bob
Dylan gibı rock
starlanndan esüılenerek
hazırladı. Koleksıyonda
kadınlar ıçin düşük bel
ve dar paça pantolonlar
bulunuyor
SHELLGAS.
kuruluşunun ikınci yılını
müşterilenne dağıttığı
otomobılden, beyaz ve
elektronik eşyaya kadar
toplam 2 bın 222 hediye
ile kutluyor.
Ekonomi Servisi- Dünya Ti-
caret Örgütü'nün (DTÖ) Mek-
sıka'nın Cancun kentindeki
bakanlar düzeyindeki toplan-
tısı yine fiyaskoyla sonuçlan-
dı. Zengın ile yoksul ülkelerın
taleplennden ödün vermediğı
zırvede, tanm ürünleri ticare-
tine dair müzakerelerde anlaş-
ma sağlanamadı.
Toplantının e\ sahibi ülkesı
ve başkanı Meksika'nın Dışiş-
leri Bakanı Luis Ernesto Der-
bez'ın DTÖ müzakerelennın
tekrar rayına sokulup 2005'te
tamamlanması hedefiyle sun-
duğu uzlaşma planı ne zengın
ne de yoksul üJkeleri memnun
edebıldı. Orgütün sunduğu ye-
ni ticaret planında, zengin ül-
kelerin tanm ıhracatı sübvan-
sıyonlannı aşamalı olarak kal-
dırması, buna karşılık, yoksul
ülkelerin de kendı korunmuş
tanmsal pazarlannı dışa açma-
yı taahhüt etmelen öneriliyor.
Planda, yabancı sermaye yatı-
nmlarını düzenleyıcı kuralla-
ra dair müzakerelenn başlatıl-
ması için gelecekte bir tanh
belirlenmesi de ıstenıyor. Ja-
ponya ve Avrupa ülkeleri bu
hedefte ısrarlı fakat Hindistan
ve Malezya başta olmak üze-
re, 70'i aşkın üye ülke buna
şıddetle karşı çıkıyor.
Brezılya ve Hindistan'ın ba-
şını çeknğı kalkınmakta olan
ülkelerden oluşan 21 'ler Gru-
bu, "DTÖ'nünyeniönerisinde
ABD ve AB'ye tanm sübvan-
siyonlannın kısdmas hususun-
da yeterince baskı yapılmad*-
ğT görüşünde.
fŞKUR'un kurslarınayoğun ilgi
Türkiye Iş Kurumu (İŞKUR) Adana Ü Müdüriuğü'nce özeUeştirme işsizlerine
yönetik sosyal destek projesi kapsanunda açılan kurslar ilgi görmor. \etkililer
kaüfhe eleman jetiştirümesi ve istihdamın artmasına katkı sağlamak amacıyla
uygulanan projenin olumlu sonuçlannı almaya başladıklannı söyledi (AA)
Sonbaharda toplumsal hareketli-
lik artıyor; tarımda ürün mevsimi ka-
panıyor; okullar açılryor; adlı tatıl so-
na enyor. Ve aynı günlerde, bunlarve
dığer alanlardaki sorunlar öne çıkı-
yor; tartışılıyor ve bir süre sonra so-
runlar da çozümler de unutuluyor.
Toplum, ana sorunlannı, mevsimlik
tartışmanın ve hiçbır zaman çözüm
bulamamanın bu olağanüstü yalan-
cı kaypaklığıyla yıllardır yaşayıp gi-
dıyor.
Çözümsüz sorunlann sıralanma-
sında, yargıya, ayn bir yer vermek
gerekiyor, çünkü yargının niteliğı
toplum yaşamının aynasıdır.
• • •
Hukukun üstünlüğü ve hukuk
devletı kavramlarını çarpıcı bir bı-
çımde anlatmak için olacak, Huku-
ka Gıriş kıtaplannda şöyle bir öykü
yer alır. Sağlığı lyi olmayan Prusya
Kralı Friedrich Potsdam'da bır
kaplıca arazısını satın almak ıster.
Arazinin sahibi ınatçı değirmencı, dı-
yelim "Hans", toprağını satmak ıs-
temez, kralın isteğını gen çevınr. Bu-
nun üzenne Kral:
"Ama ben Kralım, gerekırse zor-
la alınm" deyınce, Hanstam bır öz-
güvenle şu yanıtı venr
"Ben de sızı Beriın'de hâkıme şi-
kâyet edenm!"
Asırlar sonra, Türkiye'de "Meh-
met", değıl krala, kendıne haksızlık
edenlere bunu dıyebiliyor mu?
•••
Akdenız Ünıverşıtesi öğretım
Üyesi Prof. Dr. H. Ökçesiz'ın, so-
nuçlan 7 Eylül günü Hürnyet'te ya-
yımlanan bır araştırmasına göre
avukatların yüzde 95'e yakını, yar-
gıda yolsuzluk olduğuna ınanıyor.
Yanı yasal yapının ıçinde yaşayan-
lann görüşü böyle. Son yıllarda ka-
muoyuna yansıyan, yargının "vıc-
dan ile cüzdan arasında sıkıştığı" ya
da "Avukat tutma, hâkım tut" söz-
len de bu araştırmayı doğruluyor.
Yasalar uygulanamıyor; banka hor-
tumcuları bıle cezasız kalıyor. So-
kaktakı yurttaş, hak dağrtımının hak-
ça olmadığı inancıyla yaşıyor. Yargı
denetımınde yapılan 3 Kasım se-
çımleriyle ilgıli olarak son haftalarda
yaşananlar, bır içsel çürümenın gös-
tergesidır. Adaleti, çoğu kez mafya
çetelerı sağlıyor; toplumun etkin ve
yetkın çevrelen, yargıyı etkılemenın,
gıderek kendı çıkarlan ıçın kullan-
manın en akıl almazyöntemlerinı uy-
guluyor. Yargı yangın yen olmasay-
dı, onlarca tarıhi yapı ve bınlerce
hektar orman yakılamazdı. Toplum,
suç ve cezanın ayırt edilemedığı ka-
ranlık bir tüneJden geçiyor.
Bu sırada ılginç bırçelışkı yaşanı-
yor; yargının en üst düzey siyasal
sorumlusu, Adalet Bakanı Cemil
Çiçek, son aylarda, gıderek artan
bıryoğunlukla, yargının bu acıklı du-
rumunu dile getiriyor. Bakanın bu
tutumu, yargının düzelmesi ıçın ve-
nlmiş bır siyasal söz, çok önemli ve
olumlu bır ilk adım olarak alınmalı-
dır.
Yargının düzelmesinın başlama
vuruşu, yargı bağımsızlığının sağ-
lanmasıdır. Yargı bağımsızlığı, yargı-
nın siyasetin ve ekonomik çıkar iliş-
kilerinin etkı alanından olabildiğince
uzak tutulması; kendi kurum ve ku-
rallanyla ışlemesıdir.
Bunun için öncelıkle Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu'nda, Adalet
Bakanı "başkan", müsteşan "doğal
üye" olarak yer almamalıdır. Yargı-
nın siyasal bağımsızlığı, 12 Eylül'ün
1982 Anayasası ile katledılmişti; bu
konudaki yeni anayasal düzenleme
ıçın, zamanında çok ilen hükümler
içeren 1961 Anayasası, çağdaş ge-
lişmelede birlikte, esas alınabılir.
Yargı bağımsızlığı için siyasetin
yargıdan elıni çekmesı gereklidır;
ancak hiç de yeterii değildir. Yargı-
nın çalıştığı ortam, binasından bılgı-
sayanna kadar altyapı donanımıyla,
yeterlı olmalıdır; kuşkusuz bu da
yetmez; başta yargıç ve savcılar ol-
mak üzere, yargı dağıtanlann ve yar-
dımcılannın nitelıği en üst düzeye
çıkanlmalıdır. Yargının sağlıklı bırya-
pıya kavuşmasında, hıç kuşkusuz
barolann; toplumun hak arama ve
saydamlıkla ilgıli kurum ve kuruluş-
lanmn sürecın her aşamasında kat-
kı ve katılımlan sağlanmalıdır.
Ek olarak, yargının kurumsal ya-
pısı, ınsan hak ve özgürlüklenni ge-
nışleticı yönde düzenlenmelı; deği-
şik alt bınmlen görev, yetkı ve so-
rumluluklanyla açıkça tanımlanma-
lı ve birimlerin kendi ıç işleyışleri et-
kınlık kazanmalıdır.
Bunlan kım yapacak sorusunun
yanıtı açıktın başta Adalet Bakanı
olmak üzere, sıyasetçiler. Bu bağ-
lamda milletvekıli dokunulmazlığı-
nın sınırlandınlması; sıyaset-basın-
yayın ve ticaret bağlannın, var olan
yasal boşluklar doldurularak kesil-
mesı; banka hortumculan başta ol-
mak üzere toplumun ekonomik za-
ranna yol açanlardan bu zararlann
geri alınması; ışkencecılenn, orman-
lan yakanlann hak ettıkleri ölçüde
cezalandınlması; memurlann yargı-
lanmasının kolaylaştınlması ilk akla
gelebilecek tamamlayıcı öğelerdır.
Toplum, yargı yangınının bir an
öncesondürülmesinı istiyor.
>akup<a mrtu.edu.tr
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginy'ntr.net
Geçen çarşamba günü, Can-
cun toplantısı ve 11 Eylül'ün yıl-
dönümü vesilesiyle, gelişmekte
olan ülkeleri, DTÖ yasalan, ikîli
serbest ticaret anlaşmaları, IMF
programlarıyla talan eden geliş-
miş ülkelenn, buralarda yarattık-
lan tahribata değinmiştim. Bu
tahribat kendileri için de gerekli
olan ihracat ve yatırım alanlannı
da imhaettiği ıçin, bu ülkelergü-
nümüzdekı dünya ekonomısin-
de "kendi kuyruğunu yıyerekya-
şamaya çalışan yılana " benzeti-
lebilirdi. Bu fasitdaıreden çıkma-
nın yolu çevre ekonomilerini
güçlendirmek ve korumaktan
geçiyordu. Bunun da önünde
büyük jeopolitik engeller vardı.
Ama tüm bunlar hiçbır gelişme-
nin olmadığı anlamına gelmiyor.
Bu pazartesi ve gelecek çar-
şamba yazılarımı, savaş tartış-
malannın toz dumanı içinde ikın-
ci plana atılan, ama en az onlar
kadar önemli olan "seçenek"
konusuna ayırmak istiyorum.
Türkiye'nin de başında olan
bir mutsuzevlilik "krizine"deği-
nerek başlamak istiyorum. Tür-
kiye hükümetleriyle (Latin Ame-
rika ülkelerinde de benzer bir
durum gözlenebilir) IMF arasın-
daki ilişkide, Türkiye, kocasın-
dan sürekli dayak yemesine
rağmen bir türtü aynlma cesare-
tini bulamayan bir kadına ben-
ziyor. Kadın hem eğer aynlırsa
kocasının kendisine daha büyük
bir şiddet uygulamasından kor-
kuyor hem de kocası olmadan
yaşamını sürdürememekten
Butürevliklerin hikâyelerini iz-
leyen psikolog ve doktorlar ise
kadının, herdayaktan sonra ba-
nştığında, bu kez durumun fark-
lı olacağına kendinı inandırdığı-
nı, ama hemen her zaman kar-
şılaştığı şiddetin de düzeyinin
sürekli arttığını, sürecin de so-
nunda hastanede (Türkiye'deki
knz) ya da ölümle (Arjantin krizi)
noktalandığını saptıyorlar.
Clç evlilik: bir bo;anma
Tolstoy'du sanırım, "Hermut-
SJZ aile kendi özgün koşullanna
u/gun bir tarzda mutsuzdur" di-
yen. Türkiye, Brezirya ve Tay-
land'ın IMF ile mutsuz evlilikle-
rnin hikâyeleri de Tolstoy'un bu
^ptamasını andırıyor.
Sürekli eşinden dayak yiyen
l-adının yaptığı gibı kendimizi al-
catmakta ısrar etmezsek, şu
Evlilik Hikâyeleri
gerçeği kabul etmekte zorluk
çekmeyiz: Yıllardır IMF progra-
mını ısrarla uygulayan, bu prog-
rama rağmen krize gırmekten
kurtulamayan, ama kriz sırasın-
da da uygulamaya devam eden
Türkiye krizden çıkamadı. Hâlâ
borçlarını ödeyemez durumda
olduğunu, ancak o dajeopolitik
sayesinde, borçlarını erteleye-
rek gizleyebilıyor. Ekonomik bü-
yümeden söz edıliyor ama işsiz-
likte bir azalma yok. Birçok eko-
nomist bu büyümenin kaynakla-
nnı sorguluyor; iç talepteki can-
lanmanın bir gelir artışından de-
ğil tüketici kredilerindeki geniş-
lemeden kaynaklandığını, kınl-
gan olduğunu vurguluycrlar.
Brezilya'da de benzer bir du-
rum var. Iktidara gelmeden ön-
mes, 29/08). Şu sıralarda IMF
Brezilya'da; 4.16 milyar dolarlık
bir kredı dilimınin çekilmesine
izin verip vermeyeceğine karar
verecek. Hazine Bakanı Joaqu-
in Levy, "Bizim bu dilıme ge-
reksinimimiz yok" derken piya-
salar aksinı düşünüyorlar {Esta-
do de Sao Paulo 4/09).
Tayland'daysa bambaşka bir
süreç yaşanıyor. Geçen ay Tay-
land, IMF'ye borcunu süresi dol-
madan tam iki yıl önce ödedi.
Tayland borsası, Başbakan
Thaksin Shinatvvara iktidara
geldiğinden (2001) bu yana yüz-
de 70 (FinanciaJ Times 05/09),
yıl başından bu yana da dolar ba-
zında yüzde 40 yükseldi. Thak-
sin iktidara geldığinde yüzde 1.7
düzeyinde seyreden ekonomik
ce IMF programına sadık kala-
cağına dair bir kâğıt imzalatılan
Başkan Lula, yoksulluğa karşı
mücadele platformuyla seçilmiş
olmasına karşın henüz elle tırtu-
lur bir başarı gösteremedi. Aksi-
ne, önce yatınmcılara güven ver-
mek amacıyla sıkı bır bütçe ve
para politikası ızledi, IMF prog-
ramını uygulayarak mali piyasa-
lara güven vermeye çalışırken
emekli maaşlannı, kamu harca-
malannı kısmaya başlayınca da,
kendisini iktidara taşıyan sendi-
kalarla, kır yoksullanyla, emekli
örgütleriyle ve seçimlerde des-
tek aldığı sol Örgütlerle arası açıl-
dı (The Economist 7, 17/08).
Grevler, protesto yürüyüşleri art-
maya başladı. Bu arada ekono-
mi hâlâ daralmaya devam edi-
yor, geçen aylarda yeniden bir
resesyona girdı (Financial 77-
büyüme2002'de yüzde 5.3'e, bu
yılın ilk dört ayında da yıllık yüz-
de 6.7'ye yükseldi. Tayland'ın
halen 37 milyar dolar döviz rezer-
vi var (Financial Times 03/09).
Tayland IMF borcunu ödedikten
az sonra, uluslararası reyting ku-
rumu Fitch, Tayland'ın uzun dö-
nemli döviz reytingini (BBB-)'den
(BBB)'ye, yerel para reytingini ise
(BBB+)'den (A)'ya yükseltti.
Fitch, reytingi arttırma kararını,
Tayland'ın IMF borcunu önce-
den ödemeyi başarması, mali
konsolidasyon sürecinin ve ver-
gi gelirierindeki artış, vergı idare-
sindeki iyileşme, SARS ve savaş
ortamında başardığı güçlü bü-
yüme gibi etkenlere dayandınyor
(Financial Times).
Türkiye ve Brezilya ile Tayland
arasındaki fark, Thaksın'in ikti-
dara gelir gelmez IMF programı-
nı terk ederek Tayland ekonomi-
sinin kendi gereksınimlerine gö-
re yeni bir program benimsemiş
olmasından kaynaklanıyor.
IMF'ye olan borcun ödendiğini
açıklarken Tayland Başbakanı
Thaksin Shinatvvara, "Ârtık ül-
kemizi bir daha uluslararası ka-
pitalizmeyem etmeyeceğiz" di-
yordu. Bellı kı, mılyarder (şimdı
emekli) işadamı Thaksin ve onu
seçimlerde destekleyen Tay-
landlı ış çevrelen yaşayabilmek
ıçin ülkelerinın ekonomisinin de-
netıminin kendi sınıflarının elin-
de olması gerektiğınin farkına
varmışlar. Bu onlan belki daha
demokratik bir egemen sınıf
yapmıyor (son anti terorizm ya-
salan, uluslararası insan hakları
derneklerinin tepkilerini çekti)
ama, bu yaklaşım onlan, karar
verirken daha dengeli bir eko-
nomik yapıya ve toplumsal istik-
rara önem vermeye, ulusal eko-
nomik yapıdaki dengeleri ve ge-
niş kitlelerin taleplerini de göz
önüne almaya zorluyor.
Tayland'da kriz ve IMF
1986'dan 1996'ya kadar Tay-
land dünyanın en hızlı büyüyen
"yükselen piyasalanndan" biriy-
di. 1997'de Âsya krizi ülkeyi tam
anlamıyla allak bullak etti. Ulusal
para çöktü, banka sistemi iflas
etti, ülkenin döviz rezervleri ma-
li piyasalarca talan edildiler. Ka-
sım 1997'de yeni bir hükümet ik-
tidara geldi ve malum reçeteyı
uygulama koşuluyla IMF'den 17
milyar dolar borç aldı. IMF yenı
Başbakan Chuan'/n yabancı ya-
tınmcılara güven verme çabala-
nnı alkışladı ve ekonominin ılım-
lı bir resesyonla yüzde 3.5 daral-
dıktan sonra 1998'de toparlana-
cağını iddia etti. Ne ki daralma
yüzde 10 oldu, yabancılar da ikı
yılda GSMH'nin yüzde 15'ine ya-
kın bir serveti alıp ülkeden aynl-
dılar(77mes oMs/a, 21/09/2000).
Tayland 1997-2000 arasında
toplam 53 milyar dolar dış borç
ödedi (M. Billıngton, Geociti-
es.com., 12/21/2001). Tayland
halkı kendi kendine kaldı. IMF
dayatmalı ekonomik daralma
yalnızcazayrf şirketleri değil sağ-
lamlannı da vurdu (J.E. Leıght-
ner, Joumal ofAsia Pacific Eco-
nomy, No 7. 2002).
Çarşamba günü devam ede-
rek Tayland usulü boşanmayı
anlatacağım.
U l u s a l K o l i i s K O Î Î Î J Î ' S S Î
Avrupa Birliği ve Dünya Liderliği
I 0 ~ I 0 L K I I H A UUOLütfi Kırdar Kongre ve Sergi Saroyı-İstanbul
Kongre Resmi Sponsortan
Eurest IGDAŞ
SOft A A $ ~G£k*ıaıvta Vkad^-
Kongre Resmi İletisim Sponsarla
Öxel Oturum
"Dünya Liderliği İçin Avrupa Birliği"
1S Ekim 2003 Saat: 15:00 - 16:30 "
Oturum Başkanı : Dr. Yılrrtaz Argüden
ARGE Donışmanlık Ydnefim Kurulu Bcr
Koç Unîversitesî Strateji Profesöru,
KaİDer Yönetİm Kurulu Üyesî
SKY
elıca
Kongre SponsoHcrı
Konuşmacılar Mike Moore
Dünyo Ticaret Örgûtû Eski Geoel DirektörO
Yenı Zellando Eskı Boşfaakam
Alejo Vıdal Quadras Roca
Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı
Kemal Derviş
CHP Istanbul Milletvekiii
Wî//em Molle
Economics Institute Ecorysis Başkanı
Koıtu
•• Nos-I AB hd*rliâ>?
• Oöfiya Liderligi ıçın teknoıogık, ekooomık, güvertlık, sıyosı ve küttüre! DJeşenler.
• Aday Otkeler n AB'ye katkı îçın yepocaWor>. Kamu s«ktâründe. isJeîmelerde koogrenîn
sürece kotkısı vs soorakt oiost odımlor
»vww.kaider.org/kongr©
Türkiye Kalîte Derneği
J0 36
AKGE Danış monhk, Asoş FiHrtf, Aygaz,
Bcşok Sıgorta, Borçehk, Boruson Mannessxnan,
BOSCH Hugo Boss, Isdemır,
Kalıtc lyıleşhrme Merkerı, Kanyer net,
Kongre Dergısı Oîmukso, Otomotıv Dnfnbûtöffen
Dern«ğı Turkcell, V«st«!
| Hİzmei SponsoHan
Amenkao Hostonesı, Bıl*fim InternchonaJ,
Brle^ım Medya, GOrsel Tunzm, IBM, Koç Sistem,
Peflas, Suri TeksU\, Tolol Oıl TOrkıye. VTK.